• Sonuç bulunamadı

Perdede atan bir yürek

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Perdede atan bir yürek"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fiiruzan’ı ilk kez neıde gördüm , tanıştım , hiç anımsamıyorum. Ama Fü- ruzan denilince aklıma ilk gelen bir sinema salonu... Aylardan hiç kuşkusuz ki nisan olmalı... Belli ki İs­ tanbul’un sinemalı günleri.

Film Festivali nasıl İs­ tan b u l’u çağrıştırıyorsa,

son birkaç yıldır; Füruzan da bana film festivalini ve film festivallerini çağrıştırıyor.

O sanki bir parasız yatılı; annesi okulun kapısının önünde duruyor; küçük kız elinde çantası, yüzünde daha şimdiden bir süre annesinden ayrı kalmanın hüznü vardır. İçeriye giriyor; ama içerden umutlu, izleyeceklerinin ya da öğreneceklerinin çoktan heyecanı sarmış tüm bedeni­ ni; duyumsamak olanaklı, dışardan baksanız da...

* * *

Sinemalı bahar günlerinde İstanbul bir başka olur; za­ ten her zaman İstanbul bir başka olmaz mı? İstiklal Cad- desi’ni bir koşuşturma alır gider. Şayet bir festivalseverse- niz, tanıdık yüzlerle karşılaşırsınız iki adımda bir. Bunların kimisi gerçekten tanıdıktır; kimisiyle ise tanışıklık, -hal ve tavırlarından bellidir- festival izleyicisi olmaktan gelir.

Coşku bu günlerde gençtir. Aslında son birkaç yıldır, coşku İstiklal Caddesi’nde gençtir. Baharın getirdiği ılıklık, sanatsal bir ortamla birleşir; bir yanda kıştan bir silkeniş öte yanda sıcaklığın yarattığı bir Oblomov çekiciliği var­ dır.

Karışık duygular ve duygulanımlarla; hepimiz birer si­ nema yüreğiyle ordan oraya koşuşup dururuz.

Bazen beklediğimizi bulamaz; bazense, bir film coşku­ muzu birilerine yansıtmak, bir coşku köprüsü kurmak için, hiç susmamacasına konuşup dururuz. Sözcükler, gü­ rül gürül akan bir çağlayan gibidir.

Sinemalı günler bir başka olur İstanbul’da özcesi. İs­ tiklal Caddesi’nin bu şölen günlerini anlatmakla bitire­ mezsiniz. Ama bir de...

Bir de Füruzan vardır...

* * *

Bir Füruzan vardır; ve herkes bilir, bütün sinemalar onundur.

Yer göstericisinden sahibine, müdürüne kadar, kapı­ dan içeri adımını atar atmaz, büyük bir saygıyla karşılanır. Tüm sinema çalışanları onu çok iyi tanır; artık onlardan biridir; salonun bir parçası olmuştur gide gele; yeri belli­ dir.

İzleyici de artık kanıksamıştır. İşte, Füruzan her zaman olduğu gibi yine yerindedir.

Daha çok arka sıralarda, kendine özgü yalın atmosfe­ rinde, çoktan yedinci sanatın büyüsüne kapılmıştır. Kim bilir kaç bininci filmini izlemektedir.

(Atlas’tayız, Füruzan ile birlikte. Füruzan ile genellikle Atlas’ta birlikte izliyebiliyoruz. Çünkü Füruzan öteki sine­ malarda en arkada oturuyor, bense önlere doğru oturma­ yı seçiyorum. Galiba ikimizin ortak noktası Atlas’taki orta sıra...

Fünızan ile kapıda karşılaşıyoruz. Her yıl olduğu gibi. Tabii kimse Füruzan gibi bir sinema izleyicisi olamaz.

rr-s&ı

Sonra başka tanıdıklar çıkıyor karşıma. Zaten festival boyun­ ca herkes tamdık, her yüz ta­ nıdık. Ortak bir dostluk var: Sinema.

İçeri girdiğimde arada Fü- ruzan’ı nerde bulacağımı bili­ yorum. En arka sırada. Filmle­ ri hep ordan izliyor. Emek’te, Fitaş’ta hatta önceki yıllardan anımsıyorum, Gazi’de de. Bir tek Atlas’ta en arka sırada oturmuyor. (Günlükler’den)

* * *

Yorulmaz; usanmaz... Yunus’un yıllarca ve yıllarca, düzgün odun parçalarmı seçip aşkla bağlandığı tekkeye getirdiği gibi; o da izler, izler, izler...

Sinema tutkusu onu besleyen, yaşamına, hüznüne, edebiyatına, sanatına, kişiliğine, yeni tatlar katan bir tut­ kudur. Belleğindeki film şeritlerinin uzunluğunu sapta­ mak olanaksızdır.

Bir sinema âşığı, bir sinema tutkunudur ki, bu duygu size geçer; sizden de başka birilerine...

Sanki bir trans durumu söz konusudur; filmle bir bü­ tünleşme ve beyaz perdenin içine girerek, Kahire’nin Morgülü’nün tam tersine, salondan beyaz perdenin içine girerek başka bir gerçeklikte bile isteye yitip gider.

Füruzan’dan dinlerken izlediğimiz film, bir başka lez­ zete dönüşür. Kaçırdığınız incelikleri; bir kahve içimi ara­ larda tekrar yakalayabilirsiniz. Ya da İstiklal Caddesi’nde filmden çıkmış, öteki sinemaya doğru vakit geçirerek ağır ağır yürürken; yanı başınızda başlı başına bir öykü kuru­ lur.

Hem filmin yönetmeni, senaristi, oyuncusu, kamera­ manı, ışıkçısı, çevre düzenleyicisi, sanat danışmanı vb. vb. vb. hem de izleyenidir. Üstelik ayrıntıları hiç kaçırmayan; gönülden bağlı bir izler.

Hele hele festivalde oynuyorsa bir film; kimsenin hiç izleri olmaz diye en küçük bir kuşkusu yoktur; çünkü na­ sıl olsa bir Füruzan vardır...

Karanlık bir salonda, projeksiyonla bütünleşmiş güzel bir kadın, en arka sırada, perdedeki gerçekliğin içinde yıllarca öncesine gider; zaman sayfalann arasından geçen bir tren gibidir. Tersine akan bir öykü kendiliğinden kur- gulanıverir.

Öyle ya, sözcükler ister yazılsın, ister yazılmasın hep bizim öykümüzü anlatmaz mı?

Çocuk, dönemeçte arkasına baktı. Dış kapıda annesi yağmurun altında gülümseyerek duruyordu.

* * *

Filmin başlamasına birkaç dakika var; birazdan gong çalacak; izlerler bilet almakta acele ediyorlar.

Gişedeki görevli elinden geleni yapıyor. Parayı alıyor; süratle sayıyor; bileti kesiyor; süratle bir göz atıyor; bileti müşterinin önüne koyuyor; eliyle hafifçe iterek; bir ötekinin gelmesini hal diliyle anlatıyor.

Hayır hayır gişedeki Füruzan değil; sinemada da Füruzan’ın bir filmi oynamıyor.

Ama saptama o kadar doğru ki, biletlerini alanlar, çok kısa bir süre sonra salona girdiklerinde kesinlikle

Füaızan’ı görecekler. ■

PERDEDE ATAN

BİR YÜREK

Atilla Birkiye

109

Referanslar

Benzer Belgeler

The aim of this research is to highlight the impact of use social sites on the academic performance for undergraduate students in Jordanian universities, in addition to explain

Tez çalışmasında dünyada ve Türkiye‟de film gösterimi yapılan mekânların tarihi gelişimi, kent kültürü içinde sinema olgusu, seyircinin filmi sinemada

Film, Gabriel García Márquez’in ‘Yüz Yıllık Yalnızlık’ı gibi epik aile hikâyelerini andırıyor ama ataerkil bir yapıyı irdelemek yerine anaerkil bir

Sonuç olarak başta sorulan soruya geri dönüp, konuyu toparlayacak olursak; geçtiğimiz haftalarda bu sayfalarda tartıştığımız gibi ortada sosyal medya

Şiddetli Selfitis: Gün içerisinde en az 3 tane Selfie çeken ve bunların hepsinin sosyal medyada paylaşan kişi.. Kronik Selfitis: Kendi fotoğrafını çekmekten zevk alan

Demlenir yürekte acılar, söyler onu “Su yolunda ba- cılar”, “Zalım poyraz gıcım gıcım gıcılar”, gamlanır gönül, dağa taşa pay eder acısını.. Bozlak

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan