• Sonuç bulunamadı

Şiirin yeni başkenti Datça:Dört gün dört gece süren 2. Can Şenliği'ni, ülkenin dört bir yanından gelen binlerce şiirsever izledi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şiirin yeni başkenti Datça:Dört gün dört gece süren 2. Can Şenliği'ni, ülkenin dört bir yanından gelen binlerce şiirsever izledi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET

Y 'Û

C £ L

V

/ / o 3

KÜLTÜR

kultur@cumhuriyet.com.tr

_____ T-r- vm ı?

2

9

-Dört gün dört gece süren 3. Can Şenliği’ni, ülkenin dört bir yanından gelen binlerce şiirsever izledi

EGEMEN BERKÖZ____________

“Hıncahınç bir kenar mahalle, üstünde aylar sultanı ağustos günlerinden kıvıl kıvıl bir hale ”

Can Yücel’in “Türkçe söylediği”

şiirlerinden biri, Paul Eluard’ın

“Bir Karanlık Ayna İçi” adlı şiiri,

bu dizelerle başlıyor. “Kenar

mahalle” yerine “köy kahvesi”

desek, Fransa’dan, savaş

günlerinden söz etmiyor da, Eski Datça Meydan Kahvesi’nin 24 Ağustos 2002 günü saat

16 ile 17 arasındaki halini betimliyor olacak.

Benim de katıldığım ve konuşmamın sonunda bu şiiri okuduğum “şiir ve çeviri” konulu söyleşinin yapıldığı kahveyi, gerçekten de o ağustos sıcağına karşın hıncahınç doldurmuştu ülkenin dört bir yanından gelen şiirseverler. Yoksa

“Can”severler mi demeliydim, bu söyleşi 23 - 26 Ağustos günleri arasında yapılan 3. Can Şenliği etkinliklerinin yalnızca biri olduğuna göre...

‘Sonsuza dek yaşayacağı yer’

Şenlik aslında “Datça - Knidos

Kültür ve Sanat Etkinükleri”

adıyla yıllardır yapılıyordu. Am a,. Can Yücel bu güzel kıyı

kasabasını “sonsuza dek

yaşayacağı yer” seçeli beri,

bugünkü kimliğine ve özelliğine kavuştu, “Can Şenliği” oldu. Bu kimliğiyle, ülkedeki sayısız kültür- sanat etkinliğinin arasından sıyrılarak ilerde daha da gelişeceğini düşünüyor ve

umuyorum. Dört gün boyunca pek çok etkinlik yapıldı şenlik

kapsamında. Örneğin, Datça Amfi Tiyatrosu’nda her akşam ya bir oyun ya da bir dinleti vardı ve hepsinde de tıklım tıklım doluydu amfi tiyatro. Öyle ki, ilk akşam kapımn önünde yüzlerce metre uzayan kuyruğu gördüğümüzde şaşırdık. Aslında şaşırmamamız

y

i ir üzerine

söyleşilen, şiir okunan

kahvelerin o ağustos

sıcağında dolup

taşmaları

inanılmazdı...

Yalnızca İstanbul dan,

Ankaradan, İzmir den

değil; Samsun dan

Bursa ’ya,

Malatya ’dan

Edirne ’ye,

Eskişehir ’den

Adana’ya., ülkenin

dört bir yanından özel

olarak Can Şenliği

için Datça ’ya gelenler

vardı. Hatta şu ya da

bu şairi görmek,

dinlemek için gelen

şiirseverler bile...

gerekirdi, çünkü o akşam şenliğin bu yılki onur şairi Nâzım Hikmet’e adanmıştı ve gerçek bir şiir-müzik- dans şöleni bekliyordu

sanatseverleri. Öyle de oldu. Derya

Alabora’nın Nâzım’m dizeleriyle

sunduğu izlencede, Serdar

Yalçın’ın piyanosu eşliğinde Erol Uras,

kendi sazıyla Sadık Gürbüz,

Genco Erkal ve Zeynep Tanbay

izleyenleri müziğe, dansa ve Nâzım’ın şiirlerine doyurdular. Sonra da Muammer Ketencoğlu ve

arkadaşları, şarkılarıyla Ege’nin iki yakasını bir araya getirdiler. Kaçırılır mıydı böyle bir gece, elbette kaçınlmazdı.

Genco Erkal’m Nâzım’ın şiirlerinden oluşturduğu

“İnsanlanm”ı sunduğu 24

Ağustos Cumartesi akşamı, kapıdaki kuyruk sanki daha da uzundu. Mümtaz Sevinç’in “Bir

Çift Sözümüz Var Aşka Dair”ini

Rodoslu “Themos Mexis” orkestrasının izlediği 25 Ağustos Pazar akşamı da ilgi büyüktü, ama

Leman Şam’ın, şenliğin kapanış

konserini verdiği 26 Ağustos Pazartesi akşamı içeri

girebilenlerin en az yansı kadar insan dışarda kalmıştı. Şimdi dönelim “köy kahvesi”ne ya da kahvelerine, yani bana göre şenliğin can daman olan şiir söyleşilerine, okumalanna... O ağustos sıcağında dolup taşmalan inanılmazdı...

Yalnızca İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den değil; Samsun’dan Bursa’ya, Malatya’dan Edirne'ye,

ı

Eskişehir’den Adana’ya.. ülkenin dört bir yanından özel olarak Can Şenliği için Datça’ya gelenler vardı. Hatta şu ya da bu şairi görmek, dinlemek için gelen şiirseverler bile...

Datça kahvelerinde şiir...______

24 Ağustos Cumartesi... Can Yücel’in mezarından Eski Datça Meydan Kahvesi’ne geldiğimizde sıra sıra dizilmiş iskemlelerde oturan ve onların çevresinde ayakta duranlar en azından 150 - 200 kişiydi. Konu “şiir ve çeviri”ydi ve bu kadar insan dinlemeye gelmişti.

Ttırhan İlgaz’ın yönettiği söyleşide

sırayla Gertrude Durusoy, Özkan

Mert, ben ve Sezer Duru konuştuk,

sonra da Can Yücel’in Herkül

MUas’ın Yunancaya çevirdiği ve

yeni basılan şiir kitabmı şenliğe yetiştiren Rodos Üç Denizin Dalgalan Vakfı temsilcisi... (Hem bu kitaba hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nca yine bu şenlik için hazırlanan “Can

İçin” adlı kitaba emeği geçen

herkese teşekkür boynumuzun borcu.) Can Evi’nin açılışına yetişmek zorunda olmasaydık, bir saatten fazla süren söyleşinin çok daha uzayacağı ve renkleneceği kuşkusuzdu.

Can Evi’ne ise zor yaklaşabildik, öylesine bir kalabalık vardı.

TÎıncay Yılmaz’m kemanını

uzaktan uzağa duyabildik, içeri de neden sonra

girebildik. 25 Ağustos Pazar günü Palamutbükü Kahvesi’nde yapılan şiir okuması da kahveyi dolduran konuklarca büyük bir ilgiyle izlendi. Aynı yerde daha önce, Datça’nın doğal

zenginliği badem konusunda bir konuşma ve en iyi badem

yarışması yapıldı, ardından şairler şiir okumaya başladılar. Her şair önce Can Yücel’den seçtiği iki şiiri

okudu, sonra da kendi şiirlerinden. Katılan şairler, soyadı sırasıyla; Orhan Alkaya, ben, Mehmet Çetin, Metin Demirtaş, İsa İnal, Tuğrul Keskin, Akif Kurtuluş, Namık Kuyumcu, Yücelay Sal ve Aydın Şimşek’ti. Bu arada Sezai Sanoğlu,

Namık Kuyumcu ve Mehmet Çetin de Nâzım’dan şiirler okudular. Mehmet Çetin’in Nâzım’ın ve Can Yücel’in şiirlerini Zanzibarca okuması ilginçti.

Başucuna bir çınar__________

Şenliğin son günü gündüz

söyleşileri, geçenlerde yitirdiğimiz Datça doğumlu Ece Ayhan’a ayrılmıştı. Önce Orhan Alkaya ile Sezai Sanoğlu, Ece Ayhan ve şiiri üzerine söyleştiler; sonra da yine Ece Ayhan ekseninde, “sanat ve

muhalefet” konulu bir panel

yapıldı. Aydın Engin’in yönettiği panelde (5ya Baydar, Reis Çelik,

Fikret İlkiz, küçük İskender, Zeynep Oral ve Berhan Şimşek

söz aldılar. Bu iki etkinliğin yapıldığı Reşadiye Meydan Kahvesi de konuklarca tıklım tıklım doldurulmuştu. Aynı akşam Leman Sam dinletisiyle kapanan şenlikten söz etmem gereken iki etkinlik kaldı, sanırım. Birincisi, Nâzım Hikmet Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen bir sergi: Öğretmen Evi’nde şenliğin ilk günü açılan “Yüzyıllık

Aydınlığın Işığında” başlıklı

Nâzım Hikmet fotoğraftan sergisi, ikinci etkinlikse,

Işıl Özgentürk’ün yönettiği kısa

film senaryo atölyesi, iki günde tamamlanan bu çalışmaya yaklaşık 150 kişinin katıldığını ve ortaya çok başanlı işler çıktığını kuşlar söyledi. Bu duruma göre,

önümüzdeki yıl Nâzım Hikmet’in şiirlerini konu alan güzel, kısa filmler görmeyi

umabiliriz demektir. Ummak istediğim bir şey daha var, onu da söylemeden geçemeyeceğim. Nâzım Hikmet’in vasiyetini yerine getiremedik, bu gidişle kolay kolay getirebileceğe de benzemiyoruz... Hiç olmazsa, diyorum, Can Yücel’in başucuna bir çınar dikelim. Bu şenlik, hiç kuşku yok, yüzlerce, binlerce kişinin

katkısıyla kotarıldı; ama, Yücel ailesinin, Vecdi Sayar’ın ve Datça Belediye Başkanı Erol

Karakullukçu’nun emekleri

olmasaydı gerçekleşemezdi. Bu nedenle, onlardan gelecekte daha iyisini beklemek ve

istemek hakkımız.

Referanslar

Benzer Belgeler

Uzun yıllar çağdaş, çoksesli ve evrensel müzik dünyasında ge­ rek besteleriyle, gerekse orkes­ tra kurucusu ve yöneticisi, aynı zamanda bir müzik pedagogu olarak

İki yıllık ortalama değerler incelendiğinde, rakıma ve yöneye göre küflü meyve oranında istatistiksel olarak % 5 düzeyinde farklılıklar tespit edilmemiştir

Görsel 6: Temmuz-Ağustos 2020 Sayısı Kapağı Kafkaokur dergisinin Temmuz-Ağustos 2020 sayısının kapağında, görsel olarak Franz Kafka’nın

7 Ağustos 2017 Parçalı Ay Tutulması: Gün batımından hemen sonra Ay’ın doğuşuyla birlikte izlenebilecek bu tutulmada Ay’ın %25’lik kısmı Dünya’nın tam

Üretici Fazlası (ÜF): Teklifin geçerli olduğu her bir saat için piyasa takas fiyatı ile teklif fiyatı farkının teklif miktarı ile çarpımının toplamına, teklif

Đşyeri açma ve çalışma ruhsatlarının verilmesinde uygulanacak usulleri düzenleyen 26/9/1995 tarih ve 22416 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış (23/08/2003

(Tur hareket tarihinden 30 gün öncesine kadar Cezasız iptal hakkı sadece gemi kısmı için geçerlidir. Uçak bileti, otel kesintileri ve vize ücret kesintileri

Avusor Yaylası’na vardıktan sonra Büyük Göl’e 1,5 saatlik bir yürüyüş yapacağız.2800 metredeki bu gölde yüzme molası verdikten sonra aynı yoldan geri dönüyoruz..