MHIJRfYÜT
t t
-SOÍJW
i
■...
.... . "■
G
Eski Mesireler: 8
s t ı n y e y e d a ir...
İstinvenin eski adı Leostenis’tir. Boğazın bu geniş ve sakin koyu nun kenarında (A m ogot) 1ar Ami- kos’a karşı giriştikleri muharebede yardımını gördükleri kanatlı bir perinin adına bir heykel dikmişler di. Bizans İmparatoru Büyük Kos- tantin bu mabedin yerinde A y Mikhail kilisesini inşa etmişti. Y i ne burada Ayafokas manastın ile bir de 921 tarihinde Bulgarlar ta rafından tahrib edilmiş bir impara tor sarayı vardı.
İstinye 942 de Kazakların taar- nızuna uğramış ve o tarihte saray larla kiliseler temellerine kadar yı kılıp köyün bütün sakinleri kılıç tan geçirilmişlerdi.
Yazan: Haluk
Y.
Şehsüvaroğlu
Boğaziçinin bu büyük koyu B i zans ve Ceneviz donanmalarına da üslük etmişti. 1631 yılında İstinye kıyılarında dolaşan Evliya Çelebi köyün Servibumu taraflarında (es ki kiliselerin temel ve esaslarını) gördüğünü yazmaktadır.
Evliya Çelebi İstinye hakkında ayrıca şu malûmatı da vermekte dir. (Istinyenin beri tarafında bin pare gemi alır büyük bir limanı vardır. Kasabada Rum ve İslâm ka rışıktır. Üç camii, yedi mescidi bir hamamı, yirmi adet dükkânı var dır. Lâkin han ve medrese gibi i- maretleri yoktur. Brğ ve bahçesi . çoktur. Ahalisinin fıkaraları bağ- ban ve balık avcısıdır. Kasaba kör
fez dahilinde olduğundan havası o , Osman reisin birer mescfdleri var- kadar iyi değildir. dır. 19. asır başlarında gemi kalafat
K öyde Müfti Yahya Efendi, Ye- yerlerinin bulunduğu İstinyede
— *
niçeri efendisi, Koyun zade, Hadım Ali ağa, Boşnak İsmail efendi â- vana münhasır bir takım yalılar vardır. Ziyaretgâhlan malûm de ğildir. İstinye burnunda bir ınih- manhane vardır. Limanı rüzgârdan emindir..,).
Eski asırlarda İstinye daha ziya de gemicilerin uğrağı olmuş, 19. asırda bu kıyılarda bazı kalafat yerleri yapılmıştı. İstinyede Kürk- çübaşı, Mahmut Çavuş, Neslişah cami ve mescidlerinden başka eski gemicilerden Derviş Reisin ve Ye- niköyde de yine gemi reislerinden
sonradan (tamir havuzlan ve tez gâhları Osmanlı Anonim Şirketi) ismile bir müessese kurulmuş va müessese zamanımızda Denizyolla rına ve halen de Denizcilik Ban kasına intikal eylemiştir.
Bugün Boğaziçinin bir sanayi mahallesi haline girmiş bulunan bu sakin koyu, balıkçıların da rağbet ettiği yerlerden biridir. Burada (İs tinye volosu) isimli bir volo yeri vardır. Eskiden bu volo yeri (İstin ye kayıklarile, Kanlıca ve İncirkö- yünde bulunan hissedarları kayık larına mahsustu. Kış ve yaz işler di. İstinye ahalisinin beher kayığı için tasarruflarına senede birer icare verilirdi. Şayet İstinye avcı* larile mutasarrıfın kayıkları bulun mazsa sair yerler ığrıb ve manyat kayıkları aidatsız olarak avlanabi* lirlerdi.) (1).
İstinye eski devirlerde İstanbul luların bülbül dinlemeye gittikle ri yerlerden biriydi. O devirlerde sakin ve büyük koyu çekiç patır- cila n yerine bülbül sesleri doldu rurdu. (Rayegân dinleyelim bülbü lü İstüıyeye gel) diyen şair kim- bilir o kıyılarda ne tatlı zamanlar geçirmiştir. Enderunltı Vasıf’m (Bahrin bu şeb emvacı sefa aştı b o yundan • Vasıf binelim kayığa İs tinye koyundan) dediği yıllarda koyun kenarındaki bahçeler emsal siz birer bülbül yatağıydı.
Ve bu kıyılarda sırasile, Hacı Ahmet efendinin kayıkhaneleri, müderrisinden Kebiri zade Esat Molla yalısı. Marangoz İbrahim e- fendi, kayıkçı Mehmet ağa hane leri, Vahab efendi, Ahmet ağa, Muhzır Mehmed Nuri ağa. Abditr- rahman ağa zade Ömer ağa yalıla rı, Kandıralı Mustafa reis hanesile çarşı iskelesi ve diğer bazı yalılar bulunuyordu.
Bu geniş sahilhanede ve Mahçe- lerde mevsimler şevk içinde geçer geniş koyda yaz aylan mehtab â- lemleri tertip olunurdu. Gene En- derunlu Vasıf o âlemlere tem s e- derken (Saz ve sözümle gece bü l büller uvandı.) demektedir.
19. asır sonunda ve yirminci a- sır başlarında İstinyede bazı meş hurlarımızın sahilhaneleri vardı. Bugün İstinyede Havuz idaresine ait bulunan Müşir Fuad Paşa vah şimin eski sahibi Billûri Mehmet efendiydi.
Şûrayı Devlet Mülkiye dairesi â- zasından olup, sefirliklerde bulu nan Turhan Paşanın ve Levazı- matı umumiye dairesi reisi Ferik Ahmet A fif paşanın, Recai zade Ekrem beyin, eski sefirlerden K a bul! Paşanın, Faik Beyin, Çatalca mutasarrıfı Cevad beyin sahilh m e leri İstinyeden Yenlköye doğru u- zanırdı.
İstinye iskelesinin yanıbaşında beyaz boyalı güzel yalıyı Beykoz şişe fabrikası ustabaşısı Mösyö Pi- geon yaptırmıştı. Yalıyı bu ilk sa- hibinden Recai zade Ekrem bey satın almış ve yeni ilâvelerle, ta mirlerle binayı daha güzelleştir mişti.
Recai zade Ekrem beyin Istinye- deki yalısında Servet-i Fünun ede biyatı doğmuş, o devrin meşhur e- dibleri, şairleri üstadlannm meclis lerinde sofrasında birbirinden fe yizli ilham saatleri geçirmişlerdi.
Recai zade her salonunu ince ve titiz bir zevkle döşediği yalısında hayatının mesut ve acı senelerini geçirmiş bir çok eserlerini bu bi- nada kaleme almıştır. Nijad, Em. cet ve Ercümend beyler İstinye ya lısında dünyaya gelmişler ve ora da çocukluklarının ilk mesut sene lerini geçirmişlerdir.
Recai zade Ekrem bey pek sev diği yalısından bir gün bir irade ile çıkmak mecburiyetinde kalmış, kendisine Mabeyn başkâtibi Tah sin Paşa, «Zati Şahane sizin roma tizmadan pek muzdarib olduğunu zu haber almışlar, orasının âb ve havası kendisine hiç yaramaz, Is- tanbula nakletsin diye ferman bu yurdular» demiş, romatizmadan şi kâyeti olmıyan edib bu iradeden şaşırmış fakat neticede ısrar ve tazyik ziyadeleştiğinden yalıyı ira de edilen bedelle satarak İstinye ile olan alâkasını kesmişti (2).
Birinci Dünya Harbinden evvel Şirket vapurları İstinyeye günde 480 yolcu taşıyorlardı. Köyün mi safiri olarak da U0 kişiye kadar bir yolcu kalabalığı gidip geliyor du ve Şirket o vakitki para ile bu iskeleden günde yedi yüz elli ku ruş hasılat yapıyordu.
(1) Deveeiyan Karakin, Balık ve Balıkçılık.
(2) Muhterem Ercümend Ekrem Talûnun verdikleri notlardan,
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi