• Sonuç bulunamadı

Relationship Between Family Functions, Depression and Anxiety Scores

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Relationship Between Family Functions, Depression and Anxiety Scores"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anksiyete ve Depresyon Düzeylerinin Aile içi

Fonksiyonlara Etkisi

Relationship Between Family Functions, Depression and Anxiety Scores

Vildan Þahin1, Oðuz Tekin2

1Uz.Dr., Elmadað Toplum Saðlýðý Merkezi, 2Doç.Dr., Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ankara

SUMMARY

Objectives: The aim of this study was to investigate the relation between depression, anxiety scores and family functions such as problem solving, communication, roles, affective responsiveness, affective involvement, behaviour control and general functions are examined to evaluate family structure. Method: Research groups were formed from 71 volunteer patients with 18 years or over and mentally normal who admitted Ankara Training and Research Hospital Family medicine outpatient clinics between May 2012 and May 2013. Prospective, observa-tional and analytic methods were used. Demographic information form which include age, gender, marital sta-tus, educational status. Mc Master Family Assessment Device, Beck Depression Scale, Beck Anxiety scale were applied to the group. Factor scores were compared by taking averages. Analysis was carried out using the SPSS statistics program. Results: The results of the study showed us patients with high depression scores show significantly worse family functions. Especially on prob-lem solving, communication, affective responsiveness and general functions. Anxiety scores were non effective on family functions. Educational status were positive correlation between General Function and roles. But in roles patients who graduated from highschool was bet-ter than academics. Behaviour control was betbet-ter in men than women. Conclusion: This study shows that depres-sion is related with unhealthy family functioning among participants. We should be aware of this effect and give importance to relations of the patients with their family. Key Words: Depression, anxiety, family functions. ÖZET

Amaç: Bu çalýþmanýn amacý depresyon ve anksiyete düzeyleri ileproblem çözme, iletiþim, roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme, davranýþ kon-trolü ve genel fonksiyonlar gibiailefonksiyonlarýarasýnda-ki iliþgibiailefonksiyonlarýarasýnda-kinin incelenmesidir. Yöntem: Araþtýrma gruplarý Mayýs 2012 ile Mayýs 2013 tarihleri arasýnda AnkaraEðitim ve Araþtýrma Hastanesi merkez ve semt polikliniklerine baþvuran, çalýþmaya katýlmayý kabul eden ve mental bozukluðu olmayan 18 yaþ ve üzeri 71 kiþiden oluþtu. Prospektif, gözlemsel ve analitik yöntemler uygu-landý. Çalýþmaya alýnanlarýn yaþý, cinsiyeti, medeni duru-mu, öðrenim yýlý kaydedildi. Katýlýmcýlara BeckAnksiyete ölçeði, Beck Depresyon ölçeði ve Mc Master Aile içi Fonksiyon ölçeði uygulandý. Faktör skor ortalamalarý SPSS programýnda karþýlaþtýrýldý. Bulgular: Beck Depresyon ölçeðinden yüksek puanalankiþilerin aile içi-fonksiyonlarýnda bozukluk tespit edildi. Özellikle bu bozukluk Mc Master Aile içi Fonksiyon ölçeðinin problem çözme, iletiþim, duygusal tepki verebilme ve genel fonksiyonlar boyutundaki aile iþlevlerindeydi. Anksiyete skorlarý, aile içi fonksiyonlarý etkilemedi. Roller ve Genel iþlevler alt ölçeklerinde öðrenim yýlýnýn etkili olduðu sap-tandý. Okul yýlý arttýkça Genel iþlevler daha saðlýklý hale geliyordu. Roller alt ölçeði ise lise mezunlarýnda en saðlýklýydý. Davranýþ kontrolünden alýnan puanlar erkek-lerde kadýnlara göre daha iyiydi. Sonuç: Bu çalýþmada depresyonunsaðlýklý olmayan aile içi fonksiyonlarý ile iliþk-ili olduðu gösterilmiþtir. Hastalarýn aile içi iliþk-iliþkilerini önemsemeli ve bu etkinin farkýnda olmalýyýz.

Anahtar Sözcükler: Depresyon, anksiyete, aile iþlevleri.

(2)

GÝRÝÞ

Anksiyete ve depresyon psikiyatrik hastalýk tanýlarýnýn büyük çoðunluðunu oluþturur (Kasper ve ark. 1999). Major depresif bozukluk hastanýn gündelik yaþamýna belirgin düzeyde etki eden (Özyüksel ve Uluð 2007) ve böylece yaþam kalitesi ve saðlýk algýsýný bozan bir hastalýktýr (Papakostas 2004). Wells ve arkadaþlarýnýn 11 bin kiþiyle yaptýðý çalýþmaya göre; Depresyonda ortaya çýkan sosyal iþlevsellik kaybý, koroner arter hastalýklarýndakine eþittir (Wells ve ark. 1989). Ailede depresyon; Ailenin rutinlerini, rol ve iliþkilerini, iletiþim örün-tüsünü, stresle baþ etme ve problem çözme beceri-lerini etkiler (Boyd 2008). Çeþitli olaylarýn insan hayatýnda oluþturduklarý stres yükünü ölçen Holmes ve Rahe, insana en büyük stres yükünü getiren 14 olayýn 12 tanesinin aile iliþkileri ile ilgili olduðu görmüþlerdir. Bu durum, ailenin birey için ne kadar önemli olduðunu göstermektedir (Baltaþ 1993).

Anksiyete ve depresif sendromlarýn ortak patolojik bir sürecin farklý dýþavurumlarý olup olmadýðý halen bilinmiyor. Anksiyete ve depresyon birbirleriyle iliþkilidir. Ýkisi de yaþam olaylarýna bir baðlamda "Aþýrý tepki verme" olarak kabul edilebilir (Boulenger ve ark. 1993 ). Yaygýn anksiyete bozuk-luðu (YAB) hemen hemen her gün ortaya çýkan, günlük olaylarla iliþkili aþýrý kaygý ve üzüntü ile karakterize bir tablodur. Bu hastalarda anksiyetenin yaný sýra, huzursuzluk ya da heyecan, çabuk yorulma, yoðunlaþma güçlüðü, çabuk sinir-lenme, kas gerginliði ve uykusuzluk yakýnmalarý da bulunur(Pine, McClure 2006). Psikiyatri kliniðinde görülen hastalarýn en az %50'sinin, birinci basamakta görülen tüm hastalarýn en az %25'inin anksiyete bozukluðuna sahip olduðu biliniyor (Berksun 2003).

Aile birey için önemli olduðu kadar toplum için de çok önemlidir. Aile birliðindeki çökme ve çözülmeler toplumun yapýsýný bozar. Aile saðlýk-sýzsa çocuk iyi bir anne-baba modeli göremez, sevgi yerine nefreti, dostluk yerine kavgayý, yardýmlaþma yerine bencilliði, ahlak yerine serkeþliði öðrenir, bundan hem aile hem de toplum çok büyük zarar-lar görür (Stekel 1999). Ruhsal hastalýðýn aile yaþamýna getirdiði diðer deðiþimler arasýnda evde bakýlamayan çocuðun zaman zaman akrabalarýn evine taþýnmak zorunda kalmasý, kendi evinden

ayrýlmanýn ve yeni bakýcýlar ile iliþkilerin getirdiði sýkýntýlar ile baþ etmek zorunda kalmasý, bu yaþananlarýn yeni aile içi çatýþmalara neden olmasý ve ruhsal hastalýðýn eþ iliþkisini doðrudan etkiley-erek boþanmalara neden olmasý dikkati çekmekte-dir (Ekdahl 1962, Östman ve Hansson 2002, Aldridge 2006). Aile bireylerinden birinin fiziksel saðlýðýnýn aile içi uyum açýsýndan bir risk faktörü olmasý gibi aile bireyleri içinde ruh saðlýðý bozuk bireylerin olmasý da aile içi uyum açýsýndan önemli bir risk faktörüdür. Özellikle anne veya babada ya da her ikisinde birden var olan psikolojik rahatsý-zlýklar çocuklarýn da ruh saðlýðýný bozmakta ve aileyi uyum sorunlarý olan bir aileye dönüþtürmek-tedir. Bu araþtýrmada anksiyete ve depresyon skor-larýnýn aile içi fonksiyonlar üzerine etkisi araþtýrýlmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Anksiyete ve depresyon düzeylerinin aile içi fonksiyonlara etkisini araþtýran çalýþmamýz gözlem-sel, analitik ve prospektif bir çalýþmadýr. Çalýþma Saðlýk Bakanlýðý Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Etik kurulunun 21.03.2012 tarih ve 3823 sayýlý onam kararýyla yürütülmüþtür.

Mayýs 2012 ile Mayýs 2013 tarihleri arasýnda S.B.Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi merkez ve semt polikliniklerine baþvuran ve katýlmayý kabul eden 18 yaþ ve üzeri 71 hasta çalýþmaya alýn-mýþtýr. Ýlaç, alkol ya da madde kötüye kullanýmý öyküsü olan, mental retardasyonu bulunan ve okuma yazma bilmeyen hastalar çalýþmadan dýþlan-mýþtýr. Veri toplamak amacýyla hastalara sosyode-mografik veri formu, Beck Depresyon ölçeði Beck Anksiyete ölçeði ve Mc Master Aile Ýçi Fonksiyon ölçeði uygulanmýþtýr.

Sosyodemografik Form; Bu formda yaþ, cinsiyet, eðitim düzeyi, ekonomik düzey gibi birtakým soru-lar kiþilere yönlendirilmektedir.

Beck Depresyon Ölçeði;Beck tarafýndan geliþtirilen ölçek karamsarlýk, baþarýsýzlýk, suçluluk duygularý, huzursuzluk, yorgunluk, iþtah azalmasý, kararsýzlýk, uyku bozukluðu, sosyal çekilme gibi depresif belir-tileri sorgulayan 21 maddeden oluþmuþtur. Her depresif durumu ölçen ifade için 4 dereceli kendini deðerlendirme vardýr. 0 ile 3 arasýnda puan alýn-abilir. Ölçekten en fazla 63 puan alýnalýn-abilir. 17 ve

(3)

üzeri puan ölçeðin kesme puanýdýr.

Beck Anksiyete Ölçeði: Bu ölçek; bireyin yaþadýðý anksiyete belirtilerinin sýklýðýný ölçmektedir. Yirmi bir maddeden oluþan, 0-3 arasý puanlanan Likert tipi bir kendini deðerlendirme ölçeðidir. Toplam puanýn yüksekliði kiþinin yaþadýðý anksiyetenin yük-sekliðini gösterir.

Mc Master Ölçeði (Aile Ýçi Fonksiyon Ölçeði): Ailenin hangi konularda iþlevlerini yerine getirip getirmediðini ortaya koymak amacýyla geliþtirilmiþ olup, yedi alt ölçekten oluþmaktadýr. Aile Deðerlendirme Ölçeðinde seçeneklere, 1'den 4'e kadar puan verilmektedir." Aynen Katýlýyorum" seçeneðini iþaretleyenler 1 puan, "Büyük Ölçüde Katýlýyorum" seçeneðini seçenler 2 puan, " Biraz Katýlýyorum" diyenler 3 puan, " Hiç Katýlmýyorum" þeklinde cevap verenler 4 puan almaktadýrlar. Bazý maddeler olumlu, bazýlarý olumsuz yönde hazýrlanmýþ olduðundan bazý sorularda " Aynen Katýlýyorum" cevabý; diðerlerinde ise " Hiç Katýlmýyorum" cevabý saðlýklý olmayý göstermekte-dir. Ölçekte yer alan yedi alt boyut; "Problem çözme, Ýletiþim, Roller, Duygusal Tepki Verebilme, Gereken Ýlgiyi Gösterme, Davranýþ Kontrolü ve Genel Fonksiyonlar"dýr.

Problem Çözme: Aile iþlevlerinden en önemlilerinden birisi ailenin günlük hayatta karþýsý-na çýkan problemleri çözebilmesidir. Problem çözümünde bütün aile bireylerinin fikri alýnarak demokratik bir çözüm bulunmalýdýr. Bunun için de ailede etkili bir iletiþimin olmasý gereklidir. Problem çözmede ailenin iç dinamikleri kadar dýþ dinamikleri de önemlidir. Örneðin iþ ya da okulda olan bir problem aileyi etkileyeceði gibi, aile içi sýkýntýlar da iþ ya da okul durumunu etkileyebilir. Saðlýklý ailelerde iç ve dýþ dinamikler dengede tutulmaya çalýþýlýr. Problem çözümünde baþarýsýzlýk problem yokmuþ gibi davranmanýn ya da problem-den kaçmanýn sonucu olarak karþýmýza çýkmaktadýr (Bulut 1990).

Ýletiþim: Aile için iletiþim en önemli faktördür. Ýletiþimde aile üyelerinin birbiriyle etkileþimi söz konusudur. Bu etkileþim gerek sözle gerek davranýþlarla olabilir. Aile üyelerinin birbirleriyle etkili ve doðrudan iletiþim kurmalarý gereklidir. Ailenin fonksiyonlarýný tam yapabilmesi için iletiþim zorunludur. Saðlýksýz ailelerdeki tüm

prob-lemlerin iletiþimsizlikten kaynaklandýðý söylenebilir. Aile üyelerinin birbirleriyle nasýl iletiþim kurduklarýný gözleyerek ailenin saðlýklý ya da saðlýksýz olduðuna karar verebiliriz (Freeman 1989). Birbirleriyle az konuþan, aileyi ilgilendiren konularda konuþup ortak kararlar almayan, birbir-leriyle yakýnlýk kurmayan aileler saðlýksýzdýr (Glick, Kessler 1980) denilebilir.

Roller: Aile içindeki bireylerin aileye ve topluma karþý yüklenmesi gereken belirli roller vardýr. Bu roller genellikle örf adet geleneklere göre þekillenir ve toplumdan topluma deðiþiklik gösterir. Roller hala birçok toplumda bireylerin cinsiyetlerine göre belirlenir. Erkek koca ve baba rolüne uygun olarak ailenin korunmasýný ve ekonomik olarak bakýmýný üstlenir. Kadýn ise anne ve eþ olarak çocuk doður-mak, çocuk yetiþtirmek gibi roller üstlenir. Ailede anne ve baba bu rolleri çocuklarýný yetiþtirme sürecinde çocuklarýna aktarýrlar (Bulut 1990). Nickell ve Dorsey, aile üyelerin yaþlarý ve yetenek-lerine göre aile içinde çeþitli roller almasý gerektiði-ni, bunun o üyenin kendisini deðerli ve ailenin bir parçasý olarak hissetmesini saðlayacaðýný belirt-miþlerdir (Nichell , Dorsey 1973). Ackerman'a göre aile üyelerinin rolleri ve beklentileri örtüþmüyorsa ailede uyumsuzluklar ve problemler meydana gelir (Ackerman 1958). Saðlýklý ailelerde üyeler kendi-lerine verilen rolü hakkýyla yerine getirir, gerekirse yeni roller üstlenmekten çekinmez ve rolünü yerine getirmeyen aile üyesini uyarýr. Saðlýksýz aileler ise rolünün gereðini yapmaz, yeni roller üstlenmekten kaçýnýr. Böylece aile iþlevleri bozulur.

Duygusal Tepki Verebilme: Aile üyelerinin her türlü uyaran karþýsýnda en uygun tepkiyi göstere-bilmesi anlamýna gelmektedir. Aile üyeleri arasýn-da duygusal bir yakýnlýk olmalý ve aile üyeleri mut-luluk, sevinç, öfke, kýzgýnlýk gibi duygularý ifade edebilmelidir. Ayrýca aile üyelerinin birbirlerine olan sevgilerini göstermeleri beklenir, sevgilerini göstermeyen saklayan aileler saðlýksýzdýr.

Gereken Ýlgiyi Gösterme: Aile üyelerinin birbirler-ine gösterdiði ilgi, bakým ve sevgiyi içerir. En saðlýk-lý aile orta derecede ilgilenendir, az veya çok ilgile-nen aileler iþlevlerini yerine getiremiyor demektir. Çok ilgilenme karþýlýklý baðýmlýlýðý, az ilgilenme ise birbirilerine az sevgi ve ilgi duyduklarýnýn belirleyi-cisi olmaktadýr.

(4)

Davranýþ Kontrolü: Davranýþ kontrolü ailenin üyelerinin davranýþlarýna standart koyma ve disi-plin saðlama biçimidir. Aile üyeleri evde sadece kendileri yaþýyormuþ gibi kuralsýz hareket edemez, her ailenin belli kurallarý olmalýdýr. Davranýþ kon-trolünün saðlýksýz olduðu ailelerde yaptýrým olarak baský ve dayak söz konusu olabilir.

Genel Fonksiyonlar: Yukarýda belirtilen altý boyutu da kapsayacak þekilde bilgi toplamayý amaçlayan boyuttur.

Ülkemizde ölçeðin geçerlik ve güvenirlik çalýþ-malarý Bulut (1989) tarafýndan yapýlmýþtýr. Ölçeðin orijinali Türkçe'ye çevrildikten sonra aile terapisi konusunda uzman olan bir öðretim üyesinin önerisi alýnarak her maddeyi en iyi açýklayan çeviri kabul edilmiþtir. Çeviriden sonra hazýrlanan Türkçe form, Psikiyatrist, Psikolog ve Sosyal Hizmet Uzmanlarýndan oluþan 20 kiþilik bir gruba daðýtýlarak her madde gözden geçirilmiþ ve ölçek uygulamaya hazýr hale getirilmiþtir.

ÝSTATÝSTÝKSEL YÖNTEM

Araþtýrmada veri tabanýnýn oluþturulmasýnda ve istatistiksel analizlerin yapýlmasýnda SPSS 16.0 pro-gramý kullanýlmýþtýr. Mc Master Aile Ýçi Fonksiyon ölçeðinin, faktörle olumsuz yönde olan cümlelerin skorlamasý 5'den çýkarýlarak yapýlmýþ ve faktör sko-rlarýnýn ortalamalarý hesaplanmýþtýr. Daha sonra çalýþmaya katýlanlarýn deskriptif tipteki analizleri yapýlmýþtýr.

Analitik analizlerde aile içi fonksiyon alt ölçekleri-ni etkilemesi olasý diðer faktörler Faktöriyel

ANOVA ile araþtýrýlmýþ, daha sonra anlamlý bulu-nan sonuçlar ayrýntýlandýrýlmak için Baðýmsýz Gruplar Testi (Mann Whitney U) ve Spearman Korelasyon Analizleri uygulanmýþtýr. P deðeri 0.05'ten düþük olanlar istatiksel olarak anlamlý kabul edilmiþtir.

BULGULAR

Çalýþmaya katýlan 71 kiþilik hasta grubunun 56 tanesi kadýn, 15 tanesi erkektir. Kadýnlarýn yaþ ortalamalarý 33.70±11, erkeklerin yaþ ortalamalarý ise 35.07±11.4 olarak bulunmuþtur. Yaþ deðiþke-nine ait bilgiler Tablo 1'de sunulmuþtur.

Ölçek skorlarýnýn cinsiyete göre karþýlaþtýrýlmasýn-da erkek ve kadýnlar arasýnkarþýlaþtýrýlmasýn-da sadece, Mc Master ölçeðinin "Davranýþ Kontrolü" alt ölçeðinde anlam-lý farkanlam-lýanlam-lýk bulundu. Farkanlam-lýanlam-lýðýn detayanlam-lý analizi için Mann Whitney-U testi uygulandý ve davranýþ kon-trolü skorlarý kadýnlarda anlamlý olarak erkekler-den daha fazlaydý (P=0.046), (Olumsuz).

Vakalarýn Mc Master aile içi fonksiyon ölçeðinin, alt ölçekleri (Problem Çözme, Ýletiþim, Roller, Duygusal Tepki Verebilme, Gereken Ýlgiyi Gösterme, Davranýþ Kontrolü, Genel iþlevler) üzerine etkili olabilecek diðer faktörlerin etkilerini bir arada görebilmek amacý ile Faktöriyel ANOVA analizi uygulandý.

Tablo 2'de Mc Master ölçeðinin problem çözme alt ölçeði üzerine diðer faktörlerin etkisine, Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda Beck Depresyon skor-larýnýn "Problem Çözme" üzerine etkili olduðu görülmektedir. Ýki deðiþken arasýndaki iliþkiyi daha Tablo 1. Cinsiyete göre vakalarýn deskriptif parametreleri

Parametre Erkek (%,Ort±ss) Kadýn (%,Ort±ss) Genel (%,Ort±ss)

Yaþ 15 35.07±11.4 56 33.7±11 71 33.99±11.02 Evli 9 60 34 60.7 43 60.6 Bekar 6 40 22 39.3 28 39.4 Ýlkokul 0 0 30 53.6 30 42.3 Ortaokul 2 13.3 7 12.5 9 12.7 Lise 5 33.3 14 25 19 26.8 Yüksekokul 8 53.3 5 8.9 13 18.3

(5)

ayrýntýlý görmek amacý ile Sperman korelasyon analizi uygulandý ve aralarýnda pozitif korelasyon gözlendi (n=71 r= 0.401, p=0.001). Depresyon skorlarý arttýkça, olumsuz durumun göstergesi olarak "Problem çözme" skorlarý da artmaktaydý. Tablo 3'de Mc Master ölçeðinin Ýletiþim alt ölçeði üzerine diðer faktörlerin etkisine Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda Beck Depresyon skor-larýnýn iletiþim üzerine etkili olduðu görülmektedir. Ýki deðiþken arasýndaki iliþkiyi daha ayrýntýlý görmek amacý ile Spearman korelasyon analizi uygulandý ve aralarýnda pozitif korelasyon gözlendi (n=71 r= 0.473, p=0.001). Depresyon skorlarý art-týkça, olumsuz durumun göstergesi olarak Ýletiþim skorlarý da artmaktaydý.

Mc Master ölçeðinin Roller alt ölçeði üzerine diðer faktörlerin etkisine Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda öðrenim düzeyinin üzerine etkili olduðu görülmektedir. Daha detaylý incelemek için öðrenim düzeyine göre "Roller" den alýnan ölçek puanlarýna bakýldýðýnda en yüksek puaný (Olumsuz), 2.7±0.2 ile ortaokul, en düþük puaný da (Olumlu) 2.0±0.4 ile lise mezunlarýnýn aldýðý gözlendi. Öðrenim düzeylerinin arasýndaki farkýn istatiksel olarak anlamlý olup olmadýðýný detaylý deðerlendirmek üzere Tukey testi yapýldý ve sadece ortaokul ile diðerleri arasýnda anlamlý fark bulun-du. Yüksekokul, ilkokul ve lise arasýndaki fark ista-tiksel olarak anlamlý deðildi.

Tablo 4'de Mc Master ölçeðinin "Duygusal Tepki verebilme" alt ölçeði üzerine diðer faktörlerin etki-sine Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda Beck depresyon skorlarýnýn duygusal tepki verebilme üzerine etkili olduðu görülmektedir. Ýki deðiþken arasýndaki iliþkiyi daha ayrýntýlý görmek amacý ile Spearman korelasyon analizi uygulandý ve aralarýn-da pozitif korelasyon gözlendi (n=71 r= 526, p=0.001). Depresyon skorlarý arttýkça, olumsuz durumun göstergesi olarak duygusal tepki vere-bilme skorlarý da artmaktaydý.

Mc Master ölçeðinin Gereken ilgiyi gösterme, Davranýþ Kontrolü ve Roller alt ölçeði üzerine diðer faktörlerin etkisine Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda istatiksel açýdan anlamlý bir sonuç bulunamadý.

Mc Master ölçeðinin Genel Ýþlevler alt ölçeði üzer-ine diðer faktörlerin etkisüzer-ine Faktöriyel ANOVA ile bakýldýðýnda Beck Depresyon skorlarýnýn ve öðrenim düzeyinin genel iþlevler üzerine etkili olduðu görülmektedir. Ýki deðiþken arasýndaki iliþkiyi daha ayrýntýlý görmek amacý ile Spearman korelasyon analizi uyguladýk ve aralarýnda pozitif korelasyon gözlendi. (n=71 r= 462, p=0.001). Depresyon skorlarý arttýkça, olumsuz durumun göstergesi olarak Genel Ýþlevler skorlarý da artmak-taydý. Öðrenim düzeylerine göre Genel iþlevler sko-rlarýna bakýldýðýnda ise Genel iþlevler skoru en düþük (Olumlu) 1.7±0.5 ile yüksekokul mezun-larýnda en yüksek skor (Olumsuz) 2.9±0.9 ile Tablo 2. "Problem çözme" faktörü üzerine diðer faktörlerin bir aradaki etkileri

Tip III karelerin Serbestlik Karelerin

Kaynak toplamý Derecesi Ortalamasý F P

Model 309,594(a) 9 34,399 64,814 ,000 Cinsiyet ,148 1 ,148 ,278 ,600 Öðrenim 1,756 3 ,585 1,103 ,355 Medeni hal ,179 1 ,179 ,338 ,563 Yaþ ,053 1 ,053 ,100 ,752 Beck. Dep 3,191 1 3,191 6,012 ,017* Beck. Ank ,000 1 ,000 ,000 ,983 Hata 32,906 62 ,531 Toplam 342,500 71

*P<.05 Kýsaltmalar: a R Skoru: ,904 (Düzeltilmiþ R skoru = ,890), Beckdep: Beck Depresyon Ölçeði Skoru, Beckank: Beck Anksiyete Ölçeði Skoru,

(6)

Ortaokul mezunlarýndaydý. Öðrenim düzeylerinin arasýndaki farkýn istatiksel olarak anlamlý olup olmadýðýný deðerlendirmek üzere Tukey testi yapýldý ve sadece ortaokul ile diðerleri arasýnda anlamlý fark bulundu. Yüksekokul, ilkokul ve lise arasýndaki fark istatiksel olarak anlamlý deðildi.

TARTIÞMA

Bir çalýþmada, kiþilerin saðlýklý olmalarýnýn içinde

yaþadýklarý ailenin iþlevlerinin saðlýklý olmasý ile mümkün olduðu belirtilmiþtir. Ayný çalýþmada, saðlýklý ailelerden yetiþen kiþilerin ruhsal yönden daha saðlýklý olduklarý belirtilmiþtir. Bunun tam aksinin de geçerli olduðu; Yani ruhsal yönden saðlýksýz bireylerin ise iþlevleri iyi olmayan aileler-den yetiþtikleri belirtilmiþtir (Miller ve ark. 1986). Bu çalýþmada da benzer þekilde depresyon ölçeði skorlarý arttýkça aile içi fonksiyonlar bozulmakta ve saðlýksýzlýða doðru gitmektedir. Bu durum, özellik-Tablo 3. "Ýletiþim" faktörü üzerine diðer faktörlerin bir aradaki etkileri

Tip III karelerin Serbestlik Karelerin

Kaynak toplamý derecesi ortalamasý F P

Model 317,475(a) 9 35,275 141,320 ,000 Cinsiyet ,416 1 ,416 1,668 ,201 Öðrenim ,526 3 ,175 ,702 ,555 Medeni hal ,027 1 ,027 ,108 ,744 Yaþ ,235 1 ,235 ,941 ,336 Beckdep 4,767 1 4,767 19,099 ,000* Beckank ,095 1 ,095 ,381 ,539 Hata 15,476 62 ,250 Toplam 332,951 71

*P<.05 Kýsaltmalar: a R Skoru: ,954 (Düzeltilmiþ R Skoru = ,947), Beckdep: Beck Depresyon Ölçeði Skoru, Beckank: Beck Anksiyete Ölçeði Skoru

Tablo 4. "Duygusal tepki verebilme" faktörü üzerine diðer faktörlerin bir aradaki etkileri Tip III karelerin Serbestlik Karelerin

Kaynak toplamý Derecesi ortalamasý F P

Model 320,607(a) 9 35,623 74,787 ,000 Cinsiyet ,005 1 ,005 ,010 ,921 Öðrenim ,946 3 ,315 ,662 ,579 Medeni hal ,188 1 ,188 ,395 ,532 Yaþ ,001 1 ,001 ,002 ,964 Beckdep 3,482 1 3,482 7,311 ,009* Beckank ,184 1 ,184 ,386 ,537 Hata 29,532 62 ,476 Toplam 350,139 71

(7)

le Mc Master aile içi fonksiyon ölçeðinin Problem Çözme, Duygusal Tepki Verebilme, Ýletiþim ve Genel Ýþlevler alt ölçeklerinde daha belirgindir. Son yýllarda yapýlan araþtýrmalarda (Friedmann ve ark.1997) psikiyatrik bozukluk sahibi bir aile üyesinin, saðlýksýz aile iþlevlerinin güçlü bir göster-gesi olduðu belirtilmiþtir. Aile uyumunda bozulma ile ilgili bulgular ayrýntýlý incelendiðinde hastalýðýn belirtilerinin aile içi dinamikleri ve aile bireylerinin birbirleriyle olan iliþkilerini etkilediði ve uyum problemlerine neden olduðu belirtilmektedir (Alpay 2012).

Bu çalýþmada depresyon ölçeði skorlarýndaki artýþýn problem çözmeyi, duygusal tepki vermeyi, iletiþimi ve genel iþlevleri etkilemesi aile içi uyum bozuk-luðunun göstergesi olarak deðerlendirilebilir. Araþtýrmalar ve klinik kanýtlar, bozuk aile fonksiy-onlarýnýn psikiyatrik bozukluklar ile iliþkili olduðunu göstermektedir. Jafari ve arkadaþlarýnýn 2005 yýlýnda öðrenciler üzerinde yaptýklarý çalýþma-da aile fonksiyonlarýnýn mental saðlýk derecesi ile iliþkisinin anlamlý olduðunu göstermiþlerdir (Jafari 2005). Wang ve ark. Çin'de Yaptýklarý bir baþka çalýþmada depresif ailelerin fonksiyonlarýný, depre-sif olmayanlara göre daha bozuk bulmuþlardýr (Wang ve ark. 2012).

Ülkemizde de kronik psikiyatri hastalarýnýn da ailelerine yönelik inceleme kapsamýna alýnan tanýmlayýcý çalýþmalarda psikiyatri hastalarýnýn aile iþlevlerinin olumsuz etkilendiði belirtilmektedir (Danacý 2005). Sakei ve arkadaþlarýnýn Japonya'da yaptýklarý baþka bir çalýþmada depresif kiþilerin belirgin olarak bozuk aile içi fonksiyonlarýnýn olduðu görülmüþtür bu bozukluk özellikle "prob-lem çözme", "iletiþim" ve "genel fonksiyonlardadýr" (Saeki 2002).

Bu sonuç, elde ettiðimiz sonuçlarla uyumludur ancak çalýþmamýzda ek olarak duygusal tepki vere-bilmenin de yüksek depresyon skorlarýndan olum-suz etkilendiðini bulduk. Keitner ve arkadaþlarýnýn yaptýklarý bir çalýþmada 43 majör depresif bozuk-luðu olan aile ve 29 saðlýklý aile çalýþmaya alýnmýþ, problem çözme, duygusal tepki verebilme ve iletiþim alanlarýnda saðlýksýzlýk saptanmýþtýr (Miller1986). Çalýþmamýzda Gereken ilgiyi gösterme, Davranýþ Kontrolü ve Roller alt ölçek-lerine depresyon skorlarýnýn etkisi anlamlý deðildi.

Literatür incelendiðinde hemen hemen tüm çalýþ-malarda bu çalýþmayý destekler þekilde baþta iletiþim olmak üzere, problem çözme, duygusal tepki verebilme ve genel fonksiyonlarýn depresyon ölçeði skorlarýndan etkilendiðini ve saðlýksý-zlaþtýðýný görüyoruz.

Ýletiþim alanýndaki bozukluk diðer alt ölçeklerdeki bozukluklarýn çýkýþ noktasý olabilir. Ýyi iletiþim kuramayan ailelerde problem çözme, duygusal tepki verme ve genel fonksiyonlar alt ölçeklerinde de aksaklýklar olmasý ve bu durumun diðer sosyal problemlere de yol açmasý kaçýnýlmazdýr. Nitekim Danacý ve arkadaþlarý tarafýndan yapýlan çalýþmada ailenin iletiþim alanýndaki iþlev bozukluðunun hastalarýn kiþilerarasý ve sosyal iliþkileri, hobiler ve özerklik alanlarýndaki iþlev bozukluðu ile iliþkili olduðu bulunmuþtur (Danacý 2005). Diðer bir ifade ile aile içi iliþkilerin düzenlenmesinde iletiþim; Hem uyumun saðlanmasý hem de çatýþmalarýn çözümlenmesi için temel bir öðedir. Giddens (Giddens 1997, Gökçe 1997) insanoðlunun her halinin bir mesaj ifade ettiðini ve iletiþimsizlik halinin mümkün olmadýðýný belirtir. Ýletiþimdeki aksaklýklar ailenin tüm iþlevlerini yerine getirmesi-ni engeller. Aile içi iletiþim açýk ve dolaysýz deðilse diðer iþlevlerinde beklenen düzeyde yerine getir-ilmesi olanaksýzdýr (Bulut 1990).

Aile bireylerinin problem çözme de kullandýklarý stratejiler doðru deðilse, sorunlar çözüme kavuþtu-rulamaz. Böyle durumlarda iþlevsel olmayan strate-jilerden biri çatýþmadan kaçýnmaktýr. Bazen aile bireyleri birbirlerini üzmemek için aileyi ilgilendiren bir konuda diðerlerinden farklý düþündüklerini belli etmezler. Bazense iletiþimi kopuk ailelerde olduðu gibi aile bireyleri çatýþma ile yüzleþmemek için birbirleriyle mümkün olduðunca görüþmemeye çalýþýrlar. Bazen de aile bireyleri birbirlerinden farklý düþündükleri gerçeði-ni görmezden gelir veya sorunu çözmelerine katkýsý olmayan küçük tartýþmalarda bulunurlar (Nichols ve ark. 2004).

Duygusal tepki verebilme alt ölçeði de depresyon ölçeði skorlarýndan olumsuz etkilenmekte, skorlar arttýkça duygusal tepki verebilme puanlarý yüksek çýkmaktadýr. Özütek'in çalýþmasýnda da düþük duygu ifadeli ailelerdeki hastalarýn ailelerini daha iþlevsel tanýmladýklarý, ailenin duygu ifadesinin aile iþlevselliðinin spesifik olarak duygusal tepki

(8)

vere-bilme alanýný etkilediði belirlenmiþtir (Özütek 2005). Depresif kiþiler, aile içinde gerekli duygusal reaksiyonu gösterememekte ve duygusal paylaþým aksamaktadýr.

Literatürde anksiyete bozukluklarýnýn aile içi fonksiyonlar üzerine etkisini araþtýran çok az çalýþ-ma vardýr. Bunlarýn biri olan Ghaçalýþ-mari ve arkadaþlarýnýn 2012 yýlýnda kolej öðrencileri üzerinde yaptýklarý çalýþmada depresyon, anksiyete ve somatizasyon bozukluklarýnýn aile içi fonksiyon-lara etkisi araþtýrýlmýþ ve somatizasyon bozukluðu-nun ve depresyobozukluðu-nun aile içi fonksiyonlarý anlamlý derecede etkilediði ancak anksiyete düzeyinin aile içi fonksiyonlara etkili olmadýðý ortaya çýkmýþtýr (Ghamari 2012). Chapman ve ark. 2009 yýlýnda Avrupa kökenli ve Afrika kökenli zencilerde anksiyete düzeylerini ve aile içi fonksiyonlarý araþtýrmýþtýr. Gruplar arasýnda anksiyete düzeyleri arasýnda anlamlý fark saptansa da, anksiyete düzey-lerinin aile içi fonksiyonlar üzeninde anlamlý bir etkisi olduðunu gösterememiþlerdir (Chapman , Woodruff 2009).

Bizim araþtýrmamýzda da yukarýdaki çalýþmalarda olduðu gibi depresyon ölçeðindeki skor artýþý aile içi fonksiyonlarý anlamlý derecede etkilerken, anksiyete düzeylerinin aile içi fonksiyonlar üzerine anlamlý bir etkisi yoktu. Bunun sebebi anksiyete bozukluklarýnýn çoðu kez bedensel semptomlarla ortaya çýkmasý ve hastalarýn psikiyatrist yerine çeþitli branþlardaki hekimlere baþvurmalarý ve taný alamamalarý olabilir. Ýkinci olasýlýk ise anksiyete bozukluklarýnýn saf anksiyete bozukluðu olarak deðil genellikle bir psikiyatrik hastalýða komorbid seyretmesi olabilir.

Aileye iþlevsel açýdan yaklaþýrsak, ailenin sosyal bir organizasyon olduðunu ve aile üyelerinin her birinin bir rolü bulunduðunu ve bu rolün hak ve sorumluluklardan oluþarak birbirini bütünlediðini söyleyebiliriz. Dolayýsý ile aile üyelerinin yapmasý gereken görevler belirginlik kazanarak bir beklen-tiyi getirmekte ve kadýndan beklenilen görevler, erkekten beklenilen görevler gibi ayrýmlaþmýþ bir yapý ortaya çýkarmaktadýr. Bu ayrýmlaþmýþ yapý aile içi iliþkilerin statü ve roller baðlamýnda hiyerarþik bir yapý oluþturmasýna ve babanýn evin reisi olarak görevler düzenlemesine yol açmaktadýr (White, Klein 1996). Toplumda belirlenen rollere göre annenin rolü ailenin beslenmesini saðlamak ve

duy-gusal ihtiyaçlarýný gidermek ve çocuklarý yetiþtirmekken erkeðin rolü para kazanma ve evi geçindirmektir (Gençtan 1998). Ancak geliþen toplumda kadýnlarýn da iþ hayatýna girmesiyle beraber, roller paylaþýlmaya baþlanýlmýþtýr (Richter 2003). Hastalýkta, iþsizlikte roller deðiþebilir (Aldridge 2006). Ailedeki bireyler kendi rollerini yetenek ve yaþlarýna uygun þekilde yerine getirir-lerse grup dayanýþmasý þeklinde aile üyeleri arasýn-daki olumlu düþünceler artar ve kiþi ailede bir deðeri olduðunu hissederek doyuma ulaþýr. Nye ve Berardo'ya göre "rol bir pozisyon iþgal eden kiþiden o pozisyonuna iliþkin olarak beklenen davranýþlardýr" (Nye , Berardo 1973).

Çalýþmamýzda roller ve genel iþlevler alt ölçek-lerinin öðrenim düzeylerinden etkilendiðini tespit ettik. Roller en saðlýklý lise mezunlarýnda en saðlýk-sýz olarak da ortaokul mezunlarýndaydý. Bunun sebebi yüksekokul mezunu olanlarýn toplum tarafýndan biçilen rollere uygun davranmamasý ola-bilir. Ailedeki kiþilerin rollerine uygun davranmasý ve gerektiðinde rol deðiþikliklerine uyum saðlaya-cak esneklikte olmalarý, sorumluluklarý ve görev-lerini yerine getirmeyen aile üyelerine karþý açýk bir iletiþim ile onlarý uyarmalarý beklenilir. Bu özellik-leri saðlayabilen ailelerde aile iþlevözellik-lerinde aksaklýk oluþmaz, ancak bunlarý yerine getirmeyen ailelerde aile iþlevleri aksayacaktýr. Bu çalýþmada Ankara Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi merkez ve semt polikliniklerine çeþitli sebeplerle baþvuran hastalar çalýþmaya alýndýklarýndan ve saðlýklý kontrol grubu bulunmadýðýndan hastalarýn diðer týbbi rahatsýzlýk-larýnýn depresyon ve anksiyete skorlarýnda artýþa sebep olabileceði düþünülmelidir. Bu konuda saðlýklý kontrol grubu da oluþturularak baþka çalýþ-malarýn yapýlmasýnýn faydalý olacaðý deðer-lendirilmelidir.

SONUÇ VE ÖNERÝLER

Depresyon skorlarýnýn yükselmesi aile iþlevlerini bozduðu gibi, ayný þekilde depresyon da aile içi fonksiyonlardan etkilenmektedir. Ailede baðlýlýðýn depresyonu önlediði bulunmuþtur (Reinherz 1989). Aile desteði iyi olmayanlarda, fonksiyonu bozuk olan ailelerde depresyon daha çok nüks etmektedir (Tamplin 1998). Aile içi fonksiyonlarýn kötü olmasýnýn bir sebep mi bir sonuç mu olduðu halen bilinmemektedir. Aile desteði iyi olan depresif

(9)

hastalarýn daha çabuk iyileþtiði bilinen bir gerçek-tir.

Aile hekimliðinde depresyonun baþarýlý yöneti-minin aile içi fonksiyonlarý olumlu etkileyeceðini, benzer þekilde depresyon hastalarýna yaklaþýmda aile içi fonksiyonlarýn etkisini de göz önünde bulun-durmalýyýz. Depresyon tedavisinin baþarýlý olmasý

için aile desteðinin saðlanmasý ve bireysel tedavi-lerin yanýsýra aileleri de tedavinin içine katmak yerinde olacaktýr.

Yazýþma adresi: Dr.Vildan Þahin, Elmadað Toplum Saðlýðý Merkezi, Ankara, vildan.kantekin@gmail.com

KAYNAKLAR

Ackerman N.W. The Psychodynamics of Family Life. U.S.A. : Basic Books Inc., 1958.

Aldridge J. The experiences of children living with and caring for parents with mental illness. Child Abuse Review 2006; 15: 79-88.

Alpay A. Aile içi uyumlu etkileþim. T.C. Anadolu Üniversitesi Yayini. 2012; 2688: 147.

Angeryemer MC., Matschinger H. Social representation of mental illness among the public. The Images of Madness. .Guimon J, Fischer W, Sartorius N, eds. The Public Facing Mental Illness and Psychiatric Treatment. Basel: Karger Inc.; 1999: 20-28.

Angst J, Marneros A. Bipolarity from ancient to modern times: conception, birth and rebirth. J Affect Disord 2001; 67: 3-19. Baltaþ A. Eðitim Baþarýsýný Yükseltmede, Saðlýklý ve Mutlu Ýnsanlar Yetiþtirmede Ailenin Rolü. 3.Basým.Ýstanbul: Remzi Kitabevi, 1993.

Berksun O. Anksiyete ve Anksiyete Bozukluklarý. Ýstanbul: Turgut Yay.; 2003: 7.

Blumenthal MD, Dielman TE. Depressive symptornatology and role function in a general population. Arch Gen Psychiatry 1995; 32: 985-99.

Boulenger JP, Lavallee YJ. Mixed anxiety and depression. J Clin Psychiatry 1993; 54: 3-8.

Boyd MA. In Psychiatric Nursing: Contemporary Practice. 4th edition. Philadelphia: Aptara Inc., 2008: 291-304.

Bulut I. Aile Deðerlendirme Ölçeði El Kitabý. Ankara: Baþbakanlýk Kadýn ve Sosyal Hizmetler Müsteþarlýðý yayýnlarý, 1990.

Chapman LK, Woodruff-Borden J. The impact of family func-tioning on anxiety symptoms in African

American and European American young adults. Personality and Individual Differences 2009;47: 6:583- 589.

Crisp H., et al. Stigmatisation of people with mental illnesses. The British Journal of Psychiatry 2000; 177(1): 4-7.

Ekdahl MC, Rice P, Schmidt WM. Children of parents hospital-ized for mental illness. Am J Public Health Nations Health 1962; 52: 428-435.

Freeman A, Simon KM, Beutler E, Arkowitz H (eds.): Comprehensive Handbook of Cognitive Therapy, New York: Plenum Press; 1989: 347-365.

Friedmann MS, McDermut WH, Solomon DA, Ryan CE, Keitner GI, Miller IW. Family functioning and mental illness: a comparison of psychiatric and non-clinical families. Fam. Process. 1997; 36: 357-367.

Gençtan E. Psikanaliz ve Sonrasý. 8. Basým. ?stanbul: Remzi Kitapevi; 1998.

Ghamari M. Family Function and Depression, Anxiety, and Somatization among College Students. Int. J. Acad. Res. Business Soc. Sci 2. 2012; 101-105.

Giddens A. Sociology. 3 rd edition. Cambridge UK: Polity Press, 1997.

Glick I.D, Kessler D.R. Marital and Family Therapy. New York: Grune Stratton Inc., 1980.

Gökçe B. Türkiye' nin Toplumsal Yapýsý ve Toplumsal Kurumlar. Ankara: Savaþ Yay.,1996.

Iþýk E. Duygudurum bozukluklarý /bipolar bozukluklar. Ankara: Görsel sanatlar matbacýlýk, 2003.

Jadhav S. The Cultural construction of Western depression.In Skultans V, Cox J, eds. Anthropological Approaches to Psychological Medicine. London: Jessica Kingsley Publishers Ltds.; 2000: 41- 65.

Jafari A, Sadri J, Fathi G. The relationship between f a m i l y function and religiosity and mental health and comparing that relationship among male and female students. Journal of New research of counseling 2005; 22: 107-115.

Kasper S, Pezawas L. Depression and anxiety. Wien Med Wochenschr 1999; 149:494-502.

Littauer F (Çeviri: Dizman D). Depresyonu Yenmek. Ýstanbul: Sitem Yay.; 1997

Miller IM, Kabacoff RI, Keitner GI, Epstein NB, Bishop DS. Family Functioning in the Families of Psychiatric Patients. Comprehensive Psychiatry 1986; 27: 302-312.

Nichell A, Dorsey JM. Management in Family Living. New York: Wiley Eastern Inc.; 1973.

Nichols MP, Schwartz RC. Family therapy: Concepts and meth-ods. 2nd ed. Boston: Allyn and Bacon Inc.; 2004.

Nye I.F, Berardo F.M. The Family It?s structure and interaction. New York: Macmillian Publishing; 1973.

Östman M, Hansson L. Children in families with a severely mentally ill member prevalence and needs for support. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2002; 37: 243-248.

(10)

Özütek ZS. ?izofrenide aile ve hasta arasýndaki etkileþimin hastalýk belirtileri ve yaþam kalitesi üzerine etkisi (Yüksek lisans tezi). istanbul: istanbul Üniversitesi; 2005.

Özyüksel B, Uluð B. The association between disability and residual symptoms in depressive patients: a 3-month follow-up. Turk Psikiyatri Dergisi 2007; 18: 323-332.

Papakostas GI., et al. Quality of life assessments in major depressive disorder: a review of the literature. General Hospital Psychiatry 2004; 26(1): 13-17.

Pine DS, McClure EB. Anksiyete bozukluklarý: Klinik özellik-leri. Sadock BJ, Sadock VA., eds. Comprehensive Text Book of Psychiatry. Sekizinci baský. Ankara: Güneþ Kitabevi; 2006:1768-1780.

Reinherz HZ, Stewart-Barghauer G, Pakiz B, Frost A.K, Moeykens, B.A, Holmes WM. The relationship of early risk and current mediators to depressive symtomatology in adolescence. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 1989; 28: 942-947.

Richter J, Polak T, Eisemann M. Depressive mood and person-alty in terms of ntemperament and character among the normal population and depressive inpatients. Personality and ?ndivid-ual Differences 2003; 35: 917-927.

Sadock BJ, Kaplan I, Sadock VA. Kaplan and Sadock's synop-sis of psychiatry. United States: Lippincott Williams and Wilkins Inc., 2007.

Saeki T, Asukai N, Miyake Y, Miguchi M, Yamawaki S. Characteristics of family functioning in patients with endoge-nous monopolar depression. Hiroshima J Med Sci 2002; 51: 55-62.

Stekel W. Bir Anneye Mektuplar. Ýstanbul: Timaþ Yayýnlarý, 1999.

Tamplin A, Goodyer IM, Herbert J. Family functioning and par-ent general health in families of adolescpar-ents with major depres-sive disorder. JAffect Disord 1998; 48: 1-13.

Wang J, Mansfield AK, Zhao X, Keitner G. Source Family func-tioning in depressed and non-clinical control families. Int J Soc Psychiatry, 2012.

Wells KB, Golding JM, Burnam MA. Chronic medical condi-tions in a sample of the general population with anxiety, affec-tive, and substance use disorders. Am J Psychiatry; 1989;146:1440-6.

White M, Klein DM. Family Theories. 3rd Ed. UK: Sage Publications; 1996:165-170.

Referanslar

Benzer Belgeler

When we investigate the correlation between Mc Master Family Assessment Device (FAD) and Beck Depression Inventory (BDI), Submissive Acts Scale (SAS) , General Health

Methods: In this study, 55 patients (7 males and 48 females) who met the diagnostic criteria of idiopathic RLS and 35 healthy individuals (8 males, 27 females) were evaluated

Linear hierarchical regression analysis was used for moderator effect analysis of the mental health variables and results of the analysis demonstrated that moderator effect

haftasına kadarki süreçte kadınların ruh halleri ile oksitosin düzeyleri arasındaki ilişki değerlendirildiğinde ise emzirme süresince oksitosin düzeyi düşük

Although the anxiety effect values of depression differed in terms of gender, the mean effect size difference in the moderator analysis according to the random effect model was

(B aştarafı 2, Sayfada) beni, öm ürleri uzun olsun, hepsi aramızdadır, dilerlerse, gerekliyse, yanlışım varsa söylesinler, anlatsınlar. Demem o ki, biz Kâzım

Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand, yazar Yaşar Kemal’i Fransız Devrimi’nin 200.. yılı kutlamalarına özel olarak davet

In the present study, first it was searched for the relationship between two subscales of adult attachment styles and the subscales of interpersonal problem