• Sonuç bulunamadı

'Taşkışla'yı terk etmeyeceğiz'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Taşkışla'yı terk etmeyeceğiz'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 H A Z İ R A N 1988

HABERLER

Öğretim üyeleri ve öğrenciler kararlı

‘Taşkışla’yı terk etm eyeceğiz’

‘Kendine özgü, insanı

saran bir gücü var bu

yapının. Bir katedralde

olduğu gibi, bir

melodi yayılıyor

çevreye. Bu uzun

koridorlarda tıpkı

Vatikan ya da

Louvre’da olduğu gibi

insanı saran, etkileyici

bir güç var. Sanki bu

galeride gençlere şu

çağrı yapılıyor: Sen bu

topluluğa katılma

şansına sahipsin.

Bunun değerini iyi

bili’ Alman mimarlık

dergisi Baumeister’in

1950 ağustosunda

yayımlanan sayısında

Prof. Bonatz işte böyle

ianımiiyordu

Taşkışla’yı.

CEM HAMULOĞLU

Ünlü Alman mimarlık dergisi

Baumeister’in 1950 ağustosunda yayımlanan sayısında, Taşkışla’nın

“okul” olarak restorasyonunu ger­ çekleştiren Prof. Bonatz şöyle ya­ zıyordu:

“Kendine özgü, insanı saran bir gücü var bu yapının. Bir katedral­ de olduğu gibi bir melodi yayılıyor çevreye...”

Ve ekliyordu:

“Bu uzun koridorlarda, tıpkı Vatikan ya da Louvre’da olduğu gi­ bi insanı saran, etkileyen bir güç var. Sanki bu galerilerde gençlere şu çağrı yapılıyor. ‘Sen bu toplu­ luğa katılma şansına sahipsin. Bu­ nun değerini iyi bil...”

Taşkışla’yı 1943-1950 yılları ara­ sında Prof. Emin Onatik ile birlik­ te “okul” olarak restore ederek bu­ günkü değerini almasında önemli bir paya sahip olan Prof. Bonatz’ın vurguladığı “ayrıcalık” bir “şans” olmaktan çıkarılıyor. Çünkü bu ayrıcalık eğer “otel” projesi gerçek­ leşirse, parayla satın alınabilecek. Ama belki de Taşkışla’dan geriye pek bir şey kalmayacağı için

“ayrıcalık” olmaktan da çıkacak. Türkiye’nin askerlik ve teknik eğitim tarihinin simgelerinden bi­ risi olan Taşkışla, 1983 yılının ma­ yıs ayında, “Aynen korunacak bi­

rinci sınıf tarihi eser olarak tescil”

edilmesine karşın şu günlerde

1

TAŞKIŞLA İŞLEVİNİ KAYBETMEDİ — İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Nezih Eldem Taşkışla’nın otel olma­ sına karşı çıkarken, “Bir tarihi yapı eğer fonksiyonlarını yitirmişse, topluma yeniden kazandırılmak için hayata katılmaksızın korunamaz. Ama Taşkışla anlamını ve işlevini kaybetmiş bir yapı değildir" diyor.

“otel” olma yolunda hızla ilerliyor. Ama tüm bu “hazırlıkların” ya­ pılmasına karşın gerek öğrenciler gerekse öğretim üyeleri Taşkışla1 yı kolay bırakmayacaklarını söylü­ yor. İTÜ Mimarlık Fakültesi öğre­ tim üyelerinden Erol

Kulaksızoğ-kadar herhangi bir yanıt alınama­ dı. Bizim tüm umudumuz, inancı­ mız şuradan kaynaklanıyor: Türki­ ye Taşkışla gibi bir yapıyı otel ya­ pacak kadar düşüncesiz olamaz. Bu yanlışın kesinlikle düzeltilmesi gerekir. Yapılan projenin gördüğü­

kûmdur. Basında çıkan yazılar da ihbar sayılmalıdır. Gerçek devlet adamları bu yanlışı düzeltme yo­ luna gitmelidirler.”

İTU Mimarlık Fakültesi 3. sınıf öğrencilerinden Oktay Murat ise Taşkışla’da okuyan öğrencilerin

Prof. Dr. Erol Kulaksızoglu:

Bizim tüm umudumuz

,

inancımız

şuradan kaynaklanıyor: Türkiye

Taşkışla gibi bir yapıyı otel yapacak

kadar düşüncesiz olamaz. Bu yanlışın

kesinlikle düzeltilmesi gerekir.

Taşkışla’nın otel olması yolunda alman

kararlar iptal edilmeye mahkûmdur.

Devlet adamları bu yanlışı düzeltme

yoluna gitmelidirler.

lu, “Önümüzdeki günlerde Taşkış- la’nın otel olmaması için gerekli yasal yollara k esin lik le girişilecektir” diyerek şunları söy­ lüyor:

“Tüm ilgililere, gereken resmi başvurular yapıldı. Ancak şu ana

m

^

müz kadarıyla tutar bir yanı yok. Zaten ‘aynen korunması gerekir’

şeklinde tescil edilen bir yapı otel yapılamaz. Çünkü ‘aynen koruma’

ile ‘otel’ teknik açıdan çelişir. Taş-

kışla’nın otel olması yolunda alı­ nan kararlar iptal edilmeye mah­

pek çoğunun Taşkışla’nın otel ol­ ma tehlikesine karşı duyarsız ol­ duklarından yakınıp “Bazı öğren­

ciler ‘veda partisi’ düzenlemeyi bile düşünüyor. H azırlıklara başladılar” diyerek şunları söylü­ yor:

“Taşkışla’dan öğrenciler çıkınca işçiler girecek. Şimdiden çalışma­ lara başladılar bile. Dersler yapı­ lırken iskelelerini kurdular. Biz olayın iç yüzünü biliyoruz. Öteki insanlara da anlatmak istiyoruz. Bunu duyurmâk için eylemlerimiz sürecektir. Taşkışla’yı terketmeye- ceğiz.”

İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Nezih Eldem ise Taşkışla’nın neden otel olamayaca­ ğını 3 ana başlık altında şöyle özetliyor:

“Birincisi kentten soyutlanmış kampus modeli özellikle Avrupa ülkelerinde tümüyle terk edilmiş bir yöntem. Çünkü kentte yaşayan­ lar ile üniversite arasında bir ko­ pukluk yaratıyor. İkincisi Taşkış- İa’nın otel olarak kullanılması yan­ lış. Bir tarihi yapı eğer fonksiyon­ larını yitirmişse, topluma yeniden kazandırılmak için, işlevsel ve an­ lamsal boyutu hayata katılmaksı­ zın korunamaz. Ama Taşkışla an­ lamını, işlevini kaybetmiş bir yapı değildir. Çok iyi kullanılmaktadır ve bu kullanım en rantabl olanıdır. Taşkışla’ya topluma dinamik bir katkısı varken, bir aktivite içindey­ ken el konulmak istenmektedir. Taşkışla Türkiye’nin geleceğine bü­ yük anlamsal katkılar yapmakta­ dır. Bunu ondan sökerek, toplu­ mun ve Türkiye’nin yararından al­ maya kimsenin hakkı yoktur. Üçüncüsü Taşkışla tüm verilerini yitirmeden otel olmaya uyum sağ­ layamaz. Tüm verilerini kaybetti­ ği zaman bile Taşkışla’dan güzel bir otel elde edilemez. Çünkü me­ kânları ne otel odası olacak kadar küçük ne de restoran gibi faaliyet­ lerde kullanılacak kadar büyüktür. Bu durum yapılan projeye de yan­ sıyor. 7 metrelik pencereler orta­ sından bölünerek parçalanıyor. Lobi, lokanta gibi mekânlar bina­ nın ön cephesine tamamen bitişik olacak şekilde planlanıyor...”

Peki Türkiye’nin en önemli mi­ marlık fakültelerinden birisinin tüm öğretim üyeleri “Taşkışla’nın

şartları otel olmaya elverişli değildir” yargısını verirken, projeyi hazırlayanların yaratı ne olacaktı? Taşkışla Otel Projesi’nin ortakla­ rından ESKA’ran projeden sorum­ lu yetkilisi Mazlum Alptekin, Taş- kışla içindeki ofisinden görüşme isteğimizi kabul etmeyerek şu ya­ nıtı verdi:

“Proje hakkında konuşmamızın daha sağlıklı olması için soruları­ nızı antetli kâğıtta yazılı olarak ve­ rin. Ben de size yazılı olarak cevap­ layayım.”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İl Azerbaycan'da Arkeoloji ve Etnografik Tedgigatların Yekunlarına Hesr Olunmuş Elmi Sessiyanın materialleri (1970 yılı'nda Azerbaycan'da arkeolojik ve etnografik

dimensions that contributes to achieve leadership by love related to the conduct of leader behavior towards dealings with subordinates from all psychological,

MADDE 510- Vekâlet veren, vekâletin gereği gibi ifası için vekilin yaptığı. giderleri ve verdiği

Rausc- hecker liderliğinde yürütülen bir diğer güncel çalışmaya göre ise doğuştan kör olan kişilerin görme duyusuyla ilgili be- yin bölgelerinin bazı

1914 yılında Harp Okulu’ndan mezun olan Boyar, 1930 - 1932 yılları arasında D G S A ’da Çallı İbrahim atölyesine devam etmiş ve çok sayıda devlet

Karşıki pasajın damındaki yüksek baca gene beyaz dumanlar savurma­ da; aşağıya kırağı gibi su habbecikleri yağdırmada.. Tekke sırasında, sucunun yanında­ ki

T T - Nâzım Hikmet tartışması K ÜLTÜR Bakanı İstemihan Talay'ın önerisiyle Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan Nâzım Hikmet'e vatandaşlığının iadesine ilişkin

Ramus dexter arteria celiaca’nın bir uzantısı olan arteria hepatica dextra’dan çıkan arteria duodenojejunalis’in duodenum ve jejunum’a uzandığı gözlendi (Şekil