• Sonuç bulunamadı

Buddhist Vakıfları Hakkında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Buddhist Vakıfları Hakkında"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

a n l - k a H : U i n i c l a o

Prof. W. R U B E N

Uir Uriliçi mümkün oldiipu iii>h»-iu- »v-ki urihin fenomenlerini preluslora ya kudar gc ri götürmelidir, zira tarihin lemellcrini orad.. bulur. Bilha»ya Biiddhizm için, mclud İIIIM riyle bu mühimdir ve faydalıdır, bugün ıi.« yapılma»! mümkündür. Çünkü Huddha. İlini yüİuek kültürünün <ki hu yüksek kültür osa^ ititıariyle muhacir AriJerin M. e. 1500 sene­ lerim kadar gider) devamınca yalnu bir /i-liwof olarak yer alır; fakat Huddhiznı dini \A olm*y«n. iptidaî, preliiMorik Hini dinle rin^ doğmuştur, yani en eski ^maniy.m. Buddhitmin hir menbaıdır ı 2 ) . Buddhisi mİMinı. preliiMorik. primitif gizli cemiyeilr>-r« kadar geri götürmek lecrüln» edilmiş (H>. fakat bu i$ muvaffak olmamıştır.

Buddhivt camia»! BuddhistIrrin 2

grn-bundan

mütevekkildir. Keşif olan ve ke^riş olmıyan BuddhİKtler. Kefi$ olanların vazift-«i işsis, evsiz barkaız fakir ve bekâr kalmak­ tır. Yani onlar . Hindibanda seyahat ederler, pntik noktai nazardan seyahatin imkan<ı/ olduğu yağmur mevsiminin ancak üç yaz ayında bir yerde bir günden fazla ka­ labilirler. Senenin diğer kısımlarında ?H> yahal etmek ve günlük gıdalarını dilen­ mek mecburiyetindedirler. Fakat keşiş olma­ yan Buddhîstler. buna mukabil içtimaî hayatla, vazife ile ve aile bayatı ile meşğci olurlar. Onların Buddhizmi, ahlâkî kaidele -le mukayyet bir hayattan başka birşey değM-dir. (Meseli alkol, et yemek, hırsızlık v. >. yasaktır) ve herşeyden evvel onların vazifeli seyahat eden ve dilenen Buddhist keşişlere yiyecek vermektir. O halde Buddhistlerin her iki grubu birbirini tamamlar ı 1 ) . Keşişler münevver Mnıfı. ke^i^ olmıyanlar da işçi sınıfını teşkil eder. Keşişler işle ıne.N-gul sınıfın içtimaî bağlarından ayrıdırlar ve hiiliin aile, devlet ve memuriyet hayatından muaftır. Onlar öyle bir hayaı .«ürerler ki udece tabiattan topladıkları yiyeceklerle ge­ çinen iptidaîlerle mukayese edilebilirler, yani çalışmazlar ve i.«likbal i^in de çabalamazlar.

Biiddbaııııı zamanında. (Milâttan 6 asır I'wel) l.ugiinkü Hindistan'da olduğu gibi tanı mânası ilr iptidai olan sayısız kavimler vardı. YaİMi/. mahsuldar nehir cahillerinde köy v«« şehir hayatı inkişaf etmişti. Hindistanm dağ­ lık ve ormanlık kı»ımlarında çoban, avcı, ve iptidaî çiftçilerden mürekkep göçebe kavim­ ler yaşardı i S ) . Daha Buddbanın zamanın­ dan evvel Brahmanlar arasında şu »del vardı: ihtiyar Brahmanlar köy ve şehirden ormanı çekilirler vc yapraklardan yapılmış kulü­ belerde dinî ve münzevî bir bayat sü­ rerlerdi. Buddhaııtn keşişleri bu eski Brahman asketlere kısmen müşabihti, on­ lar yalnız ihtiyarlıklarında (Rüyük baba iken) değil, her yaşta inzivaya çekilirlerdi, ve yine Buddhi<t asketleri Brahmanlarnı git­ tiği gibi. karı! Arı ile birlikte gitmezler ve dai-mî bir şekilde inzivada kalmazlardı. Yalnız pek az Brahman ihtiyarları, yaprak kulübele-rindeki bu nevi münzevî asket hayatlarından bıktıkları zaman. Buddhistlerin yaptıkları gi­ bi münferit bir halde devamlı bir seyahat ha­ yatına başlarlardı. Böyle dinî bir seyahat ip­ tidailerde yoktur. O halde bir Buddhist haki­ kî bir iptidai değil, bilâkis o şehir kültürünün inceliğine karşı, romantik bir şekilde, şuur ile iptidaî olan bir reaksiyonda bulunur. Ya­ ni Buddhist keşişi tekrar kısmen iptidaî ol­ muştur: O iptidaîler gibi yaşar, onlar gibi av avlıyamaz. yalnız keşiş olmayan Buddhist-lerden dilenir.

İptidaî Hint çiftçileri ormanla ka­ palı olûn araziyi tarla haline getirirlerdi. Fakat köylerinin yanında yalnız bir koruluk bırakırlardı; orad» ilâhlarına ibadet ederler­ di. Vasati Hindistan dağlarında bulunan Mıındalann bu suretle kurdukları mu­ kaddes koruluklar bugün bile vardır (6) ve her ihtimale göre prehistorik zamanlarda Mundalar. muahharan Buddha"nın müessir olduğu Gani vadisinde de yaşamışlardı. • Uuddba'nın zamanında, şehirlerin etrafını aynı şekilde koruluklar çevirmiçti-, zengin

(2)

174

lıeylrrİM \ r hiiyük tiktarUrın nıüs<4t<i«'>i ii<-İMi korulıdıUr l>«h^-r ınünkali|) olmusluı. B« İMkçrkrrİH i^indr llralinwn ilâhlartııiM mâhfdleri vardı. Fakat ariık l«u yrrirriu

ıbildiflinıü» j^örrl mukedde» tnr mâıuM yok­ l u ; ancak ;;c4ıirlilerin dinlmme makallerİHi tefkil rdrrdi. Buddha vr kekleri sryahalk'ri «uMüinda fi^n |»ldikleri laman hu koruluk­ larda o(urur!ar vc vaıa ederlerdi. Şehir­ lerde uyumaklardı. Oğle vakti, gıdalarını di-Icnnack üaere bir defa fehrin Kokaklarını «lo-lafirlar ve bu bahçelere yenırk yemek ve din-tciMiwk ü>ere ditnerierdi. Bu »ev: Itahçeier.

Buddh* ve kcfiyleriae veriim ilk lırdiy«-. lerdi. Buddha'nuı fıayatında M I I | I Î N te aym

zaaMuida umumî (*l bir kadm olan Amr>ı-pali'nin. büyük Vaifalı ıchrinin yanmdaki Mango a^acı koruluğunu ve keza dindar bir tüccar olan Srava»ii'li Anatkapındada'nm. gmt\ Jeta • koruluğunu Huddhaya hediyv ettikleri anlatılır: tüccar. Buddha iv'in İM ko­

r u l u ^ «atHi almak i»ledi|i Mmaıı. |*ren« J«--U . v«ni bahçe »ahibi toprakların fiatuıı yük-MTİtaiy ve tucrar. koruluğun bütün toprağını örteeek olan altın para mukabilinde »alın al­ maya mecbur otmuflur (7^ Bu halde bu din­ dara Buddha için alınacak hiç bir fey pahalı gelmiyordu ve bu aurttle bu tüccar BuddhiM vakfma karyı iik olarak güalerilmif olan ett yükaek alieenabldc şerefine nail oldu.

Buddhial keyifleri b« konıluku büyük ağaçlarm alımda fccelerlerdi. Orada, ip-tidıdlerin bııgin de HinditUnda ytptıkU-n gibi, y a p r a k l a r ^ kulübeler (8) yapar­ lardı. Birhor denilen bir Munda kavminin iptidaî kulübeleri yapraklardan yapıimif oi-matma rağmen, yağanurdan mahfiıadur l 9 ı . Bu nevi kulübeler Buddhist keşiflerinin yağ­ mur aylarında aığınmalanna yarardı. Bu ke< ^lerin bu şekildeki kulübelerinin rcliefteri vardır. Canj Mhilinde gonKiğüm Brahman adcellerinin kamıştan yapılmış kulübeleri d* bu kulübelere çok benzer ( i t i ) .

O halde, köylerin yanında mukaddes koruluklardan mürekkep eski ormanların lu-kiyeleri kalmıştır ve daha sonra şehirlerin yanındaki koruluklar, ^birlilerin dinlcnım* yerleri olmuftur: bu yerler Buddltixt

keşişle-(0f Bunuala «ski YunanlaUndakl HetcK'ler*

nttt«Mh aencin ve «ok mUiMvvsr kadtntar kMV-dlImlfUr.

li larsitmlan liK'i'kün o l d u ğ u zaman I r k i n dini ilil>arlaıını kazanmışlardır.

Kuddhi-«t dinini ihtiva ı-dt-n ı>ki „„.,,,^ Wr külliyaimda. ke>iş o l n ı a y a n U n n kt..i> ,,. Unlara eşya verdikleriudt-n <;ok l)alıs<'()i|i, . riyalar ekrfriya şunlardan i b a r e n i : Klbj... yemek, mesken, ilâç ( İ l i . hülâ»a baya» i,;i„ elzem olan şeyler, liınılarııı i ç i n d e bi/i,,, en mühim olanlar meskenlerdir. Kn Buddhist keşişlerinin yapraklan y a p ı l n u s i,,, lidai kulübelerinden a»ırlardan sonra. Mu,],) hist manastırları inkişaf etmiştir. Hu inkiş.-<f mufassal bir surette tasvir edilemiyor. Vnk.» rıda Italısedilen metin külliyatının ııi>İH-ttıı ımiahhar zamana ait ulan yazılarında manus tırlar zikrediliyor ı l 2 » . mesrln: liııddlıa ınn. keşişlerin, manastır «vibara» cv. m a ğ a r a , ku

lübe V, s. «le ikamet etmelerine müsaade «İliği, vr bir lürcann da Karagrilıu gelirindi-, keşişler için l ü y l e binalar yaptırdığı

unlatıl-mıştır ıIHı. Keşişler için tabladan veya u,^ ladan yapılan bu binalar, keşiş u l m a y a n l a ı tarafından toplantı yerleri, kiler, yrmeklıaıu-ve lıamam olarak vakfedilmiştir ı I t t . Hu kü­ çük manastırlar bazan yalnız üç y a ğ m u r uyı. ııa mahsus olmak üzere bir k ö y ü n yamndjıki urmanda yapılır ve keşişler küçük « r u p l a r İmlinde, bergün gıdalarını dilenmek ü/ı-ı-köye giderler ı l S ) . Rüyle küçük bir ınana> tır dahi muayyen bir organizasyona ve bir ida­ reye muhtaçtır. Fakat Bnddhistlerin hususi­ yetlerinden biri. onların bir başla idare ulu­ nan ve bir vahdet teşkil eden camia (kaioiik lerde olduğu gibi> halinde teşkilâtlandınt-mamalarıdır (16). Münferit eyaletlerin ve birlerin Buddhist bir âmiri de yoktur (Pisko pos gibi). Yukarıda bahsedilen m a n a M ı r l a r m da resmi bir âmiri yoktur; onlarda y a l n ı z umumi bir kaide vardı, o da Buddhizm cami sının kıdemlisinin, camianın başına geçme­ si idi.

Buddhist keşiş camiasına mensup o\a» ların kıdemlisi, beraber yaşadığı veya inziva­ da rastladığı keşiş grupunun başı idi. Yeni gelen her esyyahın. derhal hayalı sorulur ve kıdeme göre .«ınıfa ayrılır. Fakat m a n a s t ı r m böyle bir başının «17). eski zamanda manas­ tır idaresi >le az meşgul olduğu muhtemeldir, çünkü cemiyete varidat tahsis etmek için. Inı manastır arazileri işlenemezdi. Fakat hirka<,' manastır memuru vardı, meselâ yemek dajîı-tan memur gibi. Köylülerin k ö y d e n

(3)

getirdik-Ijri ve yahu» kejijieriii dilendikleri .Ş«"J |,M jhUy*!*' hastalar nazarı iühara al mu ^ şekilde dağıtılırdı. Ua^ka bir kejis mes ken ijlerini tanzim ederdi. Yeni ^tlen i^;„ lıer a k f i n » muayyen bir yer luıltındurmak meeburiyrtindeydi. Başka bir memur da ınalaemeyi idare ederdi; bu malzemenin lâm-İMİar İÇİM y»^' ibadet esnasında kullanılacak tStsü- ilâç ve « i r e olduğu muhremeldir. Di |er Wr keşiş de, sofuların tarikat mensupla-n»a hediye ettikleri elbiselere ve onların hak (tiyle t«k.«>m ve muhafazasına bakardı i 18).

Kil manastırlar BuddhiM tarikatına, yani lıOlün Buddhistlerc aitti. Kuddhanm Jeia kv>-nıluğu hediyesini kabul ettiği zamandan itib ı. ıtn bu hediye vermek işi Hint hukukundaki Wridele g ö r e yapılır, yani hediye veren kim-«e, alanın eline MU döker ll9>.Huddha zann hindan sonra Buddhizm camiasına vakfedile­ cek o l a n bu türlü hediyeler aynı merasimi** İ c a b a hangi Buddhist'e verilmiştir? (20) F>. 11 Hindistan'dan maalesef buna mümasil

vc-sltaiara malik değiliz ve elimizde bulunan bu liediyelerden bahseden hukuk kitapları Hud'i-Kiıt'lerin değil Brahmanlanndır.

Buddhisllerin bu hayır işleri'e olan mıi-Huebetlertni iyi anlamak için BrahmaniariM itini tasvir etmek lâzımdır. Brahmanlarda d:ı Itayir için mal vermek keşiş oimıyanların <-«an vatifesidir, buna mukabil hediye almak ^ Brahmanlara verilmiş bir imtiyazdır. ICrkek

v«.kadın köle, fil, sığır, beygir, kısrak vp ftria gibi herşey hediye edilir (21). Halbuki Buddha bütün bunların kabul edilmesinden ' imlina etmiştir (22). Yine Buddhistler

taru-{mdan kabulü yasak edilen para da Brah-i M n Brah-i a r c a en fazla hoşa gBrah-iden bBrah-ir hedBrah-iyedBrah-ir. Milâttan evvel 4 üncü asırda K a u t a )-ya (23) tarafından )-yazilmw olan vc devlcl ' hukukundan bahseden bir kitapünı. Kralm

mânevver Brahmanlara yiyeceklerini karşılı-yacafc bir şekilde olan ve ver;;iyc tabi tutu!-nwyaii. ekilmiş bir ara/.i vc Bıalımun an­ ketlerine de. kurbanlar için ve inxivuyu vekil-meleri için ekilmemiş bir arazi verdiğini i»û-reniyoruz.

Kitapta bil hükümlere şunlar >la ilüsv «-dilmiştir:

Kral. kendi köylüleri uiasinda, Bralı-ıııaıı orman münzevîlerinden ha^ka hiçbir camiaya tahammül edemezdi, (.lünkii

Hriihmii-175 nizm o zamanlar Hini devletlerinin bir ne\i re.smî dini idi ve Krallar Brahmanlara yar­ dım ederlerdi. Brah man 1ar. bu hediye verme sistemi ile varidat sahibi oluyorlar (24Kyani K r a l Brahmanlara köyler hediye ediyordu, bu köylerin topraklarını köylüler işleti­ yorlar ve geliri de Brahmanlara veriyor­ lardı, O halde Brahmanlar toprak sahibi değillerdi, ı meselâ onları satamazlardı) yal­ nız köylülerin Krala verdikleri (hububat ha­ sılatının 1/6 i ) vergiden is'ifadc ederlerdi. Bu suretle. Hint Kralları tarafından, kâh münferit bir Brahmana (ailfsinin veraset hu­ kukuna şamil olarak>. kâh l>ir Brahman ma­ bet veya manastırnın htı neviden âlıycler \v-rilmiştir. Böyîe bi; \uridat hakkı, bir ncvi Brahman vakfı diye tavsif olunabilir. Btı türlü hayır işleri bakırdan bir levha üzerin-^ kazılarak yazılır ve bunlar hakikî vesikalar olarak muhafaza edilir; bunlardan bir çok­ ları elimizde mevcuttur (25). Buddhanm ca­ miası bir askeı camiası olmakla beraber Kau-lulya devleti bu nevi hediyeleri Buddhistlerc vcrmcmişlir. Buna n a / a ı a n kabul etmeliyi/, k i , Buddhist manaHltrları (eski zamanda)

böyle bir şekilde \erileii hediye olarak tesbit edilmiş arazî vcrjjileriyle değil. keşı.s olma­ yan iiuddhistlcrin tekrar tekrar verdiklcıi hcdiycler'c geçiniyorlardı. Bu hayır işleyen­ ler arasında bîr K r a l da olabilirdi, fakat o Buddhistlere, devlet, din rcyisi .sıfatiyle değil bilâkis hususî bir dindar olarak hayır işlcı-di. Bundan, ve başka devletlerden anlaşılıyor k i . Brahmanlar köylülerin dinini temsil edi­ yorlardı. Onlar köylere dayanıyorlardı. Fu-l.at Buddhizm yalnız eski Hiıulislan şehlrlc-riiKİe inkişaf etti. onun desteği şehirliler, tüc­ carlar ve san'atkârlardı. Brahmanlar ebedî bir

varlığa inanırlardı. Buddhistler ise bunu in­ kâr ederlerdi. Buna nazaran Brahmanlar ebe diyet için hayır imlemeyi teskî Brahman vesi­ k a l a r ı n d a «Güneş ve Ay j>arladıpı müddetçe» V. s. denirdi t düşünürlerdi, faka! Buddhistler seyahat ederler ve daimi ikanictfjaiia luzum •îörınezli'idi. Yalın/, üç yağmurlu ayda barı­ nacak yerler ararlardı »261.

K a 11 t a 1 y a'dan biraz sonra, yanı Mı lâllan evvel H öncü asırda HindiManm en bü­ yük Krallarından A>oka. luikümcti i<liir<- edi­ yordu. Hindislanda o /amanki dinlere karş; ınüsamahakâı- davraııudı. fakat salisen en zi vade Bnddhi/mi M-vcrdi: mümkün olsaydı

(4)

176 /'ROF. W. RVHEN belki de bu dini devlet dini olarak kabul

<.•-derdi. Buddhiznt dini ebediyatı, işi ve çalış­ mayı reddeder. Buddha aile. devlet ve cemv yet bağlarından kaçınan keşişlere vâz ederdi. Bu din hemen hemen bütün Hindislana şamil olan Aşoka devleti gibi kudretli bir devletin di<(î olamazdı. Aşoka'nın tam mânasiie bir Buddhist keşişi olup olmadığı bugüne kadar halledilmiş bir mesele değildir (27). Aşoka herhalde mümkün olduğu nisbette Buddhi:>t ahlâkını halka yaymak için çalışmıştır, biz­ zat kendi de hayvan ve insanların öldürülme sine mâni olmak için et yememiştir, istilâ harplerinden, av v. s. den çekinmiştir. Budd-hisilere birçok hediyeler vermiştir. Fakat biz onun sayısız kitabelerinden, Buddhistlcre ara­ zi hediye ettiğini değil, Buddhizm için yaptı­ ğı gayretlerden gururla bahsedildiğini anlıyo­ ruz O halde (Kautalya gibi) onun da Budd-hislleri bir nevi timar sahibi haline getirme­ diği anlaşılır. Aşoka Acivaka'lar denilen bir­ kaç keşiş için bir gnays tepesi içinde mükem­ mel mağaralar yaptırmıştır. Bu mağaralar e» eski askct mağaralarıdır ve bunlar Hindista-nm kitabelerine yazılmıştır, fakat Buddhist-ler için, onun tarafından yapılmış, bir biıcı elimize geçmiştir. Acivaka'lar ortadan yok ol­ duğu zamanlara ait sayısız ve san'atkeranc bîr tarzda yapılmış olan Buddhist mağarala­ rı V. s. bugüne kadar kalmıştır.

Muahhar Aşoka hikâyelerinde Aşoka'nın 30.000 kadar (28) yahut da daha sonrı 60.000 kadar (29) Buddhiste yemek verdiği, her askete kıymetli elbiseler hediye etti­ ği, Aparantaka, Kaşmir ve Tukhara Budd­ hist camialarına 1000 milyon altın hediye etaği (30), 84.000 Buddhist mabedi inşa et­ tirdiği anlatılır (31), fakat bu efsane Budd-hittleri timar sahibi yapmak için verilen hedi­ yelerden bahsetmez. Aşoka yalnız bu mabet­ lere her günkü ibadet için 1000 lâmba ve lâmba yağı, tütsü, çiçek getirmeleri için «bü­ tün memldcetlere» emir verirdi. Bu hediye­ lerin muayyen bir vergi nispeti dahilinde ve­ rildiği görülmez.

Buna benzer bir halt yani Milâttan son­ ra 6 mcı asırdaki Kral Harşa'nın cömertliğini bize Çinli hacı Hiuen Tsang anlatıyor. Mar­ şa da Hindistanm büyüklerinden olup Aşoka

gibi cömerttir. O Buddhist keşişleri gibi yal-n » yağmurlu mevsimlerde sabit ikametgâhdu

otururdu; senenin diğer mevsimlerinde hi, hükümdar ve baş hâkim olarak seyahat eder­ di. Her beş senede bir. bir yerde büyük bir içtima yapardı. Ve bu müddet içinde lopla-nan mallan keşişlere (yalnız UuddIiİst keşiş-lerine değil) dağıtırdı (32). Binlerce Budd­ hist mâbedi inşa ettirdi.

Hiuen Tsang bu büyük hediyeleri gözl». riylc gördü, fakat ne burada ne de Hindistan ve Türkistan v. s. manastırları hakkındaki notlarında Buddhistlcre timar verildiğinden bahsediyor (33).

.Milâttan sonra 700 senelerinde Hind(>-tanda Buddhizm tahsil ed^n Çinli b i ; Budd­ hist olan Using büyük Buddhist Nalanda ma­ nastırının, civarındaki 200 den fazla köye malik olduğunu, yani birçok K r a l l a r ı n z,-»-manla bu köyleri veya daha ziyade varidatlu-rını manastıra tevdi elliklerini b i l d i r i yor (34). Hiuen Tsang kendi hatıralarında, hu manastırdan bahseder, fakal köyleri zik retmez (35), herhalde köylerin m a n a s t ı r a t« bi olduklarını biliyordu (orada 15 ay yaş.»-mış ve tahsil etmiş), yalnız kaydedecek kadar ehemmiyetli addetmemişli. Filhakika bu mr.-nastır idaresinin resmi vakıf hasılatından tîfade etmeksizin mümkün olduğu da düşü­ nülemez. Nalanda harabeleri senelerdenbcri ağır ağır kazılmaktadır ve bu kazılar bu keşişlerin haberlerini teyit etmektedir. Bıı manastır bir üniversite tarzındadır. Çok eskiden burada (Hiuen Tsang'a g ö r e ) 500

tüccarın, 100 milyon altın para mukabi­ linde satın aldıkları ve Buddhaya hediye ct-liklfi'i bir Mango koruluğu vardı. Bu arazi-(yani Mangadha) nin 4 Kralı muazzam bina-• lar, mâbet ve manastırlar kurdurdu ( 3 6 ) :

bunların en sonu olan Baladitya 515 de tah­ ta çıkmış olan Hun Kralı Mihrakula ile ayuı zamanda yaşadı. Nalanda'ya Milâttan sonra 450 tarihindenberi Krallar yardım ediyordu; ve biz 750 tarihine kadar bu yüksek mekte­ bin, yani üniversite tarzında olan manastırıtı öğretmenleri olarak meşhur Buddhislleri tanı­ rız (.37). Bu mekteplerin olgunluk zamaıu Buddhizmin son şa'şalı devrine tesadüf eder. Bu manaslırın daimî bir varidatı v a r d ı ; fakat bununla beraber serbest vergileri de vardı, meselâ bir Kral, Buddhistler arasında eski bir âdet olduğu üzere, hergün 40 keşişe bakmak vazifesini üzerine aldı. Burada Hiııcn

(5)

BUDDHIST VAKIFLARI HAKKINDA 177

T u n g zamanlarında, eserleri bizce kısmen ta-nınmif olan binlerce keşiş ve büyük âlim ya­ şamıştır.

Nalanda, büyük Buddhist Üniversitelerin­ den biri i d i ; fakat küçüklerin bütün Hindis-tandaki adedi sayısızdı. Milâttan sonra 400 senelerinde Hindistana seyahat eden Fa Hian adında diğer bir Çin muhaciri (39), Buddha-nın ölümünden onra Hint Bey ve tüccarları­ nın tarlalar, evler, b&hçeler, insan ve öküzler verdiklerini bildiriyor. Fa Hian yine şunları kaydediyor: Orissa'daki bir Kral o asırda ö-len bir azize bir manastır vakfediyor. 24 dönüm olan bu manastırın, hududunu bir al­ tın sabanla çiziyor, ve bu arazideki evleri sa­ kinleri ile birlikte hediye ediyor. Bu h»îdiye-yi, Brahma âdeti veçhile, bir madenî levha üzerine yazdırıyor (40). Ayni şekilde Bengal Kralı Dharmapala 8 inci asırda Vikramaşila Üniversitesini, orada devamlı bir şekilde otu­ ran 108 keşişe verilen vakıf sayesinde kur­ muştur. Diğer bir misal de şudur: Raca Raca adındaki Çola Kralı 1006 senesinde bir Öuddhist mâbedine bir köy hediye ediliyor, bu köyün hediye edildiğine dair vesika mu­ hafaza edilmiştir ( 4 1 ) . Raca Raca bir Şivait-ti. Fakat inşa ettirdiği Şiva mabedinde Budd­ hist ve Vişnuit reliefleri de yaptırmıştır. Vallabhi hükümetini idare eden Şivait Kral­ larının 7 Buddhist manastırına verdikleri

ara-n hediyeleriara-ni bildireara-n vesikalar elimize

geç-mîştijr (42). Bütün bu asırlarda Hindislan-daki sayısız Krallar arasında Buddhizme yar­ dım maksadile, çalışanlar olmuştur. Fakat bunlar Buddhizmin inkıraz bulduğu zamana tesadüf eder. O zamanlar Brahmanlar kısmen münakaşayla, kısmen de siyasî kudret ve en-trikalariyle Buddhizmi hatırdılar. Buddhizm o zamanlar Hindistanda öldü, fakat Brahma-nizmde değiştirilmiş bir şekil içinde kaldı.

(Buddha, Brahmanların ilâhı Vişnunun vü­ cut bulmuş bir şekli olarak izah edildi). Buddhist mukaddes mâbetlerî Brahmanlar ta­ rafından alındı. Belki de ilk manastır kurul­ ması âdeti o zamanlar Brahmanlardan alın­ mıştı (43). Zira bugüne kadar daha eski bir Brahman manastırını bilmiyoruz.

Brahman ve Birddhîstlerin münasebetle­ rini açıkça arilıyabilmek için rahip tipleri a-rasnidaki prehistorik, etnolojik bîr farka dik­ kat nazarımızı çevirmemiz icap eder:

Mun-dalarda, (Bak yukarıda) 1) Köy rahipleri, 2) Sihir yapan rahipler vardı. Köy rahipleri kısmen memur gibiydiler, her köy sakinlerin­ den kendine düşen hububat hissesini alır ve bununla köy camiasının resmî kurban işlerini y a p a r d ı ; böyle bir rahip memuriyetini teva­ rüs ederdi. Sihir yapan rahipler münferit in-t^anlann emri ile sihir âyinlerini yaparlardı, kendi köyüne bağlı değildi, herkesten para alır ve mevkiini tevarüs etmezdi (44). Brah­ manların, irsî rahip ve bir nevi timar sahibi olmak itibarile, iptidaîlerdeki köy rahipleri­ nin halefleri, Buddhist ve JainaMardaki tâ­ r i k i dünya tarikatlerinin ise, iptidaî sihirbaz­ ların halefleri oldukl&rı, (her ne kadar isbat edilemezse de) düşünülebilir, (bak: Yukarı­

da Şamanizm). Çünkü sihir rahipleri eski Buddhistler gibi tek başlarına yaşarlardı.

Şimdiye kadar elimizde bulunan malze­ meye nazaran Buddhist manastırlarının Budd­ hist asketlerlnin koruluktaki yaprak kulübe­ lerinden inkişaf ettirilmiş olduğu görülüyor. Nalanda hakkında Hiuen Tsang şu malûmatı veriyor: Sangharama, yani manastır kelimesi tarikatın koruluğu demektir. Fakat koruluk­ tan manastıra olan bu inkişafın umumî tarih noktai nazarından, yalnız Hindistanda vuku bulduğuna emin olunamaz. Zira manastırlar yalnız Hindistanda inkişaf etmemiştir, önas-yada daha Milâttan evvelki zamanlarda da manastırlar vardı. O halde asketlerin bir manastırda toplanma âdetlerinin eski Hint veya ö n a s y a (Mısır) âdeti olup olmadığı söylenemez (45). Görüldüğü üzere Hindis­ tanda daha sonra inkişaf, o şekilde iler­ lemiştir k i , muahhar Buddhistler Milâttan sonraki asırlarda (manastırlar varidat te­ min edecek kadar büyüdüğü zaman) veri­ len köy vergilerini almak âdetini Brah­ manlardan almışlardı; daha sonra Brahman­ lar Buddhistlerden manastırların (Üniversite­ lerin) tekemmül etmiş bir şeklini elde etmiş­ lerdir (46). Mistik bir Buddhizm olan M«-hayananın, daha eski sayılan Hinayana Budd-hizminden doğuşu ve Buddhist manastırları­ nın inşası takriben aynı devre aittir< fakat Mahayana ile manastırhk arasında fikrî mü­ nasebetin mevcut olduğunu bilmiyoruz. Hina­ yana Buddhistleri dahi daima Pencaptaki Taksila şehrinden, Buddhist tedrisat merkezi olarak bahsediyorlar; fakat orada

(6)

öğretmen-178 m)F. r . RUBE\

ler Ltıiversitelerdc değil, umumiyetle

Hindis-tanın eski âdeti olduğu gibi tek ^lııslara ders verirlerdi; aynı şehir içinde, fakat ayrı ayrı mahallelerde yapılan bu tedris sisteniiniii. Buddhizmde Üniversite teşekkülüne sebep ol­ duğu kolayca anlaşılabilir. Zira bildiğimize göre Urahmanların böyle bir merkezi yoktu ve onlar daha ziyade hususî bir tarzda ledris yaparlardı, yani her Brahman kendi bilpismi k-jndi köyünde öğretirdi.

Buddhii't keşişleri herhalde zamanla Brahmanlar gibi ikiye ayrıldılar: Hunlard;!is bir kısmı seyyah dilenciler olarak yaşaidı. bir kısmı devamlı bir şekilde (kaç sene oldu­ ğu malûm değil) bir manastırda âlim ve öğ ifimen olarak kalırdı. Manastırlarda bu de­ vamlı kalış eski seyyahların yalnız bir tarafı­ nı hatırlatır: O da yağmur mevsimi zamanın­ da manastırlarını terketmeleri ve ormandaki kulübelerine gitmeleridir. Bu âdet bugün Sey­ lân'da vardır (47). Bu keşişler için yaprak kulübede ikamet etmek âdeti, eski 5seyalmt hayatının bir bakiyesidir; halbuki bu âdet se-'yahat eden keşişlere bir yerde devamlı bir

şekilde üç ay oturmaya müsaade ediyordu. Seylân Buddhistleri Hinayanist'dilcr.

Manastırların yanında Buddhist mülkü olan Buddhist mâbetleri vardı, bu mâbelle.c Stupa denilir (bak: aşağı uygurca metne). Buddha'nın ölümünden $onra onun yakılmış cesedinin bakiyeleri muhafaza edilmiş ve hür­ met görmüştür (48). Buddha'nın ve en bü­ yük talebelerinin saçları, dişleri kemikle­ r i , elbise parçalan üzerine prehistorik Me­ galith mezar tarzından inkişaf ettirilmiş olan mukaddes mâbetler kurulmuştur. Aşoka bu türlü 84.000 mukaddes mâbet inşa ettirmiştir. Fakat yalnız Milâttan evvel 3 üncü asırdan-beri böyle mâbetler elimizde mevcuttur ve bu mâbet Uşlannın üstünde birçok küçük kita­ beler vardır k i . bu kitabelerde mâbetlerin bu veya şu kısmını, münevver bir kadın, bir işçi veya bir tüccarın vakıfla yaptırdıkları yazı­ lıdır. Burada da tekrar hususî şahıslar ve ya­ hut Buddhistlere lijtufla bulunan Krallar ta­ rafından arzu ile verilen küçük vakıflarla es­ ki mukaddes mâbetler yaptırıldığı görülüyor. Bu binaların tamiri de münferit vakıflar­ la yapılıyordu. Yapılan binalar masif bir kublwden ibaretti; ve dindarlar bu kubbeleri esas eski çekirdek üstüne, yeni bir taş taba­ kası ilave ederek büyütüyorlardı. Bugün Sey­

lân'da yaşayan âdclicrden vc bazı kazılardan bu gibi mukaddes yerlerin tamir r d i l t r c k hii. yülüldüğüııü görüyoruz ( 1 9 ) .

ilâh Şivaiım 'raınuıMaki ııuılıleseın nıâ-bedini oldukça iyi tamdıtiıını/. için tokrar bir Brahman misalini tasvir ctiı-linı: 15u mâbet Kral Haca Baca Clıola ( Milâllan sonra 985 - 1014) tarafından ım-ydana p<-lirildi. Kral. kız kardeşi vt- karıları bu mâlıodc büyük varidatlar vakfediyorlardı. Bunlar mabede allın vc mücevlıciat hediye ediyorlar ve K r a l Seylân'a kadar uzayan hükûmelinin >sayı<;ız köylerinden aldığı hediyelerle varidat temin ediyordu. Mabede AOO dansöz k o y m u ş t u ; bunlardan her birine ihtiyaçlarını karşılıya-cak kadar ev ve arazi veriliyordu; daha son­ ra 212 erkek mâbet hizmetçisi, sayısız âlim ve rahip mâbede getirildi. O halde mabedin bütün memlekette iktisadî ve manevî tesiri çok büyüktü; mâbede bütün K'-al hükümetinin hâkim merkezi ve siyasetin de esas kısmı na­ zarı ile bakılıyordu ( 5 0 ) . Cbola hanedanın­ dan sonra Nayak ve Mabralta'lar idareyi el­ lerine aldılar; daha sonra hâkimiyet ingiliz «Şark H-ndistan Cemiyeti» ne ve nihayet İn­ giliz hükümetine geçti. Memleketin mâbetleri Mahratta'ların haleflerine bırakıldı. Bugün hâlâ 102 mâbet'Mahralta Kralları mirasçıla­ rının elinde bulunuyor. .Mirasçılar hükümet­ ten her sene mâbedin idaresi ve tamiri için va­ ridat alırlar vc hâlâ mâbet namına idare edi­ len ve kendilerine faydası dokunan 10 köye maliktirler (51).

Hiuen Tsang yine (52) şunları a n l a t ı r : Ganj sahilindeki bir manastırda B u d d h a ' n ı n dişi, bir bakaya olarak kalmıştır. Mukaddes dişe ibadet etmek için halk o şekilde buraya akın ediyordu k i rahipler, teşhir edilen dişe ancak büyük bir alim parçası mukabilinde yaklaşıp ibadet edilebileceğini ileri sürerek, büyük bir vergiye tâbi tutuyorlardı. Buna rağmen Hiuen Tsang hayretle ve /linî bir se­ vinçle, buraya liergün sayısız hacıların geldi­ ğini ve içeri girmek için bu parayı seve seve verdiklerini anlatıyor (5.3).

Bu misaller gösteriyor k i Buddhist mâ­ betleri hazan (ve yahut her vakit) Bnddiiisi lere varidat lemin etmiştir; fakat maalesef bu varidattan nasıl istifade edildiğini b i l m i ­ yoruz. Buddha'nın j)ara ve allın (Bralıman-larm aksine olarak) kabulünü reddettiği ma­ lûmdur (bak: Y u k a r ı ) ; bu şekilde evvelki

(7)

BUDDHIST VAKIFLARI HAKKINDA 179

ve sonraki Buddh^m arasında büyük fark görülür. Mülk edinme esasmda olduğu gibi, burada eski Buddhizmin Brahmanizmden faz­ la ayrıldığı ve muahhar Buddhizmin Brahma-nizme benzediği görülür.

Brahman mabetlerinde rahiplere verilen varidat bugün de görülür. Hint köylüleri meşhur mabetlere hacı olarak giderler. Mese­ lâ Benares, Gaya, Puri v. s. ye seyahat etmek isteseler bir propagandacmm tavassutunu is­ terler; bu onları uzak köylerden mevzuu ba­ his olan mukaddes yerlere götürür; oraya ge­ lince başka bir Brahman onları alır ve bir­ likte, haftalarca şehrin bir mabedinden diğe­ rine gider; onlara bulundukları yerin efsa­ nelerin; anlatır, umumiyetle küçük vergilere tâbi tutulan âdetleri yaptırır. Meselâ: Puşka-ra mukaddes gölünde bir hamam 60 kuruş­ tur (54). Hacılar dönecekleri zaman Brah­ man rahiplerine muayyen bir hediye verir­ ler. Bu suretle yüzlerce Brah man ailesi bu mukaddes yerlerden elde edilen varidatla ge­ çinir. Bunlar ekseriya Kral tarafmdan ya­ ni mabedin müessisi tarafından asırlarca ev­ vel kendilerine bir vazife tevdi edilen tı­ mar sahipleri ailelerine mensupturlar (55). Buddhist mâbetlerinde bu nevi âdetleri artık görmüyoruz, fakat bu âdetlerin Brahmanla-nnkine tetabuk ettiğini söyliyebiliriz.

Keza Kral Aşoka, bundan maada sey­ yahlar ve hayvanlarm istifade etmeleri için caddelere ağaç diktirmiş, çeşmeler ve hanlar yaptırmış olmasiyle iftihar eder (56). Modern Avrupanın sağlık ve hayvana karşı muhabbet düsturlarına tamamen uygun ol­ makla beraber bugün bile Hindistanda, için­ de yaşlı ve hasta hayvan, sığır, eşek v. s. ye bakılan evler vardır. Brahman misali ver­ mek lâzım gelirse, bugün de Himalâ-ya'nın cenubundan ( A l mora, Rikhikesh) Trans • Himalâya'nm (Kailasa) mukad­ des dağlarına kadar, yahut Canj mukaddes menbalarma kadar olan uzun Brahman hac yolunda istirahate mahsus evlerin kurulmuş olduğunu söyliyebiliriz. Her yaz aylarca se­ yahat eden Brahman hacıları her akşam isti­ rahat edecek ve uyuyacak bir ev ve bir ocak bulurlar. Bu evler v. s. geniş bir organizasyon­ la idare edilir. Bugün biz Hindistandaki bu şeyleri yalnız Brahmanlarda görüyoruz, fakat Buddhist müesseselerinin onlara çok

}>enzediğini söyliyebiliriz. Filhakika Budd-histler, hırisliyan rahibeler ve keşişler gibi hastalarla meşgul olacak şekilde faaliyet gös­ termezlerdi. Bu hastanelerde hastalar keşişler tarafından değil hekim tarafından muayene edilir ve kendilerine ilâçlar verilirdi (57). Buddhist keşiş hiç bir işle mükellef değil­ di (58). Bu nevi hastane ve hanlar, garb kapitalizm devrinde olduğu gibi iktisadî müesseseler haline gelmemiştir. Fakat Budd-hizm ve hıristiyanlıkta insanî düşünceler aynıdır ve eğer Aşoka bu türlü işlerin müessisi sıfatiyle faaliyette bulunmuşsa bunu muhakkak Buddhist olduğu için yapmıştır. Fakat o bu binaların Buddhist-lere tahsis edildiğini söylememiştir; bu sebepledir k i bunlar doğrudan doğruya Budd­ hist vâkfı olarak sayılmaz. Buddhistlerin böyle istirahat evlerini, hastaneleri ve çeşme­ leri kendi kendilerine nasıl idare ettikleri hakkında hiç bir malûmatımız yok, ve bu şe­ kilde işlerle meşgul olan diğer Krallardan da pek az haberdarız (59). Umumiyet itibariyle denilebilir k i Aşoka kendini pratik bir yar­ dımcıdan ziyade halkın öğretmeni ve terbi­ yecisi olarak kabul etmiştir ( 6 0 ) ; ve bunun da .Buddhizmin karakteristik bir hali olduğu görülür.

Bugün artık Hindistanda Buddhizm yok­ tur. Bodhgaya'da en büyük Buddhist mâbedi bugün Brahmanlar tarafından idare ediliyor. Japonlar Benaresteki Sarnath'da yeni bir Buddhist mâbedi yaptırdılar. Bu onların, is-lâmiyetin ve hıristiyanlığın yanında Buddhiz-mi şarkî Asyada bir dünya dini haline koy­ mak için olan gayretlerine bir alâmettir. O-rada birkaç Buddhistin (bunlar arasında bir Alman da mevcuttur) nasıl küçük evler ve yeşil bahçeler yaptıklarını ve yağmur ayları­ nı (veya daha fazla zaman) orada geçirdik­ lerini gördüm. Patna'da gördüğüm bugünkü en büyük Buddhist keşişlerinden biri olan Rahulla Samrityana, başı boş olarak Hindis­ tan ve Tibette seyahat ediyor. O halde artık bir Hint Buddhist vâkfı hakkında fazla hiçbir söz söylenemez. Fakat Seylân, Birmanya, Si­ yam, Tibet, Moğol, Kora, Çin, Japonya'da Buddhizm hâlâ yaşıyor, her memleketle başka başka inkişaf etmiş ve oralarda geniş mikyas­ ta tetkiklerin mevzuu olmuştur (61). Burada Türkistan Uygurlarının Buddhizminden de biraz bahsedilmelidir.

(8)

180 l'ROF. W. RUBEN HiiKİislundaki geniş hir arazinin eski l>ir

snii olan Buddiiist manas'liri «Vihara» (62)

için l)ngün nasıl Bihar deniyorsa (herhalde Huddhist manastırları çok olduğu için, nıes<^-lâ orada Nalaııda vardır) Buhara isminin de Vihara'dan neş'ct elliği görülür. Aşoka zama­ nında Hinllilcr Fencap'lan seyahat elmişler ve Buddhizmi Hint kültürü ile birlikle Tür-kistana getirmişlerdir. Orada yaşayan millet­ ler iranlılar. Toharlar, Sogd'lar v. s. orada Buddhizmi asırlarca devam ettirmişelr (şaya­ nı hayrettir ki Brahmanizmi değil) ve bunla­ rın arasında Uygurlar mühim bir rol oynamış­ lardır. Onlar yalnız Malıayana Buddhizmini almışlar ve asırlarca bu Buddhizmle uğraş­ mışlardır. Zengin Uygur edebiyatının bakiye­ leri vardır, bunlar kısmen tercüme, kısmen dc orijinal eserlerdir. Bu eserler arasında bir va­ kıf vesikası bulunmuştur (63). bir tahta kazık üzerine metin yazılmış ve bu kazık, inşa edi­ lecek olan bir manastırın temeline sokulmuş­ tur. Üzerine sihirli bir sure yazılan böyle bir kazığı yere yerleştirmekle ruhların fenalıkla­ rından kurtulmuş olunuyordu, tşte bu sihirli kazıklardan bu nevi kitabe tarzı inlişar etmiş­ ti (64). Fakat Hindistanda böyle kazıklar bu­ güne kadar bulunmamıştır, çünkü yağmurlu Hint iklimi ağacın muhafazasına mânidir. Bil vesika bir tarihle başlar: Sene, Çin âdeti­ ne göre. bir hayvan ismi ile zikredilir, ay bir Hint yıldızı ismi ile (Purva phalguna = Ju­ piter) gösterilmiştir. Hayır sahiplerinin isim­ leri zikredilmiştir; birkaç dinî cümle hediye vtnıeııiıt ne kadar savap olduğundan bahse­ der (65) ve hayır sahiplerinin, bina ya­ panların, vesikayı yazanların isimleri ve­ sikanın son kısmını teşkil eder. Türkis-tanda vakıf hakkında duvarlara kazılmış olan hiç bir kitabe bulunamamıştır. Fa­ kat Hindistanda yapılmayan diğer bir şey dc, Türkistanda hayır sahiplerinin portre­ lerinin, manastır duvarlarında genişliğine sı­ ra ile resmedilmesi ve isimlerinin yanlarına yazıl maşıdır (66). Bu âdetin İran âdetine da­ yandığı ve Maniheistler vasıtasiyle Türkista-na gelmiş olduğu muhtemeldir. Bu yazı ile birlikte neşredilen resimlerde bu Uygur Bey­ leri ve hayır sahiplerinin herhalde îran elbi­ seleri giymiş oldukları görülüyor; aşağıda sngdan yalnız dört Beyin baslarında süs ola­ rak taşıdıkları mukaddes başlık (üst kısmı ile l>oraber) muhakkak k i Buddhist uçlu

birliği gösteren bir Hint tarzını ifade eder: Bu üçlü birlik: Buddha, câmiası ve umdele­ ridir.

Sayısız Uygur vesikaları ve mukavele­ nameleri aıasında Buddhist camiası mallan-nın idaresi hakkında hiçbir şey bulunamamış, tır (67). Hindistanda böyle vesikalar, iklimi­ nin rutubeti yüzünden muhafaza edilememiş, tir; o halde biz kurak Türkistanda bundan sopva ortaya çıkacak olan buluntuları bekli-yelim. Yalnız birkaç Uygur Buddhist günah itirafından, Buddhist camiası malından bah­ sediliyor (68). işlenilen günahlar arasın­ da bir insanın Buddhist bir manastır veya bir mabetteki mallara el sürmemesi her z«maıı söylenir. Fakat Buddhist mallarının nelerden müteşekkil olduğu maalesef hiç bir yerde zikredilmiyor. Bu malların, kıymetli Buddha heykelleri, elbiseleri, eşyaları, altın ve para­ lardan müteşekkil olduğu muhtemeldir. Kra­ lın Buddhistlere verdiği köy ve tarla varidat­ larını tekrar almaya mezun olmadığı mu­ hakkaktır.

Türkçeye çeviren: Meliha TORKAK

(1) Bu makalede İncelenme*! 'tecrat>e edilen bu

mevzu ılmdiye kadar h i ç kimse t a r a f ı n d a n kaleme altnmamııtır. Fakat HasUng'ln Encyclopaedia ot R e l i -glon» and Kthlcs kttebında charity ^alnu-glvlng;, Monastlcüm, Aiscetism. A«oka maddeleri h i z a s ı n d a mevEuumuz hakkında bIrKz m a l û m a t vardır 2} Bak Ruben'In A c U Orlentalla X V i n . IMO ve d. H . P konferanslar serisi kitap 5 Ankara 1939, Budd-' histllk ve Samanlık adlı makalelerine. 3) B a k : R u ­ ben. Buddhlzm tarihi ^bakılmaktadır). 4) Roeppen, RelUlon dp.ı Buddha I . 1908. 441: Oldenbert;. Buddha 1920. 429. Kern. Manxial of I n d i a n B u d d ­ hism lt9«. to, 5) Ruben. Elsenschmlede und

DAmo-T\fn In Indlen /f».î9. 140 ve m^teaVtb Kayfalnr.

HIndlstandan cetlrllen esyalarm katalogu Antropo-Imçya dergisinde çıkacaktır. S) Elsenschmlede 54: Hastlng'ln E R E Tl. SSO B. daki Crooke makalefd. 7) Oldenberg fM: 1S2, $) »parnasala». bu kelime buftUn de Seylan'da bir ıstılah olarak k u l l a n ı l ı r ; Koepnen 377 K e m */. 9) Elsenschmlede 27. 126.

10) Elsenschmlede resim 52. 11) Oldenberg 403,

M*morl»l Sylvaln W v l . Paris /9J7 . 230. 12) Stede-^ Rhys Davids. PallDlctlonery vlhara. s a m a s h a -mms" 13) K e m 81. 14) OIdenber<t 408, 15) Olden-^<<r•^ 41') ni Koenpen I . 3»2 s. 17) M a n a s t ı n idare »dm* bu^On Seylan'da Mahanavaka denir ( K e r n

U) Bu memur seçilir ^'Koepen T. 379). Sivalt m a

-na^tınnın »efl de avnı Unvanı taşır; B u slvnlt m a ­ n ş e t i n bir mezarlıktaydı. B u r a n ı n seti de gOster-diei bir ce5aret neticesinde seçilmişti: Y a n i bir gece­ de filmOs bir hırsızın burnunu keser. B u bir brahman hlkAyesldlr rKathasarltsagara İS. 100 s.

Ig) Kern »3. Oldenberg 413. 19) J u l i u s Jolly. R e c h t

und .S'tte. >"Xİ " ? .?<l| .^vi-,t„ L*VI 224. 21) Jollv 104 s. 22) Oldenberg 404. 23) I I . I , ;«-20.

24) M, Weber. Oesammette AufsKtxe zur

RelİRİonsso-zlotc«le. »922. «2. 25) JoHv 114: Breloer. Das Orundetcentum İn Tndlen I . 125 s. 20) OldenberR 473 hsslye Buddhist cnmlasının parktan maada ba«k* matı yoktu. 27) Louls de la V a l l i e - P o u s s i n L'Inde aux temps des Mauryas. Paris 1930. 92. lOl, Edmund Hardy. Könlg A»ok« 1913. 25. 29; Taranathsi

(9)

BUDDHIST VAKIFLARI HAKKINDA

181

a « ( h l e h U dM Buddhthiu* rindi«|i hUtorlc«ı Qu»r* U r l r V I . IMO. M». W Aynı yerde » . » ; «ynı yerde

f43, 31) Aym yerde 34t, 32) B u n i y a n h a k k ı n d a

Ayna teyl anlatır; Bamlyan kralı evvelA bUtUn nuu-larını kadınları, çocukları budiıUt keyiflerine ver­

i l ve bunlan bUyUk bir nyatla tekrar «atın aldı <Btal. BuddhUt records <a the western World I, « . Bak: Ayni k l U p u »ayU X X V I I I f:Pa H l a u i . Aynı «uretle A«oka dahi buddhlstlere bUtUn arsı he­ diye olarak vermit ve Ukrar s a t ı n almı«tır.(Hardy U) Bak: Koeppen I . Stt : Büyük merasimlerde buddhlst­ lere çok tasla altın verUml«tlr. 33) l*UrkUUndakl budbUt - Sanskrit hediye vesikalarında yemek. su. elhise v. s. gtbl hediyelerden bahsediliyor, fakat arad hediyesi zikredilmiyor. (H. LUder» 8BAW 1922

24. tf ve İPJO s. 4 {t), 34) S, C h . Vldyabhusana,

Indian Loflc. Mediaeval school i9Q9 145 s. 3S) B.-Jü n , 147 s. 3t) Bunlardan maada cenubi Hindistan daki hir kırat; Beal n, 170, 37>Vldyabhusana 150 M; Beal I I m. 39) Beal I . s. H , 40, Beal I . s. X X V I I

4j) J . M. Bomasundaram, The great Tempel at

Tanjore. Madras 1935. 14. 42) L«vl. 43) Brahman uanastulart hakkında bak. Waber 319. Brahman manastırlarına 'buddhlstlerlnklne u y m ı y a n ınatba Ismi verilir. 44) Blkenschmlede s. 37 s. J9 s.

4S) Bastlnf'ln K R K monaaticism kelimesinde. 46)

9lTalt bir Üniversite Weber'ln 319 unda zikredilir.

tt) K e m tl. 4S) K e m M. 4$; A«oka dahi ondan

daha eski olan kir mabedi bu «uretle bUyültmUytUr. fHardy 44), 50) Bomasundaram 21-2. SI) Aynı yer 33.

S2) Beal. I . 222. 53) Aynı «eklide bir kafa U s ı

><«kiyesl Kapl«a'da B u d d h a n ı n bir bakayası k takdis edilmlttl. (Beal I . S7) 54)

Bisenschmi-Mle 23». 55) mesel* Oayapal ailesi aaya'da Pu«-karpand-lar Pufkar'da. 5S) Bmith. Eırly hUtory ot India 191 s. Hardy 32, 39. 57) Beal I , v.LXII F a Hlan'a gOre. 5») Oldenberg 413. $9) Smith lU. Afoka tarafından tayin edltml« memurların yalnız

t»TUA ve a h l U ü a mı yshut vakıllann

teftifl ile ml 'me«gul olduklarını bilmiyoruz. Afoka klUbelertnde bu farkı g6rmU -yoruz. tl) Koeppen bu mevzu hakkında mufanal bir U U p yazdı. B u k l U p bugün de kullanılır. Bu inevzu hakkında en son H. v. Olasenapp. Der Buddhtsmus İn Indlen und Im fernen O»ten Berlin -ZUrleb 1939 yazdı 62) Agafiıdakt Uygur vesikasının tercümesinin 6^ satırının ba^langırında bu kelime vahar « e U l n d e yazılır. 63) B u vesika Kuça'da bu-l u n m u ı t u . OrUnwedebu-l'bu-ln idikutschari adındaki ki­ t a b ı n d a b u vesika evvelâ Radlotf urafmdan tercüme edllmlf ve ne»redllml«tlr. Radloff'un hata yaptığını

r. w. K . MUlter evveli £BAW Ulgurlca I . s. 4?. ha­

fiyede yazdı. Sonra MUllnr de bir tercümeslitl aynı yerde 1915 nefretti. Müller;zwel Ptahllnschrlften a«s den Turfanfünden. - Bak: Radlotf - Malov. Ulgu-rtsche Bprachdenkm&ler s. 3». 64) MüUer aynı yer­ de 1915 s. 3. 65) M. Wlnternltz. Der Mahayana • Buddhlsmus 19J0 rRellglonsgeschlchtllches L^sebuch von Bertholet; 75. 6«) Bak; Tarih I I . r. 27-8. 67^ Rahiplere vergisiz arazi verileceğini bildiren Uygur­ ca yazıimtf bir vesikanın buddhlstlere dcfiU maninelstlere alt olması muhtemeldir. Bak; Radloff -Malov. 143, 146_ 63) F . W. K . MUller. Ulgurlca I I Nr. 7 ve «. Buna benzer sanskritçe gUnah İtirafları Wlnternltz 71; 73 de vardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Yangına veya elektrik çarpmasına neden olabileceğinden, verilen güç kablosundan başka güç kablosu kullanmayın.. • Sağlanan güç kablosu bu makinede kullanıma

• Yangına veya elektrik çarpmasına neden olabileceğinden, verilen güç kablosundan başka güç kablosu kullanmayın.. • Sağlanan güç kablosu bu makinede kullanıma

Bu anlamda, 2013 yıl başından beri referans değerin üzerinde devam eden yıllık kredi büyümesi sermaye girişlerinde hafif düzelme ve volatilitenin azalması anlamında Temmuz

Yaz Okulu Gelirleri Tezsiz Yüksek Lisans Gelirleri Tezli Yüksek Lisans Gelirleri Sosyal Tesis İşletme Gelirleri Uzaktan Öğretimden Elde Edilen Gelirler. Uzaktan Öğretim

Vergi Borcu Diğer Çeşitli Emanetler Diğer Ücretler ile Ücret sayılan Ödemelerden Yap.Tevkifat Diğer Serbest Meslek İşleri Dolayısıyla Yapılan Ödemelerden Gelir

Hane Halkına Yapılan Transferler Yurt Dışına Yapılan Transferler Mamul Mal Alımları Menkul Sermaye Üretim Giderleri Gayri Maddi Hak Alımları Gayrimenkul Sermaye Üretim

Verilen Çekler Hesabı Verilen Gönderme Emirleri Hesabı Tübitak Özel Hesaplarına İlişkin Gönderme Emirleri Hesabı BAP Özel Hesaplarına İlişkin Gönderme Emirleri

Sürekli İşçilerin Sosyal Hakları Geçici İşçilerin Sosyal Hakları Sürekli İşçilerin Ödül ve İkramiyeleri Geçici İşçilerin Ödül ve İkramiyeleri Aday Çırak, Çırak