T T
M illiyet
I .... .M-. ■ ' ... ... “ ' **"■— ' '
-“iii rlyj^lâ m,ija yat ı
Osm anlı-Türk sana tındaki yeni akımlar, onaltıncı yüzyıl ortala rında Nakkaşhane’de ( İs ta n b u l) k e n d is in i göstermeye başlar. Bu yeni akımlar imparator luğun karmaşık fakat etkin yapısında olduğu gibi karmaşıktır. Bu ye ni gelişimlerin ancak son zamanlarda yapılan incelemeler sonucunda tam anlamı ile kavran masına yol açmıştır. Ayrıca XVI. yüzyılın Türk mimarisi, Mimar Koca Sinan’ın olgun tar zında yapılan anıtlarıyla yeni bo yutla r kazan maktadır.
OsmanlIların tarihî el yazması eserleri, Islâm minyatür tarihine olan tüm Türk katkıları ara sında en eşsiz ve ori jinallerini oluşturur, ilk olgun örneklerini de 1558’de Süleymanna- me’de vermiştir. Yüzvı- lın başlarında Azerbay can’dan OsmanlI baş kentine göç eden res samlar, ilk yetenekli öğ renci kuşaklarını yetiş tirmişlerdir. Aynı yüz yılda Şeyh Hamdullah tarafından daha önce kurulan Türk hattat oku lu, en yüksek gelişim düzeyine Ahmet Kara- hisarî ve Molla Ha- san’ın kişiliklerinde yü- celmiştir.
Bu çağda Türk sera mik sanatında da hat sanatına paralel geliş meler olagelmekteydi. 1550'de OsmanlI İmpa ratorluğumun İznik ve diğer merkezlerde çalı şan yetenekli seramik ustaları, o zamana ka dar bilinen tekniklerden yeni ve çok üstün bir teknik geliştirmişlerdi. Mavi beyaz boyamadan saf beyaz slip üzerin deki sır altına birçok rengin işlenebileceği bir tekniğe ulaşan İznik se ramikleri yüzyılın
orta-K oca Sinan
bu cam ii
1559
yılında
bitirm işti
• STANBUL’unI
Tahtakale semtinde, birçok İs tanbullunun de ğil yerini bil mek, gidip görmüş ol mak, adını bile duyma dığı sanat şaheseri bir cami vardır. Rüstem Pa şa Camii. Rüstem Paşa, Kanuni Sultan Süley man’ın sadrazamı olarak ömrünün son yıllarına doğru Tahtakale’de ken e d i adına bir cami yapıl-masTnı istemiştir. Bu olay 1560 yıllarına rast lar. Rüstem Paşa yaşa mı boyunca cim riliği ile tanınmış bir kişi olmak la beraber kendi adını taşıyan bu caminin ya pımında hiçbir masraf tan kaçınmamıştır. Ca minin mimarı, Süley- maniye Camii’nin mi marı ünlü Koca Sinan’ dır. Koca Sinan bu camii 1559 yılında bitir miştir. Kendi camiinin süslem esini Rüstem Paşa, Türk sanat tarihi nin en değerli, en gör kemli çini süsleme ör neklerinin elde edilmesi için büyük harcamalar da bulunmuştur.
Üzülerek belirtm ek gerekir ki, yüzyıllar Rüs tem Paşa C a m ii’ nin süslemelerini de etkile miştir. Çinilerin çoğu bugün ilk yerleştirildik leri gibi durmuyorlar. Daha önce yapılan ona- rımlar orijinal kaplama ların birçoğunun kay bolmasına yol açmıştır. Buna rağmen mevcut çinilerin dikkatli bir in celemesi caminin, Türk sanat gelişiminde bir dönüm noktası oluştu ran bir dönemde yapıl dığını gösterir. Rüstem Paşa Camii’nin çinile rinde Osmanlı-Türk se ramik süsleme sanatın da ilk kez yeni bir stilin başladığı göıülür.
larına doğru ve yüzyılın ikinci yarısında ünlü Türk kırmızısını ve Türk seramiklerini ortaya ko yacak olan deneme dö nemini geçirmekteydi. Aynı sıralarda serami ğin saf beyaz zemini ile ressamların ve nakkaş- hane hattatlarının kul landığı beyaz kâğıt üze rindeki paralellik, divan ressamlarının dikkatini çekti. Büyük OsmanlI resimciliğinin seramik üzerindeki ilk örnekleri verilmeye başlandı.
Rüstem Paşa bu sa natsal buluşlar ortamın da camiini yaptırmaya karar vermişti. Bu yüz yılın tüm el sanatlarında O sm anlIların doruğa çıktıklarını görürüz. El sanatları bu çağda çe şitli boyutlar kazanmış tır. Türk minyatür sa natındaki bu yüzyılın en o lg u n y a p ıtla rın d a n '‘Hünername” de bu aşa mayı en iyi biçimde iz le y e b ilir iz . C a m in in süslemelerinin incelen mesinden Türk sanat tarihinde yeni bir geli şim dönemini açıklığa kavuşturabiliyoruz. Rüstem Paşa Camii’nin yapımına kadar Türk sa natında, bu yapıda bu lunan desen çeşidinin sergilendiği hiçbir süs leme programı yoktur. Gerçekten de Rüstem Paşa Camii çinileri, sa ray atölyelerinden usta bir ressamın gözetimi altında çalışan çeşitli desinatörler arasındaki bir yarışmayı canlandı rır.
Bu usta ressam cami s ü s le m e le r in in en önemli bölümünü ken disine ayırmıştır. Cami nin mihrabında, gele neksel yazı ve kitap tezhibi konusunda ye tişkin bir baş ressamın emeğini görürüz. Kul
lanılan desenler, muha fazakâr ve kitap sana tının inceliklerini taşır. Sanatkâr yeni kırmızı rengi kullanmakta te reddüt etmiş, bir yazı tezhibinde altın varak kullanacağı yerde, az miktarlarda kırmızı kul lanmıştır. Mihrabın kişi üzerinde uyandırdığı genel kanı Türk sanatı nın 16. yüzyılın ilk yarı sına özgü geleneklerin deki şekillerin mavi, be yaz, parlak, kırmızı ve simetrik dizilişleridir.
Bu sanatkârın sanat tutkusu ne olursa olsun zevkini genç sanat1'* - lara empoze edecek bir kişiliğe sahip değildi. Caminin seramik desen projesinde kendisiyle birlikte en az altı genç desinatör çalışmıştır ve bu desinatörlerin zevk ve tercihleri birbirlerin den oldukça değişikti. Örneğin bu genç sanat kârlardan biri Şah Kuli’- nin öğrencisi idi, dev ejder albüm resimlerin de yer alan ve daha sonra nakkaşhanede moda haline gelen “ rüz gârda savrulan yaprak lar” motifini ustasından almış ve bu desenleri büyük bir hünerle, ben zer kare çinilerden olu şan bir (tekrarlanan) pa- tern’e uygulamıştır. Bu desenlerdeki d e rin lik , hareket ve heyecan, Türk seramik sanatında köklü bir gelişme idi. Cami süsleme çalışma larına nezaret eden yaşlı usta, bunları görür gör mez yüksek dehayı far- ketmiş, hareketli çini panolarına caminin her iki tarafından göze çar pan bir yerde yer ver miştir. Tekrarlanmış de senlerde saz yaprakları nın ilk kullanımı yüz yılın geriye kalan kıs mında Türk seramik sa natında tekrar tekrar yansıdığı görülür.
|
M illiyet
Tİiirlyl^lâ
, * I $ <t Kapı çinilerindenR ü stern
Paşa 'm n
1500 yıllarında Saray Bosna’ya yakın bir köycfe doğan Rüstem Paşa, kölelikten gelerek çeşitli görevlerde yetiştikten sonra vezir olmuş, Kanunî Sultan Süleyman’ın teveccühünü kazanarak onun Hürrem Sul- tan’dan doğan kızı Mihrimah Sultan ile evlenmiş, damatlığa layık görülmüştür. Sarayda kendisini istemeyenler, evlenme sini engellemek için onun cüzzamlı ol duğunu ileri sürdüler. Saray başhekiminin muayenesi ve gömleğinde bulunan bit, bunun doğru olmadığını gösterdi. “ Talihi yaver olanın kehlesi bile işe yarar” diye bir vecize bundan doğmuştur. Rüstem Paşa bundan sonra sadrazamlığa kadar yüksel miştir. Bu zamanda Osmanlı İmparator luğu en parlak devrini yaşıyordu. Asayiş o kadar yerinde idi ki, en uzak sınırlarda bile bir köy, hatta bir ev dahi yağma edilmemiştir. Devletin gelirleri de alabildi ğine çoğalmıştır. Şehzade Mustafa'nın öldürülmesinden sonra bununla ilgili ola rak sadaretten uzaklaştın İmiş, yerine
1553’-de Kara Ahmet Paşa getirilm iştir. Fakat iki yıl sonra Kara Ahmet Paşa’yı öldürterek yeniden sadrazam olmuş, sadrazamlığı 1561 temmuzundaki ölümüne kadar devam etmiştir. Bu ikinci sadaretinde camiye başlamış olmalıdır. Rüstem Paşa çok hasis olup para ve servet toplamak onda ruhî bir hastalık halinde idi. Uzun sadaret yılla rında bu düşkünlüğü yüzünden işi rüşvetle mevki satmaya kadar götürmüş, inanılmaz bir servet toplamıştır. Öldüğü zaman emlâk ve servet olarak, 815 çiftlik, 476 değirmen, 1700 köle, 2900 at, 1100 deve, 5000 kat elbise, 100 gümüşlü, 500 altın murassa eğer, 130 çift altın üzengi, 2000 zırh, 760 murassa kılınç, 1000 gümüşlü mızrak, 800 Kurân-ı Kerim, 5000 çeşitli yazma eser, 78000 duka altım, on bir milyon iki yüz bin akçe değerinde mücevher, iki milyon duka altını değerinde nakit akçe bırakmıştır. Servetinin bir kısmı ile sağlığında birçok cami, han, hamam, medrese, imaret, kütüphane gibi eserler yaptırmıştır.
Mihrap çinilerinden
Saz desenleri Rüstem Paşa Camii süslemele rinde ilerici yenilikler den bazılarını temsil ediyorsa da bunların dı şında geleneksel de ol salar başka başka de senler bulunabilir. On- altıcı yüzyılın ilk yarı sında yaygın bir uygu lama da diagonal si metri eksenli çiniler ola rak, dörtlü gruplar ha linde duvar üzerinde ter tiplemekti. Bu gelenek sel desenler Rüstem Paşa Camii’nin muhtelif yerlerinde görülür.
Öte yandan Rüstem Paşa çinileri Türk stilize çiçe kle rin in seramik yapı süslemede ilk or taya çıkışını ve bu cami süslem elerindeki bol bol kullanılan lale, ka ranfil ve diğer çiçek motifleri, yetenekli genç sanatkârlardan bazıları nın orijinal katkılarını temsil etmektedir. Her
yarışmanın kazananları olacağı gibi kaybeden leri de olacağı olağan dır. Sanatkârlardan biri kırmızı rengin hemen hemen hiç kullanılma dığı Çin bulut motifle rini içeren çizgi desen ler yanlısı idi. Desenleri daha sonraki sanatkâr lar tarafından tamamen unutulduğu anlaşılan bu çiniler camiin arka galerisindeki yüksek bir yere konmuştur.
Rüstem Paşa desen yarışmasında en başarı lı eserler arasında, cami takviyelerinden ikisinde yerleştirilmiş çiçekli de senler bulunur. Genç sanatkârlar çiçek de senlerini çeşitli tarzlar da kullanmışlardır. Ba zen diğer kompozisyon lara küçük bir çeşni katmak, bazen de cami deki kapı ve pencereler arasındaki dar panolar arasında yükselen iri çiçekler olarak.
Giriş kapısı detay
m
* v/: $*■■■• '1
i- €
ı ı ı' i ı i r , ■ . , . M. ; . . . —
Tİi rlyİ^lâ ıif $ a ıja l i
(T ü rk julsün $ a ııa t ı
87
Rüstem Paşa Camil’- nin süslemeleri arasın da belki en büyük eser, evvelce yapının ana av lusunun iki yanını sı nırlayan ve mavi zemin üzerinde çiçek açan ağaçları gösteren iki büyük panodur. Önemli bir gerçektir ki Rüstem Paşa Camii’nin önce OsmanlI yapılarında kullanılan çini desenle rin tekrarına ve çinilerin kendi boyutlarına uyan küçük tekrarlanmış mo d ü lle rin kullanım ına münhasır kalmıştır. Çok sayıda çiniden oluşan
büyük bir panoyu, üzeri büyük ve asimetrik bir çeşit albüm resimlerinin çok renkli işlenebileceği dev bir kâğıt parçası olarak düşlemeleri Rüs tem Paşa’nın revak pa nolarını süsleyen genç sanatkârların büyük bir yeniliğidir. Bu nedenle, bir cami süslemesi ilk kez, yüzeyi yönünden düşünülm em iş, daha çok, ötesinde işlenen görüntünün görünebile ceği bir pencere olarak düşünülmüştür. Böyle- ce çinilerin boyutları önemini yitirm iştir. Söz
konusu olan bu sanat kâr, her avlunun iki tarafından olmak üzere bu resimlerden iki pano yapmıştır. Bugün bun lardan yalnız biri yerin- dedir ve diğerine ait olan birkaç çini camiin başka yerlerinde bulun maktadır.
Çiniler üzerindeki bu resim lerin yapım cısı Türk sanatının büyük devrimcilerinden biridir. Daha önce bir yazı tez hibinde ve bir cami mihrabı üzerine küçük boyutta yapılmış mavi zemin üzerine çiçek açan bir ağaç resmi fikrini almış ve daha önce görülmemiş bir ölçüde b ü yütm üştür. Doruğu hemen belli ol mayan ve eksenini keş fetmesi zor olan bir kemer altında büyük bir ağaç görülmekte ve bu ağaç her çeşit b ü y ü l^
lükte çiçekler taşınn<3îfl?H ve önceki eserleri görül mesi olanaksız biryapım özgürlüğü arzetmekte- dir. Mavi zemin geniş, yumuşak bir fırça ile yapılmış gibi fırça izle rini taşımakta, dal ve çiçek şekillerini yansı tan tüy gibi yumuşak bir izlenim verm ektedir. Sanatkâr kuşkusuz Kur’- an’da tarif edilen Cen net Bahçelerini tasvir etmekteydi.
Böylece Rüstem Paşa Camii’nin mimari deko rasyonu, M üslüm anın sonsuzlukta bir yer bul masına yardım eden duanın amacını pekiş tirmeye hizmet etmek tedir.
Rüstem Paşa Camii oldukça karmaşık bir yapıdır. Birkaç sayfa m im arisind e ki önem li yenilikleri ve çini süsle melerini açıklamaya yetmekten uzaktır. Fa kat Rüstem Paşa Ca m ii’nin çini süslemeleri nin Osmanlı-Türk sanat tarihinde yeni bir çığır açtığı açıkça görülür. Bunu izleyen yıllarda klasik stilin doğmasına ve daha sonraki yüzyıl larda ise gelecek Türk sanatkârlarına bir meşa le ve esin kaynağı ol mayı sürdürmüştür.
»
-88
-rr-' i
m 1
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha To ros Arşivi