• Sonuç bulunamadı

Tevfik Fikret ile Mehmet Akif:İkisi de artık halkımıza mal oldu -6-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tevfik Fikret ile Mehmet Akif:İkisi de artık halkımıza mal oldu -6-"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TEVFİK FİKRET İLE MEHMET AKİF ŞÜUL4.\ K i RP AKİ L

ik isi de a rtık h a lk ım ıza m a l oldu

Kendisini duyarlığına bıraktığı zaman, değişik tam­ lamalarla yeni imgeler yarata­ bilen Fikret, bu tür şiirlerinde kullandığı öğelerin birbirleriyle ilişkilerindeki doğallığa özen göstermekle yetinir.

Bir de ses gücünü arar etki gücünü arttırmak için.

R ü şv et ve bayağılık

çetesi_______________

Amacı, orta tabakanın oku­ muş kesimini sarsmak, vicda­ nı ile baş başa bırakarak “ rüş­

vet ve bayağılık çetesi” olarak

nitelediği İttihat ve Terakki diktasına karşı uyandırmaktır.

Gerçeği ve duyarlığı, ses gü­ cüyle kaynaştırabildiği için ta­ bana en yakın kesimdeki in­ sanlara kadar ulaşan şiirlerin­ den Hân-ı Yağma’da bu özel­ likler açıkça görülür.

Bu şiirde İttihat ve Terakki iktidarının palazlandırdığı ye­ ni sınıfın yarattığı çıkar/yağma ahlakına karşı sözcüklerle bir “ protesto mitingi” düzenlemiş gibidir Fikret.

“ Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta, say:

Hasep, nesep, şeref, şatafat, oyun, düğün, konak, saray.. Bütün sizin efendiler konak, saray, gelin, alay,

Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay

Yiyin efendiler yiyin bu hân-ı iştiha sizin

Doyunca, tıksırınca, çatlayın­ caya kadar yiyin.”

dizeleriyle karşısında olduğu kesimin toplumsal özelliğini simgeleyen öğeleri belirtmiş sonra, “ zavallı memleketin” ,

“vücudunu, hayatım, ümidini, hayalini” bile verdiğini yaza­

rak gene yann umuduna tutun­ maya çalışmıştır.

“ Bu harmanın sonu gelir, ka­ pıştırın giderayak

Yarın bakarsınız söner bugün çatırdıyan ocak.

Bugünkü mideler kavi, bugün­ kü çorbalar sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın, kapış ka­ pış, çanak çanak,

Yiyin efendiler yiyin bu hâ­ nı iştiha sizin

Doyunca, tıksırınca, çatlayın­ caya kadar yiyin.”

“ TA R IH -t K A D İM "Nurullah A ta ç’a göre,Fikret'in

en büyük eseri 'Tarih-i Kadim'dir. Onu çocuklarımıza m ut­ laka okutmak, anlatmak lazımdır. Türk Edebiyatı 'nda o de­ rece fikirle inşa edilmiş bir manzume daha.göstermek kabil değildir.

Tevfik Fikret’in “ Özgür bir

toplum içinde özgür bireyler yetişmesine çalıştığım” belirten Nurullah Ataç, “ Tarih-i Kadîm” üzerine şu yargıyı sü­

rer ileriye:

“Fikret’in en büyük eseri

bence Tarih-i Kadîm” dir. Onu çocuklarımıza muhakkak okutmak, anlatmak, şerh et­ mek lazımdır. Türk Edebiya- tı’nda o derece fikirle dolu in­ şa edilmiş bir manzume daha göstermek kabil değildir.”

Fikret, bu uzun şiirin ilk bö­

lümünde “en güzel, en doğru

örnek diye geçmiş zamanı gösteren” tarih anlayışı ile alay

eder. Çünkü bu anlayış, “ge­

lecek günlerin geçmişten farkı yokmuş” kanısını yerleştirme­

ye çalışmakta, “biraz filozof,

biraz sırtlan” ve kötü çehresiy­

le “ bir hortlağa” benzemekte­ dir. Ölümün kol gezdiği savaş­ larda sürdürür varlığını. Onun için haklı yok, mızrak, yay, kı­ lıç, topuz, mancınık, top ve tü­ feğin simgelediği güçler vardır. Bu gücün yarattığı dünyayı şöyle çizer Fikret dizelerinde: “ Kahramanlık.. Esası kan, vahşet,

beldeler çiğne, ordular mahvet, kes, kopar, kır, sürükle, ez, yak, yık

Ne “ Aman!” bil ne “ Ah!” işit, ne “ Yazık!”

Geçtiğin yer ölüm, elem dol­ sun,

Ne ekinden eser, ne ot, ne yo­ sun, .

sönsün evler, sürünsün aileler kalmasın hırpalanmadık bir yer,

her ocak benzesin mezar taşına dam lar insin yetim lerin başına..

Bu ne vicdan/güdâz şenî’a, ne âr?

Yere geç satvetinle ey serdâr! her zafer bir harâbe, bir m ed f e n ,

ey cihangir, utan şu makbere- den.”

Daha sonra, “kan yiyen leş

kargaları” olarak nitelediği ci­

hangirlere “ Fikre artık yeter

tahakkümünüz...” diye sesle­

nir ve gelecek yüzyıllarda ger­ çek özgürlüğün yaratacağı bir dünyayı muştular. Ne savaş, ne zorbalığın kanlı zulmü var­ dır bu dünyada.. Ne efendi vardır, ne de kul..

Şiirin son bölümlerindeyse metafizik düşünüler karşısında evrensel gerçeği aramaya çalı­ şırken, kuşkunun “ gerçeği ay­

dınlatmak için” bir hak oldu­

ğunu yazar.

A raştırm acılar Fikret’in

“Tarih-i Kadîm”den sonra, in­

sana toplumsal varlığını göre­ rek yaklaştığında birleşmiş­ lerdir.

S o n u ç____________

Fikret de, Âkif de yanılgı­

ların kanla ödendiği bir dö­ nemde yaşamışlardı. İkisi de ülkeyi saran yangını, zavallılı­ ğı, umarsızlığı derinden duya­ rak acı çektiler. Toplumun dış yapısına yansıyan olumsuzluk­ ları görmek yetmedi onlara. Gerçeği aramaya çabaladılar.

Fikret, yalnızlığı içinde ka­

labalıktan kopmamıştı. Âkif,

Fikret ve Âkif,

yaşadıkları günlerin

pisliklerinden arınmış

bir insanlığın özlemini

çekiyorlardı. Zulme,

sahteciliğe,

kurumların, örgütlerin,

inançların içinde

barınmayı başaran

mikroplara

düşmandılar. Bu

yönleriyle dönemlerine

damgalarını bastılar.

zaman oldu kalabalık içindi* yalnızlığını duydu.

Fikret, Abdülhamid’in hafi- yelerine, İttihatçı zorbaların namlularına karşın “ hak bildi­

ği yolda yalnız” yürüdü. Âkif,

emperyalizmin silah gücüne boyun eğen divân-ı harplerin idam hükümlerine, Şeyhülis­ lâmların fetvâlarına karşın Kurtuluş Savaşı’na katıldı.

İkisi de yaşadıkları günlerin pisliklerinden arınmış bir in­ sanlığın özlemini çekiyorlardı. Zulme, sahteciliğe, kurumla- nn, örgütlerin, inançların için­ de barınmayı başaran mikrop­ lara düşmandılar.

İkisi de öfkelendikleri za­ man kalıplaşmış, kof değerler karşısında tepkilerini sonuna kadar koydular ortaya.

Demokratikleşme sancıları­ nı yeni yeni çekmeye başlayan bir toplumun yangından kur­ tulmasını istiyorlardı.

Bu yönleriyie damgalarını bastılar dönemlerine. Bu yön­ leriyle, yalnız edebiyatımızın değil, halkımızın da malı oldu­ lar.

Dünya görüşlerindeki ayrılık değiştirir mi bu gerçeği?!

Başlıca Kaynaklar:

M ehmet  k if Ersoy, Safahat, 1974 basımı (Haz. M . Ertuğm l ü ü zd ağ) Tevfik Fikret, Rübâb-ı Şikeste, 1962 basımı (H az. Fahri Uzun. (1984 ba­ sımı: H az. A sım Bezirci) Şükran kurdakul. Çağdaş Türk Edebiyatı - Meş­ rûtiyet D onem i, (1976) Tarık it.

Tunaya, İslamcılık Cereyanı (1962)

Yahya Kemal Bcyatk, Edebiyata Da­ ir, (1971). Seyit Kemal Karaalioğlu, Türk Edebiyatı Tarihi cilt 2, (1978).

B İ T T İ

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Somyada kımıltısız yatan ka­ fa ninenindi: «Padişahımız ikin di divanından sonra Belgrad’a dönmüştü. Odanın içinde bir boydan öbür boya konsol denli

Dolayısıyla ana çekirdekte ve ikincil çekirdek- te bir sızıntı olsa bile, binanın basıncı dış basınçtan daha düşük olduğu için hava sadece içeri sızar, dışa-

[r]

Bu şekilde elde edilen küple olmıyan indirgenmiş matris denklemlere tatbik edilecek ’’çevrimsel Chebyshev yarı iteratif” metodunun asimtotik yakınsama hızı

[r]

Çalışma sonucunda, (1) öğretmenlerinin okul müdürlerine güvenmelerinin; öğretmenlerin okul müdürünün, yeterli, etik davranan ve öğretmene destek davranışı

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Büşra GÖNENÇ SOLSUN‟un “Aksaray Üniversitesi

[r]