• Sonuç bulunamadı

Güzel Sanatlar Akademisinin yıl dönümünde Osman Hamdi Bey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Güzel Sanatlar Akademisinin yıl dönümünde Osman Hamdi Bey"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3 Mart 1964

■fMiıııtiMMHiıııııııııiliHiııııııııııııııııııımııııııiHiıııııııııııııııiHiıııııııııııınııııınıııııııııııııııııııııııııııııı

Güzel Sanatlar Akademisinin Yıldönümünde

Osman Hamdi Bey

Y a z a n : Elif N aci

Geçenlerde Müzelerin binişi

olarak ölümünün ytl dönümü münasebeti ile hazin bir törenle andığımı» Osman Hamdi Bey, temelini attığı bir başka mües- sesenin kuruluş gününde yine karşımızda. Onun eseri olan Gü­ zel Sanatlar Akademisinin sek­ sen birinci yılını idrâk ediyoruz bugün.

Osman Hamdi Bey, tarihte eşi­ ne az rastlanır o büyük adam­ lardan biridir ki beş on aydını değil, bütün milleti teheyyüçle- rin en ulvisi ile yerinden fışkır­ tacak ve şahlanmış bir minnet seli halinde büyük meydanlarda coşturacak, haykırtacak, onun büyüklüğüne yaraşır bir ibadet­ le anılması gereken mitolojik bir kahraman. Halbuki geçen a- yın 24 ünde tulûat kumpanyala­ rının el ilânları zevki ile tertip­ lenmiş bir anma programı eli­ mizde serin bir salonda toplanan bir avuç insan, tatsız, heyecan­ sız, adını sakız çiğner gibi an­ dık, kendi kendimize konuştuk durduk.

Tarihi kolaçlayacak olsak, serhadlerde dalkılıç düşmanı te- peliyen ünlü serdarlar tümen tümendir. Amma kültür alanın­ da Osman Hamdi Beyin çabası ölçüsünde bir başarı kaydeden bir başka insan bulmak kolay mı? Medenî bir memleket tasav­ vur edelim ki müzesi ve sanat­ kâr yetiştiren bir okulu yoktur, olur mu böyle şey? İşte Osman Hamdi Bey, Türk milletine bu iki müesseseyi hediye eden, Al­ lah tarafından gönderilmiş bir Resuldür.

Devir gelmiş ki yabancı Arke­ ologlar köstebek gibi toprakla­ rımızı eşelemişler, çıkan antika­ ları sırtlayıp kendi memleketle­ rine götürmüşler, gık dememi­ şiz. Eski eserin ne olduğundan habersizmişiz. Louvre’un Milo Venüsü, Almanyanın Bergama mabedi önlerinde dövünmemiz için kâfi birer sağlama mihrabı­

dırlar. Osman Hamdi Bey, mü­ zeye müdür olduğu zaman (1881) elde 36 maddelik bir talimatna­ me vardı ki bununla kazılardan çıkan eserlerin bir kısmı kazan adamın, ikinci kısmı arsa sahi- binindi. Üçüncü kısmı ancak mü zeye girebiliyordu.

Bu talimatnameyi yırtıp top­ raklarımızın altındaki servetleri bize tanıtan ve bağışlayan adam dır bu Osman Hamdi Bey. Bu Osman Hamdi Bey, Müze Mü­ dürlüğüne getirildiğinin ikinci senesi (1883) o zamanki adı «Sa­ nayii Nefise Mekteb-i Âlisi» o- lan Güzel Sanatlar Akademisini kuran adamdır. O Fatih gibi, A- tatürk gibi Milletlerarası tanın­ mış, kabul edilmiş bir adamdı.

Osman Hamdi Bey, aynı za­ manda büyük bir ressamdı. Bou- langer ile Gerome’un talebesi a- ma batı sanat dünyasında açılan sergilerde madalyalar kazanan zorlu bir sanatkâr.

Milletlerarası değerini daha kesin olarak belirten mazhari­ yetlerini sayalım mı?

Pariste 1867 ve 1889 da açılan sergilerde üç, 1873 de Viyana ser­ gisinde altın madalya almış, yi­

ne 1898 do Atmadaki Fransız Enstitüsünün ellinci, Uviedo Ü- niversitesinin yüzüncü yıl dö­ nümlerinde, Fredrik Müzeum’un kuruluş tarihine rastlıyan 1904 de birer madalya almıştır.

Alman İmparatoru İkinci Wil­ helm, doğu Arkeoloji cemiyeti tarafından kendisine verilen ma­ dalyayı «bu ona lâyıktır» diye­ rek Hamdi Beye vermiştir. Ens­ titü dö Frans’», Berlin, Londra, Viyana ve Amerikadaki Boston ve Filâdelfiya Arkeoloji Ensti­ tülerine ve Atina Güzel Sanat­ lar Cemiyetine üye olmuş, İn - gıletere Mimarî Akademisi fah­ rî âzalığını ve ölümünden bir sene evvel (1324 - 1908) Oksford Üniversitesinde doktorluk pâye- sini kazanmıştır. Hamdi Beyin (Müze-i Hümayun) a Müdür o- luşunun yirmi beşinci senesin­ de (1906) Bon, Lâipziğ, Heydel - berg, Aberden Üniversiteleri o- na doktor ünvanını vermişler­ dir. Hayatının son günlerinde kendisine milletlerarası akade­ milerin müşterek karar ve mu­ vafakati ile verilen «Bavyera Kırallığı ilim ve sanat büyük altın madalyası» hediye olun­ muştur ki, bunu kazanmak hiç kolay değildir.

Güzel Sanatlar Akademisinin ilk binası, hemen kurulduğu günlerde inşası tezelden tamam­ lanan, bugün Eski Şark Eserleri Müzesi olan yapıdır. Bugün Ar­ keoloji Müzesi olan (Müze-i Hü­ mayun) a ek ve onun bir parça­ sı gibidir. Akademi 1917 ye ka - dar burada kaldı. Sonra bir gö­ çebe haline girmiştir ki, içler acısıdır. Evvelâ Cağaloğlunda bugün Akşam Kız Sanat Oku - lu olan bina, sonra Sıhhiye Mü­ zesi, Şehzadebaşındaki kiralık konak. Velhâsıl, Fındıklıdaki Sultan Sarayına yerleşinceye ka­ dar bir hayli bucak bucak do­ laştı.

Akademinin kuruluş yıldönü­ münde bir defa daha onun ku­ rucusu Osman Hamdi Beyin ö- nünde saygı ile eğiliriz.

m ı m m i m ı m m m m m m n ı m ı m m ı l i l m m m m m m m ı m ı ı m m m ı ı m ı ı ı m ı ı ı « « ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı i M i ı n n ı ı

Taha Toros Arşivi

M l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l i r i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l U l l l l l l «

Referanslar

Benzer Belgeler

Sait Faik’in öykülerindeki Fransızca sözcüklerle alıntılar bunlardır. Görüldüğü üzere, Sait Faik, bazı sözcükleri kendi yazılışları gibi yazmış,

Osman Hamdi Bey’in, & çoğunu, 1860 yıllarında, Paris’te öğrenci iken yaptığı bu etüüer, Türk resminin ilk çıplaklarından oluşuyla da ayrı bir önem

I llinois Üniversitesi’nden kimya araştır- macıları şeker hastalarının kan şekerle- rini ölçmek için rutin olarak kullandıkları cep tipi glikoz ölçerleri kandaki,

Zobu’nun ardından o sırada 82 yaşında olan büyük usta Muh­ sin Ertuğrul bir kez daha Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönet- menliği’ne atandı. Ancak bu kez de

Yüksek sıklıktaki entegre çiplerin gelecek nesil iletişim, görüntüleme, algılama ve radar uygulamaları için uygun olduğunu belirten araştırmacılar, gelişmiş bir

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.

Kikuchi-Fujimoto hastalığı (histiyositik nekrotizan lenfadenit) nadir görülen, klinik olarak servikal lenfadenit ve yüksek ateş ile seyreden, kendini sınır- layan ve sıklıkla

Ayrıca tüm kronik ve/veya rekürren enfeksiyon nedeniyle tonsillektomi planlanan hastalar için de Paradise kriterleri tanımlanmıştır (8). Ancak tonsillektomi