• Sonuç bulunamadı

Osmanlı padişahlarının haremlerinde musiki ve dans

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı padişahlarının haremlerinde musiki ve dans"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tauro Ih t® ıra S a i Ih ö f ® II ® ir

OsmanlI padişahlarının

haremlerinde musiki ve dans

_________________________________

t

Eski Osmanlı padişahlarının sa­ raylarında selâmlık kısmındaki eğ­ lenceler ve musiki âlemleri hakkın­ da biraz malûmat mevcut ise de ha­ rem kısmında bu hayata dair bilgi­ leriniz pek mahduttur. Saray hare­ minde inkişaf istidatları görünmeğe başlandığı Abdülmecit günlerinden itibarendir ki bu bapta etraflıca malûmat teraşşuh etmiştir.

Üçüncü Selim zamanında ıslah edilmiş olan musiki, meşkhanesinde müstait cariyelere de Şark musikisi talim edilirdi. Abdülmecit zamanın­ da Dolmabahçe sarayının selâmlığa doğru zemin katı müzik ve dans derslerine tahsis olunmuştu. Dersler erkek öğretmenler tarafından veri­ lirdi. Buraya önlerinde arkalarında harem ağaları olduğu halde kalfalar uçları omuzlarından aşağjya sarkan başörtüleri! e ve her günlük esvap- lairle, dansöz cariyeler ise açık baş­ la gelirlerdi. Derslerde harem ağa­ ları hazır ve nazır bulunurdu; öğret­ menleri de meşkhaneye bunlar ge­ tirilirdi. *

Garp musikisi nota ile haftada iki, Şark musikisi notasız bir defa meşkolunurdu.

Osmanlı padişahlarından ilk de­ fa alafranga dans seyreden Üçüncü Selim olmuştu. Napoli elçisinin ve İzmir Fransız konsolosunun kızları Sultan Selim’in kız kardeşi Hatice . sultansa sarayında dansederken Sul­ tan Selim kızlardan habersiz bir pa­ ravana arkasından seyretmiş, dans­ ları pek beğenmişti. Bu kızlar Hati­ ce sultan sarayında güzel birkaç cariyeye bu Avrupa danslrını talim etmişlerdi.

Tiyatrolarda dinlediği Garp mu­ sikisine, gördüğü Avrupa danslanna saray kadınlarını da iştirak ettirmek istiyen Abdülmecit sarayının müsta- it cariyelerinden bir (kızlar orkes­ trası) ve bunun yanında bir de ba­ let heyeti teşkil eylemişti. Balet he­ yetinde uzun boylu kızlar kavalye­ lik ederlerdi. Bu kızlar pandomima- lar dahi oynarlardı. Bunlara asker elbisesine benzer üniforma giydiri- lirdk Rakkaseler muhtelif biçimde erkek esvaplarile oyunlar verirlerdi; hattâ bazan erkek kıyafeti tam ol­ sun diye bıyık bile takarlardı.

Mısır valisi Abbas paşa Abdül- mecid’in validesi Bezmiâlem sultana bir Arap musiki takımı göndermişti. Bu takım bir şeştar, bir ud, bir ka­ nun ve iki deften mürekkepti; def çalanlar şarkı dahi söylerlerdi. Bu hanendelerden sesi pek tatlı olan habeş Zeynep saray üstatlarından ders aldıktan sonra haremin alatur­ ka musiki takımına dahil olmuştu.

Garp musikisi dersleri kızlara muzikai hümayun kumandanı Yesâ- ri zade Necip paşa, Kedri bey, İtal­ yan Donizetti bey ve Şark musikisi Hâşim, Hacı Faik, Rıfat, Hac» Arif beyler, Medenî Aziz, kanunî Etem efendiler, santurî İsmet ağa gibi üs­ tatlar tarafından talim edilirdi.

Küçük sultanların musiki terbiye­ si ekseriya sarayda yetişen kadın üstatlara tevdi olunurdu. Bunlar arasında Donizetti’nin şakirdi güzel Bürrünigâr kalfa hem mükemmel bir piyanist, hem harem orkestrası­ nı» birinci kemancısı idi; pek iyi musiki parçalan, polkalar, mazurka­ lar, valsler kompoze etmişti. Levni- fer, şöhret, Peyammigâr kalfalar da iyi öğretmen olarak yetişmişlerdi, j Erkek musiki öğretmenlerde kız şa- ı

kirtleri arasında aşk maceraları ce­ reyan edip etmediği harem haya­ tında merak uyandıracak bir mese­ ledir.

Üçüncü Selim zamanında böyle bir vaka hâdis olmuştu:

Meşhur musiki üstadı Sadullah ağa ile sarayda ders verdiği güzel bir cariye sevişmişlerdi. (Haremi hümayuna göz koydu) diye Sadul­ lah ağa hakkında idam iradesi çık­ mışken padişahın bu sanatkâra bes­ lediği muhabbeti bilen kurenası ira­ deyi icraya koydurmamışlar ve bir gece Sadullah ağanın mahbesinde yeni bestelediği bir faslı çaldırarak Sultan Selim’in şefkat hislerini uyan­ dırmışlar, affını ve sevgilisi ile ev. lenmesine müsaadesini istihsal eyle­ mişlerdi.

Bu vaka sarayca malûm olduğu için derslerde hazır bulunan haremağa­ ları böyle bir hale meydan verme­ meğe ziyade dikkat ederlerdi. Buna rağmen arada âşıkane meyillerin u- yanmasma mani olmağa imkân bulu­ namadığı şüphesizdir. Ancak bu aşkların plâtonik dereceden ileri git­ mesi iki taraf için de tehlikeli, belâlı idi. Bu yüzden bazı kızların duygu­ larım gizliye, gizliye teverrüm ettik­ leri hakkında kuvvetli rivayetler işitilmiştir.

Haremi hümayunda ve sultanla­ rın dairelerinde kulaklar musikiye o kadar alışkın idi ki bundan zevk duymıyan kimse yoktu denilebilir. Bir çok odalarda piyano bulunurdu; j kadın efesıdilerin ve sultanların biri- birine yakın olmıyan dairelerinde j

pek gürültülü olmamak şartile piya- no çalınırdı.

Sultan Mecid’in sevgili ikballerin­ den Serfiraz hanım kendisine tahsis edilen Yıldız köşkünde musiki âlem­ leri tertip ederdi. Sultanların saray­ larında haremi hümayundaki takım­ lardan daha küçük mikyasta alatur­ ka ve alafranga musiki heyetleri bu­ lunurdu.

Kızlarının düğününden evvel Ab­ dülmecit babasının birinci ikbali Hüsnümelek hanımın Beylerbeyi sarayında yetiştirmiş olduğu dansöz­ leri ve kız kardeşi Elama sultanın ve­ fatından sonra sarayındaki musiki takımını kendi haremine almıştı.

Sultası Mecit haftada bir, iki de­ fa akşamlan haremde konserler ver­ dirirdi. Balet heyeti de müsamere- lerde alafranga ve alaturka oyunlar gösterirdi.

Sultanlar, kadın efendiler, ikbal. Ier bu konserlerde fevkalâde tuva­ letlerle hazır bulunurlar, padişaha intizar ederlerdi. Böyle gecelerde saray kızlan da konser salonunun kapısı tarafında çalğı dinlemeğe ve oyun seyretmeğe mezujıdular. Padi­ şah salona girince bütün kadınlar ayağa kalkarlar, teşrifat protokolü mucibince durduklan yerden Hün­ kârı yerlere kadar temennalarla se­ lâmlarlardı.

Padişah denize nazır bir mevkie konulmuş kırmızı ipekli kanape üs­ tünde oturduktan sonra sağında ka­ dın efendiler ve sultanlar, solunda ikballer divanların sırmalı yastıkları üstüne yerleşirlerdi.

Kız musiki heyeti bunların karşı­ sında sırma işlemeli seccadelerde otururdu.

Meclis bu suretle kurulunca ala­ turka musiki faslı başlardı. Bu bitin­ ce sitil ile getirilen kahveler içilirdi.

(Arkası sahife 6, sütun 3 de)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

6) Çarşı dünya yüzünde bir misli daha olma­ yan orijinal bir eser olarak gerek memleketi­ mizde ve gerek âlemi medeniyetteki hükümet­ lerce tanınmış ve

Bu iş Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Er- tuğrul Özkök’ün yazdığı gibi “Cem Karaca’nın an­ nesinin Ermeni olması neyi değiştirdi ki, Sabiha G

hükümlerine dayanmış ve böylece bir ilke imza atmıştır. 1968 yılından itibaren Almanya'da ikamet eden ve bu süre içerisinde belli dönemlerde de çalışan İspanyol

Vartholom eos’un göreve res­ men başlam ası nedeniyle dün düzenlenen törene katılm ak için İstanbul ’a gelen Yunanistan Başbakanı Konstantin M itsota­ kis, C

kulak operasyonu uygulanan 4.000 hastalık bir seride yaptıkları çalışmada proflak- tik olarak sefalosporin ve oksasilin uygulanan olgular- da %1,4 yara infeksiyonu, %4,6

Memleketimizin bu güzide şahsiyetlerine uzun ömürler ve saadetler dilerken, bundan evvel yapılmış olan ayni, ma­ hiyetteki jübilelerde yer al - mış bulunan,

ameleyi henüz bilemezsem de, behemehal Yusuf İzzettin efendiyi tahta geçirecekler. Bunun için ar­ kadaşlarımla inceden inceye müza kere ettim, nihayet sizi tahta

Sigara kullanma ile ilaç tedavisine uyum düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunurken; yaş, cinsiyet, medeni durum, gelir durumu alkol kullanma,