• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıalinin içyüzü:Arabi Paşa Ingilizlerin elinde bir alet mi idi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıalinin içyüzü:Arabi Paşa Ingilizlerin elinde bir alet mi idi?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SARAY ve BABIÂLİ'NİN İÇYÜZÜ

Yazan: SÜLEYMAN KÂNI ERTEM

~

Tercüme, İktibas hakkı mahfuzdur

•-

Tefrika No. 408

_______________ ____________________________ ¿1 iO C \ ı A

/V

Arabi paşa Ingilizlerin elinde bir

âlet mi id i?

Abdülhamidin Mısıra asker gön*

dermek istememesinde başka

bir düşünce daha vardı. Ârabî pa­ ça kıyam ve tehdidini ikaa ikti­ dar kesbeylediği hengâmda hidiv ecnebi müdahalesini menedemez- se hidivliğin ilgasını düşünmüştü. Ârabî paşanın bu tasmimi Abdül» hamidin de hesabına tevafuk edi­ yordu.

Bunun için ihtilâl vukuunda hl- divi Rumeliden gönderilecek on, on beş taburla kuvvetlendirecek, isyanı yatıştırmağa himmet ede- ck yerde Ârabînin kuvvetlenmesi­ ne müsaid bulunarak maneviya­

tını kuvveden file çıkarmasına

meydan bırakmak cihetini iltizam etmişti. (1)

Böyle bir fırsatla Mısır idare­ sinin imtiyazları fesholunur, vali­ lik münasib birisine verilir, Mısı­ rın büyük varidatı maliye hâzine­

sine alınabilirse bundan parlak

bir siyasî muvaffakiyet olur mu İdi!

Abdülhamidin mukarribleri ve müsteşarlan arasında böyle düşü­

nenler ve efendilerini bu yolda

teşvik ile alkışlıyanlar var idi.

Bu mevhum mansıba namzed

bile hazırlanmıştı: Yaveri ekrem Derviş paşa.

Derviş paşa feraset vekili Ah- med Esad efendi ile birlikte Mı­ sıra gönderilmiş, hilâfet makamı­

na itaatini muhafaza maksadile

Ârabî paşa birinci rütbeden me- cidi nişanile taltif te edilmişti.

Bu düşünceleri sezen İngiltere

hükümeti de kendi menfaatleri

aleyhine olan bu hayallere kapı­ lan ve Mısırın mülkdarı iken hiç te hekimane olmıyan bir yola sa­ pan ye tam teşebbüs zamanında, geri duran padişahın asker şev­ kinde gösterdiği tereddüdlere tâ­ bi olmaktan ise başlı başına hare­ keti tercih etmişti.

Abdülhamid sıkışınca bu ilk

düşüncelerinden feragat etmeğe, Ârabî paşayı asi tanımağa mec­ bur kalmıştı amma artık iş işten geçmişti.

İngiliz ordusu Kahireye girdik­ ten sonra Şerif paşa riyasetinde yeni bir kabine teşkil olundu. İn- gilterenin İstanbul elçisi lord Duf-

ferin (fermanların hükümlerine

göre padişahın metbuiyet hakla­ rını muhafaza etmek şartile muk- tazi ıslahatı vücuda getirmek üze­ re) muvakkat memuriyetle Mısıra gönderildi.

Hakikatte İngiltere hükümeti - zevahiri mümkün mertebe mu­ hafaza ederek - Mısır işlerine ta- mamile el koymak gibi en mühim, ince ve müşkül bir işi bu meşhur siyaset adamının müsellem olan meharetine tevdi eylemişti!

Ârabî teslim olduktan sonra İn­ giltere hariciye nazırı İstanbulda

İngiliz elçisine (Mısır asilerinin

pek çabuk inkıyad göstermelerine binaen İngiltere hükümeti yakın­ da Mısırdan askerini çekmeği dü­ şünmektedir) diye bir telgraf çek­ mişti.

Halbuki Mısıra giden lord Duf- ferin bir İngiliz gazetesinin yaz­ dığı gibi (Fransanm edeb ve

ahlâ-[İJ Kâmil paşanın hatıratı.

ka yakışmaz bir surette Tunusu il­ hak eylemesine mukabil Mısırın

yakışıklık bir tarzda Ingiltereye

ilhakını) hazırlıyacaktı!

Lord bu memuriyetine Mısır or­ dusunun tensikini - hidivin bir ka-

rarnamesile - İngiliz zabitlerine

tevdi ettirmekle başladı.

Rus muharebesinde Osmanlı

hizmetinde bulunmuş olan Baeker paşa serdar ünvanile Mısır ordu­ sunun başına geçti. İhtilâl hare­ ketlerine iştirak eden zabitler or­ dudan çıkarıldı. Münhal yüksek rütbeler münhasıran İngiliz üme-

rasile zabitlerine tahsis olundu;

yerli kuvvetler de bu suretle İngiliz idaresi altına girdi; mühim mül­

kiye hizmetlerine başlarına fes,

isimlerine bey ünvanı takılarak

Ingilizler tayin edildi.

Ârabînin eskidenberi bir İngi­ liz aleti olduğuna, iğtişaş ve ihti­

lâl hareketlerde İngiliz işgaline

zemin hazırladığına dair iddialar yok değildir!

Mabeyin başkâtibi Tahsin paşa

hatıratında buna inanmağa pek

meyyal görünür. Bu kadarı belki müfritanedir. Ancak lskenderiye- nin işgali ile Tellülkebir muhare­ besi arasında geçen müddet esna­ sında Ârabînin İngilizler tarafın­ dan itmama muvafafkıyet hasıl olduğunu, bu suretle Tellülkebir muharebesinin bir komedi şekli­

ne ifrağ edildiğini söyliyenlerin

rivayetleri daha ehemmiyetle te­ lâkkiye lâyıktır.

Ingilizlerin Intellicens servisle­ rinin şeytanetkârane teşebbüsle­ rinde muvaffakiyetleri hergün bir suretle meydana çıkıyor. Belki bir gün bu sır dahi ortaya atılır.

Ingilizlerin Ârabîyi esir ettikten sonra ona karşı muameleleri her halde bu rivayetleri tekzib ede­ cek mahiyette değildir.

Ârabî arkadaşlarile divanı har­ be tevdi edilmişti.

Lord Dufferin Ârabîyi âdeta

alenen iltizam ediyordu. Divanı

harpte müstantiklik vazifesini ya­

pan İngiliz miralayı bu «ihtilâl

serkerdesinin» meni muhakeme­ sine lüzum gösterecek kadar ileri gitmişti!

Mısır nazırları buna muhalefet ve itiraz ettiler. Ârabî mahkeme­ ye sevkolundu; muhakemesi icra edildi.

isyan töhmetile idam kararı y«n

rine nefye mahkûm oldu. Hidiv

İngiltere hükümetinin tavsiyesi!© bu nefy kararım da sadece tag- ribe tahvil etti.

Bunun üzerine kabinede dahi» liye nazırı olan Riyaz paşa istifa ile bu kararı protesto etti. Lord Dufferin buna hiç ehemmiyet ver­ medi.

Ancak tagrib kararı neticesin­

de Mısırı terk ile istediği yerde

ikamette muhtar kalan Ârabîyi

tamamile elden de çıkarmıyarak idareten Seylân adasında ikame­ te memur etti.

Müebbeden ikamt etmek üzer©

gene bu adaya gönderilen mah­

kûm zabitlere de geçinecekleri ka» dar maaş tahsis olundu!

Mısır meselesine aid müzake­

relerde bizzat bulunmuş olan

Fransa başvekili M. de Freycinet (Mısır meselesi) eserinde Tellül­ kebir muharbesi hakkında şu söz­ leri yazıyor:

(Bu garib muharebe muhtelif

surette tefsire uğramıştır. Umu-

men farzolunduğuna göre îngiliaf kumandanile Ârabî arasında bir nevi itilâf husule gelmiştir. Ârabî hakkında sonra gösterilen müsa­ mahakârlık bu faraziyeyi teyid ey­ lemektedir.)

Avrupada Mısır gençliği komite­

sinin reisi avukat Mohammed

Fahmi de fransızca Laques-

tion d’Egypte eserinde bu mese­ le hakkında şu satırları yazıyor:

(Ârabî hakmda ne düşünmeli? Tevfik paşa hükümete geçtiği za­ man adı bile bilinmiyordu. Ken­

disinin istidad ve meziyetlerin­

den, vatanperverliğinden ziyade ahvalin icabatı ona boyundan yük­ sek bir rol oynattı. O gûya hidivi, Mısırı, Babıâliyi, Fransayı, Ingil- tereyi tatmin edecekti; kimseyi, hiç bir tarafı memnun edemedi. Her türlü prestijden mahrum ka­ lan hidiv kontrolorlar elinde tam bir kukla olduğu sırada o dikta­ tör oldu.

Birçok müellifler, hassaten

Fransızlar Foreing Office ile ül­ fet ve rabıtaları olan bazı kimse­ ler ile münasebette bulunduğun­ dan dolayı Ârabî için (vatana hi- yanet etti) derler.

Belki tarih bu meseleyi izah

eder).

Bütün bu hareketler ve yazılar Ârabî hakkmdaki şüpheleri teyid edecek mahiyette görünmez mi? (Arkası var)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

«— Herkes, dedi, benim An­ kara radyosundan ayrıldığımı sanıyor. Halbuki ben radyodan

In odd nuclei, the energy of single-particle excitations is on the same order of magnitude as the rotational energy and the energy of vibrations o f the nuclear surface; therefore,

Meğer uzaktan sadece baş üstünde bir hotoz gibi görünen kale ta aşağı­ ya kadar bir mustatil çizerek uzanıp inmekte imiş, iki yüz elli metre yüksekliğindeki

□ 6 ay önce iş dönüşü bir taksi kapısında sol elinin orta parmağı ezilen Neca­ ti Tokyay, bugün felçli kız kardeşi ve yeğeniyle bü­ yük bir dram

Hansa kentindeki kapahçarşıyı anlatır. Han- sa’nın 6 ilçeye ayrıldığını, bu 6 ilçeden üçün- cüsünde Müslümanların yaşadığını, burada kurulan,

Ancak kişisel olarak kanım odur ki; günün koşulları içeri­ sinde uğraşılması, halledilmesi gereken bir sü­ rü sorun bizi beklerken bu hususun gündeme

Bir süre önce Türkiye'de “Devlet Sanatçısı” seçilen, fakat bu ödülü reddeden Yaşar Kemal, Strasbourg Üniversitesinin diplomasını,. fahri

Hepsini burada larutamadığırnız için üzgünüz..-; Doğan Kardeş bundan 20 yıî önce tan ittiği küçük kardeşleri­ n e güvendiği gibi bu yen!. üm itlerine