ÎT-H A YA T i VE E S E R L E R İ
Tanzimaitan sonra başİıyan fikir
hareketlerimizin en büyüklerinden
biri olan Namık Kemâl, !84 0d a Te- kirdağmda doğdu. Annesi iki yaşın
da iken öldüğünden dolayı küçük
Kemâl’in terbiyesile dedesi Abdüllâ- tif Paşa meşgul oldu. Abdüîiâtif Pa- şa Kemâlle birlikte Anadolu’nun bir
çok şehirlerini memuriyeti icabı
dolaştı. Gu sure ile Kemâl 12 yaşın
da birkaç ay Bayazit rüştiyesine
6 ay kadar da Valide mektebine
devam etmek imkânını bulabildi. D ' <r: .in Karsa tayini doiayısile mektebi terketmek mecburiyetinde kaldı. Karsın gökleri kucaklıyan g e niş ufuklarını doya doya seyretti. Tabiatın hür kucağında av ve bini cilikle uğraştı. Cemiyetin dar çem* berinden kurtaramadığı ruhunu ebe dî göklere yükseltti. Kars’ta geçen bu tarh günler uzun sürmedi. Küçük yaşta ş rbirden şehre dolaştırmak su- ¡retüe ileride kendisine gelecek tefe li?-ey i sezmiş gibi Kemâl’in yıpran* mosr.il istiyen saray, dedesinin me:
sn ur i yetini Sofyaya nakletti. Ke
mal Sofya’da dedesinin mütemadi
gay rtierüt kuvvetlendirdiği Şark
kölGh'üt.&n tesi.i ¿«¡tında büyük ya rım müjdeleyen manzumeler yazdı. Bunları bir araya topladı. 18 ya şında İstanbul-« dü düğü vakit bir divana sohip bulunuyordu; eski ede
biyat vadisinde yürüyen, Leskofcalı Galip, Hersekli Arif Hikmet, Kâzım paşalar gibi üstadi&rın yanı başında bir mevki tutuyordu.
Namık Kemal gibi bir zekânın dar kalıplar içine kapanıp kalması doğru almazdı. Şinasi aradığını bul muş Kemal de içinde tutuşturduğu ateşten ruhlara damla damla vere bilecek bir hale gelmiş bulunuyordu. Üstad ve talebe elele verdiler; ha yatiyet dolu bir edebiyatın kapısın dan içeri girdiler. Kemal o zamanın ileri bir muhiti olan tercüme odası na devam etmek suretile Fransızca- smı inkişaf ettirdi. Üstadı Şinasini’nin çıkardığı tasviri efkâr gazetesini Şi- nasinin Parise gitmesi üzerine iki sene müddetle biiafasıia idare etti.
Siyasî bir teşekkül olan yeni Os- manhiar cemiyetinde de çalışıyordu. Makale ve manzumelerde sarayın nazarı dikkatini celbetmekte gecik medi. Kuşku ve kuruntu içinde ye- şiyan saray Namık Kemal’in İstan-
buldan uzaiaşması için vesile arı
yordu. Bunu bulmakta sıkıntı çek medi. Namık Kemali Erzurum Vâli muavinliğine, Ziya beyi „Ziya Paşa* yı da Kıbrıs mutasarrıflığına tayin etti.
Sarayın kurduğu tuzağa düşmek
istemiyeıı bu iki Türk entelektüeli
Avrupaya kaçmayı en iyi bir yol
buldular. Pariste dahil, bulundukları siyasî cemiyetin çerçivesi içinde fa aliyetlerine hız verdiler.
Fakat Abdulaziz’in Avrupa se
yahati onların da Paristen Londıra- ya gitmelerine sepep oldu. Vatanda yetmiyormuş gibi vatan haricinde de saray kendilerini adım adım takip ediyordu. Ziya Paşa ile Namık Ke mal iki dost Londırada baş başa ve rerek Hürriyet gazetesini çıkarmağa
başladılar. Paraca sıkıntılarım sa
rayla arası açık olan perens Musta fa Fazıl Paşa gideriyordu. Biraz son ra Mustafa Fazıl Paşa ile saray arasın daki uyuşa namazlık itilaf ortadan kalk
tığı için Mustafa Fazıl Paşa stanbu- ia dönmüş, Avrupadaki Türk gençle rinin himayelerini üzerinden atmıştı.
Namık Kemal birçok Türk mü
nevverleri gibi îstanbula dönmek fırsatını buldu. 1870 de Nuri, Reşat Tevfik beylerle İbret gazetesini çı
kar mıy a başladılar; çok geçmeden
gazete kapatıldı. Namık Kemali de İstanbuidan uzaklaştırmak için Ge-
liboluya Mutasarrıf tayin ettiler.
İbret tekrar çıkabildi. Namık Kemal Geliboludau baş muharrir imzasile yazılar gönderdi; hu sırada Ebüzztya Tevfik beyin çıkardığı Hadika gaze tesinde de N. K. rümuziie makale ler yazıyordu.
Bu sırada sahne edebiyatımızı kuvvetlendirmek endişesile hareket eden teşekküller görülür. Namık Ke mal eski edebiyatın yıkılmasında en büyük bir rolü oynamak istiyen es ki edebiyatın zayıf taraflarını bilen bir üstaddır. Bu itibarla o da yerli piyesler istiyen bu teşekküle dahil
oldu. Vatan yahut Silistre adlı ese
rini yazdı. Bu Esergedir paşadaki
Güliü Â gop tiyatrosunda oynandı.
Bu günün öiçüsile, basit ve küçük
olan bu eser karanlık bir devir için de parhyan bir meşale, serayın ta vanlarını çatırdatacak bir dinamiz me malikti. Dünya kurulalıdanberi hiç bir eser bu derece halkın coşkun rağbetine tnazhar olmadı.
Yaşasın Kemal, yaşasın millet,
yaşasın milletin Kemali, yaşasın va tan sesleri piyesin oynanmı şına bile engel olabilecek bir vaziyette idi.
Piyes gürültü içinde o y n -id ı. Sokakları dolduran mukaddes s: sin meydana getirdiği hareket ruhlarda
büyük bir tesir bırakıyor, îsY.nıık
Kemal fenerlerle aranıyordu, saray hayret ve korku içinde. Fakat Na mık Kemali umumî hapishanenin dar koridorlarında görüyoruz. Beş ; ! i ay sonra kara bir devrin sembolü Magosa zindanında vücudunu esir eden
kuvvet, bu yüksek ruhun, bugün ha kikat olan tüy âleminde dolaşması na mani olamıyordu. Namık Kema lin vücudu sarayın, ruhu hiiriyetin esiri idi.
Nam.k Kemal tamam 38 ay va tanı uğrunda kaldığı Magosa da en büyük eserlerini yazdı. Biz faniler
için Namık Kemalin ideal uğrunda
hayatını istihkar edişi, 38 aylık fa aliyeti, çektiği sıkıntılar ibretle sey redilecek ebedî bir levhadır.
Abdulaziz hâiedildi; Namık Ke mal İstanfeuldadır. Meşrutiyeti hazır- lıyan en büyük bir müessirdir. Ka ranlıklar dağılıyor, Namık Kemalin ülküsü tahakkuk etmektedir.
-Hürriyet aşıkı bu büyük insan
kendi eliie teşkilâtı esasiye kanu
nunu hazırlamaktadır.
Abdulhamidin sinsi idaresi, Rus harbi, iliklere kadar işliyen bozgun ve bedbini... İdeâl sahibi insanların bedbin oldukları görülmüş müdür ha yır. Bozgunun önüne geçmek imkâ nı yok, tek bir adam elinde kalem
haykırıyor : Bundan Fâtih, Yavuz,
Selim, kanije eserleri doğmuştur.
Türkün civanmert ruhunu ayaklan
dırmak istiyor.
Menhus idare meşrutiyeti boğmuş onun yaratıcıları memleketten uzak
laştırılmıştır. Midilli, de oturmak
üzere sürülen Namık Kemal, birkaç ay sonra oraya mutasarrıf tayin edil di. Buradan Rodosa daha sonra Sa kıza tahvil edilmiştir. Kuvvetli bir zatürrenin tesirde dünyaya gözlerini yuman Namık Kemal ebedî bir sa
baha doğmuştur. Vasiyet namesi
üzerine Bulayire nakledilmiştir. Kab ri Süleyman paşanın yanındadır. Sü
leyman Nazifin babası Diyarbakırlı
Sait Paşanın dediği gibi N. Kemal
Millet diye millet diye millet diye
gitti.
EBDBi NEVİLERE GÖRE
ESERLERİ:
A — Tiyatroları : Tiyatrolarını üç Katagoriye ayırabiliriz .
1 — Hayalî olanlar : Gül Nihâi, Akif, Zavallı çocuk.
2 — Tarihî olanlar: Vatan, Ce- iâleddin Harzamşah.
3 — Ekzotik bir zevkin tazahü- rü olan Karabelâ
-
0
B — Romanları : Romanesk bir eser olan İntibah yahut Ali beyin sergüzeşti eserde birinci cildi ikmâl edilmiş olan tarihî romanı Cezaıi.
C — Tarihî eserler : Devri istilâ
Salâhaddin Eyyubî. Fatih, Yavuz
Selim, Nevruz, Barikai zafer, Kanije. Ç — Tenkidi mahiyetteki eserle ri : Tahribiharabat, Takibi Harabat „ Harabat’ın ikinci cildi için „ İtalyan
yazıcılarından Silviyo Pellikonun
Meprizon adlı eserinin tercümesi ten kidi.
Namık Kemâlin en büyük eseri Mustafa Kemâl’i ve onun yarattığı Cumhuriyeti hazırlamış olmasıdır.
F. Kutlu Kalkancı
VATAN TÜRKÜSÜ
İşte aldu karşıda hazır silah, Arş yiğitler, vatan imdadına ! Arş ileri, arş biaimdir felah , Arş yiğitler vatan imdadına ! . Şanı vataa, hıfzı bilâdü ibat , Etmededir süngünüze istihat , Milleti eyler misiniz namurat ? Arş yiğitler, vatan imdadına ! . Cümlemizin validemizdlr vatan , Herkesi lûtfiyle odur besliyen , Bastı aldu göğsüne b iı sağ iken , Arş yiğitler vatan imdadına \ .Yara nişandır tenine erlerin , Mevtise son rütbesidir askerin , Altı da bir, üstü de birdir yerin , Arş yiğitler, Vatan imdadına ! . .
N A M IK K E M A L
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi