• Sonuç bulunamadı

Televizyon: düş mü? gerçek mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Televizyon: düş mü? gerçek mi?"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Marmara lletiSim Dergisi, Sayt:8, Ekim 1994

Marnwra Joumal of Communications, Number:8, October 1991

TF,LEvizYoN:

DUg

MU

?

GERQEK

Mi?

Dog.Dr.Nurgay

TURKOGLU

MARMARA

CIMVERSITESI

iletigim

Faktiltesi

Teknolojinin bulundulu her yeri

iyi

ya da kdtiiye

dolru

mutlaka

etki-ledili

savrnr fazlaileriye gdtiirenleri ug

iyimserlikler

ya da ug karamsarhklar karqrlar. Televizyon her eve giren

bir

"mediator" oldufundan bu yana igimiz-deki teknolojinin,

iistelik

hareketli gOriintu

canhhlryla bir

hedef noktast

ol-mu$tur. Agalrda sundulumuz Anders ve Rabassiere gevirilerimiz bugiin

bile

zevkle okunan

bir

tartrqma zemininin baglangtctdr.

TELEYIZYONUN oUg

ntitwASl

/ Gunther Anders

I

Qafdag

kitle tiiketimi,

tek tek uygulamalann

bir biitiiniidiir;

her

ti.ike-tici, kitle

insantntn

iiretiminde

qahgan iicretsiz eviqgisidir.

Radyo ve televizyonun

ktiltiirel

musluklart her evde standart gereg

haline gelmeden 6nce smith'ler,

Miller'lar

kendileri igin tiretilen basmakaltp

kitlesel

iiriinleri

topluca ti.ikettikleri

sinema

salonlartnt dolduruyorlardt.

Kitlesel tiretimin biraraya gelmiq

kitle

tarafindan tliketilmesi gerektigini

dii-gtinenler yanrlmaktadrr.

Bir

metantn aynr anda

olabildifince

gok

tiiketicinin

hoguna

gitmesi kitlesel

iiretimin

astl amactntn igine

yarar' Bu ttiketimin

"gaqek

ortakhk deneyimi" mi yoksa bireysel deneyimlerin bir toplamt

m

ol-du[u kitle iiretimcisi igin farkh bir

konudur.

Ureticinin

istedili

hziksel

olarak biraraya gelmig,

yo[un bir kitle

defil,

olabilecek en genig

tiiketici

sa-yrsryla pargalanmrg ya da atomize edilmiq

bir kitledir; ttm

ttiketicilerinin

iiretilmekte olan benzer

bir

isteli

temel alan benzer

iiriinleri

sattn almalartnt

ister.

(2)

Pek gok endiistride bu ideal durum az Eok elde edilmiqtir. Sinema

en-diistrisinin bunu bagarabilmesi ise kugkulu goriiniiyor. Qtinkti sinema, tiyatro

gelenelini

siirdtirmektedir:

iirettifi

meta genig

bir izleyici

tarafindan anrnda

tiiketilmek

iizere diizenlenmig

bir

gOriiniimdiir. B0ylesi

bir

durum

gegersiz-dir. Kugkusuz radyo ve televizyon endiistrileri, televizyonun hrzh geligimine

kargrn sinema

ile

rekabete

girebilirdi: ttketilecek

metaya ek olarak tUketil-mesi

igin

gereken oyunlar, beceriler, sinema

filmlerinde

olmayan hemen herkese satilabilme becerileriyle bu

iki

yeni endiistri pazarlama

olanaklann-dan yararlanmaktadr. Bundan bdyle Smith'ler,

Miller'lar

eskiden sinema sa-lonlannda

birlikte

gegirdikleri alqamlan evlerinde gegirmeye bagladrlar. Si-nema salonunda gergeklegtili varsayrlan dururn" yani kitlesel

iiriiniin

kitle

ta-rafindan tiiketilmesi, ortadan

kaldrilmgur.

Bunun kitlesel

iiretimin

yavagla-masr anlamrna gelmedi[ini, dahasr kitle insanr igin kitlesel

iiretimin,

kitle in-sanrnln

kitlesel

iiretiminin

kendisi

tarafindan

hrzlandnlmakta oldulunu

s0ylemek bile gereksiz. Milyonlarca dinleyici zaten eg tiriine

himret

etmekte; her birine

bir kitle

insanr, "belirsiz

bir

nesne" olarak davranrlmakta; her

biri

kendi karakterinde -ya da

karaktersizlilinde-

bir kitle

insanr olarak kabul edilmekteydi. Ama bu

deligiklikle

ahcrlann kitlesel

tiretimiyle

toplu lriketim

agrrr

bir

durum aldr. Smith'ler kitlesel

iirtinleri

ailece hatta

tek

baglanna

tiiketir

oldular. Daha gok izole olup, daha gok kazang kaprsr oldular. Kitlesel

iiretilmig

(=mtinzevi) yeni

bir

insan

tipi

olarak ortaya grktr ve qimdi

birbirinden aynlan ama hAIa

birbiriyle

baldagrk milyonlarcasr evlerinin

hiic-relerinde

kahyorlar. Amaglan

diinyadan vazgegmek olmasa da ekrandaki diinyanrn en

ktigiik

lannttsrnr

bile

kagrrmamak igin grrprnryorlar.

Bir

kugak dncesine dek

tisttinlii$i

su gOriirmeyen

endtsriyel

merke-zilegme

ilkesinin

aruk

btiyiik

dlgiide stratejik nedenlerle yerini

dafrhm

ilke-sine

brakull

biliniyor.

Bu

dalrhm

ilkesinin kitle insanmrn tiretimine de

uy-gulan&lr

ise gdzardr

ediliyor. Da[rlnug

riikerim iizerine hep konugulur ya,

tiretim igin de

ayn

geyi sdyleyebiliriz. Ctinkii bu durumda

ikisi

de

birbirine

uygun diigtiyor.

Materyalistik

anlamrnda

delil

ama

Alman

atasdziinde

oldulu

gibi

'Mensch ist was er isst" (insan ne yiyorsa odur): kitle insanr kitlesel mallann

ttiketimi yoluyla tiretilmektedir.

B0ylece

kitlesel

metanln

tiiketicisi,

kendi

tiiketimiyle,

kitlesel insana d0niigiimiine yardlm eden iggilerden

biri

haline gelmektedir.

Diler

bir

deyigle

ttiketim

ve

iirerim

uyum igindedir.

Ttiketim

"da!dmg"

ise

kitlesel

insanrn

iiretimi

de 6yledir. Ve bu iiretim, ti.iketimin

ol-dulu

her yerde -her radyonun, her televizyonun dniinde gergeklegmektedir. 88

(3)

Bo$ zamanda kendisine sunulan kitlesel

tiliinu

tuketmesiyle kendisini

kidesel insan haline doniiqtiiren iqi uyguladrEr igin herkes, deyim yerindeyse

bir ev

iwisi

-ahlllmadlk

bir ev iSgisi- olarak

kullanllmaktadr.

Eski ev

ilgisi

tiiketim eqyasmr ve bo$ zamanrn en az diizeyde

kar$

amak iizere meta

igler-di. eaEda$ ev iggisi ise kitlesel insanrn

itetimine

yardtmcr olmak iizere boq zaman

iirtinlerini

en

yiikek diizeyde

ketmektedir. Paradoksu Emamlamak

igin ev

iwisi

yap[F

iq igin iicret almak yerine kullandlkga kitlesel insana

dij-niiqtiigii tirtinu (ahcr setlerini, goEu iilkede yayln kanallannl) satln almak igin

para Odemek zorundadr.

Diler

bir deyille

kendisini satmak igin para

dde-mektedir: iiretilmesine kendisinin yardrmcl oldugu

esaretin

kar$lllglnl

vermesi gerekmektedir.

Bu sonuE gok abarlh bulunabilir. Herkesin kabul edebileceEi gibi

gu-niimiizde istenen kitlesel insanrn

iiretimi

igin insanlann kitle halinde toplan-masr gerekmemektedir.

Hu

bir kiqinin

bifeyliEi

silinip

akllcllt$

kendi

evin-de

diizeysizlestirildili

igin, Le Bon'un kalabahk psikolojisi iizerine goriigleri

yamlgrya uSamaKadlr.

Kitlelerin

Hitler'in yaptrpr gibi

bir

araya getirilecek

bigimde dtizenlenmesine gerek kalmadr.

Bir insan

hig kimse (ve hig kimse

olmaktan

gunl

duyan biri) haline donuqtttmek; kitle iginde sesini klsmak ya da kitle orgtitiiniln gdnullu gergek bir iiyesi yapmak gerekli degil artlk. Insanl

kiEitiksizlegtirme, insansal giiglerinden yoksun

brakma

yonter

erinden hig

birisi

kilinin

ozgiirlulunii

ve

kigilik

haklannr komr gibi goriinen

yontemler-den daha

etkili

degildir. Dahasl bu kosullanma her bireye kendi evinin

yal-nrzhgrna, milyonlarca hiicresel ev iqine aynlarak

aktarlhsa

baqka

bir

geyle kyaslanmayacak kadar batarlh

olul.

Bu

ko$llanma

"eglence"

gitriiniimii

al-fnda

gizlendigi igin kurbandan herhangi

bir

gey balrglamasrnl istemez

gibi

gOrUntt; olay kisinin kendisini kendi dzelligi, en azmdan dzel

evi

konusunda

yanrltnayr siirdtirdiikge bu durum tam bir giz olarak kahr. Eskilerin "insanln kendi evi altm kadar

delerlidir"

delgi

yeniden ama ttimuyle yeni

bir

anlam-da gergekleqmektedir. BugUn

igin

ev yalnlzca kendi sahibi

igin

delil'

ev

sahiplerinin sahipleri igin, ev sahibine her giin hizmet eden radyo ve televiz-yoncular igin de

deferlidir.

II

Radyo ve televizyon

ekanl

kotii

bir

aile masaslna; aile minyattir

bir

izleyici

kitlesine

d6nil$ii.

Kitlesel tiiketim pek de samldlEl kadar

dolru

adlandrnlmryor.

Qolu

(4)

Gergekte burada tatuqrlan kitlesel tuketim

tipi,

aile yaqamrnrn

birlikteligini

beslemek

lohfi

altrnda

aileyi

tehdit etmektedir. CUnKi Eimdi evde baslon

olan, televizyon sayesinde gergek ya da Lllgusal bir drg diinyadr. Bu

d$

diin-yanm ev

iqindeki hakimiyeti

oylesine srnrsrz

ki,

evin gergekliEi yalnlzca don duvar ve mobilya deEil, tam olarak paylaQrlan aile ya$aml da gegersiz ve diigsel hale gelir. Uzak olan yaknla{rnca ya.lon olan da uzaklaqr. Diig

gerge-gin yerini allnca gergek de dUl haline gelir. Ev

bir

"kutu" haline gelir, iglevi

dll

dtinya igin bir goriintil ekanmr kapsamaktan bagka bA gey degildir

afik.

Diigin

egemenligi evin egemenliEini yener; ustelik hig bir gatlqma lansl

ol-madan. Televizyon seti eve girdigi anda

ba$nya

ula$r: geltu, gdrtir ve fethe-der. Onceleri tavan delik

deqikir,

duvar saydamlatmaya ba$lar, aile

btueyle-rini

birleltiren

gimento

doKiliir,

payla$

an dzellikler pargalanr gider.

Yrllar

once ailenin toplumsal damgasr; oturma odasrnln ortaslnda

ai-Ienin toplanma noktasr gorevini yapan agag masa gekicilik giiciinU

itidp

ter-kedilmeye yiiz tutmaya ba$lamlltl. Sonunda oturma odasr masasr galdaq ev-lerden

kaldnlnxltr.

Otantik

ard

lnt

limdi

buldu. Toplumsa.l simgesi ve

inan-drrcrllk

giicii

itnceki masayla karsrlastnlabilen

bir

mobilya parEasl olan

te-levizyon oldu bu ardrl. Ancak bu

duum

televizyon setinin aile merkezi

oldu-gu anlamna gelmez. Tam tersi televizyonun yaptlEl

dala

gok ailenin eski

merkeziyetgiligini pargalamakr. Bttylece tersine

donmi\

bir aile masasr

ol-dulunu

sdyleyebiliriz. Ortak bir merkez

delil,

ortak

bt

kagl$ alanr

sallaya-rak yapar bunu. Masa merkeze

yaklaltran

bir

giigtu; varhglyla gerresinde

oturan aile bireylerinin ileri-geri giden

ilgi,

bakrqma ve konuqma

mekili

gibi

aile

yalam

giysisine

biiriinmelerini

saghyordu. Televizyon

ekanr

ise

mer-kezden uzakla$ulcr bir etki yapar.

Ekan

kargtsrnra oturma yerleri ttyle

dii-zenlenmiltir

ki

aile bireyleri yUzyiize gelemezler; birbirlerine ancak

ekan-daki birqeyleri kagrrma karErhlrnda bakabilirler; yalnrzca rastlantlsal olarak

konuqabilirler, hala birbirleriyle

konugabiliyorlarsa

ya da

konugmak

istiyorlarsa! Artrk

billikte

deEildider,

yalnrzca

izleyiciler

olarak yanyana

otururlar.

Orada

biqimlendirdikleri

ya da

paylaltlklan

bir diinyadan soz

edile-mez.

Aile bireylerinin bidikte yaptlklarl

tek

ley

hig bir zaman bUtiinle$mil

bir

aile grubu olarak deEilse de, gerqek dlql

bir

alanda, aslnda hig kimseyle paylaqmadlklan

bk

dUnyada gezintiye

grkmaklr.

(5)

paylalsa-lar da onpaylalsa-lara benzeyen ve onpaylalsa-larla aynt anda @levizyon ekanlannrn

karErsrn-da olan milyonlarca kitlesel ti.iketim

"solist"leriyle

paylaEabilirler. Aile

miryattbn idelicikitlei, errninFtiitut

drpmasdcnuhalineabnu$riiilmib ttirarrk.

trI

qiinkii

ahcr setled

bizim

yerimize

konu$r,

bizi

konu$mantn gUciin-den ayrarak edilgen dayanaklara

yiineltir.

Televizyon

izleyicilerinin

hdla konuqma isteEine ve yetenegine sahip olsalar bile

birbirleriyle

ancak rastlanfisal olarak sohbet ettiklerini

sdylemis-tik.

Radyo

dinleyicileri igin

de

bu durum gegerlidir.

Konu$ma

istek

ve yetenkleri giinden giine azallr. Gergek anlamda sessizlegmezler ama konuq-kanhklan

tiimiiyle

edilgen

bir

hale d6ni.itiir.

Ahcl

setleri yanlrruzda konu$-tukga

bizim

konugma yetenegimizi, konugma olanaklarlmlzl ve hatta kendi-mizi dl$a

wrma

zevkimizi giderek bizden gallyor. Tlpkr gramofonun ve

rad-yonun evledmizde

yaptglmlz

canh miiziEi galdlEl

gibi.

Hudson, Thames ya da Tuna sahillerinde

tallnabilk

radyoyla gezinen

sevgililer

birbirleriyle

konu$mayrp bir iiqiincii

kiliyi

dinlerler. Peslerine

uk-lan, daha doFusu kendilerinin

bir gift

kopek

gibi

pegine

taklldrklafl

halkn

sesini, genellikle

kin

iEi belirsiz programm sesini dinlerler.

Yaylnln

sesini izleyen

minyatit

bir

izleyici

olduklarl igin yalnrz baglanna deEil, bir

iigtincii

kiqinin eqlilinde

yol

alldar. Yakrn konulmalar

krsa zamanda

brakrlrr

ve

sevgililer

arasrnda olu$an igrcn baglantllarda kendiled tarafindan degil, bu

iigiincii

kili

taraflndan, sevgililere neyi nasll hissedip yapacaklaflnl anlatan programln sen ve emredici sesi tarafindan sunulmaktadlr. Bir iigiincii kiqinin

huzurunda kendilerine sOyleneni akustik agrdan diigtincesizce

yapmaktadr-lar. Boyun

e[igleri

sevgililere eElendidci gibi goriinse de, sevgililerin

birbir-lerini eglendtmedikleri, ikisinin de yalnlzca sesi olan bir iigiincii ki$i

tarafin-dan

ellendirildikleri kesindt.

Bu ses onlan yalnrzca meggul edip oyalayarak eglendirmekle kalmaz, destek de saElar.

Birlikte

olduklan iigiincu ki$i olarak neler yapabileceklerini

bilmedikleri

iqin

bftbirlerine

veremediklerini

vere-rek onlara yardrm eder. Gergekte bugiin sevi$menin bile radyo eqliEinde

ol-dulu

gergelini agrkga kabul etmeliyiz. Olabilerek her durumda benimsenen ve isrcnen radyo, eskilerin atklanna tamk olmastna

izin

verdikleri,

gaErdrk-lafl

elinde meqale ta$ryan yol gdsterici kadtnt anrmsattyor.

lki

durum

afasm-daki aynm, gagda! yol gdstericinin toplum yaraflna diizenlenmis olmasldrr. Oyle ki megatesi yalntzca tgtk

delil

srcakhk sallama gdrevini de iisdenir. Hig bir zamal alzrnr kapamamahdlr, tam tersi hep konuqmasl beklenir. $arkr ve

(6)

sozcukletden oluqan bir giiri.iltii fonu saglayrp, sevgilileri sevgi eylemi iginde

bile penqesinden blrakmayan dehqetli boslugu kapatmasl gerekir' Bu sevig-me olayl yalnlzca en garplcl ornelderden

biridir.

Insanlar her durumda' 9alF

Wken bile benzer bigimde "eglenmektedirler"; yanltqhkla

birbirleriyle

ko-nuqsatar geri planda ba! kahraman olarak radyo sesi onlann soyleyecekleri bitse, hatta bu diinyadan giigseter bile konuqmamn siireceEi yolunda rahathk ve giiven duygusu vererek konuqur. Onlara gijre sozctikler artlk konusan de-Eil sanki duyan bi$eydir. Konuqma artrk birisinin yaptrgt deEil

al&$

bir

py-dir. Konulma

olmadan varolan bu geliSmenin yer aldlEl her

tiirlii kultiirel'

politik

ortamda radyo ve televizyon sesinin sona

erili

aynr sonucu dogurur' Uzun zaman konusmadlgr igin satyleyecek

bir

geyi olmayan, hep

dinledigi

igin dinlemehen balka bir qey yapmayacak

bt

insan

tipi

ortaya

g*ar.

Bu

ge-lilmenin ilk

ekileri

bugiinden

bellidir' Geliqmil

tiim iilkelerin

dilleri

kabala-$rp zaylflryor,

dili

kullanmaya kar$

ilgi

gittikge azahyor. Bu kadarla da

kal-mryor, insan deneyimi ve insanm kendisi de gittikge kaba ve

zayrfbir

hdl

alt-yor. Insanrn ig yagam

zenginlili

ve duyarhhgr

dilin

zenginlik ve

duyadtltlt

olmadan siiremez. insan konuqarak kendini

dlla

\urul

ama aynl zamanda

di-linin

bir

iiriintidiir.

ry

Dtinyayr ancak evlerimizdeyken goriiyoruz. Olaylar bize geliyor, biz hig bir yere gitmiyoruz. Insan

dolasnr

boylesi

bt

dijnultime ulratan

tiitetim

mallafl trpkr havag^^ ve elektrik gibi evlerimize girdi. Getirilen yeni dneriler

miizik

ya da radyo

olunlari

gibi sanatsal ii.riinlerle slnlrh deEil. Giincel

olay-lan, "gergeklifi"

sunmak ya da yerine geqmek uzere seqilip iglenen olaylan da igeriyor.

"Ba!!r

gok olan yerde" olmak igin, drqanda neler olup

bittiEini

bilmek isrcyen kigi olaylann musluktan akmaya

hazr

bekledigi evine giune-Iidir. Dlsanda

gergeklilin

karmagasr iginde kalrsa btilgesel dneminden fazla "gergeEi" nasrl toplayabilir? Ancak

kaply

arkaslndan kapattlktan sonra dl$ dunya giiziine

gitriinebilir.

Ancak penceresiz monadlara ddniistirsek ewen

bize kendini yansltabilir.

Bu durum

bizi

konumuzun odak noktasma getiriyor. Giintin olaylan, olaylann kendileri deEil rapodan; futbol maglafi, kilise hizmetleri, atom

pat-Iamalan,

bizi

evimizde ziyaret eAer. Dap peygambere, diinya insana gelir. Kitlesel olarak tek ba$na yagyan insan iiretimine ve ailenin

minyattf

bf

iz-leyici

kitlesine doniigtiiriilmesiyle

birlikte

bu gergek, radyo ve televizyonla getirilen kokten

bir deliqimdir.

(7)

Bu

degilimin

gerEek diigiinsel igerigi aqagrda deneysel olarak

srrala-dlErmlz bazr sonuglarl doguruyor:

1.

Bizim

gitmemiz yerine diinya bize gelirse

artk

"diinyamn iqinde" degil, di.irryanln dlElnda, yalnrz, kayltsrz, edilgen

tiiketiciler oluruz'

2.

Dinya

bize yalmz bir imge olarak gelirse, yan-var, yarFyok, diger bir deyiqle duE-gibidir, biz de

diilselleliriz.

3. Biz onunla konugmadan diinya bize seslenirse konulmaktan

yok-sun

bralolmll,

tutsak kalmtq oluruz.

4. Diinya kavranllabilir ama eyleme konu olmazsa, gizlice dinleyen-lere, gdzetleyenlere doni.iqtiriiz.

5.

Belirli

bir yerde

olu$n

olay yaymlanlrsa, bir baqka yerde "yayrn" olarak

belirirse,

yer

deligtirebilir,

hemen her yerde

bulunabilir

bir

nesne durumuna gelir. Kendi uzak bdlgesini'

"principium

individua-dons"mt

brakmlq

olu.r.

6. Olay

belidi

bir yere baEh kalmazsa ve pek gok kez yeniden

iiretile'

bilirsi

basma kaLp

bir

uriin

niteliEi kazanrr; evlerimize getirilmesi

igin ddemele bulundulumuzda

bir

meta haline

gelir'

7. Gergek olay yalnrzca yeniden ihedlmig bigimiyle bir gdruniim ola-rak toplurnsal 6nem taElrsa, oluq ve

giirtinii!,

gergeklik ve gerqekliEin

imgesi araslndaki ayrtm ortadan kaldrnlmtq

olur'

8. Yeniden

itetilmil

bigimiyle olay, 6zgun olaydan daha gok toplum-sal onem ta{rsa ozgtinliik yeniden

iiretim

agrsrndan

bigimlendirilme-lidir,

yani olay ana kahp ya da kendi yeniden Uretimlerinin ddkiimi'i

igin

bir

kahp haline gelir.

9.

Dinya deneyin

eri bOylesi basmakaltp tidinlerde benims€nerek

il-lendili

zaman iginde yaladrglmrz

dedilimiz

bu diinya kavramt

bir

kenara btrakrltr, idealistik

bir

yiinlendirme

yaprlr

yaylnlarla'

v

Dinya

evlerimize

getirildigi

igin aragtrmak zomnda kalmaylz; dene-93

(8)

yim edinemeyiz. CaEda! insan ancak baEka gare yoksa yolculuk eder. insana

gelen

bir

dUnyada insan incelemek ya da deneyim edinmek

igin

dUnyaya

gitmek zorunda degildir. Deneyim diye

adlandnlan

olay

gereksizleqir.ya-krn zamadara dek "diinyaya gitrnek", "deneyim edinmek" deyimled dnernli

anEopolojik tanlmlan gosreriyordu. insan giireceli ota.rak iggudtileriyle pek az beslendiginden bu yana, iginde kendi

yerini

bulabilmek igin dUnyayr ,,a

postedori"

(sonradan) tanrmak ve

bilmek

durumunda

kalmr$[r.

Ancak bu

yolla

amacrna

ula{lp "deneyimli" olacak[r.

YaFm

bir araftrma

yolcululu

iginde

olulmaktadr.

Bunun

igindir

ki

biiyiik

Eziehungsromane (efitsel

ro-man) insanln diinyayl tanmak igin -her zaman diinya iginde yolculuk etmesi

gereKiginden sitz

etmi$ir.

Giiniimiizde diinya insana bir imge olarak geldiEi

igin

arEtrmayla

uEraqmak zorunda

delildir.

Boylesi

araltrmalarla

ve

dene-yimlerle ugraqmak gereksiz

gortiliir. Tiim

gereksiz iqlevler

gegerlilini

yitrr-diEinden aragtrmalarla ve deneyimli olmayla ulraEmaz. "deneyimli adam"

tipinin

gittikge azaldllr, yaq ve deneyimi degerli gorme eEiliminin gok

^z

ol-dulu

agrk bir gergek.

Hrzl

koqan piyadeler gibi artrk yollara gereksinimimiz yok. Bunun igin de, eskiden

ara{trdrgnuz

ve bizi deneyimli kllan

dtnya

yol-lafl

Uzerine

pek

az gey

biliyoruz.

Bununla

birlikte

diinya altlmaz

bir

gol

haline geliyor.

Eskiden

yolculuk

yaparak

biriktirdigimiz

deneyim yerine bugtin diinya geleceKe kullanllmak iizere

bir

kenara konmus bir

mea gibi.

Diinya bizim igin "depolanryor"; olaylara girmek zorunda deEiliz, olaylar

O-niimiizden gegiyor.

.

Qagda$lanmrztn bu portresi baglangrqta

garprr

mtl

gibi

gtiriinebilt.

Oz[

yolculut< etmek olan insanln semboli.i olarak otomobil ve ugak

gttdilijr-dii.

Acaba hala baiyle mi? Qaldag insan

gezdili

bOlgelerde yolculuguna

gergekten ya da bagkast yerine

duydulu

ilgiden

dolay

de[er vermedilinden; deneyimli olmak igin

delil,

her yerde olmak ve hrzh deliEme aghlrnr

gider-mek igin

yolcr

uk eder. $u da var ki, hareket luzr kigiyi deneyim edinme Ean-slndan

yokun

bralqraktadr.

Hrz adem kiginin kendi baErna elde edebileceli

tek

deneimdir.

Deneyir i

olmaya yarayacak ve deneyime karklda buluna_ bilecek nesne

sayls,

dtnyayl

sabitlegtirme yolunda kiginin bagarlh

gabala-nyla

siirekli artuak insarln bugiin

deneimi

olmadan hangi karaya

grkacalr-nl

evindeyken hissedebilmesini saglayan

bir

aragtrr hrz. Bu

gergelin

s6zii

bile edilmez. TanrnmrE bir havayolunun

"billboard"lan

ta$rallk ile

ewensel-ligi

bttiini.iyle birbirine

kafl$ttrarak

miiqterilerine

$u sOzlerle sesleniyor:

"Bizim

servisimizi kullanrrsanlz her yerde evde olursunuz". Her yerde evde

olmak: bugiin her gezi, Kuzey Denizinin iisrtinde ugarken bile elektdkle

l$-trlmg

kabininde rahathkla uyuyabilen insan igin de "heryerdeliEi,' elde er_ mek eskimiE, gegersiz, rahatsrz

bir

yiintemdir.

Qaldaq insan

yine de

bu

(9)

ydntemi kullanrr qiinkii tiim gabalalrna karErn evine getirilenled, doEat hakkr olarak gordiiEu bir Eeyleri elde etmede hentiz tam olarak baganlt olamamtqtrr. Boyle bir durum varhk bigimine,

dtnya

ile Descartes\n hain

iblisinin

bile

aldatrclhkta

boy

olQuqemeyecegi olagandrgr bozuk

bir

iliEkiye

isaret eder. Boyle

bir

varhk

bigimi

iki

yolla "idealistik"

olarak

anlat

abilir:

1. Gergekte

yabancllalmll

bir dunyada ya$asak da bu diinya

bizim-miq, bize benziyormuq gibi,

bizim

igin var olmuq gibi

bir

yakla$lmla sunulmaktadlr.

2. Evde

zincllerimizle

oDrsak da,

diinyayl

btiyle

"ahyoruz"

ilte.

Gergekte

yiyip

bitiren

bir

canavar ya da

fatih olarak "almtyoruz".

GerQekten sahiplenmiyoruz da. Ama ortalama radyo dinleyicisi ve

te-levizyon izleyicisi kendisine hizmet eden diinyaya kendisininmi$ gibi

yeniden iiretilen sesler ve

gdriintiiler

olarak bakar. Sonugta diiE

diin-yasynda gezinen

bir

Peeping Tom (riintgenci) haline gelir.

VI

Radyo ve televizyonla evlerimize

getirilen diinya

bayagrla$mrq,

zevksizlelmil bir diinyadr;

sdzde

yakrnllkbir

yabanc a$ma

goruniimiidia.

Yabancrlagmanrn

kiiken

ve

belirtilerini

burada tartrEmayacagrz.

Konunun

Iiteratiirii

aynca ele ahnmaslnl

gerektirecek kadar

6nemlidir.

Burada sorgulanan temel algrlama yabancrlagmanln iginde

olulmaktadlr.

Radyo

dinlcyicisi

ve televizyon

izleyicisi

yabanctlaqmrg

bir

diinyada ya$a-malaryna kar$n herkesle ve herleyle

biiyuk

bir

bagllllk

iginde durduklanna

inandrllml!lardrr.

Tanrmadrklafl

bir

diinya hakklnda

bilgi

edinmeye davet edilmezler. Bunun yerine insanlar,

iilkeler,

durumlar, olaylar

ve bunlardan

ozellikle

kendisine

yakrn olanlar, sanki

her zaman

biliyormulcaslna

sunulmakta,

6ntinde zevksizlegtirilmektedir.

Kapl

komEulaflmrz

bizi

tanrmazken ve onlarla aramudaki

uzakltk

yllla.rca kdprusiiz kalrrken, kiqisel olarak hig kar$rlaqmadlElmz ama sayrslz kez

giirdiigiimtz

ve ruhsal, fiziksel

ozelliklerini, birlikte

gahgttklartmtzdan daha fazla

bildilimiz

hlm

yrldrzlan krzlar, eski arkadaqlanmtz, ahbaplanmz gibi

giiriiniirler.

Otomatik

bir

yaklnhk iqinde bu

kilileri

6n adlanyla ananz.

(10)

B0ylesi bir durum oluqturmak, program tiiketicisinin diinyaya tantdtk,

bildik

bir

qey gibi dawanmastnt gergeklegtirmek igin tele-imge eski

bir

ahbap gibi g0nderilmelidir. Gergekte her yayrn bu dostga

nitelili

tagr.

Dtilmeyi

gevir-dilim

an benden binlerce kilometre uzakta olsa bile baqbakanla gOminenin yanmda oturup gevezelik etmeye baqlanm. Ustelik bu yakrnhk milyonlarca kigi tarafrndan

ya$anr.

Bayan sunucu ekranda

gtlriindiilii

zaman benimle sanki candan dostuymugum

gibi tiimuyle

samimi

bir

ses tonuyla konugur'

Aynr

anda ttim erkeklerin de sevgilisidir.

Hepsi gok cana yaktn, pervaslz konuklar yanlma gelip beni onlarla

dertlegmeye

hazr

bulurlar. Evime getirilen bu insarlardan herbirini gayet

iyi

tanrrrm.

Ve bu yalnzca kigiler igin

defil,

hergey

igin, tiim

diinya igin

gegerlidir. Nesneler, mekdnlar, olaylar, durumlar;

herqey dudaklannda

dostga

bir

gtiliimsemeyle yanuma gelir. Yalnrzca

film

ytldtzlartyla depil

u-zayliailada

igli-drqh olduk. Trpkr

Marilyn

ve Rita gibi "tatly Cassiopeia"dan s6z ediyoruz. Ustelik bunu gaka olsun diye de yapmayrz. Sokaktaki adam da

bilim

adamlan da ugan dairelerle e$enen bagka gezegenlilerin ttpkt

bizim

gibi olduklannr,

gezegenlerarasl yolculuktan bagka

dertlerinin olmadtltnt

sdylemeleri bagka nastl agrklanabilir? Demek

ki

evrende var olan herqeye

"bizim

cinsimizdenmiq"

gibi

bakmaktayrz. Bu ashnda

ilkel

uygarhklardaki

gibi bir

antopomorphizm iqaretidir. Urkiinti.i verici

bir

gey bu. Evreni

basit-legtirip yahnlagtrranlar,

do[ayr bizim

dtizeyimize indirmezlerse

satamaya-caklannr, kazangh

bir

frrsatt kagrracaklannl gayet

iyi

biliyorlar.

Ama biz,

tiiketiciler,

gergek

bir

dostluk ve

kimlik

saptama sorgulamast

yapamadtlt-mrz igin gezegenimizdeki ve evrendeki hergeyin ellence arkadagt olmaktan 6te gidemiyoruz.

Uzaysal uzakhkta olan qeyler ve kigiler igin sdylediklerimiz zamansal

uzaklftta

olanlar igin de gegerlidir. Gegmig de zevksizlegtirilmigtir. Tarihsel

frlmlerden hep sOz edilir, ben burada bunu yapmayacafrm. Ama ciddi, parlak yazrlmrg akademikbir Amerikan kitabrnda bile Socrates "ne adam ama" ola-rak geqiyor. Yani sOylemeye bile gerek yok; okuyucu "ne adam ama"

oldulu

iEin btiyi.ik insant okuyucuya

yaknlagtrmak

igin yaptlan

bir

stntflama igine

konmug. Bu niteleme okuyucuya bilingsiz

bir

doyum verir. Oyle

ki

Sokrates uzak

bir

gegmiqte yagamr$ olmasaydr aslmda bizim gibi olacaktr; bizim

sOy-lediklerimizden

pek de farkh

geyler sdylemeyecekti ve

hig

bir

zaman

bizimkinden daha

biiyiik iddialan

olmayacaktt.

Tarihsel filmlere tepki gosterenler, tarihsel

figiirlerin

giiliing gOsteril-mesine kargrdrdar.

Gtliing

sunumlanyla tarihsel figi.irler zaman iginde

(11)

memiq yaratrklar, hatta

tasrallar gibi

goriiriirllrr.

Tarihin koylii cahilleri

ya da bog inangh orman insanlan

gibi davranrlar;

onlann zamanrna dek

yaprl-mrq her

elekhikel

buluEa kendi zavalhllklannrn bir gOstergesi olarak

bakar-lar. Sonunda

kendilerini

kesinlikle gok 6zel

bir

$eymis gibi gordUkleri iqin,

gagdallaflmzln

pek goluna

gore tarihsel

figiirier

isyankar, kuqku

verici

beltsiz

yaratlklar

gibi

gorUnit. Nedense,

bugiinkii

zamanda

yqamayl

segen

akh

ba$lnda

insanlara

benzemeyerek, gegmiqin

kovuklannda

yagamayr

tercih ededer. B^z l

Mark

Twain uyulamalarynda bu durum gok

giiliingtit.

Ama gegmilin

biiytik

adamlaflna "ne adam ama", belirsiz adarn ya da tagrah olarak bakrhyorsa, bu slnrflandrmalar yakrnhk saflar, ahbaphklan

gelitlen-dirir.

"Bizim

Sokrates"in

tipik

durumunda olduEu

gibi,

buradaki nireleme

kesinlikle, gegmil ve Eimdiki zamantn ttim devlet vatanda{lannrn e$irliEi sa-vrna ulaqmrq olan Insan

Haklal

Bildirisinde

olugturulan

"tiim

insanlar egit

dogar"

politik

ilkesine dayandlnlmaktadr. E$itlik ilkesinin boylesine uzatll-masr yanhq

bir

mtihsel yaklnhk

onermekle kalmayrp,

herqeyden 6nce

Sokates'in

dzii "bizim

cinsimizin"

bir

algllamaya yol agmaktadlr. Nesneyi

yahnlrnza

getfumeyi amaglayan yijntem, gergekte nesneyi dnmeye,

yaban-cllaltlrmaya

ya da hepsini birden yapmaya hizmet vermektedir.

Tadhi

bir

kez goniil eglendirici

bir

arkada{hEa indirgerseniz "qua" (kendiliginde) tadh

olan

varhFnl

gergekte

ytirir.

Ve belki de bu, diinyanyn tiim

gelitliliEi

ve 9e-gitli uzakhktaki bdlgeleri

elit

olarak yakrmmrza getirilirse gOzden kaybola-cagl yolundaki genel tezimizden daha vahim

bir

geydir.

TELEVIZYONU SAVUNMAK

/

Henry

Rabassiere

Flaman kdylUlerinin eElencelerini goriinttileyen Brueghel bu eglen-celeri hayvanca, bayagr, Eiddetli,

kaba belki

de sersemce bulmus

olabilir.

Ama yagllboya resimlerinde

koyliiledn

feodal

lordlua

boyun egmesini sag-lamak igin popiiler

hiltUr

yaratmaya

gahltlElnl

kimse diiEiinemez. Sofu ke-Eiqler

$eyta

suglayabilirler ama

ciddi

tadhgiler bugiin boyle

goriiniimlere

aldlrmazlar.

Bunlar

boq inanglardlr. Gunther Anders'e g6re

(Dissent

dergisinde 1956 KrS sayrsrndaki makalesine gdre) k6r amacryla aldatarak ve ah$kanhk

yaraffak

Flevizyon yoluyla iizerimizde karanhk

iller

gevrilmek-tedir:

1)

"Kitle

iiretimcisi....olabildiEince

genil

ttiketici

saylslna aynlmlE bir kideye gerek duymaktadlr; ttim

tiiketicilerin

bkarada, tek ve aynl

(12)

izlemek

gibi);

herkesin birbirinden farkh

tiriinler

satln almaslnl ister" (ayn ayn televizyon izlemekte

oldufu gibi)

2)

"Nesneyi yaktntmtza

getirmeyi

amaglayan

ytintem,

gergekte nesneyi 6rtmeye, yabancilagtrrmaya ya da

bunlann

hepsini birden

yapmaya hizmet vermektedir"; bunun nedeni de makalenin bagh[tntn sOyledi[i

gibi,

kapitalizmin

bir

"diig diinyast" iginde yagayan gergek drgr konulara gerek duymasrdtr.

3)

"Kitle

insanrnrn kitlesel

iiretimi

kendisi tarafindan

htzlandrilmak-tadrr": bize yaprlanlann aynmtna varmadan televizyon izlemekle

ka-labahk haline

geldilimiz

sOyleniyor.

Birinci

sav, elektronik

endiistrisinin televizyon ahcdannm satryryla ilgilenmesini Oyle

yhct

bir

saptamayla dile getiriyor

ki,

sanki otomobil ve buzdolaplan "dtig" yardrmr olmadan satrlabiliyormug da ancak televizyon diiglere sesle-niyormug sonucu grkryor.Yazurmtzr rahatsz eden gergek dtig, gri ek-rarun arkasrndaki ktigi.ik adamdrr. Oraya nastl gelmig, bunu kawamak

zor.

Birisi

onu oraya koymak igin para Odediline g0re bu

bir

"meta"

olmahdrr. Bu manukla bbylesi bir mahn sinema salonunda yiiz kigi

ta-rafrndan

gdriilmesi

daha az kazang gethecek, aynt gOri.iniimiin

yiiz

ktigiik ekranda yiiz kere gOsterilmesinden daha az anamalcr olacaktrr.

Tiim

bunlar

teknolojiyi

yanhq anlayan zayrf ekonomi

bilgisi

ve

ilkel

bir

toplumbilim anlayrgrndan bagka

bir

qey

de[ildir.

Bir

televizyon programl

trpkr sinemalar gibi aynr

iirtinli

genig bir kitleye sunar. Her

iki

durumda da

gi-riq

iicreti,

bedel ve kazanE temeli iizerinden hesaplanmaktadr. Bagka

giri-gimler gibi ellence endiistrisi de mligterilerini

defil, iiriiniin

sang

delerini

he-saplar, kag pargaya bOliindi.ifii Onemli

defildir.

Ama daha

kdtiisti,

"kitlesel

iiretimci"

gereksinimini miigterilerin arzusuna gclre nastl defiqtirmigtir? Ba-zr galdaE buluglann endiistriye

bir

nimet gibi gelmesi iizerine sdylenecek

bir

gey var;

Mr.

Anders

ttim[yle

farkh

bir

gey anlatryor. Bu buluglar dylesine

ciddi

dtigtiniilmtig

ve biz tiiketiciler

Oylesine

kogullandnlrugrz

ki,

bu

maddeler en yiiksek kazangla satllabilmekte. Buyuruculann kudretine 6yle

inanr ki;

kitlesel tiretim, der

Mr.

Anders, Oyle tasarlanmrgtr

ki

"kitlesel

tlike-tim kitle

insanmr

ifedr."

Bu

"apergu" (genelleme)

do!rusu

miittrig

bir

gey. Kuram olarak dersenizkafa

kanglrmaktan

bagka ige yaramaz. $u

tiimceyi

ele alahm: "Eski ev iggisi tiiketim egyasml ve bog zamanml en az diizeyde kar-grlamak iizere meta igler, galdaq ev iqgisi ise kitlesel insanrn tiretimine

yar-drmcr olmak

[zere

bog zaman

iiriinlerini

en yiiksek diizeyde

tiiketmekedir."

Birinci

"iizere" gahqanrn amaclnl

belirtir; ikinci

"iizere" nedense, Demir

Ok-ge'nin gizemli

giictinii

anlatrr. Sonraki duruma daha uygun olsun diye gdyle 98

(13)

denebilirdi: "Eski ev

iEgisi,

kendisini

daha

gok

meta

illemeye

zorlayan toplumsal

kolullan

Uretmek iizere meta

iglerdi..." Bu

durumda hala

ilkel

toplumbilimi

stirdiiriirdUk ama

hig

olmazsa

Uretim

roplumunun

kotiiliikleriyle,

ttiketim toplumunun

ktjriiliiklerini

kar$rla$rrrm1$ olurduk.

Son

allntlda

olduEu

gibi

Mr.

Anders yazrsr boyunca

siirekli

olarak

gegmili

idealize hatta

idillize

etmektedir. Lord'un

iiziim

bagrndaki asil

ilgi,

diinyevi

ve ruhani efendileri mraflndan ydnetilmiyordu sanki !

Buyiik

aEag

masanrn gevresinde

toplanmll mutlu ailenin dokunakh tablosu

ise

trajedileriyle

ondokuzuncu

yiizyrl

edebiyatlna ne gok malzeme vermigtir. Nehir kenannda

dolaFn

sevgililer de radyodan 6nce C),rano'yu okuyodardr

herhalde. Ustelik hig bir

delikanh

krzr elde etmek igin dyle qair sesine ya da

miizige filan

bel baplamaz.

Gegmilin

kairarnanlan

politikayla

ufra$maz, kendileri iEin savaqa gidederdi; sirke girnez, sefalet romanlan okumazlardr, dtinya hakklnda

bilgi

edinmek igin gazetelere giivenmezlerdi, Napolyon ya

da Mussolini'ye

radyodan

gok

inanmazlardl.

Sonugta

bu

entellektiiel

devlerin diinyaya "idealistik" bir agldan bakmalaflna zaten gerek yoktu, ama onlara srnrrh

bilgi

edinme

olanalr

sallayan tablolann ardlndaki gergekliEin her zaman

ayimrndayd

ar. Ne sagma! Kitle

kiiltiiriine

yonelik bu suglamalar

Gutenberg

kadu

eskidir -Ovid'i

bir

kenara brraksak da- Ortega

y

Casset

incelik

getirmilti,

Anders

tilm rllklann

ozgitce

birlegerek

parladrdr

Heidegger gegidinden yrldrz gahyor,

padaklglmn

nedeni bu.

Yeni buluElafln dtinya iizedndeki duygusat deneyimimizi kotiiye

kul-lanma ya da sakatlama olanaklan yaratabilecegini kabul edelim; yine de kide

iletisim

yontemlerinin

bilincimizi

yanhl

yone yollamaslnr

gerekirmez

bu

durum. Gergek gudur ki, her donemde toplumun Uyelerinin tercih ettiEi ya da

tercih

ettirildiEi

igin gerQekle$en halk

olaylafl

vardr.

Bu

tercihi belirleyen

gergekligin sallanmasr

igin

kurulan

iizel

iletigim

bigimled

vardrr.

Her

donemde insanlar diinya

goriiglerini biginlendirmek iqin

oEretmenlerden, gezginlerden, resimlerden ve diger

ikinci

el kaynaklardan

yaradanr

qlardr. BugiinUn

kitle iletigimindeki hareketlilik

potansiyeli

bilgi

kaynaklalmrzr

ka$rla$[rmah

olarak kontrol etmemizi

kolaylaltlrdlEl gibi,

saptlrmalafl da

zorlagtrmaktadrr. Kentin

duvarla oldulu

gibi

evin

duvarlafl

da yrkrlmrg,

yere

indirilmigtir;

pazara

ulur

getftecek nazar

boncuklan,

magaralardaki

koruyucu putlar paramparga olmugnrr.

Mr

Anders bu eski ve saglam

duvada-nn, penates (: Lat. eski Romalylar ve Etdisklerde aile ocadrnr koruyan

tann-lar gn). koruluculannrn yerini

tiyafo

putlannrn gergekdl$ bir diinyayr

aktar-drgl geni! perdenin

aldlglnl

ileri

stter.

(14)

Okuma ve gorme arasmdaki

alrlmr

kiiEiirnsemek istemiyorum' Baslh sozun kitleler taraflndan neredeyse kutsal olarak kabul edilrnesinin ustiinden

gok

zaman gegmedi. KaEl$gr edebiyattan

abloidlere

dek her

ddnemde

insanlar kendi

kayrtsrzllklannl

sarsabilecek qeylerden

gok'

kendilerine

guven verecek $eyleri okumayl yeglemiglerdir. Bugiin hiq kimse

kiigtik

ek-randaki

gdriintiiniin

geryek dunyayl sundugunu diigiinmez; herkes Baqbaka-nrn makyaj ve

suflor

kullandrgrnl

bilft;

Noel

babaya inanan gocuklar

bile

Hopalong Cassidy'nin

oltncu

oldugunu

bilir.

Televizyon kamerasl

siLekli

olarak, uygun agrlan saptayan, en ilging gdriiE noktalannl segen yoneticinin istegine gdre deneyimli seyirciyi yonlendirft.

Mt.

Anders kamera yoluyla u9-suz

bucaks[

genigleyen algrlama kapasitesini gdrmezden geliyor.

Aldanma olasrllEl her zaman

vardr

ama bilerek ve isteyerek

kotiiye

kullanrldrfrmrzr, bilingsiz telkin yoluyla ko$ullandl!tmtzt her

zaman

siiyleyemeyiz. Toplumumuzun idealleri eski Roma erdemleri kadar ovgiiye

de[er olmayabilir

ama bunlarla yallyorsak sug televizyonda degil, popiiler

kiilttirc

zemin

ha

rlayan deper a5tnmasmdadr.

qaF

karaKerize eden igetik yoksunlugu ve

belirsizlik,

kendini avant- gaIde olarak gdrmeyen sel(sen

yrl

onceki

sanatql kugagl

taraflndan

farkedilmeye

ballanmlgtl.

Onceleri

deneyim

birikimimizde yiizeysellik

gortilmeye baqla&, Eimdi her

yanlmr

popiiler deneyimlerle dolu. Bu

o(am

iginde her yerde kiittiye

kullan

ma sdz konusu olabilir.

EtrafrrMt

saranlann

bizi

gekmek igin

olultuuldugunu

bili-yoruz. BaEka propaganda gesitlerine

baElllkhk

kazandrklafl gibi,

bir

kag

yl

sonra televizyon deneyimli insanlafl

higbir

geye inanmaz hale

gelebilirler.

Satrn

aldrlrmrz

yanrlsamalar

-parfiim,

sinema

filmi,

populer

Sarkl,

televizyondaki komedyen-

bizi

aptallaqtrrmaz;

bilingli

olarak gergek deEil, yanrlsamah olduklan

bilinetek

sunulup benimsent.

Diiller

diinyasmda

ya-qamanln otesinde tam

bir

hayal

krrrkh$

tehlikesi

ile yiizyiizeyiz

ashnda Bu gelilmenin bir diEer ybnii deEederimizi yitirmemizdir. Bu

dunma

en az Mr. Anders kadar iizUliiyorum. Ama yine, biiytik ya da

higiik

ekanlan-mrzdaki savurgan gdsteriler, kahramanlafimrzln

kugiilmesinin

nedeni

mi

yoksa gostergesi mi acaba? Cromwell ve Cortez'de olmayan ne vardl

Hitler

ve Stalin'de? Gary Cooper, Robin Hood'dan daha az ml gergek? Bu konuda

Mr.

Anders, Sokates'in televizyonda ye popiiler

bilim

literatiirtinde bir

arka-daq haline donuqturulmesine haldr olarak dikkat gekiyor.

Biiyilk

adamlann

diyor,

artrk

biiyukltiklerine

saygl duyulmuyor,

bir

gitrtingiiler

diinyastna sokuluyorlar;

bidcik

varhklarlyla

delil,

kafadarlar

toplululunun

anlayabile-celi

bigimde tanlnlyorlar.

Serzenigini Aristophanes'e

de yoneltebilirdi,

kendi

gorii$lerini

desteklemek

igin

Plato

ile

ballayan

tiim

antik yazarlarl

(15)

anabilirdi. Hepsi de "profanum

\ul8us"

(Lat. ayak takymy, alaglhk cahiller

vb. halkr kiigiimsemek igin kullanrlan bir deyim 9n). hrafindan kuqaulmak-tan yakmryorlarl hepsi kendilerinden ve diEerlerinden

leftet

ediyor,

insanla-nn

giinliik

zevklerini gok gdriiyodardl. Sokates'le

nnllmak

isterdim doEru-su; arkadallaflyla

yiyip

igmesini anlayrlla kar$llardrm. Bu onun

bii''tiklugir-nii

^zaltmazdr.

Mr.

Anders'in heykelleEtirmek istediEi Plato'nun

Sokates'i

tiimuyle diizmece

bir

tablo, yani ba

diil

ashnda.

Milyonluca

insanm

ahlkln

olmasr Sokrates'i basit

bir

meta haline

mi getiriyor:

"Olay...pek gok

kez yeniden

iiredlebilirse

kligelelmil

bir i.tun

haline gelir, evlerimize gelmesi

igin

odemede bulundulumuzda

bir

meta

olur."

Bdylesi

ilkel

bir yanhlhgt

yalnrzca din adamtna

doniilmib

profesyonel

filozoflar

yapar. Ben gimdi

bir

Rembrandt tablosunun

basktstnt

sattn alrrsam,

yeniden

iitetilen

Isa'nrn Emmaus'ta

miidtleriyle

toplanmasl degil benzeridir. Ne olayln kendisi ne de

Rembrandt!n olay i.izerine dusiincesi meta haline

gelmigtir'

Mr.

Anders'in

sdylemek istedigi,

bir

olaym meta haline doniiqtiidilmesi kadar da mistik

de-gil.

Belidi

deneyirnler -bir sanat Ealqmaslndan hollanmak,

bii)'tik

bir

kililik-le gitrii$mek, derin anlamh

bir

kitap

okumak'

aynen gogaltrlamaz.

Ozgi.in gibi goriinen yeniden iiretim bize ancak tizgiin olanr

anlmsata-bilir;

canh

bir

konserin ilging

bir an

ses bandln a kaylt edilemez; "sanat de-Eerlendirme kursu" nda

kendililinden

algrlama yerine oErenerek algrlama saglanlr. Boylesi bir ikame doyum

lireticileri

gerqek nesne

yerile

kendi mal-lannr elbette bize kabul ettirmeye gahgacaklardrr.

Akllh

iireticiler

film

yll-drzlannrn gerEek aqk olaylanndan bile yararlanabilir' ya da dnceden

kurul-mug ve

"olay" ile

birliKe

verilen uygun duygularr giderek daha gok seven

izleyiciye

baqkasl yerine deneyimler olulhrrmak igin

tiim

ortinttiden uygun

oyhiler

yaratabilmektedirler.

Onen

i olan olayln gogaltllmasr

defil'

bayaft-Iaqunlmasr; deneyim

iletilimi

degil, kide

Kiltiiriiniin

bodur

duyarltltntn

ya-rattlEl

deneyimlerin

sindililmesi

sorunlartdtr. Benzer

yollarla

totaliter

yonetimler siyasal somiirU igin olaylar yaratabilirler'

Politikalan

genellikle kendi

konulaflnl

sakladtklan diiq diinyaslnl onaylamak iqin diizenlenmi$dr.

Bazen kendi fantazyalan yiiziinden qokerler ve zafer yolunda

iledediklerini

sanrken uguruma giderler. Ba{ka her yerde kendi diiq diinyaslnm modern-gaE doEasl iizerinde durmasrna karqrn Mr. Anders nedense

totaliFr

soylemle-ri

tarugmryor. Bu makalenin daha genigi olan Almanca versiyonunda buraya

ait olan Onemli

bir

0yrrinme olgusundan soz eder. "Ballangrgta

yayrnclllk

vardf'

der alaycrhktq "ve diinya ona uyduruldu". "lgimizden

bid

gerqek

diin-yayr aragtrrmaya kalkr$a...gok gegrneden di.i| krnkhElna utsar. Orada ozgiin

oldugu

varsayllanlafln

gdrUniirnlerine

dykiinen taklitlerden balka

bir

qey bulamaz qiinkti." Yayrnlanmrg olan parqanln

Mr.

Anders'i tam olarak

(16)

yanslt-madrErnl di.igi.insem de yayrnlanmamrg bir geye kargr tartrsma agmak pek hog

olmayabilir. Yazar insan dolasrna uygulanmak iizere ilging bir biling kuramr geliqtirmeye gahgryor.

$imdi

eskisinden daha agrk, gdzle gdriilebilen

algrla-ma

dzellikleri bulma

iddiasrnda.

Bu

hig de

yeni

bir

bulug

de[il. $imdiki

toplumun Ozellikleri bunlar.

Bilginin

toplumsal

bir

gOztimlemeye konu

ol-masr ancak

salhkh bir

toplumbilim anlayqr ve Ozenli bir tarih bakqryla

ger-geklegebilir. Orson

Welles'in

iinlii

radyo oyunundaki

Mars

saldns

olayr

kuqkusuz otuzlarln Amerika'sr iizerine bir geyler s0ylemektedir. Az daha

6n-celeri

kuyruklu

bir

yrldrz

gdrtildiilii

zaman

da tufan

gelecek sanrlrrdr.

Sevdikleri soap opera kahramanr hamile kahnca bebek

giysileri

0rmeye

bag-layan yagh bayanlan ayrplanz ama, Goethe de

hayali

Lottes'ten yi.izlerce

mektup almamrgmrydr ve bu yiizden de

Werther'in intihara

kalkrqmasrna neden olmamrgmrydr?

Kitle

iletigiminin ne ekonomik ne de teknik kolayhklarr, sahiplerinin

kull arummdan dol ayr krn an am az. Di.per yandan bi z endiistri ni n beceriklil

ili

ya da Demir Okge'nin kurnaz entrikalanyla sahverilen amanslz gtigleri

karqr-srnda

yardrma muhtag,

gtgstiz ve

garesiz

deliliz.

Bu

dUgler

ktilrilrel

korumaya, Mesihgi dinlere, siyasal ve

diler

nihilizmlere

ugmalannr hakh

gOstermeye gahgan snoblann sOzde-kOktencililinin sonucudur. Poptiler

kiil-tiir defil,

kendilerinin

doymak

bilmez

"yabancrlagma"

arzulan,

gergekEi,

Mr.

Anders'in s6yleyebileceli

gibi

"materyalistik" kogullan

gdrmezden gelmelerine neden olur. Krtle ellencesi tecimsel ve siyasal ilgilerle

basitlegti-rilebilir.

Ancak bu

ilgilerin

hep iletigim tekellerini beslemeleri temel kogul-dur. Dtinya ile gerEek

bir

kavgalan yoktur ashnda, yalnrzca 6yle gOriiniirler.

iki

ytizltiler!

Karqr karqrya gelince acizliklerinden srzlanabilecekleri bbylesi

umutsuz durumlardan pek ho glanrlar.

Kitle kiiltiirtindeki

en son moda,

kitle kiilriiriinii

kiigiimsemektir.

Bugiinlerde kitle

kiilttirii

iizerine

bir

kitap yazmayan ya da eski caz plaklannr biriktirmeyen herkes bOyle yapryor. Konformizm her yanr sarml$ durumda;

kimse "konformist" olmak igin ulragmryor, eflence

endtistrisinin

her

tirtini.inden hoglanryor,

iki

bUyUk parti arasrndaki aynmr gdrebiliyor,

golun-luk

tarafindan

paylaylan

gOrtigleri benimsiyor. Solda k0ktenci olmayanlar

hig olmazsa koktenci ya da "yeni tutucu" olma yolunda. Bu konformist

olma-yanlar

tersine

genellikle eski

ilerici

takrmdaki konformist

olmayanlarla yanyana. Dostga

yangarak

bu

iki

segkin

takrm

"kitle"

ile

alay

etmede

birbirlerinin

0niine gegmeye gahgryorlar. Bu

iki

parrizan

kliiplerinin iiyeleri

evlerinde Partisan Review sayrlanndan

birini ytksek

stil

bir

tablo ile

birlikte

sergiliyorlar.

Plaklardan yeni-tutucuiar Oistrakh tarafindan

gahnan

bir

(17)

Shostakovich konqertosuyla iivilniirken,

ilericiler

Bach't

yelliyorlar.

Temel-sizliBi oftmeye ve ait olduklaflndan onay almalartna yarayacak

kumazhkla-nyla;

yabancllaEma, popiiler kiiltii.r, siizde-moda (ne

demekel),

kaygr,

kala-balft,

sagma vb.

bir

kag sijzci.ikle siisluyodar

konulmalannl.

Bbyle

oldulu

siirece herkes onaylanabilir.

Konformist olmayan holgorii, glkllEa varmayr saglayacak pek gok

ay-krn

yolu

seEme qansr

verir. Varolulgu, Marksist,

gergekiistiicti,

faqist olunabilir; korkak snob kalabahk bunlara

kary

a)'nm yapmayacak kadar

ma-nevracrdf.

Bazl

ozellikleri

dlqlayabilider

de; geqitli kalabahklar araslnda

ma4inal

ayrrm

yapacak kadar; her

biri

qok dzeldir. Anti-kalabalftlar

kalaba-hgl

kendisini

etkili bir

dehqet unsuru olarak olulturmaktadrr. HiE kimse

ka-labahErn iradesine kargr gtkmaya kalklqmaz. Groucho

ile

eElenmek,

Armstong

ile

colmaK Moly

Goldberg (ya da bu nedenle Werther) ile tuqkt-nklara gomulmek, gerilerneyg duyarhhk eksikliEine, bayagdrEa ve

kijltiirel

kadar uzanrr. Hesaba kaulmak iEin yabancrlagmak gerekir. Ciinkii burada sa-nat, orada eglence vardrr.

Gunah gukuruna diiqme korkusuylu

entellektiieller

ulusal deneyim

kaynaklanndan ve ulusal deneyimi bigimlendirmedeki paylannl yitirme

teh-likesinden kendilerini yabancrlagtlracaklardr. Popiiler ve ytiksek

kiiltiir

ya da populer ideolojiler ve gergek idealler arastndaki gegili gdrmeyi reddeder-ler. Popiiler

kiiltiir, diiniin

srnrf

kiiltiirtiniin

sulandtnlrmq bayagrlaltlnlmq

bir

versiyonu olsa

d4

yannrn ifade olanaklannrn taslaklan olabilir. Caz

miiziEi-ne

yijnelik

suglama.lar genellikle 130

y

dnceki vals iizerine olan benzer

yar-grlann yinelemeleridir.

Bir

zamanlar Barok,

bizimEseb

deyimimize benzer

bir

anlam talyordu. $imdi bu

)uzyrlln

ilk

yansrnm "kitsch

ga!l'

kulaEl

ola-rak

bilinip

benimsenmesi diigtini.iliiyor. Boylece kitsch, gocuklafln, bu

done-mi

agamarmg olanlartn sanatsal dtgavurum

yolu

oluyor ve genellikle

bizim

"kitle

kiilturUmiiz" ile

kargllalxrllan "folk

kiilttirU" de gertekte bazt

yenilik-lere aErk uygadrklann kitle

kiiltiiiidtir,

ya da dyleydi. Bu aynm kesin olsa da,

kitle

kiiltitumtiziin

ve konformist olmayanlanmrztn aynl yiinde durdklafl tek yerdir.

ikisi

de

diiniin

konformizm

anlaylll

gibi

bir

geyden v azgegmez "Oz-giin yaratlmlar" da Erlgrnca

yenilik

kovalamacalan popiiler moda kligesine

uydurularak yankrlantyor.

Ellence

endiistrisindeki kitlesel i.tetim ugraqmln

igedEi yenilemeci, kendiliEinden,

siirekli

ve direnEli

bir

bigimde

dtizenlen-mektedir. Ozgiin materyal iiretmez, tersine,

tiiketicisini

duygulandmcl

etki-sinen edilgen

bir

allclsrna

ddniiltiirur.

Yamtlcr ugra$lda melez-a$tlama

yok-ur.

Yalnlzca metanrn uyuqflrucu etkisine teslim olunur. Poptler

kiiltiir

artlk kendimiz iqin

edindigimiz

eglence saglar duruma gelmiqtir.

Bunlann

hepsi

(18)

gergektir ve ciddidir, tamam. Seyidik sporlanmrz Romah sirk

kalabahklan-nrn afyonudur.

Varoluglannln getirdigi

cinnetten kagamayarak, kagrqr za-manla saun ahyorlar: kendi duygulanylaylijzylJ.ze gelme gticiine sahip

olma-drklanndan

kendileri

adrna drgavurulan duygularla oyalanryorlar.

Giigsiiz-liiklerine

isyan edemeyecek kadara tembel olduklanndan uzayl ve zamanl

fetneden Superman'i

izliyorlar.

Bu bagkasr

igin

elde edilen doyumlar

de[igik

bir

insanhk arayr$rnr

yansrtr. Bazr kagrggr edebiyat tirtinlerinin

igerilinde

isyankarh[a bir

hazrhk

vardn. Bazen

Al

Capp'rn

"Li'l

Abner" karikattirlerinde kabaca,

ironikiitop-yalara insanhfm nasrl kurban

edildili

gOsterilir. Popiiler

ktiltiirdeki

yabancr-lagma ufragrnln gare aramak ve geri dOnmek

igin

fazla

ileri

gittilini

sdyle-mek abartrdr. Her konformist materyal konformist olmayan feryatlara dOnii-qebilir. Kung Fu,

politik

eleqtirisini agklamak igin basit

bir

listedeki bir kag

sOzciiliin yerini

de[igtiriverdi.

Herkes yeni iletigim araglannda pekala sanat gahgmalan da

yapilabilecelini

kabul ediyor. Basm,

fotofraf,

sinema, yayrn,

televizyon ve

kayrtlum

teknik

tlzellikleri

deneyim ve ifade olanaklanmrzm

alamnr

srurlamak

yerine geni gletmektedir.

KAYNAKEA

Gunther Anders,

"The

Phantom

World of TV,"

Mass

Culture,

ed.

David

Manning

White,

Bernard Rosenberg,

New

YorkFree

Press, 1964, ss.358-367.

Henry Rabassiere, "In Defence of Television," Mass

Culhre.

ed.

DavidMan-ning White, Bernard Rosenberg, New

YorkFree

Press, 1964,

ss.368-a-) J t+.

Nurgay

TUrko$u,

Kitle

Kiiltiirii.

Marmara

Universitesi lletiqim

Fakiiltesi yiiksek lisans ve doktora programlan iqin hazrlanan ders notlan. Ba-silmamrg

gofaltma.

7985-1994, ss.23-53.

Referanslar

Benzer Belgeler

Arka mediyastende dev kitle nedeniyle opere edilen 15 yaşındaki çocuk olguda iyatrojenik duktus torasikusun yaralanmasına bağlı olarak postoperatif dönemde şilotoraks

Bu çalışmanın amacı, uçucu kül ve silis dumanının farklı oranlarda mineral katkı olarak kullanıldığı kendiliğinden yerleşen harçların mekanik ve

Die beiden Grundprinzipien des Übersetzens hat Goethe klar herausgestellt: &#34;Es gibt zwei Übersetzungsmaximen: die eine verlangt, dass der Autor einer fremden Nation zu

Saddam gaddar bir diktatördü, ama Irak halk ının yüzde 90'ı, Saddam'ın infazından bir gün önce yayımlanan bir Irak Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmasına göre,

Al Gore'un &#34;imaj dan ışmanı&#34; böyle bir detayı atlamış olmalı ki kendisi toplantıyı izlemeye gelen pek çok insan gibi takım elbise giymeyi tercih etmi şti.. Oysa ki

Türkiye ve Brezilya’nın ekonomik, parasal ve finansal göstergelerini karşılaştırmak için kullanılan 3 ayrı yöntemin (korelasyon, Granger nedensellik ve kointegrasyon

黃帝外經 精氣引血篇第四十七 原文

Cornsweet uyar›s›yla, geleneksel eflzamanl› parlakl›k kontrast› uyar›s›- n›n ortak paydas› flu: Farkl› yans›t›c›- l›ktaki alanlar› s›n›rlayan, ayn›