r .
5 1
a y f a 2
ıf
ÜÇ SİYASI MEZAR
E
LİM hikâyesini — hakkiyle bilemediğimiz gerçek ten hazin 27 Mayıs mahkûmları hikâyesini — tek rar etmekte fayda görmem, zararı vardır. O za man, o zamanın istikameti malûm olmayan fırtına sından canlarım kurtaramayan üç devlet adamı Ad nan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Haşan Polatkan Beyler 15 idam ımahkûmu arkadaşlarının arasında bir türlü alın yazılarını çizemeyerek hükm-ii kadere boyun eğmiş siyaset kurbanlarıdır. Hesabım hayatiy le ödemiş olanların ardından konuşmak caiz değil dir. İhtilâllerin tasarruflarında eski tâbirle ihkak-ı hak’tan ziyade «icray-ı siyaset» vardır.Bu meş’ûm felsefeyi yapmadan İmralı'da med- fûn üç bahtsızın kabirlerinin nakli bahsine geçeceğim. Evvelâ yanlış olan, bu zatlann «infaz»dan sonra aile lerine teslim edilmemesi yanlış İdi. Bu hareket yapı lan işlemin âmme efkârındaki tepkisinden korkma mânasına gelirdi Ne ise, o da ayrı bir varadır. İhti lâlden gayri hissi hareket beklenmez Ama tutumla rımız gayri beşerî de olmamalı idi.
★
Kısacası bu üç talihsiz kimsenin naaşlarım aile leri alamadılar. Gelen giden hükümetler de buna el süremediler. Çünkü maalesef, tabutu politika vasıtası yapmak istidadında binlerce vatandaşımız vardı. Ben ce bu tnacera o zamanki hava içinde daha rahat hal ledilirdi. Nihayet nasip bugünlerde imiş. Ecevit Hü kümeti ailelere bu kabirleri istedikleri yere naklede bileceklerini haber verdi, tnsani, medenî, fakat gecik miş bir vazifeyi yerine getirdi. Allah razı olsun
Şimdi ailelerin de bunu politikacılara bir propa ganda vesilesi yapacaklarım zannetmem. Bu kadar hazin bir macera politika gibi müievves bir maddeye şartlamaz. Allah onlara rahmet etsin, kalanlara ecir sabır, cümlemize akıl ve iz’an ihsan eylesin
-★
Bu münasebetle gazetelerde yazılar çıkıyor. Türk- çeyi OsmanlIca olmaktan kurtarmak keçi boynu zuna çevirenler vakit bulup mezarlığa giremediler. Ve o âleme alt kelimelere birer kurum Türkçesi bulama dılar. E, genç nesil de Osmanlıcaya tû kaka dediği için öğrenmiyor; ama kullanmaya mecbur olunca yan lış söylüyor, yanlış yazıyor, yanlış kullanıyor.
tm ralı’mn üç mezarı için de yazılan yazılarda bu yanlışlar gözümüze çarptı. Bu tatsız fırsattan is tifade ederek bu yanlışlan ve bu bahse ilişkin keli me ve tâbirleri İzah edeceğim. Yenisi çıkıncaya kadar eskisini kullanmaya mecbursunuz, bari doğru kullanın!
İnsan ölüsüne, umumi olarak ceset denir, Arapça- dır. Cansız vücut demektir. Eğer ölen kimseye biraz hürmet edilirse bu cesede na'aş denir.
Meselâ meçhul birinin «ceset»! bulunur. Mâruf bir kimsenin dışarıdaki na'aşı Türkiye’ye getirilir. Müte veffa ve merhum ¡yerine şimdi ölü sözünü kullanıyor lar... Yanlış ve ayıptır. Benim nüfus kaydımı:
«ölü Mahmut Ziya ile ölü Fatma Naciye'den doğma Burhaneddin...» diye yazıyorlar. Yanlıştır ve ayıptır. Bir kere «ölü» lügatte «dlri»nin mukabilidir. Cansız demektir. Hattâ tembel adamlara;
— ölü müsün be! Biraz kıpırda! diye çıkışırlar. Bâzan bu kelime halk dilinde hakaret olsun diye «ceset» mukabili de kullanılır. Köpek ölüsü... Bâzan ölmüş adam yerinde de kullanılır. Meselâ:
— OsmanlInın ölüsü dirilir! diye bir söz vardır. Bü hem siyasi mânada kullanılırdı, hem de tavlada Gsmanlı denilen oyunun en ümitsiz yenik durıtmda olanın ya kasını kurtarabileceğini gösterir.. «Cenaze»ye gelince; o tamamen ayrı bir şeydir. Bir cesedin gölmülmek üzere tabuta konup defin merasimine hazır okluğu haldir. Ce naze alayı, cenaze namazı tâbirlerinde kullanıldığı gibi.
İmralı'daki işleme gelince:
Buna «kabir nakil» denir. «K abir» ölünün gömül düğü yerdir. Buna «mezar» da deriz. Arapça; ziyaret edilen yer mânasına gelir... Mezarlık, ziyaret edilen kabirlerin bulunduğu arazidir. Buraya «kabristan» da denir. Allah cümlemizin âhir ve akıbetini hayreyleye.
|
1
:İ;Ş
m
Taha Toros Arşivi