• Sonuç bulunamadı

Mesud adamlar:14:Güneşin doğuşundaki haşmet, batışındaki...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mesud adamlar:14:Güneşin doğuşundaki haşmet, batışındaki..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'ns% ç% w k

Sahifo 9

M esu d adam lar: 14

Güneşin doğuşundaki

haşmet, batışındaki...

Papa Eftim Erol, «Güneşin pembe

feracesini toplıyarak batışına » meftun!

Papa Eftim Erol’un kilisenin köşesindeki odası hamam gibi sı­ caktı. Camlar buğulandığı İÇİH dışarıda beyaz bir duman halin­ de yağan kar görünmiyordu. Bay Eftim odada hem dolaşıyor, hem de konuşuyor:

— Ç ok... Çok mesudum am­ m a... Tasavvur edemem kı ben­ den daha mesud insan bulunabil­ sin... Çünkü saadetin sırrını bi­ liyorum. İşte mesele buradadır. Saadetin sırrını keşfetmekte..

— Saadetin sırrı nedir... Papa iki tarafı bembeyaz ol­ muş uzun sakalını sıvazladı, tek kelime ile cevab verdi:

— K anaat!...

— Bir reisi ruhanînin yeknasak hayatında ne gibi saadet olabi­ lir?.

— Ç oook... Bir ruhanî reis niçin dünyanın cereyanını takib etmesin . Bilâkis ruhanî reis, yahud bir papaz hayatın her saf­ hasına girib çjkmalı, her halk ta- bakasile temas etmeli. Bir ruhanî leisin sizden farkı ne?.. O da ni­ çin sizin gibi hayatın güzellikle­ rinden istifade etmesin?.. Ben si­ ze hayatımı anlatayım. Bakın sa­ adetimi görün.

Ben ruhanî vazifemi bitirib eve gittim mi gittim. Beş yavrum vardır. Allah herkesinkini bağış­ lasın. Çocuklarım etrafımı sarar­ lar. Benimle konuşmağa başlar­ lar. Hepsi de büyüyünce ayrı ay­ rı mesleklere girmeği akıllarına koymuşlardır. Biri tayyareci ol­ mak arzusundadır. Biri asker, bi­ ri doktor, birinin edebiyta, bi­ rinin de felsefeye merakı pek faz­ ladır. Tayyareci olmak isteyen:

— Baba... Bana bir tayyare­ nin nasıl idare edileceğini an­ la t!... der. Onlara birer birer izaf- hat veririm. Tayyareci olmak is­ teyen şimdiki halde tayyare ye­ rine uçurtma uçurur. Onun uçurt­ malarını elimle yaparım.

İşte beş yavrumun civil civil etrafımda konuşmaları bana bü­ yük bir zevk verir. Bir babanın çocuklarile tatlı tatlı konuşma­ lından daha büyük zevk olduğu-

ıu zannetmiyorum.

Sonra erkenden yatar, erken- len kalkarım. Sabahleyin çocuk- arım jimnastik yaparlar. Bir çok imnastik hareketleri bilirler, azlarım ve oğullarımla birlikte sn de jimnastik yaparım. Esa- m spor insanların seciyelerini ikselten ulvî bir kuvvettir. Sağ­

rı dimağ, sağlam vücutta bulu- r. Sıhhatli insan ekseriya iyi o- . Sıhhat insan ruhuna iyilik, bellik verir. Dikkat edin insan- v bütün fenalıklar sıhhatsiz- r inden, bazı hastalıklardan . İnsan oğluna sıhhat, kuv­

ve zindelik temin eden »dur. Ben sporu çok seve- Sabahlan çocuklarımla bir- yaptığım jimnastik benim mm en mesud dakikalarını

eder.

layattan bütün nasibiniz lar mı?. Bütün zevkleriniz

! ibaret midir?..

için bu kadar olsun. Ben bir tiyatroya, sinemaya

t . Tiyatrodan ve sinema-

ldığım zevk, kaptığım

Papa Eftim Erol

hisse çok büyüktür. Sinemanın rahat koltuklarından birine gö­ müldüm mü . O oooh ... Bütün â- lem, bütün insaniyet gözlerimin önünde perde perde canlanır. Her vakadan bir mana çıkarırım. Her hâdisenin bir ibret alacak noktasını bulurum. En fena fi­ limden bile bir ahlâk kitabı oku- yormuşum gibi manalar çıkarı­ rım. Bu itibarla sinemadan çok zevk alırım.

Fakat mesud dakikalar tabiatı seyrettiğim zamanlardır. Ben ta- biatin hayraniyimdir. Bunun için tulûu şemsi, gurubu şemsi yüksek ce bir tepenin üstünden seyretmek beni pek ziyade mesud eder. O renklerin letafeti, ufuklardaki kırmızılıklar, mavilikler, turuncu- luklar, daha sayılmıyacak kadar çok bin bir renk... Güneşin doğu­ şundaki haşmet, batışındaki gü­ zellik beni tam manasile meftun ve hayran eder. Artık gözlerimi ayıramam. Bakarım, bakarım, bakarım...

Ya kamer.. Ya kamer.. Onun o göklerde yükselişi...

Meğer bay Eftim Erol dehşet­ li bir şairmiş... Bir kameri, ka­ merin etrafa ziyalarını nasıl neş­ rettiğini, bir güneşi, güneşin na­ sıl penbe feracesini toplıyarak batışını anlatıyor. Sizi temin ede­ rim ki karşımda Edebiyatı Cedi­ de, yahud «Fecriati» üstatların­ dan biri teşaür ediyor sandım. Papa bay Eftim Erol kamerin, a- ym, mehtabın meftunu...

Diyor ki:

— Ben en büyük eğlenceyi gü­ neşin batışını görmeğe tercih ede­ rim. En büyük zevki güneşin do­ ğuşunu seyretmeğe değişmem. Velhasıl mesudum. Tam manasi­ le mesucl

i’-Yemek zamanı gelmişti. Papa bay Eftim Erol yeni yapılmış si­ yah şık paltosunu giydi.

Dünyanın en mesud adamı u zun sakalını paltosunun içine bü­ yük bir itina ile yerleştirdi.

Yakasını kaldırdı. Şimdi saka­ lı hiç görünmiyordu. Sordum:

— Niçin sakalınızı paltonuzun içine sokuyorsunuz?..

— E ... İnsanın dostu var, düş­ manı var... Sakalım paltonun i- çinde olursa 'kimsenin nazarı dik­ katini üstümde toplamadan geçib gidiyorum. Hem sakalım paltom içinde olursa daha rahat oluyor, daha iyi ısınıyorum. —

H. F.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Biri merkezî olmak üzere 4 kareden müteşekkil eski selâm- lığın oturma ve yemek kısmı, yeni binada oval bir merkezî kısım ve buna bağlı kare şeklinde yemek ve

Yine hastaların acile geliş şekli ile sonuçlara bakılığında ambulans ile acile gelen hastalarda yatış oranı, başka kuruma sevk, acil serviste eksitus ve diğer

- Peki hazırlık sırasında, provalarda çok farklı, çok yeni bir şey yaptığını­ zın farkın mıydınız..

Sunulan hastada squamöz hücreli akci¤er kan- seri ile efl zamanl› olarak kar›n derisinde birden fazla, s›rt ve omuzda birer adet cilt metastazlar›, yayg›n karaci¤er ve

Ekim 2003 tarihinde Çanak- Özet: Bu çal›flmada, Çanakkale Verem Savafl Dispanseri’ne ba¤l› ilçeler ve il merkezindeki BCG afl›lama hizmetlerinin et- kinli¤i,

Şekil 11’de, ilk iki ölçüde segâh perdesinde zirgüleli hicaz makamı dizisi sesleri kullanılmış, ardından segâh perdesinde hüzzam çeşnisi gösterilmiş ve

Şekil 3.34’e göre, senkop kalıbının taksimin 1. cümlesinin ilk motifinde rast, ikinci motifinde ise segâh perdesi üzerinde, uzun ses elde etmek amacıyla kullanıldığı

Milli Mücadele döneminde Ankara Hükümeti‟nin siyasal programına, askeri projeksiyonuna aykırı bir yönde hareket ettikleri gerekçesiyle siyasal ve hukuki olarak