• Sonuç bulunamadı

20. yılını kutlayan Yakup 2'nin geceyi noktalayan sloganı hiç değişmedi:Hadi beyler yay vaziyetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "20. yılını kutlayan Yakup 2'nin geceyi noktalayan sloganı hiç değişmedi:Hadi beyler yay vaziyetleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Albüm

A z iz Nesin'le görülen Yakup tabii ki konuklarıyla birlikte içti 4 0 yıla yakın zamandır. Şimdilerde böbrek problemi nedeniyle doktorun söylediği iki kadehe, iki-üç de kendi ekleyerek sınırda tutuyor! Karaciğer mi, idare ediyor! Aydın Emeç, Egemen Bostancı. Yakup'un bir zamanlar müdavimi olan iki ünlü, şimdi aramızda değil.

2'nin geceyi noktalayan sloganı hiç değişmedi

r yay vaziyetleri

Sağdan Sola Mehmed Kemal, Çetin Özbayrak ve Ferit Erkman.

Yıllar önce, İslam Ç upi'li, Demirtaş Ceyhun'lu, Aydın Emeç'li, Ecebar'ın sahibi Ece Aksoy'lu, Aydın Boysan'lı, Mehmed Kemal'li

tipik bir Yakup akşamı. Bazıları artık yok.

Bu arada, özel hayat mı dediniz? Beşik kertmesiyle evli Yakup, şimdi biri kendisiyle çalışan üç çocukları var. Ama bir de eş tarafına sormalı

meyhaneciliği. Çünkü Yakup şöyle anlatıyor: "Meyhanecinin işi nedir, gece yarısı gider eve. Hem dükkanı kapatınca hemen eve de gidilmez, eğlencemize giderdik gençken. Ne

derdik, falan yerin açılışı var! Ee iş icabı, oraları karıştırma..."

"Meyhaneye bir politika, bir kulüpçülük girmemeli" diyen Yakup,

"Ben politikaya girmedim hiç, ama futbol konuşmuşuzdur" diye devam ediyor. Kendisi koyu Beşiktaşlı da...

'lann başları. Asmalımescit'in gündüz de güneş görmeyen, geceleri iyice karanlık, rutubetli sokakları.

Konsomatristlerin topuklu, kabadayıların arkasına basılmış ayakkabılarının çıkardığı seslere

pavyonlardan yükselen efkarlı tıngırtılar

karışmakta. Sabahm beşine doğru çınlayan bir kadın kahkahasını, kafa göz patlatmakta olan erkek hırıltüan kesmekte. Asmalımescit'te "mazbut" bir hayat sürmek, normal saatlerde uykuya dalmak mümkün değilken. Yine de Maltah Levanten Mizzi'nin, The Levant Herald gazetesi tıkır tıkır orada basılır, İstanbul'un en süslü avizeleri oradaki antikacüarda satışa sunulurken... Rize'nin

Hemşin'inden 11 yaşında bir çocuk düşer Sofyalı Sokak'a. İlkokulu bitirir, babasını kaybeder etmez, amcası Refik'in meyhanesinde alır soluğu.

İşi yaylalara çıkanların erzağını hayvanlarıyla taşımak olduğu için, "katırcı" diye anılan Niyazi Arslan'm üç çocuğundan üçüncüsü olan Yakup, geceden kalma kokuların, "hanımlı ve bazen sazlı" diyen ilanların, hâlâ ayüamamışlann arasından yürür amcasının "dükkan"ma. Farkında mıdır, ünlü opera bestecisi Donizetti'nin kardeşi, Mızıka-i Hümayun'un kurucusu ve şefi Donizetti Paşa'nın evinin önünden de geçer zaman zaman. Amcasının dükkanı ise ayrı alemdir; başta şairler olmak üzere, sanatçı, gazeteci, aydm insanlarla dolu, küçücük bir meyhane. O meyhane, nasü Veysel Öngören'in bir şiirine mısra olduysa (Ferit'e söyle/ Akşam sekizde Refik'te olsun), Yakup da o küçücük yaşında koca şair Edip Cansever'in koca bir şiirine adını verecektir (Çağrılmayan Yakup). Kendi meyhanesini açmadan çok önce, henüz Refik'te komiyken... Bu yüzden çok sonraları, hatta Cansever dostu olduktan, "senin admı kullandım" dedikten de sonra haberi olacaktır bu şiirden. Ama o zamanlar, şair-gazeteci Refik Durbaş'ın deyişiyle, o kuşağın gençliğinin genç garsonu Yakup, çağrılmadan her masanın gözetmeni, jandarması, hatta karakoludur!

Köşede bir masa vardır; başta Edip Cansever ve Özdemir Asaf olmak üzere, şair, ressam taifesinin mekan tuttuğu. Altıncı Filo'nun İstanbul'u sık ziyaret ettiği günlerde ressam Kornet, bir

Amerikah'dan gaspettiği kep ile Refik'e girer, Can­ sever'in önünde selama durur. Yambaşmda da inzi­ bat olarak Yakup! Refik Durbaş’a göre Refik bir in­ san galerisidir; baş miman Refik Baha'ysa, yamba­ şmda Yakup hazırdır. Müjdat Gezen'in ağabeyi Nec­ det Abi, gündüzcülerdendir. Akşam oldu mu üşü­ mesi tutar. Soba da yürüyen bir katalitik! Necdet Abi, gündüz fazla oturduğundan, karanlık basınca meyhane içinde dolandıkça üşür, sırtım sobaya verir. Soba da yürüdüğünden, bir süre sonra kalayı basar: "Kim yürüttü sobayı kıçımdan lan!"

H e m KEMANCI, HEM AŞÇI

İşte o sobayı içerde dolaştıran Yakup, babasının yerine koyduğu amcasının tam 17 yıl işçiliğini ya­ par; "sigara al, küllüğü boşalt" komiliğinden mutfa­ ğa, bulaşığa, börek pişirmeye, soma garsonluğa, ar­ dından kasaya geçiş yapar. Ona göre, kimin neyi nasıl yeyip içtiğim bildiği ve istenmeden sunduğu için "çağrılmadan gelen" denmiştir kendisine. 1977 Marü'ıun başmda işçilikten patronluğa terfi eder. Aslında denizyollarına girmek üzeredir, ama tam girecekken amcası yeni yerine taşınıp depo olarak kullandığı eski meyhaneyi satmaya kalkınca... Yine ünlü aydınlatın müdavimi olduğu, bu kez kendi meyhanesini işletmektedir. Uç beş masa bir süre soma yetmez olur, yandaki kahvenin mal sahibiyle anlaşarak mekanı genişletir. Ancak dükkanın dolup taştığım gören malsahibi meyhaneciliğe özenince,

- L

istanbul Tünel'de artık kurum olmuş bir meyhane. Adının Yakup 2 olmasına bakıp, Yakup 1 'i merak edenler, merak ettikleriyle kalır, çünkü Yakup 1 yok, sadece Yakup Arslan'm önceki mekanı oldu tarihte. Adı Yakup'tu. O Yakup ki, daha amcasının

meyhanesinde işçiyken, ünlü şair Edip Cansever'in "Çağrılmayan Yakup" şiirine adını verdi. O kadar mı, dünyada kaç meyhane için konçerto yazıldı? Yakup Arslan'm, daha 11 yaşındayken, amcasına ait Refik Meyhanesi'nde başlayan meyhanecilik serüveni 40'ına merdiven dayadı. Ama o şimdilerde kendi mekanı Yakup 2'nin 20. yılını kutluyor.

Kutlanan ciddi bir tarih sözkonusu: Müdavimler daha çok kültür, sanat, medya dünyasının ünlüleri. Muhabbetler Türkiye'yi kurtarmaktan en berbat erkek geyiğine kadar geniş bir yelpazede. Söylenen şiirin, şarkının, anlatılan fıkranın, belleklere kayıtlı anının haddi hesabı yok. Tüketilen rakı miktarı deseniz, yerküreyi baştan sona beş kez yıkayıp paklar herhalde. Orası Yakup'un yeri; The Levant Herald gazetesinin mürekkebi kurumamış sayfalarından, N il Lokantası'nın ünlü köftesinden, Bekir Sa z'ın ara nağmelerinden geçip bugüne gelen ve asla

çağrılmayan Yakup'un yeri. Bu arada 20. yıl, tarihten bir sürprizle zenginleşiyor: Önümüzdeki günlerde Yakup müdavimlerini terasında da ağırlamaya başlayacak.

■ Emel ARMUTÇU

Asmalımescit Caddesi'ndeki şimdiki yerine taşınır. Bundan tam 20 yıl önce, 22 Nisan 1982'de. Bir kısmı 1940'a kadar Madam Margrite ve AvusturyalI eşi aşçı VViemer'in işlettiği Viyana Lokantası olan, 1941'den sonra Rudolph Fischer'le Refik Arslan'm birlikte Nü Lokantası yaptığı, bir ara da Bekir Saz olan mekandır burası. Yıllar içinde genişleyecek, rahat oturmayla 100-110 kişilik bugünkü halini alacaktır.

E nTEL MEKANI DEĞİL

20 yü boyunca, Ali Rıza Kardüz'ün deyişiyle rakının kitabının her gece yeniden yazüdığı Yakup 2'den kimler gelip kimler geçmez ki... Yazmakla bitmez liste, Aziz Nesin'den İlhan Berk'e, Aydm Emeç'ten Çetin Özbayrak'a, Murat Belge'den Mehmed Kemal'e, Haşan Pulur'a, Güngör Uras'a uzanır. Çoğu da müdavim olur yülarca; ama P Dergisi yayın yönetmeni Celal Uster'e göre "çok kişi Yakup'u son yılların o salakça deyişiyle 'entel'lerin devam ettiği bir yer sanır, oysa orada çok değişik kesimlerden insanlar birbirlerine değip çarpmadan biraraya gelir", bunun sim da Yakup'tadır. Artık bir kurumdur Yakup; 20 yıldır değişmeyen geniş yuvarlak masalarıyla, duvarlarındaki lambriler, fotoğraflar, resimler, gazete küpürleriyle, ızgara muska böreği, mantarı ve karidesi, yaprak ciğeriyle.

Ama söz konusu olan bir meyhaneyse, en önemlisi muhabbetler değü midir? Celal Üster, bir meyhanede konuşulanların en önemli özelliğindi, kağıda dökülmemesi, uçup gitmesi, çoğunun sonradan hatırlanmaması olduğunu söyler. Ya da herkese göre değişik biçimlerde hatırlanması. Yakup'ta ise ona göre, herkes hem kendisidir, hem bütünün bir parçası. Onun Yakup'tan tanıdığı en renkli kişüerden biri aşçıbaşı İlyas'tır (Kefeli). Artık yoktur ya, çok keyifli akşamlarda masanın üstünde keman çaldığı çoktur. Öğlenleri Tünel'de bir dükkanda dönercüik de yapan İlyas Usta, aynı zamanda birçok ressamı kıskandıracak kadar iyi desen çizen, geç saatlerde nefis alaturka söyleyen biridir. Üster '80'lerin ünlü 6-8 masasma

değinmeden geçmez: "Gazetecüer Aydm Emeç, Çetin Özbayrak, grafik sanatçısı ve matbaacı Ferit Erkman, mimar ve matbaacı Selçuk Batur ve daha ender olmakla birlikte tiyatro sanatçısı Cüneyt Türel ve avukat Aydü Kurtkaya'dan oluşan ama

akşamına göre değişik katılımlarla büyüyen ve küçülen bir masa (Yuvarlak masaya herkes sığar). Aydm ve Çetin artık hayatta değüler. Ferit ve Selçuk uzun yülardır gelmiyor. Aslında bu masada evli olanlar saat sekizde kalkıp giderdi. Gerçi Çetin de evliydi ama biz ikimiz kalırdık. Bence bu masanın en çekici yanı, en ciddi konularla en ciddiyetsiz konulann içiçe ve içtenlikle konuşulabilmesiydi."

Y ü r ü y e n p a v u ry a la r

Ve bir başka ünlü masada yaşananlar: Murat Belge, bir akşam önce Balık Pazarı'na uğrayıp alışveriş yapar, sonra da bir tek atmak için Yakup'a gelir. Masası bir süre sonra kalabalıklaşır, Belge de "kısa metraj" içkisini uzattıkça uzatır. Alışveriş torbası da masanm altında. Bir süre sonra masanın altından tıkırtüar duyulur. Eğilip bakanlar ne görsün: Belge'nin Balık Pazarı'ndan aldığı pavuryalar torbayı delmiş, dolanıyor! Belge de kızar, "madem torbanızdan çıktınız,

pişirileceksiniz!" Masalarda bu ve benzeri olaylar yaşanırken Yakup Arslan, elinden düşürmediği tespihi ile jandarmalığını sürdürecek, bu arada her masada bir duble derken, günlük rakı tüketimini iki şişeye vardıracaktır. Şu sıralar biraz azaltmış, günde sekiz dubleyle sınırlamaktadır ama ne kadar içerse içsin, kapanış saatini hiç unutmaz. En popüler sözlerinden biri, gece meyhaneyi boşaltmak için kullandığı "Hadi beyler, yay vaziyetleredir. "Hadi yaylanm"m bu kibar versiyonunu, bir yılbaşı promosyonu olarak çakmaklara bile yazdırmıştır.

Refik Durbaş'a göre, Yakup nasü bir zamanlar Refik Meyhanesinin gözbebeğiyse "Doktor" da Yakup 2'nin gözbebeğidir. Gözleri artık iyice görmediği için bir yıl önce emekli olan bu emektar garsonun admı kimse bilmez (Ali Rıza Kaya), hatta kendi bile! Şimdiki aşçı Cemal Usta, barmen Uğur, diğer garsonlar Sanh, Mehmet, hepsini tanımıştır çalışanların ama çoğunun adım bilemez, çünkü hepsinin de adı Yakup'tur, çağrılsa da çağnimasa da. "Yakup işte." Şiirleri söyledik ama konçertoyu da unutmamak gerekir; bir de konçerto

bestelenmiştir Yakup 2 adma, şaka değü. 1989'da birkaç ayını İstanbul'da geçiren Alman besteci Detlef Glanert, Yakup'taki havaya öyle bayümıştır ki, ülkesine dönünce Yakup 2 Konçertosu besteler. Parça Berlin'de seslendirilir. Arular mı? Kimbilir kaç cüt oluşturur. Ama "söylemem" diyor Yakup Arslan: "Her gün bir anıdır burada, yazmaya zaman var daha."

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Elde edilen son sonuçlar Ay’ın güney kutbu civarındaki, güneş ışığı alan Clavius Krateri’nde su buzu olduğunu doğruluyor.. Clavius Krateri’nde su olduğunu gösteren

Ve sanatçının pek bilinmeyen bir özelliğini açığa vurur: Picasso, İlk eserlerinde, İnsanların duygularını İfade etmeye çalışmış ve klasik sadeliğe

200 metre kadar yüksekliği varsa da, denize Çamlıca gibi uzak olmadığından, göze daha yüksek gibi görünür.. Ağaçları, suyu, manzarası ve ziyaret- gâhı

ber bir yeri olan sanatkâr Istanbul- da doğmuştur. Müzisyen bir aileye mensup bulunuşu, pek tabiî olarak daha çocukluk yaşlarında onun da aynı mevzua merak

Bu çalışmada, genel anestezi altında sol taraf endoskopik sinüs cerrahisi yapılırken, hastanın sağ gözünde pro- pitozis gelişen ve anesteziden uyandırılma sonrası göz

Yahya Kemal gibi bir türlü kitap haline getiremediği şiir­ lerini sonunda bu yakınlarda Yeditepe yayınları arasında bas­ tırmıştı.. Huzur adlı romanından

Konunun yanındaki rakamlar, makalenin ilk sayfa numarasını göstermektedir.. Türkçe / Turkish English

Yüzyılın düşünürü Noam Chomsky’nin aydın sorumluluğuna dair fikirlerinin ve yorumlarının Hatay yerel basınının gelişimi bağlamında ve 150’likler boyutun- da