— ESKİ İ S T A NBUL —
® --- --- --- ---_ _ _ --- ' s . / ; ı f ' M ş gIstanbula
kahve ve
tutun nasıl
girdi
--- — - » ★ ★ ★ — — i--- — —
---DÖRDÜNCÜ MURAT TÜTÜN İÇENLERİ BEŞ SENE MÜTE MADİYEN ASIP KESMİŞ, F A K A T ONUN ÖLÜMİLE BU
Y A S A K BİR GÜNDE UNUTULARAK GÜMRÜKLERE MU- K A T A A Y l RESMİ DUHAN NAM İLE YENİ BİR
RESİM KONUVERMİŞTİ
Dördüncü Murat zamanında İstanbul camilerinden birinin içi
Kahve ve kahve tiryakilği nasıl bir anda koca Osmanlı imparatorluğunu sarıverdiyse, tütün de ayni şekilde hal kın arasına sokuldu. 1009 ile 1015 se nesi arasında üçüncü Mehmet salta nat sürerken İngilizler Istanbula gel mişler ve bazı hastalıklarda kullan mak üzere tütün satmağa başlamışlar dı. Bu «tütün otu» tâ Amerikadan ge
Zararsız bit dühan hakkında neyler bunca dikkatler Dühant ahi mazlumanı meneyleyin
hüner oldur
diyorlardı.
Bu memnuiyet tütün âşık -
larını gittikçe çoğaltıyordu. Genç
padişah geceleri tebdili kıyafet-
H geziyor, şüphelendiği evlerin
tirilme bir nesneydi. İlk anda neye ya- Pencera aralarından, bacalarından içe
radığı bilinmediği halde «İngiliz kefe resi» nin şifa bahanesiyle imparator luğa soktuğiı bu acayip nesne halk
a-risini kokluyor, tütün kokusu sezdiği evin sahiplerini derhal boğduruyordu.
—ö--- --- „ ..t,,«. c Padişah Cibalide çıkan yangının se
rasında çabucak yayıldı. «Bazı yârânı tabini de tütünde bulmuştu. Yangın keyf müsaadesi vardır deyu müptelâ Fatih ve Sarıgüzele kadar olan muhiti oldular.» Tiryakilik muhitini yavaş y a -jtarnamen yakmıştı. Bilhassa Kadı za
denin bu büyük yangını tütüne ham - letmesi işi kızıştırmış, İstanbul kah - veleri yıktırılmış, yerlerine bekâr o - daları yapılmağa başlamıştı.
Tütünün ve içkinin şiddetle mene - dilmesine mukabil Dördüncü Murat gece gündüz şarap içiyordu. Fakat herkes şüphe altında idi. Şeyhiilislâ - mın bile kitapları padişah tarafından koklanır olmuştu. Peçevî bütün bu sı kı ve cezası ölüm olan yasağın halk tarafından kale alınmadığını söylü - yor:
— Kırk beş tarihine gelinciye kadar şüyu ve şöhreti ol mertebede idi ki tahrir ve tarif değüldür.» diyordu.
Hattâ bir gün Dördüncü Murat O- tağı hümayunda otururken yedek at lardan biri boşanmış, otağın önüne kadar gelmişti. Hayvanı güç belâ tu - tarak:
— Sahibi gelsün!. Diye bağırmağa başladılar. Fakat kimse gelip te hay - vana sahip çıkmadı. Atın yükü boşal tılırken bir çubukla bir kese tütün çık-vaş genişletmeğe, «ulema ve meratip
ashabı» arasına girmeğe başladı. Naima bu tütün revacını hayretle karşılıyor:
«— Halü hürmetlerinde nice kilü kâl olan dühan (tütün) firengistandan zuhur ve bu salde diyârı islâmda iş’ali ııairei şur idüp gittikçe şuyu ve iştihar bulup baisi iptilâyı zürefayı diyâr ol du.» diyordu .
Eskiden birer sohbet yeri olan kah velerde tütün dumanından oturulamaz olmuştu. Tütün tiryakilerinin adedi,; her gün bir kat daha artıyordu. Tütün halkın eğlencesi olmuştu. Bir anda çubuk ta ica dedilivermiş, halk sokak larda ellerinde çubuk tütün çekiyor, biribirlerinin yüzlerine duman savura rak «püf, puf deyu sokakları kokutu yorlar» di.
Memlekete yeni giren ve revaç bu lan bu nesne için, tıpkı kahvede oldu ğu gibi yine münakaşalar başlamıştı. Tütün hakkında kitapta bir yer olmadı ğı için «hacegân ve sovfiyan» buna
bir kulp takamıyorlar, mantıkî bazı mıŞ> Dördüncü Muradın vereceği ö sebepler ileri sürüyorlardı. Bir kere tü- Hm cezası yüzünden hayvan sahipsi tün o zamanın en makbul iki şeyi olan kalmıştı. Bu arada genç ve zalim pa sakala ve sarığa kötü bir koku veriyor- dişah bir gün tebdil gezerken gizli bi du. Sonra insana tenbellik te aşılıyor- j yercfe tütün içen 14 kişiyi bastırmış du. Bu iki mahzurdan başka bir de aman dedirtmeden hepsini öldürtmüş yangın korkusu vardı. Tütün o sırada < ^u yasağm insafı yoktu. Yer ye İstanbulun dört bir yanında yangınlar1 yakalanan ya eli ayağı kırılıyor, ya çıkarmağa başlamıştı. Bu yüzden tü- ^ut ta boğdurulup, «dört pare» edi tünün müptelâları arttıkça, aleyhinde- kyordu.
ki hava da o nisbette büyüyordu. Tütün yasağı beş sene bütün şid
Artık camilerde de vaazlar basla- Metile devam etti. Fakat Dördünci mıştı. Divandan «men’i dühan babın
da» hükümler bile çıkarıldığı halde halk bildiğini okuyordu.
Dördüncü Murat tahta çıktıktan sonra tütünün en büyük düşmanı ke sildi. Derhal hattı hümayunlar, hü - kümler çıkarıldı. İçki ile beraber tü - tünü de şiddetle menetti. Kahveler ta mamen kapatılmış, halk genç padişa hın korkusile birer köşeye sinmişti.
Fakat bütün bu şiddetli emirlere rağ - men köşede bucakta yine tütün içili yordu. Yine o kahve ve tütün tirya - kişi zurefa bağ ve bahçelerde toplanı
Murat ölür ölmez yasak kendiliğinden ortadan kalktı. 60 sene sonra İstanbul gümrüklerine bir de «mukatai resmi dühan» kondu.
Yedi sene sonra da bu ticaret büs - bütün genişleyip arttı. Artık Kava - ladan, Selânikten, Golos ve Gümelci- neden Frengistana tütün sevkedilme- ğe başlandı.
Dördüncü Muradın yıllarca damlara çıkıp bacalar koklıyarak müptelâsını boğdurduğu, tiryakisini «pare pare» ettiği tütün böylece hâzinenin en bü yük ve meşru menbaı olmuş oldu.
Ragıp Şevki yor: