• Sonuç bulunamadı

Malazgirt'in kendisi:Baş kahraman

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Malazgirt'in kendisi:Baş kahraman"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

m

t

t*

kahraman

Büyük Selçuk imparatorluğunu ıran Tuğrul zamanında kardeşi ıvud Çağrı Bey Horasan Emıri ılunuyordu. Selçuk imparatorluğu • nevi feodal devletler mecmuası luğu için Çağrı Bey hakikatte ıt sahibi demekti. Kendi başına mşu devletlere seferler açabilir' Bu seferlerde oğlu Alpasianm rarlıkiarını gördüğü için onu daha /atında Hora.-an tahtına veliahd in etti. Yalnız bu feodal devlet­ in tahtında oturanlar «Büyük

tan» ı metbu tanırlardı,

ahtın

fethi:

uğru! 1063 te ölünce herkes o- ı yerine Alpasianm geçmesini derken Selçuk devletinin mer- :İ olan Rey’de Alpasianm karde- Süleyfnanın sultan ilân ediliver- ;i görüldü. Bunu yapan Tuğru- ı veziri Elkundurî'dir. Tuğrulun leymanı halef gösterdiğini ileri rerek bu olup bittiye kalkışmıştı, ıkat diğer Türk beyleri bunu ta- madı. «Nakd-üt-Tevarüı» in yaz­ gına göre: «Alpaslan biraderinin ı haksızlığı üzerine Rey’e gelip lileymanı cebren ahzederek ken- rne mevıus tahta oturdu.» Vezil lkundurî de yeni sultana biat e» er. Alpasianm ilk zaferi tahtını endi kardeşinden kendi elile feı ¡edişidir. Tam dört buçuk asır son- a Yavuz Sultan Selim de böyıe /apacak.

Kardeşlerinin isyanları;

Alpaslan daha saltanatının tik zamanlarında Nişaburda iken kar beşlerinden Kutulmuş isyan ederek Rey havalisini istilâ eder. «Ahbâr- üt- Devlet-is-Selçukiyye» iki kar­ deş arasındaki cengi şöyle anlatı­ yor: Milh vadisine varan Kutulmuş ırmak sularını vadiye akıtarak ora­ yı bataklık yaptı. Sultan Alpaslan oraya geldi. Ordusunu şöyle tertib- ledi Kalbde (yani merkezde) Em» Baldacı ve Emir Sungurca da onun* la beraberdir. Sağ cenahta Emir Külsarıg ve Emir Pehlevan; sol ce­ nahta da Emirlerden Altuntakı, Su- tekln, Ağacı mevki tuttular. Melik

Kutulmuş sağ cenahına kardeşi

Ay boğayı almıştı; Alpaslan aünı bataklığa sürdü. Bir yerde kamçı- siJe askerlerine işaret verdi. Hepsi harekete geçtiler. Kutulmuş onların yapışkan çamurlara saplanıp batak­ lığa gömüleceklerini bekliyordu Fakat bu hareket sayesihde Kutul­ muş ordusu çevrilmişti. Emir Sun­ gurca Kutulmuşun üzerine yürüdü. Bir çok yerlerinden yaralanan Ku- tulmuşu bir koyun ağılında ölü o- larak buldular. Nâşı Tuğrulun Key deki türbesine gömüldü.

Desguignes Kutulmuşun maktul düşmesi üzerine Alpasianm hüngür hüngür ağladığım söyler. Dört bu­ çuk asır sonra Yavuz da kardeşler! nin ölümüne böyle ağlayacak. Bu Kutulmuş Anadolu Selçuk devleti­ nin ceddi olup onun oğlu Süleyman ileride bütün Anadoluyu fethede­ cektir. Diğer kardeşi Kavurd, ki bu da Kirman Selçukilerinin ceddidir, kıyEm edecek gibi bir vaziyet al­ ması üzerine, Gürcistan seferde meşgul olan Alpaslan oradaki hare­ ketlerini durdurup yıldırım sürati* le Isfahan üzerinden Kirmana va­ rınca bu apansız vaziyetle şaşıran Kavurd, kardeşini istikbal zorunda kalarak biatini arzeder. Bu Ka- vSrd 'un bir kaç yıl sonra tekrarla­ dığı isyan aynı şekilde önlendi.

Hükümdarlık ve vezirlik Desguignes «Alpasianm ilk büyük işi Nizâm-ül-Mülk'ü başvezir yap­ masıdır.» der. Bu ünlü ve çok aklilı vezir büyük bir ilini adamıydı. Ge­ rek Alpaslan ve gerek ondan son­ raki Melikşah zamanında çok geniş bir kültür hareketi yarattı. Bağdad daki meşhur «Nizamiye medresesi» ni Alpaslan zamanında 1066 da aç­ mıştı. O medrese asırlarca İslâm medeniyetinde en parlak bir kültür kaynağı olmuştur. Hükümdarın ve­ zirine ne kadar Rimad edip ona na­ sıl muamelede bulunduğunu «Ah- bâr -üt-Devlet-is-Selçukiyve» çok ibretli bir fıkra ile şöyle anlatır: i/ezir Nizâm-ül-Mülk aleyhine, onu ¡ekemiyenler, bir kâğıd yazıp Alp- ıslanın seccadesine koydular. Na- naz kılmağa geldiği zaman kâğıdı 'ören hükümdar vezirine dedi ki: Bu kâğıdı oku, dedikleri doğru ise endini ıslah et, değilse onları af- ıdip kendilerine bir iş ver ki böy- : iftiralarla uğraşmasınlar.»

Bu, yalnız, Alpasianm ruh bü- üklüğünü göstermekle, onun vezi- ne olan itimadını ispat etmekle llmaz; bu, bize Selçfck imparator­

lundaki heybetin bütün sırrını ıklıyor. O imparatorlukta devle- ı fikir ve 'dare tarafile askerlik i serdarlık ciheti birbirinden ay- mıştır. Vezir devletteki idare me- nizmasının mutlak salâhiyetli bir işidir. İliğine kadar asker olan Ipaslan bu sayede bütün meşgale­ ni serdarlığa verebildi. Evet Sel-

ık imparatorluğundaki heybet

nülkiye» ile «ordu» nun birbirile iç ihtilât yapmıyan ahengiııden oğuyordu.

Hareket harikası:

Alpaslan büyük serdar, büyük abraman, büyük insan ve büyük indar. Bütün kaynaklar onun bu 'aşıtlarım tasdikte birleşirler, Fa- cat onun bu vasıfları arasında en işsiz olanı «hareketçiliği» olsa ge­ rektir. Üniversite kütübhnnesindeki Mr yazma etüdde Nişaburu zapte- len Tuğrulun kıyafetine aid oir ¡çayda raslamıştım: «Üzerinde zırh üstüne giyilmiş bir kaftan, başında hümayun kumaşından bir sarık, ayağında keçeden çizme. Pazısına takılı bir yay. Belinde üç uzun ok. Sağ elindeki mızrağı üzenginin ü- zeıine konmuş, sol tarafında kılıç takılı. Yatarken zıı-hile yatıp yastık yerine miğferini kullanıyor.» O böyleyse, Alpaslan daha çok öyley­ di. Gürcistandan İran cenubuna, Aral gölü kıyılarından Eicezire iç­ lerine, Van üstünden Suriye

hudu-¡• İn e n e , U n » I n e I n n ( İ Q n

MRMMI

[

Yazan

İSMAİL HABİB SEVÜK

de kadar saltanatında durup dinlen­ meden, ordusunu bir kasırga hey- betile hızlandıra hızlandıra seferden sefere koştu. Böyle serdarların ra­ hat döşekte yatmağa vakitleri olur mu? Onlar zırhlarile yatıp miğfer­ lerini yastık yaptılar. Büyük İngiliz müverrihi Gibbon bunu pek iyi görmüştü: «Akıllı Tiirkler çadırla­ rını ve eski hayatlarını bırakmadı­ lar. Şehirlere yerleşip saraylara alışanlar ise Acem ahlâkına mağlûb oldular.» diyor. (C. 2, S, 625) «Bü­ yük Selçuk devleti» nin ilk büyük hükümdarları sahiden büyük Türk-

tüler. *

Gürcistan seferleri:

Tahta çıktığının ilk senesi kardeş ve hanedan isyanlarını bastırdık­ tan sonra ertesi yıl 1064 te Gürcis- tanı istilâ ederek kralı vergiye bağ­ layıp Kars ve Ani şehirlerini fet­ hetti. Bu seferde kalelerin ne tarz­ da alındıklarını «Ahbâr - ü t - Dev­ let' - is - Selçukiyye» şöyle anlatır: Kars ve havalisi alındığı zaman a- hali İslâmlığı kabul etti. Sultan bun dan çok memnun kalıp hemen on­ lara gusül ve apdest aldırdı. Kili­ seler yerine mescidler kuruldu. Sultan oradan Ani üzerine hareket eder. Burası dağlarla çevrili, her dağın tepesinde bir kale var, Alın­ maları imkânsız olduğundan hazi­ neler hep o kalelerde bulunuyor, Sultan askerlerde şehrin ovasına karargâh kurunca memleket halkı bu askerleri tüccar kafileleri san­ dılar. Kalelerine hücum edileceğini akıllarından geçirmiyorlardı. Fakat Sultan süvarilerinin atları ekin tar­ lalarına yayıldığı görülünce onları tard için şehirden süvariler çıktı­ lar. Sultan askerleri onları önlerine katınca neye uğradıklarım anlıya- mıyen muhafızlar canhevlile Kale­ ye kaçarlarken müslümanlar da on­ larla beraber kaleye girdiler. Alp­ aslan diğer bir kaleyi almak için İçleri şaman ve toprak doldurulmuş çuvalları birbiri üstüne yığdıra yıg- dıra tepeler vücude getirdi. Onların üzerine çıkan sapancıiar, neftçiler ve okçular kale içini taş. ateş ve ok yağmuruna tutarlardı. Diğer taraf­ tan kale duvarları önüne ahşabdan yüksek köşkler kurularak üstleri sirkeye batırılmış keçelerle örtülür­ dü.,. İşte böyle böyle devşirilen bu kaleler sayesinde Ermenistan ber­ taraf edilip Gürcistanın mühim kıs­ mı zaptedildi. Alpaslan 1068 de tek­ rar Aras’j geçerek Gürcistana girdi. Kral Bagrat Sultanın tabiiyetini kabul eder.

Siyaset ve Türkistan seferleri: Alpaslan siyasi emellerinin ta­ hakkuk etmesinde ordusunu şim­ şekli bir vasıta gibi kullanmayı da biliyordu. Bu sayede bir çok mu­

harebelerin önünü almıştı. O Gür- cistanda uğraşırken kardeşi Ka- vurd’un isyana hazırlandığını, işitir işitmez Kirmanda görünüvermesile büyük bir dahilî cengi önlediği gi­ bi oradan tâ Merve yürüyerek oğ­ lu Melikşah ile diğer oğlu Aslan Şahı Tüı-k hakanlarının ve Gazne- 1 ilerin prenseslerde evlendirip tah­ tım iyice sağlamladı. Ertesi yıl 1065 te Ceylıunu geçip o havalideki

Türk hükümdarlarile dostluklar

kurdu. Ondan sonra Türkistan iş­ lerini daha sağlam şekilde hal için Aral denizinin şimal ve şarkındaki Türk uluslarını itaat altına alıyor. (Mükrimin Halil, İslâm Ansiklope­ disi, 0.1, S. 384-85). Biitün bunları iyi bildiği anlaşılan Rifat Efendi

«Nakd-üt-Tevarih» te aynen su

Satırları yazar: (S. 284). «Orta As yada muhtelif hükümetler idare­ sindeki memleketlerin kimini har­ ben, kimini sulhan, kimini de sihri yet suı-etile varisen istilâ ve ilhak eyledi,»

Anadolu hareketleri:

Alpaslan geniş imparatorluğu için de yalnız kendi kumandasındaki or du değil, şehzadeler ve emirler ku­ mandasındaki ordular da durmadan harekettedir. Alpaslan Gürcistan fetihlerde meşgulken Kavurd hâ disesi üzerine şimşek gibi Kirma­ na gidiyor değil mi? Oğlu Melik şah ile kardeşi Yakutî kumanda­ sındaki ordu da Van gölü havzası­ na yürüyerek oradaki kaleleri bi­ rer birer zapteder. Öteden Gümüş- tekin, Ahmed Şah, Afşin gibi ünlü Emirler Fııatla Dicle arasındaki şarki Anadoluda bir çok muvaffa­ kiyetler kazanıyorlar. Artık ondan sonra bütün bu kuvvetler Anadolu cephesine karşı tahşid edildiler. 1067 de yamanlar yamam Afşin, A- nadolu hudud kumandanlığına ta­ yin edilmiştir. Malatya civarında bir Bizans ordusunu bozdu, Kay- seriyi alıp orta Aııadoluya kadar ilerledi. Gelecek yazıda göreceğiz. Malazgirde kadar her yıl bu fatihli akınlar tekerrür edip duracak.

Mısır fetine giderken

te şunu yazar; «Halife Kaaim, İs­ lâm memleketlerinin hükümeti mad diyesini Alpaslana verdi ve bu ci­ hetle saltanatı Selçukiye büyük bir kuvvete malik oldu.» (S. 285). Ya­ ni halife İslâm âleminde manevî bir sembol, Alpaslan ise o âlemin hükümdarı iyi ama Mısırdaki Fa- timî halifeleri Şiidir. İslâm âlemi­ nin böyle iki halifeliğe bölünmesi şarkî Roma İmparatorluğunu sevin dirip duruyor. Artık buna bir son vermek geıök. Çok güzel bir fırsal dg çıktı:

O sıralarda Fatimi halifelerin ida releri pek bozuk. Hükümet karga­ şalık içinde. Mısır veziri Hamdan oğullarından -Nâsır-üd-Pevle ra- kiblerine galebe için, anlaşılan Sün­ niliği de tercih ettiğinden, Alpasla- na meşhur fakilı Ebû-Câfer Mu- hammed-ül - Buhârî’yi gönderdi. Türk sultanım Mısır fethine davç) ediyor. Sultana tâbi olacaklar ve Bağdaddaki Abbasi halifesini tanı­ yacaklar. Alpaslan o sıralarda Ho­ rasanda İdi. Adeti olduğu üzere or- dusile kasırga gibi harekete geçti. 1070 yılı. İlk işi Malazgirdi almak oluyor. Vaktile amcası Tuğrulun alamadığı Malazgird. Oradan cenu­ ba yöneldi, Yukarı Dicle ile Murad arasındaki yerleri aldı. Madem ki Mısır fethine gidiyor, arkada kor­ kulu yer buakmıyacak, Dillere des tan Diyarbakır surlarına varınca oranın hükümdarı Mervan oğulla­ rından iki kardeş, Nasr ve Said, sultani istikballe onu metbu tanı­ yıp Alpaslandaıı imaret menşuru aldılar. Oradan Elcezireye iner. Bu sıralarda 1071 yılına girilmişti. Ur­ la muhasarası 50 gün uzadığından fazla vakit kaybetmemek için ora­ ya kuvvet bırakıp Halebi almak üzere Fırata vardı. »Ahbâr-üd- Devlet-is-Selçukıyye» nin yazdığı­ na göre, koca Fıratı «hiç bir gemi ve kayığa binmeden atlarla geçti­

ler.» Haleb hükümdarı Mahmud

korkusundan istikbale çıkıp sulta­ na biat eder, Haleb önünde ikan Bizans İmparatorunun elçisi gelerek sulh istedi. Artık h^r şey yolunda.

Büyük karar:

Doludizgin batıya doğru gidiyor. Suriyeyi aşıp kolayca Mısırı alacak. Fakat Halebden bir kaç menzil ay­ rılır ayrılmaz müthiş bir haber gel- ?di: «Rum Kayseri üç yüz bin

kişi-e , . , . — - . , ı hk bir ordu ile doğu Anadoluya

Sultan Tuğrul hayatının son se- ilerliyormuş.» Kendi kuvveti nelerinde halifenin kızı Seyyideyi,

garbli tarihçilere göre, işe tehdid karıştırarak zorla almıştı, Alpaslan tahta çıkınca ilk işi, halifeye bir cemile olmak üzere, bu kızı Beğ- dada iade etmek oldu. Bunu ehem­ miyetle kayd-den Desguignes, hali­ fenin ona .(«ciharf-übrdin» unvanım verdiğini yazar, Bundan daha mii- himmi, ertesi sene halife Kaaim bi-Emrullahm 27 nisan 1064 te top­ ladığı tantanalı bir mecliste Alp- aslanı «sultan» ilân edişidir, (Mük- limin Halil. İslâm Ansiklopedisi), Rifat Efendi ise «Nakd-üt-tevarih»

cak yirmi bin kadar- Ne yapmalı? Hemen kararım verdi. Azlık çokl'ik yok. Rum Kayserini karşılıyacak, Selçuk tarihi söylüyor, Reydeki karısına ve veziri Nizamülmlilke yolladığı mektublarda şunu yazdı: «Ben yanımdaki az kuvvetle düş­ mana yürüyorum. Sağ lta1ı>sak bu Tanrının lûtfudur, şehid olursak

rahmet bundadır». «Büyük ka­

rar» m ruhları kansdh"tırışı;, Bir kumanda ite geıisigeri, batidan

doğuya dönen Alpaslan atlıla­

rı, Mısıra gidişten kat kat hızlı bir şevkle Malazm'—t-

Referanslar

Benzer Belgeler

雖微風且得以襲之,則血為之痺。故一見脈微,則知其陽之不足,一見

However, RME increased the mucociliary clearance in patients who had maxillary narrowness, having positive effects on nasal physiology and increasing nasal cavity volume..

Buradan Bilim ve Teknik dergisinde emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor, sevgilerimle ve saygılarımla devamını diliyo- rum.. Teşekkürler Bilim

Birkaç yıl önce Bilim Çocuk okuyordum, ara sıra da halamın eski Bilim ve Teknik dergilerini açıp oku- yordum, ilgimi çekmişti aslında. Ama annem ba- na ağır

Bun­ lardan birincisi iç siyasette merke­ zi bir idare kurulması ve yabancı hükümetlerin Sultan Hamit idaresi­ ni yıkmak üzere müdahale etmele­ rini asla

• Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064’ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet

İbrahim, bu hükmü, idam için kâfi bulmayınca, padişah:.. — İsayı Muhammede tercih eden bir kâfir niçin

Şekil 1’de görüldüğü üzere travma sonrası büyüme, travmatik olaylarla baş etmenin bir sonucu olarak bireylerin deneyimlediği olumlu değişimleri ifade etmektedir