• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 20. yıldönümünde çeşitli yönleriyle Sait Faik Abasıyanık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 20. yıldönümünde çeşitli yönleriyle Sait Faik Abasıyanık"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ölümünün 20. yıldönümünde çeşitli

yönleriyle SA İT FAİ K ABASI YAN IK

Ünlü h ik â y e c im lz S a it F a ik A b a s ıy a n ık 'ın ö lü ­ münün 2 0 . yıldönüm ü d o la y ıs iy le II m ayıs c u ­ m artesi günü iç in bir anma programı düzen - le n d i. Program , saat 14.00'd e Z in c ir lik u y u 1- da S a it F a ik ve annesi M akb u le A b a s ıy a n ık 1- ın m e zarları başında saygı duruşuyla b a ş la d ı. 1 5 .0 0 'd e , N işa n ta şı Ö z e l Işık Lisesi salonunda a ç ış konuşm asıyla b aşlayan anma to p la n tıs ı, S a it F a ik 'le ilg i l i a n ıla r , iz le n im le r , b e lg e le r a n la t ılıp g ö ste rilerek sü rd ü rü le c e k , bunu h ik a ­

y e c im iz in k iş i l i ğ i , sanat ö z e ll i k l e r i , e s e r le r i­ nin b e lirg in n it e lik le r i ü z e rin e konuşm alar ile " S a it F a ik 'in Türk E d eb iya tın d a Y e ri ve De - g e ri" konulu b ir a ç ık oturum iz le y e c e k t i. O r ­ g anizasyo nun y e te rli o lm ayışı yüzünden b ir k ı­ sım konuşm alar y a p ıla m a d ı, a ç ık oturum da çok kısa sürdü. A ş a ğ ıd a , to p lan tıd a okunan ve o - kunm ayan y a z ıla rd a n ö z e tle r sunarak S a it F a ­ ik i- k ıs a c a da o ls a - ç e ş itlî y ö n le riy le y a n s ıtı - y o ru z .

BURHAN ARPAD

Bizim nesil Türk hikâye - ç ileri, Türk edebiyatında daha önce ortaya çıkan "Edebiyat-ı Cedide", "F e c r -i  t i " , " Yedi M eşâleciler" gibi ne bir der­ gi çevresinde toparlanmış,ne bir beyanname yayınlamıştır. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yaşıyân memur, öğretmen, ü- niversite öğrencisi gibi deği­ şik meslekten genç insanlar, 1933lerden sonra belirginleş­ meğe başlayan toplum çatış - malarını, tedirginlikleri ve e- konomik eşitsizlikleri konu e- dinen hikâyeler yazmağa baş­ lar. 1940-45 arasında bu hi - kâyeler, kitaplar olarak ya - yınlanır. Sayıları artar.Deyim yerindeyse, bir bakıma hikâye edebiyatıyla toplum eleştirisi eylem leşir. Bu davranışlı y a ­ zarlar arasında ortak bir yan vardır. Sait Faik gibi anlatı - mı, özel hayatı, mizacı bam - başka bir hikâyeci de bu or - tak yanı benimser. İnsanları, olayları, çevreyi gerçekçilik açısından ele alır.

1944 yılında Sait Faik ük romanı Medârı Mâişet Moto- rünü kendi parasıyla bastır - mış ve dağıtımını Yokuş kitap evine vermişti. Kitabevini ben yönetiyordum. B ir gün kapıda sepetli bir motosiklet durdu . Kapıya koştuk. Sivil komiser Hüseyin efendiydi. Hüseyin e- fendi ve arkadaşı Kara Kemal o yılların ağır baskı rejim in­ de Bâb-ı-âli kitapçıları için korkunç kişilerdi. Yokuşun alt başından göründüler mi, dük­ kâncılar hemen ileriye haber uçururlardı,geliyorlar diye. Belediye memuru geldiğini

duyuran sezginci satıcıların , korkusuyla. İşte bu Hüseyin efendi, elindeki kâğıdı göster­ di. Sait'in ilk romanı, Bakan­ la r Kurulu kararıyla yasak - lanmıştı. Dükkânda ne kadar varsa alıp götürecekti. Moto- siklştin sepeti aldığı kadar ko­ yup götürdü. Birkaç defa daha gelip gitti. Ben de bu arada bir ellilik paketi,dükkânın a r­ ka bölmesine gizledim. Sait buna pek sevinmişti. Fakat bir türlü almadı. O günlerin "Divânı Harp' havası estiren 'Sıkı yönetim li İstanbul'unda haksız da değildi bu ürkekli - ğinde. Sonra ben bir başka ya­ yınevinin başına geçtim ve o yasak kitaplı paketi taşıyıp yi­ ne gizledim. A yla r geçti. Sait paketini bir türlü almıyordu . O günlerde yeni bir ürkütme havası estiriliyordu. Sürgün - le r, tutuklamalar, yasaklama­ lar ve bunlarla ilg ili söylen - tile r sanat ve düşünce ç e v re ­ lerini sarmıştı. Bu durumda , paketi yayınevinde daha fazla gizleyemeyeceğime aklım kes­ ti ve soğuk bir kış günü odada yanan demir sobada kitapları birer ikişer yaktım. Elimde kitap yaktım.

EDİP CANSEVER

. .. Ben, Abasıyanık'ın ş iir­ leri üzerinde değil de, hikâye­ lerindeki şiir öğeleri üzerin - de durmak istiyorum daha çok,

. . . Sait Faik'de asıl ş iir ­ sellik, şiirin hikâyeye bir yağ lekesi gibi, gittikçe genişleye­ rek yayıldığı, giderek ayrılmaz olduğu durumlarda başlar. Ö r ­ neğin Süt hikayesinde olduğu g ib i: "Senelerden beri yapma­ dığım b ir şeyi yaptım: Süt iç

-tim. " Kötülükler, bayağılıkla? haksızlıklar,düşmanlıklar, in ­ sanı insanlıktan çıkaran her şey iki bardak sütle yok olur birden. B ir simge, bir benze­ ti değildir burada süt.Süt süt­ tür, o kadar. Gerçeğin kendi - sidir. Pisliklerin , adiliklerin panzehiridir. "B ir rüya nez - leşi gib i" hapşıracaktır için - dekileri. Yepyeni günler baş - layacaktır böylece. Fakat o günleri yaşamaya bırakmaz - lar kişiyi, içini ve dışını saran sütü yaşatmazlar. Sonunda,her günkü hayatın deli gömleğini sırtında düğümlenmiş bulur.

Sait Faik'in hikâyelerin - deki bir başka özellik de ez - berden okunabilmesidir. Hi - kâyelerini ya da hikâyelerinin bazı pasajlarını ezberden oku­ yanlara rastladığım için söy - lüyorum biraz da bunu.Demek oluyor ki, hikayelerin akılda kalması, ya da düpedüz ezb e r­ lenebilmesi, ya da okuyucuda böyle bir istek uyandırması da, Sait Faik'in şiirle yandaş­ lığını az çok kanıtlamış olmu­ yor mu ? *

...Abasıyanık'ın hikâyeleri ş iirle kaplanmış,şiirle yon - tülmüş, şiirle içiçedir . Onun bıldırcını da şairdir, martısı da. Balıkçıları bile az buz d e­ ğil, iyi bir şiir eğitiminden geçm işlerdir. Zokaya takılan balık bile şair yürekli bir ba­ lıkçının zokasına takılmıştır. Doğanın nice görünümleri Sait Faik'i hatırlatır bize , görür görmez onun ülkesine,adı Sait Faik olan bir ülkeye girdiği - m izi anlarız hemen.

Peki, kendisi için ne düşü­ nüyordu acaba Sait Faik?Şair miydi, hikayeci miydi ? Yoksa ikisinin bileşiminden mi ya­ ratılmıştı, "Daha meme em ­ memiş, yıkanmamış çocuk ko­ kusundan, süt kokusundan, bir genç saç kokusundan"? Sanı­ rım belli bir ad koymamıştı

yazdıklarına. Yalnızca yazı di­ yordu, nesir diyordu. Ya da be­ nim aklımda böyle kalmış,böy- le kalmasını istemişim.Ya da bu soylu, bu seçkin sanatçı, tıp­ kı dondurmacının çırağı gibi, yirm i yıl öncesine göç etmiş de, yirm i yıl sonraki serüve - nine gülümsüyordur şimdi. Övülünce kızdığı , yerilince gene kızdığı gibi, ne yalnız - ca hikâyeci, ne de yalnızca şair olarak anılmak istiyordur.

DOĞAN HIZLAN

Sait Faik bunalan adam - dır. Kene, kadar başkaları­ nın yoksullukları, yoksunları mutsuzlukları, ezilm eleri , horlanmaları, aşağılanma - ları adına acı çekerek buna - lan bir adamdır. Bu buna - lım kendi yaşamından hikâ - ye kahramanlarının yaşamı - na kadar uzayan ve birbiri - ne karışan çizgide kendini gösterir. Beyoğlu'nun kirli kalaba lığından , arka sokak­ ların karanlığından Burgaz adasmın özlemini çeker,Bur­ gaz adasında' da kalabalık - larm içinde yalnız olmayı öz­ ler. Fransa'da Grenoble'dan İstanbul'un özlemini, İstan - bul'dan oradaki acıları özler. Bu çelişkiler ondaki bunalı - mm yaratıcısı ve bunalımı doğuran nedenlerdir. Bir başka deyimle bunalan ada­ mın çelişkileridir. B ir yere yerleşem em ezliği, bir yer - de duramaması, suyunu bu - lamayan balık örneği dolaş - masıdır.

Genel geçer, büyük top­ luluk için yürürlükte olan ah­ lâk kuralları da onun için sev­ gisiz, acımasızdır. Dıştan görünenlerle yürütülür. Ama onun bir yerde ülkücü, bir yerde gerçekçi, insancı di - yeceğim iz ahlâkı da tersdü - şer. Sıkılır bu yüzden de

İnsanın tedirginliklerinde insanlararası ilişkilerinde seksin de bir yeri yok mu ? Var. Bu Sait Faik'te alabil - diğine temiz,hayvansal duy - gulardan alabildiğine arın­ mış bir tutkudur. Bir yerde bilinen anlamda seks değil - dir bu. Özlemlerin dünyasın­ da yer alan bir yaratıktır.

...Uyarsızlıklar, intibak - sızlıklar insanı değil bunalt - mak, çıldırtır. Sait Faik' in de dirginliklerinin başlıca nedeni, bunalımların kayna

-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Pa­ ris Türk Turizm Bürosu ve Kültür Ateşeliği, Paris ve Tok­ yo’daki Türk Büyükelçilikleri, New-York Türk Evi, Türki­ ye iş Bankası'nın yanısıra yurt içi ve

Sirkeci Kayseri Palas Oteli Beyazıt Aydın Oteli Sirkeci Otel İnkılâp Beyazıt BarçınOteli Sirkeci Tarsa Oteli Beyazıt Bolu Emniyet Oteli Sirkeci Aolu Oteli Küçükpazar Bursa

Şadan Gökovalı, “Turgut Bey’in İzmir’e Yaptıkları” adlı kitabında son on ve özellikle de sekiz yılda İzmir’in başına gelenleri belgelere ve yaşayanların

9 - Merhume Emekli Devlet K ‘Tesa*u olduğu içir vefatı ile varislerine ödenmesi gereken kanunî ödenekler bulunmaktadır. Bu hususta da talimatınla» göre hareket

Yöntem ve Gereçler: Bu çalışmada ot poleni aşırı duyarlığına bağlı mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda mevsim öncesi immünoterapinin klinik

Mikrodebrider kullanılarak yapılan nasal poli- pektomi sırasında, kanamanın daha az olması, açığa çıkan kan ve doku debrislerinin irrigasyon ve sürekli aspirasyonla

Onun için de kendini bütün yönleriyle olduğu gibi yapıtına koyduğu düşünülen, açık sözlü bir yazarın bile yazınsal kişiliği, gerçek

Makalede, Foucault’nun bedene bakışı ve bedenin siyasal iktidarın vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıkışı incelenecektir. Dolayısıyla disiplinci ve düzenleyici iktidar