• Sonuç bulunamadı

Bipolar bozukluk tanılı hastalarda tedavisiz geçen süre ve klinik özellikler arasındaki ilişki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bipolar bozukluk tanılı hastalarda tedavisiz geçen süre ve klinik özellikler arasındaki ilişki"

Copied!
88
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

EGE ÜNİVERSİTESİ

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

BİPOLAR BOZUKLUK TANILI HASTALARDA

TEDAVİSİZ GEÇEN SÜRE VE KLİNİK ÖZELLİKLER

ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tıpta Uzmanlık Tezi

Dr. İsa Alptuğ KIRIK

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Simavi VAHİP

İzmir

Aralık 2018

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

EGE ÜNİVERSİTESİ

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

BİPOLAR BOZUKLUK TANILI HASTALARDA

TEDAVİSİZ GEÇEN SÜRE VE KLİNİK ÖZELLİKLER

ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tıpta Uzmanlık Tezi

Dr. İsa Alptuğ KIRIK

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Simavi VAHİP

İzmir

Aralık 2018

(3)

iii Tez hazırlama sürecimin her aşamasında beni destekleyen ve cesaretlendiren, asistanlık eğitimim boyunca hem nasıl iyi bir psikiyatrist olunabileceğine hem de bilimsel metodolojiye dair birçok şey öğrendiğim tez danışmanım Prof. Dr. Simavi VAHİP’e,

Başta Prof. Dr. Şebnem PIRILDAR olmak üzere asistanlık eğitimi sürecimin oldukça öğretici ve keyifli geçmesini sağlayan tüm EÜTF Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerine,

Asistanlık sürecimi eğlenceli hale getiren, beraber çalışmaktan ve vakit geçirmekten keyif aldığım, güzel anılar biriktirdiğimiz ve biriktirmeye devam edeceğimize inandığım dostlarım Dr. Gülşah DİNÇER ve Dr. Hande YILDIRIM başta olmak üzere tüm asistan arkadaşlarıma,

Beraber çalışmaktan keyif aldığım EÜTF Psikiyatri Anabilim Dalı hemşire ve personellerine, Tezin istatistiksel işlemlerini gerçekleştiren Doç. Dr. Timur KÖSE’ye,

Doğduğum günden bu yana hayatı benim için kolaylaştıran, hayatımda yürüdüğüm yolu çizmeme büyük katkıları olan babama, çocuklarını her şeyin üzerinde tutan canım anneme, sevgili kardeşlerim Emre ve Elif’e,

Evimizin neşeleri Pikachu ve Balbazar’a,

Hayatımda olduğu için çok mutlu olduğum, her anımı güzelleştiren, her zaman yanımda olan biricik eşim Ayşe Birsu TOPCUGİL KIRIK’a

SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE Dr. İsa Alptuğ KIRIK

(4)

iv

ÖZET

BİPOLAR BOZUKLUK TANILI HASTALARDA TEDAVİSİZ GEÇEN SÜRE VE KLİNİK

ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİ

Kırık İA (2018)

Tıpta uzmanlık tezi, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Anabilim Dalı, İzmir

GİRİŞ: Bipolar bozuklukta -tanı kriterlerini karşılayan ilk duygudurum epizodunun başlangıcından ilk duygudurum dengeleyici tedavinin başlangıcına kadar geçen süre şeklinde

tanımlanan- tedavisiz geçen süre (TGS) ile ilgili yapılmış çalışmalarda ortalama TGS değerleri iki ile on sekiz yıl aralığında bulunmuş ve TGS’nin uzunluğunun bazı olumsuz seyir özellikleri ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Türkiye’de bipolar bozuklukta TGS’ye ve TGS uzunluğunu etkileyebilen faktörlere ilişkin herhangi bir araştırma yoktur. TGS’nin uzamasına neden olan faktörlerin belirlenmesi ve bu veriler ışığında tedaviye erken başlanması için yapılabileceklerin tartışılması, bipolar bozukluk (BP) prognozuna ve hastaların uzun dönemde işlevsellik düzeylerine olumlu katkıda bulunabilecektir.

AMAÇ: Bu çalışmada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi’nde BP tanısıyla izlenen hastalarda TGS’nin ve TGS ile klinik özellikler arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.

YÖNTEM: 1.2.2018-30.4.2018 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi Polikliniği’nde randevusu olan bipolar bozukluk tanılı ardışık her hastaya (178 olgu) çalışma anlatılmış, 156 olgu çalışmaya katılmayı kabul ederek yazılı onam vermiştir. Çalışmaya katılmayı kabul eden 156 olgudan 38’i alım ölçütlerini karşılamadıkları için çalışmadan dışlanmıştır. Çalışmaya 118 olgu dahil edilmiştir. Geriye dönük olarak toplanan bilgilerin güvenilirliğini ve niteliğini artırmak üzere olası tüm bilgi kaynakları kullanılmıştır. Başlıca kaynaklar; hasta, hastanın en az bir yakını ve hastaya ilişkin tüm kayıt ve belgelerdir. Hastadan ve yakınından bilgi alma sürecinde ilk adımda her hasta için bir yaşam çizelgesi (life-chart)

oluşturulmuştur. Hem bu çizelgenin hem de amaca yönelik olarak hazırlanan “Veri Toplama Formu”nun (Ek-2) yardımıyla gerekli bilgiler toplanmıştır.

BULGULAR: Çalışmaya bipolar I bozukluk tanılı 104, bipolar II bozukluk tanılı 14 olmak üzere toplam 118 olgu dahil edilmiştir. Tüm örneklemde TGS ortalaması 6,3 yıl, ilk mani/hipomani epizodu sonrası tedavisiz geçen süre ortalaması 3,3 yıl bulunmuştur. TGS’nin bazı klinik özellikler ile

(5)

v istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. TGS ile ilişkili bulunan değişkenlerin TGS üzerine bağımsız etkileri step-wise regresyon analiz yöntemi kullanılarak incelenmiştir.

Regresyon analizi sonucunda TGS ve duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde (p<0,001) negatif yönlü; TGS ile hem toplam hastalık süresi hem de duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce toplam epizod sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü ilişki bulunmuştur (sırasıyla p<0,001, p<0,001). TGS egemen epizod tipinin mani olduğu hasta grubunda örneklemin geri kalanına kıyasla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde kısa saptanmıştır (p=0,002).

TARTIŞMA ve SONUÇ: Bipolar bozuklukta TGS ile ilgili ülkemizde yapılmış ilk çalışma olan çalışmamızın en önemli sonuçları ortalama TGS değerinin 6,3 yıl, ilk mani/hipomani epizodu sonrası tedavisiz geçen süre ortalamasının 3,3 yıl bulunması ve TGS’nin uzunluğunun bazı klinik özellikler ve seyir özellikleri ile ilişkili olduğunun gösterilmesidir. Çalışmamızın bir diğer önemli sonucu da regresyon analizi sonucunda TGS ve toplam hastalık süresi arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü ilişki bulunmasıdır. Çalışmamızda ortaya çıkan bu ilişkinin ülkemizde son üç dekat boyunca değişen klinisyen tutumlarını ve/veya hastaların değişen yardım arayışı davranışlarını yansıtabileceği; son yıllarda hekimlerin duygudurum dengeleyici tedavi başlama kararını daha erken verdikleri ve/veya hastaların yardım aramaya hastalığın daha erken dönemlerinde başladığı

düşünülebilir. Çalışmamızda ortaya konulan verilerin de katkılarıyla BP tanılı hasta evrenini daha iyi temsil edebilecek örneklemlerde yapılacak, daha geniş örneklemli, çok merkezli ileri çalışmalarda TGS’nin uzamasına neden olabilecek olası diğer faktörlerin de araştırılması ve ortaya konulmasıyla TGS’nin kısaltılmasına katkıda bulunmak ve bu sayede duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan epizod sayısını azaltmak, hastaların uzun dönem prognozlarına ve hayat kalitelerine olumlu katkıda bulunmak mümkün olabilecektir.

(6)

vi

ABSTRACT

DURATION OF UNTREATED ILLNESS (DUI) IN BIPOLAR DISORDER

AND ITS ASSOCIATION WITH CLINICAL FEATURES

Kirik IA (2018)

Dissertiation, Ege University, Faculty of Medicine, Department of Psychiatry, Izmir

INTRODUCTION: In regard to bipolar disorder (BD) DUI is defined as the time between the onset of the first mood episode and the beginning of the first mood stabilizing treatment. Mean values between two and eighteen years are reported for DUI in literature. It has been shown that DUI length is associated with some adverse course characteristics. In Turkey no research has been

conducted about DUI or factors that may affect DUI length. Determining the factors causing prolongation of DUI and discussing what can be done for early initiation of treatment in the light of these data may contribute positively to the prognosis of BD and to the long term functional levels of patients.

OBJECTIVE: Aim of this study is to determine DUI and to investigate association between DUI and clinical features of patients with BD in Ege University Psychiatry Department Mood Disorders Clinic.

METHOD: Study was conducted at Ege University Psychiatry Department Mood Disorders Clinic between 1.2.2018-30.4.2018. Each consecutive patient whose diagnosis is bipolar disorder who had an appointment between those dates (178 patients) were invited to study. 156 patients agreed to participate in the study and gave written informed consent. 38 patients that did not meet the inclusion criteria were excluded from the study. 118 cases were included in the study. All possible information sources were evaluated to increase the reliability and quality of the information that collected retrospectively. A life chart was generated for each patient in the first step in the process of taking anamnesis from the patient and his / her relatives.

RESULTS: 118 patients were included in the study. 104 patients had bipolar I disorder and 14 patients had bipolar II disorder diagnosis. Mean DUI was 6.3; mean duration of untreated illness after the first manic/hypomanic episode was 3.3 years. DUI length was found associated with some clinical features. Independent effects of the variables found associated with DUI on DUI were examined using step-wise regression analysis. At regression analysis, negative correlation was found between DUI and the frequency of episodes before the initiation of mood stabilizer treatment (p<0,001). Both

(7)

vii total number of episodes before initiation of mood stabilizer treatment and total duration of disease were positively correlated with DUI at regression analysis (respectively p<0,001, p<0,001). DUI was found shorter in the patient group which shows manic predominant polarity when compared to the rest of the sample (p=0,002).

DISCUSSION and CONCLUSION: Mean DUI was 6.3; mean duration of untreated illness after the first manic/hypomanic episode was 3.3 years. DUI length was found associated with some clinical features. These findings are most important results of our study, which is the first study in Turkey about DUI in bipolar disorder. Another important finding of our study is the positive correlation that found between DUI and total disease duration. This relationship may reflect changing of clinician attitudes and / or patients' treatment seeking behaviors in the last three decades in our country. It may be thought that, in recent years, psychiatrists give decision of initiating mood stabilizer treatment earlier and / or patients begin to seek help in the earlier stages of the disease. With contribution of results found in our study, it may be possible to contribute to shortening of DUI by investigating and presenting other possible factors which may cause prolongation of DUI in larger sample, multi-center further studies. Thus, it would be possible to decrease number of episodes before initiation of mood stabilizer treatment and to contribute positively to long term prognosis and quality of life of patients.

KEYWORDS: Bipolar disorder, duration of untreated illness, clinical features, course

(8)

viii

İÇİNDEKİLER

1. GİRİŞ………..1

2. BİPOLAR BOZUKLUKLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER………..2

3. BİPOLAR BOZUKLUKTA TEDAVİSİZ GEÇEN SÜRE (TGS)...4

3.1. TGS’nin Tanımı……….4

3.2. TGS’nin ile İlgili Bildirilen Değerler……….4

3.3. TGS ile İlgili Yapılmış Çalışmalar...………4

3.4. TGS ile Klinik Özelliklerin İlişkisi………5

3.5. TGS’nin Önemi……….7 4. AMAÇ………8 5. VARSAYIMLAR………8 6. GEREÇLER VE YÖNTEM………8 7. İSTATİSTİKSEL ANALİZ………10 8. BULGULAR...11 8.1. Örneklemin Özellikleri……….11

8.2. TGS ile İlgili Değerlendirmeler………21

8.3. TGS’nin Kısa ve Uzun Olduğu Hasta Grupları Arasındaki Farklar………37

8.4. TGS ile İlgili Regresyon Analizleri……….….54

8.5. TGS ile İstatistiksel Olarak Anlamlı Düzeyde İlişkili Bulunan Bulguların Özeti…….…….55

9. TARTIŞMA...56

10. SONUÇ………..60

11. KAYNAKLAR………..61

(9)

ix

TABLOLAR VE GRAFİKLER DİZİNİ

Tablo 1. Bipolar bozuklukta TGS ile ilgili yapılmış çalışmalarda bildirilen değerler………4

Tablo 2. Örneklemin sosyodemografik özellikleri………11

Tablo 3. Örneklemin hastalık ile ilgili genel özellikleri………..12

Tablo 4. Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki döneme ilişkin özellikleri………..…..13

Tablo 5. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri……….……14

Tablo 6. Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonraki döneme ilişkin özellikleri……….16

Tablo 7. Örneklemin psikiyatrik ek tanı özellikleri………..17

Tablo 8. Örneklemin aile öyküsü ile ilgili özellikleri………18

Tablo 9. Örneklemin son tedavi özellikleri………19

Tablo 10. Örneklemin tedaviye yanıt, tedaviye uyum ve işlevsellik değerlendirmesi………20

Tablo 11. TGS için farklı kesme noktalarında TGS süreleri ve hasta oranları………21

Tablo 12. TSTGS için farklı kesme noktalarında TSTGS süreleri ve hasta oranları……….22

Tablo 13. TGS’nin sosyodemografik özellikler ile ilişkisi……….23

Tablo 14. Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki döneme ilişkin özellikler ve TGS………27

Tablo 15. Yaşam boyu hastalık özellikleri ve TGS……….32

Tablo 16. TGS ve duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonraki döneme ilişkin özellikler………36

Tablo 17. TGS’nin kısa ve uzun olduğu hasta gruplarının sosyodemografik özelliklerinin karşılaştırılması……….38

Tablo 18. TGS’nin kısa ve uzun olduğu hasta gruplarının duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki döneme ilişkin özellikler açısından karşılaştırılması………..42

Tablo 19. TGS’nin kısa ve uzun olduğu hasta gruplarının yaşam boyu hastalık özellikleri açısından karşılaştırılması……….47

Tablo 20. TGS’nin kısa ve uzun olduğu hasta gruplarının duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonraki döneme ilişkin özellikler açısından karşılaştırılması………..52

Tablo 21. TGS üzerine etkili olan değişkenlerle ilgili regresyon analizi sonuçları………..54

Tablo 22. TGS ile istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişkili bulunan bulgular………55

Grafik 1. TGS’nin örneklemde dağılımı………21

(10)

x

KISALTMALAR

BP: Bipolar bozukluk BP I: Bipolar I bozukluk BP II: Bipolar II bozukluk

BP-BTA: Bipolar bozukluk başka türlü adlandırılamayan DDD: Duygudurum dengeleyici

DEHB: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

DİM/MİD: Depresyon-iyilik-mani / Mani-iyilik-depresyon DMİ: Depresyon-mani-iyilik

DSM: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders - Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı

GAF: Global assessment of functioning - İşlevselliğin genel değerlendirmesi

ICD: International Classification of Diseases - Uluslararası Hastalık Sınıflandırma Kitapçığı MDİ: Mani-depresyon-iyilik

SPSS: Statistical Package for the Social Sciences TGS: Tedavisiz geçen süre

(11)

1

1. GİRİŞ

Bipolar bozukluk (BP) tekrarlayan mani/hipomani ve depresyon epizodlarının görüldüğü, düzenli takip ve sürekli tedavi gerektiren, yaşam boyu süren bir hastalıktır. Eskiden toplumda % 1 oranında görüldüğü düşünülen bu bozukluğun zamanla daha iyi tanınması, tanı ölçütlerinin yumuşatılması, yeni alt grupların tanımlanmasıyla yaygınlığının % 5.5’lara ulaşabildiğini öne süren çalışmalar da mevcuttur (Angst, 1998). Sık duygudurum epizodu yaşayan hastalar zamanla mesleki işlevsellikte kayıplar, aile ve sosyal ilişkilerinde sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Uzun dönemde işlevsellikte kayıpların görülebildiği ve özkıyım riskinin yüksek olduğu bir hastalıktır (Angst ve ark, 2000).

BP’de duygudurum epizodlarının önlenmesi için lityum, antikonvülzan ilaçlar ve atipik antipsikotikler kullanılmaktadır. Ancak hastalığın heterojen doğası tedaviyi güçleştirmekte, kullanılan ilaçların etkinliğini düşürebilmektedir. BP halen neden olduğu sosyal ve maddi kayıplar nedeniyle önemini korumaktadır (Sadock, 2007).

Unipolar depresyon ile ilgili yapılmış çalışmalarda, hastalığın başlangıcı ile yeterli süre ve etkili dozda farmakolojik tedavi başlangıcı arasındaki süre uzadıkça; epizod sürelerinin uzadığı, daha sık yineleme gerçekleştiği, tabloya başka psikiyatrik bozuklukların eklendiği gösterilmiştir (Scott ve ark, 1992; Gormley ve ark, 1999; Altamura ve ark, 2007; Altamura ve ark, 2008). Unipolar depresyona benzer şekilde psikotik bozukluklarda yapılan çalışmalarda da tedavi başlangıcındaki gecikmenin kötü prognozla ilişkili olduğu saptanmıştır (Altamura ve ark, 2001; Marshall ve ark, 2005). Unipolar

depresyon ve psikotik bozukluklar ile ilgili yapılan çalışmalarda elde edilen bu bulgular; BP’de de hastalık başlangıcı ile tedavi başlangıcı arasındaki sürenin prognoza etkisini araştıran çalışmalara esin kaynağı olmuştur. Bu ilişkiyi araştıran çalışmalarda tedavisiz geçen süre (TGS) uzadıkça remisyonda geçen sürenin kısaldığı, özkıyım riskinin arttığı, hastaneye yatış ihtiyacının arttığı, hızlı döngülülük, madde kullanımı ve anksiyete bozukluklarının daha sık görüldüğü, işlevselliğin daha fazla bozulduğu gösterilmiştir. Bu çalışmalarda ortalama TGS iki ile on sekiz yıl aralığında bulunmuştur. İlk

duygudurum epizodu mani olan, ilk duygudurum epizodunda psikotik bulguların eşlik ettiği, hastalık başlangıç yaşı daha erken olan, hastaneye zorunlu yatışı yapılan hastalarda ve bipolar I bozukluk alt tipi tanısı alan hastalarda TGS’nin daha kısa olduğu; ilk duygudurum epizodu hipomani veya

depresyon olan, yaşam boyu psikotik bulgu gözlenmeyen, hastalık başlangıç yaşının daha ileri olduğu hastalarda ve bipolar II bozukluk alt tipi tanısı alan hastalarda TGS’nin daha uzun olduğu saptanmıştır (Altamura ve ark, 2010; Lagerberg ve ark, 2010; Drancourt ve ark, 2013; Murru ve ark, 2015;

Altamura ve ark, 2015; Oyffe ve ark, 2015). Sadece bir çalışmada (Drancourt ve ark, 2013) kadınlarda TGS’nin daha uzun olduğu bulunmuşsa da diğer çalışmalarda cinsiyetler arası fark bulunmamıştır.

(12)

2 Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de BP’de TGS ve TGS uzunluğunu etkileyebilen faktörlere ilişkin herhangi bir araştırma yoktur.

TGS’nin uzamasına neden olan faktörlerin belirlenmesi ve bu veriler ışığında tedaviye erken başlanması için yapılabileceklerin tartışılması, BP prognozuna ve hastaların uzun dönemde işlevsellik düzeylerine olumlu katkıda bulunabilecektir.

2. BİPOLAR BOZUKLUKLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER

Bipolar bozukluk (BP) ciddi, tekrarlayıcı epizodlarla seyreden ve sıklıkla kronikleşen bir hastalıktır. Yükselmiş (mani, hipomani) ve çökkün (depresyon) duygudurum epizodları ile karakterizedir. BP çok farklı klinik görünümlerle ortaya çıkabilir. Bu heterojenitenin sebebi

patofizyolojik, genetik, biyolojik ve klinik bulguların geniş bir yelpazede yer almasıdır (Sadock, 2007). Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition; DSM IV) tanı ölçütlerine göre; bipolar I bozukluk arada normal duygudurum periyodlarının yaşandığı depresyon ve mani dönemlerinin yinelemeleriyle seyreden bir hastalıktır. Bipolar II bozukluk ise depresyon ve hipomani dönemleriyle seyreder (APA, 1994).

Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen verilerde bipolar I bozukluk prevalansı %0.6-1 aralığında bulunmuştur (Merikangas ve ark, 2007; Merikangas ve ark, 2011). Bipolar I bozukluk ve bipolar II bozukluğun toplam prevalansı “National Comorbidity Survey Replication” çalışmasında %2.1 oranında bulunmuştur (Merikangas ve ark, 2007). Bipolar spektrum bozukluklarının toplam

prevalansını araştıran çalışmalarda ise %6.4’e varan oranlar bildirilmiştir (Judd ve ark, 2003). BP sıklıkla geç ergenlik ve genç erişkinlikte başlamaktadır. Erken başlangıçlı (18 yaşından önce) olgular tüm hastaların yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır (Suominen ve ark, 2007). On sekiz yaşın altında başlangıç birçok çalışmada olumsuz seyir özellikleri ile ilişkili bulunmuştur (Ernst ve ark, 2004; Perlis ve ark, 2004). Özkıyım girişimleri, tedavisiz geçen sürenin uzunluğu, kalıntı belirtilerin varlığı, işlevsellikte kısmi düzelme, hızlı döngülülük, psikiyatrik ek tanılar ve psikotik bulgular erken başlangıçlı bipolar bozuklukta daha sık bildirilmektedir (Jairam ve ark, 2004; Perlis ve ark, 2004; Suominen ve ark, 2007). Eşik altı düzeyde ilk duygudurum bulgularının başlangıcı ile bipolar bozukluk tanısının konulması arasında yaklaşık on yıllık bir süre olduğu bilinmektedir (Luborsky ve ark, 1962; Begeley ve ark, 2001). Bipolar bozuklukta ilk epizod genellikle (kadınlarda %75, erkeklerde %67) depresyon epizodu olmakla beraber ilk epizod manik epizod veya karma epizod da olabilmektedir. Depresyon tanısı alan olguların % 5-10’unda 6-10 yıl içinde manik epizod görülmektedir (Sadock, 2007).

(13)

3 Bipolar bozuklukta rekürrens oldukça sık görülmektedir. Olguların birçoğunda yaşam boyu birden fazla depresyon epizodu ve manik epizod görülmekle beraber olguların sadece küçük bir kısmı (%10-20) yaşam boyu sadece manik epizod yaşamaktadır (Sadock, 2007). Yaşanan her duygudurum epizodu hastalığın tekrarlama riskini artırır ve prognozu kötüleştirir (Kessing ve ark, 1998; Cusin ve ark, 2000; Gitlin ve ark, 1995).Bipolar bozukluk tanılı hastalarda epizodların tekrarlayıcılığı, kalıntı belirtilerin varlığı, ilaç yan etkileri gibi sebeplerle işlevsellikte bozulmanın ortaya çıkması hastanın yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürebilmektedir (Perugi ve ark, 2000; Schou ve ark, 1998; Simpson ve ark, 1999).

Bipolar bozuklukta psikiyatrik ve diğer tıbbi ek tanılar oldukça sıktır. BBP tanısı ile izlenen olgularda yapılan çalışmalarda BP’a en az bir psikiyatrik ek tanının %57.3 - %74.3 oranlarında; iki veya daha fazla psikiyatrik ek tanının ise %14.9 - %29.8 oranlarında eşlik ettiği saptanmıştır (Jacobi ve ark, 2004; Bauer ve ark, 2005).

Genel toplumda alkol kullanım bozukluğu prevalansı %3-13 aralığında iken bipolar I bozukluk tanılı olgularda bu oran %30-40 aralığındadır (Regier ve ark, 1990; Bolton ve ark, 2009). Bipolar I bozukluk tanısı alan olgularda yaşam boyu madde kullanım bozukluğu görülme sıklığı %25 oranında bulunmuştur (Regier ve ark, 1990). BP tanısı olan olgularda anksiyete bozuklukları ek tanısını araştıran toplum tabanlı çalışmalarda %12.5-%51.8 aralığında oranlar bildirilmiştir (Rihmer ve ark, 2001; Schaffer ve ark, 2006).BP tanılı olgularda yaşam boyu dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) prevalansı ise %9.5 oranında bildirilmiştir (Nierenberg ve ark, 2005). Toplum tabanlı çalışmalarda BP’a eşlik eden yeme bozuklukları prevalansı %0-9, hastaneye başvuran olgularda ise %8-27 aralığında bulunmuştur(McElroy ve ark, 2006; Simon ve ark, 2004).

Bipolar bozuklukta tedavi akut dönem tedavisi ve koruyucu tedavi olarak iki aşamadan oluşmaktadır. Akut dönem tedavisinde temel amaç hastanın kendisine veya etrafına zarar vermesini engellemek ve belirtileri hızlıca yatıştırmaktır. Koruyucu tedavide yinelemenin ve özkıyım

girişimlerinin önlenmesi, epizodlar arası dönemde işlevselliğin artırılması, eşik altı belirtilerin azaltılması, epizodlar arası sürenin uzatılması ve duygudurum dalgalanmalarının önlenmesi amaçlanmaktadır. Manik epizod tedavisinde lityum, antikonvülzan ilaçlar, antipsikotikler ve benzodiazepinler; depresyon epizodu tedavisinde lityum, antikonvülzan ilaçlar, antidepresanlar ve ikinci kuşak antipsikotikler kullanılmaktadır. Karma epizod tedavisinde ise lityum, antikonvülzan ilaçlar, ikinci kuşak antipsikotikler ve benzodiazepinler kullanılmakla beraber karma epizod tedavisinde valproik asitin lityuma kıyasla daha etkili olduğu kabul edilmektedir. Duygudurum

epizodlarının önlenmesi için koruyucu tedavide kullanılan ilaçlar lityum, antikonvülzan ilaçlar ve atipik antipsikotiklerdir (Sadock, 2007).

(14)

4

3. BİPOLAR BOZUKLUKTA TEDAVİSİZ GEÇEN SÜRE

3.1. TGS’nin Tanımı

Bipolar bozuklukta TGS tanımı, tanı kriterlerini karşılayan ilk duygudurum epizodunun başlangıcından ilk duygudurum dengeleyici tedavinin başlangıcına kadar geçen süre olarak kabul edilmektedir (Grunze ve ark, 2004).

3.2. TGS ile İlgili Bildirilen Değerler

Bu çalışmalarda TGS ortalaması iki ile on sekiz yıl aralığında bulunmakla beraber çalışmaların genelinde TGS ortalaması altı ile on yıl aralığında bulunmuştur. Bipolar bozuklukta TGS’yi araştıran çalışmalar tarafından TGS ile ilgili bildirilen değerler Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1. Bipolar bozuklukta TGS ile ilgili yapılmış çalışmalarda bildirilen değerler Çalışma Çalışma yeri Ortalama TGS

(yıl) (ort±SS) Hasta Sayısı BP I/BP II/BP-BTA (%)

Altamura, 2010 İtalya 8,7±7,7 320 40,0/60,0/0,0 Lagerberg, 2010 Norveç Median=2 yıl 151 60,3/39,7/0,0 Drancourt, 2013 Fransa 9,6±9,7 501 83,4/16,6/0,0 McCraw, 2014 Avustralya 18,0±11,7 173 14,5/85,5/0,0 Altamura, 2015 İtalya Median=8 yıl 240 100,0/0,0/0,0 Murru, 2015 İspanya 6,2±8,1 119 66,4/28,6/4,2 Oyffe, 2015 İsrail 6,7±9,1 56 100,0/0,0/0,0 Medeiros, 2016 Brezilya 10,4±9,8 152 88,2/11,8/0,0 Zhang, 2017 Çin 3,2±6,0 520 76,7/23,3/0,0

3.3. TGS ile İlgili Yapılmış Çalışmalar

Bipolar I bozukluk ve bipolar II bozukluk tanılı 320 olgunun beş yıl izlendiği bir çalışmada (Altamura ve ark, 2010) BP’de TGS’nin hastalığın prognozuna etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada TGS’nin kısa ya da uzun olmasına ilişkin ayrımı yapmak üzere daha önce şizofreni ve major depresyon ile ilgili yapılmış çalışmalarda kabul edilen eşik olan iki yıl ve ilgili çalışmanın örnekleminde median değer olan altı yıl olmak üzere iki farklı kesme değeri kullanılmıştır. TGS’nin iki yıldan daha uzun olduğu olgularda, TGS’nin iki yıldan daha kısa olduğu olgulara kıyasla, hastalık süresinin daha uzun ve özkıyım girişiminin daha fazla olduğu gösterilmiştir. TGS’nin altı yıldan daha uzun olduğu olgularda ise hastalık süresinin uzunluğu ve özkıyım girişimlerinin fazlalığına ek olarak; hastaneye yatış sayısının, hızlı döngülülüğün, madde kullanımı ve panik bozukluğun daha fazla görüldüğü bildirilmiştir.

Bipolar I bozukluk ve bipolar II bozukluk tanılı 151 olgunun dahil edildiği bir çalışmada (Lagerberg ve ark, 2010) ise TGS ile madde kullanım bozukluklarının ilişkisi araştırılmıştır. Bu

(15)

5 çalışmada kısa ve uzun TGS ayrımı için örneklemin median değeri olan iki yıl kesme değeri olarak kullanılmış ve TGS’nin iki yıldan daha uzun olduğu olgularda izlemde madde kullanım bozukluklarının daha sık görüldüğü bildirilmiştir.

Bipolar I bozukluk ve bipolar II bozukluk tanılı 501 olgunun dahil edildiği ve TGS’nin BP prognozuna etkisinin araştırıldığı bir diğer çalışmada (Drancourt ve ark, 2013), TGS’nin daha uzun olduğu olgularda epizod sayısının daha fazla olduğu ve özkıyım girişiminin daha fazla görüldüğü bildirilmiştir. Aynı ilişkinin araştırıldığı ve bipolar I bozukluk, bipolar II bozukluk ve başka türlü adlandırılamayan bipolar bozukluk tanılı 119 olgunun dahil edilerek iki yıl izlendiği; kısa ve uzun TGS ayrımı için kesme değerinin iki yıl kabul edildiği bir çalışmada (Murru ve ark, 2015); TGS’nin iki yıldan daha uzun olduğu olgularda epizod sayısı, tedavi değişikliği ihtiyacı, hastane yatışı ve diğer birinci eksen bozukluklarının daha fazla olduğu, remisyonda geçen sürenin daha kısa olduğu saptanmıştır. BP tanılı 56 olgunun dahil edildiği, TGS ile BP prognozu arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir diğer çalışmada (Oyffe ve ark, 2015) ise TGS ile prognoz, işlevsellik kaybı ve özkıyım girişimi değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadığı bildirilmiştir.

Epizodlarında psikotik bulguların eşlik ettiği BP tanılı 240 olgunun dahil edildiği bir çalışmada (Altamura ve ark, 2015) tedavisiz geçen sürenin prognoza etkisini araştırmak amacıyla iki farklı türde TGS betimlemesi -psikotik bulguların başlangıcından anti-psikotik tedavi başlanmasına kadar geçen süre ve ilk duygudurum epizodundan duygudurum dengeleyici tedavi başlanmasına kadar geçen süre- kullanılmıştır. Örneklemde psikotik bulguların başlangıcından anti-psikotik tedavi başlanmasına kadar geçen süre için median değer bir yıl, ilk duygudurum epizodundan duygudurum dengeleyici tedavi başlanmasına kadar geçen süre için median değer sekiz yıl olarak bulunmuş ve bu değerler kısa ve uzun TGS ayrımı için kesme değerleri olarak kabul edilmiştir. Psikotik bulguların başlangıcından anti-psikotik tedavi başlanmasına kadar geçen sürenin bir yıldan daha uzun olduğu olgularla bu sürenin bir yıldan daha kısa olduğu olgular arasında prognoz veya işlevsellik açısından anlamlı farklılık bulunmadığı bildirilmiştir. İlk duygudurum epizodundan duygudurum dengeleyici tedavi

başlanmasına kadar geçen sürenin sekiz yıldan daha uzun olduğu olgularda ise hastaneye yatışın ve epizod sayısının daha fazla olduğu, işlevsellik skorlarının daha düşük bulunduğu belirtilmiştir.

3.4. TGS ile Klinik Özelliklerin İlişkisi

3.4.1. BP Alt Tipi ve TGS

BP alt tipleri ve TGS arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda farklı sonuçlar elde edilmiştir. TGS’nin bipolar I bozuklukta bipolar II bozukluğa kıyasla daha kısa olduğunu bildiren çalışmalar

(16)

6 (Lagerberg ve ark, 2010; Drancourt ve ark, 2013) olduğu gibi, BP alt tipi ile TGS arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını bildiren çalışmalar da mevcuttur (Altamura ve ark, 2010; Murru ve ark, 2015).

3.4.2. Psikotik Bulgu ve TGS

Psikotik bulgu varlığı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların birinde (Drancourt ve ark, 2013) ilk epizodunda psikotik bulguların gözlendiği olgularda ilk epizodunda psikotik bulgu

gözlenmeyen olgulara kıyasla TGS’nin daha kısa bulunduğu; bir diğer çalışmada (Lagerberg ve ark, 2010) yaşam boyu psikotik bulgu gözlenmeyen olgularda TGS’nin daha uzun bulunduğu bildirilmiştir.

3.4.3. İlk Epizod Tipi ve TGS

İlk epizod tipi ve TGS arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların birinde (Altamura ve ark, 2010) ilk epizodu depresyon olan olgularda TGS’nin daha uzun olduğu; bir diğer çalışmada (Drancourt ve ark, 2013) ilk epizodu mani olan olgularda TGS’nin en kısa, ilk epizodu hipomani olan olgularda TGS’nin en uzun olduğu bildirilmiştir.

3.4.4. Hastalık Başlangıç Yaşı ve TGS

Hastalıkbaşlangıç yaşı ile TGS arasındaki ilişkiyi inceleyen tüm çalışmalarda hastalık

başlangıcının daha erken olduğu olgularda TGS’nin daha uzun olduğu bulunmuştur (Altamura ve ark, 2010; Lagerberg ve ark, 2010; Drancourt ve ark, 2013; Murru ve ark, 2015; Oyffe ve ark, 2015).

3.4.5. Psikiyatrik Ek Tanı ve TGS

Psikiyatrik ek tanı varlığı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmada (Murru ve ark, 2015) TGS’nin 2 yıldan daha uzun olduğu olgularda diğer birinci eksen bozuklukları ve kişilik bozukluklarının daha sık görüldüğü ancak madde kullanımı ile TGS arasında herhangi bir ilişki saptanmadığı

bildirilmiştir. Psikiyatrik ek tanı varlığı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştıran bir diğer çalışmada (Altamura ve ark, 2010) ise psikiyatrik ek tanı varlığı ile TGS arasında bir ilişki bulunmadığı bildirilmiştir. Madde kullanımı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmada (Lagerberg ve ark, 2010) madde kullanımı olan olgularda TGS’nin daha kısa olduğu bildirilmiştir.

3.4.6. Geçmiş Özkıyım Girişimi ve TGS

BP tanısı öncesindeki özkıyım girişimleri ile TGS arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda bu iki değişken arasında herhangi bir ilişki saptanmadığı bildirilmiştir (Altamura ve ark, 2015; Murru ve ark, 2015).

(17)

7

3.4.7. Cinsiyet ve TGS

Cinsiyet ve TGS arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda bir çalışma dışında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Kadınlarda TGS’nin daha uzun olduğunu bildiren bir çalışma (Drancourt ve ark, 2013) olmakla beraber literatürdeki diğer çalışmalarda cinsiyet ile TGS arasında herhangi bir ilişki

bulunmadığı bildirilmiştir (Altamura ve ark, 2010; Lagerberg ve ark, 2010, Murru ve ark, 2015; Oyffe ve ark, 2015).

3.5. TGS’nin Önemi

TGS ile ilgili yapılmış bazı çalışmalarda TGS’nin uzunluğunun toplam epizod sayısı, özkıyım girişimi, hastaneye yatış sayısı, hızlı döngülülük, tedavi değişikliği ihtiyacı, remisyonda geçen sürenin kısalığı, başka psikiyatrik bozuklukların varlığı, düşük işlevsellik düzeyi gibi bazı olumsuz seyir özellikleri ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (Altamura ve ark, 2010; Drancourt ve ark, 2013; Murru ve ark, 2015).

Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de BP’de TGS’ye ve TGS uzunluğunu etkileyebilen faktörlere ilişkin herhangi bir araştırma yoktur. TGS’nin uzamasına neden olan faktörlerin belirlenmesi ve bu veriler ışığında tedaviye erken başlanması için yapılabileceklerin tartışılması, BP prognozuna ve hastaların uzun dönemde işlevsellik düzeylerine olumlu katkıda bulunabilecektir.

(18)

8

4. AMAÇ

Bu çalışmada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi’nde bipolar bozukluk tanısıyla izlenen hastalarda -tanı kriterlerini karşılayan ilk duygudurum epizodunun başlangıcından ilk duygudurum dengeleyici tedavinin başlangıcına kadar geçen süre şeklinde tanımlanan- TGS’nin ve TGS ile klinik özellikler arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.

5. VARSAYIMLAR

1. Bipolar bozuklukta tedavisiz geçen süre (TGS) bazı tanısal özelliklere sahip hastalarda, bu özellikleri taşımayanlara kıyasla daha uzundur. Bu özellikler bipolar II bozukluk alt tipi tanısı, ilk epizodun depresyon veya hipomani olması, hastalık başlangıç yaşının erken olması, yaşam boyu psikotik bulgulu epizod (manik, depresif veya karma) yaşanmamış olması, duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce psikotik belirtilerin olmaması, duygudurum dengeleyici tedavi

başlanmadan önce madde kullanımının bulunmamasıdır. Bir başka deyişle; bipolar bozuklukta TGS bazı tanısal özelliklere sahip hastalarda, bu özellikleri taşımayanlara kıyasla daha kısadır. Bu tanısal özellikler bipolar I bozukluk alt tipi tanısı, ilk epizodun mani olması, duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki epizodun/epizodların psikotik belirtili olması, yaşam boyu psikotik bulgulu epizod (manik, depresif veya karma) varlığı, hastalık başlangıç yaşının geç olması ve duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce madde kullanımının varlığıdır.

2. TGS uzadıkça uzun dönem duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt düzeyi azalmakta, kullanılan ilaç sayısı artmaktadır.

3. TGS’nin uzunluğu ile özkıyım girişiminin varlığı, özkıyım girişiminin yineleyiciliği, hastaneye yatış varlığı, hastaneye yatış sayısının fazlalığı, toplam epizod sayısının fazlalığı ve sıklığı, epizodlar arası kalıntı belirti varlığı ve işlevsellik kaybı gibi hastalık şiddeti ve seyrine ilişkin daha olumsuz özellikler arasında ilişki vardır.

6. GEREÇLER ve YÖNTEM

Bu çalışmada hasta ve hasta yakını ile yapılan görüşme ile geriye dönük dosya ve kart taraması yöntemi kullanılarak veri toplanmıştır. Çalışmaya 118 olgu dahil edilmiştir. Çalışma için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır.

(19)

9 Gönüllü alımı:

1.2.2018-30.4.2018 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi Polikliniği’nde randevusu olan bipolar bozukluk tanılı ardışık her hastaya (178 olgu) çalışma anlatılmış, 156 olgu çalışmaya katılmayı kabul ederek yazılı onam vermiştir. Çalışmaya katılmayı kabul eden 156 olgudan 38’i alım ölçütlerini

karşılamadıkları için çalışmadan dışlanmıştır. Sekiz olgu güvenilir bilgi vermeyi engelleyecek düzeyde ağır depresif epizodda olması, beş olgu güvenilir bilgi vermeyi engelleyecek düzeyde manik epizodda olması, 18 olgu tıbbi kayıtların yetersiz olması ya da hasta ve yakınının güvenilir ve tutarlı bilgi verememeleri sebepleriyle geriye dönük yeterli veri toplanamaması, yedi olgu güvenilir bilgi vermeyi engelleyen düzeyde nörokognitif bozukluk sebebiyle çalışmadan dışlanmıştır. Çalışmaya bipolar I bozukluk tanılı 104, bipolar II bozukluk tanılı 14 olmak üzere toplam 118 olgu dahil edilmiştir.

Alım ölçütleri:

1. DSM IV’e göre bipolar I bozukluk, bipolar II bozukluk ve başka türlü adlandırılamayan bipolar bozukluk tanısı almak

2. Gönüllü olur vermeye engel herhangi bir durumunun olmaması (ör. 18 yaşından küçük olmak, bilgilendirilmiş onam vermeyi etkileyecek düzeyde aktif hastalık dönemi içinde olmak)

3. Geçerli ve güvenilir bilgi vermeyi engelleyecek düzeyde bir bozukluğun ya da durumun olmaması (ör. Demans, mental retardasyon, belirgin manik dönem, belirgin depresif dönem vb.)

Uygulama:

1. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi Polikliniği’nde randevusu olan ve alım ölçütlerini karşılayan bipolar bozukluk tanılı ardışık her hastaya çalışma anlatılmış, bilgilendirilmiş gönüllü onam formunu (Ek-1) okumaları istenmiş ve yazılı onam vererek gönüllü olan her hasta çalışmaya alınmıştır.

2. Geriye dönük olarak toplanan bilgilerin güvenilirliğini ve niteliğini artırmak üzere olası tüm bilgi kaynakları kullanılmıştır. Başlıca kaynaklar; hasta, hastanın en az bir yakını ve hastaya ilişkin tüm kayıt ve belgelerdir. Değerlendirmeye alınan başlıca kayıt ve belgeler; hastanın Ege Üniversitesi Affektif Hastalıklar Birimi dosyası ve kartları, varsa Ege Üniversitesi’nde ayaktan izlem ya da yatışa ilişkin tüm belgeler ve başka herhangi bir kuruma ait tüm tıbbi belgelerdir.

3. Hastadan ve yakınından bilgi alma sürecinde ilk adımda her hasta için bir yaşam çizelgesi oluşturulmuştur. Hem bu çizelgenin hem de amaca yönelik olarak hazırlanan “Veri Toplama Formu”nun (Ek-2) yardımıyla gerekli bilgiler toplanmıştır.

(20)

10 4. Hastanın ruhsal durumunu nicel verilerle değerlendirmek amacıyla her hastaya Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (17 item) (Ek-3) ve Young Mani Derecelendirme Ölçeği (Ek-4) uygulanmıştır.

7. İSTATİSTİKSEL ANALİZ

Çalışmanın verileri istatistiksel olarak SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 22.0 bilgisayar istatistik paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Numerik verilerin normal dağılıma uyumuna göre parametrik ya da parametrik olmayan analiz yöntemleri kullanılmıştır. Gruplar arası kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki-kare analiz yöntemi kullanılmıştır. Numerik verilerin karşılaştırılmasında çoklu gruplar için Kruskal Wallis Testi uygulanırken, ikili karşılaştırmalar için verilere uygun yöntemler kullanılmıştır. Tekli analizler sonrasında önemli bulunan değişkenler stepwise regresyon analizi ile çoklu karşılaştırmalara alınmıştır.

(21)

11

8. BULGULAR

8.1. Örneklemin Özellikleri

8.1.1. Örneklemin Sosyodemografik Özellikleri

Çalışmaya 59 (%50) kadın, 59 (%50) erkek olmak üzere toplam 118 hasta alınmıştır. Tüm örneklemin yaş ortalaması 44,68±12,93, kadın hastaların yaş ortalaması 44,37±13,32, erkek hastaların yaş ortalaması 44,98±12,64 bulunmuştur.

Tüm örneklemin toplam eğitim yılı ortalaması 11,83±3,63, kadın hastaların toplam eğitim yılı ortalaması 11,54±3,64, erkek hastaların toplam eğitim yılı ortalaması 12,12±3,74 bulunmuştur.

Örneklemin sosyodemografik özelliklerinin ayrıntılı dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir.

Tablo 2. Örneklemin sosyodemografik özellikleri Kadın (n, %)

59 (50) Erkek (n, %) 59 (50) Toplam (n, %) 118 (100)

Yaş (ort±SS) 44,37±13,32

(min 20, maks 80) (min 21, maks 70) 44,98±12,64 (min 20, maks 80) 44,68±12,93

Eğitim düzeyi (n, %) Okur yazar İlkokul Ortaokul Lise Lisans Lisans üstü 1 (1,7) 8 (13,6) 5 (8,5) 18 (30,5) 26 (44,1) 1 (1,7) - 8 (13,6) 7 (11,9) 10 (16,9) 30 (50,8) 4 (6,8) 1 (0,8) 16 (13,6) 12 (10,2) 28 (23,7) 56 (47,5) 5 (4,2)

Toplam eğitim yılı (ort±SS) 11,54±3,64

(min 3, maks 18) (min 5, maks 18) 12,12±3,74 (min 3, maks 18) 11,83±3,68

Medeni durumu (n, %) Bekar Evli Boşanmış Dul 11 (18,6) 31 (52,5) 16 (27,1) 1 (1,7) 15 (25,4) 36 (61,0) 8 (13,6) - 26 (22,0) 67 (56,8) 24 (20,3) 1 (0,8) Kimlerle yaşadığı (n, %) Yalnız Arkadaşlar Çekirdek aile Geniş aile 6 (10,2) - 48 (81,4) 5 (8,5) 6 (10,2) 3 (5,1) 48 (81,4) 2 (3,4) 12 (10,2) 3 (2,5) 96 (81,4) 7 (5,9) İş durumu (n, %) İşsiz Ev hanımı Emekli Öğrenci Memur İşçi Çiftçi Esnaf 8 (13,6) 21 (35,6) 8 (13,6) 6 (10,2) 13 (22,0) 3 (5,1) - - 10 (16,9) - 17 (28,8) 5 (8,5) 10 (16,9) 11 (18,6) 1 (1,7) 5 (8,5) 18 (15,3) 21 (17,8) 25 (21,2) 11 (9,3) 23 (19,4) 14 (11,9) 1 (0,8) 5 (4,2)

(22)

12

8.1.2. Örneklemin Klinik Özellikleri

8.1.2.1. Örneklemin Hastalık ile İlgili Genel Özellikleri

Örneklemin %88,1’inde (n=104) BP I, %11,9’unda (n=14) BP II tanısı saptanmıştır. Tüm örneklemde toplam hastalık süresi ortalaması 237,80±135,31 ay, hastalık başlangıç yaşı ortalaması 24,18±8,83, duygudurum dengeleyici tedavi başlangıcından bu yana geçen süre ortalaması

13,53±9,24 yıl bulunmuştur.

Örneklemin hastalık ile ilgili genel özellikleri Tablo 3’te gösterilmiştir.

Tablo 3. Örneklemin hastalık ile ilgili genel özellikleri BP I (n, %)

104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0)

Toplam hastalık süresi (ay)

(ort ±SS / medyan) 237,27±138,22 / 198 (min 25, maks 648) 241,71±115,68 / 227 (min 71, maks 577) 237,80±135,31 / 203 (min 25, maks 648)

Hastalık başlangıç yaşı (yıl)

(ort ±SS / medyan) 23,54±8,25 / 21,50 (min 9, maks 48) (min 15, maks 55) 28,93±11,62 / 26 24,18±8,83 / 22,50 (min 9, maks 55)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlangıcından bu yana geçen süre

(yıl) (ort ±SS / medyan)

14,06±9,53 / 12,78

(min 0,08, maks 44,75) (min 0,08, maks 15,41) 9,61±5,53 / 11,27 (min 0,08, maks 44,75) 13,53±9,24 / 12,37

8.1.2.2. Örneklemin Duygudurum Dengeleyici Tedavi Başlanmadan Önceki Döneme İlişkin Özellikleri

İlk epizodun tüm örneklemin %64,4’ünde depresyon, %31,4’ünde mani, %2,5’inde karma epizod, %0,8’inde hipomani olduğu saptanmıştır.

Tüm örneklemde duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan toplam epizod sayısı ortalaması 3,96±2,88 bulunmuştur. Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığı (n/yıl) ortalaması tüm örneklemde 1,09±0,98/yıl bulunmuştur. İlk epizodu manik epizod olan ve ilk epizodu sırasında duygudurum dengeleyici tedavi başlanmış olan BP I tanılı 14 hasta için

duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığı hesaplanamadığından bu hasta grubu duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığına ilişkin istatistiksel analizlere dahil edilmemiştir.

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce hastane yatışı öyküsü tüm örneklemin yaklaşık 2/3’ünde (%66,9), özkıyım girişimi öyküsü yaklaşık 1/4’ünde (%27,1) saptanmıştır.

Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki döneme ilişkin özellikleri Tablo 4’te gösterilmiştir.

(23)

13

Tablo 4. Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki döneme ilişkin özellikleri BP I (n, %) 104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0) İlk epizod tipi (n, %) Depresyon Mani Hipomani Karma Belirlenemedi 63 (60,6) 37 (35,6) - 3 (2,9) 1 (1,0) 13 (92,9) - 1 (7,1) - - 76 (64,4) 37 (31,4) 1 (0,8) 3 (2,5) 1 (0,8)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce;

Toplam epizod sayısı

(ort±SS / medyan)

Varsa;

Depresyon sayısı

(ort±SS / medyan)

Manik epizod sayısı

(ort±SS / medyan)

Hipomani sayısı

(ort±SS / medyan)

Karma epizod sayısı

(ort±SS / medyan) 3,65±2,33 / 3 (min 1, maks 13) 2,22±1,48 / 2 (min 1, maks 7) (n=79) 1,70±1,22 / 1 (min 1, maks 8) (n=102) 3,00±2,03 / 3 (min 1, maks 5) (n=4) 1,00±0,00 / 1 (min 1, maks 1) (n=9) 6,21±5,02 / 5 (min 3, maks 23) 3,92±2,84 / 3 (min 2, maks 13) (n=14) - 2,28±2,43 / 1 (min 1, maks 10) (n=14) - 3,96±2,88 / 3 (min 1, maks 23) 2,48±1,83 / 2 (min 1, maks 13) (n=93) 1,70±1,22 / 1 (min 1, maks 8) (n=102) 2,44±2,35 / 1 (min 1, maks 10) (n=18) 1,00±0,00 / 1 (min 1, maks 1) (n=9)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığı1

(n/yıl) (ort±SS / medyan)

1,12±1,01 / 0,81 (min 0,15, maks 6,00) (n=90) 0,91±0,69 / 0,72 (min 0,17, maks 2,00) (n=14) 1,09±0,98 / 0,81 (min 0,15, maks 6) (n=104)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce hastane yatışı

(n, %) Var Yok Varsa sayısı (ort±SS / medyan) 68 (65,4) 36 (34,6) 1,65±1,07 / 1 (min 1, maks 7) 11 (78,6) 3 (21,4) 1,18±0,40 / 1 (min 1, maks 2) 79 (66,9) 39 (33,1) 1,58±1,02 / 1 (min 1, maks 7)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce özkıyım girişimi

(n, %) Var Yok Varsa sayısı (ort±SS / medyan) 24 (23,1) 80 (76,9) 1,29±0,69 / 1 (min 1, maks 4) 8 (57,1) 6 (42,9) 2,00±1,51 / 1 (min 1, maks 5) 32 (27,1) 86 (72,9) 1,46±0,98 / 1 (min 1, maks 5)

1 İlk epizodu sırasında duygudurum dengeleyici tedavi başlanmış olan hastalar (n=14), duygudurum

dengeleyici tedavi başlanmadan önce epizod sıklığına ilişkin istatistiksel analize dahil edilmemiştir.

8.1.2.3. Örneklemin Yaşam Boyu Hastalık Özellikleri

Tüm örneklemde yaşam boyu toplam epizod sayısı ortalaması 7,91±4,29, ortalama epizod sıklığı (n/yıl) ortalaması 0,48±0,31/yıl bulunmuştur. Örneklemin yaklaşık yarısında (%45,8) belirgin bir epizod tipi egemenliği saptanmamıştır. Egemen epizod tipi tüm hasta grubunun %27,1’inde mani, %24,6’sında depresyon olarak belirlenmiştir. Belirgin bir egemen seyir örüntüsünün varlığı (DMİ, MDİ ya da DİM/MİD) hastaların yaklaşık 1/3’ünde saptanmıştır. Yaşam boyu hastane yatışı öyküsü tüm

(24)

14 örneklemin yaklaşık 3/4’ünde (%78,0), özkıyım girişimi öyküsü yaklaşık 1/3’ünde (%29,7)

saptanmıştır. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri Tablo 5’te gösterilmiştir.

Tablo 5. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri BP I (n, %)

104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0)

Yaşam boyu epizod sayıları

(ort±SS / medyan) Depresyon (n=109) Mani (n=104) Hipomani (n=34) Karma (n=22) Toplam (n=118) 3,85±2,88 / 3 (min 1, maks 18) (n=95) 3,33±2,35 / 3 (min 1, maks 12) (n=104) 2,30±1,49 / 2 (min 1, maks 5) (n=20) 1,59±0,79 / 1 (min 1, maks 3) (n=22) 7,72±4,11 / 7 (min 1, maks 23) (n=104) 5,64±3,62 / 5 (min 2, maks 14) (n=14) - 3,64±2,53 / 3,50 (min 1, maks 10) (n=14) - 9,29±5,42 / 8,50 (min 4, maks 23) (n=14) 4,08±3,02 / 3 (min 1, maks 18) 3,33±2,35 /3 (min 1, maks 12) 2,85±2,06 / 2 (min 1, maks 10) 1,59±0,79 / 1 (min 1, maks 3) 7,91±4,29 / 7 (min 1, maks 23)

Ortalama epizod sıklığı (n/yıl) (ort±SS) 0,47±0,30 0,55±0,39 0,48±0,31

Egemen epizod tipi (n, %)

Depresyon Mani/hipomani

Belirgin bir egemenlik yok Belirlenemedi 22 (21,2) 32 (30,8) 47 (45,2) 3 (2,9) 7 (50,0) - 7 (50,0) - 29 (24,6) 32 (27,1) 54 (45,8) 3 (2,5) Egemen seyir örüntüsü (n, %)

Belirgin bir örüntü yok Belirgin bir örüntü var;

DMİ MDİ DİM/MİD Belirlenemedi 58 (55,8) 30 (28,8) 6 (5,8) 5 (4,8) 19 (18,3) 16 (15,4) 3 (21,4) 8 (57,1) 1 (7,1) 2 (14,3) 5 (35,7) 3 (21,4) 61 (51,7) 38 (32,2) 7 (5,9) 7 (5,9) 24 (20,3) 19 (16,1)

Yaşam boyu hastane yatışı (n, %)

Yok Var Varsa sayısı (ort±SS /medyan) Süresi (gün) (ort±SS /medyan) 23 (22,1) 81 (77,9) 2,60±1,83 / 2 (min 1, maks 9) 94,92±87,75 / 68 (min 7, maks 428) 3 (21,4) 11 (78,6) 1,45±0,93 / 2 (min 1, maks 4) 52,90±42,68 / 39 (min 7, maks 157) 26 (22,0) 92 (78,0) 2,46±1,78 / 2 (min 1, maks 9) 89,90±84,60 / 61 (min 7, maks 428)

Yaşam boyu özkıyım girişimi (n, %)

Var Yok Varsa sayısı (ort±SS / medyan) 27 (26,0) 77 (74,0) 1,77±1,82 / 1 (min 1, maks 10) 8 (57,1) 6 (42,9) 2,12±1,64 / 1 (min 1, maks 5) 35 (29,7) 83 (70,3) 1,85±1,76 / 1 (min 1, maks 10)

(25)

15

Tablo 5. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri (Devamı) BP I (n, %) 104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0) Mevsimsellik (n, %) Var Yok Belirlenemedi 24 (23,1) 73 (70,2) 7 (6,7) 11 (78,6) 3 (21,4) - 35 (29,7) 76 (64,4) 7 (5,9) Post-partum epizod (n, %) Var Yok

Doğum öyküsü yok

12 (11,5) 15 (14,4) 77 (74,0) 2 (14,2) 5 (35,7) 7 (50,0) 14 (11,8) 20 (16,9) 84 (71,2) Hızlı döngülü dönem (n, %) Var Yok 96 (92,3) 8 (7,7) 14 (100,0) - 110 (93,2) 8 (6,8)

8.1.2.4. Örneklemin Duygudurum Dengeleyici Tedavi Başlandıktan Sonraki Döneme İlişkin Özellikleri

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra tüm örneklemde 19 hastanın (%16,1) herhangi bir epizod yaşamadığı, 99 hastanın (%83,9) en az bir epizod yaşadığı belirlenmiştir. Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra tüm örneklemde en az bir adet herhangi bir epizod yaşayan hasta grubunda toplam epizod sayısı ortalaması 4,70±3,50, duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra epizod sıklığı (n/yıl) ortalaması 0,39±0,32/yıl bulunmuştur.

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra hastane yatışı öyküsü tüm örneklemin %39,0’unda, özkıyım girişimi öyküsü %8,5’inde, epizodlar arasında kalıntı belirtiler yaklaşık 1/4’ünde (%26,3) saptanmıştır.

Hasta grubunun Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği puanı ortalaması 4,21±3,61, Young Mani Derecelendirme Ölçeği puanı ortalaması 0,47±1,68 bulunmuştur.

Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonraki döneme ilişkin özellikleri Tablo 6’da gösterilmiştir.

(26)

16

Tablo 6. Örneklemin duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonraki döneme ilişkin özellikleri BP I (n, %)

104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra epizod (n, %)

Var

Yok 89 (85,6) 15 (14,4) 10 (71,4) 4 (28,6) 99 (83,9) 19 (16,1)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra varsa;

Toplam epizod sayısı

(ort±SS / medyan) (n=99)

Depresyon sayısı

(ort±SS / medyan) (n=77)

Manik epizod sayısı

(ort±SS / medyan)(n=66)

Hipomani sayısı

(ort±SS / medyan) (n=25)

Karma epizod sayısı

(ort±SS / medyan) (n=15) 4,75±3,55 / 5 (min 1, maks 19) (n=89) 2,75±2,74 / 2 (min 1, maks 15) (n=69) 2,62±1,97 / 2 (min 1, maks 9) (n=66) 2,00±1,17 / 2 (min 1, maks 5) (n=17) 1,73±0,88 / 1 (min 1, maks 3) (n=15) 4,30±3,16 / 3,50 (min 1, maks 11) (n=10) 3,00±2,44 / 2,50 (min 1, maks 8) (n=8) - 2,37±1,30 / 2 (min 1, maks 5) (n=8) - 4,70±3,50 / 4 (min 1, maks 19) 2,77±2,70 / 2 (min 1, maks 15) 2,62±1,97 / 2 (min 1, maks 9) 2,12±1,20 / 2 (min 1, maks 5) 1,73±0,88 / 1 (min 1, maks 3)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra epizod sıklığı1

(n/yıl) (ort±SS / medyan) (n=99)

0,39±0,33 / 0,33 (min 0,03, maks 2) (n=89) 0,34±0,27 / 0,24 (min 0,07, maks 0,88) (n=10) 0,39±0,32 / 0,32 (min 0,03, maks 2)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra hastane yatışı

(n, %) Var Yok Varsa sayısı (ort±SS / medyan) 44 (42,3) 60 (57,7) 2,18±1,64 / 2 (min 1, maks 8) (n=44) 2 (14,3) 12 (85,7) 1,50±0,70 / 1,50 (min 1, maks 2) (n=2) 46 (39,0) 72 (61,0) 2,15±1,61 / 2 (min 1, maks 8)

Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra özkıyım girişimi (n, %) Var Yok Varsa sayısı (ort±SS / medyan) 9 (8,7) 95 (91,3) 2,00±2,29 / 1 (min 1, maks 8) (n=9) 1 (7,1) 13 (92,9) 1,00 / 1 (min 1, maks 1) (n=1) 10 (8,5) 108 (91,5) 1,90±2,18 / 1 (min 1, maks 8)

Epizodlar arası kalıntı belirti (n, %)

Var Yok

Varsa niteliği (n, %)

Depresif

Bilişsel işlevlerle ilgili

26 (25,0) 78 (75,0) 20 (19,2) 6 (5,8) 5 (35,7) 9 (64,3) 5 (35,7) - 31 (26,3) 87 (73,7) 25 (21,2) 6 (5,1) Hamilton Depresyon

Derecelendirme Ölçeği puanı

(ort±SS / medyan) (min 0, maks 13) 4,04±3,42 / 3 (min 1, maks 19) 5,50±4,78 / 4 (min 0, maks 19) 4,21±3,61 / 3

Young Mani Derecelendirme

Ölçeği puanı (ort±SS / medyan) (min 0, maks 15) 0,49±1,77 / 0 (min 0, maks 2) 0,29±0,72 / 0 (min 0, maks 15) 0,47±1,68 / 0

1 Duygudurum dengeleyici tedavi başlandıktan sonra epizod yaşamamış hastalar (n=19), duygudurum

(27)

17 En az bir adet psikiyatrik ek tanı tüm örneklemin yaklaşık 1/4’ünde (%25,4) saptanmıştır. Örneklemin psikiyatrik ek tanı özellikleri detaylı olarak Tablo 7’de gösterilmiştir.

Tablo 7. Örneklemin psikiyatrik ek tanı özellikleri

Toplam (n, %) 118 (100,0) Psikiyatrik ek tanı (n, %) Var Yok Varsa; 1 ek tanı;

Alkol kullanım bozukluğu Anksiyete bozuklukları DEHB

Kumar oynama bozukluğu Madde kullanım bozukluğu Obsesif kompulsif bozukluk Post-travmatik stres bozukluğu Somatizasyon bozukluğu

2 ek tanı;

Alkol kullanım bozukluğu+Madde kullanım bozukluğu Anksiyete bozuklukları+Obsesif kompulsif bozukluk

3 ek tanı;

DEHB+Alkol kullanım bozukluğu+Madde kullanım bozukluğu 30 (25,4) 88 (74,6) 26 (22,0) 3 (2,5) 15 (12,7) 2 (1,6) 1 (0,8) 1 (0,8) 2 (1,6) 1 (0,8) 1 (0,8) 3 (2,5) 1 (0,8) 2 (1,6) 1 (0,8) 1 (0,8)

8.1.3. Örneklemin Aile Öyküsü ile İlgili Özelikleri

Hastaların aile öyküsü incelendiğinde tüm örneklemin %41,5’inde bipolar bozukluk, %61,9’unda bipolar dışı duygudurum bozuklukları, %18,6’sında şizofreni/psikotik bozukluklar, %12,7’sinde tamamlanmış özkıyım, %12,7’sinde alkol veya madde kullanım bozukluğu, %8,5’inde anksiyete bozuklukları, %5,1’inde obsesif kompulsif bozukluk, %2,5’inde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, %0,8’inde kumar oynama bozukluğu öyküsü saptanmıştır.

Örneklemin aile öyküsü ile ilgili özellikleri Tablo 8’de gösterilmiştir.

(28)

18

Tablo 8. Örneklemin aile öyküsü ile ilgili özellikleri

Toplam (n, %)

118 (100,0)

Ailede tamamlanmış özkıyım (n, %)

Var

Yok 103 (87,3) 15 (12,7)

Ailede psikiyatrik hastalık öyküsü (n, %)

Bipolar bozukluk

Bipolar bozukluk dışı duygudurum bozuklukları Şizofreni/psikoz

Anksiyete bozuklukları Obsesif kompulsif bozukluk

Alkol veya madde kullanım bozuklukları Kumar oynama bozukluğu

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

49 (41,5) 73 (61,9) 22 (18,6) 10 (8,5) 6 (5,1) 15 (12,7) 1 (0,8) 3 (2,5)

8.1.4. Örneklemin Tedavi ile İlgili Özellikleri

8.1.4.1. Son Tedavi Özellikleri

Son tedavide kullanılan ilaç sayısı ortalaması tüm örneklemde 2,64±1,35 bulunmuştur. İlk başlanan duygudurum dengeleyici ilacın tüm örneklemin %79,7’sinde lityum, %17,8’inde valproat, %1,7’sinde karbamazepin, %0,8’inde lamotrijin olduğu saptanmıştır.

Örneklemin neredeyse tamamının (%97,5) halen duygudurum dengeleyici kullandığı; tüm hastaların %64,4’ünün tek duygudurum dengeleyici, %33,0’ünün iki duygudurum dengeleyici kullandığı saptanmıştır.

Halen örneklemin 1/4’ünün (%25,4) antidepresan kullandığı, yaklaşık 3/4’ünün (%71,2) ise antipsikotik kullandığı belirlenmiştir.

(29)

19

Tablo 9. Örneklemin son tedavi özellikleri

Toplam (n, %)

118 (100,0)

Son tedavide kullanılan ilaç sayısı (ort±SS / medyan) 2,64±1,35 / 2 (min 1, maks 7)

İlk başlanan duygudurum dengeleyici ilaç (n, %)

Lityum Valproat Karbamazepin Lamotrijin 94 (79,7) 21 (17,8) 2 (1,7) 1 (0,8)

Halen duygudurum dengeleyici ilaç kullanımı (n, %)

Var

Yok 115 (97,5) 3 (2,5)

Duygudurum dengeleyicilerin dağılımı (n, %) Tek duygudurum dengeleyici kullanımı

Lityum Valproik asit Lamotrijin Karbamazepin

İki duygudurum dengeleyici kullanımı

Lityum + Lamotrijin Lityum + Valproik asit Lityum + Karbamazepin Valproik asit + Lamotrijin

76 (64,4) 53 (44,9) 17 (14,4) 5 (4,2) 1 (0,8) 39 (33,0) 20 (16,9) 15 (12,7) 3 (2,5) 1 (0,8) Antidepresan kullanımı (n, %) Var Yok 30 (25,4) 88 (74,6) Antipsikotik kullanımı (n, %) Var Yok 84 (71,2) 34 (28,8)

Diğer psikotropların dağılımı (n, %)

Akamprosat

Benzodiazepinler ve benzodiazepin agonistleri Alprazolam

Diazepam Klonazepam Zopiklon

Antidepresan tedavide güçlendirme amacıyla kullanılan diğer psikotroplar

Pramipeksol Modafinil 2 (1,6) 3 (2,5) 2 (1,6) 1 (0,8) 1 (0,8) 1 (0,8) 1 (0,8)

8.1.4.2. Tedaviye Yanıt, Tedaviye Uyum ve İşlevsellik Değerlendirmesi

Duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt hekim tarafından değerlendirilmiştir. Duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt değerlendirilirken tedavi başlanmadan önceki dönemde epizod sıklığı ve epizod sayısı, epizodların şiddeti, tedavi başlandıktan sonraki dönemde epizod sıklığı ve sayısı, epizodların şiddeti, ara dönemlerde kalıntı belirti varlığı, antidepresan, antipsikotik veya diğer psikotroplara duyulan ihtiyaç ve tedaviye uyum gibi değişkenler kabaca birlikte değerlendirilmişlerdir. Hastaların tedavi uyumu değerlendirilirken ilaç bırakma öyküsü

(30)

20 olmayan hastaların tedavi uyumu mükemmel, bir defa ilaç bırakma öyküsü olan hastaların tedavi uyumu iyi, iki defa ilaç bırakma öyküsü olan hastaların tedavi uyumu kısmen uyumsuz, ikiden fazla ilaç bırakma öyküsü olan hastaların tedavi uyumu çok uyumsuz olarak değerlendirilmiştir. Tedavi başlandıktan bu yana geçen sürenin bir yıldan daha kısa olduğu altı hasta (%5,1) duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt ve tedavi uyumu ile ilgili analizlere dahil edilmemiştir.

Duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt örneklemin %16,1’inde mükemmel yanıt, %23,7’sinde iyi yanıt, %28,8’inde kısmi olumlu yanıt ve %26,3’ünde zayıf yanıt şeklinde

değerlendirilmiştir. Tedavi uyumu örneklemin %22,9’unda mükemmel, %31,4’ünde iyi, %28,8’inde kısmen uyumsuz, %11,8’inde çok uyumsuz olarak belirlenmiştir.

Tüm örneklemin GAF skoru ortalaması 80,93±9,15 bulunmuştur. Hastaların duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt, tedaviye uyum ve işlevsellik değerlendirmesi Tablo 10’da gösterilmiştir.

Tablo 10. Örneklemin tedaviye yanıt, tedaviye uyum ve işlevsellik değerlendirmesi BP I (n, %)

104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0)

Duygudurum dengeleyici tedaviye alınan yanıt (n, %)

Mükemmel yanıt İyi yanıt

Kısmi olumlu yanıt Zayıf yanıt Değerlendirilemedi 16 (15,3) 25 (24,0) 32 (30,7) 28 (26,9) 3 (2,8) 3 (21,4) 3 (21,4) 2 (14,3) 3 (21,4) 3 (21,4) 19 (16,1) 28 (23,7) 34 (28,8) 31 (26,3) 6 (5,1) Tedavi uyumu (n, %) Mükemmel İyi Kısmen uyumsuz Çok uyumsuz Değerlendirilemedi 22 (21,2) 36 (34,6) 31 (29,8) 12 (11,6) 3 (2,8) 5 (35,7) 1 (7,1) 3 (21,4) 2 (14,3) 3 (21,4) 27 (22,9) 37 (31,4) 34 (28,8) 14 (11,8) 6 (5,1)

GAF skoru (ort±SS) 81,15±8,73

(31)

21

8.2. Tedavisiz Geçen Süre ile İlgili Değerlendirmeler

8.2.1. Tedavisiz Geçen Süre ile İlgili Genel Özellikler

8.2.1.1. Mevcut TGS Tanımı ile İlgili Genel Özellikler

Tüm örneklemde TGS ortalaması 76,91±79,54 ay (medyan 52) (min 1, maks 430) bulunmuştur. TGS’nin örneklemde dağılımı Grafik 1’de, TGS için farklı kesme noktalarında TGS süreleri ve hasta oranları Tablo 11’de gösterilmiştir.

Grafik 1. TGS’nin örneklemde dağılımı

Tablo 11. TGS için farklı kesme noktalarında TGS süreleri ve hasta oranları TGS Ortalama TGS (yıl) Hasta sayısı (n, %) <4,3 yıl1 >4,3 yıl 11,07 1,74 59 (50) 59 (50) <2 yıl2 2-4 yıl >4 yıl 0,71 2,75 10,63 32 (27,1) 23 (19,5) 63 (53,4) <1 yıl 1-2 yıl >2 yıl 0,27 1,49 8,60 20 (16,9) 13 (11,0) 85 (72,0)

1 Medyan değer kesme noktası olarak değerlendirildiğinde 2 Kısa ve uzun TGS ayrımı için literatürde en yaygın kullanılan

(32)

22 8.2.1.2. Tedavisiz Geçen Süre ile İlgili Yeni Tanımlama Girişimi ve Yeni Tanım ile İlgili Genel

Özellikler

Tüm örneklemde ilk eleve duygudurum epizodu (mani/hipomani) sonrası tedavisiz geçen süre (Tanı sonrası tedavisiz geçen süre, TSTGS) ortalaması 39,92±58,66 ay (medyan 16) (min 1, maks 368) bulunmuştur. TSTGS’nin örneklemde dağılımı Grafik 2’de, TSTGS için farklı kesme noktalarında TSTGS süreleri ve hasta oranları Tablo 12’de gösterilmiştir.

Grafik 2. TSTGS’nin örneklemde dağılımı

Tablo 12. TSTGS için farklı kesme noktalarında TSTGS süreleri ve hasta oranları TSTGS Ortalama TSTGS (yıl) Hasta sayısı (n, %)

<1,3 yıl1 >1,3 yıl 0,35 6,30 59 (50) 59 (50) <1 yıl 1-2 yıl >2 yıl 0,29 1,47 7,14 55 (46,6) 13 (11,0) 50 (42,4) <6 ay 6 ay-1 yıl >1 yıl 0,15 0,72 6,05 41 (34,7) 15 (12,7) 62 (52,5)

1 Medyan değer kesme noktası olarak değerlendirildiğinde

8.2.2. Tedavisiz Geçen Sürenin Sosyodemografik Özellikler ile İlişkisi

TGS ortalaması kadın hastalarda 79,64±82,45 ay, erkek hastalarda 74,17±77,14 ay bulunmuştur. Kadın ve erkek hastalar arasında TGS açısından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık saptanmamıştır (p=0,45).

(33)

23 Yaş ve TGS arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla Spearman korelasyon analiz yöntemi

kullanılmıştır. Bu iki değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü zayıf bir ilişki bulunmuştur (ρ=0,335 p=0,0002).

TGS hem evli hastalarda hem de boşanmış hastalarda bekar hastalardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha uzun bulunmuştur (sırasıyla p=0,01, p=0,02). Eğitim durumu, hastanın kimlerle yaşadığı ya da hastanın çalışma durumu ile TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişki saptanmamıştır (sırasıyla p=0,75, p=0,33, p=0,21).

Tedavisiz geçen sürenin sosyodemografik özellikler ile ilişkisi Tablo 13’te gösterilmiştir.

Tablo 13. Tedavisiz geçen sürenin sosyodemografik özellikler ile ilişkisi Tedavisiz geçen süre (ay)

(ort±SS / medyan) değerlendirme İstatistiksel Cinsiyet Kadın (n=59) Erkek (n=59) 79,64±82,45 / 60 74,17±77,14 / 49 *p=0,45 Yaş ***ρ=0,335 p<0,001 Eğitim durumu Okur yazar (n=1) İlkokul (n=16) Ortaokul (n=12) Lise (n=28) Lisans (n=56) Lisans üstü (n=5) 17,00 85,63±97,91 / 71 56,58±58,31 /46,50 66,89±56,74 / 48 82,80±88,53 / 54,50 99,80±77,34 / 84 **p=0,75 Medeni durum Bekar (n=26) Evli (n=67) Boşanmış/Dul (n=25) 41,04±36,30 / 39 81,88±76,31 / 62 100,88±106,75 / 69 **p=0,03 Kimlerle yaşadığı Yalnız (n=12) Arkadaşlarla (n=3) Çekirdek aile ile (n=96) Geniş aile ile (n=7)

50,00±49,85 / 26 104,00±87,72 / 84 76,82±79,39 / 52 112,57±114,69 / 64 **p=0,33 İş durumu İşsiz (n=18) Ev hanımı (n=21) Öğrenci (n=11) Memur (n=23) İşçi (n=14) Çiftçi (n=1) Esnaf (n=5) Emekli (n=25) 42,44±39,20 / 40 86,71±90,35 / 62 50,55±38,01 / 50 73,91±56,61 / 65 64,57±68,61 / 39,50 78,00 76,20±107,67 / 19 114,84±109,73 / 84 **p=0,21 * Mann-Whitney U ** Kruskal Wallis *** Spearman’s rho

(34)

24

8.2.3. Duygudurum Dengeleyici Tedavi Başlanmadan Önceki Döneme İlişkin Özellikler ve

TGS

8.2.3.1. Hastalık Başlangıç Yaşı ve TGS

Hastalık başlangıç yaşı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla bipolar bozuklukta erken başlangıç için yaygın olarak sınır kabul edilen 18 yaş değeri kulanılarak örneklem iki gruba

bölünmüştür. TGS ortalaması hastalık başlangıç yaşının 18 yaş altı olduğu hastalarda 77,42±60,94 ay, 18 yaş ve üzeri olduğu olgularda 76,78±83,91 ay bulunmuştur. İki grup arasında TGS açısından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık saptanmamıştır (p=0,37).

8.2.3.2. İlk Epizod Tipi ve TGS

TGS ortalaması ilk epizodu depresyon olan hastalarda 93,14±83,67 ay, mani olan hastalarda 44,97±64,45 ay, karma epizod olan hastalarda 58,33±31,08 ay bulunmuştur. TGS ilk epizodu

depresyon olan hastalarda ilk epizodu mani olan hastalardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde uzun bulunmuştur (p<0,001). TGS ilk epizodu hipomani olan bir hastada 128 ay bulunmuştur. İlk epizod tipinin belirlenemediği bir hasta ile ilk epizodu karma epizod olan üç hasta ve ilk epizodu hipomani olan bir hasta, ilk epizod tipi ve TGS arasındaki ilişkiyi inceleyen istatistiksel analize dahil edilmemiştir. 8.2.3.3. Duygudurum Dengeleyici Tedavi Başlanmadan Önce Epizod Sayısı ve TGS

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan epizod sayısı ve TGS arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla Spearman korelasyon analiz yöntemi kullanılmıştır. Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan toplam epizod sayısı ve TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü güçlü, duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan depresyon sayısı ve TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü orta derecede güçlü, duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan manik epizod sayısı ve TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde pozitif yönlü zayıf bir ilişki saptanmıştır (sırasıyla ρ=0,739 p<0,001, ρ=0,443 p<0,001, ρ=0,374 p<0,001). Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önce yaşanan hipomani sayısı ve TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişki

saptanmamıştır (ρ=0,014 p=0,95).

8.2.3.4. Duygudurum Dengeleyici Tedavi Başlanmadan Önce Epizod Sıklığı ve TGS

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki dönemde epizod sıklığı (n/yıl) ve TGS arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla Spearman korelasyon analiz yöntemi kullanılmıştır.

Duygudurum dengeleyici tedavi başlanmadan önceki dönemde epizod sıklığı ve TGS arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde negatif yönlü güçlü bir ilişki bulunmuştur (ρ=-0,837 p<0,001).

Şekil

Tablo 5. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri  BP I (n, %)
Tablo 5. Örneklemin yaşam boyu hastalık özellikleri (Devamı)  BP I (n, %)  104 (88,1) BP II (n, %) 14 (11,9) Toplam (n, %) 118 (100,0)  Mevsimsellik (n, %)  Var  Yok  Belirlenemedi  24 (23,1) 73 (70,2) 7 (6,7)  11 (78,6) 3 (21,4) -  35 (29,7) 76 (64,4) 7 (
Tablo 8. Örneklemin aile öyküsü ile ilgili özellikleri
Tablo 9. Örneklemin son tedavi özellikleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Due to miniaturization of the sensing chip, TGS 2620 requires a heater current of only 42mA and the device is housed in a standard TO-5 package.

 Anorexia, kilo kaybı/ kilo alımı, yüksek Anorexia, kilo kaybı/ kilo alımı, yüksek dozda epileptik nöbet. dozda

(PMD), Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD), Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Ankara Temsilciliği, Türkiye Gazeteciler

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nde cerrahi rezeksiyon uygulanan 39 (23 erkek, 16 kadın; ort. yaş 25.6 yıl; dağılım 5-63

BPB I, II ve unipolar bozukluk tanılı olgular arasında birinci ve ikinci eksen eştanılarını araştıran bir çalışmada Mantere ve arkadaşları DSM IV’e göre eksen

Bulgular: Yaş, cinsiyet ve eğitim durumu gibi sosyodemografik veriler ile vücut kitle indeksi, yeme tutumları, vücut ve abdominal yağ oranı bakımından hasta ve kontrol

31 Aralık 2020 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Konsolide Finansal Tablo Dipnotları (Tutarlar aksi belirtilmedikçe Türk Lirası olarak ifade edilmiştir.)..

Anksiyete bozukluğu eş tanısı olan bipolar hastaların yaşam kalitesi açısından değerlendirildiği bir çalışmada yaşam kalitesinin tüm alanlarında daha