SANAT
• ZEYNEP ORAL
aktüalite
BİRKAÇ SATIRDA
ÖLÜMÜNÜN 30. YILINDA
B
UGÜN kasım ayının ilk pazarı... Bundan otuz yıl önce yine bir kasım günü, Türk şiirinin kilometre taşla rından birini, Orhan Veli’yi yitirdik. 1950 yılının 14 kasım gecesi Orhan Veli, cebinde yalnızca 2 8 kuruş, gönlünde, yüreğinde k o caman bir sevda, geride yüzlerce şiir bıra karak , topu topuna 36 yaşında öldü ... Gelin bu pazar sabahı da bu büyük ozanın dünya sında bir gezinti yeçıkalım:İLK ŞİİRLER
“Çocuk gönlüm kaygılardan azade, Yüzlerde nur, ekinlerde bereket, At üstünde mor kaküllü şehzade; Unutmaya başladığım Memleket. Şakağımda annemin sıcak dizi, Kulağımda falcı kadının sözü, Göl başında padişahın üç kızı, Alaylarla Kaf dağına hareket.”
Orhan Veli ilk şiirlerinde (1936-1937) bir masal dünyasına götürdü bizi. “ Aydınlık dünyaların peşinde” , “ Saadet dolu dünyalara” , “ Ufkunda mavi bulutların u- çuştuğu dağlar ülkesine” çeker bizi. Ama bu masaliar dünaysında, çocukluk anıları, düşler, özlemlerle dolu dünyada bile hep
hüzünlüdür:
“ Devri tamam oklu pervanenin Gökten hır beklediğim kalmadı Tükendi artık içimde tadı
Yıldızlı küreler düşünmenin.”
der. Yaşamı boyunca bu mahzunluk, bu hüzün Orhan Veli’nin kişiliğinden ayrılma yacaktır... Evet bu ilk şiirlerinin masal ülkesinde, kısa bir süre eski şiir dünyasıyla başbaşa bıraka bizi. Sonra...
Sonra kendisi bir sahilden çözülür gider, açar yelkenini... Ama: “ Gemliğe d o ğ ru/Denizi göreceksin /Sakın şaşırma.” diye uyarmaktan geri kalmaz.
GARİP
Bu uyanlardan sonra, gerçekten, yepyeni, taptaze, şaşırtıcı, bir dünyadayız- dır artık. Zavallı Robenson ıssız adasından kurtulmuştur.
‘ Tek insan hallerinden, çok insan halle rine doğru, bütün insanların hallerine d o ğ ru” yol alınır Orhan Veli'nin şiirlerinde bundan böyle... “ Yeni bir zevke ancak yeni yollarla, yeni araçlarla varılır" der. Yeni yollara varmak için de kendini, kendinden linden değiştiren şiirler yazacaktır, tikin, “ Garip” karşılanacaktır, elbet ki bu yeni yolcu. Tıpkı bu yolculuğu onunla paylaşan iki arkadaşı, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat gibi. Ama çok kısa zamanda, alışılıverilir, cana yakın bulunur. Çünkü o, içimizden biri, sen, ben, o, biziz’dir.
KOSKOCA
ANLATAN
ŞAİR
Türk şiirinin temellerini
değiştiren Orhan Veli,
14 kasım 1950'de, cebinde
28 kuruş, gönlünde
kocaman bir sevda, geride
yüzlerce şiir bırakarak,
36 yaşında öldü
Orhan Veli Kanık gençlik yıllarınca
... işte çıktığı anda kıyametler koparan “ Garip” şiir kitabından seçmeler:öncekini yıkmak zorundadır. Eski şiirlere meydan okuyan, tüm kalıpları yıkan, gide rek şirde, ölçü, uyak, imge ve tasvirleri yok eden, birkaç satırda koskoca bir öykü anlatan, yalın,dolaysız,dolambaçsız, geniş kitlelere yönelen, kısaca şiir yapısını teme-
“ Ktabe-i Seng-i'M ezar” adlı şiiri: “ Hiç bir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi;
BİR ÖYKÜ
Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allalnn adını. Günahkâr da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.”
Bak sen, bak sen şu i şe, hiç nasır üzerine şir yazıldığı görülmüş müydü şimdiye dek ... Orhan Veli çılgın mıdır nedir? Çılgın dır da belki. Ama ne güzel bir çılgın. En çok en çok da güzel havalar çıldırtır onu:
“ Beni bu güzel havalar mahvetti. Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada âşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum
i-İir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti.
ÖTEKİ KİTAPLARI
“ Garip ’ ’ adlı kitabı, “ Vazgeçemediğim” , “ Destan Gibi” , “ Yenisi” adlı kitapları iz ler. İnsan sevgisi, yaşama sevinci, dünya sevgisini oluk ohık şiirlerine aktarır Orhan Veli: “ Deh eder insanı bu dünya;/Bu gece bu yıldızlar bu koku,/Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç’tiiye başlar “ Vazgeçe mediğim” kitabma... Ancak tüm sevgile rinde (ister bir kenti, İstanbul’u, ya da yöreyi, ister sokaktaki adamı, ister ytire- ğindekti kadını sevsin) hüzün, mahsunluk bırakmaz yakasım;
“ İstanbul’da Boğaziçi’nde Bir fakir Orhan Veli’yim; Veli'nin oğluyum. Tarifsiz kederler içinde.”
diyen Orlian Veli, en çok, özlemlerin, ayrı lıkların , yalnızlıkların hüznünü sonsuz bir duyarlılıkla dile getirir: "Bir tren sesi du y maya göreyim, iki gözüm, iki çeşme” ... (Tren Sesi Şiiri’nden). Ya da “ Baka kalırım giden geminin ardından; / Atamam kendi mi denize, dünya güzel/ Serde erkeklik, var, ağlıyamam.” ... (Ayrılış şiiri) Başka nasıl anlatılabilinir ki ayrılış, şu üç satır dan gayri...
Yolculuklara, gidişlere tutkundur Orhan Veli. Ama öyle uzak bilmediği yerlere de ğil, Bildiği, yaşadığı, sevdiği, insanlarını tanıdığı yerlere yapılan yolculuklara... Yine de sormaktan kendini alamaz: “ Ne var ki yolcu hıkta/Her sefer ağlatır beni,/Ben ki yalnızım bu dünyada?" (Yolçuluk şiirin den).
An la tama maktan, iletememekten
rur hep,ama her bir duygusunu, düşüncesi ni, düşünü, duyarlılığını, mantığıyla öyle bir anlatır, en çarpıcı bir biçimde okura ö y le bir anlatır ki şaşarsınız: Derdini anlat mak için, “ Bilmezdim şarkılarını bu kadar güzel/Kelimelerinse kifayetsiz olduğu nu,/Bu derde düşmeden önce”
(Anlatamı-C
m şiirinden İdesedd' Değil "d iy e yineler: “ Değil” şiiri:Bilmem İd nasıl anlatsam ;
Nasıl, nasıl size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası d ese m ... Değil!
Ekmek parası desem d e ğ il... Değil!
Bir dert k i ... Dayanılır şey d eğil.”
İçkiyi sever Orhan Veli. Ama başkaların dan daha çok değil. Ya da başkalarının içti ğinden pek de fazla içmez. Neidense önceleri pirlerinekarşı tavır alanlar, içkiciliğinin de
propagandasını yapmışlardır bol bol. Bak mayın bakmayın, “ Eskileralıyorum,/Alıp ahp yıldız yapıyorum /... /Şiir yazıyo-rum/Şiir yazıp eskiler alıyorum /Eskiler v e rip musikiler alıyorum /Bir de rakı şişesinde halik olsam” dediğine... O, içkiyi de güzel havaları sevdiği gibi sever:
“ İçkiye benzer bir şey var bu havalarda, Kötü ediyor insanı k ö tü ...
Hele bir de haa-etük oldu mu serde, Sevdiğin başka yerde
Sen başka yerde;
Dertli ediyor insanı dertli.
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda. Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.
Orhan Veli’nin bir iki satırla koskoca ö y küler dile getirdiğini belirtmiştim: “ Ne atom bombası /Ne Londra konferansı/Bir elinde cımbız/Bir elinde ayna/Umurunda mı dünya”dan daha güzel bir örnek göste rilebilir mi buna. Ya da “ Uzanıp yatıver- miş, sere serpe” diye başlayan “ Olmaz
Vazgeçilmez dostlarından Salt Falk'le...
ki/Böyle de yatılmaz k i” diye biten “ Sereserpe” adlı şiirindeki gibi...
Ama bu noktada belki de en güzel örnek “ Vatan İçin "şiiri: “ Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük;/Kimimiz nutuk söyledik.” Buraya geldik mi duralım biraz:
TOPLUMSAL ŞİİRLER
Orhan Veli, şiir yapısını değiştirirken, kendi de değişecektir. Giderek insanın de ğişmesiyle yetinmeyecek, dünyanın de ğiştirilmesi uğruna da çaba gösterecektir. Neden mi dersiniz? Çünkü: “ Bak! Dünya renkler içinde!/Bu güze! dünya içinde/Se vin sevinebi lirsen /insanlığın haline kar şı./Durmadan işleyen saatlerde /Dişli diş liye karşı/Dişlilerin arasında,/Güçsüz güç- lüye karşı.”
Parklar, koltuk meyhaneleri... Biraz yalnızlık, biraz hüzün.
Daha önceki pirlerinde toplumsal endişelerinin ipuçlarını veren Orhan Veli, yaşarken ya yanlanan son pir kitabı “ Karşı” da (1949) bu düşüncenin somut örneğini verecektir. Ve düşünce alanından eylem alanına geçmek için de 1950’nin ilk ayın dan, ölümüne dek, 28 sayı “ Yaprak” adlı yarı edebf, yarı siyasî bir dergi çıkartacak tır. “Bu düzen böyle mi gidecek?/Pireler filleri yutacak, /Yedi nüfuslu haneye/Uç buçuk tayın yetecek?” diye soran ozan, düzendeki sözde özgürlük ve eptlik kav ramlarım da şöyle eleştirir:
“Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, buhıt bedava; Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava, Otomobillerin dışı. Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava. Peynir ekmek değil am a, Acı su bedava.
Kelle fiyatına hürriyet. Esirlik bedava.
Bedava yaşıyoruz bedava.’ *
Orhan Veli bir akşam Ankara’da beledi yenin açtırdığı bir çukura düşmüştü. B a şından yaralanmıştı. Birkaç gün sonra İstanbul’a geldi. Başı ağrıyordu. 15 kasım günü yığıldı kaldı. Hemen hastaneye g ötü rüldü . Hani çok içiyordu ya ondan, alkol teşhisiyle tedaviye almdı. Oysa Orhan Veli beyin kanaması geçiri yordu. O gece öldü. Cebinden, Türk pirinin temellerini değişti- ren,üreten, ha bire üreten ozanın cebinden 28kuruş çıktı. Yaşamı boyunca parasızlık tan müthiş çekmişti, ölümünden sonra yayınlanan şiiri gibi: durumu şuydu: “ Cep delik cepken delik/Yen delik kaftan de lik/Don delik mintan delik/Kevgir misin be kardeşlik.”
Dünyayı, insanları, yaşamı çok, hem de korkunç sevmişti. Son, son şürterinin birin de “ Biliyorum, kolay değil yaşa m ak,/.../Yaşam ak kolay değil ya kardeş ler,/ölm ek de değil/K olay değil bu dünya dan ayrılmak.” diyordu. Ve bu müthiş sev diği dünyadan bundan 30 yıl önce ayrıl dığında, 36 yaşındaydı Orhan Veli.
17
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi