• Sonuç bulunamadı

Potasyum uygulamalarının sera koşullarında yetiştirilen sırık domatesin (Lycopersicon esculentum L. var. Şimşek) verim ve verim unsurlarına etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Potasyum uygulamalarının sera koşullarında yetiştirilen sırık domatesin (Lycopersicon esculentum L. var. Şimşek) verim ve verim unsurlarına etkileri"

Copied!
50
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

POTASYUM UYGULAMALARININ SERA KOġULLARINDA YETĠġTĠRĠLEN SIRIK DOMATESĠN (LYCOPERSİCON ESCULENTUM L. VAR. ġĠMġEK)

VERĠM VE VERĠM UNSURLARINA ETKĠLERĠ

Efnan ÇOLPAN YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Toprak Anabilim Dalı

Ocak-2011 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)
(3)

iii

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Efnan ÇOLPAN

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

POTASYUM UYGULAMALARININ SERA KOġULLARINDA YETĠġTĠRĠLEN SIRIK DOMATESĠN (LYCOPERSİCON ESCULENTUML. VAR. ġĠMġEK)

VERĠM VE VERĠM UNSURLARINA ETKĠLERĠ

Efnan ÇOLPAN

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Toprak Anabilim Dalı

DanıĢman: Doç. Dr. Mehmet ZENGĠN 2011, 41 Sayfa

Jüri:

Prof. Dr. Mustafa KAPLAN Prof. Dr. Sait GEZGĠN

Doç. Dr. Mehmet ZENGĠN

Bu araştırma, toprağa artan dozlarda uygulanan potasyumun sırık domatesin verim ve verim unsurlarına etkilerini tespit etmek amacıyla 2010 yılında Antalya’nın Varsak Kasabasındaki bir çiftçi serasında yapılmıştır. Denemede Antalya yöresinde yaygın olarak yetiştirilen sofralık Şimşek sırık domates çeşidi test edilmiş ve 0 (kontrol), 4, 8, 12 ve 16 kg K2O/da dozları uygulanmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre, en yüksek domates verimi (19 574 kg/da) 12 kg K2O/da dozu ile

elde edilmiştir. Potasyum dozlarının domates verimi ve verim unsurlarına etkisi istatistiki olarak önemli olup uygulamalara göre gövde çapları 14.12-14.99 mm arasında değişmiştir. Bitki boyu 173.05-181.69 cm, meyve çapı 70.33-73.84 mm, meyve sayısı 29.20-34.57 adet/bitki, meyve ağırlığı 160.45-185.63 g, delinme direnci 2.45-2.99 kg/cm2, pH 5.10-5.20 ve briks ise %3.67-3.97 arasında belirlenmiştir. Yaprağın makro ve mikro besin element kapsamları ile verim ve verim unsurları arasında önemli (P<0.01 ve P<0.05) pozitif ve negatif korelasyonlar bulunmuştur.

(5)

v

ABSTRACT

MS THESIS

EFFECTS OF POTASSIUM APPLICATIONS ON YIELD AND YIELD COMPONENTS OF STICK TOMATO (LYCOPERSİCON ESCULENTUML.

VAR. ġĠMġEK) GROWN IN GREENHOUSE CONDITIONS

Efnan ÇOLPAN SELÇUK UNĠVERSĠTY

GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLĠED SCĠENCES DEPARTMENT OF SOĠL SCĠ. AND PLANT NUTRĠTĠON

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Mehmet ZENGĠN 2011, 41 Pages

Jury:

Prof. Dr. Mustafa KAPLAN Prof. Dr. Sait GEZGĠN

Assoc. Prof. Dr. Mehmet ZENGĠN

This research was carried out to determine the effects of potassium applied into soil in the increasing doses on the yield and yield components of stick tomato in a farmer’s greenhouse in Varsak town of Antalya in 2010. In the experiment, Şimşek fresh tomato variety commonly grown in Antalya around was tested and 0 (control), 4, 8, 12 and 16 kg K2O da

-1

doses were applied.

According to the results, the highest yields (19 574 kg da-1) were got from 12 kg K2O da-1 dose.

The effects of potassium doses on tomato yield and yield components were statistically significant, plant body diameter were changed between 14.22 and 14.99 mm according to the applications. The plant length 173.05-181.69 cm, fruit diameter 70.33-73.84 mm, fruit number per plant 29.20-34.57, fruit weight 160.45-185.63 g, penetration resistance 2.45-2.99 kg cm2, pH 5.10-5.20 and brix 3.67-3.97% were determined. Significant (P<0.01 and P<0.05) correlations were found among the macro-micro nutrients of leaf and yield and yield components.

(6)

vi

ÖNSÖZ

Ülkemiz önemli bir sebze üretici ülke konumundadır. Ülkemizde de Antalya İli’nde sebze ve özellikle örtü altı sebze yetiştiriciliği çok yaygındır ve gün geçtikçe de yaygınlaşmaktadır. Sebze türleri içerisinde de domates üretimi en fazladır. Ancak örtü altı veya tarla koşullarındaki sebze tarımında diğer bakım işlemleri gibi bitki besleme ve gübreleme gibi verim ve kaliteyi doğrudan etkileyen işlemler çok bilinçli olarak yapılmamaktadır. Toprak kalitesini artırıcı işlemler yerine getirilmediği gibi, özellikle azot ve fosfora dayalı aşırı kimyasal gübre kullanımı söz konusudur. Halbuki potasyum bilhassa sebze üretiminde verim ve kaliteyi çok artıran, hastalık ve zararlılara karşı bitkiyi dayanıklı kılan bir besin elementidir. Bu Tez’de serada domates yetiştiriciliğinde uygun potasyumlu gübre dozu belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu bağlamda Yüksek Lisans öğrenimimin tüm aşamasında vermiş oldukları her türlü yardım, ilgi, destek ve teşvikleri ile tezimin planlanıp sonuçlanmasında büyük emekleri geçen danışman hocam Sayın Doç. Dr. Mehmet ZENGİN ile Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sait GEZGİN hocam başta olmak üzere, yardımlarını gördüğüm Bölüm hocalarıma ve laboratuar çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen Arş. Gör. Fatma GÖKMEN, Uzm. Zir. Yük. Müh. Nesim DURSUN ile Kimyager Ali KAHRAMAN’a teşekkürü bir borç bilirim.

Akademik kariyerimin tüm aşamasında her türlü yardımı esirgemeyen değerli aileme, arkadaşlarıma destek, teşvik ve fedakârlıklarından ötürü sonsuz şükranlarımı sunarım.

Zir. Yük. Müh. Efnan ÇOLPAN KONYA-2011

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa No: ÖZET………...iv ABSTRACT……….…v ÖNSÖZ………....vi ĠÇĠNDEKĠLER………..vii 1. GĠRĠġ…….………...1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI………....……... …….3 3. MATERYAL VE METOT ………..…………11 3.1.Materyal………11

3.1.1. Araştırma yeri ve Araştırma yerinin iklim özellikleri………...11

3.1.2. Deneme yerinin toprak özellikleri, domates tohumu ve gübreler……….12

3.2. Metot………....13

3.2.1. Toprak analiz metotları……….14

3.2.2. Bitki analiz metotları………15

3.2.3. Araştırmada incelenen özellikler………..17

3.2.4. İstatistiksel analiz metotları………..18

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA …….………19

4.1. Potasyum Uygulamalarının Domateste Verim ve Verim Unsurlarına Etkileri……19

4.1.1. Toplam verim……….…………...19 4.1.2. Gövde çapı……….22 4.1.3. Bitki boyu………..23 4.1.4. Meyve çapı………23 4.1.5. Meyve sayısı………..24 4.1.6. Meyve ağırlığı………...25 4.1.7. Meyve sertliği………...26 4.1.8. Meyvede pH………..27

4.1.9. Briks (kuru madde)……….…..28

4.2. Potasyum Uygulamalarının Domates Yapraklarının Besin Elementi Kapsamlarına Etkileri……….………... 29

5. SONUÇ VE ÖNERĠLER ……….……...35

6. KAYNAKLAR ……….……..……...37

(8)

1

1. GĠRĠġ

Domates, özellikle son yıllarda sera ve tarla üretiminin artmasına bağlı olarak, dört mevsim tüketilen önemli sebzelerden birisi haline gelmiş, gerek üretim alanı, gerekse pazar payı açısından yurdumuzda ve dünyada önemli bir tarım ürünü olmuştur.

Domates bitkisinde meyve verimi ve kalitesini artırmak için tarım tekniklerinin bilinçli yapılması çok önemlidir. Bu tarım tekniklerinin en önemlilerinden birisi de, devamlı bitki yetiştirilmesi ile besin elementleri kayba uğrayan topraklara, organik veya inorganik kökenli besin maddelerinin takviyesi, yani bitkilerin yeterli ve dengeli bir şekilde gübrelenmesidir.

Dünyada 53,4 milyon ha alanda 903,4 milyon ton sebze üretilmektedir. Dünyanın en büyük sebze üretici ülkesi Çin olup bunu sırasıyla Hindistan, ABD, Türkiye, Mısır ve diğer ülkeler takip etmektedir (Anonymous, 2008).

Domatesin anavatanı Orta ve Güney Amerika olup kültür şeklinde kullanımı Peru kıyılarında başlamıştır (Günay, 1992). Domates, orijini olan Peru, Bolivya ve Ekvator’dan 16. yüzyılda Avrupa’ya getirilerek yetiştirilmeye başlanmıştır (Yazgan ve Fidan, 1996).

Domates, günümüzde insanoğlunun beslenme programlarında önemli yeri olan bir sebze olup 100 g’ında 1700 IU vitamin A, 0,10 mg vitamin B1,0,55 mg vitamin B6 ve 21 mg vitamin C bulunmaktadır (Sevgican, 1999).

Sebze türleri itibariyle Türkiye’de en fazla (9,9 milyon ton) domates üretilmektedir. Bunu sırasıyla; karpuz (3,8 milyon ton), soğan (1,9 milyon ton), biber (1,8 milyon ton), hıyar (1,7 milyon ton), kavun (1,7 milyon ton), patlıcan (924 bin ton) ve diğer sebzeler takip etmektedir (Anonymous, 2008).

Türkiye’nin toplam 25,7 milyon tonluk sebze üretiminde, örtü altı sebze üretiminin payı %16,7’dir. Bu rakam yaklaşık olarak 4,3 milyon tonluk bir üretime işaret ederken, örtü altı domates üretimi toplam 2,1 milyon ton üretimle başı çekmektedir (Şekil 1.1). Antalya 1,6 milyon ton üretimle, örtü altı domates üreticiliğinin merkezi durumuna gelmiştir (Anonymous, 2008).

Antalya’da 2008 yılı verilerine göre, 248.927 da kapalı alanda yapılan sebze üretiminin 137.326 da’ında domates üretimi yapılmış olup, 1,6 milyon ton ürün elde edilmiştir. Bu durumda ortalama verim 11,65 ton/da olarak gerçekleşmiştir (Anonim, 2008).

(9)

2

Şekil 1.1. Türkiye’de örtü altı sebze yetiştiriciliğinin türlere göre dağılımı (milyon ton)

Topraklarımızda potasyum yeterli miktarda bulunsa bile, fazla kireçli topraklarda antagonistik etkileşim yüzünden bitkiler potasyumdan yeterince yararlanamamaktadır. Potasyum, sebzeler tarafından diğer besin elementlerine oranla, topraktan azottan sonra en fazla kaldırılan besin elementi olup, verimin yanında kaliteyi de önemli ölçüde etkilemektedir (Imas, 1999). Bu yüzden potasyum noksanlığı ve fazlalığında vejetatif aksam ile meyvede önemli belirtiler ortaya çıkar. Antalya yöresi toprakları da potasyum yarayışlılığını düşürecek kadar fazla kireçlidir.

Çoğu sebzede N, P ve K uygulamalarının bitki gelişimi ve verime etkilerini inceleyen araştırmalar mevcuttur. Bu çalışmalar içerisinde potasyumun serada yetiştirilen domates verim ve kalitesi üzerine etkisinin önemli olduğu; klasik uygulamalara göre fertigasyon uygulamalarının daha önemli olduğu belirtilmektedir. Özellikle sebzelerin potasyum ihtiyacı diğer besin elementlerine göre daha yüksektir. Potasyum, verimin yanında ürünün kalitesini ve hasat sonrası raf ömrünü de artırmaktadır. Ayrıca bitkilerin don, kuraklık, havasız toprak koşulları, tuzluluk ve sodiklik gibi abiyotik ve hastalık gibi biyotik stres etmenlerine karşı dayanıklı olmasını sağlamaktadır. Potasyumca yeterli miktarda beslenmiş bitkiler stres koşullarında da iyi bir ürün verebilmektedirler (Kemler ve Krauss, 1987).

Bu araştırma Antalya’da sera koşullarında yetiştirilen Şimşek sırık sofralık domates çeşidine artan dozlarda uygulanan potasyumun verim ve verim unsurlarına etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

47% 22% 14% 6% 6% 2% 1% 1% 1% 0% Domates (2.1) Hıyar (0.92) Karpuz (0.60) Biber (0.25) Patlıcan (0.24) Kabak (0.09) Kavun (0.06) Marul (0.05) Fasülye (0.03) Diğer Sebzeler (0.01)

(10)

3

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Potasyum açısından yetersiz beslenen biberlerde gelişme geriler, verim azalır. Orta seviyede gübreleme ile en yüksek verim elde edilebilir. K/N oranı bazı biber çeşitlerinde 1,28/1 olarak saptanmıştır (Spaldon ve Ivanic, 1968).

Potasyum noksanlığında meyve büyüklüğünde, verimde ve erken ürün alımında azalma görülür. Hıyar yetiştiriciliğinde azotlu gübre kaynağı olarak amonyum azotu kullanıldığı zaman bitkinin potasyum alımı azalmaktadır. Potasyum alımı; ışık yoğunluğu, hava sıcaklığı ve su kullanımı ile doğrudan ilişkilidir (Winsor ve Adams, 1987).

Besford (1978), su kültüründe yetiştirdiği üç domates çeşidinde üç potasyum dozunun etkilerini araştırmıştır. Deneme sonunda toplam potasyum alımının çeşitlere göre değiştiği, meyvedeki magnezyum içeriğinin potasyum dozlarından etkilenmediği ve potasyum uygulamalarının çeşitlere bağlı olarak çiçek burnu çürüklüğünü azalttığını belirlemiştir.

Yeterli potasyum alamayan bitkilerin meyveleri zamansız olgunlaşmakta ve aroma bakımından hoşa gitmeyen bir tad vermektedir. Yetersiz veya zamansız yapılan gübrelemeler, fikse olma veya fazla yıkanma yüzünden potasyum kaybı, potasyum noksanlığının nedenleridir. Potasyum noksanlığının giderilmesi için toprağın herhangi bir potasyum gübresi ile 10 g K2O/m2 dozunda gübrelenmesi veya bitkilere %2’lik potasyum sülfat çözeltisinin püskürtülmesi önerilmektedir (Günay, 1981).

Domateste potasyum noksanlığı, yavaş ve bodur gelişmeye, üründe ve Pazarlanabilir meyve yüzdesinde azalmaya neden olur. Olgunlaşmada düzensizlikler görülebilir. Potasyum noksanlığı çeken bitkiler gri küfe karşı daha hassastır. Yeterli potasyumla beslenen domateslerde likopen gibi karotenlerin daha çok sentezlenmesi nedeniyle meyvede kırmızı renk oluşumu artar. Ayrıca domates meyveleri genellikle daha yüksek toplam kuru madde, asit ve şeker içerdiği gibi daha uzun raf ömrüne sahiptir (Usherwood, 1985). Yüksek oranda potasyumlu gübreleme domates meyvelerinin pazar değerini düşüren düzensiz olgunlaşma ve şekil bozukluklarına neden olan lekeli olgunluk, yeşil yaka, altın benek, şişkinlik ve iç boşalması gibi fizyolojik bozuklukların azalmasında etkili olmaktadır (Imas, 1999). Domates

(11)

4

meyveleri önemli miktarda potasyum akümüle eder ve meyve verme dönemindeki domates bitkisinde optimum K/N oranı 2/1 olmalıdır (Ho ve Adams, 1995).

Güler ve Güzel (1998) tarafından yapılan bir çalışmada, domates bitkisine azot ve potasyum uygulamalarının verim, kalite, yaprak ve toprak özelliklerine etkisi incelenmiş ve denemede azotun 0, 125, 250 ve 375 ppm ve potasyumun ise 0, 150, 300 ve 450 ppm dozları kullanılmıştır. Çalışma sonucunda en yüksek verim 16,7 ton/da ile 250 ppm N ve 300 ppm K dozundan alınmıştır.

Antalya’nın Kumluca İlçesi’nde domates ile ilgili yapılan bir çalışmada, 1 ton meyve ürünü ile topraktan 2,18 kg N, 0,60 kg P2O5 ve 4,03 kg K2O’nun kaldırıldığı belirlenmiştir (Çolakoğlu ve Pekcan, 1990).

Bitkideki potasyum miktarı ile meyve iriliği arasında bir ilişki tespit edilmiş ve bitkide potasyum noksan ise meyvelerin küçük kaldığı veya potasyum çok fazla ise meyvenin çok iri ve kalın kabuklu olduğu tespit edilmiştir (Çolakoğlu, 1985).

Potasyum noksanlığı meyvenin küçük kalması ile kendini gösterir. Potasyum noksanlığının ilk dönemlerinde yapraklarda hiçbir şey fark edilmez. Ancak bu noksanlık ilerleyince yapraklar kalınlaşır ve buruşur. Damar aralarında klorofil kalmaz ve nihayet hastalık şeklinde benekler görülür. Potasyum noksanlığı yaprağın her tarafını sarar, yapraklar sararır ve yaprak uçlarında kurumalar görülür. Yaprakların zamansız erken dökümü ve filizlerin kuruması potasyum noksanlığının en belli başlı arazlarıdır (Çolakoğlu, 1985).

Damla sulama sistemi ile gübrelerin uygulandığı seralarda yetiştirilen bitkilerin maksimum besin maddesi alımı döneminde, değişebilir iyon şeklinde toprakta yeterli miktarda potasyum bulunsa dahi mutlaka potasyumlu gübre vermek gerekir. Çünkü bu dönemde değişebilir potasyumun toprağın katı fazından toprak çözeltisine geçme oranı, bitkinin kökleriyle potasyumu absorblama oranından çok daha düşük olmaktadır. Bu yüzden sulama suyu ile mutlaka yeterli miktarda gübre verilerek toprak çözeltisindeki potasyum miktarı artırılmalı ve bitkinin o dönemde fazla olan ihtiyacı karşılanmalıdır (Bar-Yosef ve Sagiv, 1985).

Sermenli ve Şeniz (1992) tarafından yapılan bir çalışmada, domateste yaprak gübresi uygulamalarının tohum verimine etkileri araştırılmıştır. Çalışmada sanayi tipi domatese P2O5 ve K2O sabit tutularak 0, 8, 12, 16 ve 20 kg N/da uygulamaları ile N ve K2O sabit tutularak 0, 2,5, 5, 7,5 ve 10 kg P2O5/da uygulamaları yapılmıştır. Deneme parametreleri olarak parsele tohum verimi, 1 g’daki tohum sayısı ve 1000 tohum ağırlığı

(12)

5

ele alınmıştır. Araştırma sonucunda 20 kg N/da uygulamaları parselde en yüksek tohum verimi, meyve verimi ve 1000 tohum ağırlığı verirken, en düşük 1 g’daki tohum sayısını vermiştir.

Potasyum bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı direncini artırmakta, parazit gelişimi ve zararını azaltabilmektedir. Potasyum noksanlığında, karbonhidrat metabolizması bozulmakta, yaprak ve sapların dışa yakın hücrelerinin yapısında, selüloz ve lignin miktarı ve kütikula tabakasının kalınlığı azalmaktadır. İnce hücre duvarı, zayıf sap ve gövde oluşumu gibi prosesler bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığının azalmasına yol açmaktadır (Marshner, 1986).

Potasyum iyonunun en önemli özelliklerinden biri, bitki dokuları tarafından yüksek hız ve miktarda alınmasıdır. Bu yüksek alım oranı etken bir taşıma mekanizması ile ilgilidir. Bitkiler için gerekli mineral katyon türleri arasında elektro-kimyasal bir düşüşe karşı yönde, bitki hücrelerine taşındığına ilişkin kanıt bulunan tek katyon potasyumdur. Bitkide çok hareketli olan potasyumun ana taşınma yönü meristematik dokulara doğrudur. Potasyum çoğunlukla bitkinin yaşlı organlarından daha genç dokulara yeniden taşınır. Büyüme hızı düşen bitkilerin K+

alım düzeylerinin düştüğü ve özellikle K+’u dallara taşıma yeteneğinin olumsuz etkilendiği belirtilmektedir. Potasyum noksanlığından zarar gören bitkilerde turgor basıncı düşer ve bitkiler kolayca pörsümüş hale gelirler. Bu nedenle K+ noksanlığında bitkilerin kuraklığa direnci azalır. Potasyum, bitki büyümesini ve sentez süreçlerini geliştirerek sadece bitkisel üretimi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda birçok bitki türünün hastalıklara direncini artırma yönünde de büyük önem taşır (Aydemir ve İnce, 1988).

Toprağa potasyum uygulaması sadece potasyumun serbestlenme ve fiksasyonu ile K+ iyonunun topraktaki hareketliliğini de etkilemesi nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Potasyum noksanlığında bitkilerin kuraklığa karşı direnci azalır ve bitkilerin don, mantari hastalıklar ve tuzlu koşullardan zarar görme eğilimi artar (Aydemir ve İnce, 1988).

Bitki besin maddeleri tüm kültür bitkilerinde metabolizma olaylarına katılarak, hastalık ve zararlılara karşı bitkinin direnç kazanmasını sağlarlar. Bu etkileşimde, diğer bitki besin maddelerine oranla N ve K’un özel bir yeri olmakla birlikte bu elementlerin ayrı ayrı etkilerinin yanı sıra N/K oranı, konukçu anatomi ve morfolojisini etkilemesi nedeniyle oldukça önemlidir (Perrenoud, 1990).

(13)

6

Bir başka çalışmada ise buğday pası hastalığı üzerine N, P ve K’un ayrı ayrı etkilerinin yanı sıra birbirleriyle olan ilişkileri de belirlenmiştir. Elementlerin tek etkileri açısından K’un, birlikte etkileri bakımından ise P-K ikilisinin etkili olduğu saptanmıştır (Perrenoud, 1990).

Potasyum elementinin bitki sağlığı üzerine etkileri genellikle iyileştirici yöndedir. Yapılan bir çalışmada potasyum uygulamasıyla fungal hastalıkların %70, bakteriyel hastalıkların %69, böcek zararlarının %63 ve viral hastalıkların ise %41 azaltılabileceği (Şekil 2.1) belirtilmiştir (Perrenoud, 1990).

Şekil 2.1. Potasyumun ürün ve hastalık/zararlı görülme oranına etkisi

Su stresi altındaki arpa bitkisine potasyum sağlanmasına bitkinin verimsel tepkisi araştırılmış ve potasyumun su stresi şartlarında dane verimini artırdığı rapor edilmiştir. Su stresindeki bitkilerde ozmotik basınç düzensizliği nedeniyle metabolik faaliyetlerdeki yavaşlamaya bağlı olarak verimde de düşüş gözlenmektedir. Tam sulanan bitkilerde bile en düşük potasyum dozlarında dane verimi %20 azalmıştır. Artan potasyum uygulamalarıyla bitkinin su kullanma etkinliği de artış göstermiştir (Jensen ve Tophoji, 1985).

Farklı tuz uygulamalarına maruz bırakılan mandalina ağaçlarına fertigasyon ile uygulanan farklı potasyum seviyelerinin etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak potasyum uygulamaları ile bitki su potansiyeli, relativ turgidite, stoma yoğunluğu ve net CO2 asimilasyonu parametreleri arasındaki ilişki test edilmiş, potasyum oranı arttıkça su potansiyeli düşerken relativ turgidite değişmemiş, stoma yoğunluğu ve net CO2 asimilasyonu yükselmiştir (Anaç ve ark., 1997).

(14)

7

İspanya’da kireçli bir toprakta 8 yıl boyunca dekara 15-40 tona kadar varan 6 uygulamada çöp kompostunun art arda uygulanmasının etkisi sera koşullarında araştırılmıştır. Kontrol olarak 8.15.15 gübresi kullanılmıştır. Beş yıl boyunca çavdar ve 3 yıl boyunca da sebze bitkileri (domates ve patlıcan) art arda yetiştirilmiştir. Çözünebilir ve alınabilir potasyumdaki artışlar hem organik, hem de inorganik gübrelerde gözlemlenmiş, fakat uygulamalar arasındaki farklılıkların önemli olmadığı saptanmıştır (Murillo ve ark., 1991).

Hanlon ve Hochmuth (1992), Florida’da Arredonto ince kumu ve Grainesville’de Orangeburg ince kumlu siltinde damla sulamalı domates yetiştirerek N ve K uygulamalarının yaprakta N ve K konsantrasyonları ve meyve verimine etkisini araştırmışlardır. Kumlu topraklarda, 19,6 kg N + 11,2 kg K2O/da’lık dozun %40’ını dikim öncesi, geri kalanını da 6 ve 12 eşit dozla 12 hafta boyunca damla sulama ile uygulamışlardır. Çenek yaprak özsuyundaki K konsantrasyonu sezon süresince düşmüş, fakat uygulamadan büyük ölçüde etkilenmemiştir.

Ege Bölgesi koşullarında Rio-Grande sanayi domates çeşidinin ihtiyaç duyduğu N ve K’lu gübre miktarlarını saptamak amacıyla yürütülen bir araştırmada (Alan ve ark., 1992), N denemesinde P2O5 ile K2O 12 kg/da seviyesinde sabit tutularak 0, 6, 12, 18 ve 24 kg/da dozlarında N, potasyum denemesinde ise N ve P2O5 12 kg/da düzeyinde sabit tutularak 0, 6, 12, 18 ve 24 kg/da dozlarında K2O uygulanmıştır. Sonuçlara göre, en yüksek verimler 12 kg/da’lık N ve K2O uygulamalarından elde edilmiştir. Artan gübre dozları ile verim de 6800 kg/da’a kadar artmış, sonra azalmıştır. Ayrıca en yüksek kuru madde miktarları 12-12-12 kg/da N-P2O5-K2O dozlarında meydana gelmiştir. Bitki tarafından kaldırılan maksimum azot miktarı 16,25 kg/da ve potasyum miktarı ise 18,04 kg/da olmuştur. Gelişme dönemi süresince azot ve potasyumun alınma hızları incelenmiş ve her ikisinin de dikimden 77 gün sonra maksimum düzeye (261,3 g N/da/gün ve 403 g K2O/da/gün) ulaştıkları saptanmıştır.

Kulyukin ve ark. (1993), Rusya’da Rusich domates çeşidiyle yapmış oldukları denemede N ve K’un yavaş çözünür (6-8 ay) formlarını uygulamışlardır. N ve K’lu gübre fosforsuz uygulandığı zaman çözünme özellikleri bozulmuş ve daha düşük verimler elde edilmiştir. Bir fosfat veya kalsiyum di fosfat gübresinin ilavesi 6-8 aylık bir sürede çözünme özelliklerini iyileştirmiş, fakat azot, potasyumdan daha hızlı çözünmüştür. Gübreler 2 katmanlı polietilen kapsülle kuşatıldığında tüm gübreler en iyi

(15)

8

ve en dengeli şekilde serbest kalmışlardır. Bu uygulama ile yüksek domates verimleri elde edilmiştir.

Panagiotopoulos ve ark. (1995), su stresi ve potasyum gübrelemesinin domateste verim ve kalite üzerine etkilerini inceledikleri araştırmalarında, su stresinin potasyum uygulamalarına göre verim ve kalite üzerine daha etkili olduğunu belirlemişlerdir.

Bitkilerin büyüme ve gelişme dönemleri boyunca topraktan en fazla kaldırdıkları elementlerden biri de potasyumdur. Potasyum bitki bünyesinde, karbonhidrat ve protein sentezi, meristematik hücre gelişmesi, fotosentez, su rejimi, hormon aktivitesi ve enzim aktivasyonu gibi birçok fizyolojik ve metabolik olaylara katılmaktadır. Ayrıca bitki bünyesinde lignifikasyonu ve silifikasyonu artırıcı etkinliği de bulunmaktadır (Aktaş, 1995).

Aydın (1996), sanayi domatesinde potasyum gübrelemesinin kimi kalite özelliklerine etkilerini incelediği araştırmasında, potasyum dozlarının renk ve pH üzerine etkili olmadığını, bunun yanında çözülebilir kuru madde, titre edilebilir asitlik ve vitamin C içeriğinin uygulamalara göre değiştiğini saptamıştır.

Potasyum tüm canlı organizmalar için gerekli bir elementtir. Bitki fizyolojisinde potasyum sadece bitki dokularındaki miktarı yönünden değil, aynı zamanda fizyolojik ve biyokimyasal işlevleri yönünden de en önemli bir katyondur (Leigh ve Jones, 1997).

Locascio ve Smajstrla (1997), Florida’da 5 yerde toplam 9 sezon süresince damla ve yüzey altı sulamayla potasyum dozu (0 ve 40 kg K2O/da) ve kaynaklarının (KCl, K2SO4 ve KNO3) domateste meyve verimi ve yaprak potasyum konsantrasyonuna etkisini değerlendirmek üzere polietilen malçlı bir deneme yapmışlardır. Araştırmada kullanılan kumlu ve siltli-kumlu topraklarda, Mehlich-1 ekstraksiyonları 12 mg/kg (çok düşük)’dan 60 mg/kg (orta)’a kadar değişen 8 denemenin 7’sinde potasyum kaynağının meyve verimi ve yaprak potasyum konsantrasyonu üzerine önemli bir etkisinin olmadığını gözlemlemişlerdir. 1992 ilkbaharında, yüzey altı sulamada KNO3’ın pazarlanabilir verime etkisi KCl’den daha yüksek olmuştur. Bütün çalışmalarda domates verimleri potasyum uygulamasına karşı tepki vermişlerdir. Gainesville, Quincy ve Live Oak (Florida)’da potasyumu düşükten ortaya kadar değişen topraklarda damla sulamayla maksimum verimler 7,5-15 kg/da’lık dozla elde edilmiştir. Buralarda potasyum dikim öncesi verilmiş ve bu dozlar toprak analizleriyle bildirilenlere nazaran %25-30 daha yüksek tutulmuştur. Bdadenton ve West Palm Beach (Florida)’da

(16)

9

potasyumca düşükten çok düşüğe kadar değişen topraklarda yüzey altı sulamayla potasyumun tamamı veya bir kısmı uygulanmış, verim tepkileri 22,5-30 kg/da’lık dozlarla elde edilmiştir. Yaprağın potasyum konsantrasyonlarının uygulanan potasyum dozlarıyla arttığını, fakat potasyumun kaynağı tarafından etkilenmediğini saptamışlardır. Bu durum, potasyumca düşük topraklarda potasyum takviyesinin 15’den 21 kg/da’a artırılması gerektiğini ve bu artışın damla ve yüzey altı sulamayla domates yetiştiriciliği için uygun olacağını bildirmişlerdir.

Dellacecca ve ark. (1998), İtalya’da yaptıkları bir sera çalışmasında 2 domates (Montecarlo ve Erlidor) ve 4 marul çeşidini (Armelle, Verian, Raphaela ve Pauline) 5 yıl boyunca peş peşe kültürler halinde yetiştirmişlerdir. Her yıl toplam gübre olarak 12.5-15-15 kg N-P2O5-K2O/da dozlarında gübre uygulamışlardır. En yüksek verimler en yüksek gübre dozları ile elde edilmiştir. Kaldırılan bitki besin maddesi ortalama olarak 6,6-2,4-10 kg N-P2O5-K2O/da olmuştur.

Chiesa ve ark. (1998), Arjantin’de domateslerin depolanması sırasında kuru madde, çözünebilir katı maddeler, ölçülebilir asidite ve pH’daki değişiklikler üzerinde K’lu gübrelerin etkilerini incelemişlerdir. Meyveler yarı olgun ve koyu kırmızı olmak üzere iki olgunluk devresinde hasat edilmiştir. Potasyum dozu arttıkça kuru madde ve çözünebilir katı maddeler muhtevası yükselmiştir. Farklı potasyum dozlarında pH ve ölçülebilir asidite koyu kırmızı devrede hasat edilmiş meyvelerde daha düşük bulunmuş ve depolama süresince azalma göstermiştir. Potasyum dozlarına bağlı olarak depolama sırasında kuru madde, titre edilebilir asitlik ve pH’da değişiklikler tespit edilmiştir. Artan potasyum ile meyvede kuru madde ve suda çözülebilir kuru madde miktarı da artmıştır.

Huang ve ark. (1999), artan potasyum dozlarının domateste erken yaprak yanıklığı hastalığı (Alternaria solani)’na karşı dayanıklılığı artırdığını tespit etmişlerdir.

Sampiao ve ark. (1999), klasik ve fertigasyon ile potasyum uygulamalarının domateste bitki gelişmesi ve verime etkilerini araştırmışlardır. Fertigasyon şeklinde potasyum uygulamalarının diğer uygulama metotlarına göre bitki gelişmesi ve verime daha etkili olduğu tespit edilmiştir.

Antalya Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsü’nde örtü altında yetiştirilen Galia çeşidi kavuna fertigasyon ile uygulanan potasyum dozlarının verime etkileri önemsiz bulunmuş, suda çözünebilir kuru madde ve meyve eti sertliği gibi meyve kalite parametrelerinde ise belirgin bir iyileşme kaydedilmiştir (Demiral ve ark., 1999).

(17)

10

Yüksek oranda potasyumlu gübreleme domates meyvelerinin pazar değerini düşüren düzensiz olgunlaşma ve şekil bozukluklarına neden olan lekeli olgunluk, yeşil yaka, altın benek, şişkinlik ve iç boşalması gibi fizyolojik bozuklukların azalmasında etkili olmaktadır (Imas, 1999).

Farklı dozlarda N (0, 3 ve 6 kg N/da) ve K (0, 4, 8 ve 12 kg K2O/da) uygulamalarının çeltik bitkisinde panicle blast mantari hastalığına etkileri araştırılmış ve K/N oranının, her bir elementin tek tek etkisinden daha önemli olduğu ifade edilmiştir (Prabhu ve ark., 1999).

Papadoupolos ve ark. (2005), Akdeniz iklim koşullarında serada yetiştirilen bazı bitkilerin topraktan kaldırdığı besin maddesi miktarlarını Çizelge 2.1’deki gibi belirtmişlerdir.

Çizelge 2.1. Akdeniz yöresi koşullarında yetiştirilen bazı bitkilerin vejetatif aksam ve meyve üretimi için gerekli N, P, K miktarları

Bitki Vejetatif aksam (kg/ha) Meyve (kg/ton)

N P K N P K

Domates 95 12 108 1,80 0,17 3,13

Hıyar 90 8 66 1,40 0,35 2,16

Biber 90 6 90 2,00 0,26 1,83

Yöre ve Türkiye topraklarında bitkilerce alınabilir potasyum düzeyleri yeterli ve hatta daha fazla olsa bile potasyum ile Ca, Mg, NH4 arasındaki dengesizliğe bağlı olarak bitkilerin potasyum alınımı güçleşmektedir. Böyle durumlarda toprakta eğer Ca, Mg yüksekse ve fazla miktarda NH4-N’lu gübreleme yapılmışsa, potasyum ile Ca, Mg ve NH4 arasındaki dengeyi uygun hale getirebilmek için potasyumlu gübreleme yapmak gerekmektedir. Nitekim Zengin ve ark. (2009) tarafından Konya yöresinin benzer yüksek kireçli topraklarında alınabilir potasyum yüksek olmasına rağmen Ca/K dengesinin bozuk olmasından dolayı, şeker pancarına uygulanan potasyumlu gübre verim ve şeker oranını istatistiksel anlamda önemli seviyede artırmıştır. Burada gübre uygulamalarının şeker pancarının verim ve kalitesi üzerine kontrole göre olumlu veya olumsuz etkileri büyük oranda topraktaki K+

, Ca++ ve Mg++ arasındaki dengeler üzerindeki etkilerine bağlı olarak değişmiştir. Ayrıca Doll ve Lucas (1973) bitkilerin K+, Ca++ ve Mg++ ile beslenmesinin yeterli olabilmesi için toprak KDK’sının yaklaşık olarak %3-5 K+, %65-85 Ca++ ve %6-12 Mg++ iyonları tarafından doyurulmuş olması gerektiğini belirtmişlerdir. Buna benzer şekilde Jokinen (1981) tarafından da bitkilerin

(18)

11

topraktan K+, Ca++ ve Mg++ alımının yeterli düzeylerde olması için bu elementlerin topraklardaki miktarlarının yeterli düzeylerde olması yanında K+

doygunluğunun %5, Ca++ doygunluğunun %60 ve Mg++ doygunluğunun ise %10 civarında ve bu değişebilir katyonlar arasındaki ideal oranların da Ca/K = 12, Ca/Mg = 6 ve Mg/K = 2 şeklinde olması gerektiği bildirilmiştir.

3. MATERYAL VE METOT 3.1. Materyal

3.1.1. AraĢtırma yeri ve araĢtırma yerinin iklim özellikleri

Deneme, Antalya İl merkezinin 20 km kuzeyinde, Kepez İlçesi’ne bağlı Varsak Kasabası’nda bir çiftçi serasında yürütülmüştür.

Antalya; Akdeniz Bölgesi’nde 36º06’-37º27’ kuzey enlemleri ile 29º14’-32º27’ doğu boylamları arasında bulunmaktadır. Antalya İli; kuzeyde Isparta ve Konya, doğuda Mersin, güneyde Akdeniz, batıda ise Muğla İli ile çevrelenmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü aylar ve 32 yıllık uzun yıllar ortalamasına ait iklim verileri Çizelge 3.1’de verilmiştir.

Çizelge 3.1. Antalya İli’ndeki iklim değerleri (Anonim, 2010)

Ocak ġubat Mart Nisan Mayıs Haziran Ortalama

Ortalama sıcaklık (ºC)

2010 12,4 13,2 16,1 18,3 21,4 24,9 17,7

32 yıllık 10,3 10,6 12,7 16 20,3 25,2 15,9

Ortalama nispi nem (%)

2010 70,3 72,0 61,1 59,8 73,0 68,3 67,4

32 yıllık 66 64 67 68 70 59 65

Çizelge 3.1’den de görüldüğü gibi, 2010 yılı vegetasyon periyodu (ocak- haziran) içerisinde ortalama sıcaklık en düşük ocak (12,4 °C) ayında, en yüksek (24 °C) haziran ayında gerçekleşmiştir. Ortalama nispi nem ise en düşük nisan (%59,8), en yüksek mayıs ayında (%73,0) gerçekleşmiştir.

(19)

12

Denemenin yürütüldüğü 2010 yılı vegetasyon periyodu boyunca ortalama sıcaklık (17,7 °C) uzun yıllar ortalamasından (15,9 °C) daha yüksek, ortalama nispi nem (%65) ise uzun yıllar ortalamasından (%67,4) daha düşük gerçekleşmiştir. Sıcaklıkların yükselip nispi nemin düşmesi domatesi yetiştiriciliği için arzulanmayan bir durumdur.

3.1.2. Deneme toprağının özellikleri, domates tohumu ve gübreler

Denemede Antalya yöresinde yaygın olarak yetiştirilen, Bircan Tohum Firması’nın ürettiği Şimşek adlı sofralık sırık domates çeşidi yetiştirilmiştir. Aşağıda özellikleri verilen söz konusu domates çeşidi sertifikalı ve tescilli bir domates çeşididir.

ġimĢek: Adaptasyon yeteneği iyi ve güçlü bitki yapısına sahip erkenci bir

çeşittir. Salkımda ortalama 5-6 meyve tutumu ve ortalama meyve ağırlığı 200-220 g’dır. TYLCV (Sarı Yaprak Kıvırcık Virüsü), Fo l0, 1-l2 (Fusarium oxysporim lycopersici), Forl (Fusarium oxysporium f.sp. radisi) ve Va (Verticillium dahliae Ve-1) hastalıklarına da dayanıklıdır.

Çizelge 3.2. Deneme toprağının analiz sonuçları

Parametreler Sonuçlar Yorumlar Analiz metotları (Kacar,

1997)

pH (1:2.5 toprak:su) 7,50 Hafif alkalin pH metre

Tuz (1:2.5 t:s) µS/cm 1230 Hafif tuzlu EC metre

Org. madde (%) 3,02 İyi Kuru yakma metodu

Kireç (%) 38,6 Çok fazla Scheibler Kalsimetresi

Tekstür sınıfı Kil (%43 kil, %28 silt,

%29 kum)

Ağır bünye Hidrometre

Toplam-N (ppm) 1510 Orta (org.mad./20)

P (ppm) 141,7 Çok fazla Olsen spektrofotometrik

K (ppm) 519,4 Fazla NH4OAc, ICP

Ca (ppm) 5008 Fazla NH4OAc, ICP

Mg (ppm) 303 Yeterli NH4OAc, ICP

K (me/100 g) 1,33 - Ca (me/100 g) 25,04 - Mg (me/100 g) 2,52 - Ca/Mg 9,94 Ca yüksek - Ca/K 18,83 K noksan - Mg/K 1,89 Mg noksan -

Fe (ppm) 10,85 Yeterli DTPA, ICP

Cu (ppm) 3,15 Yeterli DTPA, ICP

Mn (ppm) 7,59 Az DTPA, ICP

(20)

13

Deneme toprağının analiz sonuçlarına (Çizelge 3.2) göre, denemenin yürütüldüğü toprak yüksek pH’lı, hafif tuzlu, organik maddece iyi, yüksek kireçli ve ağır bünyeli allüviyal karakterli bir topraktır. Organik madde miktarına bakılarak belirlenen toplam N orta seviyededir. P çok fazla, K ve Ca fazla, Mg ise yeterli seviyededir. Ancak Ca/Mg oranında Ca yüksek çıkarken, Ca/K oranında K, Mg/K oranında ise Mg noksan görülmektedir. Yine Fe ve Cu yeterli, Mn az, Zn ise çok fazla (FAO, 1980)’dır.

Denemede temel gübreler (amonyum sülfat, amonyum nitrat, magnezyum sülfat, mangan sülfat) dışında potasyum kaynağı olarak potasyum sülfat (K2SO4; %50 K2O) gübresinden 0, 4, 8, 12 ve 16 kg K2O/da dozları kullanılmıştır.

3.2. Metot

Araştırma tesadüf parselleri deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak bir yetiştirme döneminde 20 parselde yürütülmüştür. Dikim; önceden hazırlanmış 3,6 m eninde ve 4,8 m boyundaki parsellere 90 cm sıra arası ve 40 cm sıra üzeri mesafe ile yapılmış olup bir parselde 4 sıra ve toplam 48 bitki bulunmaktadır.

Domates fideleri seraya 25 Ocak 2010 tarihinde dikilmiştir. 14 Şubat 2010 tarihinde çapa yapılmıştır. 28 Şubat 2010 günü askı tellerine, her bitkiye bir ip düşecek şekilde hafif meyille bağlanmış ve ipin ucu yere bırakılmıştır. Yere bırakılan ip her bitkinin gövdesine 3. ve 4. yapraktan sonra gövde ile ip arasında bir parmak boşluk kalacak şekilde bağlanmıştır. Domates bitkileri bu iplere her 3 veya 4 yaprakta bir, ipe dolandırarak askıya alınmıştır.

Gübreleme ve sulama: Potasyum sülfatın yarısı dikim öncesinde tabana, kalan

yarısı da dikimden yaklaşık 20 gün sonra çapa önünde sıralar arasına toplamda 0, 4, 8, 12 ve 16 kg K2O/da olacak şekilde verilip çapalanarak toprağa karıştırılmıştır. Toprakta fosfor çok yüksek olduğu için taban gübrelemesi olarak verilmemiştir. Organik madde düzeyine bakılarak toplam azot 25 kg N/da dozunda uygulanmıştır. Bunun 5 kg N/da dozu tabana fide dikiminden önce parsellere amonyum sülfat (%20,5 N) formunda verilip çapalanarak toprağa karıştırılmıştır. Kalan 20 kg N/da dozu gelişim dönemi boyunca ayda 5’er kg olmak üzere 4 ay süreyle damla sulama ile azotlu gübreler (amonyum nitrat, %33N) halinde verilmiştir. Magnezyum fide dikiminden önce parsellere 3 kg MgO/da dozunda magnezyum sülfat (MgSO4-7H2O) formunda verilip çapalanarak toprağa karıştırılmıştır. Mangan hariç diğer mikro elementler noksan

(21)

14

olmadığı için mikro elementli gübreleme yapılmamıştır. Mangan ise şubat ayındaki ilk iki damla sulama ile dekara toplam 0.5 kg Mn (MnSO4.3H2O; %27 Mn) dozunda her parsele eşit bir şekilde verilmiştir.

Hava koşullarına bağlı olarak haftada bir defa damla sulama ve ayda bir kez de gübreli sulama (fertigasyon) yapılmıştır. Dikimden iki gün önce , tüm parsellerde tabana 421,4 g amonyum sülfat/parsel, 324 g magnezyum sülfat/parsel ve 17,28 g mangan sülfat/parsel uygulaması gerçekleştirilmiştir. 4 kg K2O dozu için 69,1 g potasyum sülfat/parsel, 8 kg K2O dozu için 138,2 g potasyum sülfat/parsel, 12 kg K2O dozu için 207,3 g potasyum sülfat/parsel ve 16 kg K2O dozu için 276,4 g potasyum sülfat/parsel uygulanmıştır.

Çapa önünde (14.02.2010); 4 kg K2O dozu için 69,1 g potasyum sülfat/parsel, 8 kg K2O dozu için 138,2 g potasyum sülfat/parsel, 12 kg K2O dozu için 207,3 g potasyum sülfat/parsel ve 16 kg K2O dozu için 276,4 g potasyum sülfat/parsel uygulanmıştır.

Sulama sularıyla beraber fertigasyon yöntemiyle fide dikiminden itibaren 30, 60, 90 ve 120 gün sonra tüm parsellere 262’şer g AN uygulaması yapılmıştır.

Tarımsal mücadele: Yabancı otlar gerek görüldükçe çapalama işlemi yapılarak

seradan uzaklaştırılmıştır. Mantari hastalıklara karşı Quadris (100 L suya 75 cc), Tivoxin Al (100 L suya 25 g) kullanılmıştır. Ayrıca beyaz sinek ve kırmızı örümcek ile mücadelede Oberon (100 L suya 60 cc), Admiral (100 L suya 50 cc), Apollo (100 L suya 30 cc) ve Massai (100 L suya 50 g) uygulanmıştır.

Hasat: İlk hasada dikimden 105 gün sonra başlayıp, yaklaşık haftada bir defa

olmak üzere 40 gün içinde toplam 6 defa hasat yapılmıştır. Domates meyveleri kırmızı olum devresinde hasat edilmiş ve taze olarak tüketime sunulmuştur (Resim 3.1, 3.2 ve 3.3).

3.2.1. Toprak analiz metotları

Serada dikim yapılmadan önce, verimlilik analizleri için 3 yerden 0-30 cm’lik üst katmanı temsilen toprak örnekleri alınarak aşağıda açıklanan fiziksel ve kimyasal analizler yapılmıştır.

pH: 1:2.5 toprak:saf su çözeltisindeki H+ iyonu konsantrasyonu pH metre ile potansiyometrik olarak ölçülmüştür (Richard, 1954).

(22)

15

EC: 1:5 toprak:saf su çözeltisinde elektriksel iletkenlik EC ölçer ile

belirlenmiştir (Richard, 1954).

Organik madde: Modifiye edilmiş Walkley-Black metoduna göre saptanmıştır

(Bayraklı, 1987).

Kireç: Scheibler Kalsimetresi’nde HCl ile karıştırılan topraktan açığa çıkan CO2 gazı hacminden % kireç miktarı hesaplanmıştır (Çağlar, 1949).

Tekstür: Toprakların kil, silt ve kum fraksiyonları Bouyoucos Hidrometre

Metodu ile yapılmıştır (Bouyoucos, 1962).

YarayıĢlı P: Ekstrakt çözeltisi 0,5 M NaHCO3 (pH 8,5) olan Olsen ve ark. (1954) tarafından geliştirilen yöntemle tayin edilmiştir.

ElveriĢli K, Ca ve Mg: 1 N NH4OAc çözeltisi (pH 7) kullanılarak ekstrakta geçen söz konusu makro besin elementleri ICP-AES (Inductively Coupled Plasma-Atomic Emission Spectrometer) ile belirlenmiştir (Soltanpour ve Workman, 1981; Tüzüner, 1990).

Resim 3.1. Denemenin yapıldığı seradan genel görünüm (10 Mart 2010)

Ġz elementler (Fe, Zn, Mn, Cu): 0,05 M DTPA ekstraktında ICP-AES cihazı

(23)

16

3.2.2. Bitki analiz metotları

Domateste 6. döl tutumu döneminde (10 Nisan 2010) en yukarıdan 3. olgun yaprak kümesi sapı ile alınarak örnekleme yapılmıştır (Kacar, 1972). Söz konusu örnekler, önce çeşme suyu, daha sonra 0,1 N HCl, son olarak da iki defa saf su ile yıkanıp fazla suları kağıt mendil ile kurulandıktan sonra 70 oC’de iki gün süreyle kurutulmuştur. Kurutulmuş yaprak örnekleri öğütülerek 15 ml HNO3-5 ml HClO4 ile mikrodalga sistemde (CEM-Mars-5 model) yakılarak ICP-AES cihazında toplam P, K, Ca, Mg, S, Fe, Zn, Mn ve Cu tayinleri yapılmıştır (Soltanpour ve Workman, 1981). Diğer taraftan yaprak örneklerinin toplam N (NH4-N + NO3-N) içerikleri H2SO4 + H2O2 ile yaş yakılan yaprak örneklerinde mikro Kjeldahl yöntemi (Bayraklı, 1987) ile Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak, Gübre ve Bitki Besleme Araştırma Laboratuarı’nda belirlenmiştir.

(24)

17

(25)

18

Resim 3.3. Denemenin yapıldığı serada hasat edilen domates meyveleri (9 Mayıs 2010) 3.2.3. AraĢtırmada incelenen özellikler

Toplam verimin belirlenmesi: Parseldeki meyveler her hasatta toplandıktan

sonra tartılıp parsel başına verim belirlenmiş ve bundan da dekar başına verim (kg/da) hesaplanmıştır.

Bitki gövde kalınlığının (çapının) belirlenmesi: Her bir parselden rasgele

seçilen 10 bitkinin gövdesi toprağın 5 cm üzerinden ve tek yönden kumpasla ölçülerek, ortalama bitki gövde çapı (mm) olarak tespit edilmiştir.

Bitki boyunun belirlenmesi: Her bir parselden rasgele seçilen 10 bitkide bitki

uzunluğu (cm) metre ile ölçülerek hesaplanmıştır.

Meyve ağırlığının belirlenmesi: Her bir parselden rasgele seçilen 10 bitkiden

her hasatta toplanan 2’şer meyve tartılıp aritmetik ortalaması alınmak suretiyle ortalama meyve ağırlığı (g) tespit edilmiştir.

Meyve çapının belirlenmesi: Her bir parselden rasgele seçilen 10 bitkiden her

hasatta toplanan 2’şer meyvenin çapları kumpas ile ölçülüp aritmetik ortalaması alınmak suretiyle ortalama meyve çapı (mm) tespit edilmiştir.

(26)

19

Bitkideki meyve sayısının belirlenmesi: Her bir parselden rasgele seçilen 10

bitkideki meyveler ilk hasattan 10 gün önce sayılıp aritmetik ortalaması alınmak suretiyle bitki başına meyve sayısı (adet meyve/bitki) tespit edilmiştir.

Meyve sertliğinin (delme direnci) belirlenmesi: Her parselden rasgele seçilen

10 bitkiden alınan 2’şer meyvenin, kabuk sertliği (kg/cm2) düz uçlu el penetrometresi ile ekvatoral düzlem çevresinden ve karpel duvarı dışından ölçülerek hesaplanmıştır (Bayraktar, 1970).

Meyve örneklerinin analize hazırlanması: Üçüncü hasatta her parselden o

parseli temsil edecek şekilde 10 meyve örneği alınarak laboratuarda, örnekler yıkanıp kurulandıktan ve blenderden geçirilerek pulp haline getirildikten sonra suda çözünebilir kuru madde (briks) ve pH analizleri yapılmıştır.

Suda çözünebilir kuru madde (briks) tayini: Suda çözünebilir kuru madde

oranı (%), laboratuarda pulp haline getirilmiş meyve örneğinden bir tatlı kaşığı alınıp filtre kağıdından süzüldükten sonra elde edilen örnekten bir damla refraktometrenin prizması üzerine damlatılarak 3 kez tayin yapılıp sonuç % briks olarak ifade edilmiştir (Cemeroğlu, 1992).

pH Tayini: Laboratuarda pulp haline getirilmiş meyve örneklerinin pH’sı, pH

metre ile sulandırmadan direk 3 kez ölçülerek saptanmıştır.

3.2.4. Ġstatistiksel analiz metotları

Yaprak analiz sonuçları ile verim ve verim unsurlarına ait sonuçların istatistiksel analizleri bilgisayarda Minitab, önemli çıkan konular arasındaki ortalamalara ait değerlerin Duncan testi MStat paket programı ile yapılmıştır (Yurtsever, 1984). İstatistiksel analizlerde 4 tekerrürden elde edilen rakamların ortalamadan sapan birerleri atılarak 3 rakam dikkate alınmıştır.

(27)

20

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA

4.1. Potasyum Uygulamalarının Domateste Verim ve Verim Unsurlarına Etkileri

Potasyum uygulamalarının domateste verim ve verim unsurlarına etkileri ile ilgili verilerin varyans analiz sonuçlarına göre, uygulamaların gövde çapı, bitki boyu, meyve çapı, meyve sayısı, meyve ağırlığı, meyve sertliği, pH, briks ve toplam verime etkileri istatistiksel olarak 0,01 düzeyinde önemli bulunmuştur (Çizelge 4.4). Yani domatesin tüm verim ve verim unsurları potasyum uygulamalarından etkilenmiştir.

Çizelge 4.1. Potasyum uygulamalarının domateste verim ve verim unsurlarına etkileri ile ilgili varyans analiz sonuçları

Varyans

kaynağı SD

Kareler ortalaması

Verim Gövde çapı Bitki boyu Meyve çapı Meyve

sayısı Doz 4 10.489,170** 0,32629** 37.746** 6,6154** 12.084**

Hata 10 26.126,6 0,03821 4,887 0,5471 1,676

Meyve ağ. Meyve sertliği pH Briks

Doz 4 342,69** 0,12768** 0,0051767** 0,041667**

Hata 10 13,37 0,0073 0,0001867 0,006667

**(p<0,01), *(p<0,05) 4.2.1. Toplam verim

Artan potasyum dozlarının domates verimine etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.1’de verilmiştir. En düşük verim (14.951 kg/da) kontrol dozu, en yüksek verim (19.574 kg/da) ise 12 kg K2O/da dozu ile elde edilmiştir. En yüksek verimi veren 12 kg K2O/da dozu ile 8 kg kg K2O/da dozu (19.426 kg/da) arasındaki fark önemsiz olup aynı Duncan grubunda yer almışlardır. Kontrol (0 kg K2O/da) dozundan 4 kg K2O/da dozuna kadar olan verim artışı %19 iken, 4 kg K2O/da dozu ile 8 kg K2O/da dozları arsındaki verim artışı %9’dur. 8 kg K2O/da ile 12 kg K2O/da dozu arasındaki artış ise %0,76 kadardır. 12 kg K2O/da dozundan sonra verim azalma eğilimi göstermiştir. Yukarıda açıklanan bu azalma toprakta Ca/K ve Mg/K dengelerinin bozulması ile bitkinin Ca ve Mg’dan yeterince yararlanamamasından kaynaklanabilir. Nitekim Çizelge 4.4’den görüldüğü gibi, artan potasyum dozları ile yaprağın Mg kapsamı azalmıştır. Yaprağın Ca içerikleri artmış olsa bile yapraktaki immobil kalsiyumun meyve verimine etkisi düşük olmuş olabilir. Uygulanan potasyum dozlarında da en yüksek doz ile yaprakta en yüksek potasyum kapsamı elde edilmemiştir. Burada hem lüks tüketim öne çıkmış hem de muhtemelen toprakta K, Ca

(28)

21

ve Mg arasındaki dengenin Ca ve Mg aleyhine bozulması ile bitki gelişimi olumsuz etkilenerek potasyum alımında da bir azalma olmuştur. Nitekim Ca/K ve Mg/K dengesi bozuk olan benzer özellikli topraklara artan dozlarda K ve Mg uygulayarak şeker pancarı yetiştiren Zengin ve ark. (2009), potasyum uygulamaları ile şeker pancarı verimi ve kalitesinin arttığını rapor etmişlerdir. Potasyum uygulamalarının domatesin verim ve kalitesi üzerine etkileri de bu elementlerin doygunluk ve denge oranları üzerine olan etki oranlarına bağlı olarak değiştiği çok açıktır. Alan ve ark. (1992), Ege Bölgesi koşullarında Rio-Grande sanayi domates çeşidi ile yürüttükleri araştırmalarında N ve P2O5’i 12 kg/da düzeyinde sabit tutarak 0, 6, 12, 18 ve 24 kg K2O/da dozlarını uygulamışlar ve en yüksek verimi (6 800 kg/da) 12 kg K2O/da dozu ile elde etmişlerdir. Buna benzer olarak Dellacecca ve ark. (1998), İtalya’da yaptıkları bir sera çalışmasında Montecarlo ve Erlidor domates çeşitlerinde en yüksek verimleri en yüksek gübre dozu (15 kg K2O/da) ile elde etmişlerdir. Kulyukin ve ark. (1993), Rusya’da Rusich domates çeşidiyle yapmış oldukları denemede hızlı çözünür potasyumlu gübre uygulaması ile yüksek verim, düşük çözünür potasyumlu gübre uygulamasıyla da düşük verim elde etmişlerdir. Araştırma bulgularımız ve literatür bilgileri, potasyum uygulamalarının domatesin verim ve kalitesi üzerine etkisinin potasyumun artış oranlarına bağlı olarak değiştiğini ortaya koymaktadır.

Çizelge 4.2. Potasyum uygulamalarının verim ve verim unsurlarına etkileri ve Duncan Grupları

Doz (kg K2O/da) Toplam verim (kg/da) Gövde çapı (mm) Bitki boyu (cm) Meyve çapı (mm) Meyve sayısı (Adet/bitki) 0 14.951 c 14,12 b 174,53 cd 70,33 b 29,20 c 4 17.825 b 14,29 b 173,05 d 73,03 a 32,53 ab 8 19.426 a 14,39 b 177,55 bc 73,79 a 33,20 ab 12 19.574 a 14,99 a 179,61 ab 73,84 a 34,57 a 16 18.391 b 14,45 b 181,69 a 73,62 a 31,57 b En düşük 14.951 14,12 173,05 70,33 29,20 En yüksek 19.574 14,99 18,69 7,84 34,57 LSD ( p<0,05) 929,9 0,355 4,022 1,346 2,355

Değerler üç tekerrürün ortalamasıdır. Aynı sütunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark istatistiksel olarak önemsizdir.

(29)

22 Çizelge 4.2. (Devam) Doz (kg K2O/da) Meyve ağ. (g) Meyve sertliği (kg/cm²) pH Briks (%) 0 160,45 b 2,45 d 5,10 c 3,67 b 4 183,54 a 2,58 cd 5,13 b 3,87 a 8 185,63 a 2,63 bc 5,18 a 3,90 a 12 185,07 a 2,78 b 5,12 bc 3,97 a 16 182,51 a 2,99 a 5,20 a 3,93 a En düşük 160,45 2,45 5,10 3,67 En yüksek 185,63 2,99 5,20 3,97 LSD ( p<0,05) 6,652 0,155 0,024 0,148

Değerler üç tekerrürün ortalamasıdır. Aynı sütunda aynı harfle gösterilen değerler arasındaki fark istatistiksel olarak önemsizdir.

Şekil 4.1.Artan potasyum dozlarının domates verimine etkileri

Ayrıca topraktaki Ca, K, Mg arasındaki dengesizlikten başka uygulanan azotun yetersizliği nedeniyle bitkide N noksanlığı da mevcuttur. Nitekim çiçeklenme döneminde alınan yaprak numunelerinin N konsantrasyonuna bakıldığı zaman Jones ve ark. (1991), tarafından bildirilen N (%3,20-4,50) değerlerinden daha düşük çıkmıştır. Domates bitkisinde N/K oranının 1,2 ile 1,8 arasında olması istenir (Campbell, 2000). Halbuki uygulanan potasyum dozlarına göre yaprakta N/K oranları 0,43 ile 0,33

14.951 c 17.825 b 19.426 a 19.574 a 18.391 b 0 5.000 10.000 15.000 20.000 25.000 0 4 8 12 16

Potasyum Dozları (kg/da)

V e ri m (k g/d a)

(30)

23

arasında olup istenilen N/K oranına göre büyük bir düşüklük söz konusudur. Bu duruma göre de toprak ve bitki analizlerine dayalı gübreleme programlarının yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte gübre dozları belirlenirken özellikle hedeflenen verimin dikkate alınarak gübre uygulamaları yapılmalıdır.

4.2.2. Gövde çapı

Artan potasyum dozlarının domates bitkisinin gövde çapına etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.2’de verilmiştir. En yüksek gövde çapı (14,99 mm) 12 kg K2O/da dozu ile elde edilirken kontrol (0 kg K2O/da) dozu da dahil diğer dozlarla daha düşük değerler elde edilmiştir. Kontrol dozundan itibaren uygulama dozu arttıkça gövde çapı da artmış ancak 12 kg K2O/da dozu hariç diğer dozlar aynı Duncan grubunda yer alıp bu dozların etkileri 0,05 düzeyinde farksız çıkmıştır. Leigh ve Jones (1997)’in bildirdiği gibi, bitki bünyesinde, karbonhidrat ve protein sentezi, meristematik hücre gelişimi, fotosentez, su rejimi, hormon aktivitesi ve enzim aktivasyonu gibi bir çok fizyolojik ve metabolik olaylara katılmasında potasyum önemli olup, potasyumun bitki bünyesinde lignifikasyonu ve silifikasyonu artırıcı etkinliğiyle potasyum uygulaması sonucunda bitkide gövde çapı artmıştır. Potasyum iyonunun en önemli özelliklerinden biri de bitki dokuları tarafından yüksek hız ve miktarda alınmasını sağlayan bir mekanizmaya sahip ve yine bitkiler için gerekli mineral katyonlar arasında elektro-kimyasal bir düşüşe karşı yönde, bitki hücrelerine taşındığına ilişkin kanıt bulunan tek katyon potasyum olup (Aydemir ve İnce, 1988), denemede büyüme hızı düşen bitkilerin potasyum alım düzeylerinin düştüğü görülmüştür (Çizelge 4.5). Potasyum, bitki büyümesini ve sentez süreçlerini artırarak bitkisel üretimde büyükönem taşımaktadır.

(31)

24

Şekil 4.2. Artan potasyum dozlarının domateste gövde çapına etkileri 4.2.3. Bitki boyu

Artan potasyum dozlarının domateste bitki boyuna etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.3’de sunulmuştur. En düşük bitki boyu (173,05 cm) 4 kg K2O/da dozu, en yüksek bitki boyu (181,69 cm) ise 16 kg K2O/da dozu ile elde edilmiştir. 0 ve 4 kg K2O/da dozları arasında ve 12 ile 16 kg K2O/da dozları arasında bitki boyu bakımından önemli bir fark bulunmamıştır. Burada da yukarıda belirtildiği gibi, potasyumun bitki gelişimindeki üstün rolü öne çıkarak bitki boyunun potasyum dozları ile arttığı söylenebilir.

Şekil 4.3. Artan potasyum dozlarının domateste bitki boyuna etkileri 14,12 b 14,29 b 14,39 b 14,99 a 14,45 b 13,6 13,8 14 14,2 14,4 14,6 14,8 15 15,2 0 4 8 12 16 G ö ve Çap ı ( m m )

Potasyum Dozları (kg/da)

174,53 cd 173,05 d 177,55 bc 179,61 ab 181,69 a 168 170 172 174 176 178 180 182 184 0 4 8 12 16 Bi tk i Boy u ( cm)

(32)

25

4.2.4. Meyve çapı

Artan potasyum dozlarının domateste meyve çapına etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.4’de sunulmuştur. En düşük meyve çapı (70,33 mm) 0 kg K2O/da ve en yüksek meyve çapı (73,84 mm) ise 12 kg K2O/da dozu ile elde edilmiş olup Duncan gruplamasına göre 4, 8, 12 ve 16 kg K2O/da dozlarının meyve çapına etkileri aynı grupta yer almıştır. Yani bu dozların 0,05 düzeyindeki etkileri arasındaki fark önemsiz çıkmıştır. İlgili Çizelge ve Şeklin incelenmesinde de anlaşıldığı gibi, artan potasyum dozları ile meyve çapı 0 kg K2O/da dozundan 12 kg K2O/da dozuna kadar artmış, son uygulama dozunda ise azalmıştır. Gövde çapı, meyve sayısı, briks ve verimde de benzer sonuçlar elde edilmiş olup bu komponentlerdeki maksimum değerler 12 kg K2O/da dozu ile elde edilmiştir (Çizelge 4.2). Bu durum deneme toprağındaki Ca/K dengesizliğinin 12 kg K2O/da dozu ile düzeltilebileceğini, daha yüksek potasyum dozu ile dengenin tekrar bozularak bitkide verim ve bazı verim unsurlarının düşebileceğini göstermektedir.

Şekil 4.4. Artan potasyum dozlarının domateste meyve çapına etkileri

Yapılan bir araştırmada (Çolakoğlu, 1985), bitkideki potasyum miktarı ile meyve iriliği arasında bir ilişki tespit edilmiş ve bitkide potasyum noksan ise meyvelerin küçük kaldığı veya potasyum çok fazla ise meyvenin çok iri ve kalın kabuklu olduğu saptanmıştır. Buna benzer olarak Aktaş ve Ateş (1998) domateste yetersiz potasyum uygulamalarında zayıf çiçek tutumu olduğunu, dolayısıyla meyve

70,33 b 73,03 a 73,79 a 73,84 a 73,62 a 68 69 70 71 72 73 74 75 0 4 8 12 16 M e yv e Ç apı (m m)

(33)

26

tutumunun azaldığını ve küçük kalarak soluk renkli ve kalın kabuklu meyvelerin oluştuğunu ifade etmişlerdir. Potasyumun domateste meyve çapına etkileri ile ilgili bulgularımız diğer bazı araştırmacıların (Karakas, 1994; Aydın, 1996; Yagmur, 1997) bulguları ile benzerlik göstermektedir.

4.2.5. Meyve sayısı

Artan potasyum dozlarının domates bitkisinde meyve sayısına etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.5’de sunulmuştur. Uygulanan potasyum dozu arttıkça meyve sayısı artıp azalmıştır. Bitki başına en düşük meyve sayısı (29,20 adet) kontrol dozu, en yüksek meyve sayısı (34,57 adet) ise 12 kg K2O/da dozu ile elde edilmiştir. Diğer dozlar aynı Duncan grubunda yer almışlardır. Bundan önceki verim unsurlarında olduğu gibi meyve sayısı üzerinde de 12 kg K2O/da dozunun etkisi yüksek olmuştur. Bitki başına meyve sayısı önemli bir verim unsuru olup meyve ağırlığı ile birlikte toplam domates verimini etkilemektedirler. Domates bitkisi meyve tutumu ve olgunlaşma döneminde de topraktan potasyumu fazla miktarlarda kaldırmakta, bu nedenle de daha çok potasyumlu gübrelere ihtiyaç duymaktadır (Ferguson ve Eiseman, 1983). Smith ve ark. (1987) yeterli potasyum alamayan domates bitkilerinde zayıf çiçek tutumu gözlediklerini, bunun da meyve sayısında azalmalara neden olduğunu bildirmişlerdir. Deneme bulgularımız söz konusu araştırmacıların bulguları ile paralellik arz etmektedir. Domateste verim, meyve sayısı ve meyve sertliğine etki eden en önemli besin elementinin potasyum olduğu değişik araştırmacılar tarafından da (Smith ve Clark, 1984; Smith ve ark., 1985) bildirilmiştir.

(34)

27

Şekil 4.5. Artan potasyum dozlarının domateste meyve sayısına etkiler 4.2.6. Meyve ağırlığı

Artan potasyum dozlarının domates bitkisinde meyve ağırlığına etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.6’da verilmiştir. Kontrol dozunda meyve ağırlığı 160,45 g ile en düşük seviyedeyken, 8 kg K2O/da dozunda 185,63 g ile en yüksek düzeye çıkmıştır. Ancak bu doz ile 4, 12 ve 16 kg K2O/da dozu arasında önemli bir farklılık olmayıp aynı Duncan grubunda yer almışlardır. Artan potasyum dozları ile meyve ağırlığı da artıp azalmıştır. Çolakoğlu (1985), bitkideki potasyum miktarının artması ile meyve iriliğinin de arttığını rapor etmiştir. Potasyumun domateste ortalama meyve ağrılığını artırması ile ilgili bulgularımız diğer bazı araştırmacıların (Karakas, 1994; Aydın, 1996; Yağmur, 1990) bulguları ile benzerlik göstermektedir.

Şekil 4.6. Artan potasyum dozlarının domateste meyve ağırlığına etkileri

29,20 c 32,53 ab 33,20 ab 34,57 a 31,57 b 26,00 27,00 28,00 29,00 30,00 31,00 32,00 33,00 34,00 35,00 0 4 8 12 16 M e yv e S ayı (ade t/b it ki )

Potasyum dozları (kg/da)

160,45 b 183,54 a 185,63 a 185,07 a 182,51 a 145 150 155 160 165 170 175 180 185 190 0 4 8 12 16 M e yv e A ğı rl ığ ı ( g)

(35)

28

4.2.7. Meyve sertliği

Artan potasyum dozlarının domateste meyve sertliğine etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.7’de sunulmuştur. Uygulanan potasyum dozu arttıkça meyve sertliği son doza kadar düzenli olarak artmıştır. Demiral ve ark. (1999, artan potasyum dozlarının suda çözünebilir kuru madde ve meyve eti sertliği gibi meyve kalite parametrelerinde belirgin bir iyileşmenin görüldüğünü ifade etmişlerdir. Brüning (1976), potasyumlu gübreleme ile meyvenin sertlik ve elastikiyet değerleri arasında olumlu farklılıklar saptamışlardır. Potasyum dozlarındaki artışla meyvelerin delinme dirençlerinin artması; Kacar (1997)’ın da belirttiği gibi, sklerenkima hücrelerinin miktarı ile hücre duvarlarının kalınlıklarının artmasından kaynaklanabilir. Domateste meyve sertliğine etki eden en önemli besin elementinin potasyum olduğu değişik araştırmacılar (Smith ve Clark, 1984; Smith ve ark., 1985) tarafından da bildirilmiştir.

Şekil 4.7. Artan potasyum dozlarının domateste meyve sertliğine etkileri 4.2.8. Meyvede pH

Artan potasyum dozlarının domates meyvesinin pH’sına etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.8’de verilmiştir. En düşük pH (5,10) değeri kontrol dozu ile, en yüksek pH değeri (5,20) ise 16 kg K2O/da dozu ile elde edilmiştir. Kontrol ile 12 kg K2O/da dozları ve 8 ile 16 kg K2O/da dozları arasında önemli bir farklılık olmayıp aynı Duncan grubunda yer almışlardır. Artan potasyum dozları ile meyvenin pH değerleri de artış göstermiştir. Chiesa ve ark. (1998), artan potasyum dozları ile depolanan domateslerde pH ve briks değerlerinin de arttığını rapor etmişlerdir. Aydın

2,45 d 2,58 cd 2,63 bc 2,78 b 2,99 a 0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 0 4 8 12 16 M e yve Se rt liği ( kg/ cm²)

(36)

29

(1996), sanayi domatesinde potasyum gübrelemesinin kimi kalite özelliklerine etkilerini incelediği araştırmasında, potasyum dozlarının pH üzerine etkileri ile briks değerinin uygulamalara göre değiştiği şeklindeki sonuçlar deneme sonuçlarımız ile uyumludur. Adams (1978), yüksek potasyum düzeyinin meyve özsuyundaki asitlik seviyesini etkilediğini ve domates bitkisinde yüksek düzeyde potasyum alımının meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan pH üzerinde olumlu rol oynadığını bildirmişlerdir. Günay (1981), yetersiz yapılan gübrelemelerle yeterli potasyum alamayan bitkilerin meyvelerinin, zamansız olgunlaşma ve aroma bakımından hoşa gitmeyen bir tad verdiğini rapor etmiş ve potasyumca fakir topraklara herhangi bir potasyumlu gübre ile 10 kg K2O/da dozunda gübreleme veya bitkilere %2’lik potasyum sülfat çözeltisinin püskürtülmesini önermiştir.

Şekil 4.8. Artan potasyum dozlarının domates meyvesinin pH’sına etkileri

4.2.9. Briks (kuru madde)

Artan potasyum dozlarının domates meyvesinin briks değerlerine etkileri ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.2 ve Şekil 4.9’da sunulmuştur. Artan potasyum dozları ile meyvede briks değeri de 12 kg K2O/da dozuna kadar artmış, sonra azalmıştır. En düşük briks değeri (%3,67) kontrol, en yüksek briks değeri (%3,97) ise 12 K2O/da dozu ile elde edilmiş olup 4, 8, 12 ve 16 K2O/da dozları arasındaki fark önemsiz olup aynı Duncan grubunda yer almışlardır. Önceki bazı verim unsurlarında olduğu gibi briks de

5,10 c 5,13 b 5,18 a 5,12 bc 5,20 a 5,04 5,06 5,08 5,10 5,12 5,14 5,16 5,18 5,20 5,22 0 4 8 12 16 pH

(37)

30

12 kg K2O/da dozu ile maksimum düzeyde çıkmıştır. Domateste aroma ve salça verimi için briks yani suda çözünebilir kuru madde oranının yüksek olması istenir. Chiesa ve ark. (1998), artan potasyum dozları ile depolanan domateslerde briks değerinin de arttığını rapor etmişlerdir. Demiral ve ark. (1999), örtü altında yetiştirilen Galia çeşidi kavuna uygulanan potasyum dozlarının verim ve kaliteye etkilerini araştırdıkları denemelerinde; artan potasyum dozlarının suda çözünebilir kuru maddeyi belirgin bir şekilde artırdığını ifade etmişlerdir. Aydın (1996), sanayi domatesinde potasyum gübrelemesinin kimi kalite özelliklerine etkilerini incelediği araştırmasında, potasyum dozlarının meyvede çözülebilir kuru madde içeriğini artırdığını bildirmiş olup bulgularımız bu araştırmacının bulguları ile uyum göstermektedir. Potasyum uygulamalarının domateste brikse etkisi potasyumun artan dozlarına bağlı olarak değişmiştir.

Şekil 4.9. Artan potasyum dozlarının domates meyvesinde brikse etkileri

4.2. Potasyum Uygulamalarının Domates Yapraklarının Besin Elementi Kapsamlarına Etkileri

Potasyum uygulamalarının yaprağın besin element kapsamlarına etkileri ile ilgili verilerin varyans analiz sonuçlarına göre, dozların P, K, Ca, S, Fe, Zn, Mn ve Cu kapsamlarına etkileri istatistiksel olarak 0,01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Diğer taraftan potasyum dozlarının yaprağın N ve Mg kapsamlarına etkisi istatistiksel bakımdan önemli çıkmamıştır (Çizelge 4.3).

3,67 b 3,87 a 3,90 a 3,97 a 3,93 a 3,50 3,55 3,60 3,65 3,70 3,75 3,80 3,85 3,90 3,95 4,00 0 4 8 12 16 B ri ks (% )

Şekil

Şekil 1.1. Türkiye’de örtü altı sebze yetiştiriciliğinin türlere göre dağılımı (milyon ton)
Şekil 2.1. Potasyumun ürün ve hastalık/zararlı görülme oranına etkisi
Çizelge 2.1. Akdeniz yöresi koşullarında yetiştirilen bazı bitkilerin vejetatif aksam ve meyve üretimi için  gerekli N, P, K miktarları
Çizelge 3.1. Antalya İli’ndeki iklim değerleri (Anonim, 2010)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışma dav­ ranışları açısından ise kontrol ve deney grupları arasında &#34;çalışmaya başlama ve sürdürme&#34; davranışında fark anlamlı bulunmamış,

Başta sağlık personeli olmak üzere hastanedeki tüm personelde aşırı yorgunluk, stres, yabancılaşma, çatışma ve tükenmişliğin artması sonucunda hastaların

Çizelge 4.1 Tuz stresi altında yetiĢtirilen kavun genotiplerinden ve bunların kontrollerinden elde edilen fide yaĢ ağırlığı ortalamaları (g),

Hedef Genlerin mRNA Ekspresyonun Optimizasyonu ve Analizi: Elde edilen cDNA'lar kalıp olarak kullanılarak, antikor sıra analizi sonrasında 2 kat ve üzeri çıkan

Dans Pour Un Nouveau Roman, Robbe-Grillet nous parle de l’importance de l’homme : « Comme il n’y avait pas, dans nos livres, de personnages au sens traditionnel du mot, on en

Klâsik Türk edebiyatında gül, sevgilinin; bülbül de âşığın sembolüdür. Gülün benzetileni olduğu için sevgiliden doğrudan doğruya bahsedilmemiş;

Genel olarak kısa dönem Phillips eğrisi analizinde, işsizlik oranı ile enflasyon arasında negatif yönlü bir ilişki olmasına rağmen uzun dönem analizinde iki

1980 ve 2005 yılları arasında, yıllık olarak 1987 fiyatlarına çevrilerek fiyat etkisi giderilen dayanıksız ve yarı dayanıklı tüketim malları tüketim