^ S o s y a l
û
Ov
İ
ÇTİMAÎ ilimler artık yeşil masa münakaşasından çıkmış tır. İstatistiğe, tecrübeye dayan maktadır. En genç tabiat ilimleri gibi henüz kat'i kanunlara ulaş maktan uzaksa da, siyasî ve ter- biyevı sahada yolumuzu aydınla tacak bilgileri vermektedir. Nüfu» hareketlerini, itikatların ve kana atlerin değişmesini, köyler ve şe hirlerin bünyesini, aile va kandaş lık münasebetlerini inceledikçe, verilecek terbiyenin, girilecek ik tisadi teşebbüslerin zeminini bile rek yürümüş oluruz.E sİden bu konularla uğraşan - lar bir takım nazariyeleri müna kaşa ederler. Umumî fikirler tel-, kin ederler. Nihayet tarihten alın mış misallerle İçtimaî tekâmülü açıklamaya çalışırlar; fakat şimdi karşımızda bulunan canlı realite ye bir türlü dokunamazlardı. Bu nu yapmış olanlar dahi, ancak u- mumi istatistik, rakamlarla kan maya mecbur olurlardı. Bu ra - kamlar - eğer pek çok seneye ait değilse - yalnızca bir vaziyeti tes- bit eder. Yahut pek umumî bâzı münasebetleri gösterirdi. Meselâ köyden şehire göçü ele almış ol salar istatistiklerin vereceği rakam lara dayanarak filân ve filân se neler arasında bu göçlerin şurada ve burada çoğalıp azalmasını söy- liyebilirlerdi. Bu çoğalıp azalma ların neye tâbi olduğunu aramak için aynı yıllara ait iktisadi, hu
kukî, v.s. istatistikleri gözden geçirmede herhalde fayda vardır. Fakat iş bununla halledilmiş ol mazdı. Çünkü bu nüfus hareketle rini meydana getiren sebepleri bulmak için onları yer yer ince lemek lâzımgelirdi. Meselâ nere - lerde köylünün köyüne bağlı kal dığı, nerelerde devri olarak şehir lere akm ettiği, hangi şartlarda devamlı olarak köylerini bıraktık larım açıklamak için istatistikler le kanımyarak muhtelif köy tip lerini tetkik etmek gerekirdi. Bu ise hayli zahmetli bir işti. Aynı « - raştırma aile bünyesi, kandaşlık münasebetleri, halk efkârı, dini inançların sarsılması veya kuvvet lenmişi, v.s. gibi hâdiselere tat bik edilince umumî tetkikle kan- mıyarak bunu yer yer monogra filerle, mahalli tetkiklerle incele mek zarurî olduğu görülecektir.
Eskiden sosyal ilimler umumî şemalar üzerinde kalıyordu. İkti
sat, hukuk, ahlâk gibi en eskile rinden başka bizzat sosyoloji bö lümleri dahi nazariyeleı-, umumi sınıflamalar, umumî tekâmül şe maları, cemiyetin bütününe ait toptan bilgilerle yetinirdi. Meselâ site veya milletin ne olduğu söy lendikten sonra aile, hükümet, devlet, İktisadî bünye v.s. hak - kında verilen umumi bilgi ile ka ndırdı. Halbuki şimdi tabiat ilim leri gibi sosyal ilimler de tecrübî yola girmiş bulunmaktadır. İşaret ettiğimiz türlü yönlerden mahallî tetkikler birlbirini tamamlamak üzere bir cemiyetin, bir içtimai müessesenin bütünü hakkında u - mumî mütalâalar yürütmekle as la kamlmamaktadır. Bu değişme yalnız yeni dünya milletlerine mal sus değildir. AvrupalIlardan bir çoğu da bu yola girmiş bulunu yorlar.
Bizde sosyal ilimlere ait öğre. tim kitaplarının yeni yola girme
öğretiminin bugünkü du r umu
. 1 - L . l . . _ U » J n « i n f i m a ı m i i p ç c pY a z a n :
Hilmi Ziya ÜLKEN
si için, bu tarzda araştırmaların çok ilerlemiş olması lâzımgelir. Aksi halde, teferrüata ait verile cek bilginin yalnız kulaktan dol ma olması veya esaslı noktaların açık bırakılması zarurîdir.
Hele orta öğretime mahsus ki taplarda sağlam ve güvenilir bil gi verilmesi mümkün olmadıkça, teferrüata girmemek daha doğru olacağı için henüz bxı tarzda ya - ymlar başlamamıştır ve başla - ması doğru değildir. Sosyal ilim - lerin bu istikamette ilerlemesi za ruri olduğu gençlere anlatılırken bunu yapanların nasıl yaptıkları na dair bol misaller vermek »lire tiyle ileride bu tarzda araştırma lara girilmesi sağlanabilir. Mem - leketimize ait kitaplarda «mahal linde tetkik» için emin birkaç mi sal vermek herhalde hayali ra - kamlar veya hayali monografi - lerle kitapları şişirmekten daha faydalı olacaktır.
Bugünkü halde gerek orta ge rek yüksek öğretimde sosyal ilim lerin öğretilif şekli - kendi şart larımıza göre - bundan başka tür lü olamaz. Ne eskiden olduğu gi bi nazariye ve doktrin münaka şaları içinde kaybolmak, ne de u- mumî ve mücerret cemiyet sınıf lamalarına dalmak doğrudur. Bu nunla beraber bu ilimlerin geliş mesi için her türlü vasıtaya sahip ve yarım asırdır büyük adımlar atmış memleketlerin ders kitap larına özenerek memleketimize mahsus müşahhas ve tecrübî bir eser vermiye de imkân yoktur. Bir Türkiye coğrafyası, Türkiye jeolo jisi. va. bir dereceye kadar yapı labilir. Çünkü o sahalarda evvelce Tchihatchef, V. Quinet, W. Penck, v.s. çalışmış oldukları gibi yarım asırdır askeri ve sivil, resmi ve hususi araştırmalar hayli ilerle - miştir. Halbuki aynı durum sos yal ilimler sahasında yoktur. Bu saha devamlı, teşkilâtlı çalışma ları, uzun gayretleri beklemekte dir. Meselâ bir Türkiye etnolojisi ve etnografyası, folklor’u, Türkiye köy sosyolojisi, kasaba ve şehir tetkikleri, Türkiye hukuku hari tası, itikatlar ve dinî pratik sos yolojisi, bir Türkiye sosyal psi kolojisi. v.s, yapılmış değildir. Bunlardan her biri ayrı ayn pek çok monografilere dayanarak mey. dana gelen hususî terkipler ola - çaktır. Bütün bunlar yapıldıktan sonra ancak içtimai müeaaeaeler arasındaki karşılıklı tesirlerin a- raştırılmasma girilebilir.
Bununla beraber bütün bu işler yapılmamıştır diye Türkiyede sos yal ilimlerin ilerliyemiyeceğinden bahsetmek de tamamen yanlış o- lur. Ekimizde her şeyden önce dev let istatistikleri vardır. Onlar bir ■
çok bakımlardan içtimai müesse- selerin münasebetini aydınlatabi lir. Ayrıca köy ve şehir monogra
fileri, küçük sanat tetkikleri de başlamıştır. Sosyal psikoloji henüz kımıldanma halindedir. Din sos - yolojisi tecrübî bir araştırma ko nusu olmamıştır. Etnografya tet kikleri pek mahduttur. Araştırma ların bu durumunda Türkiye sos yolojisinin mahalli tetkiklere da yanarak tecrübî bir tarzda yazıl masına ve okutulmasına imkân yoktur. Ancak ileride teferrüatı incelenecek olan bir çalışma şema sı yapılabilir. İstatistikler yardı- mivle bir kısım hâdiseler aydın latılabilir. Şimdiye kadar yapılan monografilerden ftümuneler veri- j lebilir. Ögfetim hu intikal safha sında ofdükçâ, Türkiye sosyoloji sinden pratiğe ait katı hükümler çıkarmak yersiz olacaktır.
Taha Toras Arşivi