• Sonuç bulunamadı

Muammer Karaca

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Muammer Karaca"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MUAMMER KABACA

MUAMMER ŞÖYLE DİYOR: «SİZ HELE GİDİN

DE BİR ANADOLUYU GÖRÜN!... SÜLÜKLE IHLAMURDAN BAŞKA İLÂÇ VAR MI?

Muammer Karaca 20. Aşır objektifi karşısında jyjU A M M E R K A R A CA : bu

mevsim yalnız temsiller de­ ğil, bir de, dört başı mamur mo­ dern tiyatro binası hazrlıyor.Hiç kimseden yardım beklemeden, halkın ruhuna hitabetmesini bile­ rek, kendi kendini yaratmağa muvaffak olmuş bir sanatkârın, bu muradına da erişi, kimi se­ vindirmez?

Bu sevinçle soruyorum: — Artık öz tiyatrona da kavuş­ tun, şimdi Allahtan, başka ne is­ tiyorsun? e

Meğer, aklı fikri, hele son za­ manlarda, tarif edilmez bir aşk­ la bağland-ğı (İstanbul) dayrmş: — Allahtan istediğim-, şu cen­ net îstanbula çok, amma çok, ak n akın turist gelsin.. Ve tıpkı Avrupadaki gibi, her bakımdan olgun, medenî insanlarla karşı­ laşsın. Bir de, bak ne isterim: Şu askerî müzeyi, Istanbuldan Ankaraya nakle yeltenen'ere, Allahın akıl ve fikir ihsan etme­ sini... Emin ol, bugün en büyük derdim bu. îstanbulun bağrından koparılmak istenen, Askerî Mü­ ze ile beraber, sanki ben de ko­ puyorum. Bu ne akı’ dır birader, bu ne fikirdir böyle?.- Yırtı’ sa- lar, bütün dünyanın miüze'erini, bütün cihanın şehircilerini An­ karaya taşıyıp milyarlar sarfet- se er, yine İstanbul şöyle dursun, bu şehrin bir semtine bile ben- zetemezler. Ankarada Istakoz yi­ yeceğime, Hlasköyde zeytin ek­ meğe razıyım.

Şimdi, sayın Celâl Bayarı ha­ tırlıyorum, Rumeli Hisarının şan ve şererine, tarihî değerine lâyık bir şekilde ihya edi'nvesini iste­ mişti. Elbette ister... Güzel in­ san, güze! söz söyler. Askerî Müzeyi Ankaraya götürmek is- tiyen de muhakkak taş yürekli bir mahlûktur.

Bu şehrin; eski eserlerini ko­ rumak gibi, güzelliğini muhafa­ za, hattâ arttırmak bakımından, eli sopalı bir diktatör lâzım... İsterse, çingene olsun.. Baksana, Prostun plânlarını nasıl hasıraltı etti’ er... Bu, îstanbula ve insan­ lığa yapılan en büyük cinayet­ tir...»

— Gelelim tiyatro konusuna... — Tiyatroyu bile unutturdu­ lar bana yahu!.. Oluyor işte.. Al­ tı yüz kişilik, Türkiyenin en modern tiyatrosu... Koltuklan

bile Londradan geldi. Sahne hem büyük, hem otomotik.. Loca yok.. Altı lokanta ve pavyon.. çıkış yerleri sıra sıra zarif vitirinli dükkân'ar... Işık tesisatı gibi, a- sıtma ve soğutma tertibatı da akustik hassası da mükemmel. Bu bina sayesinde, art'k turne­ lere veda ediyorum. Yazın da, istenen serinlik verilebileceği i- çin, temsillere yine burada devam edebi’ eceğiz. Bütün bunların ya- pı’ masında hükümetten de büyük müzaheret gördüğümü şükranla kaydetmek isterim. Hamdolsun tiyatroyu anlayarak koruyan bir hükümet var. Ben hükümetten de halktan da memnunum. Yal­ nız..

— Evet.. Ya'nız?

— Küçük memurdan... Il'âl- lâh... Müştekiyim. Büyük memur, anlay’ ş göstermekten, yardımdan başka bir şey yapmaz amma, kü­ çücük bir belediye memuru, a- damın hanümanını söndürür..

— Kadronda bir değişiklik var mı?

— Belli olmaz.. Ya'nız gazete­ lere ilân vererek, güzel ki zlar a- rayacağım. Boyu bosu, ağzı bur­ nu, sözü sohbeti yerinde, İstan­ bul lehçesini konuşan kızlar...

— Delikanlılar yok mu? — Aransa da yok.. Şimdikiler hep Don Kişot.. Kendilerini dev aynasında görüyorlar. Yüksek, pek yüksek fikirleri var. Halbu­ ki tiyatro işi neferlikten başlar., arama, anlatabilirsen aşkolsun..

— Arama, Şehir Tiyatrosu bu­ luyor?..

— Ne buluyor? Onun, kendini bu'acak hali ka'cnadr. Şehir T i­ yatrosu bitmiştir artık., içlerin­ de Çok kıymet i arkadaşlarım ve hocalarım olmakla beraber, ar­ tık oradan hayır beklenmez.

— Neden? .

— Maalesef söyliyemiyece- ğim.

— R e ’ e hele... Biraz çıtlat... — Bizim memlekete, hakikî tiyatroyu getiren Ertuğrul Muh- sindir. Onun çekilişiy’ e Şehir Tiyatrosu y.kılmıştır. O ge’ irse. kurtarabilir. Tiyatroyu yaşatmak ve yükseltmek için kayıtsız sart- sı z diktatör'ük lâzımıdır. Dikta­ törü olmıyan sahne sönmece mahkûmdur. İcabında en büyük aktörü kulağından tutup atacak-

sn-— Demokrasi nerede kaldı? — Kitapta ka’ ır... Nazariyatta kalır. Hele sanat işlerinde demok. rasi fiilen hüküm sürerse, o iş yürümez.

— Müellif kıtlığının sebebi ne?

— Müellif geçinenler, hiç de kıt değil... Sürüsüne bereket, dolu. Hani kaknem kızını (Al ah na­

zardan esirgesin!..) diye özene bezene güzellik müsabakasına götüren ana gibi, getirdiği ese­ ri, kendinden başkasına beğen- direcnez cinsinden, istediğin ka­ dar müellif var.

— Bale?

— Baleye paydos!.. Zaten yok.. Anlaşı’ dı ki, ba’ e, biz de gazino işi-.

— İlerisi için tasavvurlar n ? — Ben hiç' bir şey tasarlama­ dım. Plânlı adam değilim. Zuhu­ rata tâbiim.. Ne çıkarsa, bahtı­ na..

Bu sırada, önündeki gazetelere gözü i'işince, birden bire köpür­ dü:

— Hele şuna bak... Amerikada yerleşen doktorlara kızıyorlar. Yahu, bundan güzel şey olur mu? Burada kalsın da ne yapsın? Z i­ yan o’ up gidiyor’ ar. Yazdıkları reçeteleri doğru dürüst yapacak eczahane bile yok... Hele git de Anadoluyu bir dolaş... Ih’amur- dan, sülükten başka i'âç bulabi­ lir misin?

Mevzu yine sarpa sardı amma, konuşacağ cniz kadar da konuş­ tuk, haydi hoşça kal Koca Mu­ ammer!..

Mşısel Arşivlerde ıstanouı Beneği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hatır için gittiği maçlara ilişkin yazılarda sporun sınıf bilincini yok ettiğine dair satır aralannda ince eleştirileri dikkat çekiyor.. - Orhan Karaveli ise,

Ör- neğin nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlarla (NSA- İİ) kontrol altına alınabilinen ağrı, bir kemik metas- tazı kuşkusu uyandırırken, trisiklik antidepresanlar ya

Sonuç olarak, çalışmamızda diyabetes mellituslu hasta- larda santral kornea kalınlığı sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur..

Köylüler tarafından bulunarak an­ tikacılara satılan ve onların da Burdur Müzesine sat­ tıkları heykellerin bulunduğu bina meydana

Paris'te dokuz yıl kalmasına, oradaki formel eğitimin yanında gördüğü mimarlık ürünlerinden pek çok etkilenmesine rağmen Türkiye'de bunların som taklitlerini

To indicate that effectively, the author will try to ascertain the answers of the following critical questions: “Is marketing a distinct field in social sciences?” “Is marketing

Oysaki sunulan çalışmada, kan biyo- kimyasal parametreleri cinsiyete göre incelendiğin- de, genç erkeklerde genç dişilere göre plazma GGT aktivitesi ve albumin

Sonuç olarak bu çalışma sonunda in vitro embriyo üretiminde farklı sürelerde swim-up yapılmasının sığırlarda yavru cinsiyet oranı üzerine etkisi