• Sonuç bulunamadı

Sait Faik hakkında düşündüklerimiz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sait Faik hakkında düşündüklerimiz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİMİZ

A b i d i n N e s i m i :

Şiirde, kapalı, nükteli ve düşünme­ yi okuyucuya bırakan çeşniye mukabil, hikâyede daha açık, daha berrak bir hava göze çarpıyor. Köy halkı psikoloji­ sini en güzel kavrıyan hikayeci olarak Sabahattin Âli’yi tanırım, şehir halkı psikolojisini kavramış ve göstermiş fa. kat bugün san’at ve edebiyat sahasın­ dan çekilmiş ilk genç olarak Niyazi Rem- zi’yi kaydedebilirim- Sait Faik «Kalori­ fer ve Bahar» hikâyesile Niyazi Remzi- yi geçen, ve köy halkı psikolojisini tes- bit ve aksettirme bakımından çok daha müşkül olduğu için ancak Sabahattin Âli’ye yaklaşan kıymetli bir hikayecidir. Fakat lisana hâkimiyet ve tahkiye bakı, mından ileri ve diğer köy ve şehir psiko­ lojisini aksettiren hikayecilerimizden üstündür.

# A s a f H a l e t Ç e l e b i :

Kıymetleri

mukayese

etmenin ta"

mamile aleyhinde olmakla beraber, her

halde bir itiyat neticesi, Sait Faiki okudu­

ğum ecnebi muharrirlerden bazısına ben­

zetmek istemişimdir. Buna rağmen doğru­

sunu söyliyeyim, neticede onu hiç kimse­

ye Benzetemedim.

Sait Faik kendi ismi içinde mahsur

kalacaktır. Hele bizde son zamanlarda o -

nun bazı raté taklitleri türemekle beraber

muhakkak ne kendisinden evvel ve ne

de sonra ona yakın kimse gelmedi.

Sait, uyuşuk ve donuk gibi görünen

bir kalıp içinde korkunç bedbinlikler ve

acı bir melal taşır. Bununla beraber kayıt­

sız görünmek ister.

Sait Faik’in nüvelerinde

yalnız in­

sanlar değil, kediler bile morbide bir ya­

radılıştadır, buna rağmen o, bu şahsiyet­

lerin marazîliklerini göstermeğe çalışmaz;

onlar kendi kendilerini gösterirler, tahlil

ederler. Sait Faik, yazdığı şeylerle alâkası

yokmuş gibi durur,

halbuki bütün ya­

zıları münhasıran kendisini

anlatır.

O,

bir conscience onirique içinde, daima rü­

ya gören bir adam gibidir.

Onun

en çok sevdiğim

tarafı da

için için kendisile alay etmesidir ‘ (Şehri

Unutan A dam ) da, (Ö lü) de koyu bir

spleen içinde bunalmış, şaşkın, muztarip

bir Sait' Faik vardır; bununla

beraber

kendinin bu halile alay eden bir Sait Fa­

ik....

Bazı muharrirler vardır ki yazılarını

sevip okumuşumdur ve geçip gitmişimdir;

halbuki Sait Faik’in okuduğum hikâyeleri

daima tesirini duyduğum

müstesna şey­

lerdir.

H a ş a n T a n r ı k u t :

Saik Faik hiç şüphe yoktur ki o bi­

zim ilk hikâyecimizdir. Ömer Sevfettini

ne yaptın diyebilirsiniz. Fakat Ömer Sey-

fettinin, hikâyeci değil masalcı olduğun­

dan bile şüphe ederim.

*

B a h a D ü r d e r :

Sait Faik bize, hemen hemen V A RLIK ’taki ilk hikâyelerinin çıkış zamanına kadar sürüp gelen, klâsik hikâye çerçevesini aşan yazıları getirdi.

Onun hikâyelerinde, keskin hatlarla çizil­ mesini istediğimiz karakterler, ne, dahilî ve ha­ ricî âlemle muvazi gitmesi icap eden tasvirler, ne de, sahifeleri aşan ruh tahlilleri mevcut; ne­ vi şahsına münhasır kompozisyonu var.

Şayet onda kadın ve aşk mefhumu satırla­ ra aksetmiş olsaydı, bugünkü hususî değerini bulmamış olacaktı. Belki de bu. Panait İstrati kokmasını hazırhyor; lâkin kazancın yanında bu kokunun ne ehemmiyeti var.

*

C a v i t Y a m a ç ;

Sait f aik, Türkiyenin en mühim hikayeci­ sidir. Onu devrini aşmış büyük sanatkârlarla kıyas etmek yanlış olur; çünkü Sait Faik bizzat devlini aşacak büyük bir Türk san’atkârıdır. Şair, hikâyeci ve romancı olan Sait : Hayatın her cephesini, roman ve hikâyelerinde şiirleş­ tirerek, edebiyat sahnesinde temsil eden tam bir san’atkârdır.

A b a s ı y a n ı k , muasır edebiyatımızın T o- ros’udur. Eğer edebî ekipimizde birkaç Sait Faik daha bulunmuş olsa idi. bütün dünyayı edebî maçlara davet ederdik.

... Ve Sait Faik, yarının gözleri için yazı-vor.

*

H ü s a m e t t i n B o z o k :

Bir zamanlar bir takım ham ervahlarm Sait Faik hakkında vermiş oldukları bazı hüküm­ leri hatırlıyorum ; Sait Faik’in hikâyeleri ha­ yat ve hayata ait imkânları değil, muharrire ait keyifleri, istekleri ve özleyişleri, biribirle- rinden yalnız insan isimleriyle ayrılan, hakikat­ te muharririn tek hüviyetini bir teviye tekrar- hyan sun’î tipler vasıtasıyle ifade ediyormuş!... Muharrir, nefsinin mahpusu olduğu için, kendi içine dönük ve yalnız derunî tecrübeleri araştı­ ran gözleri, dışarıya, realite âlemine açılma­ mışmış!... Bu Karakuşî hükümleri, birer birer reddetmekledir ki, Sait’in san’atmın esas yapı­ sını anlamış oluruz. Sait’in aşağı tabakalara, ce­ miyetin bodrumunda yaşıyanlara duyduğu sem­ patinin psikolojik ve tamamen şahsî bazı ha­ reket noktaları olabilir. Fakat Sait’in san atini sırf bu dar çerçeveye hapsetmenin çok yanlış olacağı meydandadır. Sait’in san’atinin asıl bü ­ yüklüğü, kendi 'şahsî temayüllerine ve işti­ yaklarına tev’em olarak bir hayat sens’ı taşı­ makta bulunmasıdır. Bu bakımdan, yukarıdaki çürük iddiaların hilâfına olarak Sait Faik, ha­ yat ve hayata ait imkânları cemiyet hayatında sık sık karşılaştığımız canlı tiplerle zenginleş­

tirerek eser veren sayılı Türk san’atkârlarm-. dan biridir. Bu bakımdan, onun gözleri, dışarı­ ya,, büyük, zengin, kalabalık, sonsuz farklar ve nüanslarla dolu realite âlemine açılmıştır. Bütün bu realite bağlılığının ortasında poetik bazı parçalar, bir kaleidoskoptaki gibi zengin renkler gösteren peyzajlar, Sait’in hikâyelerini bir Acem seccadesi gibi göz alıcı yapmaktadır.

*

L. E r i ş c i :

Bir hikâyeci olarak Sait Faik’ın son zamanlarda realizme geçtiğini; fa­ kat bu cereyan şuurunun, onun şahsın­ da, teknik ve sistem olarak henüz vuzuh ve olgunluğa varmadığı kanaatindeyim.

Netekim başka hiç bir hikâyecimi- ze izafe edemiyeceğimiz ondaki malze­ me dünyası çıplak ve kaba çizgilerden Humaristique oyunlara mevzu teşkil e- decek kadar geniş bir eb’ad arzetmek- le braber bir Kaos halindedir. Forme bakımından ise Sait Faik’ta baştanbaşa ve müthiş bir genre lâkaydisi mevcut­ tur.

H. İ. D i n a m o :

Sait F aik! Şahsile üzerimde pek lâkayt bir intiba bırakan bu san’at- kâr, san’ atile ciddî bir tesir y a p a r... Onda ben daima yapmak istediği san’­ at ile yaşam ağa mecbur olduğu hayat arasında bir taaruz bir intibaksızlık sezdim.

Kendisine mevrus iyi hayat şart­ ları yüzünden arzuladığı Bohem ha­ yatını ancak taklit edebilen Sait Fai- kin san’ atında da bu sıkıntıdan tesir­ ler vardır.. Onun, hikâyelerindeki- kudrete ve m evzularındaki isabete rağm en halk kütlesine kadar genişle- yemeyişine daha ne gibi gizli âm ille­ rin tesir ettiğini bilm iyorum ..

Sait Faik, M aksim G orki’nin ci­ hanşümul tesirine kapılmış istidatlı bir yığın dünya muharrirlerinden bi­ ridir. F akat koskoca Türkiyede Saba­ hattin A li ile ancak iki kişidirler..

S u a t T a ş e r :

Bizde, Realizmin Sabahattin A li’den son­ ra ikinci mümessili bence Sait Faik’tir. y a ­ zılarında olanca realitesiyle, dipdiri hayatı bu­ luyoruz.

Devrimizin, hakikî bir san’at adamından is­ tediği; sosyâl hercümerce katılıp, onunla didiş­ mek ve eserlerinin mayasmı bu hercümercin içinden almak, bir kelime ile hayat denilen nes­ neyi tefsire çalışmak ise, Sait Faik bunu en iyi anlamış olan ve bu anlayışla da kıymetli eserler ortaya atmış bulunan, yeni neslin en büyük hikâyecisidir. Gerçi san’atmm teknik y a­ pısı etrafında yapılacak olan bazı küçük ten­ kitler, yersiz ve mânâsız olamazsa da, bu onun diğer cihetlerdeki üstünlükleri yanında ehemmi­ yeti az olan ve esasen hatıra en son gelen şeydir.

Sait Faik, yaşadığı zamanın ve içinde b u ­ lunduğu muhtin zaruretlerile içli dışlı ola­ bilmek kudretini gösterdiğinden ötürü, istikbal için büyük ve mağrur ümitler beslemiye ce­ saretimiz vardır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

Hadron terapi son yıllarda kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi radyoterapi yöntemlerinden biri.. Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için ışınların

9 - Merhume Emekli Devlet K ‘Tesa*u olduğu içir vefatı ile varislerine ödenmesi gereken kanunî ödenekler bulunmaktadır. Bu hususta da talimatınla» göre hareket

Yöntem ve Gereçler: Bu çalışmada ot poleni aşırı duyarlığına bağlı mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda mevsim öncesi immünoterapinin klinik

Halet Çambel’in de katıldığı arkeolojik kazılarda çıkan tarihi eserlerin korunması için saçak yapmaya başlayan Nail Vahdet Çakırhan anlatıyor: Her tepede

Onun için de kendini bütün yönleriyle olduğu gibi yapıtına koyduğu düşünülen, açık sözlü bir yazarın bile yazınsal kişiliği, gerçek

Pa­ ris Türk Turizm Bürosu ve Kültür Ateşeliği, Paris ve Tok­ yo’daki Türk Büyükelçilikleri, New-York Türk Evi, Türki­ ye iş Bankası'nın yanısıra yurt içi ve

Bu nedenle hava sıcaklığındaki deği- şimlerden daha kolay etkilenirler ve kışın yollara göre da- ha hızlı ısı kaybederler.. Köprülerin yollara göre daha hızlı