■ 1
Yine “ Refik Halit,, meselesi
/ V W \ /
Yakında işgüzar gazetelerde şöyle
bir ilânla karşılaşabilirsiniz^
Muhterem üstat Refik Halidin, şaheser yeni bir
hikâyesinin yakında gazetemizde çıkacağ
okuyucularımıza müjdeleriz „
mı
R efik H alit çantada
keklik
olabi
Bulanık suda çurçur balığı avlar gibi bu bahse
fuzulî karışan bir burun!...
Yazan: Süleyman Sıtkı
(a a a v v n
Refik Halit meselesinin dediko dusu devam ediyor. Şu satırları yazdığımız ana kadar meclisten af kanununun çıkıp çıkmadığını ve çıktıysa Refik Halidin bu umumî aftan müstefit olup olmıyacağını bilmiyoruz. Fakat şayet Refik Ha lit dün meclisin karariyle memleke te girmek müsaadesini aldıysa pek yakında îstanbulun çok işgüzar ga zetelerinde yukarıda ünvan ittihaz ettiğimiz tarzda bir ilân görülece ğinde hiiphe yoktur.
Bu satırları yazan biz ki, gaze tecilikle alâkası olmıyan ve gaze tecileri de hiç tanımıyan bitaraf bir kariiz, gene bunun böyle olacağın da hiç şüphe etmiyoruz; niçin? Çünkü İstanbul matbuat sahnesin de rol alanları tanımamakla bera ber, gazeteleri pek iyi tanıyoruz, zira o gazetelerin uzun senelerden- beri devamlı okuyucusuyıız.
Bu cihetle bu muhterem matbu atta arasıra kopan fırtınalar müna-
Yine “ Refik Halil,, meselesi
(Baştarafı 1 nci sayfada)sebetiyle ortaya atılan iddialardan, yekdiğere karşı savrulan ithamlar dan gâzetelerimizin içyüzünü bir hayli öğrendiğimizi zannediyoruz.
işte bu bilginin delâletiyledir ki, son günlerde af kanunu münase betiyle vuku bulan neşriyatın bir denbire aldığı gürültülü şekle ba karak bu neşriyattaki nüsmir mak- sadları ve gizli amilleri sezer gibi olduk. Fakat yalnız sezer gibi ol makla kalsaydık, iyi idi, bir de bula rı yazarak bitaraf bir karie sütun larında mihmanüvazlık eden (Yeni Sabah) a göndermek hatasını irti kâp ettik.
Şimdi gel de bakalım, sağdan soldan baş gösteren yeni dedikodu lara, yeni hırıltılara acemi kalemin le cevap vermeğe kalkış.
Meselâ bir akşam gazetesi, bi zim kısmen de lâtife olan bu yazı mızı fırsat ittihaz etmiş, hiç de kendisine taallûku olmıyan bu me seleye hemen burnunu sokmağa kalkışmış.. Eh... Buna da şaşmıya- lım. Fırsatculuk yalnız (Tan) ceri- dei feridesinin inhisarı altında değil ya! (Tan) (Refit Halit) sözünü işi tir işitmez tâ Halebe kadar bir tel graf çekmiş. Istanbuldaki gazetede dünkü yazıyı görünce hemen paça ları sıvamış, “ Meğer bu neşriyatın içyüzü, ne kadar kirli imiş,, gibi bir şeyler söyliyerek o da kendi zami rine göre kalemini yürütmüş. Onun derdi ise Refik Halit ve onun muhte mel olan meraklı tefrikaları değil dir. Çünkü henüz o mertebeye yük selmemiştir ve kolay kolay yükse- lemez. Onun bütün emeli, manalı manasız, lüzumlu lüzumsuz çatma ğı itiyat edindiği bir büyük ve kuv vetli sabah gazetesini yeni bir fır sattan bilistifade sarsmağa çalış maktır.
Yalnız, biz matbuat oyunları nın seryircisi olan bitaraf karie na zaran, bu çalışma ve çabalamalar beyhudedir. O sabah gazetesi, Re fik Halit meselesinde vakıa sinirlen miştir. Fakat öyle hacimli, öyle a- zametli ve kuvvetlidir ki, akşamları vızıldayan sivrisineklerle bizar olmak değil, onlara, hem de bihak- kin, kulak bile vermez. Bahusus o muhterem gazete ayni zamanda çok tecrübelidir, çok da kös dinle miştir!
Binaenaleyh, o akşam gazetesi
için (Tan) gibi hemen fırsattan is tifade çaresini bulmuştur, denile mez.
(Tan) a gelince, bu muhterem gazetenin Refik Halit işinde cidden sürat ve meharet gösterdiğine şüp he yoktur. Bu sürat ve meharetin derecesine, karşı tarafın geçir diği sinir buhranı iyi bir ölçü teşkil eder.
Yalnız dünkü yazımızı yazdık tan sonra hatırımıza bir nokta gel di. Biz dün (Tan) dan bahseder ken, “ işte gözü açık gazeteciler u- çan kuşu böyle herkesten evvel gö rürler ve tam bir isabetle çantaları na düşürürler,, demiştik.
Fakat bilahare Refik Halit gözü müzün Önüne geldi. Bu pek iyi ta nıdığımız korkunç ve korkunç oldu ğu kadar da kurnaz şahıs, öyle bir vuruşta, hattâ nişanı alanlar (Tan) cılar kadar mahir de olsa, çantaya düşer mi, yani maruf tabiriyle her istiyenin “ çantasında keklik olur m u?„
Bahusus ki, dün ötede beride işittiğimiz bazı muhaverelere naza ran Refik Halidin piyasası, İstanbul matbuatında birdenbire pek yüksel miş gibi görünüyor.
Meselâ dün muhaverelerine te sadüfen kulak misafiri olduğumuz iki maruf gazetecimiz şu sözleri te ati etmekteydiler:
— Yahu, bu Refik Halidin yazı ları o kadar para eder mi? Meselâ tefrika başına kendisine on lira verilir mi?
— Ne diyorsun yahu! Ben be her tefrikasına şimdiden yirmi lira vermeğe hazırım!
Yalnız şu yirmi lira sözü, Re fik Halidin itibarının ne kadar art tığına başlı başına bir delildir.
Hülâsa Refik Halit, (Yeni Sa bah) müdirinin çok güzel bir buluşla dün resminin altına yazdığı veçhile daha yurda ayak basma dan İstanbul matbuatını biribirine katmış gibi görünüyor. Ya yarın yurda girerse artık bu matbuattaki gürültü ve velvelelerin ne derecele re çıkacağını, ey kariler, siz artık kendiniz kestirmeğe çalışın!
Süleyman SITKI
Taha Toros A rşivi