KULTUR-SANAT
Bülent Arel, elektronik müziğin Türkiye'deki ilk habercisiydi
Genç kuşaklara tanıtılmalı
İnanıyorum ki, Bülent
Arel, A B D ’de
kendisine sağlanan
olanakların çok daha
azını Türkiye’de
bulabilseydi, çok
sevdiği Türkiyesi’nden
böylesine ayrı
düşmezdi.
BÜLENT ECEVİT ★Ölüm Allah’ın emri, doğanın ve doğmuş olmanın gereği... Ama yine de insanın ölümle bağdaştıramadığı insanlar var dır. Bülent Arel benim için öy le bir insan... öylesine yaşam doluydu.
Onunla çocukluğumuzdan beri tanışırdık.
Bir bakıma, sanat, Bülent Arel’in tüm yaşamı gibi görü nürdü; ama sanatla ilgisi olma yan birçok konu da onun yakın ilgi alanına girerdi.
Çok duygulu, hatta duygusal bir insandı, ve musikisi de duy guyla doluydu; ama bir yandan da duygusal yaşamı öylesine zengin bir insandan beklenme yecek kadar bilimselliğe ve us çuluğa yatkındı ve tekniğe tu t kundu.
Sanırım kişiliğindeki bu iki liktir ki klasik çoksesli musiki yi çok özümsemiş olmasına kar şın, onu, daha genç yaşında elektronik musikiye yöneltmiş ti.
Elektronik musikinin Türki ye’deki ilk habercisi ve öncüsü,
eğer yanılmıyorsam Bülent Arel’di.
Uzun yıllar önce, Ankara’da, Milli Kütüphane’de, kendi ya rattığı ileri teknolojili bir aygıt la, yine yanılmıyorsam Türki ye’de ilk kez, bir elektronik mu siki konseri vermişti. Konser büyük ölçüde kendi yapıtların dan oluşuyordu. O yapıtların dan bazılarında doğanın sesle rinden harikalar, yaratmıştı. Elektronik aygıtıyla oluşturdu ğu yağmur musikisi hâlâ kulak- larımdadır.
Türkiye’de bu çağdaş musiki
türüne ve teknolojisine elverişli bir ortam bulamadığı için Bü lent Arel, 1960’lardan beri ya şamını Amerika’da sürdürmek zo ru n d a kaldı. Anglo- Amerikan kültürüyle değil, Fransız kültürüyle yetişmiş ol duğu ve o yıllarda İngilizce de bilmediği halde, Amerika’da kendisine cömertçe kucak açıl dı ve geniş olanaklar tanındı.
Sonunda, Bülent Arel, gitgi de daralan bir çevre dışında Türkiye’de pek anımsanmayan; fakat Amerika’daki çağdaş mu siki çevrelerinin ve önde gelen
YAPICI VE YARATICI — Bülent Arel’in yapıcılığına ve yaratıcılığına Türkiye’de daracık da olsa bir yaşam alanı sağlanamamış olması hepimiz için çok acı.
üniversitelerin el üstünde tuttu ğu bir musiki ustası olarak ken dini o ülkeye kabul ettirdi.
inanıyorum ki ABD’de ken disine sağlanan olanakların çok daha azını Türkiye’de bulabil seydi Bülent Arel, çok sevdiği Türkiyesi’nden böylesine ayrı düşmezdi.
Gerçi elektronik musikiye olanak sağlamanın Türkiye için bir lüks olduğunu düşünenler de bulunabilir. Ama bir Polonya’ da elektronik musiki çalışmaları geniş teknik ve maddi olanak larla desteklenirken; küçücük
Norveç’in elektronik musiki us tası (Bülent Arel’in “ fazla kon-
vansiyonel” bularak biraz kü
çümsediği) Arne Nordheim
“ Baş Devlet Sanatçısı” olarak
onurlandırılırken; Bülent AreT- in yapıcılığına ve yaratıcılığına Türkiye’de daracık da olsa bir yaşam alanı sağlanamamış ol ması hepimiz için çok acıdır.
1950’li yıllarda Ankara’da kurduğumuz “Helikon” derne ğinde, değerli besteci İlhan Us-
manbaş’la ve birkaç yıl önce yi
tirdiğimiz Faruk GüvençTe bir likte Bülent Arel, çağdaş sanat ve musiki esintilerinin Türkiye’ de de duyulmasına büyük kat kılarda bulunmuştu.
Amerika’ya gidişinden önce ki yıllarda, bu büyük besteci, Ankara Radyosu’nda ve Anka ra’nın Devlet Konser Salonu’n- da, ses aygıtlarının başına geçip iddiasız bir teknisyen gibi, ton- maysterlik yaparak yaşamını kazanırdı. Gerçi o görevini hiç küçümsemez, bundan hiç yük- sünmezdi. Ama herhalde Tür kiye, Bülent Arel’e, daha başka olanaklar da sağlayabilirdi.
Şimdi bir dileğim, Cumhur başkanlığı Orkestrasının ve yıl larca emek verdiği TRT’nin, Bülent Arel’i eski ve yeni yapıt larıyla genç kuşaklara tanıtacak anma programları düzenlemesi dir.
★ DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, 1950’lerde Bülent A rel’le birlikte Helikon Derneği’nin kurucuları arasında yer almıştı.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi