• Sonuç bulunamadı

KIRGIZ KÜLTÜRÜNDE KEÇE SANATI VE KEÇE YAPANLARIN EĞİTİM DURUMLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KIRGIZ KÜLTÜRÜNDE KEÇE SANATI VE KEÇE YAPANLARIN EĞİTİM DURUMLARI"

Copied!
154
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KIRGIZ KÜLTÜRÜNDE KEÇE SANATI VE KEÇE YAPANLARIN EĞİTİM DURUMLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Janara ASANGAZİEVA

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

KIRGIZ KÜLTÜRÜNDE KEÇE SANATI VE KEÇE YAPANLARIN EĞİTİM DURUMLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Janara ASANGAZİEVA

Danışman

Yrd. Doç. Dr. H. Serpil ORTAÇ

(3)

i

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

……….……….Janara ASANGAZİEVA’nın Kırgız Kültüründe Keçe Sanatı ve Keçe Yapanların Eğitim Durumları başlıklı tezi………..tarihinde, jürimiz tarafından ………...El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): ………. ………

Üye : ……… ………

(4)

ii ÖNSÖZ

Kırgız el sanatları içerisinde en eski tekniklerinden biri olan keçe sanatı günümüze ulaşan sanat dallarımızdan birisidir. Kırgızistan’ın bazı yerlerinde devam etmekle beraber üretiminin gittikçe azaldığı, gözlenen bu sanatın teknik özelliklerini, renk ve bezeme özelliklerini, kullanım alanlarını, keçe yapanların eğitim durumlarını bilimsel yönden inceleyen bir araştırmanın yapılmamış olması geleneksel el sanatlarımız alanında büyük boşluğun doğmasına neden olmaktadır.

Bu boşluğun giderilmesine katkıda bulunması beklenen bu çalışmada Kırgız keçe sanatı; tarihi gelişini incelenmiş teknik özellikleri belirlenmiş, günümüzde “Kıyal” işletmeciliğinde üretilen örnekleri belgelenmiştir. Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bulunan “Kıyal” işletmeciliğinde keçe üretiminin yoğun olarak yapıldığı ve ustalardan alınan bilgiler doğrultusunda yöreye özgü renk, bezeme, teknik özellikleri ile kullanım alanları ve keçe yapanların eğitim durumları konuyla ilgili başlıklar altında sunulmuştur.

Bu konu üzerinde çalışmamı öneren ve araştırmanın her aşamasında değerli görüş ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Hocam Yrd. Doç. Dr. H. Serpil ORTAÇ’ a teşekkürlerim sonsuzdur.

Çalışmamın çeşitli aşamalarında yardımlarını gördüğüm Yrd. Doç. Yılmaz ÖZTÜRK’e ve diğer bölüm Hocalarıma teşekkür ederim.

Özellikle anketlere cevap veren “Kıyal” işletmeciliğinde çalışan bireylere teşekkürü bir borç bilirim. Beni her zaman destekleyen, her zaman bana inanan ve yardım eden babam SAKEN’e, annem ŞEKER’e, arkadaşlarıma teşekkürlerim sonsuzdur.

Ve çalışmamda yardımcı olan herkese teşekkür ederim.

Kasım 2006 Janara ASANGAZİEVA

(5)

iii ÖZET

Araştırmaya konu olan tepme keçeler; yünün nem, ısı, basınç ve hareket etkisinde birbirine çözünmeyecek şekilde kenetlenmesinden elde edilen yüzeylerdir.

Tepme keçeciliğin hammaddesi koyunlardan elde edilen yün lifidir. Kırgızistan keçecilik için ihtiyaç duyulan hammadde yönünden hazır bir ortama sahip olmasına rağmen bu sanat dalı; yoğun emek ve zaman istemesi; verilen emeğin ve zamanın karşılığında üretim miktarının fazla olmaması; ürünlerin elde edilen gelirin yeterli düzeyde bulunmaması ve en önemlisi sınırlı kullanım gibi nedenlerle giderek azalmaktadır.

Bu araştırma; Orta Asya ülkelerinden biri olan Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bulunan “Kıyal” işletmeciliğinde üretilen keçe sanatının tarihini, kullanım yerlerini, kullanılan araç ve gereçlerini, renk ve bezeme özelliklerini, tekniğini ve keçe yapan bireylerin eğitim durumlarını incelemek üzere planlanmış ve yürütülmüştür.

Araştırmanın amacını; geçmişten günümüze tepme keçe sanatının Kırgız kültürü içerisindeki yerinin ve öneminin belirtilmesi; tepme keçe ürünlerinin elde edilmesinde kullanılan araç ve gereçler ile uygulanan teknik ve kullanım alanlarının incelenmesi; ürünlerde bulunan ve yöresel özellik taşıyan renk, motif ve desenlerin belgelenmesi; tepme keçe üreten bireylerin eğitim durumlarını tespit etmektir.

Araştırmanın evrenini Kırgızistan’da tepme keçeciliğin yoğun olarak yapıldığı “Kıyal” işletmeciliği, örneklemini keçe yapan bireyler ve bu bireylerin yaptığı 35 adet ürün oluşturmuştur.

Tepme keçe atölyesinde üretilen ürünlerde kullanılan motif isimlerinin ve kompozisyon özelliklerinin belgelenmesi amacıyla, incelenen her bir ürüne ilişkin fotoğraflar çekilmiş ve bu ürünlerin çizimleri küçültülerek yapılmıştır.

Tepme keçe sanatı Orta Asya’da başlı başına çok önemli ve değerli bir el sanatıdır. Özellikle göçebe hayatı taşıyan Kırgızlar tarafından bu iş en güzel, en yararlı bir biçimde, tarihin çok eski çağlarından günümüze kadar devam ettirilmiştir.

(6)

iv

Tepme keçe üretimi; ön işlemler, keçeleştirme ve bitirme işlemleri olmak üzere üç temel aşamada tamamlanmaktadır.

Tepme keçe ürünleri desenli veya desensiz üretilmektedir. Araştırma kapsamına alının atölyede desenli tepme keçe ürünlerinin bezemeleri üretim aşamasında yada tekniğe göre sonradan gerçekleştirilmektedir. Bezemelerde doğal renge sahip veya sentetik boyalarla renklendirilmiş yün elyafından yada ince keçe yüzeylerinden, kumaş veya renkli ipliklerden yararlanılmaktadır.

Bazı tepme keçe ürünleri ise desensiz üretilmekte ve daha sonra aplike, mozaik, işleme vb, tekniklerle bezenmektedir. Atölyede üretilen tepme keçe ürünlerinin kullanım yerlerine göre yaygı, ev keçesi, at keçesi, çoban keçesi, kundak, patik, terlik, yelek, kapı perdesi, pano, pano-perde, lamba gibi farklı ihtiyaçları karşılayan çeşitleri vardır.

Tepme keçe ürünlerin dikdörtgen, kare, daire ve değişik şekilli olmak üzere çeşitli formlarda üretilmektedir. Bu ürünlerin boyutlarının kullanım amacına bağlı olarak değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir.

Tepme keçe ürünlerine uygulanan bezeme gruplarının da değişiklik gösterdiği anlaşılmıştır. Ürünlerde geometrik bezemeler yoğun olmak üzere yaprak, çiçek, dal gibi bitkisel ve koç boynuzu, karga tırnağı, kuş gibi figürlü bezeme türleri kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Atölyede üretilen farklı tekniklerle bezenmiş tepme keçe ürünleri, bu ürünlerde kullanılan renk, motif ve desenleri belgeleyen çizimleri ve araştırmacı tarafından günümüz ihtiyaçlarına yönelik olarak geliştirilen tepme keçe sanatına yeni bir boyut kazandırmayı amaçlayan, yaratıcı özelliği bulunan 35 adet çeşitli ürün örnekleri sunulmuştur.

(7)

v ABSTRACT

Kicked felts which are the subject of this research are surfaces obtained through the clamping of the wool which cannot be loosened under the influence of heat, pressure and movement.

The raw material of kicked felt-making is the wool fiber obtained from sheep. Although Kyrgyzstan has a ready environment regarding raw material needed for felt making , this craft gradually waning as it requires intense labor and time; with limited production amount in relation to the dedicated labor and time ; and the income obtained from the products being at an insufficient levels and most importantly due to its limited use.

This research has been planned and conducted with the purpose of studying the colour and ornament characteristics, its technique and the education level of individuals who manufacture felt, the tools and devices utilized, the history of felt produced in the ‘Kıyal’ management in Bishkek, the capital of Kyrgyzstan which is one of the Central Asian countries.

The purpose of the research is to indicate the place and importance of the kicked felt handicraft within the Kyrgyz culture from the past to our day ; the study of tools and devices in obtaining kicked felt products as well as the technique and utilization areas; the documentation of colours, motifs, designs; to determine the education level of individuals producing kicked felt.

The universe of the study consists of the ‘Kiyal’ management in Kyrgyzstan where kicked felt is produced intensively, the sampling consists of felt manufacturing individuals and 35 products made by these individuals.

For the purpose of documenting the names of the motifs and composition characteristics of the products produced in the kicked felt workshop, photographies of each studied product has been taken and the reduced sized designs of these products have been realized.

(8)

vi

Kicked felt is an important and valuable handicraft on its own in Central Asia. It has been carried on from the earliest ages of history until the present day in the most beautiful and useful manner especially by the Kyrgyz who live a nomad life.

The production of kicked felt is completed in three main phases consisting of preliminary works, felt forming and termination works.

Kicked felt products are produced with or without designs. In the workshop which has been studied the ornamentation of the felt products are realized either at production phase or according to the technique, later. In the ornaments wool yarns having natural colors or which are colored by synthetic paints or thin felt surfaces, fabrics or colored threads are used.

Some kicked felt products are produced without designs and then are decorated with techniques such as applied, mosaic, embroidered etc.

Kicked felt products produced in the workshop have varieties meeting different needs according to their place of use such as carpet , house felt, horse felt, shepherd felt, swaddling cloth, baby shoe, slipper, waistcoat, door curtain, panel, panel curtain, lamp.

Kicked felt products are made in different shapes such as rectangular, square, circular and various forms. It has been noted that the dimensions of these products vary depending on their utilization purpose.

It has been understood that the ornament groups applied to kicked felt products also show variations . In the products, with geometrical ornaments being densely used, also vegetation designs like leave, flower, branch and goat horn, crow nail, bird figures are displayed.

The drawings documenting kicked felt products decorated in the workshop with different techniques , the colors, designs, motifs used in these products and the 35 product samples having creative characteristics and aimed to add a new dimension to the kicked felt art developed by the researcher to meet the needs of the present day are presented.

(9)

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET... iii

ABSTRACT... v

İÇİNDEKİLER ... vii

TABLOLAR LİSTESİ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xii

BÖLÜM I 1. GİRİŞ ... 1 1.1 Araştırmanın Amacı ... 4 1.2 Araştırmanın Önemi... 4 1.3 Sayıltılar ... 5 1.4 Sınırlılıklar ... 6 1.5 Tanımlar ... 6 BÖLÜM II 2 KURAMSAL TEMELLER ... 7

2. 1 KIRGIZİSTAN’IN GENEL ÖZELLİKLERİ... 7

2.1.1 Kırgızistan’ın Coğrafik Konumu ... 7

2.1.2 Kırgızistan’ın Tarihi Gelişimi... 9

(10)

viii

2.1.4 Kırgız Keçe Sanatı ... 15

2.1.5 Keçenin Genel Özellikleri... 15

2.1.6 Kırgız Keçe Sanatının Tarihi Gelişimi... 15

2.1.7 Kırgız Kültüründe Keçe Sanatının Yeri ve Önemi ... 17

2.1.8 Kırgız Cumhuriyeti Eğitim Sistemi ... 17

2.2 DOKUSUZ YÜZEYLER ve KEÇE ... 20

2.2.1 Dokusuz Yüzeylerin Tanımı ve Kapsamı ... 20

2.2.2 Dokusuz Yüzeylerin Sınıflandırılması... 20

2.2.2.1 El Yapımı Dokusuz Yüzeyler – Keçe ... 21

2.2.2.2 Fabrikasyon Dokusuz Yüzeyler ... 22

a. Tafting Yüzeyleri ... 22

b. Yapıştırma Yüzeyleri ... 23

c. Tülbent Esaslı (Non – Woven) Dokusuz Yüzeyleri ... 24

d. Mali Tekniği ile Üretilen Yüzeyler ... 24

f. Dokusuz Yüzeylerin Kullanım Alanları ... 25

BÖLÜM III 3. YÖNTEM... 26

3. 1 Araştırmanın Modeli ... 26

3. 2 Evren ve Örneklem ... 26

3. 3 Veri Toplama Araçları ... 26

(11)

ix BÖLÜM IV

4. BULGULAR ve YORUMLAR ... 28

4. 1 Kırgız Keçe Sanatı ile Uğraşan Biteylerin Özellikleri ve Eğitim Durumları ... 28

4. 2 Kırgız Keçe Sanatının Uygulama Alanları ... 30

4. 3 Kırgız Keçe Yapımında Kullanılan Hammaddeler ve Araçlar ... 32

4. 3. 1 Kullanılan Hammaddeler ... 32

4. 3. 2 Kullanılan Araçlar... 34

4. 4 Kırgız Keçe Sanatında Bezeme Özellikleri... 35

4. 5 Kırgız Keçe Sanatında Uygulanan Renkler ve Özellikleri ... 43

4. 6 Kırgız Keçe Sanatında Uygulanan Teknikler ... 45

4. 7 Kırgız Keçe Sanatında Uygulanan İşlemler ... 49

4. 7.1 Desenli Tepme Keçe Üretimi ... 49

4. 7.1.1 Ön İşlemler ... 50

a. Yünün Hazırlanması... 50

b. Desen Hazırlama ... 50

c. Sarma ... 52

4. 7.1. 2 Tepme ve Pişirme (Keçeleştirme) ... 53

4. 7.1. 3 Bitirme İşlemleri (Yıkama ve Kurutma) ... 54

(12)

x

4. 8 KIRGIZ KEÇE SANATINDA KULLANILAN RENK

ve BEZEME ÖZELLİKLERİ ... 55

4. 8. 1 Desenli Tepme Keçe Ürünlerinin Zemin, Bezeme ve Bezemede Kullanılan İplik Renkleri... 55

4. 8. 2 Desenli Tepme Keçe Ürünlerinde Kullanılan Bezeme Konuları... 57

BÖLÜM V 5. SONUÇ ve ÖNERİLER... 60 5. 1 Sonuç... 60 5. 2 Öneriler ... 63 KAYNAKÇA... 64 EKLER ... 66

(13)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

TABLO Sayfa

1. Kırgız Cumhuriyeti Eğitim Sistemi ... 19

2. Bireylerin Yaşı ile İlgili %’ lik Dağılımı ... 28

3. Bireylerin Eğitim Durumlarının Dağılımı... 29

4. Keçe Yapan Bireylerin Kaç Yaşından Beri Keçe ile Uğraştıkları ile İlgili %’lik Dağılımı... 29

5. Bireylerin Tekniği Kimden Öğrendikleri ile İlgili %’lik Dağılımı ... 30

6. Keçe Üretiminde Hammaddenin Nerden Alındığı ile İlgili %’lik Dağılımı.. 33

7. Kırgız Keçelerinde Kullanılan Hammaddelerin Renklendirilmesi ile İlgili %’lik Dağılımı... 34

8. Kırgız Keçe Sanatında Kullanılan Desenlerin Nerden Temin Edildiği ile İlgili %’lik Dağılımı... 51

9. İncelenen Örneklerin Zeminde, Bezemede Kullanılan Renkler ve Bezemede Kullanılan İplik Renkleri... 56

(14)

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

ŞEKİL Sayfa

1. Kırgızistan Haritası ... 7

2. Mozaik Tekniği ile Üretilen Halıların Merkezi Sahasının Kompozisyon Oluşumu ... 38

3. Mozaik Tekniği ile Üretilen Halılarda Kullanılan Motif Özellikleri ... 41

4. Mozaik Tekniği ile Üretilen Halıların Şeritlerinde Kullanılan Motif Örnekleri ... 42

5. Bezekli Keçe Dikme Tekniğinin Dikiş Örnekleri ... 48

6. Desen Hazırlama ... 51

7. Sarma ... 52

8. Keçeleştirme ... 53

9. Desensiz Keçe Üretimi ... 54

(15)

1. GİRİŞ

Bir milleti meydana getiren unsurlar arasında kültür birliği ve bütünlüğü önemli bir unsurdur.

Kültür, toplumun bir üyesi olan insanın, doğanın yarattıklarına karşılık ortaya koyduğu ve toplumun edindiği maddi ve manevi her şeydir. Bilgi, sanat, ahlak, gelenek ve göreneklerle yemek alışkanlığı, giyinme diğer bir değişle insanla ilgili her şey kültürü oluşturmaktadır (Demirel, 1995, s.2).

Bunların arasında el sanatı bir milleti canlı tutan hayat damarı sayılır. El sanat milletin kültür ve zevkini açıklayan, geleneklerini, duygularını yansıtan bir kavramdır.

Her türlü malzemeden sanat eseri yaratılabilir. Sanat emek ister, işlevseldir çalışma ve yetenek ister, sanat eserinde ruh ve düşünce yoğrulmuştur. Sanat eseri sanatçıyı yansıtan portresidir (Aksoy, 1993, s.7).

Yüzyıllar boyu süregelen geleneksel zevk, biçim ve renk anlayışının bütün etkinliği el sanatlarında görülmektedir. Bu geleneksel zevkin özüne de, eskiçağ Orta Asya sanat eserlerinin günümüze kadar gelmiş izleri ortaya koymaktadır.

Geçmişten geleceğe bir köprü niteliği taşıyan el sanatlarımız; sosyal, kültürel ve ekonomik, yaşam biçimimizi yansıtan en kalıcı ve anlamlı bilgiler arasında yer alır.

El sanatları, ulusların kültürel kimliklerinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Hammaddesi, desenli üretim tekniği,üretimin katkısıyla, ait olduğu yörenin karakteristiğini taşımasıyla değer kazanır.

(16)

2

Özenle, alın teri ve el emeğiyle yaratılan eserler ustaların duygu, düşünce ve ruhuyla bütünleşmektedir. El sanatı sözle ifade edilenden daha zengin bir anlam yüküyle doludur.

İnsanların yaşamındaki bazı ihtiyaçları karşılamak, hayatı kolaylaştırmak amacı ile başlamıştır el sanatları. Zaman geçtikçe insanların kabiliyetine, yaşayış özelliklerine ve iklime göre gelişmeler olmuştur.

El sanatlarını örücülük, dokumacılık, yazmacılık, çinicilik, seramik – çömlekçilik, işlemecilik, deri işçiliği, müzik aletleri yapımcılığı, takı ve süs taşları işçiliği, keçe yapımcılığı, ahşap işçiliği, vb. sıralayabiliriz.

Keçe sanatı el sanatları içerisinde en eski tekniklerinden biridir. Keçe Türklerin günlük hayatında çok büyük bir değer kazanmıştır. Keçecilik sanatını dünyanın her yerinde görebilmemiz mümkün değildir. Zira bu sanatın doğabilmesi için o yerde hayvancılığın gelişmiş olması gereklidir. Çölde yaşayan insanların keçe yaygılar kullanmaları, keçe paltolar veya keçe çizmeler giyinmiş olmaları da iklim şartlarından dolayı beklenemez.

Orta Asya Türk toplulukları hem kullandıkları eşyaları, hem de süsleyici unsurları yetiştirdikleri hayvanların yünlerinden üretirlerdi. Hayvancılıkla uğraştıklarından ellerinde bol miktarda bulunan yünden fazlasıyla yararlanıyorlardı.

Bu nedenledir ki, Orta Asya Türk sanatında yünden üretilen halı ve keçe gibi yaygılar önemli bir yer işgal etmişlerdir.

M. Ö. 6. yüzyılda tarih sahnesine çıkan ilk Türk topluluğu olan Hunlar çadırlarını, Kırgızların “boz - üy”lerinin (göçer ev) üzerlerini ve zeminlerini keçelerle döşerlerdi. Çadırın içinde veya dışında birçok köşeyi kaplayan, rengarenk motiflerle süslü keçeler mekana bir bahar havası getirirdi. Hunların bütün kadınları ve kızları, zamanlarını keçe ve diğer yaygıların yapımı ile geçirirlerdi. Türklerin dünya medeniyetine hediyesi olan halıcılığın ilk şaheser örneği Hun’lara ait olup Altay’larda ve Pazırık kurganında çıkarılmıştır. M. Ö. 3. yüzyıla ait Hun aristoktatlarının kurganlarından gün ışığına kavuşturulan nefis dokuma örnekleri ve keçe yaygıların çürümeden zamanımıza kadar ulaşmış olması büyük rastlantıdır. Bu eserlerde görülen yüksek teknik, zengin bir motif ve nakış anlayışı, keçecilik ve

(17)

halıcılığın Türklerde daha eski bir gelişmeye dayandığına işaret etmektedir (Kürkçüoğlu, 1987, s.1).

Keçe sanatı kendine özgü niteliklerini yitirdiği zaman yozlaşma süreci başlamaktadır. Yozlaşma, bilinen kullanım biçimlerinde, tanımlanması zor, yeni tasarımlarla kendini göstermektedir.

Yozlaşmayla birlikte keçe sanatının kaybolması, unutulma tehlikesi göz önüne alınarak Kırgız keçe sanatı ile ilgili araştırma çalışması yapılmıştır.

Kültürümüzün önemli bir unsuru olan ve yaygın bir kullanım alanı bulunan bu sanatı keçeciler yüzyıllardır yeni nesillere aktarmayı başarmışlardır.

Bunun için geçmişten günümüze gelen ve günümüzde de halen geçerliliğini korumaya çalışmakta olan bu değerlerimize sahip çıkarak araştırmak, belgelemek ve kültürümüzdeki yeri ve önemini tanıtarak ulusal kimliğimize yeni boyutlar kazandırmak zorundayız.

Bu araştırma; Orta Asya ülkelerden biri olan Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bulunan “Kıyal” işletmeciliğinde üretilen keçe sanatının tarihini, kullanım yerlerini, kullanılan araç ve gereçlerini, renk ve bezeme özelliklerini, tekniğini incelemek üzere planlanmış ve yürütülmüştür.

Kültürel değerlerimizden olan el sanatı da yukarıda belirtildiği üzere ilgisizlik nedeniyle ya teknolojik ve zaman aşımı gibi nedenlerle deformasyona uğrayabilmekte yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelebilmektedir.

El sanatlarımızdan en eski tekniklerinden biri olan tepme keçe sanatı Orta Asya’ya özgü göçebe yaşam biçiminin bir öğesi olarak gelişmiştir ve günümüze kadar ulaşmıştır. Kullanılan bu tekniğin ilk örnekleri Hunlar dönemine ait örneklerde görülmektedir.

Bu sanatın ilerlemesine çeyiz eşyasına verilen öneminde etkili olabileceği düşünülebilir. Gelin olacak kızın bütün çeyiz eşyaları annesi tarafından yapılmaktadır. Bu gelenek bugün de Kırgızistan’ın birçok yerinde görülmektedir.

El işlemeleri Kırgızistan’ın her yerinde eski geleneğini korumaya çalışmakla birlikte yavaş yavaş kendisine özgü karakterini de kaybetmektedir. Hayat şartlarının

(18)

4

değişmesiyle işlemler az yapılır olmuş ve ince ayrıntıları şeklini kaybetmiştir. Bu işlemelerden birisi de keçe işlemeleridir.

Tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimize sahip çıkma onları yaşatma ve geliştirme konusundaki çabaları ile keçe sanatı öncelikle Kırgız devleti ve Kırgız halkı için önemli yere sahiptir.

1. 1 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı; Kırgız kültüründe keçe sanatı hakkında Kırgızistan’ın el sanatlarından bir dalı olan tepme keçe sanatının tanıtılması, geleneksel özelliği ortaya konulması ve keçe sanatı ile uğraşanların eğitim durumlarını tespit etmektir.

Bu genel amacı gerçekleştirebilmek için aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır. 1. Kırgız keçe sanatı ile uğraşanların bireylerin eğitim durumları nedir? 2. Kırgız keçe sanatının uygulama alanları nerelerdir?

3. Kırgız keçe sanatında kullanılan araç ve gereçler nelerdir? 4. Kırgız keçe sanatında bezeme özellikleri nelerdir?

5. Kırgız keçe sanatında uygulanan renkler ve özellikleri nelerdir? 6. Kırgız keçe sanatında uygulanan teknikler nelerdir?

7. Kırgız keçe sanatında uygulanan işlemler nelerdir? 1. 2 Araştırmanın Önemi

Bir milletin kültür varlıkları arasında önemli bir yere sahip olan el sanatları asırlar boyu toplumların sanat anlayışını ve yaşam tarzlarını aktarmada etkin bir rol oynamıştır (Ergenekon, 1999, s.1).

El sanatları Kırgızistan’ın her yerinde eski geleneğini korumaya çalışmakta birlikte yavaş yavaş kendine özgü karakterini de kaybetmektedir. Ancak başka halklar, geçmiş medeniyetlerini, tarihlerini, yazılı edebiyatla, heykelle, resimle, tiyatro ve mimari ile muhafaza ederken Kırgız halkı kendisinin bütün düşünce ve duygularını tepme keçelerinde de çeşitli motifler şeklinde ifade etmeyi tercih etmiştir. Bilindiği gibi milletler kendi tarihi, sosyal ve kültürel değerlerine sahip

(19)

çıkma ve geliştirme konusundaki çaba oranıyla, dünya medeniyetleri arasındaki yerini almaktadır. El yapımı işlere değer vererek kültürümüzü koruyarak devam ettirebiliriz ( Abdullayev, 2002, 17 Haziran ).

Tepme keçecilik; kırsal alanda yaşayanların tarımla uğraşmadıkları boş zamanlarını değerlendirmelerine yarayan, durağan iş gücünün harekete geçiren, elde edilen ürünlerle üretici ihtiyacını karşılayan veya ürünlerin pazarlanmasıyla gelir sağlayan, böylece bireye , aileye ve ülke ekonomisine katkıda bulunan bir el sanatı özelliğini taşımaktadır. Ayrıca üreticinin temel geçim kaynağı olarak atölyelerde üretilen ve satışa sunulan tepme keçe ürünleri; günümüzde genellikle kırsal alanın, az miktarda da sanayinin bazı özel dallarının ihtiyaçlarını karşılar durumdadır (Ergenekon, 1999, s. 2).

Ülkede bu sanat için gerekli olan hammadde yönünden hazır bir ortama sahip olmasına rağmen keçecilik; yoğun emek ve zaman istemesi; verilen emeğin ve zamanın karşılığında üretim miktarının fazla olmaması; ürünlerden elde edilen gelirin yeterli düzeyde bulunmaması ve en önemlisi sınırlı kullanım alanlarına sahip olması gibi nedenlerle giderek azalmaktadır. Ayrıca hayat şartlarının değişmesiyle de el işlemeleri az yapılır olmuş ve ince ayrıntıları şeklini kaybetmiştir. Bu sanatın yeniden canlandırılması, başka ülkelere tanıtılması, geliştirilmesi ve yaşatılması için yeni atılımların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır (Ergenekon, 1999, s.2).

Kırgız keçe sanatı günümüzdeki durumunu ve özelliklerini belgelemek, keçe yapan bireylerin eğitim durumlarını öğrenmek amacıyla yapılan bu çalışma bundan sonra yapılacak araştırmalara katkıda bulunması ve günümüzde Kırgız keçe sanatının geliştirilmesine ışık tutması yönünden önemlidir.

1. 3 Sayıtlılar

Bu araştırmanın temelinde, aşağıdaki sayıtlılar yer almaktadır.

1. Anket geliştirmek için görüşlerine başvurulan uzmanlar alanlarında yeterlidir.

(20)

6

1. 4 Sınırlılıklar Bu araştırmada;

1. Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te “ Kıyal” işletmeciliğinde tesadüfi yöntemle seçilen keçe sanatıyla uğraşan bireylerle sınırlıdır.

2. “Kıyal” işletmeciliğinde üretilen ürünlerle sınırlıdır. 1. 5 Tanımlar

Tülbent – Kesikli veya filament ipliklerden oluşan ve doğal tutunma yetenekleri ile birbirine tutunabilen açılıp, taranmış elyaf tabakası.

Tülbent yüzey – Bir veya birkaç kat halindeki tülbent tabakanın mekaniki, kimyasal veya termik yolla sabitlendirilmesi ile elde edilen tekstil yüzeyidir.

Yapıştırma tülbent yüzey – Tülbentlerin katı veya sıvı yapıştırıcılarla sabitlendirilmesi ile elde edilen yüzeylerdir (Duran, 1985, s.106).

Keçe – Protein bazlı doğal elyafın su, sabun ve basınç uygulaması ile kilitlenip çekme yapmak suretiyle kenetlenmesinden oluşan tekstil ürünü, kumaştır (Gürüşık, 2004, s.64).

Keçeleşme – Tümüyle fiziksel bir olaydır. Yün liflerinin basınç altında sürtünmesiyle liflerin üst örtü hücrelerinin ( pulların ) karmaşık biçimde birleşmesi sonucu oluşan tekstil yapısıdır. Keçeleşme sonucu kumaşın dokusu artık görünmez ve yüzeyi küçülür.

Keçeleştirme – Hayvansal ( yün, her tür kıl ve tüyler ) bükme ve dokuma işlemi yapmaksızın birbirine bağlayan, bükülebilir, sağlam bir yüzey elde etme işlemi. Yün ve tavşan tüylerindeki dış pullar elyaf eksenine göre çok açık olduğundan kolaylıkla keçeleştirilir. Tiftik ve keçi kıllarındaki pullar eksene oldukça koşut olduğundan takılmaları zorlaşır ve keçeleştirme güçleşir. Keçeleştirme sıcak, nemli ve kaygan (sabun, asit, yağlı bir eriyik, sodyum karbonat) bir ortamda daha kolay gerçekleştirilir. Ayrıca elyafı harekete geçirmek, sıkıştırmak ve birbirine sürtünmesini sağlamak gerekir (Ergür, 2002, s.136).

Şırdak – “tekimat” denilen ve nakışlarla bezenmiş olan keçe (Kırgız Sözlüğü, 1988, s.48). Müyüz – Kırgız dilinde boynuz anlamını taşımaktadır.

(21)

BÖLÜM II

KURAMSAL TEMELLER

2. 1 KIRGIZİSTAN’IN GENEL ÖZELLİKLERİ 2. 1. 1 Kırgızistan’ın Coğrafik Konumu

Aslında bu bölgede yapılan arkeolojik ve antropolojik araştırmalar Türklerin M. Ö. 2. bin yıldan da ötelere kadar uzanan tarihlerinin aynı coğrafi alanda yaşanmış olduğunu göstermektedir.

Kuzey ve kuzeybatıda Kazakistan, güneybatıda Özbekistan, güneyde Tacikistan, doğu ve güneydoğuda doğu Türkistan ( ÇHC ) ile çevrelenmiş bulunan Kırgızistan Cumhuriyetinin yüzölçümü 198.50 km2dir. 15 Aralık 1990’da egemenliğini, 31 Ağustos 1991 yılında da bağımsızlığını ilan eden Kırgızistan bir Cumhuriyettir.

Şekil 1. Kırgızistan Haritası

Tanrı dağları ve Pamir dağlarının eteklerinde bulunan Kırgızistan genellikle dağlık bir arazi yapısına sahip olup, ortalama yüksekliği 1500 metrenin üzerindedir.

(22)

8

Tanrı ve Pamir sıradağları silsilesi Kırgızistan’ın coğrafi durumunu belirlemektedir. Tanrı dağlarının kuzeybatıya uzayan kolları olan Kırgızistan dağları ve Çatkallı dağı, güneybatıya uzanan Atbaşı ve Fergana dağları bulunmaktadır. Bu dağlar arasında dünyanın en güzel manzaralı göllerinden biri olan Issık – Göl ile ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu Fergana vadisi bulunmaktadır.

Kırgızistan karasal bir iklime sahip olup, yıl boyunca çok az yağmur yağar. Deniz seviyesinden 2000 m. Yüksek olan yerlerde kışlar, sıcak ve kurudur. Kış mevsimindeki hava sıcaklıkları özellikle dağlar ve dağ vadilerinde oldukça düşüktür. Narın, Tar, Kursab, Talas, Alay, Çüy ve Kızıl su Kırgızistan’ın en önemli nehirleridir. Ülkede 3000’den fazla göl bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, dünyanın en büyük ikinci krater gölü Issık – Gölü’dür.

Kırgızistan arazisinin % 7’si tarıma elverişli arazidir. Temel tarım ürünleri hububat, pamuk, şeker pancarı, tütün, patates, kenevir,sebze ve meyveler teşkil etmektedir.hayvancılık gelişmiş olup, koyun, keçi, büyükbaş hayvan, arıcılık ve domuz üretme son yıllarda yer almaktadır. Yün ve deri en önemli gelir kaynağıdır. Önemli doğal kaynakları ömür, altın, cıva ve uranyumdur. Kırgızistan Orta Asya’daki kömür rezervinin yaklaşık yarısını elinde bulundurmaktır. Petrol ve doğal gaz yatakları genellikle Fergana vadisi kuzey doğu kesiminde yer almaktadır.

Kırgızistan Cumhuriyeti’nin temel sanayi dallarının tekstil, gıda, maden ve metalurji endüstrisi, elektronik, demir dişi metaller, şeker, ipek ve koza işleme, deri işleme, tarım ve iş makineleri ile konservecilik teşkil etmektedir. Kırgızistan’da çalışabilir nüfus 1.835.900’dür. bu sayının % 25.2’si sanayi, % 38.2’si tarım, % 19’u eğitim, sağlık, % 6’sı hizmet, % 11.3’ü ise ulaşım, haberleşme ve diğer sektörlerde çalışmaktadır.

Kırgızistan Cumhuriyeti 5 Mayıs 1993 yılında parlamentoda oy birliği ile anayasası kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanı yürütmenin başı konumunda çıkarılacak, devlet organının koordinatörü durumuna getirilmiştir. Yani Anayasa 105 üyeli ve Batı ülkelerine benzer bir parlamento sistemi öngörmekte ve 35 kişilik yasama meclisi, 70 kişilik temsilciler meclisinden oluşmaktadır.

(23)

2. 1. 2 Kırgızistan’ın Tarihi Gelişimi

İlk Kırgız Devleti; Türklerin bilinen en eski yazılı belgelerinden olan Kök Türk yazıtlarında Kırgızlar, tarihleri çok eskiye dayanan Türk kavimleri arasında zikredilmektedir. Çin tarihine ait yıllıklarda ise Kırgızlar M. Ö. 2. yüzyılda Hunlar zamanındaki olaylar anlatılırken karşımıza çıkmakta ve Kırgız Türklerinin bilinen ilk devletlerini M. Ö. 2. yüzyılda bugünkü Kırgızistan topraklarından doğuya ve kuzey doğuya uzanan bölgede ( Tanrı Dağlarının doğu ve kuzey doğusunda ), kurdukları anlaşılmaktadır.

Hun İmparatorluğu Dönemi; Bir müddet sonra bu ilk Kırgız Devleti yıkılmış ve Kırgızlar, Töles boyları başta olmak üzere diğer bazı Türk boyları ile birlikte Hun İmparatorluğu’nun idaresinde yaşamaya başlamıştır. Takibenden birkaç asırlık dönemdeki kaynakların yetersizliği nedeniyle tarihler çok net bir şekilde belli olmamakla birlikte, Hun İmparatorluğu’nun giderek gücünü kaybetmesi sonucunda M. S. 2. ve 3. yüz yıllarda bu Türk boylarının Hun idaresinden çıkarak, bölgede dağınık bir şekilde yaşadığı anlaşılmaktadır.

Gök Türk İmparatorluğu Dönemi; M. S. 6. yüzyıldan itibaren netleşen tarihi verilere göre Kırgızlar M. S. 557 yılında Gök Türk Devletinin hakimiyetine girmiş ve yaklaşık bir asır boyunca Gök Türk idaresinde yaşamışlardır. Gök Türklerin fetret devrine rastlayan 7. asrin ikinci yarısı boyunca müstakil bir görünüm sergileyen Kırgızların bu dönemde Çin ile doğrudan ilişkiler kurmalarına rağmen, 699 yılında yeniden Gök Türk yönetimine girdiği görülmektedir.

Gök Türk kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla, Gök Türklerin Kırgızlar üzerinde hakimiyet tesisi pek kolay olmamış ve her iki dönemde de ancak uzun ve çetin mücadelelerden sonra Gök Türklerin hakimiyet kurması mümkün olmuştur.

Bağımsız Kırgız Devleti; Kırgızlar 743 yılında Gök Türk devletinin yıkılışından sonra yönetimi ele alan Uygur Hakanlığı’nın idaresini kabul etmeyerek, uzun yıllar boyunca Uygurlarla mücadele etmiş ve 9. asrın başlarında Uygurlarla yapılan bir savaşta büyük kayıplar vermelerine rağmen, 838. yılında Uygur Kağanını öldürerek Uygur Devletinin Kuzey kısmını işgal etmek suretiyle asırlardan sonra ilk defa merkezi Ötüken olmak üzere bir Türk Devletinin idaresini ele almışlardır.

(24)

10

Kırgızların yüzyıllardan ( neredeyse bin yıla yakın bir aradan ) sonra yeniden bağımsız bir devlete sahip olmaları, yaklaşık bir asır süren ikinci bağımsız Kırgız devleti süresince onların kültürel alanda yeniden derlenip toparlanmalarına, hatta Gök Türk ve Uygur kardeşlerinin yazı dilini kullanarak kendi kitabelerini yazdırıp diktirmelerine vesile olmuştur.

Fakat bu ikinci Kırgız Devletinin kurulduğu bölgeler bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti sınırları dahilinde kaldığı ve Çin yönetimince de Türk tarihine ait pek çok önemli eserin gömülü olduğu bilinene bu bölgelerde kazı yapılmasına müsaade edilmediği için, tarih ve bu arada başka bir çok ilim dalı bu bölgeden elde edilebilecek her biri hazine değerindeki verilere ulaşamamaktadır. Şayet bugün bu bölgedeki Kırgız kitabelerinin gün ışığına çıkartılması mümkün olursa muhakkak ki Kırgızların ve bu arada genel olarak Türklerin Orta Asya’daki tarihlerine ait bilgiler yeni ve daha geniş boyutlar kazanacak, bu arada Türklerin M.Ö. ve Miladi takiben birkaç yüzyıl boyunca ki hayatlarının pek çok bilinmeyen yönü açıklık kazanmış olacaktır.

Çin Tehdidi ve Batıya Göç; 920 yılından sonra, önce Gök Türk ülkesini ve sonra Moğolistan2ı işgal eden Çin ordularının dalga dalga gelen saldırıları karşısında tutunamayan Kırgızlar 924 yılında bu yurtlarını terk ederek, daha batıya ( bugünkü Kırgızistan’a ) doğru çekilmişlerdir.

10. – 12. yy’lar arasında Karahanlıların hakimiyeti altında yaşayan Kırgızlar, bu dönemde Kırgızistan toprakları üzerinde büyük şehirler meydana getirmiş ve halkın daha çok tarım ve ticarete yönelmesi sonucunda önceleri genellikle göçebe olarak hayvancılıkla uğraşan Kırgızların sosyo – ekonomik gelişmelerle birlikte Kırgızların kültür hayatında da önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve Türk dilinin ilk şaheseri “Kutad – gu – bilig” Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından bu dönemde ortaya konulmuştur.

Moğol ve Özbek hakimiyeti; 12. yüzyılın başlarından itibaren Kırgızları Cengiz Han yönetimindeki Moğolların hakimiyeti altında görüyoruz. 1217 yılında Moğol yönetimine karşı başlattıkları isyanın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra Kırgızlar 14. asrın sonuna kadar Moğol hakimiyeti altında kaldı. Ancak 1399 yılında

(25)

yanlarına Oyratları da alan Kırgızlar, Moğol yönetimine karşı başlatılan ikinci isyan ile yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.

Fakat, o dönemde amansız bir hakimiyet mücadelesinin hüküm sürdüğü Orta Asya’da gerekli şartlara erişemeden bağımsız kalmak kolay değildi. Nitekim Kırgızlar kısa bir bağımsızlık döneminden sonra 1425 yılında Özbek hakimiyeti altında girdiler ve daha sonra Özbeklerin Moğol saldırıları karşısında tutunamaması sonucunda kuzeydeki Kazakistan bozkırlarına çekilerek Kazak yönetimi altında Kazaklarla birlikte yaşamaya başladılar.

Yeniden bağımsız Kırgız devleti ; Asya’da Moğol hakimiyeti sona erdikten sonra Kırgızlar önce Kalmukların idaresi altına girmişler ve sonra 1703 yılında Tanrı dağlarının güney batı taraflarına göç ederek, kısa bir süre önce kurulmuş olan Hokand devletinin hakimiyetini gönüllü olarak kabul etmişlerdir. Ancak bu iltihak ile kısa sürede hem nüfusun ve hem de askeri gücün çoğunluğunu ele geçiren Kırgızlar, çok geçmeden Hokand devletinin yönetimini ele aldılar. Böylelikle Kırgız Türklerinin tarihinde yeni bir bağımsız devlet dönemi başlamış oldu.

Hokand devletinin 18.yy boyunca giderek Orta Asya’da nüfuzlu bir konuma yükselmesi Buhara Emirliği’nin husumetini çekmiş ve 19. asrın başlarında Hokand Hanı Ömer Han (1809 – 1822) ile Buhara Emir Haydar Şah (1800 – 1826) arasında başlayan rekabet ve çekişme, Orta Asya Türklüğünün en büyük talihsizliklerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Öyle ki bu hanlıklar, aralarında rekabeti, Osmanlı İmparatorluğu’na biat etmek suretiyle ondan bir diğerine karşı destek sağlamak için İstanbul’a elçiler göndermek noktasına kadar tırmandırmışlar, fakat bu amansız mücadele sadece Rusların Orta Asya’daki hakimiyet planlarını uygulamaya koymak için müsait bir zemin hazırlamaktan başka bir şeye yaramamıştır.

Rus işgali ; Merkezi Asya’daki Türk Hanlıklarının birbirine düştüğü böyle bir dönemde 1846 yılında Kazalinsk Kalesini ele geçiren Rusların Türkistan illerini istilası bundan sonra da devam etti. Bu dönemde sadece 1846 yılında Çimkent üzerine yürüyen Rus orduları, Alim Kul kumandasındaki Hokand ordusu tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır, fakat bu arada Buhara Emirinin Hokand üzerine yürüdüğü haberini alan Alim Kul başkenti savunmak için dönünce, bu fırsatı

(26)

12

değerlendiren mağlup Rus ordusu 22 eylül 1864’de Çimkent2i işgal etmiştir. Böylece iki Türk Hakanı arasındaki anlaşmazlık, Rus ordusuna Türkler tarafından yaşatılan bir hizmetin, büyük Rus zaferi olarak tarihe geçmesine vesile olmuştur.

Çimkent’in işgalinden sonra Alim Kul yönetimindeki Hokand orduları Rus işgaline karşı amansız bir direniş göstermeye devam ettiler. Bu mücadele döneminde Alim Kul ve ordusu, Buhara ordularının işgal ettiği topraklar ile Rus ordularının işgal ettiği topraklar arasında adeta mekik dokuyor ve sürekli olarak bir cepheden diğerine koşuyordu. Nihayet 23 Mayıs 1865’de Alim Kul, Rus ordularına karşı Niyaz Bey Kalesini savunurken şehit düştü.

Alim Kul’un ölümünü müteakip Rus ordularının Taşkent’i kuşattığı ve Taşkentlilerin tam 32 gün şehirlerini Ruslara karşı kahramanca müdafaa ettiği bir dönemde bile, Buhara Emiri Müzaffereddin, Hokand devletinin başkentini işgal etmekten geri durmadı. Fakat Orta Asya’nın işgalinde Hokand veya Buhara ayırımı gözetmeyen Rus orduları Hokand ülkesinin işgalinden hemen sonra 1867 – 1868’de Buhara Emirliğinin hakimiyet sahalarını da işgal etti. Bunu müteakip 1873’de Hive devleti ve 1874 – 1875’de Türkmenistan’ın işgali ile Orta Asya’daki Türk yurtlarının tamamı Rusların kontrolüne girmiş oldu.

Bağımsızlık direnişleri ; Yurtlarının Ruslar tarafından işgal edilmesine tahammül edemeyen Kırgızlar 1876’da Abdurrahman Abtabacı önderliğinde ve 1885’de ise Oş şehrinde Derviş Han Tora önderliğinde isyan başlatmalarına rağmen her iki isyan d akanlı bir şekilde bastırıldı ve isyancılar katledildi. Buna rağmen Çarlık Rusyası’nın son dönemleri boyunca Kırgız isyanlarının ardı arkası kesilmedi. 17 – 18 Mayıs 1898 gecesi Andican’ın Mintepe Camii İmamı İşan Muhammed Sabıroğlu yönetiminde ayaklanarak Rus garnizonunu basan Kırgız Türkleri, modern silahlara sahip Rus ordusu karşısında ağır kayıplar verdikten başka, sağ ele geçen 380 kişi de idam edildi. Bu olaydan sonra bölgeyi ziyaret eden Rus Genel Valisini diz çökerek selamlamamakla direnen 208 kişilik bir halk grubu Sibirya’ya sürüldü.

Nihayet 6 Ağustos 1916’da büyük ve toplu bir isyan başlatan Kırgızlar, tüm Türkistan’da yayılmakta olan bağımsızlık savaşına iştirak ettiler. Fakat Ruslar tarafından kanlı bir şekilde bastırılan bu isyanda da Kırgızlar binlerce kayıp verdi ve

(27)

isyanın bastırılması sonucunda üç yüz bin civarında Kırgız Türkü Çin’e kaçmak zorunda kaldı. Bunca kan kaybı ve göçe rağmen Kırgızistan’da milliyetçi Kırgız komiteleri hemen ertesi yıl 1917 Bolşevik ihtilali sırasında yeniden bağımsızlık mücadelesini başlatmışlar ve bu mücadele 1929 yılına kadar sürmüştür.

Kırgızistan’da yarım asrı aşkın bir süre aralıksız süren bu direnişler ancak Stalin’in despot yönetimi devrinde tamamen sindirilmiş ve bu arada Rusya tarafından 1924’de Muhtar Bölge Statüsü verilen Kırgızistan 1926 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne Kırgızistan adı ile dahil edilmiştir.

Bağımsız Kırgızistan Cumhuriyeti ; 1980’li yılların ortalarından itibaren Gorbaçev’un yönetim dönemi ile başlayan açıklık ve yeniden yapılanma sürecinin getirdiği tarihi gelişmeler sonucunda adım adım yeniden bağımsızlığa doğru ilerleyen Kırgızistan, 20 – 21 Ağustos 1991’de Moskova’da yaşanan darbe girişimi ve ardından merkezi hükümetin istifası ortamında 31 Ağustos 1991 günü bağımsızlığını ilan etti.

Bundan bir kısa süre önce, yani bağımsızlığının adım adım yaklaşmakta olduğu süreç içerisinde, 27 Ekim 1990 günü yapılan seçim ile Cumhurbaşkanı olan Aksar Akayev, bağımsızlığın ilan edildiği dönemde Kırgızistan Cumhuriyeti yönetiminin başında bulunuyordu. Özgürlüğü Akayev ile tanıyan Kırgızistan, bağımsızlık ilanını müteakip 12 Ekim 1991 günü yapılan halk oylamasında yoluna yine onunla devam etmeye karar vererek, Akayev’i yeniden cumhurbaşkanlığına seçti (Budak, 2003, s.12 – 22).

Bugünkü Kırgızistan ; 1991 yılındaki bağımsızlık ilanından sonra 24 Mart 2005 günü gerçekleşen “ kadife devrim” ile yeni bir döneme daha giren Kırgızistan, bugün tarihinin “en kritik” seçimlerine sahne oluyor.

24 Mart’ta gerçekleşen kadife devrime “demokratik meşruiyet” kazandıracak seçim sonrası iktidara gelecek yeni yönetimi, önemli ekonomik ve sosyal sorunlar bekliyor. Kırgızistan’ın uluslar arası alandaki itibarını da yükseltecek olan “demokratik seçimler” ülkenin karşı karşıya bulunduğu yolsuzluk ve fakirliğin bertaraf edilmesi için önemli fırsat olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı vekili Kurmanbek Bakiyev, geçici yönetim lideri “adil, şeffaf ve demokratik seçim”

(28)

14

vaadini yerine getirmesi durumunda, Bişkek yönetimi kritik demokrasi sınavından alnının akıyla çıkmış olacak. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinden olan Kırgızistan’a yapılacak yabancı yatırım ve yardımların seyri de seçimlerle sıkı sıkıya irtibatlı görülüyör.

Propaganda sürecinin “oldukça sakin ve demokratik geçmesinden” memnuniyetini açıklayan Birleşmiş Milletler teşkilatı, seçimin “adil ve şeffaf” geçmesi temennisinde bulundu. BM bildirisinde, “seçimlerin başarılı geçmesinin, tüm Orta Asya coğrafyasına büyük etkisi olacağı” vurgulandı. AB de benzer temennilerini dile getirdi.

Kırgız cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en dikkat çekici yanı ise adayların dil sınavına tabi tutulması. Adayların ilk etapta dil sınavını geçmesi gerekiyordu.

10 Temmuz 2005 günü yapılan seçemlerde Kurmanbek Bakiyev Kırgızistan cumhurbaşkanı seçimleri kazanmıştır. Devrim sonrası sıkıntılara rağmen yeni lider geleceğe umutla bakıyor. Ülkede son yıllar yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlar, hem eski yönetimden kalan “ olumsuz mirasa” hem de “demokrasiye geçiş sancısına” bağlanıyor. Sıkıntılara rağmen içeride ve dışarıda önemli başarılara imza attıklarını vurgulayan Bakiyev, ekonomik ve siyasi alanda ilerlemeye devam edeceklerini kaydediyor.

Bakiyev yönetimi, Gürcistan ve Ukrayna’nın aksine devrim sonrası Batı ve Rusya arasında bir “denge siyaseti” gözetmesiyle dikkat çekmekte. Moskova ile yollarını ayırmayan Kırgızistan, ABD ve Çin ile de yakın ilişkilerini sürdürmekte.

Kadife devrimin “son örneği” olan Kırgızistan’da halk, devrim süresince yaşanan sıkıntılara rağmen Bakiyev liderliğinde ülkeyi daha iyi yarınlar beklediğini düşünüyor ( Atif Ala, 2005, 10 Temmuz ).

2. 1. 3 Kırgızistan ve El Sanatları

Kırgızistan’ın el sanatları çok eskiden beri gelişmektedir. Kırgız el sanatları başka toplumların el sanatlarıyla karşılaştırıldığında, özel bir koruma önlemine gerek duyulmadan günümüzde de varlığını sürdürmesiyle farklılık göstermektedir. Çünkü bir takım el sanatları ürünleri, hala günlük yaşamda kullanılmakta ve bu nedenle varlığını kolaylıkla korumaktadır. Kırgızistan’ın göçebe yaşamını ve kültürünü

(29)

anlamak için bakabilecek başlıca kaynaklardan biri olan Kırgız el sanatları basit ancak son derece işlevsel olmasıyla dikkat çekmektedir.

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bulunan “Kıyal” işletmeciliği ülkede el sanatlarınızın devam etmesini sağlayan tek işletmedir. İşletmenin amacı, el sanatının kültürel değerlerini korumakla birlikte yeni nesillere aktarmaktır.

“Kıyal” işletmeciliği 1 ocak 1969 yılında kurulmuş olup bugüne kadar hizmet vermektedir. İşletmede çalışanların sayısı 170 kişi olup, ancak keçe sanatıyla uğraşan kişi sayısı 20 kişidir.

2. 1. 4 Kırgız Keçe Sanatı

“Keçe”, yünden üretilen bir cins kumaştır. Keçe imal eden ve imal edilen keçenin işlenmesi suretiyle üretilen çeşitli giysileri ve eşyayı yapan kişiye “keçeci”; bu işlemin devamlı bir uğraş haline getirilmesine “keçecilik” denir (Nasrattınoğlu, 1991, s.50).

Keçecilik tam anlamıyla bir el sanatıdır. Artık, teknolojik imkanlar nedeniyle fabrikasyon keçe üretimi, başka değişle, dokusuz yüzeyler üretimi, yapılıyor olsa da Kırgızistan’da hala, geleneksel yöntemlerle keçe üreten ustalar bulunmaktadır.

2. 1. 5 Keçenin Genel Özellikleri

Yünün basit bir tarzda ayakla tepilip birbirine girift bir hale getirilmesi suretiyle elde edilen mamulelere tepme keçe işleri denir (Eşberk, 1939, s.125).

Keçenin genel özellikleri protein bazlı doğal elyafın su, sabun ve basınç uygulaması ile kilitlenip çekme yapmak suretiyle kenetlenmesinden oluşmasıdır.

Keçe halıları zanaatçıların sözlerine göre şırdak 30 – 40 yıl, ala – kiyiz ise 20 yıl kullanabilmektedir.

2. 1. 6 Kırgız Keçe Sanatının Tarihi Gelişimi

Yünden üretilen bir tür tekstil yüzeyi olan keçenin ilk kez ne zaman ve nerede üretildiği bilinmemektedir. Ancak Ora Asya’da yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen İ.Ö. VIII yy. tarihlerinde insan biçimindeki keçe parçaları ve Pazırık’ta bulunan aplike tekniğiyle bezemeler yapılan keçe parçaları keçenin çok eski çağdan

(30)

16

beri Türkler arasında kullanıldığı yansıtması bakımından önemlidir. İ. Ö. II ve I yy. tarihinden Orta Asya’daki çeşitli kurganlardan ele geçen çorap ve çizmeler özellikle üzerine yün aplikelerle aplike edilmiş griffon ve düşsel yaratık motifleriyle dikkati çekmektedir. Orta Asya’da göçebe bir yaşam süren Türklerin çadırlarda da üzeri çeşitli biçimlerle bezeli keçe Gök Türklerde olduğu gibi Hazırlar’da da çadır sanatı çok gelişmiştir. Bazı keçe çadırların içi değerli kumaşlarla bezenmiş ve yaygı olarak da keçe kullanılmıştır. Kara Kırgızlarda keçenin döşeme yaygısı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca Kırgızlar keçeleri birleştirerek “otağ” denilen çok büyük çadırlarda keçeyi kullanmışlardır ( Neo Tasarım, 2004, 4 Mayıs ).

1865 yılında, İç Asya’nın Berel ve Katanda bölgelerinde içi donmuş kurganları keşfederek ilk arkeolojik kazılara başlayan değerli bilim adamı Radloff olmuş, bundan sonra Kozloff’un 1925 yılında gün ışığına kavuşturulduğu Noin – Ula kazısı ile Hun kurganlarının açılışlarına devam edilmiştir. 1924 yılında keşfedilen ve 1929’da Griaznov ve Rudenko’nun müşterek idarelerinde kazılara başlatan Altay dağlarının Pazırık bölgesindeki Hun kurganlarının açılması kısa çalışmalardan sonra, ikinci dünya savaşı nedeniyle durmuştu. Daha sonraları 1947 ve 1948 yıllarında Rudenko’nun yönetiminde tekrar faliyete geçerek Hun sanat eserlerinin gün ışığına çıkarılmaları sağlanmıştır (Diyarbekirli, 1972, s.99).

Son zamanlarda bir soviyet bilim heyeti tarafından Kırgız Alatau’ında (aladağında) yapılan araştırmalarda yeni bulguların gün ışığına çıkması sağlanmıştır. Kenkol ve Talas’ın birleştikleri noktada Hun göçlerinin daha erken çağının eserlerine rastlamaktayız. Batıya doğru kayan Hun boylarının, Gungaryadan geçerek Kırgızistan’ın ve Kazakistan’ın güney bölgesinde uzun müddet kaldıkları anlaşılıyor. Bu bölge doğudan batıya döçen topluluklar için adeta bir köprü vazifesini görmüştü. Bu yüzden, bölgede sayısız Hun ve Saka kurganlarına tesadüf edilmektedir.

Diğer bölgelerde gün ışığına kavuşturulan Hun sanat eserleri arasında, bugünkü Moğolistan Noin – Ula bölgesinde, Kozlov tarafından 1924 yılında yapılan kazıda M. Ö. 1 yüzyıl ile M. S. 1 yüzyılla ait çok değerli sanat eserlerini de envantere katabiliriz. Bu bölgede arkeologlar tarafından gün ışığına kavuşturulan ve üç grup üzerinde toplanan 220 ye yakın Hun kurganlarında Pazırık bulgularına büyük yakınlık arz eden süslü keçe yaygılar, Hun dönemine ait çeşitli eşyalar, süsler, koşum

(31)

takımları vs ve bütün bunlarla beraber tabiatçı bir anlayış ve serbest bir sanat duyarlığı ve goblen tekniği ile dokunmuş nefis bir Hun portresi de çıkan dokumalar arasındadır (Diyarbekirli, 1972, s.108).

2. 1. 7 Kırgız Keçe Sanatının Yeri ve Önemi

Orta Asya’da keçecilik başlı başına çok önemli ve değerli bir el sanatıdır. Özellikle göçebe hayatı yaşayan Türkler tarafından bu iş en güzel, en yararlı bir biçimde, tarihin çok eski çağlardan günümüze kadar devam ettirilmiştir.

Kırgızistan’ın el sanatları eskiden beri önem taşımaktadır. Kırgız el sanatları başka toplumların el sanatlarıyla karşılaştırıldığında, özel bir koruma önlemine gerek duymadan günümüzde de varlığını sürdürmesiyle farklılık göstermektedir. Çünkü birtakım el sanatları ürünleri, hala günlük yaşamda kullanılmakta ve bu nedenle varlığını kolaylıkla korumaktadır. Kırgızistan’ın göçebe yaşamını ve kültürünü anlamak için bakabilecek başlıca kaynaklardan biri olan Kırgız keçe sanatı basit ancak son derece işlevsel olmasıyla dikkat çekmektedir.

2. 1. 8 Kırgızistan Cumhuriyeti Eğitim Sistemi

Kırgız keçe sanatı ile uğraşanların eğitim durumlarını incelemeden önce Kırgızistan Cumhuriyeti eğitim sisteminin incelenmesi yararlı olacaktır.

Son yıllarda Kırgızistan kendi eğitim sistemini reforme etme, yenileme çabası ile “Eğitim Hakkında” kanunun öncülüğünde orta, mesleki ve yüksek okullarda olumlu çalışmalar yapmaktadır.

Bu reformun esas amacı eğitim sistemini piyasa ekonomisine uygunlaştırma, vatandaşların eğitim görme hakkının toplumun gereksinimlerine göre oluşturulmasına özen gösterme ve manevi ihtiyaçlarını giderilmesidir. Yüksek eğitimin çok basamaklı yapısı bu amaçlara ulaşmada büyük rol oynar ve üç bölümden üç basamaktan oluşmaktadır (T.Cum.E.Sis./Kırgızistan’ın eğ.sistemi, 1997, s.103 – 110).

Birinci basamak, genel ve bitirilmiş yüksek bilimdir. Bu iki sene içinde fen, sosyo – ekonomik ve ilimi estetik yönlerin yüksek okulun genel taleplerine uygun esas aşaması sayılmaktadır. Diğeri ise, birinci basamağı bitirdikten sonra

(32)

18

bitirilmemiş yüksek bilime iki sene içinde sahip olurlar ve yüksek tahsil teorik program ile değil, somut, pratik ve mesleki program ile devam eder ve belirli bir meslekte yüksek bilim diplomasına olunabilmektedir (T.Cum. E.Sis./ Kırgızistan’ın eğitim sistemi).

Mesleki programı başarıyla bitirenler teknolog - bakalavr ünvanını almaktadırlar. Bu özellik, öğrencilerin bitirilmemiş yüksek bilime sahip olmaları ile yarışma esasında başka bir yüksek okulda eğitime devam etmelerine imkan sağlanmaktadır. Böylece eğitimin birinci ve ikinci basamaklarını toplam 4 senede bitiren öğrenciler yüksek bilime sahip olurlar.

Üçüncü basamakta beşinci sınıfa geçmek için mutlaka mülakattan geçmek gerekir. Mülakata sadece bakalvr ünvanı sahipleri alınmaktadır. Yarışmayı kazanıp 2 – 3 sene içinde magistr programını alarak eğitimlerini tamamlayanlara tam yüksek tahsilli uzman ve ilmin ünvanı verilir (T.Cum.E.S./Kırgızistan’ın e.s.).

Başlangıç Eğitim; Ailede, okul öncesi kuruluşlarda, öğrencilerin ahlakı yönden yetişmesine, fiziki esasların şekillenmesine yöneliktir.

Kırgızistan Cumhuriyeti eğitim sisteminin incelenmesi Tablo 1’de sunulmuştur.

(33)

Tablo 1. Kırgızistan Cumhuriyeti Eğitim Sistemi

8

7 Aspirantura, Doktora,(Doktorantura) YÜKSEK ÖĞRETİM SONRASI EĞİTİM

24 23

22 6

5

TAM YÜKSEK ÖĞRETİM Master Uzmanlığa (Magistratura) Hazırlık 21 4 3

TEMEL YÜKSEK ÖĞRETİM Lisans (Bakalavriat) MESLEKİ YÜKSEK ÖĞRETİM 20 19 18 2 1 ÖN YÜKSEK ÖĞRETİM 17 11 10 MESLEKİ ORTA ÖĞRETİM 3. BASAMAK LİSE MESLEKİ TEKNİK ÖĞRETİM 16 15 9 8 7 6 5 2. BASAMAK ORTAOKUL

GENEL ORTA ÖĞRETİM

14 13 12 11 10 4 3 2 1 1.BASAMAK İLKOKUL 9 8 7 6

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM 5

YIL YAŞ

Okur yazar oranı % 90 (2001). Okullarda Rusça ağırlıklı Kırgızca eğitim verilmektedir.

İlk ve orta öğrenim mecburi olup 11 yıldır.

Sömestri Tatili: 25 Aralık -10 Ocak; 1 Temmuz - 1 Ey

Orta Eğitim; Eğitim sisteminin çekirdeğini oluşturur ve 3 basamakta oluşur. -birinci basamak: 1.- 3. sınıf

-ikinci basamak : 3. – 9. sınıf -üçüncü basamak:9. – 11.sınıf

(34)

20

Mesleki Eğitim; Bu eğitimde orta bilim almanın yanı sıra belirli bir mesleğe de sahip olunmaktadır.Burada mesleki – teknik okullar, teşkilatlar, kuruluşlar eğitim vermektedirler.(T.Cum.Eğitim Sis./Kırgızistan’ın eğitim sistemi).

Okul Dışı Eğitim; Çeşitli sosyal merkezlerde insanın çok yönlü yetişmesi, gelişmesi boş vaktinin değerlendirilmesi için çaba gösterilmektedir.

Uzmanları Hazırlama ve Bilimini Yükseltme

Mezunların, uzmanların, yöneticilerin sürekli olarak bilgisini yenileyerek yükselmesine çaba gösterilir ve devlet eğitim kuruluşları yardımıyla yapılmaktadır. Bunlar ancak yüksek tahsilli olanlar içindir.

Kırgızistan’da ilkokulu bitirenlere diploma değil “bitirdi” yazısı; ortaokulu bitirenlere “sertifika” verilmektedir. Liseyi bitirenlere “diploma” verilmektedir. Bu

belgeleri, okul müdürü ve yardımcısı düzenlemektedir

(T.Cum.E.Sistemi/Kırgızistan’ın eğitim sistemi, 1997, s.103 – 110). 2. 2 DOKUSUZ YÜZEYLER VE KEÇE

2. 2. 1 Dokusuz Yüzeylerin Tanımı ve Kapsamı

Dokusuz yüzeyler – dokuma ve örme tekniği dışındaki yöntemlerle, her türlü elyafla oluşturulan tekstil ürünleri. Tarar tülbenti, yayılmış yada yönlendirilmiş,elyaf ve ipliklerin yapıştırılması, bağlanması keçeleştirilmesi gibi yöntemlerle oluşturulur. Yapıştırıcılar kimyasal çözücü ve bağlayıcılar yardımıyla, lif erimesi ve birleştirilmesi, iğneleme gibi teknikler kullanılır. Bu ürünler hazır giyimde astar güçlendirici ve giyim malzemesi, endüstride süzme elemanı olarak; ayrıca, masa ve yatak örtüsü, taban döşemesi, oto döşemesi olarak da kullanılır ( Ergür, 2002, s. 66).

2. 2. 2 Dokusuz yüzeylerin sınıflandırılması

Dokusuz yüzeyler fabrikasyon ve el yapımı dokusuz yüzeyler olarak sınıflandırılabilir.

(35)

2. 2. 2. 1 El Yapımı Dokusuz Yüzeyler – Keçe

Dokusuz yüzeylerin ilk örneği el yapımı dokusuz yüzeyler – tepme keçelerdir. Eski zamanlardan beri bilinen bu yöntem, yünü düzgün bir katman olarak hazırladıktan sonra nem ve basınç etkisiyle keçeleştirmeye dayanır (Başer, 2003,s.2).

Tepme keçe – bir yaygı üzerine döşenen taranmış yünlerin rulo yapılarak üstüne sabunlu sıcak su dökülüp dövülmesiyle elde edilen dokusuz bir tekstil ürünü (Ergür, 2002, s.267).

Keçe – yün ve keçi kılı gibi hayvansal doğal elyafın, dış tabakasını oluşturan üst örtü hücrelerinin (pulların) belirli ısı, nem ve basınç altında sıcak ve kaygan bir ortamda sürtünerek birbirine kenetlenmeyle oluşan dokusuz tekstil yüzeyi.

Keçe ağır bir dinkleme ve yıkama sonucu doku yapısı kaybolan ve yüzeyinde düzgün bir hav tabakası oluşan, iki yada daha çok katlı yünlü kumaş (Ergenekon, 1999, s.267).

Keçe – protein bazlı (hayvan ve insan kılı) doğal elyafın su, sabun ve basınç uygulaması ile kilitlenip çekme yapmak süretiyle kenetlendirilmesinden oluşan tekstil ürünü, kumaştır (Gürışık, 2004, s.64).

Keçe yapımında ulaşan yünün kalitesine veya rengine göre ayrılması, ürünün boyutlarına uygun miktarda elyafın tartılması ve atılması, desenin tasarımlanması tepme keçe yapımında uygulanan ön işlemlerdir.

Üretim esnasında desenlendirilmenin yapılabilmesi için, daha önce tasarımlanmış, oluşturulmuş ve uygun renklerle boyanmış yün kullanılmaktadır. Desen uygulandıktan sonra serilen yünler el yada basit araçlar ile ıslatılarak yerde (çiye) rulo yapılmak suretiyle sarılır. Rulonun her iki ucu ve çevresi halat ile iyice bağlanır. Keçenin büyüklüğüne göre iki yada beş kişi ile yapılan tepme işleminde rulo ayakta ileri geri hareket ettirilerek vurulur. Kalınlığına göre 1 – 1.5 saat süren bu ilk tepme işleminden sonra rulo açılır. Keçenin kenarları düzeltilir. Tekrar su serpilerek çiye sarılır. 1.5 saat sürecek olan ikinci tepme işlemi başlar. Bu işlem sonunda yünler sıkışmış, ancak birbirine tam olarak kaynaşmamıştır. Sıra keçenin pişirmesine gelmiştir. Keçe üzerine sıcak su dökülür ve bu işlem yünlerin iyice

(36)

22

kaynaşmasını sağlar. Son işlem çok yorucu ve sanatın en zor yanıdır. Hazır duruma gelen keçe açılarak gölge yada güneşte kurumaya bırakılır.

Başka bir teknikle üretilen keçe ürünü şu şekilde elde edilmektedir. Tek renk boyanmış keçeden desene uygun biçimler şekiller kesilir. Daha önce uygulanacak desen tasarımcılar tarafından çiziliyor, sonradan keçeye işleniyor. Kestikten sonra şekillenmiş keçe parçaları zemin keçenin üzerinde dikilerek birleştiriliyor. Böylece şırdak elde edilmektedir, şırdağın özelliği küçük parçalardan desen oluşturmaktır (Anonim, 1995, s.14 -16).

2. 2. 2. 2 Fabrikasyon Dokusuz Yüzeyler.

Fabrikasyon dokusuz yüzeylerin üretiminde sentetik elyaf ile üretilmiş iplikler kullanılmaktadır. Bunlar; naylon, polyester, akrilik ve olefindir. Akril lifleri kolay temizlenebilir ve sağlam hav yapısına sahip ve güveye karşı dayanıklı olduğundan halı üretiminde tercih edilmektedir. Naylon genel kullanım içinde en baskın olan elyaf türüdür. Naylon sıklıkla kullanılmasının temel nedeni; kullanım açısından çok dayanıklı olması, lif yapısı nedeniyle kiri saklı tutması ve kolay temizlenebilir olmasıdır (Tezel, 1999, s.3).

Tafting yüzeyler, yapıştırma yüzeyler, tülbent esaslı (Non – woven) dokusuz yüzeyler, mali tekniğiyle üretilen yüzeyler olarak saymak mümkündür.

a. Tafting Yüzeyler

Tafting yüzeyler – kesik havlı yada ilmeli havlı olup hav tabakası oluşturacak iplikler, ucu delikli çok iğneli tezgahta jüt gibi doğal – bitkisel, polipropilen gibi sentetik liflerden üretilmiş bir zemin üzerine sık şekilde dikilerek elde edilir. Havlı yüzeyin arka yüzü PVC, kauçuk gibi uygun bir kaplama maddesi ile kaplanır. Tafting halı üretimi bilgisayar kontrölünde yapılabildiğinden renk ve desen tasarımı hızlı ve kolay olmaktadır (Ergür, 2002, s.277).

Tafting yüzeyler – çok iğneli tafting dikme makinesinde bir taban doku üzerine havı oluşturacak ipliklerin dikilmesi ve bu ipliklerin taban dokuya alttan yapıştırılmasıyla elde edilen yüzeylerdir (Ergür, 2002, s.277).

(37)

b. Yapıştırma Yüzeyler

Bu tür yüzeylerin üretimi prensip olarak uygun bir zemin tabaka üzerine, hav tabakasının çeşitli yöntemlerle bir yapıştırıcı madde ile yapıştırılması ile üretilmektedir.

Zemin (taşıyıcı) olarak doğal veya sentetik liflerden dokunmuş veya dokusuz kumaşlar kullanılabilir.

Zemin tabaklı ve zemin tabakasız olmak üzere tek yönlü ve çift yönlü üretilmektedir.

Zemin tabakalı ve tek taraflı yapıştırma yöntemleri: Bu tür halıların üretiminde prensip olarak uygun bir zemin üzerine önce bir yapıştırıcı madde sürülmesi ve bunun üzerine stapel lif veya ipliklerin yapıştırılması, daha sonra da kurutulması esasına dayanmaktadır.

Zemin tabakalı ve iki taraflı yapıştırma yöntemleri: Bu yöntemde hav iplikleri iki özel bastırıcı çubuk tarafından zik – zak şeklinde, birbirine paralel şekilde hareket eden ve üzerlerine yapıştırıcı sürülmüş iki zemin tabaka üzerine sırayla yapıştırılır. Kurutma işleminden sonra bir bıçak tarafından ortadan kesilerek iki ayrı velur elde edilmiş olur.

Zemin tabakasız ve tek taraflı yapıştırma yöntemleri: Bu yöntemde zemin (taşıyıcı) gerekli değildir. Hav iplikleri bir bastırıcı çubuk yardımıyla kanatlı sonsuz taşıma bandının oyukları arasında bastırılarak yerleştirilir. Bastırıcı çubuk tarafından yerleştirme işlemi yapıldıktan sonra açık vaziyetteki kanatlar kapanır ve oyuklardaki hav iplikleri ilmik şeklini alır. Bu ilmiklerin alt kısımlarına yapıştırıcı madde sürülüp, kurutulmasından sonra stabil bir bukle yüzey elde edilir.

Zemin tabakasız ve iki taraflı yapıştırma yöntemi: Bu yöntemde bastırıcı çubuklar tarafından kıvrım haline getirilen hav iplikleri bir kanalın içerisine doğru itilirler. Kanaldan hemen çıkışta bir tarafa yapıştırıcı madde sürülür ve kurutulur. Daha ileride öbür yüzeye de yapıştırıcı sürülüp, kurutulduktan sonra ortadan bıçakla kesmek suretiyle iki ayrı velur halı elde edilir (Duran, 1985, s.70 – 76).

(38)

24

Olumsuzlukları: Yapıştırma ipliğin kalınlığını artırır eklemin esnekliği, ipliğin esnekliğinden, yapışkanın sürtünme katsayısı da iplikten düşüktür (Ergür, 2002, s.295).

c. Tülbent Esaslı ( Non – Woven ) Dokusuz Yüzeyler

Non – Woven yüzeyler tülbent tabaka haline getirilmiş kesik yada filament halindeki liflerin: mekaniki, kimyasal veya termik yöntemlerle uygun bir birleştirme işlemi sonucunda bir birine tutturulması ile elde edilen tekstil yüzeylerdir (Duran,1985, s.106).

Non – woven üretiminde kullanılan kimyasal maddeler çok değişik karakterli olup hem doku oluşturmada hem dokuyu sabit hale getirmede, hem de son işlemlerde kullanılmaktadır. Bu kimyasalların üretimin sırasında bağlayıcı, yağlayıcı, çalışma kolaylığı sağlayıcı, sertleştirici, yumuşatıcı özelliklerinin yanı sıra yanmayı geciktirici, antistatik gibi bitmiş ürüne istenilen özellikleri veren fonksiyonları da vardır. Bağlayıcılar elyafı birbirine yapıştırarak tutturur. Bu kimyasal maddeler dokuya dayanıklılık verdiği gibi estetik özellikleri arttırıcı, güç tutuşurluk, yumuşaklık verici, su çekici, su emici, ışığı bloke edici gibi özel fonksiyonlar da kazandırır. Bağlayıcı madde olarak sentetik ve doğal reçineler kullanılmaktadır. Bunların başında akrilikler, stiren butadiyen reçineleri, vinilasetat – akrilik kopolimerleri, polivinil klorid homopolimerleri, vinilasetat homopolimerleri, akrilonetril kopolimerleri gelmektedir ( Tezel, 1999, s. 3 – 4 ).

d. Mali Tekniğiyle Üretilen Yüzeyler

Dokuma ve örmenin dışında kalan tekstil yüzeylerinin diğer bir ana üretim tekniği – mali tekniğidir. Esası dikmeye dayanan bu tekniği de kendi içinde üretim yöntemleri açısından 5 grupta sınıflandırmak mümkündür.

Malimo, malipol, maliwatt, voltex ve malivlis.

Mali tekniği doğu blok ülkelerinde, özellikle Doğu Almanya’da oldukça gelişmiş durumdadır. Malimo tekniğini bulan Heinrich Mauersbergerdir. Bu tekniğe verilen malimo isminin doğuşu ise şu şekilde olmuştur.

(39)

Malimo: Mauersberger (bulan adamın ismi), Limbach Himbach (oturduğu yer), Mauesberger Molton eşinin (dokunun cinsi) çeşitli giysileri yamarken dokuları dikerek ve incelmiş doku kısımlarını dikiş tekniği ile sağlamlaştırdığını görmüş ve malimo tekniğinin prensibini bu fikirden yararlanarak bulmuştur. Mauersberger bu esastan hareket ederek tekstil yüzeyleri meydana getirmeyi başarmıştır. Atkı ve çözgü ipliklerinin yan yana ve üst üste yerleştirilerek dikilmesi ile bu iplik sistemleri sabitlendirilmiş ve yani bir yüzey meydana getirilmiştir (Duran, 1985, s.193).

f. Dokusuz Yüzeylerin Kullanım Alanları

Otomotiv otomobil, yer döşemeleri için arkalık, bagaj astarı, iç kapı paneli, koltuk döşemeleri.

İnşaat jeotekstiller olarak erozyon kontrol, tren yolu yatakları stabilizasyonu, kanal ve rezervuar iç koruması. Kimyasal ve fiziksel dayanım ile yüksek mukavemet / fiyat oranıdır. Rahat kontrol edilebilen bir yapıları vardır.

Tekstil giysilerde astar veya içlik şekillerini korumaları, esneklikleri, ısı yalıtım özellikleri.

Ev tekstil: yatak örtüsü, klozet aksesuarları, masa örtüleri, temizlik bezleri, pencere gölgelikleri, toz bezleri vs.

Medikal: çocuk bezleri, pedleri, tek kullanımlık ameliyat bezleri, steril paketler. İnsan tenini kuru ve rahat tutan yapıları, ekonomik olmaları, nefes almaları, sıvı sızdırmasına karşı dayanımları, kolaylıkla sterilize edilebilmeleri, bakteri geçirmemeleri.

Paketleme: medikal steril paketler, floppi disk paketleri, yüksek performans zarflar (Çelikkanat, 2003, s.200).

Şekil

Tablo 1.  Kırgızistan Cumhuriyeti Eğitim Sistemi
Tablo 4. Keçe yapan bireylerin kaç yaşından beri keçe ile uğraştıkları ile ilgili  %’lik dağılımı
Tablo 5. Bireylerin tekniği kimden öğrendikleri ile ilgili %’lik dağılımı
Tablo  6.  Keçe  üretiminde  hammaddenin  nerden  alındığı  ile  ilgili  %’lik  dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Yağlanmış ve kuru çalışma koşullarındaki dönme hızı ve basınç açısından artan talepler karşısında farklı uygulamalar için birçok farklı bileşen

El Sanatları Teknolojisi alanı altında yer alan mesleklerde ulusal ve uluslar arası düzeyde standartlara uygun, her yaşta ve düzeyde bireye meslekî

El Sanatları Teknolojisi alanı altında yer alan mesleklerde ulusal ve uluslar arası düzeyde standartlara uygun, her yaşta ve düzeyde bireye meslekî

Araştırma kapsamında Ankara, Konya, Afyon ve İzmir illerinde farklı tepme keçe atölyelerinde yapılan gözlem ve anketler sonucunda bahsedilen bitim işlemlerine yönelik

Kullanılan Malzeme: Yün elyafı, ipek iplik Uygulanan Teknik: Tepme keçe, işleme Zeminde Kullanılan Renk: Doğal beyaz Bezemede Kullanılan Renkler: Pembe Seçilen Konu:..

Tevkifat oranının yüksekliği, belirli sınıra kadar kira gelirlerinin beyan yasağı, beyannamede yer almayan gelirler üzerinden ödenen tevkifatların mahsup edilememesi

merakım tatm in edebilmek gayretiyle konuştum, «Anahtar» m sır tarafını verebildim mİ, veremedim mi, onu Refik Halid Karay üstadımız bugün yazıyı

With this framework in mind, the aim of this article is to analyse the logic behind continuity and change in the relations of Turkey with Russia within a historical and