Sayfa a
i t IBURHAN
FELEK
HAYDAR PASA
MUAMMASI
S
ON günlerde aslen Fransız olduğunusandığım bir zat, Haydarpaşa Garı’m yapan dedesi Haydar Paşa’nın hatıra larını yâdetmeye İstanbul’a geldi. Herkes garı dedesi Haydar Paşa yaptırdığı için, oralara “Haydarpaşa” ismi verildiğini söyledi.
Meclis Başkanı’na kadar itibar gördü. Kı sacası, Haydarpaşa Gan’mn yapımcısı olduğu için dedesi Haydar Paşa’nm o semte adım verdiğini iddia etti. Hatta gar müdürü ile bir de fotoğraf çektirdi.
Biz, yaşımız itibariyle Haydarpaşa Gan’nm
inşaatını görmüşlerdeniz. Haydarpaşa Garı,
denizden doldurulmuş bir yere inşa edilmiştir. Biz, o doldurma işlemi sırasında oraya gider, kumların içinden şeytanminareleri toplardık. Garı, Alman mühendisleri yaptılar. Benim hatırımda kaldığına göre, Holsmann admda bir şirket yaptı.
Haydar Paşa adına gelince, bu isim gardan evvel de vardı. Nitekim, Alman İmparatoru II. Wilhelm, İstanbul’a Sultan Hamid’i ziyarete geldiği zaman, “Haydarpaşa-Bağ- dad” demiryolu imtiyazını da aldı. Eğer Haydar Paşa’mn onlar veya torunları olduğu nu iddia eden Fransız’ın iddiası gibi, garı yapanm adı o semte verilmiş olsaydı, II. Wilhelm’in “Haydarpaşa-Bağdad” hattı diye bir demiryolu imtiyazı istemesine maddeten imkân yoktu.
Bütün bunların ye ıı başında bu esrarengiz zat, bir de Haydarpaşa Garı Müdürü ile dede- günin resmi elinde olarak fotoğraf çektirmiş. Merak edip sorduk. Gar müdürü olan zat, bize bu resmi vaktiyle Harp Tarihi Başkan lığından isteyip getirtmiş olduğunu ve şimdiki ziyaretçi ile bir alâkası olmadığını söyledi. Biz, bununla da kalmadık. Elimizdeki bazı an siklopedik kitaplara baktık. Bakınız, beş ciltlik Resimli Yeni Ansiklopedi lügat kita bının ikiı'ci cildinde aynen şunlar yazılı:
“İstanbul’un Anadolu yakasındaki semte adını bırakan zattır. XVIII. asır sonlarına doğru yaşamıştır. III. Selim devri paşa larından cİup, önce kışla, sonra hastane olan
binayı o yaptırdığı için, Haydarpaşa adı o
semtin b irisaıi haline gelmiştir.”
Görülüyor ki, Haydar Paşa, Haydarpaşa Garı’ndan yüzlerce sene evvel yaşamış bir zat tır. Ve esrarengiz ziyaretçi ile bir münasebeti yakıştınlamamaktadır. Hele, garı Haydar Paşa’nın yaptırması bir masaldan başka bir şey değildir.
Biz, bu esrarengiz zat, memleketin en büyük makamlarına kadar hüsn-ü kabul gör mese, ve sadece Haydar Paşa’nm torunu ol
duğunu iddia ile yetinseydi, bu manasız işe
karışmayacaktık. Ama, esrarengiz dostumuz işi çok ileriye götürdü. Bizim pek iyi bildiğimiz hâdiseleri tahrif etti ve kendini epeyce paha lıya satmaya başladı. Biz de bu yazıyı yazdık. Eğer hâlâ Türkiye’de ise gelip bizimle konuş masını ve gan yaptırdığım uydurduğu Haydar Paşa’mn nesi olduğunu ispatlamasını elbette temenni ederiz.
Biz yabancı dostlara ve ziyaretçilere öte- denberi fazlaca itibar ederiz. Avrupa malı, A v rupalI ziyaretçi, AvrupalI olmuş Türk ço cuklarım el üstünde tutarız. Ama bu seferki esrarengiz dostumuz, kantarın topunu kaçırdı. Mösyö Haydar falan filan... Bu kadarını yuta madık, kusura bakmayın.
Sans rancune!..
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi