• Sonuç bulunamadı

Ruhlarımızın sönmez meşalesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ruhlarımızın sönmez meşalesi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hükümetin iki hedefi »var*

• * *'

dır: Biri milletin

mahfuziye-ti, İkincisi milletin

refahini-*

temin etmek. Bu iki yeyi te.

min eden hükümet iyi, ede.,

miyen fenadır.

K. ATATÜRK

23 Uncu yıl Sayı: 7984

Telgraf ve mektub adresi: Cumhuriyet, İstanbul — Posta kutusu: İstanbul No 248

KURUCUSU: TU N U S NABt

Telefonlar: Umumi Santral Numarası: 24298. Yazı taleri: 24299. Matbaa: 24290

Pazar 10

Büyük Matem Gtt

7

ürk milleti, Ebedî Şefi, eşsiz kahram

sekiz sene evvel bu sabah saat 9 u 5 i

--- f n - a , « , , - , i m - « - ■« i - > - - ^

B A Y R A K

ABAM

A

lclâde faniler, öldükleri za­ man Tanrının ebediyetine ka- __ __ vuşurlar. Görünmiyen y ıl­ dızların bilinmiyen iklimlerinde on­ ları bağrına basacak bir ruhlar âlemi vardır. Tatlı şırıltılı billûr ırmak- larile, mis kokulu rengârenk çiçeklerile sonu gelmez bir bahar ülkesinde unutu­ lu p gidecekler, hayatta iken çektikleri

Istırabı dindirebilıııek için kâinat dedi­ ğimiz büyük varlığın içinde eriyecek­ lerdir.

Kahramanların ölümü başka türlü o - luyor. Onlar, Tanrıdan önce milletin Varlığile kaynaşıyorlar. Bilinmiyen yıl­ dızların tatlı iklimlerine değil, taşile, toprağiîe bağlı oldukları milletin kalbi­ ne giriyor, orada belki birincisinden da­ ha heyecanlı, daha kuvvetli, daha m ü- cadeleli bir ikinci hayata ulaşıyorlar. Unutulan fanilerin Tanrı kucağında Sürdükleri dinlendirici gamsızlığa naza­ ran, büyük kahramanların millet kal­ binde yaşamağa başladıktan ikinci ha­ yat, birincisinden daha az tehlikeli de­ ğildir. Çünkü bu ikinci hayatın devamlı­ lığı, heı-şeyden önce millî varlığın haya­ tiyetine bağlıdır. Benliğini millete vakfe derek kemli talihini ayrılık kabul etmez bir şekilde millctinkile birleştirmeğe muvaffak alan bir adam, ölümünden «oııra milletle beraber ve millet yaşadı­ ğa kadar yaşar. Onlar, herşeylerini oldu­ ğu v 'Ki, ölmezliklerini de millete ema­ net etmişlerdir. Her an iç'mizdedirler, bin. T u.k .,1ı. >.k var ulaulıça oı’ *.;ıril u i ölüm yoktur. Bir kahraman, millet y ü ­ reğinde çarpan ikinci hayatının malze­ mesini birinci hayatında yaratarak ce­ miyete devrettiği fikir ve irade sistemi­ ne borçludur. O iradeyi yaşatarak, o fikirleri benimseyip kuvvetlendirecek olan varlık gençliktir.

«Benim naçiz şahsım bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhu­ riyeti ilelebed payidar kalacaktır» diyen Büyük Atatürk, vaktile işte bu gerçeğe İşaret ediyordu.

Ebediyet yolunda yılların ne hükmü Vardır? Fakat, biz bugün, Onun madde­ ten aramızdan ayrılışının sekizinci y ıl­ dönümünü idrak ederken kahraman Atatürkü nekadar içimizde duyuyor, en büyük Türk çocuğunun gittikçe genişli- yen, sağlamlaşan ikinci hayatına ne ka­ dar artan bir inançla 'bağlanıyoruz. A r ­ kada bıraktığımız her yıl. Onun kallıle- rimizdeki yerini daha yıkılmaz b'r şe­ kilde perçinliyor, bizi Ona ve Omı bize daha ayrılmaz bağlarla sarıyor. Benli­ ğimizde yaşıyan bayrak sevgisini Ata­ türk sevgisinden ayini etmeğe imkân var mıdır? Bize kendi gücümüzün bü ­ yüklüğünü gösteren, bir çoklarının yok oldu sandığı bu millette harikulade bir varlık hâzinesi bulunduğunu ispat eden bu sönmez enerji kaynağı, bir adamın varlığına sıkışmış millî nılıtan başka bir şey midir? O ferd olarak, kumandan olarak, inkılâbcı. politikacı ve devlet odamı olarak daima böyle düşünürdü. Türklüğe bütün kalbile inanıyordu, milletine hayrandı ve gönülden vurgun­ du. Kazandığı eşsiz zaferlerde kendi pa­ sını küçümserdi.

___ Harb meydanlarında bu milletin yenemiyeceği güçlük yoktur. Elverir ki ona lâyık bir kumandan bulunsun.»

Derdi. Sekiz yıl önce aramızdan ayrı­ lan bu kahramanın en büyük inancı. Türk milletinin büyüklüğü ve Türk mil­ letinin ölmezliği idi.

Bu sarsılmaz inancın kuvvetile Atası­ na bağlanan Türk gençliği, bugün Onun manevî varlığı önünde eğilirken şu ger­ çeği bir daha tekrarlamaktan geri kal- mıyacaktır;

Kahraman Atam! Senin sevgin yüre­ ğimizi doldurdukça biz daima kuvvetli ve başarılı olacağız. Sen içimizde yaşa­ dıkça bize ölüm yoktur. İnandığın Türk milleti ebedidir. •

NADİR NADİ

İzmirde bugün

yapılacak ihtifal

İzmir 9 (Telefonla) — Demokratlar yarın sabah saat 8,30 da Celâl Bayarın iştirakile Atatürk meydanında toplana­ rak saat 9,05 te anma ve saygı vakfesi yaptıktan sonra heykele çelenk koya­ caklardır.

Diğer taraftan İzmir Halkevinde saat 9,05 te bir ihtifal yapılacak, bunu müteaktıb Atatürk meydanına gidile­ cektir. Bu ikinci toplantıya D em okratla, tın iştirak elmiyeceklen sanılmaktadır.

Ebed nasıl zevalsiz, nasıl ermezse sona, ö y le sonsuz bir aşkla bağlanmışız biz, sana. Evlerde senin köşen, dillerde senin adın, Sen bizdesin, bizimsin, sen bizden ayrılmadın. Gökler seni söylüyor, yerlerin dilinde sen,

Var mı tarihte başka senin gibi sevilen, ölm ek, fâni içindir, ebedilik şenindir, Seni sevmek ibadet, sana bağlanmak dindir 1

Rifat Necdet Evrimer

R U H LAR IM IZIN

SÖNMEZ MEŞALESİ

... ...

Seneler geçiyor; harbler oluyor; adamlar ölüyor; dünya

sarsıntılar geçiriyor; milletler yıkılıyor; A t a t ü r k

gittikçe daha güzel, daha parlak ve daha muhteşem

bir zafer ve şeref hâlesi içinde yaşıyor.

Yazan: ÂBİDIN D A V ’ ER

Onun çelik menevişli mavi gözlerini hayata kapadığı yaslı günün 8 inci yıl­ dönümüdür. Seneler geçiyor; harbler o - luyor; adamlar ölüyor; dünya sarsıntı­ lar geçiriyor; milletler yıkılıyor; A ta ­ türk gittikçe daha güzel, daha parlak ve daha muhteşem bir zafer ve şeref hâlesi içinde, yaşıyor.

Onun ölümündenberi geçen günler ve yıllar arttıkça Atatürkün, daha büyü­ düğünü ve Türk milleti için tılsımlı bir sembol olduğunu görüyoruz. Onun ebe­ dî hayatı fani hayatından gittikçe daha üstün, daha güzel bir varlık oluyor. Kendisi öldü; fakat adı ve eseri ölmezlik sırrına ermiş bulunuyor. Atatürkün 10 kasım 1938 de başlıyap asıl hayatı, yıl­ lar geçtikçe hiç ihtiyarlamadan, hiç yıp­ ranmadan, hiç sararmadan, bilâkis daha gençleşerek, daha tazelenerek, daha par. Iıyarak devam edip gidecektir.

insan vardır ki öldüğü gün maddeten ve manen yok olmuştur. İnsan vardır ki daha hayatta iken ölmüştür, insan var­ dır ki mezar taşına ne yazılırsa yazılsın, tarihin nefret ve lâneti, onun adına

Bilinmez zir damga gibi yapışmıştır. G e­ ne insan vardır ki adı ancak bıraktığı taştan abide ile yaşar. Zamanla bu abi­ de yıkılıp giderse, onun adı da, belki eseri gibi, nisyana gömülür. Atatürkü- müz ise, asla yıkılmıyacak, ölmiyecek ve daima yaşıyacak bir eser yaratan ve yüce adı eserile beraber ebedileşen müstesna büyük fanilerden biridir.

Atatürk bir fatih, bir cihangir değil­ dir; fakat, eserlerinden eser bile kal- mıyan nice fatihler ve cihangirlerden daha büyüktür; çünkü O, bir vatan ve bir millet kurtarmıştır. O. bu vatan ve milleti .yalnız düşmandan değil, taas- 6ubdan, gerilikten, karanlıktan da kur­ tarmış; istiklâle, terakkiye, yeniliğe, nura kavuşturmuştur. Atatürk yalnız zaferden zafere koşan bir Türk serdarı olmakla kalmamış; savaş meydanlarında zafere ulaştırdığı kahraman Türk mil­ letinin başını medeniyet zaferinin güne- şile de taçlandıran bir inkılâbcı, bir müceddid olmuştur. Evet O, kılıç ku v­ vetile ülkeler fetheden bir fatih, kıtalara hükümran olan bir cihangir değildir.

Fakat O, kılıcın yapamadığını yaparak gönülleri, kafaları, vicdanları fethetmiş; başardığı eşsiz inkılâb ve teceddüd ham - lesile yalnız Türkiyeyl değil bir güneş gibi, bütün Şark âlemini aydınlatan bir medenî cihangir olmuştur.

Onun ölüm haberini, türkçe öğretmen ¡eri olduğum Rum kızlarına ve çocukla­ rına bildirdiğim zaman, akan gözyaşla­ rını ve inleyen hıçkırıkları hiç unuta­ mam. 500 yıl önce Fatih İstanbulu Türk­ lüğe hediye ettiği zaman da Türkler gü­ lerken Rumlar göşyazları dökmüşlerdir. Fakat, 29 mayıs 1453 teki gözyaşlarile 10 kasım 1938 de akan yaşlar arasında ne büyük fark vardı. O gün, Türk de, Rum da herkes ağlıyordu. Ölümü, yalnız yur_ dumuzda değil; bütün medeniyet ve İnsanlık âleminde müşterek bir teessür ve matemle karşılanan bir adam, elbette dünya ölçüsünde büyük adamdır ve el­ bette medeniyet* hizmet eden bir deha­ dır. Öyle olmasaydı, kimi ağlar, ve yas tutarken, kimi güler ve sevinirdi, işte Atatürkün ölmez büyüklüğü burada, O

Arkası S ahile 6. Sil i te

Atatürkün

gençliğe

hitabesi

Ey Türk gençliği! Birinci vazi­ fen, Türk istiklâlini, Türk Cumhu­ riyetini, ilelebed muhafaza ve mü­ dafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, se­ nin, en kıymetli hazinendir. İstik­ balde dahi, seni, bu hâzinenden, mahrum etmek istiyecek, dahili ve haricî, bedhâhların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti mü­ dafaa mecburiyetine düşersen, va­ zifeye atılmak için, içinde buluna­ cağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmiyeceksinl Bu imkân ve şe­ rait, çok namüsaid bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cum­ huriyetine kasdedecek düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilir­ ler. Cebren ve hile ile aziz vata­ nın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bü­ tün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş ola­ bilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, mem­ leketin dahilinde, iktidara sahib olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hat­ tâ bu iktidar sahihleri şahsî men­ faatlerini, müstevlilerin siyasî emel­ lerde tevhid edebilirler. Millet, fak- rü zaruret içinde harab ve bitab düşmüş olabilir.

Ey, Türk istikbalinin evlâdı 1 İş­ te, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen Türk istiklâl ve Cumhuri­ yetini kurtarmaktır. Muhtaç oldu­ ğun kudret, damarlarındaki psil kanda, mevcuddur.

Cumhur

Başkanı

Türk

milletin

Cumhur Başkanı İsmet İnönü 21/11/ 1938 tarihinde millete şu beyanname­ yi neşre tmişlerdi:

Büyük Türk milletine,

Bütün ömrünü hizmetine vakfettiği sevgili milletinin ihtiram kolları üs­ tünde Ulu Atatürkün fânî vücudu istirahat yerine tevdi edilmiştir. H a­ kikatte yattığı yer, Türk milletinin Onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür.

Atatürk, tarihte uğradığımız en zalim ve haksız itham gününde m ey­

dana atılmış, Türk milletinin masum ve haklı olduğunu iddia ve ilân et­ miştir. İlkönce ehemmiyeti kavranma­ mış olan gür sesi asla yıpranmıyan bir kuvvetle nihayet bütün oihanın şuuruna nüfuz etmiştir.

En büyük zaferleri kazandıktan sonra da Atatürk, ömrünü, yalnız Türk mjlletinin haklarını insaniyete ezelî hizmetlerini ve tarihe hâkkettiği meziyetlerini isbat etmekle geçmiş­ tir. Milletimizin büyüklüğüne, kud­ retine, faziletine medeniyet istidadı­ na ve mükellef olduğu insaniyet va­ zifelerine sarsılmaz itikadı vardı.

tNe mutlu Türküm diyene» dediği zaman kendi engin ruhunun, hiç sön- miyen aşkını en mânalı bir surette hülâsa etmişti.

Fena zihniyet ve idare ile geri bıra­ kılmış Türk cemiyetini en kısa yol­ dan insanlığın en mütekâmil ve en temiz cemiyetlerde mücehhez modern bir devlet haline getirmek Onun baş­ lıca kaygusu olmuştur. Teşkilâtı e - sasiyemizde ve bugün hizmet başın­ da, irfan muhitinde ve geniş halk içinde bulunan bütün vatandaşların vicdanlarında yerleşmiş olan lâik.

(2)

CUMHURİYET

10 Kasım 1046

Şehir =

= haberleri

€ .11. Partisi

kongreleri

İdare

heyetlerine

daha

ziyade genç elemanlar

seçilecek

Yarından itibaren' Cumhuriyet Halk Partisinin şehir içi ocak ve bucak kon­ greleri bağlıyacaktır. Bu kongrelerde senelerdenberi idare heyetini teşkil eden kimselerin değiştirilerek daha fazla ça­ lışmağa müsaid elemanların getirilme­ sine çalışılacaktır. Verilen emirlerde memleketin gene ve münevverlerinden istifade edilmesi, bu kabil kimselerin çokça idare heyetlerine alınması istenil- 1 miştir.

Cıimhuriyet Halk Partisi İstanbul üye sayısı memurların partiden ayrılmasını müteakıb 25,000 kadar azalmıştır. Cum­ huriyet Halk Partisi kaza ve il kongre­ lerine mühim şahsiyetlerin getirtilerek hitabelerde bulunulmasına ve partinin hizmetlerinin izah ve anltılmasma çalı­ şılacaktır. Bundan başka bazı münevver şahsiyetler partide vazife almağa davet edileceklerdir.

Dünkü kongreler

Cumhuriyet Halk Partisi ocak kon­ grelerine dün de devam edilmiştir. Dün,

şu ocaklar kongrelerini yapmışlardır: Bakırköy ilçesinin Şamlar, Kayabaşı; Beyoğlu ilçesinin Kılıcali, Çatalca ilçe­ sinin Kalfa, Oklalı, Hoşdere, Boyalık; Karacaköy, Eyüb ilçesinin Islâmbey, Çiftalan, Ağaçlı, Kartal ilçesinin Sa- mandra, Paşaköy, Sarıyer ilçesinin B ü- yükdere, Kiı-eçburnu, Silivri ilçesinin Küçük Kılıcali, Bekirll, Şile ilçesinin Karamandere, İmrendere, Karabeyli, Göksu, Hamidli, Değirmençayın, D o- malı, Üsküdar ilçesinin Doğancılar, K ı­ sıklı ve Yalova ilçesinin Samanlı semt ocakları.

* * *

Bugün (10.11.946) Yeşilköy, Anadolu Feneri, Poyraz; Sırapmarı, Küçükçek- nece; Sarıgazi; Büyükbakkal köyü, Rumelikavağı, Tarabya, Rumeli Feneri; Kumköyü; Darlık, Toptaşı, Beylerbeyi;

ıcak kongreleri yapılacaktır.

Şehir bütçesinde değişiklikler

Dün belediyede toplanan bütçe en­ cümeni, geçen gün Cumhuriyet Halle Partisinde yapılan toplantıda gösteri­ len arzu mucibince bütçenin büyük imar ve inşa fasıllarından mühim yekûnları ıalk dilekleri olan ufak yolların inşası re tenvirat işlerinin tanzimi, bazı yer­ erde umumî halâ inşası vesaire gibi ıususata nakil ve tanzim işi ile meşgul I olmuştur. Bazı inşaatın bu sene ikmali kabil olamıyacaktır. Maamafih yeni ge­ lirler teminine çalışılacaktır. İstimlâk bedellerinin ödenmesine de mühim mik­ tarda para ayrılmıştır.

Karaborsada ucuzluk

ürk parasının kıymetinin yeniden ayarlanması ve yabancı paralar kıyme­ tinin paramıza nazaran artırılışmdan

ionra yavaş yavaş karaborsaya bir ta­ am yabancı döı izlerin daha düşük kıy­ metlerle arzedildiği görülmeğe başla- ııştir. Bazı komisyoncular, piyasada olaşarak 2-2.5 liradan dolar, 9.5 lira­ dan İngiliz ve Mısır lirası teklif etmek­ tedirler.

Anlaşıldığına göre bunlar yabancı nemleketlerden müsaadeli veya müsaa- iesiz olarak muhtelif şekillerle çıka- •ılmış, fakat Merkez Bankası tarafm- lan kabul edilmiyen paralardır.

Yerli Mallarda bir tayin

Yerli Mallar müessetsesinin yılbaşın­ da kalkmasından sonra devlet fabrika­ ları mamulâtınm toptan satışı işile meşgul olacak Sümerbank Yün ve Pa­ muk İpliği ve Dokuma Müessesesi İs­ tanbul Toptan Depo Müdürlüğüne eski gazeteci arkadaşlarımızdan Yerli Mal­ lar Toptan Müdürü Lâtif Erenel tayin olunmuştur.

* _______________________________________ ______________________ J L

[ Atatiirkün Yıldönümü Vesilesile j

Üstün Adama, Şefe

ve Diktatöre dair

D

İsmail Habib Sevüh

Yazan:

1

Milâddan önce beşinci asır; P e- rikles hem kuman­ dan, hem hatib, hem de candan demok­ rat. Yunanlılar gibi

ele avuca sığmaz afacan bir millete kırk yıl hükmetti. Onun bu kırk yılma tarih •Perikles Asrı» der ve bu asır Yunan medeniyetinin «Altın devri» dir. Bir gün evine giderken arkasından bir Atinalı boyuna «Kahrol!» diye ona lanet edip duruyordu. Perikles dönüp sordu: «Ne kabahatim var da böyle söylüyorsun?» Atinalı cevab verdi; «Senin methinden bıktım Perikles, neye hiç bir noksanın yok diye kızıyorum!» Perikles tasta­ mam bir «üstün adam» dı.

sk %

Büyük İskender pek gene yaşmda or­ dusunu arkasına takıp Çanakkale Bo­ ğazını geçince bütün hâzinesini askerle­ rine dağıttı. «Sana ne kaldı?» diyene

«Ümid!» dedi. O, yalnız cihangir oldu­ ğu için değil; bunu söylediği için «bü­ yük» tür. Cihangirliğinden bir şey kal­ madı. Fakat o tek kelime beş asrın eze­ linden yarının ebedine doğru aşınmaz bir mücevher halinde parlayıp duruyor.

Yeryüzünde en çok cenk yapıp hep­ sinden zaferle çıktığı için Atatiirkün kumandanlık bakımından, en çok hay­ ran olduğu Timur, yalnız zaferlerinin mahiyet ve adedi yüzüden değil, fethet­ tiği yerlerin genişliği itibarile de îsken- derden daha cihangirdi. Fakat İskender gibi onun İmparatorluğu da ölümile be­ raber parçalandı. Halbuki Iskenderin generallerinden Batlamyüs’ün İskende- riyede kurduğu devletle Timurun torun, larmdan Babür Şahın Hindistanda kur­ duğu imparatorluk asırlara uzanabildi­ ği için ikisi de cihandar oldu. Atatürk cihandardu

Bundan tam üç yıl önce «Büyük Mil­ let Meclisi» nin, gece geç vakitlere ka­ dar süren, hakikaten tarihî bir gizli iç- limamda harb tehlikesinin önlenmesi vesile yapılarak, «Bugünün İlhamları» başlığı altında, «Cumhuriyet» in 21 ka­ sım 1943 tarihli nüshasında çıkan yazı­ mızda Hitler’in cihangirlikle cihandar- lığı ayıramayışı şöyle ifade edilmişti: «Almanyanın şefi Alman milletinin ci- handarlık çevresinde kalaydı büyük bir dev olurdu. Fakat o cihandarlığı cihan­ girliğe götürdü. Bu, milli ideali şahsı ideale götürüştür. Danzig’e kadar mil­ letinin yalnız şefi değil sembolü olan, bugün milletile beraber büyük bir çık­ mazda bulunuyor.»

A.vnı yazıda Mussolini için de şöyle denmişti; «îtalyamn faşist şefi devrini bitiren Roma imparatorluğunu hortlat­ mak İstediği için emelinin enkazı altın­ da eziliyor. İtalya Romanın yalnız coğ- rafyasıydı, tarihi değildi. Biz Mussoli- ni’ye şükran abidesi diksek yaraşır. E - ğer o yalnız İtalya kalaydı vatanımızın böğründe daimî bir tehlike kalacaktı. Akıbeti öküze imrenen kurbağanın akıbetidir.»

Victor Hugo 1871 Paris muhasarasında Almanlara «Unutmayın, siz büyük Na- polyona yenildiniz ve ancak küçük Na- polyonu yendiniz» diye şiir yazıyordu. Napolyonun büyüklüğü: Bir muharebe­ nin arifesinde ona «Düşman bizim üç mislimiz bir kuvvetle geliyor» dediler. O «Hayır, düşman da bizim kadar» dedi. Tekrar ettiler; «Biz: 50 biniz, düşman 150 bin» O cevab verdi: «Evet 50 bin aske­ rim var; 100 bin de ben varım!» Böyle söyliyen o üç misli düşmanı yenmişti. Fakat o afacan cihangirden kalan ne­ dir? 12 yıl önce «Tunadan Batıya» da, onun Envalid sarayındaki haşmetli bir kubbe altında, fakat bakarken herkes

başını eğsin diye kasden derinliklere konmuş kıymetli lâhdini anlatırken şöyle demişim; «Kendisi üstündeki kubbe gibi yüksek, yaptığı iş gömüldü­ ğü mezar gibi çukur.»

Atatiirkün hem devlet kurucusu, hem kütle ruhunu kavrayışı, hem de hattâ kumandan oluşu gibi eşsiz meziyetleri dolayısile yeryüzündeki insanların en büyüğü olarak gördüğü adam «Muham­ medi di. Büyük İngiliz mütefekkiri Car­ iyi (Karlayl) ın «Kahramjinlar» isimli eserine Peygamber olarak tek aldığı adam. «Bütün peygamberler hep ma­ sallara ve rivayetlere gömülü olduğu halde tarihin aydınlığı içinde apaçık görünen tek peygamber» dediği adam. Muhammed öldüğü zaman Ömer şaşkın­ lıktan kılıcını çekerek, «Peygambere kim öldü derse başını uçururum» diyecek kadar deliye dönmüştü. Halbuki Ebu- bekir, «Muhammede tapanlar bilsinler ki Muhammed öldü, Allaha tapanlar Unutmasın ki Allah bakîdir» dedi. Ömer, o yeis anında, Muhammedin giden fâ- niliğile kalan ebediliğini ayırmamıştı. Ebubekir’in Allahı öne sürmesi ise ka­

lan eserin ebediliğini anlatmaktan başka bir şey değildir.

* * *

«Cumhuriyet» Atatürkün eseriydi, fa ­ kat eser ona bağlı değildi. Cihangirler eserlerini kendilerine bağladıkları için eserleri kendilerile gider. Atatürkün, hayatında olduğu kadar, ölümile de bu millete en yüksek hizmette bulunması şundan ileri geliyor; O hayatta iken ese­ rinin üstünde daima bütün vatan se­ masım kaplıyacak kadar büyük bir «acaba?» vardı. Herkesi, «O giderse ne olur?» diye düşündüren acaba. Sekiz yıldanberi bu vatanın artık «acaba» sı yok. Halbuki bütün tarih boyunca dik­ tatörlere bakınız: Hugo’nun «küçük» dediği Üçüncü Napoleon bahse değmez,

Emekliler hakkuıdaki karar ve Hususî İdareler

Umumî muvazeneden maaş veya üc­ ret alan emekli ve malûllerin yılbaşın­ dan itibaren işlerine son verilmesi hak- kmdaki kararın Belediye ve Hususî İda_ relere şümulü olup olmıyacağı malûm değildir. Bu karar yüksek mekteblerden yeni çıkmış gençlere iş bulmak bakı­ mından iyi karşılanmaktadır. Belediyede ilgili zevat bu kararın Hususî idarelere de teşmil edilmesini İstemekte, «aksi takdirde devlet dairelerinden ayrılacak emeklilerin iş bulmak üzere kütle halin, de Belediyeye müracaat edeceklerinden endişe etmekteyiz» demektedirler.

Süt fiatlan artırıldı

Trakyada süt Batlarının artmasından sonra şehrimizdeki sütçüler de sütün kilosunu 50 kuruşa çıkarmışlardır.

Süt müstahsilleri süt fiatlarının artı- rılışına sebeb olarak sori zamanlarda hayvan ihracatını ve hayvafı yemi pa­ halılığını göstermektedirler. Müstahsil­ ler, eğer hayvan yemi pahalılığı devam ederse süt fiatlarma yeniden bir zam yapacaklarını, gerek mandıra sahihleri gerekse sütçülere bildirmişlerdir. Man­ dıra sahihlerine göre ise bu sebebler yerinde değildir.

Bu vaziyet karşısında önümüzdeki is­ tihsal mevsiminde peynir ve yağların maliyetinin çok yüksek olmasından kor­ kulmaktadır, Hattâ soğuk hava depola­ rındaki peynir ve yağların fiatlarmı tüccarlar bundan cesaret alarak yük­ seltmektedirler.

o sadece diktatördü;

fakat şairin «bü­ yük» dediği Bü-inci Napoleon hem «üs­ tün adam», hem «ci hangir» olduğu, ayni zamanda diktatör olduğu için, eseri ken- dile beraber yıkıldı.

* * *

Diktatörlerin bu nasibsizliği nedendir? Onların motörü olur, fakat frenleri o l­ maz. Diktatörleri milletlerinin en yük- sek mevkiinde bulundukları için «şef» sanmamalı. Leyleklerle turnaların bü­ yük mevsim muhaceretlerinde en önde

giden biri bulunur. Bu, gözü en kes­ kin, kanadı en kuvvetli, yol sezişi en doğru olandır. «Şef» diye işte ona de­ meli. Şef ki üstte değil öndedir; ezmez, götürür.

* * *

Atatürk yalnız şef değil, şeften de üstün bir şeydi. Üç yıl önce, 1943 ka­ sımında, gene böyle Onun yıldönümü vesilesile, yazılan yazıda şöyle demiş - tim: «Atatürk, bizim yalnız Şefimiz değil, Atamızdı. Ona «Atatürk» unva­ nını ölümünden ancak beş yıl evvel verdiğimiz halde o ünvan hepimize ne­ ye Onun bütün ömrünce verilmiş gibi göründü?' Çünkü Türkün Atası olmak Ona, ağaca yeşil, kuşa kanadlı, ve ate­ şe yakan der gibi tabiî gelmişti de on­ dan. Türkün Atalığı ona ünvan olma­ dı, Onun ifadesi oldu.»

* * *

Hakikî şefler milletlerinin ideali için­ de kalırlar. Millî ideali şahsî İdealine götürmek istiyen büyük hırslar kendi­ lerile beraber milletlerini de hüsrana attılar. Tarih, malûm. Geçmişteki vak­ aların ilmidir. Fakat tarihin büyüsü ölüp gitmiş sanılan maziyi diriltmesin­ deyse kudreti de istikbali aydınlatma­ sından doğuyor. İskenderinden Timürü- ne, Attilasından Cengizine, Napoleo- nundan Hitler’ine kadar cihan hiçbir cihangire râm olmadı. Bundan sonra da cihan, elbet cihanı kucaklamak istiyen- lerin üstüne yıkılacaktır.

Amerikadan gelen müstamel elbiseler

Bundan bir müddet- evvel Amerlkaya sipariş edilip gümrüklere gelen kulla­ nılmış elbiselerin gümrük resimlerinin fazlalığı ve diğer bazı sebebler dolayı- sile memleket içinde satışı imkânı bu ­ lunamamıştır. Diğer taraftan bu kulla­ nılmış elbiselere bazı orta doğu mem­ leketlerinden talihler bulunduğundan ithalât tacirleri bunların tekrar ihracı için Ticaret Bakanlığından müsaade is­ temişlerdir.

Ticaret Bakanlığı, müstamel elbise­ lerin tekrar ihracına müsaade edildi­ ğini dün alâkadarlara bildirmiştir.

Mudanya hattında kış postası

Mudanya hattında kış tarifesinin tat- bikma 12 kasımdan itibaren başlana­ caktır. Postalar İstanbuldan salı, per­ şembe, cumartesi ve pazar günleri ha­ reket edeceklerdir.

Patlayan havagazı borusu

Evvelki akşam, Cihangirde, Matıa so­ kağındaki havagazi borusu patlamış ve topraktan sızan gaz, Yeniyuva sokağın­ daki 37-1 numaralı apartımana doğru yol açmıştır. Apartımanm 1 ve 2 nu­ maralı dairelerine giren ve yayılan ha- vagazile, 1 numarada oturan ihsanla karısı Nigâr ve 2 numarada oturan Naciye ile kızı Güler zehirlenmişler - dir. Dördü de baygın halde Beyoğlu Belediye hastanesine götürülmüşlerdir. Kaza yerinde tetkikat ve tahkikat ya­ pılmaktadır.

tsmnil Habib SEVÜK

r

ŞAİRLERİNİZ DEDİLER

Kİ...

BÜ YÜ K A T A Y A

İZİNDE

A TA M IZI T A V A F

Bir milletin melalini söyler derin, derin; Derya önünde çırpınarak Dolmabahçenin. Gönlümde eski hâtıralar eyledim tavaf, Artık o doğmuyor diye muzlimdi her taraf. Çamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüd, çınar, Yaprak döküp, huzura kapanmıştı sonbahar. Mermerli methalin ona lâyık methali boş, Heyhat o muhteşem kapının intizarı boş. Sessiz nöbetçiler de heyulâ dolaşmada, Her yerde bir kederli muamma dolaşmada. Susmuş bütün saray, nefes alamaz o izdiham, Son uykusunda tek rahat etsin deyip Atam. Son uykusunda öyle mi, bir devir uyandıran, Bir ırka can veren Atatürk adlı kahraman? Karşımda servilik ve gurubun vuran alı Göklerde şimdi Çankayamn şanlı kartalı. Ey nam alan, zafer yaratan, inkılâb açan Ey yol veren hükümleri tarihe bir zaman, Ey eski kahramanlan geçmiş asırların! Gaziye ihtiram ile kalkın ve toplanın.

Saf bağlayıp selâma durun hep! Odur gelen, Türk ırkının muhabbeti üstünde yükselen. Ölmez evet, gönüllere heykel kuran Atam, Lâkin nedir içimdeki payansız inhidam?

İbrahim Alâeddin

ATATÜRK

Sen ulusun başında kartal gibi yaşarken, Ben başka diyarlarda beyaz güller dereydim!

Dünyanın en bahtiyar fânisi ben olurdum, Sana gelen ölüme, ah göğsümü gereydim.

M. Benderli

K oca bir güneşin akşam olmadan, Dağların ardında sönüşü gibi, Millete can veren, vatan yaratan Tanrının göklere dönüşü gibi,

Ölümün içimde bir yara Atam, Derdimi kimlere döküp anlatam! Güneşsiz parlamaz gökte yıldızlar,

Akşamım karanlık, gündüzüm zindan; Siyah çatkı bağlar analar kızlar; Mateme bürünür koskoca vatan.

Onu sen yaratmış, kurmuştun Atam, Derdimi kimlere döküp anlatam!

N. Artam

ATATÜRKÜ ANIŞ

Şensin bize öğreten Büyük sırrını savaşmanın, Hiç yoktan, yeniden Bir vatan yaratmanın. Anlatan nedir yurd sevgisi, Nedir hür olmak,

Nedir bağımsızlık,

Şensin veren bize ilk dersi. Şensin yaratan işe saygı duyduran, Şensin fabrika, baraj, çiftlik kuran, Şensin bozkırı yeşil yapan,

Batak kurutan, Güzele tapan.

Sçnsin, tarihimizle öğünüp, Yaşarken çalışıp,

ölürken yarma güveni öğreten, Sen, büyük İnsan, büyük öğretmen! A tam !

Anam !.. (Doğan Kardeş)

Vedad Nedim T ör

Ecel, alçak ecel; ne yüzle kıydı Fâni olmasaydı O da Tanrıydı; Gerçi et-kemikti Onun da dışı Am m a semalara denkti bakışı, Saçları alevdi, ruhu alevdi, Bütün dünya Onu tanıyıp, sevdi Dünya baştan başa Ona hayrandı; O eşi bir daba gelmez insandı...

Behçet Kemal Çağlar

SON D AKİKA

Ruhunun gökyüzüne çıkışını göreydim, Ataların Atası, kimbilir ne yüksektin, Ne heybetli, ne vakur, ne asildin o anda, Kimbilir ayağına gökleri nasıl çektin? Dünyada bir inhidam ancak bu kadar olur; Bir toprakla bir gökün b oy ölçüşmesidir bu! Dinle ey Atam dinle, şaha kalkan bu yası, Seni kaybeden arzın ağlayan sesidir bu!

O. R.

ATATÜRKÜ A N KAR AD A

KARŞILARKEN

Ölümün bitmiyen ufkunda yatarken gene sağ; Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ. Gene bir memleketin satveti, bir tek emeli, Koca bir yurdu tutarken gene sapsağlam eli. Çürüyen göğsü için tâki zaferler gene dar; Gene sağdır, gene sağlamdır O, hem dünkü kadar. Ona matemle... Hayır, sade taabbüdle eğil; Ölüdür, doğru, fakat öldüğü hiç belli değil.

Mithat Cemal

Y a b a n a

G ö z ü

i l e

Atatürk

Yazan: M. Philips Price

Ingiliz Avam Kamarası azasın­ dan ve İngilizlerin en büyük gaze­ telerinden biri olan Manchester Guardian’m muharrirlerinden Mr, Philips Price, uzun bir dünya se­ yahatinden sonra şehrimize gelmiş­ tir. Kendisinin İstanbul Gazeteciler Cemiyetinde, Türk - İngiliz dostlu­ ğuna dair yaptığı hasbihali neşret-

»nişti k\

Mr. Price’dan Atatürkün ölüm yıldönümü münasebetile düşüncele­ rimi rica ettik. Aşağıdaki yazı, onun kaleminden çıkmıştır.

Kemal Atatiirkü düşündükçe, bir İn­ giliz olduğum için, gayriıhtiyarî, kendi millî kahramanlarımızdan Oliver Crom- well’i hatırlarım. İngilterenin, dinî mü­ nazaalarla parçalandığı ve kötü bir hü­ kümetin suiistimalleri altında kıvran­ dığı bir sırada Cromwell, milleti etra­ fına 'toplamış ve vatandaşlara tek bir inanç ilham edebilmişti: Nefislerine ve gayelerine karşı sonsuz bir bağlılık...

İngilterenin, 1920 den sonra, Türkiye- nin istiklâl hareketinde, nüfuzunu bu hareket lehine kullanmamış olduğuna daima teessüf etmiştim. Maamafih, Ata­ türkün, Türk milletinin kahir ekseri­ yetini temsil ettiği aşikâr olur olmaz, istiklâl hareketini samimiyetle destek­ lemek suretile, başlangıcdaki soğukluğu izaleye muvaffak olduğumuzu zannedi­ yorum.

Modern dünyada, hiçbir millet, ferd- lerini sanayi, ticaret, fen ve sanat sa­ halarına atılacak bir şekilde teçhiz et­ meden, kadınları hürriyete kavuşturup erkeklerle müsavi bir duruma ulaştır­ madan, en nihayet demokratik bir sis­ tem içinde ferdlerin hürriyetini sağla­ madan terakki edemez. Ben Türkiyenin terakki yolunda, sağlam adımlarla iler­

lediğine kaniim, ve onu hu yola sev- ketmek bakımından, tarihi boyunca en fazla medyunu şükran olduğu kimsenin Kemal Atatürk olduğuna inanıyorum.

Türkiyenin, Birinci Bayezid, Fatih, Kanunî gibi, geçmişte de büyük hü­ kümdar ve millî kahramanları m ovcud- du. Bunlar, büyük bir İmparatorluk kurmağa muvaffak olmuşlar, ve impa­ ratorluğun başlangıç devirlerinde, A v­ rupa ve Asyanın bu bölgesinde sulh ve refah sağlamışlardı. Kemâl Atatürk, geçmişin bu kahramanlarından da ileri gitmiştir, zira o, Türk milletine kendi kendini idare edebilmeği öğretmiş, şe­ hirle köy arasında semere verici bir muvazene kurarak, milli kasmakların geliştirilmesini mümkün kılmıştır. B öy- lece, Türkleri Türk devletinin temelle­ rini Anadoluda kurmağa şevketmiş olan millî ilhamı bir kere daha şahlandır- mıştır.

M. Philips Price

Ölümle biten kamyon

kazası

Evvelki gece, Edimekapı ile Rami a - rasmda bir kamyon kazası olmuştur. Şoför Mehmedin sürdüğü kamyon, yağ­ murlu havada, Edimekapıdan Ramiye doğru gittiği sırada, yağışlı asfalt yol üzerinde tekerlekleri kayarak devril­ miştir. Kamyonun yan kısmı hendeğe girmiştir. Ön kısmı da, elektrik direğine çarparak parçalanmıştır. Şoför Meh- medle yanmda bulunan Halid ve Hü­ seyin isimlerinde iki yolcu, muhtelif yerlerinden ağır yaralanmışlardır. Ya- rallıardan Halid, az müddet sonra, fazla kan kaybetmesi neticesi, ölmüştür. Mehmedle Hüseyin hastaneye gönderil­ mişlerdir. Tahkikata başlanmıştır.

Kapalıçarşıda yangın tertibatı noksan

Kapalıçarşıda yangın tertibatı kâfi ol­ madığından Belediye İtfaiye müdürlüğü, ilgililerin dikkat nazarını çekmiştir. Bu sebebden İtfaiye müdürlüğü, Eminönü kaymakamlığı ve çarşı esnafı cemiyetin, den gönderilecek bir murahhastan m ü- rekkeb bir heyet hu noksanın ikmali ve çarşının yangın tehlikesine karşı korun­ ması tertibatım alacaktır.

Diğer taraftan çarşının durumunu tetkik eden şehircilik mütehassısı, bu tarihî pazarın önemli bir tamire tâbi tutulmasını, pencerelerinin genişletile­ rek ışık tertibatının artırılmasını tavsi­ ye etmiştir. Çarşı esnafı bu tetkikler esnasında mütehassısa müracaatle ^ çar­ şının teshin işini bir merkezden idare edecek bîr tesisat vücude getirilmesini istemişlerdir. Mütehassıs, bu mmtaka- mn imar plânında bir çok büyük yolları çarşıya bağlamaktadır.

Beyoğlu Havagazı Şirketinin durumu

Beyoğlu Havagazı Şirketinin durumu­ nu tetkik etmek üzere Belediye İmar Müdürü Hüsnü Kesercioğlu, Bayındır­ lık Bakanlığı Şirketler Komiseri Kadri, Belediye Makine Şubesi Müdürü Hur- şid ile Belediye makine mühendislerin­

den Doğan ve Nej addan mürekkeb bir heyet tetkikata başlamışlardır. Diğer ta­ raftan şirketin malî durumu da İncelen­ mektedir. Bu tetkikler neticesinde şir­ ketin satın alınması müzakerelerine gi­ rişileceği ve İstanbul ile Beyoğlu ha­ vagazı idarelerinin birleşik bir kurul ha­ linde idare edileceği sanılmaktadır.

Eski belgeliler tekrar okuyabilecek

Ortaokul ve liselerde eski yıllarda belge imtihanlarında muvaffak olamı - yan öğrencilerin durumları, yeniden de­ ğiştirilen 44 üncü madde hükümlerine tâbi tutulmuştur. Bunların yaşları, gi­ recekleri sınıfa müsaid olduğu takdir­ de 15 kasıma kadar imtihanları yapı­ lacaktır.

Bakliyat ihracatı

Fasulye,' mercimek, bakla ve nohud ihracatının yasak edilmediği hakkmda- ki haber, bir haftadanberi fiat artışı durmuş olan bu maddelerin piyasasını yeniden canlandırmış, yalnız, Ticaret Bakanlığından bu maddeler için iste­ nen ihracat lisanslarının çıkmadığı. Bakanlığın bunları topladığı piyasada söylenmektedir. Ticaret Bakanlığının, fazla ihracat talebi karşısında, m evcut stokları nazarı dikkate alarak bir âyar* lama yapmakta olduğu anlaşılmakta < 1 dır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, bu sürecin anahtarıdır; keza, yasadışı silah ticaretinin önlenmesi ve gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişim

Konsey‟in karşısına çıkmak için Paris‟e hareket emiştir. Yunan Başbakan Elefteryos Venizelos, Barış Konferansı için Paris‟e doğru yola çıktığında önce

İleri sürdükleri iddiaya göre, Ci han Harbi ve Balkan Har­ bi sırasında Türkiye’den sı nır dışı edilmiş olan yarım milyondan fazla Rum tek­ rar

Bundan sonra vali ve bele - diye reisi Muhiddin Üstündağ, Reisicüm- hurluğa Malatya meb’usu İsmet İnönü - nün seçildiğini söylemiş, Atatürkün bü­

Özellikle hayvancılığın yaygın olduğu, sosyoekonomik olarak gelişmekteki ve hastalık için endemik olan bölgelerde aile taramasının önemli bir konu olduğunu

Uluslararası bir çalışmada da, 11 merkezin yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalar- dan izole edilen 798 Enterobacteriaceae kökeninin %91 oranında duyarlı olduğu isepamisin

1 Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Denizli, Türkiye 2 Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kalp ve

Şu satırların kaleme alındığı günlerde yo­ ğun olarak Sayın Semra Özal’ın ANAP İstan­ bul İl Başkanlığı için küçük politikacılar gibi kulis hatta