• Sonuç bulunamadı

Eski İstanbul'da:Tünelden Galatasaraya

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski İstanbul'da:Tünelden Galatasaraya"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2 UándtefrfaS

S O N

j

M í$ ZAMAN

O L I J R K i . .

E S K Í ¡S T A N B V L D A :

T T - Ğ O Ü İ

íDnelden Galatasaraya

40 y ıl geriye gidelim ve tünelden hareketle sağa

sola baka baka Galatasaraya kadar yürüyelim

Yazan: E erme d M uhtar A lus

1903 yilmda. yız. Mevsimler . den kış başlan . gıeı; vakit!erden saat 9 (yani e. zani saat e 4 ) su lan. Derin gece sükunıu; en ha. fif sesler duyulu* yor.

Tünel meyda . d a nın d an Doğru yel'Ju ıtut up yürü­

yeceğiz. Etraf

m

ta gözümüze ilL penileri, kidlağı - nvza erişenleri Tir bir anlata - lım :

Ar atla rı ■ çok

seyrek, memelerinde keseleri bi­ le bulummyan kör kandil hava gazi fenerlerinin alaca karan!>- ğındta, işinde geçikmiş tek tük kimsef’ier Yükse-kkaüdırım tara­ fından acele acele geliyorlar; çünkü Tünel çoktan paydos ol­ muştur.

Meydan yamrı yumru. Sabah, 'leyin yağan yağmurun ortalıkta göl g b i birikintileri, vıcık vıcık çamur, üç döırt köhne gece ara­ bası bekliyor. Duvar diplerine sıra sıra köpekler büzülmüş;-süp rüntü yığınları üzerine yatmış, sekiz on yavrusunu emziren ana­ lar. Geçerken yanlarına ®~jkuima ğa gelmez, hemen hırlarlar; yav rularını korumak için paçadan hartadak kapıveririer. Saye d ha parlarsa kuduzu mudıızu aklına getiren yok, tasa, panta onun yır temasında.

Yürüyorz. Bütün dükkânların kepenkleri inik. Gelen geçen sa­ yılacak kadar az. Humbaracı yo kuşuna birkaç adım berideki TK.ea.vial Paıas) sanki otel de­

ğil; her tarafı zitiri karanlık. Ne diye top atmadığına şaş da kal.

Dörtyol ağzındayız. Asmali- mescid sokağının başında yine bunda bir ¡ki kira kupası. So ­ da, dördüncü binanın birinci kat pencereleri ap aydınlık. Orası dişçi Joseph Barry’nin muayene­ hanesidir. Demek o gün de tıkırında, keyfi yerinde; müşte­ rilerini hâlâ savamamış.

Şekerlemeci Leon’un vitrinin­ de perde, tüfli filân arama, içerisi ta-baik gibi görü üyor. Birkaç siv­ ri sakallı frenk bozuntusu, bir kaç da fesli; paşa zade, paşa damadı, mirasyedi takımından şak ibeyler. Hepsi de harıl harıl f2ie'to3s.in) gövdeye «ytmadalar. Zi ra buranın bonbonu, früi glase,sı i pa’sbaisıından ziyade filetosu, bir mecidiyeye bir tabldotu meşhur.

Yanında kapkaranlık Passage Oriental’a dalan ‘arı görüyoruz. MeramDaın malûm. İçeride, döne meçteki iri yan, damızlık, ala Vilhe im bıyıklı kartpostalcının dükkânım boylayacak-ar; sere serpe pozlarda kadın fotığraflia- n alacaklalr. Sinyorun en faz a aksata ettiği, bu saatlerdir.

On beş, yirmi adım yürüdük, y „ımedik; *ağı solu eflâke ser çekmiş binalı, dapdaracık, han­ diyse karşıdan karşıya el uzatı. hp toka edilebillecelk bir scikak: Tirrsoınâ.

Bir evin penceresinden sıtma görmemiş sesle bir bağırtı:

— K a h v e c i!.. C eb b a r a ğ a m !.. K a b zım a l F erhad B eyim e k ıy a k V r n a rg ile dlenatıp g e tir !..

Umumhaneci, adlı sanlı Ayı Zabel’J.

Otelden karş-ki komşuya, bos tan dolabı gibi gıcırdayan bir

k-jj Burası Kemeraltıdır, nedir, ,maldım gitti. Gözünün pırpı ji üfTdîğ'ırn madrabazı1 mecicf /erine iki çeyreği dayıyor. Ka bu ne irezalet. Bunca yildir bunda

bu zanaatı ederim, böyeslni gör. mem’lşim...

Bu da umumhaneci Tulumbacı A gavn i...

Daiha sonraki sokak d'aragiilkta eş, yalnız gürültü mürültüsüz. Göz gözü görecek oka fran- *.zca (StamFkıul) gazetesi idare­ hanesinin levhası seçi'ecek.

Sıradaki Venedik sokağı ge-_ nişçe, aydınlıkça. Merak bu ya, Haydi bir girıvereliın. Otel, otel,. dEST K ap la n foraj entrciiarind^ çifte fitilli petrol lâmbaları. Nem *r7T L~,V>\ Romanyalı, Macar, H ’ryat kabi! nden yabancı ka­ dınlar burailarda oda tutarlar; gece elde mu surata badanayı çallıp haydi caddeye. O sokağın köstsile G*’i ‘ a-t a sa v ay ı<n karşı ko- ısi arasında, geç vakitlere ka- dtalr bir aışağı bir yukarı dolaş­ m a. Gelene geçene kaş göz ışa. refci; ( Pist pist!. Mösyö, E fendi!) diye sesleniş. Yanlarına kim ya­ naşır ?

Hepsinde yüz pürtük pürtük, ses kısık, illetlerin daniskası mev cud. Ecnebi olduklarından A l- tmo» daire hekinliğinin miraye. nesinden âzadedirler. Hele bir şikâyet eden çıksın, o anda sefa reit leriavin tercümanları balta:

— Tebeamıza karışmağa hak kınız y o k !

Zvrakis’ iıv işlettiği Yani bira­ hanesinin asıT adı Viyana bira-

ırjcısi. AvusturyalIlar, Alman - lar devamjrsr. (Boslv) Peri, yani çeyrek litrelik koca kcea bira bard rıkl arını dikip avaz avaz türküleri basuyosrlardır anıma du yUİmuyor. Çünkü se-İJonu çok içer îefct'fr; upuzun kor id ârdtaın bayii yüründükten süm-ra kaç tane ka­

i.t Beyim, nere, leşin zo? Gel, bizi kurtar. — Yangın var!. K ala kosın, lâm ha yanıyoruz vire!. Netameli soka - ğı biraz geçince' meşhur âlecnj Konkordiya ti ya broşuna (şim­ diki Sent Antu. anet ıkiijilse&'nin' bulunduğu m a - hal) vardık. Ka pısını-n üstünde havagazi aleıfle rinden pırıltı - lar; iki yanın - da büyük afişler; içeride, numa­

ra yapan aktrislerin, dansözle­ rin, cambazların fotoğrafları.

Oyun başladığından önü ten­ ha. Yalnız, arada bir, tepsiye ta- halkları dizmiş bir garson dışarı seğirtiyor. Konlkordiyanm avlu­ sunda ıBartol'.Gn’n lbkantasıı var. GLavani sokağındaki evlerde (şa m tr möble) tutan, Avrupa 'artığı kckcmialara yemek taşıyor. Bartdli sabaha kadar kapanmaz. Oyun bittikten sonra bütün Ar­ tistler supeyi erada etmeler, Ho­ varda takım da ü?üşmedef.er.

Kcmiknrdiyanm dışında, kuytu da bitr gölge. Kaim sopasına da­

yanırmış, sırtında gocuk, gayet gövde Vs kir yarma. A k

ajjal,-pı var.

Bonmarşe’ yi geçtik. (Kristal) ••katfeşantamı önündeyiz. Medha- iin gerisimde iki taraflı merdi­ ven. Birinin yanında İnsanî bo­ dur, öbüründe leylek gibi göste­ ren aynsllar, Yukarıdan akseden orkestraya düdük gibi bir.antoz sesi karışıyor; mahud (La Ton- kinoise) i söylemede: Alkışlar, br-aVcllar, (b»s) î

<er

yağıyor.

Tam karşıda, bayır aşağı, ge­ ne dapdaracık, yüksek yüksek binalı, pencereden pencereye el değdirilecek bir sokak daha: Çi­ çekçi :

Gürültü caddeye taşıyor. Tıp­ kı panayır yeri. Kasab havalan-

1' tıT-ıbhıınnuş laternalar mı ister­ sin?' Zurna, çifte naraların İki teilr.sierin'i mi, keriz havalarını mı ? Sözüm yabana incesa-^ talkım» düzmüş ç ngene çalgıcıların (Sar hoşum' amma falso yapmam) türkülerini m i? Oyuna girişenle­ rin zil şıkırtıdan, naralar, yaşsa­ la r...

Dertken efendim, har ran gür- ra. Şangır şungur canı, çerçeve kırılışları; cıyak cıyak feryad- flar:

— Polfyls, d ev riy e !... Yetişin, hergele ıcrta'l'ığı tarım ar edoor!.

— Saldırma çekti. Çerkeş

Melımed Paşanın aslan ojjlu

Ta-gibi sesi’ e yavaşça mırıltıda . — Körpe körpe bıldırcınlarım' var!

Muhalbbet tellâlı Tüysüz Ha- çiik. Availdlini de bildirmede:

— Çeyrekten fazla istemem, ciğerim 1...

O taraklarda bezimiz yok, yollumuza revân olalım.

Karşı kaldırımda, Haçopulu passajım geçtikten sonra Santral biraıhanesüe (şimdiki Londtra) karşdlaışvyor-uz. İstridyesi ve m a­ yonezli levregiie önlüdür. Bunun sırasında, öbür yaya kal dır Tirmn- daki (Muîlaıtfer) pastahanesinde cm cin yclk. Aıdlırmaz, parayı kı­ lıyor. Gündüzleri hoppa hanım,

lann fondan, şo-kİJİa almak ba- hanesile girerek beylere rande­ vu verdikleri, beylerin de bol bol bahşiş söküldükleri yer; akşam, la n ise kibar ve seçme kokotla­ rın, cebi yüklü meftunlarının uğ­ rağı.

Gene dörtyol ağzındayız. Y e­ ni çarşı caddesi, 85 numaraya kadar, bugünkü tâbirce genel evle dolu. Zanaat inde yüksek grado!u pansiyoncu madam Han r'ye, Emma, Fiııks te aradalar.

Caddeye sapmağa ge imiyor, burun direkleri kırılıyor. Duva­ rın üstüne ziftle, koskocaman harflerle (Eşeklere mahsustur) yazıldığı halde dibi, boydan

bo-fgibi kaynamada.' Giren çıkan sa-çıkararak tkırıp dökmüş, söğüd yaprağına yana- şarâk aftosunu hacamatlamış, ya tti/Tiımî helâ. Köşedeki turşu,

cu her tabakadan müşterile döp- ynsız: Çıngar doiü. Sebebi, herifceğiz içkinin,

mezenin her çeşidini ucuz ucuz, bedavasına sunuyor. İştahlısı yüz parayı versin, hem kafaıyı du­ manlayıp hem de karnını doyur­ sun.

Beyoğlu mutasarrıflığmm Nuh nefcili'k binası kapısında -ilki met­ re boylu, kıvrık bıyıklı1, pranga-, galyet cakalı kanun ça­

vuşu gene etrafı kolaçanda (harb malûlüdür ve el’an sağ­ dır).

Zencin katındaki lodalarda Bey oğlunun gediklisi, kalnblı kı-

ypıfe|1|', psjşıarzade hünıkâr yaver-i Van garsonlar; işkembeci, leri İllâkiakiyatı tutturmuş; bazısı hallerde! çırakları. Malta-'lt.

saldırma 3'i sıyırarak hasmın-ın burnunu, kulağını budamış sayı­ lı fırtınalar; uçarı kiilhanbeyîısr,

mostralık palikaryalar. Şikâyet­ çi umumhane duduları; Rum, Ermeni, Yahudi sermayeler. M u. kıl, tasarruf beyin, alay beylerin, po­

lis müfetjtişlerinİTi misafirleri. Müstaceli ha-beder yetiştiren si­ vil komiserler, lıafiyeler. Beyle- r:n çilingir sofralarına, yemek iHfneJlarTma kıarsıki birahaneler­ den, lokantalardan tepsiler

taşı-m a .

Ke-dla a|şka gelip, fesleri çekesileri altıp eHeñseye girişmişler. Bir gü­ reştir gidiyor.

Avilu, merdivenler arı koyanı

fsllonyal* kasa hırsızları; liman­ da gece korsanıhğı eden çaka, nozlar; yankesici kopiller...

Serrned Muhtar Alus

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yeni baskının en önemli ve diğer baskılardan ayrılan özelliği, Halid Zi- ya’nın sadeleştirdiği metne müdahale et­ meden okuyucunun bilmediği kelime ve

Bu çalışmada, ekonomik psikoloji kapsamında bir araştırma alanı olan ve 1950’li yıl­ lardan bu yana gelişen vergi psikolojisi hakkında kısaca bilgi verilmiş ve bu

Ben de Artık Bir Hikâye Anlatıcısıyım: Hikâye Anlatımında Dijital Olanaklar Açısından YouTuber “Fly With Haifa” Üzerine Bir İnceleme. I am Now a Storyteller: A Review

Innebär att höggradigt rena produkter och kranvatten eller sterila lösningar används vid dessa moment.. Vilken typ av vätska som

745 yılında Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kurulan Türk Devleti 6.. Kök Türklerin yeniden doğuşunu

Yarın da bizde yiyelim, demiş. Tilki sevinçle kabul etmiş. Sonraki gün tilki ziyafet umuduyla leyleğin evine gitmiş. Sofraya oturduklarında tilki şaşırmış. Leylek

Sen neden yalnızsın, der gibi baktı leylek… Üç gün geçti; her gündüz, her gece o leylek, o direğin başından gitmedi.. Bir hâl vardı, evet ama nece hâldi, kim anlardı

İ lgili idarenin Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla sulh ceza mahkemesine başvurması üzerine, bu mahkemelerce ayrıca, yukarıdaki fıkralara göre ceza verilen fenni