KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ:
mUdÜrüHİlml Şener ^üst te, yanda) İle, 28 yıllık başhemşiresi Suzan Meydancı “Kimler geldi, kimler geçti" di yerek, eski günleri anarken, hayli duygulandılar. .D
ARÜLACEZE’de kimi hanedan soyundan, kimi zengin, kimi ünlü bir
çok kişi ömürlerini tamamladı, işte onlardan birkaçı: Prenses Kamuran:
II. Abdülhamid’in gelini, Hamit Rauf Osmanoğlu: Abdülhamid’in kızı Ay
şe Sultan’ın oğlu. Prens Fazıl Atabey: Abdülhamid’in yaveri. Prenses
A leksandra: Sovyet devriminden sonra İstanbul’a sığınan Çar kızı. Mü-
nireÇallı: Ünlü ressam İbrahim Çallı’mn eşi. Calibe Hanım: BahriyeNa-
zırı Naci Paşa nın eşi
LÜTFÜ OFLAZın haberi 11. sayfada19 MART 1988 CUMARTESİ
H A B E R L E R İ N D E V A M I • H A B E R L E R İ N D E V A M I • H A B E R L E R İ N Dİ
Sarayda doğup Dariilacezeide öldüler
LÜTFÜ OFLAZ
ARÜLACEZE'nin 23 yıl lık müdürü olacaksın, 28 yıllık başhemşiresi olacaksın da, anlatacağın ilginç şeyler ol mayacak, hiç mümkün mü?
Oysa şimdiye dek pek bir şey anlatmamışlardı Darülaceze'- nin 23 yıllık müdürü Hilmi Şe ner ile 28 yıllık başhemşiresi Suzaıı Meydancı... "Anıları mız bizimle m ezara gitmeli” diye düşünmekteydiler.
Ama herşeyi değilse bile, ba zı şeyleri anla tmaları mümkün değilm iydi9
Sonunda her şeyi değilse bi le, bazı şeyleri anlatm aya ka ra r verdiler.
MEZARA GİDEN VE GİTMEYEN SIRLAR D arülaceze deyince akla "dUşktinler yurdu", "kimse sizler yurdu" gelir. Doğduktan sonra kendi kaderine terkedi- len kimsesiz çocuklar da geti rilir buraya, kendi kaderine terkedilmiş kimsesiz yaşlılar da...
Şimdi söz Darülaceze Müdü rü Hilmi Şener’in:
"Bir gün odam a orta yaşlı bir hanım ile bir bey girdi. Ken dilerini tanıttılar. Bu hanını ile bu bey, gençliklerinde gayri meşru ilişkiye girmişler ve bir çocukları olmuş. Ancak o za m anlar çok yoksullarmış. Ço cuğa bakamayacaklarını anla yıp, onu terketm işler. Terke- derkeıı de, çocuğun adını belir ten bir pusulayı kundağına iliş tirmişler. Ayrıca terkedildiği yerde bulunup Darülaceze’ye getirilen çocuklarını uzaktan uzağa izlemişler. Aradan yıllar geçmiş. Bu arada evlenmişler ve maddi duru mları da olduk ça düzelmiş. Bana gelmeleri nin nedeni, çocuklarının nere de olduğunu öğrenmekmiş. Verdikleri ad ve bilgiler üzeri ne gidip k ay ıtla ra baktım. Baktım ki, çocuk İstanbul’un çok zeııgjıı ailelerinden birinin oğlu... T'ııiversite son sınıfta okuyor. Bu aile, çocuğu bizden evlatlık olarak almış ama, ço cuk evlatlık olduğunu bilmi yor, kendisini o ailenin oğlu sa nıyor. Kayıtlara baktıktan son ra tekrar odama dönüp, duru mu çocuğütı gerçek annesiyle babasına anlattım. ’Bırakın çocuk gerçeği öğrenmesin, öğ renirse yıkılır, kendisini ter- kettiğiniz için de hep sizi suç lar, gelin çocuğu geri almaktan vazgeçin' dedim. Tabii çocuğu hangi ailenin evlat edindiğini de söylemedim. Söyleyemez di m de zaten. Sonunda ikna ol dular ve ü arülaceze’ye bir m iktaryardım da bulunup git tiler.”
işte " m e z a ra gidecek sırlardan" yalnızca bir tane si .
Ama kimi zaman da • ’Söyle yin bizim gerçek anamız, ba bamız kim ?” diyen insanlar çalarlarm ış Hilmi Şener’in ka pısını... Doğduktan sonra ter- kedilen, Darülaceze'ye getiri len ve çeşitli ailelerce evlat edi nilen çocuklar günün birinde şu ya da bu şek i İde öğreni rler- miş gerçeği... Ya kendilerini evlat edinen kişinin ölmeden önce yazdığı bir mektupla ya da kendilerini evlat edinen İti şinin ölüm döşeğindeki açıkla masıyla ya da başka bir şekil de... O zaman da bu insanlar gerçek anne ve babalarının kim olduğunu öğrenmek için koşarlarm ış D arülaceze'ye, koşarlarm ış Hilmi Şener’e...
Yıllar sonra gerçeği öğren menin yıkılmışlığı ve içler acısı görüntüsüyle...
"Oysa çocuğu evlat edinen kişi bu sırrı mezara götürme li, ama kimileri götürmüyor” diyor Hilmi Şener...
B A z f NOTLAR Hilmi Şener ve Suzaıı Mey- daııcı’dan öğreniyorum ki, bu rada görev yaptıkları bunca yıl içinde Darülaceze’yi ziyaret eden tek başbakan Turgut Özal’mış. . Tek başbakan eşi de Semra Özal... Semra Özal, başbakan eşi olmadan önce de Darülaceze’yi sık sık ziyaret edermiş. Adeta Darülaceze’- nin fahri üyesi gibiymiş.
"Sessizce gelir, sessizce gi derdi, bazen biz bile farket- mezdik geldiğini” diyor Baş hemşire Suzan Meydancı...
Yine kendilerinden öğreni yorum ki, ünlü işadamı Vehbi Koç'un bahçıvanı da Darülace- ze’de kalmış. Vehbi Koç, ken disini sık sık ziyaret edermiş. Öldüğünde cenazesine de katıl mış
İki not d aha...
Türkiye’nin en meşhur kun duracılarının hemen çoğu Da rülaceze tarafından yetiştiri len kimsesiz çocuklarmış.
Ve Darülaceze’nin gelirle rinden bir tanesi de Denizcilik Bankası’ndan bilet başına alı nan 10 paraymış! Evet,yanlış okumadınız 10 para!
"Güzelliğin oıı para etmez, bu bendeki aşk olm asa" denil- diği günlerde on para "paray mış" ama, günümüzde de hâ lâ paradan sayılıyormuş me ğer?
KİMLER GELMİŞ KİMLER GEÇMİŞ Darülaceze'denpekçok "sa raylı” , pek çok ünlü insan da geîipgeçmiş. İşte aşağıda Da- rülâceze’ye düşen ve orada ölen "saraylıların” , ünlülerin
bir listesi...
Bu listede kimler yok ki? Ne düşmez sanılan mevki, makam sahipleri, servet sa hipleri, ün sahipleri...
Peki yalnızlı ğa, sefalete, ça resizliğe düşüp de Darülace ze'ye düşen b u ' ’saraylılar". bu ünlüler nasıl bir ruh haleti için deydi?
Şimdi söz yine Hilmi Şe ner’in:
"Kimileri bu durumu kabul lenmişlerdi. ‘Kaderim buymuş benim' derlerdi. Saraylılar ge nelde böyleydi. Ama kimileri ‘Ben bu duruma düşecek insan mıydım?’deyip isyan ederler di. Böyleleri hırçın ve hiç kim seyi, hiçbir şeyi beğenmeyen kişilerdi. Zaten böyleleri fazla yaşamazdı. Buraya getirildik ten sonra en geç (i ay ile bir yıl içinde ölürlerdi. Bir de Prens Kazıi (Atabey) gibileri vardı. Prens Fazıl, P a ris’in sefahat alemlerinde büyük bir serveti yiyip bitirmişti. Ünlü ve asırlık gece kulübü Muleıı Ruj’a atla girmişti. Bir gün kendisine ‘Yi ne dünyaya gelsen aynı şeyle ri yapar miydin ? ’ diye sormuş tum da, ‘Evet, yapardım, yap tıklarımdan pişman değilim’
dem işti,"
Darülaceze'ye düşenler ara sında güzellik tim salleri de varmış...
"Adını hatırlayam adığım bir kantocu vardı. Gençliğinde öylesine güzelmiş ki, bakanın gözleri kam aşırm ış. Hatta o, bir mahalleden geçerken, ko caları görmesin diye bütün ka dınlar perdelerini kapatırlar mış. O kadar güzel ve şuh bir kadınmış. Buraya geldiğinde yaşlıydı ama, yine de güzeldi. Burada öldü, lîitler'in önünde de danseden ünlü kantocular dan Adalet P de burada öldü. O da güzel bir kadındı."
Ne olursa olsun, Darülace ze’ye düşen insanların -pek azı nın dışında- ne arayanı olur muş, ne de soranı...
Başhemşire Suzan Meydaıı- cı’nın deyimiyle, "Buradakiler için aranılmak en büyük do yum, terkedilmck en biiyük aç lık...”
Bu sohbetin a rdından kendi leriyle birlikte Darülaceze’yi dolaştık.
Baktım, buradakilerin kimi. “ Kader kime şikayet edeyim seııi, bilemem" der gibiydi...
Kimileri de, "Kimseye et mem şikayet, ağlarım ben halime" der gibi.
D A R Ü L A C E Z E D E
I
K A L A N Ü N L Ü L E R
Prenses Kamuran: Padişah Abdülhamit'in gelini. Hamit Ra
uf Osm anoğlu: Padişah Abdülhamit'in kızı Ayşe Sultan’ın
oğlu. Mehmet Vedat Güntekin: Ünlü yazar Rşşat Nuri Gün- tekln’in kardeşi. Müeyyed Adnan in anışıltı: Ünlü yazar Ce nap Şehabettin’in oğlu. Prens Fazıl Atabey: Padişah Ab dülhamit'in yaveri, İstanbul eski Belediye Başkanlarından Fahri Atabey’in amcazadesi Prenses Aleksandra: Sovyet devriminden sonra İstanbul'a sığınan çar kızı. Sedat Öztop- rak: Ünlü bestekârlarımızdan. M ustafa Nafiz Irmak: Ünlü bestekârlarımızdan. Fatma Meliha Kılıç: Atatürk’ün yaver liğini yapan Muzaffer Kılıç'ın kızkardeşi. M ünire Çallı: Ünlü ressam İbrahim Çallı’nın eşi. Mustafa A rif Sporel: Fener bahçe Futbol Kulübü’nün kurucularından. Şenime Hanım: Recep Paşa’nın kızı. Sezer Hanım: Bağdatlı Mehmet Paşa’- nın kızı. Memduh Alper: Aktör. Eski içişleri Bakanlarından M.Emin Erişirgil’in damadı. Fethiye Kendi: Prens Sabahat tin'in kızı. Dr.İzzettin Şadan: Bakırköy Akıl Hastanesi kuru cularından. Melek Hanım: Küçük Cemal Paşa’nın eşi. Ca
libe Hanım: Bahriye Nazırı Naci Paşa’nın eşi. Gavsi Bay- kara: Bestekâr. İstanbul Belediye Konservatuvarı hocaların
dan İsmail Ferit Akşar: Recep Paşa’nın oğlu. Eda Hanım: Şükrü Paşa’nın eşi. Selahattln İçsel: Eski ünlü aktörlerden.
Akil Göymen: Eski Kudret gazetesinin idare Müdürü. Sa niye Aksel: Mısır prenslerinden Hacı Ali Osman'ın eşi. Mu azzez Ozgerml: FaikPaşa'nın kızı. Mehmet Mümtaz Ener:
Tiyatro ve sinema sanatçısı. Adalet P: Eski ünlü kantocu.
Ayşe Hanım: Serasker Rıza Paşa’nın kızı. Sadi Tek: Eski
ünlü tiyatro sanatçısı. Ahm et Fethi Ünver: Emekli Yargıtay üyesi. Osman Vecdi Taşkın: Futbol hakemi. Maruf Kişmir: Eski aktörlerden. Tevflk Acar: Emekli hakim. Ayşe hanım: Dr.Haydar Paşa'nın kızı. Süleym an Ali: Dahiliye mütehas sısı. Şevket Köprülü: Galatasaray Lisesi’nde çeyrek asır gö rev yapmış Tarih-Coğrafya hocası. Şevket Ungan: Emekli kaymakam, albay H.Hazım: Dahiliye mütehassısı. Yusuf
Cemal ö ç : Hattat. Şem settin Ergünlü: Emekli albay. A h met Buöz: ilk Türk askeri şoförü. Hulusi T irişoğlu: Veteri
ner. Süleyman Nizami G ünkurt: Mimar.
T a h a T o ros Arşivi