• Sonuç bulunamadı

Yeni Symposium Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni Symposium Dergisi"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GİRİŞ

Âile terapisinin kuruldu-¤u 1950’lerde psikiyatride psikodinamik yaklafl›m ege-men oldu¤undan, özgül has-tal›klara tan› konulmas› psi-kiyatristler taraf›ndan kabul görmemekteydi. Tan› koy-mak hastalar›n psikodinamik çat›flmalar›n›n belirlenmesi ve tedavi edilmesi hedefin-den uzaklafl›lmas› olarak de-¤erlendiriliyordu. Ancak bu arada bâz› klinisyen ve te-orisyenlere göre psikozlarda-ki zor sorunlar› anlamak ve bafla ç›kmak için psikanalitik çerçeve yetersizdi. 1960’la-r›n baflla1960’la-r›nda de¤iflim iki farkl› uçtan gelir ve her ikisi de âile terapisi ya da psikana-liz ile ba¤lant›l› de¤ildir. Bunlardan biri psikofarma-koloji ve biyolojik psikiyatri iken, di¤eri toplumsal ruh sa¤l›¤› hareketidir. Âile tera-pisi psikanaliz ile toplumsal

ruh sa¤l›¤› aras›ndan ortaya ç›kar (Broderick ve Schrader 1981). Öte yandan, 1960’lar›n sonlar›na do¤ru epidemiyolojik çal›flmalar mevcut tan›lar›n gü-venilmezli¤ini ortaya ç›kar›nca, yeni farmakoterapö-tik ajanlar›n denenmesi için daha güvenilir tan›lar gerekli oldu. Bu süreçte al›nan yol 1980’de DSM-III’ün (American Psychiatric Association 1980) ya-y›nlanmas› ile belirginleflti. Oysa, kendini yeni göste-ren âile terapisi alan›nda 1960 ile 1980 aras›nda psi-kiyatrik tan›lara hiç önem verilmedi. Âile terapisiyle ilgili teoriler daha çok psikiyatri d›fl›ndaki ruh sa¤l›¤› çal›flanlar›nca gelifltiriliyordu. Psikiyatrik tan›lar bâ-zen âile terapisinden uzaklaflma olarak yorumland›, daha s›k olarak ise etiketleyici veya indirgeyici olarak görüldü. DSM’nin kullan›m›, hastan›n içinde bulun-du¤u ba¤lam› dikkate almamas› nedeniyle, âile yöne-limli terapistlerce s›n›rl› bulundu (Strong 1993). Bü-tün bunlar, âile terapisinin klinik psikiyatriden belli ölçülerde uzak kalmas›na neden oldu. Ama, bir

yan-dan da, psikiyatri içinde de hastalar› âileleri içinde ele alman›n gereklili¤i yo¤un biçimde hissediliyor-du. 1986’dan itibâren nihâyet âile yönelimli terapist-ler de DSM-IV (American Psychiatric Association 1994) gelifltirilirken âileyle ilgili tan›lar›n yine ihmâl edilebilece¤ini, hattâ tamamen göz ard› edilebilece-¤ini fark ederek, bir araya geldiler. Psikiyatriyi Gelifl-tirme Grubu - Âile Komitesi (Committee on the Fa-mily of the Group for the Advancement of Psychiatry - GAP) oluflturan âile psikiyatristleri, iliflkisel tan›larla ilgili sorunlar› ve bunlar› nas›l DSM sistemi ile ba¤-daflt›rabileceklerini belirlemeye çal›flt›lar (Kaslow 1993). Bu oluflum, âile ve evlilikteki ifllev bozuklukla-r›n› tan›mlayan tan›lar› ayr›flt›rmak, iliflkisel tan› kav-ram›n› yerlefltirmek ve Eksen V’de yer alan ‹fllevselli-¤in Genel De¤erlendirilmesi gibi bir de¤erlendirme ölçe¤i gelifltirmeyi hedefliyordu.

‹liflki ‹fllevselli¤inin Genel De¤erlendirilmesi Öl-çe¤i (‹‹GDÖ) için âile yönelimli klinisyenlerce en

Â

Â

Verda Tüzer*, Erol Göka**

The CONTRIBUTION of FAMILY THERAPY to CLINICAL PSYCHIATRY: PSYCHIATRIC APPROACH to the

FAMILY in PSYCHIATRIC DISORDERS ABSTRACT

The distinctly separate line of development followed by psychotherapies, compared to clinical psychiatry, is among the important problem areas of contemporary psychiatry. This difficulty is particularly significant for family therapy, which was included in clinical psychiatry only recently, by the advent of DSM-IV. Nevertheless, all clinical psychiatry practitioners know that the patients should be taken as a whole with their families in or-der help them better, and include the families in their practice somehow. Relationship between clinical psychiatry and family therapy and contributions of family therapy to clini-cal psychiatry will be examined in this article, in context of one of the schools of family therapy, namely systemic family therapy.

Keywords: systemic family therapy, psychoeducation, relationship problems

* Ankara Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Psikiyatri Uzman›, Baflasistan

** Doçent, Ankara Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Klinik fiefi / 0.312.3103030 / 5316 - E-posta: erolgoka@hotmail.com

‹‹L

LE

E T

TE

ER

RA

AP

P‹‹S

S‹‹N

N‹‹N

N K

KL

L‹‹N

N‹‹K

K

P

PS

S‹‹K

K‹‹Y

YA

AT

TR

R‹‹Y

YE

E K

KA

AT

TK

KIIS

SII

P

PS

S‹‹K

K‹‹Y

YA

AT

TR

R‹‹K

K H

HA

AS

ST

TA

AL

LIIK

KL

LA

AR

RD

DA

A Â

‹‹L

LE

EY

YE

E Y

YA

AK

KL

LA

Afi

fiIIM

M v

ve

e

U

UY

YG

GU

UL

LA

AM

MA

A

ÖZET

Psikoterapilerin klinik psikiyatriden ayr› bir geliflim çizgisi izlemesi ça¤dafl psikiyatrinin önemli sorun alanlar›ndan biridir. Bu zorluk klinik psikiyatri içine ancak çok yak›nlarda DSM-IV ile birlikte resmen giren âile terapisiyle ilgili olarak özellikle belirgindir. Oysa, tüm klinik psikiyatri uygulamac›lar› hastaya yard›mc› olabilmek için onu âilesiyle birlikte ele al-mak gerekti¤ini iyi bilmekte ve bir biçimde çal›flmalar›nda âileye yer vermektedirler. Bu yaz›da, âile terapisinin bir ekolü olan sistemik âile terapisi ba¤lam›nda âile terapisinin kli-nik psikiyatriyle iliflkileri ve katk›lar› ele al›nacakt›r.

(2)

fazla bilinen üç modelden yararlan›lmaktad›r. Bunlar Beavers Sistemler Modeli (Beavers ve Hampson 1993), Olson Modeli (Olson ve ark. 1983, Olson 1993) ve McMaster Âile Modeli (Epstein ve Bishop 1981, Epstein ve ark. 1993)’dir. Her üç modelde de yer alan ortak boyutlar seçilerek ölçe¤e yerlefltiril-mifltir. Bunlar:

1. SSoorruunn ççöözzmmee: Hem gündelik ve rutin hem de s›ra d›fl› ve stresli durumlarda sorunlar hakk›n-da konuflabilme ve çözüm üretebilme beceri-leri ve faâliyeti; duruma uygun bir flekilde bir di¤eriyle sözel ve sözel olmayan bir flekilde ile-tiflim kurma ve çat›flma giderme yetene¤i. 2. OOrrggaanniizzaassyyoonn:: Kültürel normlar ba¤lam›nda,

bireysel gereksinimlere, ortak beklentilere ve de¤iflen koflullara yan›t olacak flekilde rolleri de¤ifltirme ve sürdürme yetene¤i; otorite, güç ve sorumlulu¤un ak›fl›n› sa¤lama ve uyarlama yetene¤i.

3. DDuuyygguussaall oorrttaamm:: Duygular›n niteli¤i ve da¤›l›-m›; ba¤lanma/ba¤l›l›k, flefkat ve empatinin karfl›l›kl›l›¤›; sayg› ve önemseme; duygulara karfl›l›k verme ve ifâde etme; de¤erleri paylafl-ma; role uygun cinsel ifllev.

Bu boyutlar de¤erlendirilirken yaflam döngüsü ödevleri ve kültürel geleneklerin de göz önünde bu-lundurulmas› gerekti¤i vurgulan›r. ‹‹GDÖ’nin geçer-lilik ve güvenilirli¤ine iliflkin çal›flmalar da âile ifllev-selli¤ini ölçmede yararl› bir araç oldu¤unu gösterin-ce, psikiyatri tarihinde ilk kez âile terapistlerince ge-lifltirilen bir ampirik bilgi sa¤lama arac› resmi s›n›f-land›rman›n içinde yer alm›fl oldu (Dausch ve ark. 1996, Yingling ve ark. 1998). Böylece DSM-IV (1994)’de ‹‹GDÖ’nin yer almas› ile ilk kez iliflki boyu-tu DSM sisteminde gündemine geliyordu. Bu önemli ad›m›n yan›s›ra, âile yönelimli yaklafl›mlar›n flizofre-nide relaps oranlar›n› anlaml› düzeyde düflürdü¤ünü gösteren araflt›rma sonuçlar› üzerine hem âile terapi-si hem de pterapi-sikiyatri alan›nda ortak bir süreç olufltur-ma çabalar› h›z kazand› (Leff ve ark. 1985, Halford ve ark. 1991, Montero 1999).

fiimdi, s›ras›yla, önce âile terapisinin bir ekolü olan sistemik âile terapisinin temel yaklafl›mlar›n› ta-n›tacak, sonra da sistemik âile terapisinin klinik uy-gulamalara katk›lar› üzerinde duraca¤›z.

ÂİLEYE VE HASTALIKLARA SİSTEMİK YAKLAŞIM

Sistemik âile terapisi okulu 1958’de flizofreni be-lirtileri gösteren üyeleri olan âilelerdeki iletiflim sü-reçlerini araflt›ran Palo Alto grubundan BBaatteessoonn’un görüfllerinden etkilenmifltir. Bateson, VVoonn BBeerrtta a--llaannffffyy’nin ggeenneell ssiisstteemmlleerr tteeoorriissii ve WWeeiinneerr’’in ssiibbe err--n

neettiikk ile ilgili kavramlar›n› âile sistemlerine uyarla-m›flt›r. Öte yandan, 1967’de Milan’da kurulan Âile Ça-l›flmalar› Enstitüsü (Selvini-Palazzoli, Boscolo, Prata, Cecchin) hhoommeeoossttaazziiss üzerine odaklan›r. ‹zleyen y›l-larda ppaarraaddookkss--kkaarrflfl››ppaarraaddookkss,, öörrüünnttüü vvee eennffoorrmma

ass--y

yoonn ile ilgili kavramlar üzerinden çal›flmalar›, Hoff-man, Penn ve Tomm’un da katk›lar› ile sistemik / Mi-lan Okulu’nun ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›flt›r. MiMi-lan grubunun âile görüflmelerinde öne ç›kan üç temel il-kesi ddöönnggüüsseelllliikk, vvaarrssaayy››mm oolluuflflttuurrmmaa ve nnööttrraalliitteedir. Yap›salc› bir yaklafl›mla, “zihnin sosyal oldu¤u”, yâni mutlak gerçeklikten çok gerçekli¤in göreceli oldu¤u ve anlam›n, ba¤lam ve iliflkiler yoluyla ortaya ç›kaca-¤› öne sürülür. Yukar›daki üç ilkeye ssttrraatteejjii oolluuflflttu urr--m

maan›n eklenmesi ile müdahale süreci belirlenir. ‹na-nç sistemi döngüsel ve reflektif sorular, paradoksik müdahaleler ve ritüeller arac›l›¤› ile sorgulan›r. Böy-lece model klinisyene âileye olumlu bir aç›dan, taraf-s›z bir duruflla bakmas› için f›rsat sa¤lar (Hayes 1991).

Âile üyeleri aras›ndaki karfl›l›kl› iliflkiye odakla-nan âile sistemleri yaklafl›m› psikiyatri ve psikotera-pinin pek çok alan›nda etkili olmufltur. Psikiyatrik ve t›bbî hastal›klar›n fliddetini azaltmada sistemik yakla-fl›m›n gücü klinisyenlerce takdir edilmeye bafllam›fl-t›r. Yirmi y›ld›r süren araflt›rmalar›n meta analizi fli-zofreni, depresyon, sa¤l›k sorunlar›, davran›fl bozuk-luklar› ve evlilik sorunlar›n›n tedavisinde evlilik ve âile yaklafl›mlar›n›n olumlu etkilerini göstermifltir (Pinsof ve Wynne 1995). Âileye yönelik müdahaleler psikiyatri hastâne yat›fllar›n›n s›kl›¤›n› azaltabilir. Hastâne ortam›nda edinilen ifllevlerin geliflimini ce-saretlendirebilir. Âilenin deste¤i uzun, karmafl›k, bâ-zen de yetersiz tedavilerin önlenmesine yard›m ede-bilir. Bu yaklafl›ma göre amaç k›sa tedavilerin vurgu-lanmas›, âilenin yetkinli¤inin artmas› ve terapiste ba-¤›ml›l›¤›n azalmas›d›r (Perlmutter 1996).

Ciddî bir hastal›kla âilenin bafla ç›kma ve uyum gösterme çabalar›n› tan›mlarken ilk ad›m, sâdece hasta üzerine odaklanmak yerine, hastal›ktan psiko-sosyal olarak etkilenen herkesi içeren bir model olufl-turmakt›r. ‹kinci ad›m ise hastal›k, hasta üye ve âile aras›ndaki karfl›l›kl› etkileflimleri normatif bir çer-çevede tan›mlamakt›r. Son olarak, normâl âilelerin sorunsuz olaca¤› düflüncesi yerini tüm âilelerin zor-luklarla karfl›laflabilece¤i düflüncesine b›rakmal›d›r (Walsh 1998).

Ciddî hastal›klar için normâl bir çerçeve olufltu-rulmas›nda yaflam döngüsünün ele al›nmas› uygun bir yoldur. Hastal›klar› geliflimsel bir ba¤lamda ince-lerken birbirinin içine geçmifl olan hastal›k, birey ve âilenin yaflam döngüsü süreçlerini anlamak gerekti¤i aç›kt›r (Rolland 1994). Bu üç sürecin ortak özellikle-ri, hepsinin evreleri olmas› ve yaflam yap›s› olufltur-ma / sürdürme dönemleri ile yaflam yap›s› de¤ifltirme (geçifl) dönemlerinin birbirini takip etmesidir. Ya-flam döngüsünde, ayr›ca, âile ba¤l›l›¤›n›n yüksek ve düflük oldu¤u dönemler vard›r. Bu dönemlerin özel-li¤ine göre ortaya ç›kan hastal›klara farkl› yan›tlar oluflur.

Sistemik bak›fl aç›s›na göre, tan›yla birlikte âilenin yaflam döngüsünün evresini ve tüm âile üyelerinin bireysel geliflim evrelerini bilmek önem tafl›r.

(3)

Sistem-deki her üyenin di¤erlerini ve di¤erlerinin de onu et-kilemesini anlam›na gelen döngüsellik ilkesi âileye uyguland›¤›nda sorun bireylere atfedilmez; kifliler aras›ndaki iliflkilerle ba¤lant›l› olarak görülür. Dolay›-s›yla sorun veya belirtinin, âile de¤iflimlere veya âile yaflam döngüsündeki geçifl dönemlerine gereken uyarlamay› yapamad›¤›nda görüldü¤üne inan›l›r. Bu de¤iflimlere evlilik, çocuk sâhibi olma, boflanma, ölüm, göç, okul veya ifl de¤iflikli¤i, hastal›k, kaza gibi örnekler verilebilir. Bu gibi de¤ifliklikler yeni kural-lar veya âile yap›s› ile ilgili yeni anlaflmakural-lar› gerektire-bilir.

Tüm sistemlerde oldu¤u gibi, âile sisteminin de dalgalanmalar ve de¤iflime yan›t olarak kendini dü-zenleyece¤i, dengeyi koruyaca¤›, yâni homeostazisi gerçeklefltirece¤i varsay›l›r. Bâzen bir üye dengeyi yeniden kurmak ad›na daha fazla yük al›rken di¤eri-ninki azal›r (negatif geri-bildirim) veya üyelerden bi-rindeki küçük bir sapmaya, di¤erleri de ayn› yönde abart›l› yan›tlar verirler (pozitif geri-bildirim). Pozitif geri-bildirim her zaman y›k›c› bir süreç de¤ildir. Ter-sine, küçük bir de¤ifliklik, üyelerin bu de¤iflikli¤i kabûlü ve ilerletmesi ile tedavi sürecinin önemli bir itici gücü hâline gelebilir. Amaç belirtiyi azaltmak ve âilenin stresini yat›flt›rmakt›r. ‹letiflim, sorun çözme ve bireysel otonominin kazan›lmas› ve sürdürülmesi gibi di¤er hedeflere ulafl›rken, terapistin rolü de¤ifli-mi sa¤layan bir araç olmakt›r; bu nedenle yönlendiri-ci ve aktiftir (Hayes 1991). Âile terapisiyle ilgili bu te-orik amaçlar, klinik uygulamayla birlefltirildi¤inde daha fazla anlafl›lacak ve netlik kazanacakt›r.

SİSTEMİK ÂİLE TERAPİSİ VE KLİNİK UYGULAMA

Burada, âile terapisi uygulamalar›ndan çok, psiki-yatrik hastalar›na ve âilelerine yard›mc› olacak flekil-de, psikiyatri ve âile terapisinin temel tedavi ilkeleri-ne dayanan uygulamalardan bahsedilecektir. Âile te-rapisinin iliflkiyi temel alan yöntemleri psikoterapi ve farmakolojideki bireysel tedavilerle birlikte yar-d›mc› olabilirler. Özellikle tedavi sisteminin hastâne-ye dayal› oldu¤u, rehabilitasyon sisteminin hastâne-yeterince çal›flt›r›lamad›¤›, toplumsal desteklerin yeterli olma-d›¤› ve daha çok âileye dayal› deste¤in söz konusu ol-du¤u, tedavi hiyerarflisinde psikiyatristin bafl› çekti¤i durumlarda -ki bu tablo ülkemizin koflullar›na nere-deyse tamamen uymaktad›r- âileye yönelik yaklafl›m-lar›n yararl› oldu¤u öne sürülmektedir (Ito 1999).

Klinisyenler bâzen hastan›n mahremiyeti, bâzen kendi kayg›lar›, bâzen de soruna daha iyi odaklan-mak için âileyi d›flar›da b›rakmay› tercih edebilirler. Di¤er yandan, al›nan bilgiyi berraklaflt›rmak, do¤ru-lu¤unu s›namak, ifllevsellik düzeyini saptamak için âi-leyle görüflme s›kl›kla yap›l›r. Oysa yap›lan bu âile gö-rüflmelerinde hangi görüflme ilke tekniklerinin uygu-lanmas› gerekti¤i sorununun ço¤u kez “sorun” oldu-¤unun bile fark›na var›lmad›¤› gibi, belirtinin âileyi ve âilenin belirtileri etkileyifline de pek de¤inilmez

(Perlmutter 1996). Psikiyatrik uygulamalarda ço¤un-lukla âilenin terapiye al›nmas› gerekmez; âile görüfl-mesi yeterli olabilir. Âile “terapi”si önerilmeyecek ve-ya böyle bir ve-yard›m istemeyen âileler için bir âile konsültasyonu önermek yararl› olabilir. Âile üyeleri bu görüflmeler sâyesinde hastal›kla ilgili kendi yo-rumlar›n› ve duygular›n› dile getirmek flans›n› bulur-lar. Bu da klinisyene, bir tedavi plân›n› sürdürmesin-de, yararl› olabilir.

Hasta d›fl›nda âileyle de görüflme karar› yeni tera-pötik olas›l›klara yol açar. Ayn› zamanda, bâz› zorluk-lar› da getirir. Çeflitli âile terapisi okulzorluk-lar›n›n farkl› farkl› âileyi de¤erlendirme yöntemleri vard›r (Hayes 1991). Âile terapisinde ortak olan bâz› klinik kavram-lar terapist için özellikle yard›mc›d›r. Bunkavram-lar kat›l›m-c› gözlem, uzlaflma, hipotez oluflturma ve döngüsel sorgulama, kaynaklar›n vurgulanmas›, suçlamalar›n ortadan kald›r›lmas› ve diyalog, düflünme ve rehber-lik, duygular›n ele al›nmas›, âit olunan köken ve kül-türün de¤erlendirilmesi ile dan›flmanl›k gibi konula-r› kapsamaktad›r (Perlmutter 1996).

Âile görüflmesini sürdüren klinisyen hem kat›l›m-c› hem de gözlemci olmal›d›r. Bir yandan âilenin içinde bulundu¤u duruma empati duyarken, ayn› za-manda da, yeterli mesafe b›rakarak onlar› gözlemle-melidir. Uzlaflma, önerilerde bulunmak veya buyur-mak yerine, karfl›l›kl› etkileflim sürecidir. Hastalar›n ve âilelerin sorunun ne oldu¤u ve çözümün ne olma-s› gerekti¤ine iliflkin güçlü kan›lar› vard›r. Âile terapi-si yönelimli klinisyen de, soruna iliflkin kendi ç›ka-r›mlar›n› ve gerekli tedavi önerilerini gündeme geti-rir.

Görüflmenin yararl› olmas› için âile terapisi yöne-limli klinisyen ile âile aras›ndaki müzakerenin, soru-nun ortak bir tan›m›n›n ve herkesçe paylafl›lan bir çözümünün bulunmas›n› sa¤lanmas› gerekir. Bu uz-laflma olmadan âilenin bir eylem plân›n› kabûllenme ve uygulama flans› çok az olacakt›r.

Âile konsültasyonunda klinisyen âilenin onun ro-lü hakk›nda ne düfro-lündü¤ünü, konsültasyonun ama-c›n› ve yöntem konusunda tart›fl›r. Burada amaç öz-gül olarak tan›mlanm›fl sorunlar›n uzlafl›lm›fl çözüm-lerine ulaflmakt›r. Bu belirlemelere ek olarak, klinis-yen sorular sorarak elde etti¤i bilgiyi görüflmede ile-tir. Âile verilerinden elde edilen fikirler sorgulama yoluyla bu fikirlerin geçerlili¤inin s›nanmas›nda kul-lan›l›r. Döngüsel sorgulama görüflmeciye gerekli sis-temik âile bilgisini toplamas› için yararl› bir yol sa¤-lar (Penn 1982, Tomm 1988).

Klinisyen, ayr›ca, âilenin sistemik ba¤lant›lar› an-lamas› ve di¤erlerine karfl› tepkilerini etkileyen etki-leflimlere karfl› fark›ndal›k kazanmas› için çaba göste-rir. Klinisyen, âile üyelerinden kendilerinin ve di¤er-lerinin davran›fllar›n› ay›rmalar›n› ve yorumlamalar›-n› ister. Gerçek veya varsay›msal olaylar hakk›nda fi-kir yürütmelerini ve hayatlar›ndaki kiflileri, yerleri ve zaman› yorumlamalar›n› da talep eder. Döngüsel sor-gulama kendi inançlar›n› ve karfl›laflt›klar› soruna

(4)

ilifl-kin at›flar›n› de¤erlendirmeleri için âile üyelerini yönlendiren bir araç sa¤lar. Klinisyen taraf›ndan di-lin bu flekilde kullan›lmas›, âileye kendine yeni bir öykü oluflturmas› için yard›m eder. Varsay›m kurmak belirtilerin âile sistemi ile olas› ba¤lant›lar›n› tart›fl-mak için kullan›l›r (Asen ve ark. 1992). Oluflturulan varsay›mlar›n s›nanmas› ve âile dinamiklerinin tan›n-mas› için yine sorulardan yararlan›l›r.

Sistemik âile terapisinden etkilenen âile görüflme-si güvene dayal›d›r; âilenin kaynaklar›na odaklan›r. Suçlamadan kaç›n›l›r ve iletiflim vurgulan›r. Âile üye-leri sadakât, haks›zl›k, do¤ruluk gibi konulara iflâret edebilir. Psikiyatrik hastal›klar›n kendisi haks›zl›k ola-rak görülebilir. Bu da âilenin hasta kifliyi daha hakça ve dengeli bir aç›dan görmesine izin verir. Âile üyele-ri mâruz kald›klar› haks›z muameleyi gündeme getire-bilir. Psikiyatrik hastal›klar›n yol açt›¤› sorunlar› tar-t›flmak duygudurum s›çramalar›n›n, öfkenin, bizarre davran›fllar›n ve di¤er belirtilerin t›bbî bir aç›klamas›-n› sunarak, aklama sürecine yard›mc› olabilir. Duygu-sal olmayan, yap›c› kavram ve teknikler âilelerle çal›-fl›rken esast›r. Bu yöntem âile üyelerine y›k›c› iliflkisel üçgenlerden kaç›nmalar› ve olumsuz yans›tmalara di-renmelerini sa¤lar. Rehberli¤in ise anne babalar›n so-runlarla afl›r› yüklendi¤i kaotik evlerde yaflayan ço-cuklarla yap›lan terapide bir rolü olabilir. Bu yaklafl›m çocu¤un günlük krizlerle planlanm›fl bir flekilde mü-cadele etmesine yard›mc› olur (Perlmutter 1996).

Bireysel veya âile seanslar›nda ortaya ç›kabilen güçlü duygular› ele almak ve de¤erlendirmek gereke-bilir. Bâzen en iyisi duygunun d›flavurumunu engel-lemek ve düflünmeyi destekengel-lemektir. Bâzen de duy-guya odaklanmak yararl› olabilir. Duygulara odaklan-mak, bireylere bu duygular› yaflamalar› ve kabûllen-meleri için yard›m edebilir. Âilenin kökeni ve kültür de önemlidir. Âile aç›s›ndan belirtilerin anlam›, âile-den beklentiler, otoriteye bak›fl, terapiste bak›fllar› ve güvenleri, göç veya travma yaflan›p yaflanmad›¤›, t›b-bî uygulama ve psikoterapiye karfl› tav›rlar›n› de¤er-lendirmek gereklidir. Burada genogramlar oldukça yararl› olurlar (McGoldrick ve Gerson 1985, Waters ve ark. 1994). Sistemik yönelimli klinisyenin bir da-n›flman olarak da rolü vard›r. Âilenin psikiyatrik gö-rüflmeye iliflkin endiflesi bunun bir terapiden çok konsültasyon oldu¤u söylenerek yat›flt›r›labilir. Bu tarz yaklafl›m belirtilerin daha iyi de¤erlendirilmesi ve âilenin gelecekteki tedavi plân›na kat›l›m› aç›s›n-dan faydal›d›r. Ayr›ca âilenin zorluklar›na ve psikiyat-rik hastal›k ile birlikte yaflaman›n bask›s›na sayg› du-yuldu¤u da iletilmifl olmaktad›r. Ciddî psikiyatrik hastal›klarda âile konsültasyonu âilenin öncelikleri-nin ne oldu¤unu anlamaya yöneliktir. Gösterilen ça-ba âilenin suçlanmas›n›n azaltma yönündedir. Hasta bir üyesi olan âileler o güne dek ruh sa¤l›¤› hizmetle-ri ile ilgili pek çok olay yaflam›fl olabilece¤i için bilgi alabilecekleri bir ortam sunulmufl olmas› onlar› mut-lu edecektir. Burada ruhsal e¤itim kapsaml› bir tera-pötik ba¤lam içine aç›k e¤itimsel bilginin

yerlefltiril-mesine odaklan›l›r. Çabalar âilelere kendi kararlar›n› kendilerinin vermesi için bilgi sa¤lamaya yöneliktir (McFarlane ve ark. 1995, Walsh 1998).

Sistemik âile terapisi psikiyatrideki klinik uygula-malara klinisyene âileyi nas›l de¤erlendirece¤i konu-sunda çerçeve sunarak da katk› sa¤lar.

ÂİLENİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Geleneksel psikiyatrik de¤erlendirme: Sistemik âile terapisi yönelimli klinisyen öncelikle temel psi-kiyatrik de¤erlendirmeye dikkat eder. Ay›r›c› tan›da özellikle toksik durumlar ve mental fonksiyonlar› et-kileyen t›bbî durumlar üzerinde durulur. ‹ntihar ve-ya cinayet potansiyeli, hastan›n kendine bakabilme gücü, di¤er âile üyelerindeki önemli ruhsal hastal›k-lar üzerinde durulur.

Sistemik de¤erlendirme: En yararl› de¤erlendir-me boyutu âilenin kriz ve zorluklarla bafla ç›kma ka-pasitesine odaklan›lmas›d›r. De¤erlendirmede bir-kaç sistemik modelden ç›kar›lm›fl ve klinisyenin ama-çlar› için yararl› olan alanlar ele al›n›r: esneklik/kat›-l›k, yak›nl›k/uzakesneklik/kat›-l›k, otonomi/ba¤›ml›esneklik/kat›-l›k, sadakat/sis-teme karfl› olma, aç›kl›k/k›s›tl›l›k, kayg›/düflünme ka-pasitesi, olgunluk/olgunlaflamama (Barker 1998). Bunlar› s›ras›yla ele alal›m:

E

Essnneekklliikk vvee kkaatt››ll››kk:: Âile koflullardaki bir de¤iflime nas›l yan›t verir? Âilenin krize, strese ve geliflimsel olaylara uyum sa¤lama yetene¤i âilenin de¤iflime kar-fl› esneklik veya kat›l›¤› ile de¤erlendirilir. Esnek âile-ler örne¤in, yetiflkin bir çocu¤un evlenmesi veya ifl kayb› gibi bir olaya rahat bir flekilde yaklafl›rlar. Kat› âileler ise ayn›l›k isterler. Bir durum uyum ve sorun çözme gerektirdi¤inde donakal›r ve korkarlar.

Y

Yaakk››nnll››kk vvee uuzzaakkll››kk:: Âile üyeleri birbirine ne ka-dar yak›nd›r? Çok yak›n âilelerde bir üyenin ac›s› her-kes taraf›ndan sanki o kiflinin kendi ac›s›ym›fl gibi hissedilir. Çok uzak âilelerde ise bir üyenin ac›s› hiç fark edilmez ve empatik bir yan›t al›namaz.

O

Ottoonnoommii vvee bbaa¤¤››mmll››ll››kk:: Âile, üyelerinin ba¤›ms›z-l›k çabalar›na nas›l yan›t verir? Ba¤›ml›l›¤› vurgula-yan âileler üyelerini hep bir arada tutmaya çal›fl›r. Ço-cu¤un üniversite için evden ayr›lmas› böyle bir âile-nin düzeâile-nini tamamen bozabilir. Çünkü ayr›l›k sada-katsizlik, k›zg›nl›kla iliflkili ve ebeveynin hatas› ola-rak görülür.

S

Saaddaakkaatt vvee ssiisstteemmee kkaarrflfl›› oollmmaa:: Âile belli belirtileri âileye tehdit olarak m› alg›l›yor? yoksa kabulleniyor mu? Duygu d›flavurumu, depresyon ve kayg›n›n sada-katsizlik olarak alg›lan›p yasakland›¤› bir âilede kay›t-s›zl›k, sadakat olarak alg›lanabilir. Duygulara daha aç›k bir âilede depresyon ve kayg›, onlar› çeken kifli-nin sadakati sorgulanmadan kabullenilebilir.

Aç›kl›k ve k›s›tl›l›k: D›flar›dan gelenlere kap›lar ne kadar aç›kt›r? Kapal› bir âilede belki de en tehditkar durum krizin kendisinden çok d›flar›dan gelen müda-halelerdir. Bâzen psikiyatrik yard›m da çok müdaha-leci görülebilir. Kapal› bir âile tedaviye s›rt›n› döne-bilir. Çok aç›k bir âile ise s›rt›n› tamamen d›flar›ya

(5)

da-yayabilir.

Kayg› ve düflünme kapasitesi: Bireyler ve âileler belli kayg› düzeylerine dek düflünebilir ve sorun çö-zebilir. Bu düzey azald›¤›nda âile art›k sakince düflü-nemez. Âileyi kayg› ve dayan›kl›l›¤› aç›s›ndan de¤er-lendirmek önemlidir.

Olgunluk ve olgunlaflamama: Olgun bir düzeyde ifllev gören bir âilede boflanma duygular›n aç›klan-mas›, aç›klama istenmesi, destek sunulmas› ile gider-ken daha az olgun bir âilede iki genifl âilenin dediko-du ve üçgenleflmelere baflvurmas›, öfke ve kin ile kri-zin derinleflmesi söz konusu olabilir. Olgun olmayan bir düzeyde ifllev gören bir âilede evli çift kayg› ve stres ile bafl ederken hayal k›r›kl›¤› ve öfkelerini ço-cuklara yans›t›rlar veya çocuklar bir ebeveynin taraf›-na çekilirler. Olgun ifllevli bir âilede çift evlili¤ini ko-rumak için elinden geleni yapar ancak e¤er olmuyor-sa yollar›n› çocuklar›na stabilite olmuyor-sa¤layacak ve her iki ebeveyn için sadakate izin verecek flekilde ay›r›rlar.

Âile görüflmesi ve de¤erlendirmesi âilenin son dönemdeki kayg› ve endifleleri ile ilgili hat›r› say›l›r bilgi sa¤layacakt›r. ‹lk görüflmeye iliflkin temel kural-lar yerlefltikçe daha fazla esneklik söz konusu olabile-cektir (Weber ve ark. 1985).

PSİKİYATRİK HASTALIKLARA YAKLAŞIMDA SİSTEMİK ÂİLE TERAPİSİNİN KATKISI:

Sistemik âile terapisi psikiyatrik hastal›klar› de-¤erlendirirken her hastal›¤a uyarlanabilecek belirli bir yaklafl›m izlemektedir. Tablo I bu yaklafl›m› özet-lemektedir. Burada flizofreni ve di¤er psikotik bozuk-luklara yaklafl›m örneklenmeye çal›fl›lacakt›r.

H

Haassttaall››¤¤aa bbaakk››flfl:: Hastal›¤a bak›fl genel olarak hem psikiyatri hem de âile terapisi alan›nda hastal›k ile il-gili bilinenlerin ele al›nd›¤›, iliflki boyutunda öne ç›-kan özelliklerin belirtildi¤i, genel bir çerçevenin çi-zildi¤i bölümdür. fiizofreni bu anlamda çok genifl bir konuyu oluflturmaktad›r. Âile terapisinin kurucusu say›lan N. Ackerman, G. Bateson, I. Boszormenyi-Nagy, M. Bowen, V. Satir, C. Whitaker gibi terapistle-rin ço¤u psikotik hasta âileleri ile çal›flm›fllard›r. Bir çok âile yönelimli araflt›rma grubu (Falloon ve ark. 1985, Goldstein ve ark. 1995) flizofreni gidiflinde âile tedavilerine odaklanm›fllard›r. Âile, flizofreni için bir “neden” olarak de¤erlendirilmemektedir. Ama duy-gud›flavurumu, iletiflim flekli, duygulan›m tarz gibi baz› âile özelliklerinin hastaneden taburcu olunduk-tan sonra hastal›¤›n alevlenmesi üzerine etkisinin ol-du¤una iliflkin kan›tlar artmaktad›r (Leff ve ark. 1985, Barbato ve D’Avanzo 2000). fiizofreni kronik gidifliyle yaln›z hasta için de¤il çevresindekiler için de yük oluflturan bir durumdur. Ortaya ç›kan duygu-lar›n, zorluklar›n konuflulmas› ve paylafl›lmas› anlafl›l-m›fll›k hissini artt›racakt›r.

Belirtilerin sistemle olan ilişkisi:

Hastal›¤›n âileye etkileri: Hastal›¤›n dönemine ve tan›ya ba¤l›d›r. ‹lk atakta âile flaflk›n ve endifleli iken, kronik bir gidiflte tükenmifl ve öfkeli olabilir. Utanç ve suçlama, maddi zorluklar, âile yaflam›n›n hastal›k etraf›nda dönmesi, iletiflim bozukluklar›, evlilik so-runlar›, kardefller aras›nda suçluluk ve haset gibi olumsuz etkiler görülebilir. Öte yandan psikotik kifli ile ilgilenmek, bak›m›n› sa¤lamak, dayan›flma içinde olmak gibi olumlu etkiler de ortaya ç›kabilir.

Â

Âiilleenniinn bbeelliirrttiilleerrii ssüürrddüürrmmeessii:: Âile toplum tara-f›ndan, hatta bazen klinisyenler taraf›ndan sorumlu görülebildi¤i için suçlamadan kaç›nmak çok önemli-dir. Aç›k olmayan iletiflimin rolü üzerinde durulmal›-d›r. Kaotik ve belirsiz bir âile ortam› belirtileri kötü-lefltirebilir. Çok afl›r› düzeye gelene dek belirtilere to-lerans gösterilmesi ve tedaviye baflvurulmamas› söz konusu olabilir.

Â

Âiillee iiççiinnddee bbeelliirrttiilleerriinn iiflfllleevvlleerrii:: Bireysel düzeyde belirti uyaranlardan korunmak için uyuma yönelik bir çaba olabilir. Âile içinde kifli, âilenin günlük yafla-m›ndan uzak kalarak kendini tükenmekten korur. Bu uzakl›k kimi âile üyeleri için rahatlat›c›d›r. Böylece psikotik kifli ile ac› veren karfl›laflmalardan korunmufl olurlar. Bazen hastal›kla bafletmek tüm âileyi bir ara-da tutmaya yarar.

D

Dee¤¤iiflfliimmiinn tteerrss eettkkiilleerrii:: Antipsikotik tedaviye ta-mamiyle uymak belirtileri azaltabilir ama tardif diski-nezi riskini art›rabilir. Yeni ve daha esnek bir âile ya-p›s›n› kabul etmek gerekebilir. Hekim ya da hastane-ye ba¤›ml›l›k artar. Toplumdan beklentiler artabilir, bu hayal k›r›kl›¤›na yol açabilir.

Spesifik sistemik boyutlar:

Âile öyküsü ve cinsiyetin rolüne iliflkin bilgileri kapsar. Yak›nl›k, ba¤l›l›k ve sadakat kapasitesi psiko-Tablo 1: Sistemik âile terapisinde hastaya

yaklafl›m

H

Haassttaall››¤¤aa bbaakk››flfl

Belirtilerin sistemle olan iliflkisi

● Hastal›¤›n âileye etkileri ● Âilenin belirtileri sürdürmesi

● Âile içinde belirtilerin ifllevleri ● De¤iflimin ters etkileri Spesifik sistemik boyutlar

● Âile öyküsü ● Cinsiyet ● Yak›nl›k ● Sadakat ● Duygulan›m haritas› ● Karfl›-aktar›m ● Gelecek kuflaklar Tedavi

● Standart bireysel tedaviler

● Âile uygulamalar› ● Ruhsal e¤itim

(6)

tik süreçte oldukça azal›r. Hastal›ktaki biyolojik süre-cin y›k›m› bu alanlarda belirgindir. Negatif belirtiler sosyal becerileri tümüyle k›s›tlayabilir. Psikotik kifli-nin otonomi ve olgunlaflmaya do¤ru geliflimi bozul-mufltur, bu nedenle bir çocuk dizeyinde kalabilir. Efl olarak da s›k hastaneye yat›fl, davran›fl bozukluklar gi-bi durumlar iliflkiyi olumsuz yönde etkiler. Âilenin yaflad›¤› kay›p duygusu ac›, üzüntü ya da öfke gibi de-¤iflik düzeylerde duygulara neden olur. Bazen âile ve hekim bu duygular› hastay› bir kifli olarak de¤il bir hastal›k olarak görerek uzaklaflt›rabilir. Hasta kifli de k›zg›nl›k gibi duygular› paranoya olarak d›flsallaflt›ra-bilir. ‹nkar da tedaviye uyumsuzlukla kendini göste-rir. Terapistler için kronik hastal›klarla u¤raflmak, özellikle kendi yeteneklerinin sonuçlar›n› görmeleri gerekiyorsa oldukça zordur. Konuflma ve davran›fl bozukluklar› uzak durma iste¤ine yol açar. Ayr›ca fli-zofrenide âilelerle çal›flmak bilimsel bilgileri t›bbi jargon içermeyen, aç›k bir dille ifade etmeyi de zo-runlu k›lar. Âilede çocuklar›n korunmas›, durumun uygun dille anlat›lmas›, yanl›fl anlamalar›n giderilme-si de gereklidir.

Tedavi:

Bu bölümde âileye hastal›¤›n belirtileri, antipsi-kotikler ve ilgili di¤er t›bbi tedaviler hakk›nda bilgi verilir. Âile uygulamalar› yaz› içinde yer alm›flt›r. Çoklu âile gruplar› bir çok yönden amaca uygun ol-makta ve hastane merkezli tedavi sisteminde daha ra-hat uygulanabilmektedir. Ruhsal e¤itim psikotik has-talar ve âileler için en önemli araçlard›r. Hastal›kla il-gili e¤itim, sorun çözme becerilerinin gelifltirilmesi, di¤er âilelerle ba¤lant›lar›n kurulmas› hastal›kla bafl edilmesine yard›mc› olmaktad›r. Son olarak âilenin güçlenmesi, varolan kaynaklar›n gelifltirilmesi ve mo-tivasyonun artmas› için yeni öyküler yarat›lmas› önemlidir. D›flsallaflt›rma, hastal›¤›n bir kronik hasta-l›k olarak ele al›nmas› (ast›m ya da diyabet gibi), has-tal›¤›n bir biyolojik hastal›k olarak kabullenilmesi, ya-k›nl›k ve uzakl›¤›n konuflulmas› bu öyküleri olufltura-cakt›r.

Klinik uygulama:

Daha önce de vurguland›¤› gibi tedavi sisteminin hastaneye dayal› olmas›, toplumsal destekten çok âi-leye dayal› deste¤in bulunmas› bizim klinik uygula-mam›z› da yönlendiren unsurlar oldu. Hastaneye da-yal› tedavi sistemini topluma açabilmek için ziyaret günlerinde gelen âile yak›nlar›n›n gönüllü olarak gru-ba kat›lmalar› teflvik edildi. Bir psikiyatri uzman› ve asistan› gruba girmekle birlikte hiyerarflideki vurgu-yu azaltmak için kat›l›mc›lar› merkeze yerlefltiren, karfl›l›kl› iflbirli¤ine dayanan bir yöntem izlendi. Top-lumsal kaynaklar›n yetersizli¤ine karfl› sorun çözme becerilerinin ve kendine yeterlili¤in desteklenmesi; âiledeki tükenmeye karfl›l›k da âilenin yetkinli¤inin art›r›lmas› hedeflendi. Birden çok âilenin kat›ld›¤› bu gruplar›n amac› “güçlendirme” sözcü¤ü ile tan›mla-nabilir. Yetkinlik kazan›lmas›, bafla ç›kma

becerileri-nin geliflmesi, grup içinde alternatiflerin çözümler oluflturdu¤unun fark edilmesi, âilelerin etkilefliminin ortaya ç›kard›¤› olumlu geri bildirimler bu amaca hiz-met eder. Bunlar kat›l›mc›lar›n yetkinli¤ini art›rd›¤› gibi bir iyilik hissi de oluflturur. Gruba kat›l›m yukar›-da bahsedildi¤i gibi hastane ziyaret günlerinde heki-min önerisiyle olur. Bu toplant›larda daha çok ruhsal e¤itimi hedefleyen ders yap›ld›¤› için say› olabildi¤in-ce genifl tutulur. Daha sonra yap›lan ayda bir, on otu-rumdan oluflan grupta ise 10-12 kifli yer al›r. Dersler yaklafl›k bir saat, grup oturumlar› ise iki saat sürer. Derslerde flizofreni hastal›¤› ele al›nmakta ve gidifl, süreç, ilaç tedavisi, yeti yitimi gibi konularda bilgi ve-rilir. Kapal› grupta ise di¤erleri ile iliflki kurulmas› ge-reklili¤i vurgulanarak istedikleri çözüm ya da arad›k-lar› tavsiyelere nas›l ulaflabilecekleri gösterilir. Bunun için ›s›nma amac›yla iyi deneyimlerinden bahsetme-leri teflvik edilir. Tart›flmak istedikbahsetme-leri konular› öner-meleri istenir ve günün konusuna karar verilir. Ken-di deneyimlerini Ken-di¤erlerinin deneyimleri ile k›yasla-malar› istenir. Uygun amaçlar belirlemeleri için soru-lar sorulur ve birbirlerine sorusoru-lar sormasoru-lar› teflvik edilir. Herkesin kendi fikirlerini getirmesi ve amaçla-r›na uygun bir fikir seçmeleri için yard›mc› olunur. Di¤erlerine ak›l dan›flan üyelerin deneyimlerinin de de¤eri vurgulan›r. Böylece grup içindeki her üye ken-di deneyimlerini aktar›p, bunlar› ken-di¤erleri ile k›yasla-d›kça di¤er üyelerin çözümlerinin oluflumuna da kat-k›da bulunacakt›r. Bu süreçler de kendi çözümlerini oluflturmalar›na ve güçlenmelerine yard›mc› olur.

KAYNAKLAR

American Psychiatric Association. Diagnostic and Statisti-cal Manual of Mental Disorders-Third Edition, DSM-III. American Psychiatric Association, Washington, DC, 1980.

American Psychiatric Association. Diagnostic and Statisti-cal Manual of Mental Disorders-Fourth Edition, DSM-IV. American Psychiatric Association, Washington, DC, 1994.

Asen KE, Tomson P, Canavan B. Family Solutions in Family Practice. Lancaster, Quay Publishing, 1992. p. 60-69. Barbato A, D’Avanzo B. Family interventions in

schizoph-renia and related disorders: a critical review of clinical trials. Acta Psychiatr Scand 2000; 102:81-97.

Barker P. Basic Family Therapy, 4th edition. London, Blackwell Science, 1998. p.64-94.

Beavers WR, Hampson RB. Measuring family competence: The Beavers Systems Model. In: Walsh F, ed. Normal Family Processes, 2nd edition. New York, The Guil-ford Press, 1993. p. 73-103.

Broderick CB, Schrader SS. The history of professional marriage and family therapy. In: Gurman AS, Kniskern DP, editors. Handbook of Family therapy. New York, Brunner/Mazel, 1981. p. 5-35.

Dausch BM, Miklowitz DJ, Richards JA. Global Assessment of Relational Functioning Scale: II. Reliability and vali-dity in a sample of families of bipolar patients. Family Process 1996; 35:175-189.

(7)

the-rapy of the family. In: Gurman AS, Kniskern DP, edi-tors. Handbook of Family therapy. New York, Brun-ner/Mazel, 1981. p. 444-482.

Epstein NB, Bishop DS, Ryan C, Miller I, Keitner G. The McMaster Model: View of healthy family functioning. In: Walsh F, ed. Normal Family Processes, 2nd edition. New York, The Guilford Press, 1993. p. 138-160. Falloon IRH, Boyd JL, McGill CW, Williamson M, Razani J,

Moss HB, Gilderman AM, Simpson GM. Family mana-gement in the prevention of morbidity of schizophre-nia. Arch Gen Psychiatry 1985; 42:887-896.

Goldstein MJ, Miklowitz DJ. The effectiveness of psycho-educational family therapy in the treatment of schi-zophrenic disorders. J Marital fam Ther 1995; 21:361-376.

Halford WK, Schweitzer RD, Varghese FN. Effects of fa-mily environment on negative symptoms and quality of life of psychotic patients. Hospital and Community Psychiatry 1991; 42 (12):1241-1247.

Hayes H. A re-introduction to family therapy clarification of three schools. ANZJ Fam Ther 1991; 12 (1):27-43. Ito J. The multiple family therapy in schizophrenia in

Ja-pan. Presented in American Family Therapy Academy 21st Annual Meeting 1999.

Kaslow FW. Relational diagnosis: an idea whose time has come? Family Process 1993; 32:255-259.

Leff J, Kuipers L, Berkowitz R, Sturgeon D. A controlled trial of social intervention in the families of schizoph-renic patients: two year follow-up. Br J Psychiatry 1985; 146:594-600.

McFarlane WR, Link B, Dushay R, Marchal J, Crilly J. Psychoeducational Multiple Family Groups: Four-year relapse outcome in schizophrenia. Family Process 1995; 34:1-12.

McGoldrick M, Gerson R. Genograms in Family Assess-ment. New York, WW Norton, 1985. p. 9-38.

Montero I, Asencio AP, Ruiz I, Hernandez I. Family inter-ventions in schizophrenia: an analysis of non-adheren-ce. Acta Psychiatr Scand 1999; 100:136-141.

Olson DH. Circumplex Model of Marital and Family Systems: Assessing family functioning. In: Walsh F, ed. Normal Family Processes, 2nd edition. New York, The Guilford Press, 1993. p. 104-137.

Olson DH, Russell CS, Sprenkle DH. Circumplex Model of Marital and Family Systems: VI. Theoretical update. Fa-mily Process 1983; 22:69-83.

Strong T. DSM-IV and describing problems in family the-rapy. Family Process 1993; 32:249-253.

Penn P. Circular Questioning. Family Process 1982; 21:267-280.

Perlmutter RA. A Family Approach to Psychiatric Disor-ders. Washington, DC, American Psychiatric Press. 1996. p. 2-4.

Pinsof WM, Wynne LC. The efficacy of marital and family therapy: an empirical overview, conclusions, and re-commendations. J Marital Fam Ther 1995; 21:585-613. Rolland JS. Families, Illness and Disability: An Integrative

Treatment Model. New York, NY, Basic Books. 1994. Tomm K. Interventive interviewing: Part III. Intending to

ask lineal, circular, strategic, or reflexive questions? Family Process 1988; 27:1-15.

Walsh F. Strengthening Family Resilience. New York, NY, The Guilford Press, 1998. p. 15-16.

Waters I, Watson W, Wetzel W. Genograms. Canadian Fa-mily Physician 1994; 40:282-287.

Weber T, McKeever JE, McDaniel SH. A beginner’s guide to the problem-oriented first family interview. Family Process 1985; 24:357-364.

Yingling LC, Miller WE, McDonald AL, Galewaler ST. GARF Assessment Sourcebook: Using the DSM-IV Global Assessment of Relational Functioning. Was-hington, DC, Brunner/Mazel, 1998.

Referanslar

Benzer Belgeler

Antarktika’n›n buz tabakalar›n›n alt›nda, di- nozorlar› yok etti¤i düflünülen göktafl›ndan çok daha büyük bir göktafl›n›n dünyam›za çarpt›¤›n› gösteren dev

Cooke ve ekibi- nin aç›klad›¤› sonuçlar› ilginç bulmak- la birlikte Jain, civcivler üzerinde ya- p›lan deneylerde nikotinin damar geli- flimi üzerinde bir

Postoperatif uzun aksta sol ventrikül sistolik ve diastolik çaplar her ikî grupta artmıştır ve sirküler kapatma grubunda diastolîk çap anlamlı geniş

Tip e: N.digitalis palmaris communis’ten (n.medianus) n.digi- talis palmaris communis’e (n.ulnaris) uzanan kommunikan dal Tip f: N.digitalis palmaris communis (n.medianus) ile

Üç grupta yafl, cinsiyet, e¤itim seviyesi, hastal›k süresi ve fliddetinin etkisi istatistiksel olarak karfl›laflt›r›l›rken; uyumlu ve uyumsuz grupta ayr›ca,

Bu kriterlerin validasyonu uzun vadede izlenen ayn› kohorta iki farkl› tan›m›n – burada ATPIII ve TEKHARF tan›mlar› olarak geçecektir – uygulanmas›

Prospective validation in identical Turkish cohort of two metabolic syndrome definitions for predicting cardiometabolic risk and selection of most appropriate

Sonuç olarak, aortun bozulmufl elastik özellikleri kad›n cinsiyette sol ventrikül kütle indeksi ve yafl›n yan›nda ürik asit düzeyleriyle de ba¤›ms›z olarak ilifl-