• Sonuç bulunamadı

Elementler ve ağır metaller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elementler ve ağır metaller"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 27

Elements and Heavy Metals

Cemal Küçük1, Mücahit Karaoğlu1 1Agricultural Faculty, Iğdır University, Iğdır, Turkey

Abstract

Lithosphere on outer part of the earth and pedosphere formed above this basically contain cluster of elements. Elements entering into chemical composition of earth minerals are held via an electrical force and distance or proximity of these elements ensures these bonds to be strong. Plant nutrients are elements that need to be absolutely in the growth environment for the growth and development of the plant. In order to meet the food needs of humans along with the rapidly rising world population, yield obtained per unit area also needs to increase at the same rate. Chemical fertilizers are intensively applied in the agricultural areas in order to meet this need. While nutrients required by plants are provided for the soil by fertilization, other elements in chemical fertilizer resources are given into soil and accumulated in the soil. Heavy metals are accumulated more in lands close to highways. These elements and heavy metals existing in considerable amounts in these cultivation areas are included into food chain by plants and cause various health problems in the organisms consuming these plants. In this review, it was emphasized that some elements, which were plant nutrients, were also heavy metal and their excessive amount had toxic effect and importance of these elements was explained.

Keywords: Elements, Trace elements, Heavy metal, Soil.

Elementler ve Ağır Metaller Özet

Dünya üzerinde yer alan litosfer ve bunun üzerinde şekillenen pedosfer temel olarak elementler kümesinden oluşmaktadır. Toprak minerallerinin kimyasal bileşimine giren elementler, elektriksel bir güçle tutulurlar ve bu elementlerin birbirine olan uzaklığı veya yakınlığı bu bağların güçlü olmasını sağlar. Bitki besin elementleri ise bitkinin büyümesi ve gelişmesi için yetiştirildiği ortamda mutlak bulunması gereken elementlerdir. Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte insanların gıda ihtiyaçlarını karşılamak için birim alandan elde ettikleri verimin de aynı oranda artması gerekmektedir. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için tarım alanlarında yoğun kimyasal gübre uygulamaları yapılmaktadır. Gübreleme ile toprağa, bitki için gerekli besin elementleri sağlanırken, kimyasal gübre kaynaklarında bulunan diğer elementler de toprağa verilmekte ve toprakta birikmektedir. Karayollarına yakın arazilerde ağır metal birikimi daha fazla olmaktadır. Yetiştiricilik yapılan alanlarda fazla miktarda bulunan bu elementler ve ağır metaller bitkiler tarafından alınarak besin zincirine dâhil edilmekte ve bu bitkileri tüketen canlılarda çeşitli sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu derlemede bitki besin elementi olan bazı elementlerin aynı zamanda ağır metal olduğu ve fazlası toksik etki yaptığı vurgulanarak bu elementlerin önemi açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Elementler, iz elementler, ağır metaller, toprak. GİRİŞ

Günümüzde toprak, su ve hava gibi ortamlarda yaygın bir şekilde birikmeye başlayan ağır metaller, dünya üzerindeki tüm organizmaların yaşamını tehdit eden önemli bir çevre felaketi halini almıştır. Ağır metallerin aşırı bir şekilde çevreye yayılmasının sebepleri, sanayi ve teknolojik faaliyetler, egzoz gazları salınımı, madencilik, yanardağ faaliyetleri, tarımsal gübre ve

(2)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 28

ilaçlar ile kentsel atıklardır (Stresty ve Madhava Rao, 1999; Halim ve ark., 2003; Samarghandi ve ark., 2007).

Ekosfere ulaşan mikro elementler veya ağır metallerden çinko, mangan, kobalt, bakır, nikel ve molibden bitki gelişimi için mutlak gerekli iken alüminyum, vanadyum, arsenik, cıva, kurşun, kadmiyum ve selenyum toksik (=zehir) etkilidir. Bitki doku ve organlardaki aşırı ağır metal birikimi bitkilerin vejetatif ve generatif organlarının gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir (Gür ve ark., 2004). Ağır metallerin topraktaki miktarı genellikle 1 ila 100 000 mg kg-1 arasında

değişir. Ağır metal fazlalığı, toprak kalitesini, ürün verim ve kalitesini olumsuz yönde etkilemekte (Long ve ark., 2002) ve sonuç olarak tüm canlılar tehlikeli olmaktadır (Blaylock ve Huang, 2000).

Toksisite (=zehir etkisi), metalden metale değişebildiği gibi, organizmadan organizmaya da değişiklik gösterebilmektedir. Olumlu veya olumsuz etkiler sadece elementin çeşidi ve miktarına bağlı olmayıp değişik türlerin genetik esaslı fizyolojik davranışları ile de ilgilidir (Haktanır ve Arcak, 1998). Bitki direncinin bilinebilmesi için ağır metallerin tür ve miktarı, yarayışlılığı, zararın şiddeti ve türü ayrıca zarar oluşum süreci dikkate alınmalıdır. Bu özelliklerin bilinmesi, bitkilerin gelişimi ve canlılığı açısından oldukça önemlidir (Paschke ve ark, 2005).

Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte insanların tüketim ihtiyaçları da buna paralel olarak artmaktadır. Gıda ihtiyacı bunlar içinde ilk sırada yer almaktadır. İnsanların gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için tarım alanlarından daha fazla ürün alması gerekmektedir. Çünkü artan dünya nüfusuna karşı, toprak aynı kalmakta hatta yanlış kullanımlar sebebiyle elden çıkmaktadır. Entansif tarımda birim alandan daha fazla ürün almak için daha fazla kimyasal madde kullanılmaktadır. Bu derleme çalışmasında kimyasal maddelerle birlikte toprağa verilen ve fazlası canlılar için toksik etki yapan elementler veya ağır metaller anlatılmıştır.

ELEMENTLER

Kimyasal yöntemlerle daha basit maddelere ayrışması mümkün olmayan basit ve temel maddeler olarak adlandırılan elementler metaller ve ametaller olarak ikiye ayrılır. Dünyanın üzerinde yer alan litosfer (=kabuk) ve bunun üzerinde şekillenen pedosfer (=toprak) temel olarak elementler kümesidir. Toprak elementlerinin kökeni toprakları oluşturan ana materyalden kaynaklanır. Toprak minerallerinin kimyasal bileşimine giren elementler, elektriksel bir güçle tutulurlar ve bu elementlerin birbirine olan uzaklığı veya yakınlığı bu bağların güçlü olmasını sağlar. Burada elementlerin iyonik yarıçapları ön plana çıkmaktadır (Çizelge 1).

Çizelge 1. Bazı elementlerin iyonik yarıçapları (Goldschmidt, 1970; Altınbaş, 2000) Si+ = 0,39 °A* Na+= 0,98 °A Al3+= 0,57 °A Ca2+= 1,06 °A Fe2+= 0,60 °A K+= 1,33 °A Mg2+= 0,78 °A O2-= 1,40 °A Fe2+= 0,83 °A Ba2+= 1,43 °A *A=1/10000µ =1/107 mm

Yer Kabuğunun %99’unu 8 element oluşturur ve bunlardan oksijen elementi ağırlık olarak yaklaşık %47’sini, hacim olarak ise yaklaşık %92’sini meydana getirir.

(3)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 29 Çizelge 2. Yeryüzünde en fazla bulunan elementler (Bear, 1965)

Element Ağırlık (%) Hacim (%) Oksitler Ağırlık (%)

O 46,6 91,77 Si 27,7 0,88 SiO2 59,3 Al 8,1 0,76 Al2O3 15,1 Fe 5,0 0,68 Fe2O3 7,2 Ca 3,6 1,48 CaO 7,9 Na 2,8 1,6 Na2O 3,8 K 2,6 2,14 K2O 3,1 Mg 2,1 0,56 MgO 3,5 BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ

Bitkiler geliştikleri ortamdan toprak altı ve toprak üstü organlarıyla çok sayıda element alırlar. Rus bilim insanlarına göre bitkilerin geliştikleri ortamdan 74 element aldıkları belirlenmiştir (Halilova, 1996). Bu elementlerin çok küçük bir bölümü bugünkü bilgilerimize göre bitkiler için vazgeçilmezdir. Bu elementlere bitki gelişmesi için mutlak gerekli bitki besin elementleri denilmektedir ve ışık enerjisi karşısında gerçekleştirilen fotosentez sonucu ışığın fiziksel enerjisinin kimyasal gıda enerjisi şeklinde depo edildiği organik maddenin yapımında kullanılan ve bitkiler tarafından az ya da çok absorbe edilen kimyasal elementler anlaşılır (Kacar ve Katkat, 2015). Yapılan araştırmalarda bitkiler için mutlak gerekli 16 tane besin elementi tespit edilmiştir. Bitki ihtiyacına ve alımına göre makro ve mikro elementler olarak iki gruba ayrılmıştır.

Çizelge 4. Mutlak gerekli bitki besin elementleri

Fazla miktarda kullanılanlar Az miktarda kullanılanlar Hava ve sudan alınanlar Toprak katı maddelerinden alınanlar

Element Alınış şekli Element Alınış şekli Element Alınış şekli

Karbon CO2 Nitrojen NH4+, NO3- Demir Fe++, Fe+++

Hidrojen H+, HOH Fosfor H

2PO4- Manganez Mn++++

Oksijen O2, OH- Potasyum K+ Bakır Cu++

CO3= Kalsiyum Ca++ Çinko Zn++

SO4= Magnezyum Mg++ Molibden MoO4

---CO2 Kükürt SO4= Bor BO3

---Klor Cl

-AĞIR METALLER

Ağır metaller özgül ağırlıkları 5 gr/cm3’den, atom numarası 20 den büyük olan elementlerdir ve

periyodik cetvelin geçiş elementleri olarak tanınan geniş bir grubuna aittirler. Aslında ağır metal terimi, literatüre çevre kirliliği ile girmiştir. Kirlenme ve toksisite bakımından bir yan anlam olarak kullanılmaktadır. Metallerin yoğunluk değerleri ile biyolojik etkileri arasında bir ilgi yoktur. Bu grubun içine 70 kadar element girmekle birlikte çevre açısından önemli 20 element öne çıkmaktadır (Fe, Mn, Zn, Cu, V, Co, Ni, Cr, Pb, Be, Cd, Tl, Sb, Se, Sn, Ag, As, Hg, Al). Bunların bir kısmı bitki ve hayvanlar için mikro besin maddesi (Fe, Cu, Zn, Mn, Mo, Ni) olabilmekte, izin verilebilir sınırı aşmadığı sürece toksik olmamaktadır (Yıldız, 2004).

Zn, Fe, Cu, Mn gibi bazı ağır metaller, hem bitki hem de insan vücudu için iz miktarlarda da olsa mutlak gerekli olan metallerdir. Örneğin Fe, anemiyi önler; Zn ise, 100’den fazla enzim reaksiyonlarında bir eş etken olarak yer alır. Bu elementler düşük miktarlarda bulunan ve iz

elementler veya mikro besin elementleri olarak da bilinen metallerdir. Ancak, yüksek dozlarda,

(4)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 30 1. Ağır metaller ve çevreye etkileri

Yakıtlar, geri dönüşümlü olarak kullanılan atıklar, maden ocakları, tarımsal ilaç ve fosfatlı gübreler, tarımda sulama için kullanılan atık sular, ağır metaller ve ağır metalik bileşiklerin çevreye yayılmasında, toprak ve bitkilerin kirlenmesinde etkili olmaktadır (Peterson, 1993). Toprak, su kaynakları ve bitki örtüsünün kirlenmesiyle, insan ve hayvanların tükettiği gıdalar da bu kirleticilerden etkilenmektedir. Ağır metaller, iklim ve çevre şartlarına dirençli olup biyolojik sistemlerde ve besinlerde birikim yaparlar (Dağhan, 2011; Schüürmann ve Markert, 1998; Sunlu ve Egemen, 1998; Harte ve ark., 1991).

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında endüstrinin gelişmesiyle ortaya çıkan ve artarak devam eden hava ve ağır metal kirliliği günümüzde bütün canlıları tehdit etmektedir. Bu tehdit bitkiler üzerinde çok daha fazladır. Bitkilerin vejetatif organlarının önemli derecelerde ağır metallerden etkilediği birçok çalışmada tespit edilmiştir. Ağır metal kirliliği sadece vejetatif organları değil, aynı zamanda generatif organları da etkilediği bildirilmektedir (Zheljazkov ve Nielsen, 1996). Ağır metallerin yol açtığı çevre ve özellikle toprak kirliliği tüm dünyada büyük bir öneme sahiptir. Çünkü, canlılar olarak toprağa bağımlıyız ve aynı zamanda toprak, elementleri tutma ve başka ortamlara verme özelliğine sahiptir.

1.1. Arsenik (As)

Metalloid (=madenimsi) özellik gösteren arsenik çevrede çok yaygındır ve özellikle toprakta +5 değerlikli bileşikleri diğer arsenik türlerine oranla daha fazla bulunur. Topraktaki yoğunluğu 0,1-40 ppm (=mg kg-1) arasında değişmektedir ve organik maddelere bağlı olarak da bulunan

arsenik, organik maddelerin oksidasyonuyla (=yanma) suya ve oradan bitkilere geçer. Arsenik en çok deniz ürünlerinde bulunmaktadır (Vural, 1993). Bitkilerdeki arsenik oranı bitkinin bulunduğu coğrafi konum, topraktaki arsenik miktarı ve çevresel etmene bağlı olarak farklılık gösterir (Yağmur ve Hancı, 2002).

İnorganik arsenik, kanserojen olarak bilinir ve cilt, akciğer, karaciğer ve mesane kanserine sebep olabilir. Düşük arsenik miktarları kırmızı ve beyaz kan hücrelerinde azalma, kalp ritminde bozukluk, el ve ayaklarda karıncalanma hissi, mide bulantısı ve kusmaya sebep olabilir (Hu, 2002; Martin ve Griswold, 2009; Mor ve ark. 2009).

Yüzey ve içme sularında yüksek düzeyde arsenik bulunması deri ve guatr kanserine sebep olmaktadır. İçme sularında 0,5-1,0 mg lt-1 As bulunması insanlarda akut zehirlenmelere sebep

olmaktadır.

1.2. Cıva (Hg)

Cıva, özgül ağırlığı 13,6 gr cm-3, atom numarası 80 olan kimyasal bir elementtir. Cıva doğal

olarak element formundadır ve normal sıcaklıkta sıvı olan tek metaldir, gümüşî renklidir. Sadece ısıtıldığı zaman değil, oda sıcaklığında da buharlaşır. Cıva buharı zehirlidir. Civanın kimyasal yapısı, zehirlilik derecesinin belirlenmesinde en önemli faktördür. Kolaylıkla çevrede ve hayvan dokularında oluşabilen metil-cıva zehirlilik yönünden büyük öneme sahiptir ve bu formlar cıvanın en zehirli formudur (Vural, 1993). Metil-cıva ve diğer sentetik ve organik cıva bileşikleri 20. yüzyılın başlarında tahıl tohumlarının mantarlara karşı korunması için kullanılmıştır. Daha sonra tüm dünyada alkil cıva bileşiklerinin tohumlarda kullanımı yasaklanmıştır.

Element, hava, su ve toprakta birkaç şekilde bulunur. Maden filizi olarak ve kömür, petrol gibi fosil yakıtlarda doğal olarak bulunur. Bunlar, elementel cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri şeklindedir (Bahçebaşı, 2011). Modern teknolojide cıva ve bileşenleri, tarım ilaçları, boya, kâğıt ve diğer sanayi kollarında yaygın olarak kullanılmaktadır.

(5)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 31

Diş dolguları için kullanılan amalgam, cıva içermektedir ve bu cıva yemeklerin ağızda çiğnenmesi ve sıcak veya asitli yiyeceklerin etkisiyle ağızda cıva buharı oluşturmaktadır (Pehlivan ve ark., 1993; Bahçebaşı, 2011). Gıda Sağlık Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından gıdalarda bulunabilecek en yüksek cıva miktarı 0,05 ppm (=mg kg-1) olarak belirlenmiştir.

Fosil yakıtların yanması, madencilik sektöründe cıva içeren kayaçların kırılması, katı atık depo sahalarından sızma, atık pillerin rastgele atılması, diş hekimliğinde kullanılan amalgam dolgular ve evde kullanılan cıva içeren aletlerin kırılması gibi insan faaliyetleri sonucunda yılda 20 000 ton cıva çevreye yayılmaktadır. Böylece, havada ve suda ki cıva oranları yükselmektedir. Kirlenmemiş yüzey sularında ölçülen cıva değeri 0.001 mg lt-1'den daha düşüktür. Ancak, cıva

kirliliğinin söz konusu olduğu sularda ölçülen cıva yoğunluğunun 0.03 mg lt-1 ve daha yüksek

olduğu görülmektedir (Gray, 2008).

1.3. Kadmiyum (Cd)

Atom numarası 48 olan kadiyumun, genelikle oksijen (kadmiyum oksit), klorin (kadmiyum klorit) veya sülfür (kadmiyum sülfat) gibi elementlerle birleşik halde bulunmaktadır. Toprakta belirlenen kadiyum yoğunluğunun genellikle 0,5 kg ha-1’dan az olduğu ve kadiyumun toksisite

etkisinin toprak çözeltisinde 0,1-1,0 mg lt-1 olduğu, ayrıca atık sularla sulama yapılan

topraklarda sınır değer 5-20 kg ha-1 alınması gerektiği ve düzenli olarak gübreleme yapılan

topraklarda süperfosfatlı gübreler kullanıldığında toksik etki edecek kadar birikimler olduğu bildirilmiştir (Haktanır, 1987; Lodenius 1989).

İnsan yaşamını etkileyen önemli kadmiyum kaynakları; sigara dumanı, rafine edilmiş yiyecek maddeleri, su boruları, kahve, çay, kömür yakılması, kabuklu deniz ürünleri, tohum aşamasında kullanılan gübreler ve endüstriyel üretim aşamalarında oluşan baca gazlarıdır. Endüstriyel olarak kadmiyum zehirlenmesi kaynak yapımı esnasında kullanılan alaşım bileşimleri, elektrokimyasal kaplamalar, kadmiyum içeren boyalar ve kadmiyumlu piller sebebiyledir. Önemli miktarda kadmiyum, gümüş kaynaklarda ve sprey boyalarda da kullanılmaktadır (Kahvecioğlu ve ark. 2004).

Besin değeri yüksek olan buğday, mısır, çeltik ve darı gibi çoğu bitki kökleri tarafından kolaylıkla alınan kadmiyum; bezelye, pancar ve marul gibi çapa bitkileri tarafından da alınmaktadır. Yoğun trafiğe sahip yol kenarlarına yakın tarım topraklarının çoğunda kadmiyum kapsamları yüksek çıkmaktadır (Kacar, 2009). Topraklara karışan kadmiyumun %54-58’nin fosforlu gübrelerden, %39-47’sinin atmosferden ve %2-5’nin kanalizasyon atıklarının kullanımından kaynaklanmakta; elementin topraktaki toplam miktarını değil, hareketliliği ve organik veya inorganik kompleksler halinde bulunması önemli olmaktadır (Alloway, 1990).

1.4. Krom (Cr)

Krom, doğada her yerde bulunan bir metal olup, havada >0,1 μg m-3 ve kirlenmemiş suda

ortalama 1 μg lt-1 bulunur. Vücutta insülin hareketini sağlayarak karbonhidrat, su ve protein

metabolizmasını etkiler. Pek çok toprakta iz miktarda (2-60 mg kg-1) bulunurken, kirlenmemiş

bazı topraklarda bu değer 4 g kg-1’a kadar çıkmaktadır.

Günümüzde özellikle alaşım elementi olarak kullanılmaktadır. Krom içeren minerallerin endüstriyel oksidasyonu ve fosil yakıtların, ağaç ve kâğıt ürünlerin yanması neticesinde doğada Cr oluşmaktadır (Kahvecioğlu ve ark. 2004).

Kromun, kayalardan ve topraktan suya, bitkilere, havaya ve tekrar toprağa olmak üzere doğal bir dönüşümü vardır. Ancak, yılda yaklaşık olarak 6700 ton krom bu çevrimden ayrılarak denize akar ve okyanus tabanında çökelir (Yaşar, 2008).

(6)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 32

Düşük seviyelerde kroma maruz kalındığında, deride irritasyon ve ülser meydana gelir. Uzun süreli maruz kalındığında böbreklerde ve karaciğerde hasara yol açabildiği gibi kan dolaşım sistemini ve sinir dokularını tahrip edebilir. Laboratuvar denemelerinde kromun kanserojen özelliği tespit edilmiştir ve kanserojen etki özellikle bronş sisteminde etkindir (Yaşar, 2008).

1.5. Bakır (Cu)

Bakır 1B geçiş grubu elementidir ve atom numarası 29'dur. Bakır elementinin toprakta bulunması gereken miktarı 0,1 mg kg-1 olarak bildirilmiştir (Yıldız, 2001). Bu element pil, akü,

lehim, petrol-boya sanayi, cam, elektrik kabloları, seramiklerin renklendirilmesi, boru ve kapların parlatılması ve insektisit sanayi gibi birçok alanda kullanılmaktadır (Martin ve Griswold 2009; Jarup 2003). Rafineri yakınlarındaki topraklarda bakır yoğunluğu 1000 mg kg-1 düzeyinde

belirlenmiştir (Vural, 1993).

Bakırın bitkiler ve canlılar üzerindeki etkisi, kimyasal formuna ve canlının büyüklüğüne göre değişir. Küçük ve basit yapılı canlılar için zehir özelliği gösterirken büyük canlılar için temel yapı bileşenidir. Bu nedenle bakır ve bileşikleri fungusit, biosit, anti bakteriyel madde ve böcek zehiri olarak tarım zararlılarına ve yumuşakçalara karşı yaygın olarak kullanılır.

Pestisidlerde yer alan bakır iyonları sağlık açısından çok tehlikelidir. Az miktarda bakır iyonu alınması vücudun bakır dengesini bozmakta, enzim aktivitesini engellemekte, karaciğer, beyin ve böbreklerin normal çalışmasını bozmaktadır. Ayrıca bakır iyonu bitkilerde uzun süre kalabilir. Örneğin; elma ağaçlarında giderek azalmakla birlikte 12 hafta varlığını sürdürdüğü belirlenmiştir (Sayılı ve Akman, 1994).

1.6. Nikel (Ni)

Atom numarası 28'dir. Toprakta eser element olarak bulunan nikel, demir ve alüminyum silikatların kristal örgüsünde yer almaktadır. Çoğunlukla sülfat ve oksitler halinde bulunan ve yerkabuğunda bulunma sıklığı açısından 24. sırada olan Nikelin ortalama yoğunluğu % 0,008’dir. Toprakta nikel miktarı 100 mg kg-1 değerini aştığı zaman toksik etki yapmaktadır (Yıldız, 2001).

Kadmiyum gibi pillerin ve akülerin yapımında, madeni parada, elektronik, çelik ve gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Ayrıca bitkisel yağların hidrojene edilmesinde katalizör olarak kullanılan nikel, en önemli kirletici kaynaklarından biridir.

Nikelin organik formu, inorganik formundan daha zehirleyicidir. Deriyi tahriş etmesinin yanında kalp-damar sistemine çok zararlı ve kanserojen bir metaldir. Zararlı etkilerine rağmen nikel ve tuzlarıyla zehirlenme nadir rastlanan bir vakadır (Kartal ve ark., 2004). Bununla beraber, nikel yüksek bitkiler için gerekli bir besin elementi olarak kabul edilmiştir.

1.7. Çinko (Zn)

Çinko, mavimsi açık gri renkte, kırılgan bir metaldir. Elementlerin periyodik tablosunda geçiş elementleri grubunda yer alır. Düşük kaynama sıcaklığı dikkat çekicidir. Çinko metali ve birçok bileşiği diğer ağır metallerle karşılaştırıldığında düşük zehirlilik etkisi gösterirler. Çinko tuzlarının toksikliği çinkodan daha fazla, yapısında bulunduğu bileşiğin anyonik kısmının toksikliğine bağlıdır. Örneğin; çinko kromatın (ZnCrO4) yüksek zehirleyici ve kanserojen özelliği Zn2+

yüzünden değil anyonik CrO42- bileşeni sebebiyledir (Habashi, 1997).

1.8. Kurşun (Pb)

Kurşun periyodik cetvelin 4. grubunda yer alan bir elementtir ve atom numarası 82, yer kabuğunda esas olarak sülfür mineralleri şeklinde bulunmakla birlikte birçok kayaç oluşturan mineralin yapısında (magmatik kökenli potasyum ve kalsiyum minerallerinde) yer almaktadır. Sedimenter kayaçlarda ve topraklarda bozunma ürünleri olarak sülfat, karbonat, fosfat, kromat

(7)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 33

ve vanadat bileşikleri halinde bulunmaktadır (Goldscmidt, 1970). Toprakların doğal kurşun içeriği anakaya ile oldukça ilişkili olması dolayısıyla kurşun türleri de bir topraktan diğerine değişiklik göstermektedir.

Toprakta toksik etki yapmayan kurşun miktarı 100 mg kg-1 olarak bildirilmiştir (Yıldız, 2001).

Kurşun ağır metaller arasında en az hareketliliğe sahip metaldir. Toprak çözeltisindeki düşük kurşun konsantrasyonları bunun göstergesidir. Kurşun toprağa çok çeşitli ve kompleks bileşikler halinde girdiğinden dolayı gösterdiği reaksiyonlar geniş alanlarda farklılıklar gösterebilmektedir (Kabata-Pendias, 2001).

Kurşun, yaklaşık 16 mg/kg konsantrasyonla yer kabuğunun doğal bir bileşenidir. Ancak, 1920’lerde kurşun bileşikleri (kurşun tetraetil) benzine ilave edilmeye başlanması kurşunun ekolojik sisteme yayılmasında önemli rol oynamıştır. Günümüzde kurşunsuz benzin kullanımı ile atmosfere kurşun yayınımı azalmakla birlikte, birincil metal üretim aşamasından atmosfere kurşun ve bileşiklerinin yayınımı devam etmektedir (Karaçağıl, 2013).

SONUÇ

Dünya nüfusunun hızla artmasına bağlı olarak insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için; sanayileşmenin artması ve sonucunda sanayi atıklarının ortaya çıkması, motorlu taşıtlar ve egzoz gazı salınımı, tarımsal alanlarda birim alandan daha fazla ürün alabilmek için kimyasal gübre ve ilaç kullanımın artması sonucunda topraklara ağır metaller girdisi artmaktadır.

Tarım topraklarına karışan ağır metallerin artması sonucunda ortamda fala miktarda bulunan bu metaller bitki bünyesine alınarak biriktirilmektedir. Canlıların beslenmesinde ve yaşamlarını sürdürebilmelerinde temel yapı taşı olan topraklarımızın istenmeyen durumlara maruz kalması tüm canlıları doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. kültür bitkisi olarak yetiştirilen ve canlılar tarafından tüketilen bitkiler tarafından alınarak biriktirilmekte ve bu bitkileri tüketen diğer canlılarda önemli hastalıklara neden olmaktadır.

Dünya nüfusunun artışına bağlı olarak gıda ihtiyacının da buna paralel olarak artması topraklarının değerini daha da artırmaktadır. Buna bağlı olarak tarım topraklarına gerekeni önemin daha da fazlasının verilmesi, sanayileşmesin bu alanların dışında kurulması, yerleşim yerlerinin bu alanlardan uzak da planlanması ve gerçekleştirilmesi, gereğinden fazla kimyasal gübre ve ilaç kullanılmaması bu alanların ağır metal kirliliğinden koruma yolarındandır.

Kaynaklar

Alloway, B.J., 1990. Heavy metals in soils, ed, Alloway B.J., John Wiley and Sons. Inc. New York. pp:101, 177.

Altınbaş, Ü., 2000. Toprak genetiği ve sınıflaması. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No: 540. Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova/İzmir.

Altınbaş, Ü., M. Çengel, H. Uysal, B. Okur, N. Okur, Y. Kurucu, S. Delibacak., 2008. Toprak Bilimi (Üçüncü Baskı). Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No: 557. İzmir.

Anonymous., 1993. Ontario wetland evaluation system. NEST Technical manual: TM-001, northern manual; TM-002, sothern manual. Ontario Ministry of Natural Resources, Northeast Science and Technology and Unit, South Porcupine.

Atilla, P., 2009. Mısırın Cr(VI) Biriktirme Kapasitesinin Araştırılması. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Adana, 65s.

Aydemir, O., M. Akgül, M.Y. Canbolat, A.A. Işıldar., 2001. Toprak Bilgisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No: 10, Ders Notu Yayın No: 1. Isparta.

(8)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 34 Bayçu, G., 1997. "Picea abies'te Kadmiyum Toksisitesi ve Köklerde Kadmiyum Birikimi" XIII. Ulusal Biyoloji Kongresi 17-20 Eylül 1996, İstanbul. Kongre Kitapçığı, Cilt:III, s:433-442.

Bear, F.E., 1965. Chemistry of the soil. Reinhold Publishing Corporation, New York.

Blaylock, M.J., J.W. Huang., 2000. Phytoextraction of Metals. In: Raskin, I. ve Ensley, B.D. (eds.), Phytoremediation of Toxic Metals: Using Plants to Clean-up the Environment. Wiley, New York, pp. 53- 70.

Brown, H. P., Welch, R. M. and Cary, E.E., 1987. Nickel: A Micronutrient Essential for Higher Plants. Plant Physiology, 85: 801-803.

Çepel, N., 1997. Toprak Kirliliği Erozyon ve Çevreye Verdiği Zararlar, TEMA Vakfı Yayınları, No: 14, İstanbul.

Dağhan, H., 2011. Doğal kaynaklarda ağır metal kirliliğinin insan sağlığı üzerine etkileri. MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 16(2):15-25.

Duffus, J.H., 2002. Heavy Metals a Meaningless Term? IUPAC Technical Report. Pure and Applied Chemistry, 74:793-807.

Duruibe, J.O., M.O.C. Ogwuegbu, J.N. Egwurugwu., 2007. Heavy Metal Pollution and Human Biotoxic Effects. International Journal of Physical Sciences, 2 (5):112-118.

Ertem, M., 2011. Itai Itai Hastalığı

Farr, D., 2009. Why heavy metals are a Hazard to your health?

Geiger, G., P. Federer, H. Sticher., 1993. “Reclamation of Heavy Metal Contamined Soils: Field Studies and Germination Experiments” Journal of Enviromental Quality, 22:(1) 201-207.

Goldschmidt, V.M., 1970. Geochemistry. Clarendon Press, Oxford/London.

Goyer, R.A., 1991. Toxic effects of metals. Pp. 623-680 in Casarett and Doull's Toxicology: The Basic Science of Poisons, 4th Ed., M.O. Amdur, editor; J. Doull, editor; and C.D. Klaassen, editor., eds. New York: Pergamon Press.

Gray, N. F., 2008. Drinking Water Quality: Problems and Solutions. Cambridge University Press; 2 edition (April 21, 2008).

Gür, N., A. Topdemir, Ö. Munzuroğlu, D. Çobanoğlu., 2004. Ağır Metal İyonlarının (Cu+2, Pb+2, Hg+2, Cd+2)

Clivia sp. Bitkisi Polenlerinin Çimlenmesi ve Tüp Büyümesi Üzerine Etkileri. F.Ü. Fen ve Matematik Bilimleri Dergisi, 16(2), 177-182.

Habashi F., 1997. Handbook of Extractive Metallurgy, 4, pp. 1985-2026, WILEY-VCH, Germany.

Haktanır, K., 1987. Toprak kirliliği ve bu konuda hazırlanacak yönetmelikler üzerine düşünceler, TÇSV Çalışma Grubu Raporu, s: 75.

Haktanır, K., S. Arcak., 1998. Çevre Kirliliği. Ankara Üniversitesi. Ziraat Fak. Toprak Bölümü, Ankara Üniversitesi. Yayın No: 1503, Ders Kitabı:457, Ankara.

Halilova, H.A., 1996. Mikroelementlerin biyojeokimyası ve çevredeki yeri. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı TOK Dergisi, Eylül-Ekim 1996. 52-56.

Halim, M., P. Conte, A. Piccolo., 2003. Potential Availability of Heavy Metals to Phytoextraction from Contaminated SoilsI by Exogenous Humic Substances. Chemosphere, 52, 265.

Harte, G., L. Lewis, D. Owen., 1991. Ethical investment and the corporate reporting function. Crit. Perspect. Accounting, 2: 227-253.

http://www.becomehealthynow.com/article/productshair/122

http://www.cevresagligi.org/cevre-sagligi/kutuphane/ii.-ulusal-cevre-hekimligi-kongresi/itai-itai-hastal.html

(9)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 35 http://www.cevresagligi.org/cevresagligi/kutuphane/ii.-ulusal-cevre-hekimligi-kongresi/minamata-hastal.html

http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi137/d137_4651.pdf http://www.ttb.org.tr/STED/sted0702/arsenik.pdf

Hu, H., 2002. Human health and heavy metals exposure. In: Life Support: The Environment and Human Health, Chapter 4, MIT pres.

Jarup, L., 2003. Hazards of Heavy Metal Contamination. British Medical Bulletin, 68:167- 182. Kacar, B., 2009. Toprak analizleri. 3. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık, s: 351,352,375.

Kacar, B., A.V. Katkat., 2015. Bitki Besleme, Nobel Yayınevi, 678 sayfa, 6. Baskı.

Kahvecioğlu, Ö., G. Kartal, A. Güven, S. Timur., 2004. Metallerin Çevresel Etkileri-I. TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Dergisi, Sayı: 136, 47-53.

Karaçağıl, D., 2013. İstanbul’da belirlenmiş sahil şeritlerinde toprak kalitesi ve ağır metal kirliliği. Bahçeşehir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, stanbul, s:9.

Kartal, G., A. Güven, Ö. Kahvecioğlu, S. Timur., 2004. Metallerin Çevresel Etkileri-II. TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Dergisi, Sayı: 137:46-531.

Lodenius, M., 1989. Heavy metals in the soil, interaction and long term changes, In: Szabolcs, (I. Edit), 1987, Ecological impact of Acidification. Budapest, p:131-136.

Long, X.X., X.E. Yang, W.Z. Ni., 2002. Current Status and Perspective on Phytoremediation of Heavy Metal Polluted Soils. Journal of Applied Ecology, 13, 757-762.

Marschner, H., 1995. Mineral nutrition of higher plants, Academic Pres, London.

Martin, S., W. Griswold., 2009. Human health effects of heavy metals. Environmental Science and Technology Briefs for citizens. Centre for Hazardous Substance Research, Kansas State University, Issue 15:1-6. http://www.engg.ksu.edu/CHSR/

Mclean, J.E., B.E. Bledsoe., 1992. Behavior of metals in soils. Ground Water Issue, EPA/540/S-92/018. Mor, F., Ö. Kurşun, N. Erdoğan., 2009. Effects of Heavy Metals Residues On Human Health. Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med. 28 (1): 59-65.

Paschke, M.W., A. Valdecantos, E.F. Redente., 2005. Manganese toxicity thresholds for restoration grass species. Environmental Pollution, 135:313-322.

Pehlivan, M., E. Pehlivan, M.A. Özler., 1993. İnsan sağlığı üzerine cıva ve cıva bileşiklerinin etkisi. Çevre Dergisi, Sayı 8: 33-35.

Peterson, P.J., 1993.“Plant Adaptation to Environmental Stress:Metal Pollution Tolerance” Fowden, L., Mansfield, T., Stoddart, J., Chapman&Hall, p:171-188.

Rowell, D.L., 1994. Soil siennce methods and applications, p: 309.

Samarghandi, M.R., J. Nouri, A.R. Mesdaghinia, A.H. Mahvi, S. Nasseri, F. Vaezi., 2007. Efficiency Removal of Phenol, Lead and Cadmium by Means of UV/TiO2/H2O2 Processes. International Journal of Environmental Science and Technology, 4, 19-25

Sayılı, M., Z. Akman., 1994. Tarımsal uygulamalar ve çevreye olan etkileri. Ekoloji 12, 28-32.

Schüürmann, G. and B. Markert: Ecotoxicology, ecological fundamentals, chemical exposure, and biological effects, John Wiley & Sons, Inc. and Spektrum Akademischer Verlag, pp. 900 (1998).

Stern, B.R., M. Solioz, D. Krewski, P. Aggett, T.C. Aw, S. Baker, K. Crump, M. Dourson, L. Haber, R. Hertzberg, C. Keen, B. Meek, L. Rudenko, R. Schoeny, W. Slob, T. Starr., 2007. Copper and human health: biochemistry, genetics, and strategies for modelling dose-response relationships. Journal of Toxicology and Environment Health B Crit Rev., Apr-May; 10(3): 157-222.

(10)

Proceedings Book of II. International Iğdır Symposium (IGDIRSEMP 2017, Iğdır, Turkey 36 Stresty, T.V.S., K.V. Madhava Rao., 1999. Ultrastructural alterations in response to zinc and nickel stress in the root cell of pigeonpea, Environ Exp Bot., 41, 3-13.

Sunlu, U., Ö. Egemen., 1998. Homa Dalyanı ve İzmir Körfezinin (Ege Denizi) Farklı Bölgelerindeki Kirlenme Durumu ile Bazı Ekonomik balık Türlerinde Ağır Metal Düzeylerinin Araştırılması. Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 15 (3-4): 241-261.

Şener, Ş., 2010. Ağır Metallerin Çevresel Etkileri. SDUGEO (Online: www.geo.sdu.edu.tr), e-dergisi (Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği), Yıl:1, Sayı 3:33-36, ISSN 1309-6656.

Vural, H., 1993. Ağır metal iyonlarının gıdalarda oluşturduğu kirlilikler. Çevre Dergisi, Sayı 8: 3-8. Yağmur, F., H. Hancı., 2002. Arsenik. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi (STED), 11(7):250- 251.

Yıldız, N., 2001. Toprak Kirletici Bazı Ağır Metallerin (Zn, Cu, Cd, Pb, Co ve Ni) Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 32 (2): 207-213 Erzurum.

Yıldız, N., 2004. Toprak ve Bitki Ekosistemindeki Ağır Metaller. ZT-531. Yüksek Lisans Ders Notları. Erzurum.

Zheljazkov, V.D., N.E. Nielsen., 1996. Effect of Heavy Metals on Peppermint and Commint. Plant and Soil. 178 (1): 59-66.

Şekil

Çizelge 1. Bazı elementlerin iyonik yarıçapları  (Goldschmidt, 1970; Altınbaş, 2000)  Si +  = 0,39 °A*  Na + = 0,98 °A Al 3+ = 0,57 °A  Ca 2+ = 1,06 °A Fe 2+ = 0,60 °A K + = 1,33 °A Mg 2+ = 0,78 °A O 2- = 1,40 °A Fe 2+ = 0,83 °A Ba 2+ = 1,43 °A *A=1/10000µ
Çizelge 4. Mutlak gerekli bitki besin elementleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Bitki Besin Maddeleri (Toprak Kimyasal Özellikleri) 11..

Katyon değişim kapasitesine toprak tekstürü ve organik madde miktarının etkisi.  Kil tipi aynı kalmak koşulu ile toprağın kil yüzdesi arttıkça

Dersin Amacı B,tki besin maddelerinin topraktan alınıp taşınması ile bitki besin maddeleinin noksanlık ve toksisistelerinin belilenmesini öğretmek. Dersin Süresi

Eğer herhangi bir gelişim faktörünün miktarı ürün miktarını sınırlandırıyor ise, noksanlığı söz konusu olan bu gelişim faktörü artırılmadığı sürece başka

Bunların bazıları büyüme ve gelişmeyi sağlayan zorunlu olan makro besin elementleri (Karbon, hidrojen, oksijen, azot, potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve

Bu çalışmadan elde edilen bulgular sonucunda; Ayvalık çeşidi zeytin ağaçlarında, meyve tutumundan hasat dönemine kadar geçen gelişme dönemlerinde, zeytin

kültüründe en önemli nokta sterilizasyon işlemleridir Sterilizasyon, sterilize edilecek yer ve materyale göre 3 kısımda değerlendirilebilir:. 1)Çalışma

Fitokrom üzerine yapılan çalışmalarda; morfogenez üzerinde kırmızı ışığın oluşturduğu etkilerin daha uzun dalga boylu kırmızı ötesi ışık ile geri