• Sonuç bulunamadı

EDİTÖRDEN ÖLÜME KARŞI TUTUM ÖLÇEĞİNE İLİŞKİN ÇALIŞMAYA KATKI ÖLÜME AİT DÜŞÜNME DENEMELERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EDİTÖRDEN ÖLÜME KARŞI TUTUM ÖLÇEĞİNE İLİŞKİN ÇALIŞMAYA KATKI ÖLÜME AİT DÜŞÜNME DENEMELERİ"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ben, ölümün felsefesini yapabileceğimi sanmıyorum. Kendi gö-rüşlerimden yola çıkarak onu anlatmaya çalışacağım. Ölümün ne ol-duğu hakkında herkesin bütünüyle anlaştığı tek bir tanım yoktur. Hat-ta tek bir insan bile, yaşamı boyunca ölüm hakkında değişik düşünce-lere ulaşır. Ölümün kaçınılmazlığı konusunda ise herkes birleşebilir. Ölüm kaçınılmaz olduğu kadar gereklidir de. Ölüm bazı koşullarda ve ileri yaşlılıkta bir kurtuluştur.

Genç yaşlarıma kadar ölümü, yaratan büyük güçle ya da nurla, ışıkla birlikte olmak ve ondan bir parça olan varlığımı onunla birleştir-mek olarak düşündüm. Böylece, orada Dünyalı sevdiklerime de kavu-şacak; sonsuz huzur, güven ve aydınlık içinde olacaktım. Bu inanış, bana rint bir müslüman olan anneanem tarafından aşılanmıştı. Tanrı-nın, kullarını cehenneme atmayacak kadar şefkatli olduğuna inanır ve cennetin nimetlerini önemsemezdik. Ancak, daha sonra ölümün bir son olduğunu, bunun beynin işlevinin sona ermesiyle gerçekleşebile-ceğini düşündüm. Bu yok olma düşüncesi başlangıçta beni ürküttüy-se de yaşamın değerini anlamamı sağladı.

İnsanoğlunun yok olmayı kabullenemediği için öbür dünyayı yani ruhlar dünyasını hayallediğini düşünüyorum. İnsanların büyük bir kıs-mı, bu dünyadaki yaşamın acılarına ve güçlüklerine, cennetteki ya-şamlarını düşünerek daha kolay katlanabilmektedirler. Bu inançın in-sanların ruhsal sağaltımındaki önemi yadsınamaz. Bu insanlar düşün-me çeşitliliğini göredüşün-meyerek, benzer biçimde düşünen büyük grupla-rın arasına kolayca girebilmenin rahatlığını da yaşarlar.

Ölüm bir anda gelmez. Ölümün bir süreç içinde gerçekleştiğini iz-ledim. Bu süreç, çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşebileceği gibi, olağanüstü uzayabilir de. Bu süreçte birey, fiziksel-ruhsal ve sosyal açıdan fazla örselenmeyebilir ya da bu örselenme bireyi isyana götüren dayanılmaz boyutlara ulaşabilir. Öğrenciliğimde kan davası nedeniyle

HEMAR-G

Editörden Ölüme Karşı Tutum Ölçeğine İlişkin Çalışmaya Katkı

Ölüme Ait Düşünme Denemeleri*

HEMŞİRELİKTE ARAŞTIRMA

GELİŞTİRME DERGİSİ

M. Filiz ULUSOY

44

Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi - 2009 -2

––––––––––––––––––––––––––

* Bu deneme, 10 Nisan - 13 Haziran 2003 tarihleri arasında Uğur Mumcu Araş-tırmacı Gazetecilik Vakfı tarafından düzenlenen "Felsefeye Giriş/ Felsefe Yazın İlişki-si Semineri" için yazar tarafından ödev olarak hazırlanmıştır.

(2)

omurgasından kurşunlarak felç olan bir delikanlı-nın yaşadığı bu dayanılmaz süreci hiç unutmam. Köyünden gelip gideni pek yoktu. Tam olarak ya-tağa bağımlıydı. Kuyruk sokumunun üzerinde ne-redeyse kemik dokusuna kadar uzanan ve günden güne genişleyen ve derinleşen bir yatak yarası vardı. Çok az konuşurdu. Hiç yakınmadı. Sanki bedeni ve ruhu parça parça koparak, ondan sezsiz-ce uzaklaşıyordu. Güzel gözlerinde ölümü kabul-lenmişliği, sabrı ve hüznü hep okudum. En zor da-yandığım şey ise, gözlerindeki minnetti. İçinde bulunduğu koşullara rağmen teşekkür edebilme erdemini koruyordu.

Ölünün yüzünü görmek, ölenle son bir defa vedalaşmak anlamına gelir. Bu, zor gibi görünse de geride kalanı rahatlatır ya da ayrılığı kolaylaş-tırır. Bazı insanlar ölüden hatta ölünün odasından korkarlar. Ben ölüden hiç korkmadım. Ama diri-den korkarım. Ölü bize hiçbir şey yapamaz. Yaşa-yan da ölüye hiç bir şey yapamaz. Bir kimseye iyilik ya da önermem ama kötülük yapılacaksa, bu ancak o kişi yaşarken yapılabilir. Ayrıca, "Ölü-nün arkasından kötü söylenmez" söylemine de pek katılmam. En azından bazı durumlarda katıl-mam. Aksi halde belleğimizi silmemiz gerekir. Oysa, bundan alınacak ya da aktarılacak dersler olabilir. Örneğin; Yezid, Nemrut gibi bazı kişile-rin adları uzak geçmişten günümüze kötülüğün adı yani simgesi olarak gelmiştir.

Ölüm; sevdiğimize, yakınımıza, gence, yaşlı-ya, dosta, düşmana, bir kişiye ya da topluluğa geldiğiğinde farklı kategorilerde değerlendirilir. Bir başkasının yaşlı dedesinin ölmesi dayanılabi-lir, doğal hatta kalanın ve gidenin kurtuluşu ola-rak düşünülebilir. Ancak, bu bizim dedemizse du-rum farklıdır. Ölü evlerinde ölen genç ise yasın genel ve yoğun olduğu, yaşlı ise bir kaç kişinin yasta olduğu ve yasın daha yüzeyel olduğu gözle-nir. Gencin yapamadıkları için feryat edilirken, yaşlının yaptıkları yani hatırası yadedilir. Ya kendi ölümümüz? Bunun birgün geleceğini bilir ama pek yakınımıza kondurmayız. Bazı insanlar da ya-şarken kendi ölümlerinin yasını tutar, bu yasa si-zin de katılmanızı isterler!

Çevresinde ne kadar kalabalık olursa olsun, in-san ölüme yalnız gider. Hastanelerde ölmek bu yal-nızlığı artırır. Hastanede ölmek gurbette ölmek gibi-dir. Bir hemşire bana anneannemin ölümünü, yal-nızca "Benim de annem-babam ne yazık ki hasta-nede öldü" diyerek bildirmişti. Böylece, acımı çok yönlü olarak anladığını ve paylaştığını hissettirdi.

Yaşamımız süresinde tanık olduğumuz gerçek ölümlerin dışında, ölüm gibi durumlar da vardır. Bir çocuğun kaçırılması ya da kaybolması bunla-rın en zorlabunla-rından biridir. Doğal afet ve savaş gi-bi nedenlerle insanların sevdiklerinin izini kay-betmeleri ya da görüşme olanaklarının olmayışı da böyledir. Marmara depreminden bu yana ya-kınlarını arayanlar oldu. Aradıklarının çürüyen ce-setleri belki de yıkıntılarla beraber çoktan denize dökülmüştü. Ama onlar ölülerinin yasını yaşaya-madılar ve hala çıkmazdalar.

Öte yandan günümüzde birçok şeyin olduğu gibi insan ilişkilerinin de içi boşaldı. Ayaküstü bir "Alo" demek yeterli olabiliyor. Bazı dostlarımızla pek görüşmesek de gönüllerimizde birbirimize ayırdığımız yerleri saklayabiliyoruz. Bazen de dostlarımızı tasviye etmek durumunda kalıyoruz ya da onlar bizi tasfiye ediyor. Bunlar da ilişkile-rin ölümüdür.

Gençken kaybolan köpeğimi günlerce aramış-tım. Her gece sokaktaki köpek havlamalarıyla ya-taktan fırlar, Tombik geldi sanarak pencereye ko-şardım. Köylüler sapları yok etmek için hasattan sonra tarlalarını yakıyorlar. Bu manzarayı görünce kaçışan tarla farelerini, tarla kuşlarını ve böcekle-ri düşünürüm. Yangından sonra toprak, gerçekten "kara toprak" haline gelir. Doğanın ölümü acıdır. Ölen bir tek ağaç, böcek, köpek de olsa. İnsanlı-ğın kültür miraslarının yakılıp yıkılması ve talan edilmesi de bir cinayettir. Yakın geçmişte ölümün her türlüsünü Irak Savaşında izledik.

Bir gün Güneş gücünü yitirmeye başladığında, Dünyamız üzerindeki yaşam sona erecek, mavi küremiz evren içinde yuvarlanarak kıyametini yaşayacak. Yoksa kıyamet bir yıldızın Dünyaya çarpması sonunda mı kopacak? Ölüm, yenilenme için bir gereklilik midir?

Ölüme Ait Düşünme Denemeleri

Referanslar

Benzer Belgeler

These results support the concept of the limbal location of corneal epithelial stem cells, and indicate that complete destruction of the limbal zone resulted in

Bir başka ortak yaşam türü olan mutualizmde, birlikte yaşayan türler birbirine tümüyle bağlı olur.. Buna örnek olarak bağırsakla- rımızda yaşayan simbiyont

This study examined the influence of laser irradiation of enamel with an Er,Cr:YSGG Hydrokinetic Laser System on the shear bond strength of orthodontic appliances9. Buccal surfaces

Fizik incelemede bulgusu olmayan hastalar- da sistemik tarama yapılması gerekliliği net olmamakla bir- likte, hastamızın çok sayıda lezyonu olması nedeni ile yapılan tam

Araştırmacılar beyin sinyallerini konuşmaya çevirmek için “vocoder” olarak adlandırılan, insan sesiyle eğitildikten sonra kelimeleri telaffuz edebilen bir yapay

Carotid body tumors are in general solitary and slowly growing tumors with a neuroendocrine origin.. Early treatment of these tumors is important, surgery is the choice of treatment

This study documents the clinical impression that prevalence rates of intensive care unit-acquired infections are high and suggests that preventive measures are important

Çerkez Ethem ailesi sınır dışı edilince yoğun bir sefaletle yüzyüze kalm ıştı co ÇERKEZ ETHEM Ölmeden kısa bir süre önce çekilen ve hiçbir yerde