• Sonuç bulunamadı

The Relationship Between Family Dysfunction and Psychological Symptomatology: The Meditating Role of Early Maladaptive Schemas

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Relationship Between Family Dysfunction and Psychological Symptomatology: The Meditating Role of Early Maladaptive Schemas"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aile Ýþlevi ile Psikolojik Belirtiler Arasýndaki

Ýliþki: Erken Dönem Uyum Bozucu Þemalarýn

Aracý Rolü

The Relationship Between Family Dysfunction and Psychological

Symptomatology: The Meditating Role of Early Maladaptive Schemas

Emine Gül Kapçý1, Zeynep Hamamcý2

1Doç.Dr., Ankara Üniversitesi Eðitim Fakültesi Eðitimde Psikolojik Hizmetler, Ankara, 2Doç.Dr., Gaziantep Üniversitesi Eðitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danýþma Anabilim Dalý, Gaziantep

SUMMARY

Objectives: In the last decade, identification and modifi-cation of basic cognitive structures which were named with core beliefs or schemas by different theoreticians, have been emphasized in cognitive-behavioral therapy. Young, the founder of schema focused approach, pro-posed the Early Maladaptive Schemas as the deepest level of cognition, and Early Maladaptive Schemas refer to extremely stable and enduring themes that develop during childhood and elaborated upon throughout an individual's lifetime. Young argued that psychopathology arises from the development and maintenance of the Early Maladaptive Schemas. Most of chronic patients have more than one of these core schemas. The present study aimed to examine the hypothesis that Early Maladaptive Schemas serve as a mediator variable in the relationship between family dysfunction and psycholog-ical symptoms. Method: A total of 352 university stu-dents (female=241; male=111) filled in self-report instruments of the Family Assessment Device, the Brief Symptom Inventory and the Young Schema Questionnaire-Short form. Results: Regression analyses demonstrated that family dysfunction predicted emo-tional isolation, impaired limits, insufficiency and fair-responsible-anxious sub-schemas of the the Young Schema Questionnaire. In turn, these four schemas were found to predict psychological symptoms as measured by the Brief Symptom Inventory. Only the emotional iso-lation subscale of the Young Schema Questionnaire was found to serve as a mediator variable between the fam-ily dysfunction and psychological symptomatology. Conclusion: Findings were discussed in relation to cog-nitive therapy, family dysfuntion and the relationship between Early Maladaptive Schemas and psychological symptomatology.

Key Words: Early maladaptive schemas, family dysfunc-tion, psychological symptomatology, mediator, universi-ty students.

ÖZET

Amaç: Son yýllarda biliþsel terapi yaklaþýmýnda, danýþan-larýn deðerlendirilmesinde ve tedavisinde, þema ya da temel inanç olarak adlandýrýlan temel biliþsel yapýlar üzerinde durulmaktadýr. Þema terapinin kurucusu Young temel biliþsel yapýlar olarak "erken dönem uyumsuz þemalar" kavramýný önermektedir. Bu araþtýrmada ise algýlanan aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý rolü incelenmiþtir. Yöntem: Araþtýrmanýn örneklemi 241 kýz ve 111 erkek olmak üzere 352 üniversite öðrencisinden oluþmaktadýr Veriler Aile Deðerlendirme Ölçeði, Kýsa Semptom Envanteri ve Young Þema Ölçeði kullanýlarak elde edilmiþtir. Bulgular: Regresyon analizleri sonucun-da, aile iþlevlerinin duygusal yalýtýlmýþlýk, zedelenmiþ sýnýrlar, yetersizlik ve adil-sorumlu-kaygýlý þema alanlarýný yordadýðý bulunmuþtur. Aile iþlevleri kontrol edildiðinde, dört þema alanýnýn her biri psikolojik belirtileri yor-damýþtýr. Young Þema Ölçeði'nin yalnýzca duygusal yalýtýlmýþlýk þema alanýnýn algýlanan aile iþlevi ile psikolo-jik belirtiler arasýndaki iliþkide aracý bir rolü olduðu belir-lenmiþtir. Sonuç: Sonuçlar, biliþsel terapi ve olumsuz aile iþlevleri ile erken dönem uyumsuz þemalarýn psikolojik belirtilerle iliþkisi açýsýndan tartýþýlmýþtýr.

Anahtar Sözcükler: Erken dönem uyum bozucu þemalar, olumsuz aile iþlevi, psikolojik belirtiler, aracý deðiþken, üniversite öðrencileri

(2)

GÝRÝÞ

Biliþsel terapi kuramlarý, danýþanlarýn deðer-lendirilmesinde ve tedavisinde, þema (schema) olarak adlandýrýlan temel biliþsel yapýlar üzerinde durmaktadýr. Beck (1976) depresyona eðilimli bireylerin biliþsel özelliklerini incelerken, bu birey-lerin kendileri ve yaþantýlarýyla ilgili olumsuz tutumlardan oluþan biliþsel yapýlara -þemalara-sahip olduklarýný belirtmiþtir. Bireylerin farkýnda olmadýðý katý ve aþýrý genellenmiþ ifadeleri içeren þemalar, belirli bir stres içeren durumla karþýlaþýldýðýnda aktif hale gelir ve doðrudan kiþinin nasýl tepki vereceðini etkiler (Beck 1995, Beck ve ark. 1979, Clark ve ark. 1999). Biliþsel model içerisinde yer alan þemalar bireylerin duygusal ve davranýþsal sorunlarýnýn temel nedeni olarak görüldüðünden, daha sonraki yýllarda temel inançlar (core beliefs) olarak da adlandýrýlmýþtýr (DeRubies ve ark. 2001).

Young (1990), özellikle kiþilik bozukluðunun tedavisinde kullanmak üzere þema terapiyi (schema-focused therapy) geliþtirmiþtir. Bu yak-laþýmýn en önemli kavramlarýndan biri "erken dönem uyumsuz þemalar"dýr (early maladaptive schemas). Anýlar, duygular, biliþler ve bedensel duyumlardan oluþan erken dönem uyumsuz þemalar, kiþinin kendine ve iliþkilerine iliþkin algýlarýný içermekte ve yaþam boyunca tekrarlanan, yýkýcý duygusal ve biliþsel örüntüler olarak taným-lanmaktadýr (Young ve ark. 2003). Bu kuramda, baðlantýsýzlýk ve reddedilme (disconnection and rejection), zedelenmiþ özerklik ve performans (impaired autonomy and performance), zedelen-miþ sýnýrlar (impaired limits), baþkalarýna yöne-limlilik (other-directedness) ile aþýrý tetikte olma ve baskýlama (overvigilance and inhibition) olmak üzere beþ grup içerisinde yer alan toplam 18 tane erken dönem uyumsuz þema tanýmlanmýþtýr (Young ve ark. 2003). Baðlantýsýzlýk ve Reddedilme þema alanýndaki þemaya sahip bireyler baþkalarýna güvenli baðlanamazlar. Ýstikrar, güvenlik, bakým, sevgi, ait olma gibi gereksinimlerini giderilemeye-ceðine inanýrlar. Bu þema alaný ile iliþkili erken dönem uyumsuz þemalar ise terk edilme, güvensiz-lik, duygusal yoksunluk, kusurluluk ve sosyal yalýtýlmýþlýktýr. Zedelenmiþ Özerklik ve Performans þema alanýna sahip bireyler, baðýmsýz hareket ede-meyecekleri ve aileden ayrý kalamayacaklarýna

iliþkin düþüncelere sahiptirler. Bu þema alanýna sahip bireyler kimliklerini oluþturmakta ve yaþam-larýný kurmakta zorlanýrlar. Baðýmlýlýk, hastalýk, zarar görme karþýsýnda dayanýksýzlýk ile geliþmemiþ benlik ve baþarýsýzlýk bu alanla iliþki olarak taným-lanan erken dönem uyumsuz þemalardýr. Zedelenmiþ Sýnýrlar þema alanýna sahip bireyler öz disiplin ya da yeterli içsel sýnýrlar geliþtire-memiþlerdir. Dürtülerini dizginleme ve gelecek uðruna þu anda deneyimlenen memnuniyeti erteleme yeteneðinden yoksunlardýr. Baþkalarýnýn haklarýna saygý gösterme, iþbirliði yapma, sözleri yerine getirme ve uzun vadeli hedefler oluþturmada zorluklar yaþamaktadýrlar. Haklýlýk ve yetersiz özdenetim bu alanda tanýmlanan erken dönem uyumsuz þemalardýr. Baþkalarýna Yönelimlilik þema alanýna sahip bireyler ise kendi gereksinim-lerinden çok baþkalarýnýn gereksinimlerini karþýla-maya önem verirler. Onaylanma, duygusal baðlan-týyý sürdürme ve tepkiden kaçýnmak için kendi gereksinimlerini göz ardý ederler. Bu þema alaný boyun eðme, kendini feda etme ve onay arama erken dönem uyumsuz þemalarýný içermektedir. Aþýrý Tetikte Olma ve Baskýlama þema alanýna sahip bireyler kendiliðinden deneyimlenen duygu ve dürtülerini baský altýna alýrlar. Genelde kendini ifade etme, rahatlama, yakýn iliþkiler ya da saðlýk uðruna kendi yaþamlarýyla ilgili katý ve içselleþti-rilmiþ kurallara uymaya çalýþýrlar. Bu þema alaný olumsuzluk, duygularý bastýrma, yüksek standartlar ve cezalandýrýcý olma erken dönem uyumsuz þemalarýný içermektedir (Young ve ark. 2003). Þemalarýn kökeninde bireyin erken yaþam dönem-lerinde ana-baba ve yakýn çevresiyle iliþkidönem-lerinde travmatize edici yaþantýlara maruz kalmasý ile baðlanma ve özerklik gibi çocukluðunda karþýlan-masý gereken temel psikolojik gereksinimlerinin karþýlanmamasý yer almaktadýr. Örneðin Zede-lenmiþ Özerklik ve Performans þema alanýna sahip bireyler, çocukluklarýnda genelde ana-babalarý onlar için her þeyi yapmýþ, aþýrý korunmuþ ya da tam tersi ana-babalarý onlara hemen hemen hiç bak-mamýþ ya da ilgilenmemiþlerdir. Ana-babalarý bu çocuklarýn özgüvenlerine zarar vermiþler ve onlarý evin dýþýnda hayatlarýný iyi bir biçimde sürdüre-bilmeleri için desteklememiþlerdir. Aþýrý Tetikte Olma ve Baskýlama þema alanýnýn kökeninde ise katý, talepkar, cezalandýrýcý ya da duygularýn ifade

(3)

edilmesine izin verilmediði bir aile ortamý yer almaktadýr. Çocuklar bu aile ortamýnda sürekli dikkatli ve tetikte olmalarý gerektiðini öðrenirler (Young ve ark. 2003).

Alan-yazýnda yer alan araþtýrma sonuçlarý Young'ýn þemalarýn kökenine iliþkin olumsuz ana-baba davranýþlarýnýn yer aldýðýna iliþkin görüþlerini destekler niteliktedir. Özellikle soðuk, reddedici ve aþýrý kontrolcü ana-baba algýlamalarýnýn (Murris 2006, Harris ve Curtin 2002, Leung ve ark. 2000, Shah ve Waller 2000) ve ihmal ve istismar edici yaþantýlarýn (Hartt ve Waller 2001, Waller ve ark. 2001) erken dönem uyum bozucu þemalarla iliþkili olduðu bulunmuþtur. Bunlara ek olarak, pek çok çalýþma, yukarýda tanýmlanan erken dönem uyum-suz þemalarýn depresyon, kaygý ve yeme bozukluðu gibi bir dizi psikolojik belirtilerle iliþki olduðunu göstermiþtir (Hart ve Waller 2002, Petrocelli ve ark. 2001, Waller ve ark. 2000, Leung ve ark. 1999, Schmidt ve ark. 1995).

Bir diðer grup araþtýrma ise psikolojik belirtilerin geliþiminde erken dönem uyum bozucu þemalarýn doðrudan (moderator) ya da aracý (mediator) rolünü incelemiþtir. Psikolojik belirtiler ile ilgisiz-lik, sýcaklýk göstermeme, reddetme, aþýrý koruma, özerkliðe izin vermeme gibi olumsuz ana-babalýk algýlamalarý (Jones ve ark. 2005, Jones ve ark. 2006, Harris ve Curtin 2002, Meyer ve Gilling 2003, Thimm 2009, Turner ve ark. 2004) ve ihmal ve istismar yaþantýsý (McGinn ve ark. 2005, Specht ve ark. 2009, Wright ve ark. 2009) arasýndaki iliþkide erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý bir etmen olduðu bulunmuþtur.

Olumsuz ana-baba tutumlarý ile ana-babanýn olum-suz çocuk yetiþtirme uygulamalarýnýn yaný sýra, ailenin iþlevsiz olmasý ya da ailenin iþlevlerini saðlýklý olarak yerine getirmemesinin de psikolojik belirtilerle iliþkili olduðu uzun zamandýr bilinmek-tedir (Goodyer ve ark. 1997, Fristad ve Clayton 1991, Lizardi ve ark. 1995). Bununla birlikte aile iþlevleri psikolojik belirtilerle iliþkili ise kökeni çocukluk dönemi olumsuz yaþantýlara dayanan erken dönem uyumsuz þemalarla da iliþkili olabilir. Aile ortamý birey tarafýndan sevgisiz, ilgisiz, destek-siz olarak algýlandýðýnda, aile üyeleri arasýnda iletiþim eksikliði ya da problem çözmede bir güçlük olduðunda bireylerin olumsuz erken dönem uyum bozucu þemalar geliþtirmeleri mümkün olabilir.

Bununla birlikte alan-yazýnda ailenin iþlevlerini saðlýklý olmamasýnýn ile erken dönem uyum bozucu þemalar arasýndaki iliþkiyi deðerlendiren herhangi bir çalýþmaya rastlanmamýþtýr. Ayrýca araþtýrmada elde edilen bulgular aile üyeleri arasýndaki iletiþim ve destek, rol daðýlýmý, problem ve çatýþma çözümü gibi ailenin iþlevselliði hakkýnda bilgi veren aile içi yapýlar ve dinamiklerin, hem þemalarýn erken dönem geliþim süreci hem de psikolojik belirtilerin ele alýnýþ süreci açýsýndan kuramsal düzeyde önem-li bilgiler saðlayabiönem-lir. Bu nedenle þimdiki çalýþ-manýn temel amacý, aile iþlevleri ile psikolojik belir-tiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyumsuz þemalarýn aracý rolünü deðerlendirmektir.

GEREÇ VE YÖNTEM Örneklem Grubu:

Bu araþtýrmaya Ankara Üniversitesi Eðitim Bilimleri Fakültesi'nden 301 (%85.5) ve Gaziantep Üniversitesi Eðitim Fakültesi'nden 50 (%14.2) olmak üzere toplam 352 gönüllü öðrenci katýlmýþtýr. Araþtýrmaya katýlan öðrencilerin 241'i kýz (%68.5) 111'i erkektir (%31.5). Katýlýmcýlarýn yaþ ortalamalarý 21.50 (SS=2.57), yaþ aralýðý ise 18-32'dir. Sýnýf düzeylerine göre örneklem ince-lendiðinde öðrencilerin 99'u (%28.3) üniversite birinci sýnýfa, 68'i (%19.4) ikinci sýnýfa, 94'ü (%26.9) üçüncü sýnýfa ve 89'u ise (%25.4) dördüncü sýnýfa devam ettikleri bulunmuþtur.

Veri Toplama Araçlarý:

Aile Deðerlendirme Ölçeði (ADÖ): Aile Deðerlendirme Ölçeði (the Family Assessment Device) 1983'de Amerika Birleþik Devletleri’nde Brown Üniversitesi ve Butler Hastanesi Aile Araþtýrma Programý çerçevesinde aile iþlevinin çeþitli boyutlarýný deðerlendirmek üzere Epstein ve ark. (1983) tarafýndan geliþtirilmiþtir. Ölçek, prob-lem çözme, iletiþim, roller, duygusal tepki vere-bilme, gereken ilgiyi gösterme, davranýþ kontrolü ve genel iþlevler adý altýnda 7 alt-ölçekten oluþmak-ta ve 12 yaþoluþmak-tan itibaren tüm aile üyelerine uygulanabilmektedir. Toplam 60 maddeden oluþan ölçek maddelerine "Aynen katýlýyorum" (1 puan) ile "Hiç katýlmýyorum" (4 puan) arasýnda deðiþen 4 seçenek üzerinde puan verilmektedir. Yüksek puan saðlýklý olmayan aile iþlevlerine iþaret etmektedir.

(4)

Ölçeðin uyarlama çalýþmasý Bulut (1990) tarafýn-dan yapýlmýþtýr. Alt ölçeklerin Cronbach-alfa ile deðerlendirilen iç tutarlýk katsayýlarý .38 ile .86 arasýnda deðiþmektedir. Ölçeðin yapý geçerliði boþanma sürecinde olan ve olmayan gruplarýn aldýklarý puanlar karþýlaþtýrýlarak deðerlendiril-miþtir. Ölçeðin bu iki grubu anlamlý düzeyde ayýrt ettiði bulunmuþtur (Bulut 1990).

Kýsa Semptom Envanteri (KSE): Kýsa Semptom

Envanteri, Deragatis (the Brief Symptom Inventory) (1992) tarafýndan psikolojik ve bedensel belirtileri deðerlendirmek amacýyla geliþtirilmiþtir. Ölçek 5'li likert tipi (hiç, çok az, orta derecede, oldukça fazla ve ileri derecede) deðerlendirmeye dayanan 90 maddeden oluþmaktadýr. Ölçekten alý-nan yüksek puan psikolojik belirtilerin yüksekliðine iþaret etmektedir. Ölçeðin Türkçe'ye uyarlamasý Þahin ve Durak (1994) tarafýndan gerçekleþti-rilmiþtir. Bu çalýþma sonucunda ölçeðin kaygý, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve düþ-manlýk olmak üzere 5 alt-ölçekten oluþtuðu bulun-muþtur. Alt-ölçeklerin Cronbach Alfa ile deðer-lendirilen iç tutarlýlýk güvenirliðinin .75 ile .88 arasýnda deðiþtiði bulunmuþtur. Ölçeðin ergenlere de uyarlama çalýþmasý yapýlmýþ ve benzer bir faktör yapýsýna sahip olduðu bildirilmiþtir (Þahin ve ark. 2002). Alt-ölçeklerin Cronbach Alfa deðerlerinin .70 ile .88 arasýnda deðiþtiði, toplam puan üzerinden elde dilen deðerin ise .94 olduðu bulun-muþtur. Ölçeðin ölçüt geçerliði Beck Depresyon Envanteri ile korelasyonu hesaplanarak deðer-lendirilmiþ ve bu korelasyonlarýn .40 ile .62 arasýn-da deðiþtiði görülmüþtür.

Young Þema Ölçeði-Kýsa Formu (YÞÖ): Young Þema

Ölçeði (the Young Schema Questionnaire) erken dönem uyumsuz þemalarý deðerlendirmek amacýyla geliþtirilmiþtir. Ölçeðin özgün formu 205 maddeden oluþmakta ve 18 þemayý içermektedir (Schemidt ve ark. 1995). Young (1990), ölçeðin 75 maddeden oluþan kýsa formunu geliþtirmiþtir. Faktör analizi sonuçlarýna dayanarak, Young Þema Ölçeði-Kýsa Formu'nun 15 þemayý içerdiði bildirilmiþtir (Welburn ve ark. 2002). Ölçeðin Türkçe'ye uyarla-ma çalýþuyarla-masý Karaosuyarla-manoðlu ve ark. (2005) tarafýn-dan gerçekleþtirilmiþtir. Faktör analizi sonucunda duygusal yalýtýlmýþlýk (emotional isolation), yetersizlik (insufficiency), zedelenmiþ sýnýrlar (impaired limits) adil-sorumlu-kaygýlý (fair,

respon-sible, anxious) olmak üzere dört þema alanýný içerdiði bildirilmiþtir. Maddeler 6'lý derecelemeye dayanmaktadýr ("1=Benim için tamamýyla yanlýþ" ile "6= Beni mükemmel þekilde tanýmlýyor"). Ölçekten alýnan yüksek puan, bireyin erken dönem uyumsuz þemalara sahip olduðuna iþaret etmekte-dir. Ölçeðin iç tutarlýklýk katsayýsý oldukça yüksek bulunmuþtur (Cronbach Alfa=.95). Ölçeðin alt ölçeklerinin iç tutarlýlýk katsayýlarý ise .54 ile .85 arasýnda deðiþmektedir.

Ýþlem:

Araþtýrmaya gönüllü olarak katýlmayý kabul ettik-lerini belirten ve yazýlý onay formunu imzalayan katýlýmcýlara, önce araþtýrmanýn amacý hakkýnda kýsaca yazýlý ve sözlü bilgi verilmiþ daha sonra, öncelikle yaþ, cinsiyet, eðitim düzeyi gibi demografik bilgilerin yer aldýðý kiþisel bilgi for-munu, ardýndan diðer ölçme araçlarýný doldur-malarý istenmiþtir. Ölçekler (ADÖ, KSE ve YÞÖ) sýrasý deðiþtirilerek öðrencilere daðýtýlmýþtýr. Uygulama yaklaþýk 40-50 dakika sürmüþtür. Veriler 2007-2008 öðretim yýlýnýn güz döneminde toplan-mýþtýr.

Verilerin Analizi:

Araþtýrmada deðiþkenler arasýndaki iliþkilerin belirlenmesinde Pearson Momentler Çarpýmý Korelasyon Katsayýsýndan, baðýmsýz deðiþkenlerin baðýmlý deðiþkeni yordama gücünü belirlemek üzere bir dizi tekli ve çoklu regresyon analizinden yararlanýlmýþtýr. Araþtýrmada algýlanan aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý rolünün anlamlý olup olmadýðýný test etmek için Sobel test istatistikliði kullanýlmýþtýr. Araþtýrmada anlamlýlýk düzeyi 0.05 olarak alýnmýþtýr. Ýstatistiksel analizler SPSS 15 programý kullanýlarak yapýlmýþtýr.

BULGULAR

Bu araþtýrmada, algýlanan aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý rolü incelenirken, Baron ve Kenny (1986) tarafýndan geliþtirilen ve daha sonra Kenny (1998, 2010) tarafýndan gözden geçirilen ölçütlerden yararlanýlmýþtýr. Bu ölçütler; a) Baðýmsýz deðiþken baðýmlý deðiþkeni yordamalýdýr,

(5)

b) Baðýmsýz deðiþken aracý deðiþkeni yordamalýdýr, c) Baðýmsýz deðiþkenin baðýmlý deðiþken üzerinde-ki etüzerinde-kisi kontrol edildiðinde, aracý deðiþken baðým-lý deðiþkeni yordamabaðým-lýdýr, d) Aracý deðiþkenin etki-si kontrol edildiðinde baðýmsýz deðiþken baðýmlý deðiþkeni yordamamalýdýr.

Bu araþtýrmanýn baðýmsýz deðiþkeni algýlanan aile iþlevi, baðýmlý deðiþkeni psikolojik belirtiler ve aracý deðiþken ise erken dönem uyumsuz þemalardýr. Kenny'nin (1998, 2010) ölçütler araþtýrmanýn deðiþkenlerine uyarlandýðýnda aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyumsuz þemalarýn aracý deðiþken ola-bilmesi için regresyon analizi sonucunda a) Aile iþlevinin psikolojik belirtileri anlamlý þekilde yor-damasý, b) Aile iþlevinin erken dönem uyumsuz þemalarý anlamlý þekilde yordamasý, c) Aile iþlevi kontrol edildiðinde erken dönem uyumsuz þemalarýn psikolojik belirtileri anlamlý þekilde yor-damasý ve d) Erken dönem uyumsuz þemalar kont-rol edildiðinde ise aile iþlevinin artýk psikolojik belirtileri -anlamlý düzeyde- yordamamasý gerek-mektedir

Regresyon analizi öncesinde araþtýrmada ele alýnan deðiþkenler arasýndaki iliþkiye bakýlmýþtýr. Elde edilen korelasyonlar Tablo 1'de sunulmuþtur. Analizler, ADÖ, KSE ve YÞÖ toplam puanlarý arasýndaki korelasyonlarýn anlamlý ve olumlu yönde olduðunu göstermiþtir. ADÖ, KSE ve YÞÖ alt-ölçekleri arasýndaki korelasyonlarýn da büyük bir bölümünün anlamlý ve olumlu yönde olduðu bulunmuþtur. ADÖ ile YÞÖ'nin dört þema alaný arasýndaki korelasyonlar incelendiðinde en yüksek korelasyonun duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný ile olduðu görülmektedir (r=.52, p<.01). ADÖ' nin YÞÖ zedelenmiþ sýnýrlar þema alaný ile .35 (p<.01) yetersizlik þema alaný ile .38 (p<.01) ve adil-sorum-lu-kaygýlý þema alaný ile .30 (p<.01) düzeyinde anlamlý ve olumlu yönde korelasyonlara sahip olduðu belirlenmiþtir. Elde edilen korelasyon deðerleri incelendiðinde genellikle orta düzeyde ve olumlu yönde olduðu görülmektedir. KSE ile YÞÖ'nin dört þema alaný arasýndaki korelasyon-larýn ise, duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný ile .66 (p<.01), zedelenmiþ sýnýrlar þema alaný ile .48 (p<.01) yetersizlik þema alaný ile .59 (p<.01) ve adil-sorumlu-kaygýlý þema alaný ile .60 (p<.01)

olarak bulunmuþtur. KSE'nin somatizasyon alt ölçeði (r=.47, p<.01) hariç, depresyon (r=.66, p<.01), kaygý (r=.67, p<.01), olumsuz benlik (r=.73, p<.01) ve düþmanlýk alt ölçeði (r=.60, p<.01) ile YÞÖ arasýndaki korelasyonlarýn tamamý anlamlý, olumlu yönde ve yüksek düzeydedir. ADÖ'nun KSE'nin alt ölçekleri deðerlen-dirildiðinde, -yine somatizasyon alt ölçeði (r=.24, p<.01) hariç-, depresyon (r=.39, p<.01), kaygý (r=.40, p<.01), olumsuz benlik (r=.40, p<.01) ve düþmanlýk alt ölçekleri (r=.36, p<.01) elde edilen korelasyonlarýn tamamý anlamlý ve olumlu yönde ancak orta düzeydedir.

Çoklu regresyon analizleri, YÞÖ'nin dört þema alaný için ayrý ayrý gerçekleþtirilmiþtir. Her bir regresyon analizinde, beta deðerindeki azalma mik-tarýnýn anlamlýlýk düzeyi Sobel testi ile deðer-lendirilmiþtir. Elde edilen deðerler Tablo 2'de sunulmuþtur.

Tablo 2'de görüldüðü gibi regresyon sonucunda Kenny'nin (1998; 2009) bildirdiði ölçütlerin ilk üçü dört þema alaný tarafýndan karþýlanmýþtýr. Bu bul-gulara göre, aile iþlevleri duygusal yalýtýlmýþlýk, (F (1, 351) = 132.28, p<.001), zedelenmiþ sýnýrlar (F (1, 351) = 48.26, p<.001), yetersizlik (F (1, 351) = 54.38, p<.001) ve adil-sorumlu-kaygýlý (F (1, 351) = 35.65, p<.001) þema alanlarýný yordamýþtýr. Aile iþlevleri kontrol edildiðinde, dört þema alanýnýn her biri psikolojik belirtileri yordamýþtýr. Duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný kontrol edildiðinde, aile iþlevleri ile psikolojik belirtiler arasýnda daha önce var olan anlamlý iliþkinin (r=.41, p<.001) artýk anlamlý olmadýðý (r=.10, p>.05) ve aile iþlevlerinin psikolojik belirtileri yordamadýðý belirlenmiþtir (F (1, 351) = 3.50, p>.05). Diðer þema alanlarý kont-rol edildiðinde ise aile iþlevlerinin hala anlamlý düzeyde psikolojik belirtileri yordadýðý bulunmuþ-tur (Zedelenmiþ sýnýrlar (F (1, 351)=33.13, p<.001), yetersizlik (F (1, 351) = 111.09, p<.001), ve adil-sorumlu-kaygýlý (F (1, 351) =33.74, p<.001).

Bu bulgular, duygusal yalýtýlmýþlýk þema alanýnýn aile iþlevleri ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide aracý bir deðiþken olduðunu göstermekte-dir. Sobel testi ile yapýlan analizlerde de, Kenny'nin ölçütlerine göre elde edilen bulgularla tutarlý sonuçlar elde edilmiþtir. Sobel testi sonucunda

(6)

duy-Tablo 1.

Aile deðerlendirme ölçeði, kýsa semptom envanteri ve Y

oung þema ölçeði arasýndaki korelasyon deðerleri

Deðiþk enler 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 1. YÞÖ -2. Duygusal yalýtýlmýþlýk .88 -3. Zedelenmiþ sýnýrlar .68 .51 -4. Y etersizlik .87 .70 .43 -5. Adil-sorumlu-kaygýlý .81 .60 .52 .60 -6. ADO .47 .52 .35 .38 .30 -7. P roblem çözme .20 .25 .22 .15 .06 .77 -8. Ýletiþim .31 .38 .24 .22 .17 .88 .66 -9. Roller .33 .34 .24 .26 .21 .79 .54 .51

-10. Duygusal tepki verme

.43 .52 .29 .30 .27 .81 .52 .71 .46

-11. Gereken ilgiyi gösterme

.34 .36 .17 .28 .29 .39 .06 .21 .23 .35 -12. Davranýþ kontrolü .36 .32 .23 .36 .24 .48 .27 .19 .34 .23 .15 -13. Genel iþlev .45 .48 .32 .34 .31 .91 .69 .73 .61 .74 .29 .39 -14. KSE .71 .66 .48 .59 .60 .41 .20 30 .29 .36 .25 .26 .41 -15. Depresyon .66 .62 .42 .56 .55 .39 .20 .29 .31 .32 .22 .23 .39 .93 -16. K aygý .67. .61 .44 .57 .56 .40 .23 .28 .29 .34 .24 .27 .40 .95 .85 -17. Olumsuz benlik .73 .69 .46 .64 .58 .40 .18 .29 .25 .36 .28 .29 .40 .92 .83 .86 -18. Somatizasyon .47 .43 .33 .37 .42 .24 .11 .16 .18 .19 .10 .18 .26 .82 .71 .75 .70 -19. Düþmanlýk .60 .55 .43 .47 .51 .36 .14 .23 .24 .32 .25 .17 34 .85 .75 .80 .75 .65

(7)

gusal yalýtýlmýþlýk þema alaný için elde edilen deðer anlamlýdýr (z=8.60, p<.001); ancak zedelenmiþ sýnýrlar (z=5.21, p<.052), yetersizlik (z=6.129, p<.059) ve adil-sorumlu-kaygýlý þema alanlarý için (z=5.32, p<.058) hesaplanan deðerler anlamlý bulunmamýþtýr.

Araþtýrmada ayrýca aile iþlevlerinin anlamlý düzeyde psikolojik belirtileri yordadýðý da bulun-muþtur (F (1, 351) = 70.03, p<.001).

TARTIÞMA

Bu araþtýrmada algýlanan aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý rolü incelenmiþtir.

Young (1990) tarafýndan geliþtirilen þema terapinin kuramsal temellerine göre her bir psikopatoloji bir ya da daha fazla erken dönem uyum bozucu þemaya sahiptir. Bu araþtýrmada da Young'ýn görüþlerini destekler þekilde erken dönem uyum bozucu þemalarýn psikolojik belirtilerle yüksek düzeyde

iliþkili olduðu bulunmuþtur. Alan yazýnda yapýlan pek araþtýrmalarda depresyon, kaygý, sosyal fobi gibi hastalýk gruplarý için belirli þemalar tarafýndan aktive olduðu depresyon, kaygý ve yeme bozukluðu gibi bir dizi psikolojik belirtilerle iliþki olduðunu göstermiþtir (Atalay ve ark. 2008, Harris ve ark. 2005, Nordahl ve ark. 2005) ve deðiþik psikopatolo-ji olan kiþilerin normal grupla karþýlaþtýrýldýðýnda daha yüksek oranda erken dönem uyum bozucu þemaya sahip olduklarý görülmektedir (Gouveia ve ark. 2006, Karahan 2006, Turner ve ark. 2005) Araþtýrmada psikolojik belirtiler en yüksek YÞÖ'nin duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný ile iliþkili bulunmuþtur. Yurt dýþýnda yapýlan diðer araþtýr-malar da bu bulguyla tutarlý görünmektedir. Örneðin, duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný içinde deðerlendirilebilecek bir þemanýn, -duygusal yok-sunluk (emotional deprivation) þema alanýnýn-bireylerin psikolojik belirti düzeylerinin önemli bir bölümünü yordadýðý bulunmuþtur (Petrocelli ve ark. 2001, Ball ve Cecoro 2001). Aile iþlevlerinin psikolojik belirtileri anlamlý düzeyde yordamasý,

Tablo 2. Aile iþlevi ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkinin incelenmesinde erken uyum bozucu þemalarýn

aracý rolüne iliþkin regresyon analizi sonuçlarý

Kontrol Baðýmsýz Baðýmlý R R2 F B SHB b t

deðiþken deðiþken deðiþkenler

1. Aþama ADÖ KSE .41 .17 70.03* .806 .096 .408 8.369*

2. Aþama ADÖ DY .52 .27 132.28* .439 .038 .524 11.50*

3. Aþama ADÖ DY KSE .66 .44 168.30* 1.43 .111 .611 12.97*

4. Aþama DY ADÖ KSE .66 .44 3.50 .174 .093 .088 1.87

1. Aþama ADÖ KSE .41 .17 70.03* .806 .096 .408 8.369*

2. Aþama ADÖ ZS .35 .12 48.26* 1.59 .023 .348 6.95*

3. Aþama ADÖ ZS KSE .51 .29 62.38* 1.64 .208 .379 7.89*

4. Aþama ZS ADÖ KSE .54 .29 33.13* .545 .095 .276 5.75*

1. Aþama ADÖ KSE .41 .17 70.03* .806 .096 .408 8.369*

2. Aþama ADÖ Y .37 .13 54.38* .329 .045 .367 7.37*

3. Aþama ADÖ Y KSE .62 .40 126.81* 1.113 .099 .507 11.26*

4. Aþama Y ADÖ KSE .62 .40 111.09* .44 .089 .223 4.94*

1. Aþama ADÖ KSE .41 .17 70.03* .806 .096 .408 8.369*

2. Aþama ADÖ A .30 .09 35.65* .184 .031 .304 5.97*

3. Aþama ADÖ A KSE .64 .41 145.33* 1.69 .140 .520 12.05*

4. Aþama A ADÖ KSE .64 .41 33.74* .494 .085 .250 5.80*

Not. ADÖ= Aile Deðerlendirme Ölçeði, KSE= Kýsa Semptom Envanteri, DY=Duygusal Yalýtýlmýþlýk Þema Alaný, ZS=Zedelenmiþ Sýnýrlar Þema Alaný, Y= Yetersizlik Þema Alaný, A= Adil-sorumlu-kaygýlý Þema Alaný. *p<.01

(8)

bu deðiþkenler arasýndaki iliþkiyi gösteren diðer araþtýrma sonuçlarýný destekler niteliktedir (Goodyer ve ark. 1997, Fristad ve Clayton 1991). Araþtýrmanýn bir diðer bulgusu ise aile iþlevleri ile erken dönem uyumsuz þemalar arasýnda bulunan iliþkidir. Araþtýrmada ADO'nun duygusal tepki verme alt ölçeðinin erken dönem uyumsuz þemalar en yüksek düzeyde iliþkili olduðu bulunmuþtur. Araþtýrmada ayný zamanda aile iþlevinin zedelen-miþ sýnýrlar, yetersizlik, adil-sorumlu-kaygýlý ve duy-gusal yalýtýlmýþlýk þema alanýný yordadýðý belirlen-miþtir. Daha önce belirtildiði gibi, þema terapinin kuramsal temellerine göre çekirdek aile içinde anlayýþ, sevgi, ait olma gibi en temel gereksinim-lerin karþýlanmamasý erken dönem uyumsuz þemalarýn geliþimine katkýda bulunmaktadýr. ADO'nun duygusal tepki verme alt ölçeðinde yer alan maddeler incelendiðinde de bu maddelerin daha çok aile üyelerinin birbirlerine sevgi, þefkat gibi olumlu duygularýnýn ifade edilmesi ile ilgili olduðu görülmektedir. Bu nedenle araþtýrmada aile iþlevlerinin duygusal tepki verme, iletiþim ve gereken ilgiyi gösterme alt ölçeklerinden duygusal yalýtýlmýþlýk þema alaný ile -en yüksek düzeyde-iliþkili bulunmasý, aile ortamýnda sevgi, ait olma gibi en temel gereksinimleri karþýlanmasýnýn erken dönem uyumsuz þemalarýn geliþiminde önemli ola-bileceðine iþaret etmektedir.

Aile iþlevini yerine getirmediðinde ya da aile olum-suz iþlevlere sahip olduðunda, o ailede yetiþen bireyler bir sosyal gruba ait olamayacaðý (sosyal yalýtýlmýþlýk þemasý), duygusal iliþki gereksinim-lerinin yeterince karþýlanamayacaðý (duygusal yok-sunluk þemasý), duygularýný göz ardý etmesi gerek-tiði (duygularý bastýrma þemasý) ve diðerlerinin onu inciteceði (güvensizlik þemasý) inancýný geliþtire-bilirler. Bu tür inançlar da psikolojik belirtilerin oluþmasýna ya da artmasýna katkýda bulunabilir. Bu araþtýrmada, duygusal yoksunluk þema alaný, aile iþlevleri ile psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide aracý bir deðiþken olarak belirmiþtir. Bir diðer deyiþle, olumsuz aile iþlevlerinin psikolojik belirtileri yordamasý, duygusal yoksunluk þemasýn-dan kaynaklanmaktadýr. Duygusal yoksunluðun aracý rolünü gösteren baþka araþtýrmalar da bulun-maktadýr. Örneðin, yeme bozukluðu olan bireylerle yapýlan bir çalýþmada, duygusal yoksunluk þema

alanýnda deðerlendirilen sosyal yalýtýlmýþlýk þemasýnýn, olumsuz ana-baba tutumu arasýndaki iliþkide aracý bir deðiþken olduðu bulunmuþtur (Jones ve ark. 2005). Duygusal yoksunluk ve sosyal yalýtýlmýþlýk þemalarýnýn fiziksel ve duygusal istismar yaþantýlarý ile depresyon arasýndaki iliþkide de aracý bir deðiþken olduðu bulunmuþtur (Lumley ve Harkness 2007).

Bu araþtýrmanýn sonuçlarý birkaç açýdan önemlidir. Öncelikle, aile iþlevleri, erken dönem uyumsuz þemalar ve psikolojik belirtilerin birbirleri ile iliþki-lerini ayný anda gösteren ilk çalýþmalardan biridir. Bir diðer önemi ise, aile iþlevlerinin psikolojik belir-tileri yordamasýnýn erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracý rolüne baðlý olarak deðiþtiðini göstermesidir. Aile iþlevlerinin psikolojik belirtilere erken dönem uyum bozucu þemalarýn aracýlýðýyla katkýda bulunmasý, biliþsel terapi kuramlarýnýn þemalarýn geliþimine iliþkin açýklamalarýnda yapýcý ana-baba ve çocuk etkileþiminin yaný sýra hem kuramsal olarak hem de uygulamalarda aile üyeleri arasýndaki iletiþim ve destek, rol daðýlýmý, problem ve çatýþma çözümü gibi aile yapýsýnýn ve bu yapýnýn saðlýklý olup olmadýðýnýn bir bütün olarak deðer-lendirilmesi gerektiðine iþaret etmektedir.

Bununla birlikte, araþtýrmanýn birkaç sýnýrlýlýðýndan söz etmek gerekmektedir. Sonuçlarýn genel-lenebilirliðini etkileyebilecek belki de en önemli sýnýrlýlýk örneklemin -klinik olmayan-üniversite öðrencilerinden oluþmasýdýr. Ýzleyen araþtýrmalar klinik ve klinik olmayan farklý yaþ ve demografik özellikleri olan bireylerle tekrarlanabilir. Bir baþka sýnýrlýlýk ise, erken dönem uyumsuz þemalarýn aracý rolünde aile iþlevleri ayrý ayrý deðil bir bütün olarak deðerlendirilmiþtir. Ýleride yapýlacak araþtýrmalar her bir aile iþlevi ile farklý þema alanlarýný incele-yerek aile iþlevlerinin katkýsýna iliþkin daha ayrýntýlý bilgiler verecektir. Son olarak, erken dönem uyum-suz þemalarýn çeþitli psikolojik belirtilerle olan iliþkisine hangi aile iþlevlerinin daha fazla katkýda bulunduðunun belirlenmesine yönelik çalýþmalar alana katký saðlayacaktýr.

Yazýþma adresi: Dr. Zeynep Hamamcý, Gaziantep Üniversitesi Eðitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danýþma Anabilim Dalý, Gaziantep, hamamci@gantep.edu.tr

(9)

KAYNAKLAR Atalay H ve ark. (2008) Early maladaptive schemas activated in

patients with obsessive compulsive disorders: A cross-sectional study. Int J Psychiatry Clin Pract,12:268-279.

Baron RM, Kenny DA (1986) The moderator-mediator vari-able distinction in social psychological research: Conceptual, strategic, and statistical considerations. J Pers Soc Psychol, 51: 1173-1182.

Ball S, Cecero JJ (2001) Addicted patients with personality dis-orders:traits, schema, and presenting problems. J Personal Disord, 15: 72-83.

Beck AT (1976) Cognitive Therapy and Emotional Disorders, New York, Pengium Books.

Beck AT ve ark. (1979) Cognitive Therapy of Depression. New York, Guilford Press.

Beck JS (1995) Cognitive Therapy : Basic and Beyond, New York, Guilford Pres.

Bulut I (1990) Aile Deðerlendirme Ölçeði El Kitabý, Ankara, Özgüzeliþ Matbaasý.

Clark DA, Beck AT, Alford BA (1999) Scientific Foundations of Cognitive theory and Therapy of Depressions, New York, John Wiley & Sons.

Derogatis LR (1992) The Brief Symptom Inventory, Administ-ration, Scoring and Procedures Manuel-II, New York, Clinical Pyschometric Research Inc.

DeRubies RJ, Tank TZ, Beck TA (2001) Cognitive therapy. The Handbook of Cognitive Behavioral Therapies, KS Dobson (ed), New York/London, Guilford Press, s. 349-393.

Epstein NB, Bolwin LM, Bishop DS (1983) The McMaster Family Assessment Device. J Marital Fam Ther, 9:171-180. Fristad MA, Clayton TL (1991) Family dysfunction and fami-ly psychopathology in child psychiatry outpatients. J Fam Psych, 5:46-59.

Goodyer IM, Herbert J, Tamplin A ve ark. (1997) Short-term outcome of major depression: Life events, family dysfunction, and friendship difficulties as predictors of persistent disorder. J Am Acad Child Psychiatry, 36:474-480.

Haris AE, Curtin L (2002) Parental perceptions, early mal-adaptive schemas, and depressive symptoms in young adults. Cognit Ther Res, 26:405-416.

Hartt J, Waller G (2001) Child abuse, dissociation, and core beliefs in bulimic disorders. Child Abuse Negl, 26:923-938. Jones CJ, Leung N, Harris G (2006) Father-daugher relation-ship and eating psychopathology: the mediating role of core beliefs. Br J Clin Psychol, 45:319-330.

Jones CJ, Harris G, Leung N (2005) Parental rearing behaviours and eating disorder: the mediating role of core beliefs. Eat Behav, 6:335-364.

Karaosmanoðlu A ve ark. (2005) Dance of the schemas: Relations between parenting, schema, overcompensation and avoidance. XXXV Congress of the EABCT, Thessaloniki, Greece.

Kenny DA, Kashy DA, Bolger N (1998) Data analysis in social

psychology. The Handbook of Social Psychology. D Gilbert, S Fiske G, Lindzey (eds), Boston, McGraw-Hill, 1998, s.233-265. Kenny DA. Mediation, 14 Eylül, 2010 tarahinde www. davi-dakenny.net/cm/mediate. html adresinden indirilmiþtir. Leung N, Waller G, Thomas G (1999) Core beliefs in anorexic and bulimic women. J Nerv Ment Dis, 187: 736-741.

Lizardi H (1995) Reports of the childhood home enviroment in early-onset dysthymia and episodic major depression. J Abnorm Psychol, 104:132-139.

McGinn LK, Cukor D, Sanderson WC (2005) The relationship between parenting style, cognitive stlyle, and anxiety and depression: Does increased early adversity influence symptom severity through the mediating role of cognitive style? Cognit Ther Res, 29:219-242.

Meyer C, Gilling K (2003) Parental bonding and bulimic psy-chopathology: The mediating role of mistrust/abuse beliefs. Int J Eat Disord, 32:29-233.

Murris P (2006) Maladaptive schemas in non-clinical adoles-cents: relation to perceived parental rearing parental rearing behaviours, big five personality factors and psychological symp-toms. Clin Psychol Psychother, 13:405-413.

Nordahl M, Holthe H, Haugum JA (2005) Early maladaptive schemas in patients with or without personality disorders, Clin Psychol Psychother, 12:142-149.

Petrocelli, JV (2001) Early maladaptive schemas of personality subtypes. J Personal Disord, 15: 546-559.

Pinto-Gouveia J ve ark. (2006) Early schemas and social phobia. Cognit Ther Res, 30:571-584.

Specht MW, Chapman A, Cellucci T (2009) Schemas and per-sonality disorder symptoms in incarcerated women. J Behav Ther Exp Psychiatry, 40:256-264.

Schmidt NB (1995) The schema questionnaire: Investigation of psychometric properties and the hierarchical structure of a mea-sure of maladaptive schemas. Cognit Ther Res, 19:295-321. Þahin NH, Durak A (1994) Kýsa Semptom Envanteri: Türk gençleri için uyarlanmasý. Turk Psikoloji Derg, 9:44-56. Þahin NH, Durak Batýgün A, Uðurtaþ S (2002) Kýsa Semptom Envanteri: Ergenler için kullanýmýnýn geçerlik, güvenirlik ve fak-tör yapýsý, Turk Psikiyatri Derg, 13:125-135.

Thimm JC (2009) Mediation of early maladative schemas between perception of parental rearing style and personality dis-orders symptoms. Behav Ther Exp Psychiatry, 41: 52-59. Turner MH, Rose KS, Cooper MJ (2004) Parental bonding and eating disorder symptoms in adolescents.the mediating role of core beliefs. Eat Behav, 6: 113-118.

Turner MH, Rose KS, Cooper MJ (2005) Schema and parental bonding in overweight ano nonoverweight female adolescents. Int J Obes, 29:381-387.

Waller G (2001) The psychopathology of bulimic women who report childhood sexual abuse. J Nerv Ment Dis, 189:700-708. Waller G (2000) Cognitive content among bulimic women: the role of core beliefs. Int J Eat Disord, 28:235-241.

(10)

Welburn K (2002) The Schema Questionnaire-Short Form: fac-tor analysis and relationships between schemas and symptoms. Cognit Ther Res, 26: 519-530.

Wright M, Crawford E, Del Castillo D (2009) Childhood emo-tional maltreatment and later psychological distress among col-lege students. The mediating role of maladaptive schemas. Child Abuse Negl, 33: 59-68.

Young JE (1990) Cognitive Therapy for Personality Disorders: A Schema Focused Approach. Sarasota, Professional Resource Press.

Young JE, Klosko JS, Weishaar EM (2003) Þema Terapi (Çev. TV Soylu), Litera Yayýncýlýk, Ýstanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

Con- sistently, in the current study, lower levels of attachment security to both parents were related with higher levels of other-directedness schema which in turn was related

Daha önceki çalışmalarında nanotüp geliştirmek için gerekli yapıtaşlarını oluşturacak karbon atomlarını sağlamak için besleyici gaz olarak etanol kullanıyorlardı..

Hypothesis 4 predicted that psychological capital is positively related to positive work family spillover dimensions (positive work-family spillover and positive

Detection of ABO(H) Blood Group Substances From Hair Under Three Different Conditions (Room Temperature, Water Immersion and Soil Burial).. RAKESH KUMAR GARG,

Sareoma, Ganglioglioma, Malignant Ganglioneuroma, Spongioblastoma Multiforme Ga n glio i des, Spongioastroblastoma, Spongioneuroblastoma, Gangliob lastoma, Ganglioneuroma

pil lar demerler çe vre s inde yer yer kanama a lanları. a kciğerlerde ; hafif ş iddetle pasif hiper emi ve böo- rekt eroe ; bazı tubulus epitellerinde sarı - kahV erengi sa

Dürtüsellik için internet kafelere gitme alışkan- lığı olan kişilerin BIS-11 dikkat ile ilişkili dürtüsel- lik alt boyutu 34,17±6,51, BIS-11 motor dürtüsel- lik

We report a case of an HIV-infected patient having measles pneumonia with respiratory distress, whose chest computed to- mography (CT) images were characteristic and instructive..