TT-. ù>U L á íi O Cumhuriyet 8
1 EYLÜL 1982
Kil* Dinçmen, TUrSdye
Oum-huriyetıten ilk kadın büyükel çisi olma sıiatım kazanması nın önemini büyütmüyor.
Türk Kadını, Cumhuriyet ta rihinde sanatın her dalında e- debıyatta, müzikte, büimde ve daha birçok alanda karşı cin sinin gerisinde kalmamış, pe kâlâ onu geçebilmiştir de. Gei- geielim, bir kadının büyükelçi olarak atanması Cumhuriyette 59’uncu yılma rastlamaktadır,
Filiz Dinçmen, kişiliğinde üst lendiği bu rolü azımsıyor. Te vazusuna verelim, (Herhalde biraz da diplomatlığına) Bayan Dinçmen, Türkiye’nin yeni La- hey Büyükelçisi, Kendisi önü müzdeki sonbahar başlayacağı bu görevi kariyeri açısından «olağan» bir atama olarak gö rüyor: «Tabiatıyla ben olmasa? dım, başka biri atanacaktı. Ma dem ki, kadınlar diplomat olu yorlar, Büvükelçi olmalarından daha doğal ne olabilir? Bundan sonra da olacaklardır..»
«Peki, büyükelçi olacağına «ize bildirildiğinde neler hisset tiniz? Nasıl karşıladınız» Fi liz Dinçmen’ln yanıtı yine aynı ölçüler içinde: «Vallahi bilmem ki, memnun olmadım demek zor, ancak havalara uçtuğum da söylenemez,. Hiç öyle ileri sine dönük bir planım yoktur. Büyükelçi olduktan «onra da yok.»
Filiz Dinçmen, İlk bayan bü yükelçi olması yanında «sefire* sıfatım da taşıyacak. Daha doğ rusu, kendisine hem «Bayan Sefir,» hem de «Sefire» demek daha doğru olacak, çünkü, kendisi gibi diplomat olan eşi ■Üstün Dinçmen de ileride bü yükelçi olarak atanacak. Filiz
Dinçmen, diyelim kİ kocasının yanında, o zaman büyükelçinin eşi oiarak sefire sıfatım taşı yacak, Görevine döndüğünde ise bavan sefir. Bay ve bayan Dinçmen’ler Dışişleri bürokra sisinin ilk evli diplomat çifti. Ancak büyükelçi çıkmada Filiz Dinçmen kocasının önüne geç ti.
Eşi Üstün Dinçmen 1980 Ey lülümden bu yana Devlet Baş kam Orgeneral Kenan Evren’in özel kalem müdürlüğünü yapı yor. Devlet Başkanlanmn özel kalem müdürlerinin gelenek o- lamk Dışişleri’nden geldiğini, görevlerinin sonunda da Çan kaya’dan büyükelçi olarak çık tıklarını hatırlatalım
Mustafa
EKMEKÇİ
Geçitte...
İsmet Paşa, 27 Mayıs devrimi sonrasında, ihtilalcile re tabii senatörlüğü benimsetmeye uğraşıyordu. Şöyle diyordu:
— Uşağı kurtaran adamım. Uşak’ta başıma taş ye dim! Varırı size neler yapacaklardır; azından şişe ata caklardır başınıza! gelin, tabii senatörlüğü kabul edin!
Paşa, uğraşa uğraşa onlara Tabii Senatörlüğü be nimsetti. Senato'da yerlerini aldılar. Sıralarının sağın da Kontenjan Senatörleri otururdu. Demokratik yaşa ma, parlamenter düzene iyi ayak uydurmuşlardı. 1961 Anayasasının başlıca savunucusuydular. Tutucular pek onları tutmazdı. TRT ele tutucuların elinde olduğundan, TV muhabirleri, —nedense— onları göstermez, AP’lileri, CHP'lileri, tabii üye Sımay’ı gösterir geçerdi.
İlericiydiler. Yalnızın yanmdaydılar. Vehbi Ersu’ nun cenazesinde Niyazi Ağımaslı anlatmıştı bir olayı, şöyle dedi:
— Bir gün, AP sıralarından bir saldırıya uğradım. Vehbi Ersu yerinden fırladı, öbür tabii senatörler de ayağa kalkmışlardı. Ersu, önüme geçerek:
—• Sen geri çekil, dedi. Saldıranların önünde duvar çekip durdular. Saldırganlar geri çekilmek, yerlerine oturmak zorunda kaldılar...
1961 Anayasasının başlıca savunucularından biri de İsmet Paşa’vdı. 12 Mart dönemlerinde, onun nasıl sa vaşım verdiğini gözledim. Anayasa tastamam uygulan mış olsa, Türkiye’de olav’ar büyümezdi belki de.
Yıl 1911, yüzbaşı İsmet Bey Edirne’de. İzzet Paşa' nm hurmayı, İzzet Paşa, bir ara İstanbul'a gider. Yemen cephesine atanmıştır. Edirne’ye, İsmet Bey’e haber sa lar:
— Ben Yemen’« cepheye gidiyorum, benimle gelir misin?
İsmet Bey karşılık verir:
— Paşam ben sizinle Fizan'a da giderim. Fakat sis harbin mihrakladığı asıl cepheyi, Edirne’yi bırakıp ne reye gidiyorsunuz? Bir yıl sonra savaş patlayacak burar da.
Gerçekten bir yıl «onra Balkan savaşı patlak verir. Bu olayı. Cevat Dursunoğlu, İsmet Paşa’daa dinleyip, bir arkadaşıma anlatmış.
Cevat Dursunoğlu, önemli bir kişi. O çekilip, yeri ni Mustafa Kemal’e vermese, Mustafa Kemal belki de Samsun’a çıktığıyla kalacak. Cevat Bey, Mustafa Ke mal'i iki üç yıl öncesinden de tanır. Şimdi aktaracağım olay da Cevat Beyte anlattıklarından. Bu olayda da İs met Bejdin kurmaylığı çıkar ortaya... Yıl 1917, Erzu rum’da yedeksubaydır Cevat Dursunoğlu. Almanca bil diği İçin, Erzurum’daki Alman generaline çevirmenlik yapmaktadır. O döneme göre, paylaşılmaz bir yedeksu- bay Cevat Dursunoğlu. Cevat Dursunoğlu’nun anlattığı na göre. Alman generali çok onurlu bir kişi. Onuruna hak verdirecek bilgisi, gücü de var. Savaşta, Alman Ge nelkurmayı ile Türk Genelkurmayı birlikte çalışmakta lar. Alman general, Cevat Dursanoğlu’na:
— Haydi, der, bugün seninle bir yere gidiyoruz. Çok önemli bir konu görüşeceğiz, belki birkaç gün sü rebilir...
Birlikte Çapakçur’a giderler. Ama, giderken ne ge neral, Dursunoğlu’na nereye gideceklerini söyler, ne de Dursunoğlu nereye gittiklerini sorar. Karşılıklı bir sus kunluk içindeler. Gidiyorlar, gidiyorlar. Saatler sonra bir yol kavşağında, Mustafa Kemal Paşa ile buluşuyor lar. Mustafa Kemal, Bitlis'te Kolordu Komutam. Kur may Başkanı da İsmet Bey. Onların da yanında Alman ca bilen tercümanları var. Onlar, tercümanları kavşak ta bırakıp, atlanyle yola koyulurlar. Cevat Bey’ler bir söğütün altında, komutanların dönüşünü beklerler. Mus tafa Kemal, Alman generali, Mustafa Kemal’in Kurmay Başkanı I met Bey bir saat sonra kavşağa dönerler. Muştala Kemalle İsmet Bey, ayrılırlar, giderler...
Alman Generalle, Cevat Dursunoğlu da, karargâhla rına dönmektedirler. Cevat Dursunoğlu. bir ara Alman Generale:
— Paşam, der, buraya gelirken, «çok önemli bir ko nu görüşeceğiz, belki bir kaç gün sürer» demiştiniz. Toplantınız bir saate b itti Bunun nedenini öğrenebilir miyim?
Çok onurlu, onurlu olduğunca güçlü, burnu yere düşse almaz yapıda olan Alman Generali karşılık verir:
— ism et bey, bize iıerşeyi açıkladı. Anlattıklarına ak lımız yattı. Sorun anlaşıldı. Biz de dönüyoruz.
Cevat Dursunoğlu'nu Meelis’te tamdım. İsmail Hak kı Tonguç'un, Haşan Ali YüceFin yakın arkadaşıydı. Onların ölüm yıldönümlerinde ne tatlı konuşmalar ya pardı.
Meclis kulisinde, bir koltukta oturur görenler: Onun Erzurum’da çekilip yerini Mustafa Kemal’e verdiğini bi le bilmezlerdi belki.
Önemli olayların, önemli kişileri de vardın Bu, unu
tulmamalı. Onlar zamanla daha İyi anlaşılıyor- Bu in
sanlara borcumuz vardır...
Tarhan Erdem, «Anayasalar ve seçim kanunları
1876 • 1982» adlı yapıtının girişinde, yeni Anayasa ile il gili görüşlerini açıklarken, şöyle diyor:
«... Bu dar geçit döneminde: Hepimiz, yeni baştan eski yaptıklarımızın dışında ve onlardan ayn olarak, ye niden ve bir kez daha değerlendireceğiz. Milletimize ve kendimize karşı görevimiz, bu geçiti başanlı geçirmek tir. Başarılı olmak, «normal idareye geçmek, bağımsız bir devlet düzeni kurmaktır. Yeni kurulacak siyasal he yet içinde «kendi .verimizi» ne kadar az düşünür ve dik kate alır İsek; bn geçit döneminde o kadar başanlı olu ruz. Bu dönemden başanlı çıkma süresini kısaltmak; kendisini ve kendi geleceğini, kendi değer yargılanna göre düşünen kişilerin sayısının az olmasına bağlıdır. Dununun nezaketi geçmemiştir ve uzun yıllar devam edecektir a»
Erdem, İsmet Paşa ten 14 ekim 1961 seçimleri do- layısiyte radyoda yaptığı konuşmadan şu sözleri de ak tarıyor.
«Çünkü tarihte de, bugün de olağan od ur İd; çok millet ihtilalden sonra dirlik, düzenlik idaresini
kura-fÜ Zonguldak kömür
havzasında gecen
çocukluk yıllan...
Filiz Dinçmen, 193» yılındaZonguldak’ta dünyaya geldi. Ma den mühendisi olan Babası Bubi Al tur, Türkiye Kömür Iş- letmeleri’nin 1930’larda yabancı lardan devralınmasında görev alan kuşağın temsilcilerinden- di. Annesi Işık hanım ev kadı nıydı. Çocukluğu Zonguldak ve çevresindeki maden ocakları havzasında geçti. İlkokulu oku duğu Kulu'da maden işletmesi nin yakınındaki bir lojmanda otururlardı.
Filiz D'tıçmente belleği ço cukluk günlerinin hiç de sevim li olmayan anılarını aynı taze likte tarıyor: «O yıllar kâbus gibi hatırlarım. Bazı akşamlar babam evdeyken telefon çalar dı. Ocakta göçük olmuş, şu ka
Türkiye'nin ilk kadın
Büyükelçisi
F iliz D İN Ç M EN ile konuşm a — Sedat ERGİN
Dış politika açısından
birinci derecede önem
taşıyan konularda
sorumluluk üstlendi
diki halimden utanıyorum. Bu yıl ancak iki ya da üç konsere gidebildim.» Filiz Dinçmcn’in dar işçi göçük altında kalmış tliye. Babam da, derhal kalkıp giderdi. Biz de beklerdik, ne za man nasıl dönecek diye. O za manlardan kalma bir de ciğerle rinde rahatsızlık vardı.»
Ortaokulu Zonguldak’ta ta mamladıktan sonra ailesiyle hirlikte başkente yerleşti. Fi liz Dinçmen, Ankara Kız Lise sini başarıyla bitirdikten sonra kendi isteği i’e Mülkiye’ye gir di. «Neden Mülkiye?» sorusunu şöyle yanıtlıyor Filiz Dinçmen: «Gaüba Dışişleri Bakanlığına girmeye daha o zamanlar ka rar vermiştim. Neden denecek «Sonarsa, onun cevabını vere meyeceğim j>
S Mülkiye’de
Entellektüel
bilinirdi
Filiz Dinçmen’tn Mülkiye yıl larına kısaca bir göz attığımız da ne görüyoruz? önce, çalış kan bir öğrenci olduğunu belir telim. «Çok çalışır mıydınız?» «O anlamda katiyen İliç. Yıl başında karar verirdim, hangi dersleri takip edeceğime, hangi i erir: i etmeyeceğime. Üçüncü sınıfta diplomatik şubeye ay rıldıktan sonra ise bütün ders leri ilgi ile takip ettim.» Ba yan Dinçmen, Mülkiye’deki ho caları arasında da Prof. Yavuz Abadan, Prof. Ahmet Şükrü Esmer, Prof. Saha Meray, Prof. Fahir Armaoğlu, Prof. Nerrnin Abadan Unat’ı sayıyor.
Mülkiye’yi parlak bir dere ce ile bitirmesi yanında. Filiz
gün Lefkoşe büyükelçisidir. Ay
nı kuşaktan Umut Arık mer
kezde ikili ekonomik işlerden sorumlu elçi—genel müdür, Ömer Ersun da New York’ta Dlnçmen’in bir Maarif Lisesi’ nden mezun olmasına karşın kendi çabasıyla İngilizce ve F- ransızca öğrendiğini de bura da not edelim.
Ancak Filiz Dinçmente Mül kiye yıllarında çalışkanlığından önce gelen özelliği entellektüel kişiliği, Fakülte’den mezun ol duğu dönem çıkan Mülkiye’- nin üıılü «Kazgaıı» yıllığında Filiz Dinçmen’e ayrılan 17’inci sayfada kendisi için «entellek tüel kız» sıfatı kullanılıyor. Ya zıda İse «had safhada ciddiye ti», «biyolojik yaşının iki katı zeka yaşma sahip olması» ve «hissi yaşantısının sağlamlığı» ndan söz edildikten sonra en tellektüel yanı şu sözlerle an latılıyor: «Hafta sonlan ken disi için çok müşkül geçer. Me sela. Brohnıs’m dördüncü sen fonisi, Miller’in Cadı Kazanı ve ya bir edebiyat matinesi arasın da da tercih yapmak zonında kaldığı çok olmuştur.»
Konserleri
kaçırmazdı
O yıllarda en büyük tutkusu klasik batı müziğiydi: «Kon serler o zaman cumartesi gün leri öğleden sonraydı. Dil—Ta rih ve Coğrafya Fakültesinde de ücretsiz konserler olurdu. Çok kesin, hiçbirini kaçırmaz dım. O zaman büyük bir atı lım yapmış ve Ankara Müzik festivalini düzenlemiştik. Ben
de tertip komltesindeydim. Şim müzik beğenisi bugün de pek fazla değişmemiştir. En çok Bach, Beethoven ve Mozart’ı beğenir ve bu bestecileri zevk le dinler. Ama bir Çaykovski’- yl kulak tırmalayıcı bulur.
Ümit Yaşar
hayranıydı
1950’lertn sonlarında müzik gibi sanat alanındaki bir baş ka uğraşısı da edebiyattır, bu genç mülkiye öğrencisinin. Bir kere şiir tutkunudur. O yıllar- da ünlü Fransız sembolistleri Mallarmé ve Veriaine’i coşkuy la okur. Türk şairlerinden de en çok Ümit Yaşar Oğuzcan’ı beğenir. Şiirle olan ilişkisi sı radan bir ilginin boyutlarını aşar, örneğin Sanatseverler Der neği’nde düzenlenen şiir gece lerinde sahneye çıkıp şiir okur. Yine Sanatsfeverler’de düzen lenen tartışmalı sanat panelleri ni hiç kaçırmaz.
Biraz ders, biraz şiir ve mü zik derken Filiz Dinçmen 1960 yılında Mülkiye’den mezun ol du. O yıl açılan sınavı kaza narak Dışişleri Bakanlığı ’na girdi. 1960’ta Dışişleri örgütün deki bayan meslek memuru sa yısı beşi aşmıyordu. Çevresin de onu Dışişlerine girmekten caydırmak isteyen çok insan vardı babası da dahil. Avu kat olması yönünde de telkin ler çoktu. Ancak o, bunların hiçbirine kulak asmadı. Ba kanlığa birlikte girdiği dönem arkadaşlarından İnal Batu
bu-F a b rik a la r
ile inşaat yerleri arasındaki iç ve
dış
demiryollarında ve manevra
işlemlerinde
YÜK
TAŞIMA ŞAMPİYONU
T G M 2 3 B
DİZEL-HİDROLİK LOKOMOTİF
Kullanılış yeri Dingil düzeni Genişlik, m m ,.
5 km /saatte dönüşte min. ray kavisi yarıçapı,__40 m. Taşıma gücü (ton) __________________________ , 44
Dingil ağırlığı, (to n ). 147
Azami hız, k m /s a a t: Manevrada,______________ 30 Tren çekmede __________ 60 Devamlı çekme gücü kg (N) : Manevrada (V c o n t=*6 km /saat). Sanayi 0-3-0. 1520; 1435 veya 1676
Tren çekmede(V cont = 12 km/saat)
_10, 200 (100, 062) . 5100 (50, 031)
Hareket ettikten sonra çabuk hızlanma, 5-7 gün 24 saat üzerinden çalışma
süresi, yüksek manevra kabiliyeti, otomatik kontrol TGM 23 B DİZEL-HİD- ROLİK LOKOMOTİFİN diğer meziyetleridir; bunların yanı sıra işletme kolay lığı ve masrafsız çalışması da randımanı artırır.
ENERGOMACHEXPOKT
Korp. 4, 1 Deguninskaya Ul. 127486 Moskow, USSR' Tel. 487-31-82 Telex. 411965 ENEK SU
I I I
' ■ V..7;:
¿ M ♦
!İİ
0 ► o 0 rs16
KALEM AKÜ VE AKÜ
PARÇASI SATINALINACAKTIR
Şartnamesi bedelsiz olarak aşağıdaki adresler
den alınabilir.
1 — ISKENDERUN’da Müeesesemlz Tedarik İkmal Müdürlüğü,
2 — İSTANBUL da Sirkeci Yalı Köşkü Cad. Yalı Köşkü Han Kat: 4-5’dekl Mümessilliğimiz. 3 — ANKARA’da Küçükesat Büklüm Sok. No:
22-deki Genel Müdürlüğümüz,
İSTEKLİLERİN şartnamemiz esaslarına gör» hazırlayacakları 82-660,709 No’lu dosyayla il gilidir meşruhatlı kapalı teklif mektuplarını geçidi teminatlarıyla birlikte engeç 16.9.1982 günü saat 14.30’a kadar Müessesemiz/Haber- leşme ve Arşiv Müdürlüğünde bulundurmaları ilân olunur. '(Baaın.- 20688)1 *-t 878» İST. 13: ASLİYE HTTKUJU HAKİMLİĞİNDEN Esas No. 1982/319 » Karar No. 1982/637 4.8.1982 tarihli mahke me karan 118 nüfustaki Suzan Furtonato olan ad ve soyadımın bu mahke me karan İle Aynur Gül- tekin olarak değiştiril miştir.
< Basın- 8974) — 5782 • Ehliyetimi kaybettim, ge çersizdir.
Şlnar BEŞİKTAŞIYAN
• Ankara örnek Mahalle
sinde satılık ev.
Tel: 10 69 94 (ANKARA) • Nüfus cüzdanımı kaybet- ^tton. Hükümsüzdür.
y
Mehmet t'ST»Bayan diplomata göre:
ÇOCUKLUK YILLARI: «O yıllar kâbus
g ib iy d i»
MÜZİK: «Bach, Beethoven ve Mozart zevkle
dinlenir. Çaykovski kulakları tırmalayıcı»
EDEBİYAT: Ümit Yaşar hayranı
KADIN: «İşsizlikte kadınların oranının yük
sekliği düşündürücü*
EVLİLİK: «Sorunlar karşısında geri dön-
seydim, yine diplomatlığı seçerdim».
Birleşmiş Miltetler’de Türk de legasyonunun iki numarasıdır.
& N ew Y ork’tan
Tahran’a, oradan
Brüksel’e...
Eşi Üstün Dinçmen 11e evli lik kararını daha okuldan me zun olmadan almışlardı. Bakan lığa girer girmez evlendiler, îlk yurtdışı görevi Birleşmiş Milletler oldu. Daha sonra yi ne eski eşi İle birlikte gittiği Tabran’da RCD işlerine bak tı. Sonraki görevi Brüksel'de AET nezdindeki Türk Delegas yonunda görev yaparken. Üs tün Dinçmen Lüksem burg’takı Türk Temsilciliğinin başınday dı. 1S76 yılında merkeze dön düklerinde Filiz Dinçmen Ulus lararası Kuruluşlar Dairesi nin başkan yardımcılığına atan dı. 1978'de BM’den sorumlu bu dairenin başkam oldu. 1980 son
baharında ise Dışişleri Bakam İlter Türkmen tarafından aynı dairenin bağlı bulunduğu çok taraflı siyasi ilişkiler genel mü dürlüğitae atandı. Fiiiz Dinç men, geride kalan iki yıllık sü re içinde bu genel müdürlüğün bünyesinde topladığı ve Türk dış politikası açısından birinci derecede önem taşıyan birçok konuda sorumluluk üstlendi. Baktığı dosyalar arasında Bir leşmiş Milletler, Avrupa Kon seyi ve genel olarak Avrupa ile ilişkiler ve belki bunlardan daha önemlisi Ege sorunları önemli bir yer tuttu.
0 Kendine zaman
ayıramıyor
Filiz Dinçmen. en çok işleri nin çokluğundan kendisine ye teri kadar zaman ayıramamak tan şikâyetçi. Genellikle akşam lan ve hafta sonlarında eve iş götürüyor. Öğleleri genellikle
çalışma odasında kalıp dışarı çıkmamayı yeğliyor. Bakanlık tan saat 20.00 dolayında ayrılı yor. Akşamları bir davet varsa, onun yolunu tutuyor. Yoksa e- \ s gidip yemek hazırlaması ge rekiyor. Bazen davete gideceği günler akşam giyeceği elbiseyi sabahtan bakanlığa getirdiği o- luyor. Böylelikle davete ancak yetişebiliyor. Hafta sonları ise çarşı, berber, mutlak derken yüıe dinlenemiyor ya da istedi ği bir kitabı açıp okuyamıyor. Tek rahatlığı evde bir bayan yardımcısının bulunması.
Bayan büyükelçimizin üç kar deşi var. Kardeşlerin en büyü ğü Almanya’da jeoloji öğreni mi görüp bir süre MTA’da çalı şan, ancak daha sonra bu dalı sevmeyip Hacettepe Üniversite sinde Almanca hocalığına baş layan, Türk Di! Kummu’nda da bir felsefe sözlüğü ha zırlayan Cihan Altur. Cihan Altur, daha sonra Roma üni versitesinde ielseie dokto rası yapmış. Halen Almanya’da bir yüksek öğretmen okulunda Matematik - Felsefe okutuyor. Kızltardeşi Nuray Buket ise Or ta Doğu Teknik Üniversitesin de fizik doçenti. En küçükleri Kutlu Uiuçkan ise avukatlıktan vazgeçip Anafartalar lisesinde Edebiyat Öğretmenliği yapıyor.
§§ Kadın haklan ve
Filiz Dinçmen____
Türkiye’nin ilk kadın büyük elçisi Türkiye’deki kadınların durumunu nasıl buluyor? Filiz Dinçmen. Türkiye’deki kadın haklarının durumunu yasal yön den «çok iyi» buluyor, ancak uygulamada bunların yürüme diğini, sorunların çıktığı inan cında. Ayrıca bir takım sorun ları ise erkek-kadm ayırımı yapmaksızın ortak sorunlar o- larak görüyor. Ancak, örneğin işsizlikte kadınların oranının yüksekliği ona göre «düşündü rücü.» Hayan Dinçmen'e göre, «Kadınların sorunları da Tür kiye'deki genel eğitim sorunu nun bir parçası ve eğitim düze yinin yükselmesiyle çözüm bu lacak. Ve yapılacak daha çok şey var.»
Kadın olması nedeniyle mes leğinde hiçbir ayırım ya da en gelle karşılaşmadığım belirten Filiz Dinçmen, Batı’daki «Ka dın Hakları», (Women Libera tion) hareketini de onaylamı yor: «Ben Fılçülü ve dengeli bir insanım, aşırılıkları tasıip et mem. Kadın haklan hareketi nin de tasvip etmediğim yönle ri var.»
Filiz Dinçmen Dışişleri’nde geride bıraktığı yıllarım da şöy le değerlendiriyor:
«Diplomatlık çok sevdiğim bir meslek. 21 yıldır yürüttü ğüm meslekte evli oluşumun yarattığı sorunlar olmadı değil. Ancak bunları çok önce öngör müştük. Bu sorunları gördük ten sonra yeniden geri dönsey- dim, yine diplomatlığı seçer dim. Bütün güçlükleri ve teh likelerine rağmen...»
VH
T C um huriyet
V
w
/ I
lM
I V
Æ
JL
i
9 3
g - i
9
a a
# Dünya Güzeli
büyük tezahüratla
karşılandı___________
Dünya Güzeli Keriman Halis Ha nım dün İstanbul’a ve İstanbullular Kraliçeye kavuştu. Dünya Güzelinin İstanbul’a avdet edeceği haberi şeh rin her tarafında büyük heyecan u- yandırnuştı. Fakat Türk kızım karşı lamak arzusuyla dolu olan halk da ha sabahleyin erkenden Sirkeci ci varını ve garı alabildiğine doldur muştu.
Saat onbiri geçiyordu. Diğer is tasyonlardaki kalabalık ve tezahürat yüzünden trenin biraz gecikeceği ha beri derhal etrafa yayıldı. Herkes gü neşin altında fütursuz Dünya Gü zelini bekliyordu. Nihayet saat on bir buçukta uzaktan duyulan va aralık sız devam eden bir düdük sesi, hal kı birbirine karıştırdı. Bir kaynaşma oldu, müthiş bir alkış tufanı koptu. Bu esnada her tarafı bayrak ve çi çeklerle süslenmiş bir tren gara giri yordu.
Pencereden durmaksızın halkın tezahüratına karşılık veren Keriman Halis Hanım, orkestranın istiklal Mar şı terennümleri arasında yere indi. Karşılama töreninin bitiminden son ra coşkun tezahürat arasında zor
lukla gar dışına çıkabilen Kraliçe miz kendisine ayrılan otomobille doğ raca Türkiye güzellik müsabakasının tertipçisi olan gazetemiz İdarehane sine geldi.
Dünya Güzeli, gazetemizin büyük salonunda Başmuharririmiz Yunus Nadl Bey’le matbaamız mensupları tarafmdan karşılandı. Yunus Nadl Bey, Türk milletine büyük bir şeref kazandıran güzel kızı hararetle teb rik etti.
Dünya kraliçesi matbaamızda ya nm saat kadar kaldıktan sonra aynı şiddetli tezahürat' arasında Belediye dairesine gitti. Burada Vali ve Be lediye Reisi Muhittin Bey, Keriman Hanımı bizzat karşıladı, kendisini şehir adına bilhassa tebrik etti. Da ha sonra C. H. Fırkasını ziyaret eden Kraliçe büyük tezahürat arasında otomobiline binerek Fındıklı’dakl a- partmanına gitmiştir,
• Balkan Tenis
şampiyonası_________
Balkan Tenis Şampiyonası cuma günü Fenerbahçe Kulübünün tenis kortlarında başlayacaktır. Memleke timizde İlk defa olarak yapılacak bu beynelmilel tenis müsabakaları, mev simin en hararetli bir spor hareketi olacaktın
1 EYLÜL 1932
Bu müsabakalara katılacak olan fiulgar tenis şampiyonları dün şehri mize gelmişlerdir. Romen ve Yunan şampiyonları da cuma sabahı şehri mizde bulunacaklardır.
.i
# Görele’de Türkçe
ezan
Görele 31 (Hususi) — Kazamız da Türkçe ezan okunmaya başlan^ mış ve bu hal halk arasında fevka-, İade memnuniyet uyandırmıştır.
Kanserin basili
keşfedildi mi?
Berlin’den yazıldığına göre, mil li ziraat ve biyoloji enstitüsü ana,to mi laboratuvarı müdürü doktor Vil- helm Von Brehmer kanser hastalı ğının basilini keşfettiğini iddia e t mektedir. Doktorun iddiasına naza ran bu basil o kadar küçük İmiş kl, kimyevi bir tretmenden sonra ve kan daki küreyvatı bin defa büyüten bir mikroskopla görülebilmekte imiş...
Alman doktoru, bu basili yüzler ce kanserli hastada müşahade et miş olduğunu beyan ediyor. Buna rağmen yetkili tıp çevreleri bu konu da henüz çekingen davranmaktadır lar.
(günün
ila n la rı
)
-g--- - ■ - I
w
Günün meselesi_____
Hane veya apartmanını tefriş et mek artık günün meselesi şeklini al mış ve bu mesele şehrimizin en bü yük ve ciddi tefrlşat levazımatı tica rethanelerinden biri tarafından hal ledilmiştir.
Bunun İçin Beyoğlu’nda Luvr mağazalarım bir kere ziyaret etmek kafidir. Sattığı bütün malların seç kinliği ve son moda çeşitleri ve fiat larının uygunluğu ile şöhret bulmuş tur.
Luvr mağazaları, pek yakında şimdilik mağazaları fevkinde ve tam Tokatlıyan pastahanesi karşısında daha vasi ve daha şık bir binaya nak ledecektir.
&
Lake karyola
12.5 liraya lake karyola. Selanik BonmarşesL Yeril Mallar Pazarında.
# Hafız Sadettin
Bey
Hafız Sadettin Bey Belvü’den çe kilmiştir,!
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi