• Sonuç bulunamadı

Saray ve Babıalinin iç yüzü:Ali Paşa'nın yalnız kiler masrafı ayda 1500 lirayı bulurdu!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saray ve Babıalinin iç yüzü:Ali Paşa'nın yalnız kiler masrafı ayda 1500 lirayı bulurdu!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tefrika no. 97

Y a z a n : SÜLEYMAN KANİ Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur —

A ‘ j

Ali paşanın yalnız kiler masrafı

ayda 1500 lirayı bulurdu!

ÂH paşa rüşvet almazdı. Evinin idaresile asla uğraşmadığı için müzayakadan, borçtan da hiç kur­ tulamazdı.

Sultan Aziz bir defa kendisine yüz bin altın ihsan etmişti.

Borçları için Mısır hidivi de iki defa yirmi beşer bin altın öde­ mişti.

Hidiv bir gün:

— Bu adamı da paraya doyura­ mıyoruz!

Demiş,. Bu sözü Âli paşa duyar. Bir daha hidivden para almaz.

Mısırlı Zeynep hanım zevci Kâmil paşa da ikide, birde Âli pa­ şaya karzen denilerek bin, iki bin altın verirdi.

Aldığı bu paralar, dolgun maaş­ lar Âli paşaya yetişmezdi. Sofrası açıktı. Kiler masrafı ayda 150,000 kuruşu bulurdu. Hususî hizmetin­ de bulunan Ali beye her ay iste­ diği kadar para vermesini kâhya­ sına emretmişti. Yalnız bir bu Ali beyin kâhyadan ayda 150 altına kadar çektiği olurdu.

Müş.ür Fazlı paşa hünkâr yaveri iken ferman götürmek memuriye- tile Bağdada gider.

Oradan establi âmire için en iyi cinsten bir kaç kısrak ve tay geti­ rir; bir tane de Âli paşaya takdim eder.

Bir kaç gün sonra Âli paşanın kâhya efendisinden bir davet tez­ keresi alır; sadrıazamın konağına gider.

Âli paşa teşekkür ederek: — Beni unutmadığınıza ne ka­ dar memnun oldum! Vefakârlık ve kapı yoldaşlığı böyle olur!

Gibi iltifatlarda bulunur.

Bir tay için bu kadar iltifatı bile ümit etmiyen Fazlı bey çıkarken kapının arkasında kâhya efendi:

— Size lâyık değil, amma... Diyerek eline 300 altınlık bir kese de sıkıştırır!

Haşan paşa mülâzimlikle hün­ kâr yaveri iken mabeynden sadrı- azama süratle bir irade götürür.

Âli paşa tebdilihava için Bostan­ cı üstünde bir köş.kte mukim bu­ lunuyordu.

O gün hava yağmurlu idi. Haşan bey kayıkla Üsküdara geçer, süvari karakolundan bir hayvan ile iki nefer alır; köşke gider.

Akşama yakın tezkereyi takdim eder.

İstirahatı için kendisine bir oda gösterilir; önüne mükellef bir kahvaltı tepsisi ile bir bohça ça­ maşır getirilir; Haşan bey çama­ şırını değiştirir.

Yemeğini bitirinciye kadar ıslak çamaşır ve elbisesi kurutulmuş, ütülenmiş olduğu halde iade edilir. Haşan bey giyinerek tezkerenin cevabı olup olmadığını sual için tekrar Âli paşa nezdine girer; tal­ tiflere nail olur.

Çıkınca kapının önünde süvari neferleri yerinde çift atlı bir fay­ tonu emrine amade görür; kâhya efendi de yüz altınlık bir keseyi eline tutuşturur.

r ‘r defa giydiği çamaşır da

boh-çasile beraber araba içinde idi! Hattat Mustafa İzzet hoca efen­ diye bir yazma mushaf nüshası için sekiz yüz altın verecek kadar eli açık bulunan Âli paşa, ikbali uzun sürdüğü halde, bu yolda is­ raflar, hesapsız ve kitapsız sarfi­ yat yüzünden vefatında 115,000 altın borç bırakmıştır!

Cenazesi için sarfedilen 120,000 kuruş gene Yusuf Kâmil paşa ta­ rafından tesviye edilmiştir.

Bıraktığı borçlar da emval ve emlâkle gurameten ödenmiştir.

Ali paşa kızıyor!

Tahran sefiri Haydar efendi ye­ dinci hariciye nezaretinde Âli pa­ şaya 10 muharrem 1279 tarihinde gönderdiği bir tahriratta şöyle bir meseleden bahsediyordu:

(İran hizmetinden istifa ile Bağ- datta bulunan Melküm - Melkun - han anif bir surette kaldırılarak İstanbula celbedildi.

Bu muamele acemler arasında saltanatı seniyenin İran devleti karşısında bazı mertebe zâfma verildi!

Tahrandaki ecnebi sefirler de bunu hoş görmediler.

Devleti aliyenin bu cemilesi İran hükümetinin Babıâliye karşı gös­ terdiği hareketlere değmez!)

Bu işara Âli paşanın canı sıkıldı. Şu yolda sert bir cevap ile sefire siyasî bir ders verir: (1)

(Tahriratınızın meali bana hay­ ret verdi.

Bir müddettenberi zatı vâlâla- rının her nasılsa buraca İranılere mutavaattan başka iş olmadığı vehim ve vesvesesine düşmüş ol­ duğunuz yazdıklarınızdan istidlâl olunuyor, fakat hakkınızdaki hu­ lûsum iktizasınca sükût ihtiyar ediliyordu.

Lâkin yersiz ve haksız tariz ar­ tık mukabeleye mecbur etti.

Devleti aliye İran devletinden korkup her talebine muvafakat et­ mek halinde değildir.

Bu abdı ahkar ise her ne kadar dirayet nisabından behredar değil isem de böyle meydanda olan bir maddeyi anlamıyacak derecede mecnun de olmadığımı zannında- yım!

Hele hamiyetsizliği asla ve kat’a kabul etmek ihtimalim yoktur.

Şu kadar ki her bir habbeyi kubbe ederek, muslihane tesviyesi kabil maddeleri dürüş.t muamele­ lerle tesmim eyliyerek durup du­ rurken devletimin başına bir gaile çıkarmağı da tecviz edemem!

İranîleri daima husumet daire­ sinde tutmaktan ise padişahımızın ve saltanatı seniyelerinin canımız­ dan aziz ve mukaddes hak ve şa­ nına zerre kadar dokunmıyacak veçhile istimaletle kullanmağı, dost etmeği hakikaten arzu eyle­ diğimi inkâr etmem.

Bunun imkânını da görmekte­ yim.

Acemler müsalemetkârane mu­ ameleyi takdir edemezler de aza­ mete kalkışırlarsa, saltanatı

seni-(1) Sadeleştirildi ve ihtisar edildi.

yenin meşru metalibini iptale ça­ lıştıkları tebeyyün ederse kendi­ lerini doğru yola girmeğe icbar 1 etmek kolay olacağında da şüp­ hem yoktur.

Kaç defa da zatı vâlâları inha eylediniz ki:

(Melkun han gayet müfsit ve müharrik bir adamdır? Tahranda franmason haneleri açarak devlet ve padişahlık aleyhinde pek çok fesatlar neşreylemiştir; babasi bazı taraflara iğfal âleti olarak saltanatı seniye ile İran devletini bozuşturmağa çalışmıştır; bunlar, baba ve oğul ikisi de müfsit ve muhataralı adamlardır!)

Hal böyle iken şu müfsidi Bağ­ dat gibi mizaç ve mezhepçe muh­ telif ahaliden mürekkep ve hudut başında bir yerde bırakmış olsak akibet endişlik ve dürbinlikte ku­ sur etmiş olmaz mı idik?

Pek çok efendiliğini ve iyiliğini görmüş olduğu bir hükümdarın za­ tına ve devletine suikaste halkı teşvik eden bir şahıs bu devletin ihlâline çalışmakta hiç tereddüt eder mi?

Kendisi Bağdatta oturtulmuş olsa orada da franmasonluk vesi- lesile Arap ve Acemden, Kürtler- den boş beyinlileri izîâl etmiyece- ğine, devlete büyük bir meşgale j getirmiyeceğine kim kefil olabi­ lirdi?

İste merkumun bu tarafa celbit

su mülâhazalar üzerinedir. Yoksa * sui zannınz veçhile İran devletinin emrine itt’ıbaen değildir.

Şerhettiğim mahzurlara mebni Bağdada iadesi de kat’a caiz ola­ maz efendim!)

(Arkası var)

Referanslar

Benzer Belgeler

For atmospheric dispersion calculation PCCOSYMA software based on Gaussian plume model was used (Jones et al., 1995). For 15 different atmospheric conditions,

Meğer uzaktan sadece baş üstünde bir hotoz gibi görünen kale ta aşağı­ ya kadar bir mustatil çizerek uzanıp inmekte imiş, iki yüz elli metre yüksekliğindeki

□ 6 ay önce iş dönüşü bir taksi kapısında sol elinin orta parmağı ezilen Neca­ ti Tokyay, bugün felçli kız kardeşi ve yeğeniyle bü­ yük bir dram

Hansa kentindeki kapahçarşıyı anlatır. Han- sa’nın 6 ilçeye ayrıldığını, bu 6 ilçeden üçün- cüsünde Müslümanların yaşadığını, burada kurulan,

Ancak kişisel olarak kanım odur ki; günün koşulları içeri­ sinde uğraşılması, halledilmesi gereken bir sü­ rü sorun bizi beklerken bu hususun gündeme

Hepsini burada larutamadığırnız için üzgünüz..-; Doğan Kardeş bundan 20 yıî önce tan ittiği küçük kardeşleri­ n e güvendiği gibi bu yen!. üm itlerine

[r]

I hope you are keeping excellent health and Allah will grant you good health and success in all