• Sonuç bulunamadı

National Geographic'in objektifinden İstanbul

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "National Geographic'in objektifinden İstanbul"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

W in fi e ld P a r k s . 1 9 7 2 , X G S I m a g e C o ll e c ti o n

(2)

St e w a rt B A / Fle tc her J. E , G ro see no r Co llection

‘ Bebek

sırtlarından Boğaziçi’nin güzelliğini tam on

beş yıl seyrederek büyüdüm. Eğer bugün doğaya

âşıksam ve mesleğimdeki başarıyı da bu aşka borç­

luysam, bunda İstanbul ve Boğaziçi’nin mutlaka

büyük rolü vardır...”

“Bütün Dünya” dergisinden alıntıladığımız bu söz­

ler, dünyanın hemen her ülkesinde keyifle okunan

ünlü coğrafya dergisi National Geographic Magazi-

ne’in 55 yıl boyunca editörlüğünü üstlenen, doğma

büyüme İstanbullu bir Amerikalı’ya, Dr. Gilbert H.

Grosvenor’a ait. Grosvenor, 1950’de gazeteci Haluk

Durukal ile yaptığı görüşmede İstanbul özlemini

bu sözlerle ifade ederken, o tarihten tam 50 yıl

sonra, National Geographic Magazine’in İstanbul

fotoğraflarının tarihi Darphane-i Amire Binaları’nda

düzenlenen dev bir sergiye dönüşeceğinden haber­

sizdi kuşkusuz. Grosvenor, o yıllarda derginin fo­

toğraf arşivlerinde iki milyona yakın fotoğrafın bu­

lunduğunu söylüyor ve “Bunlar arasında en zengin

koleksiyon, doğduğum ülkenin ve büyüdüğüm İs­

tanbul’un fotoğraf koleksi­

yonudur,” diyordu.

Cumhuriyet’in 77. yıldönü­

münün kutlandığı geçtiği­

miz Ekim ayında Türkiye İş

B ankası’nca düzenlenen

“Bak Bir Varmış Bir Yok­

m uş/

im p arato rlu k san

Cumhuriyet’e İstanbul” baş­

lıklı fotoğraf sergisi izleyici­

yi, dünyanın en ünlü yayın

kuruluşları arasında sayılan

National Geographic Maga­

zine’in arşivinden derlenen,

bir bölümü dergide yayım­

lanmış, önemli bir bölümü

ise derginin arşivinden ilk

kez gün yüzüne çıkarılan

İstanbul fotoğraflarıyla bu­

luşturdu. Bunların arasında

'For fifteen years I grew up watching the beauty o f the

Bosphorus from the hills above Bebek. Istanbul and the Bosphorus have certainly played a very great part in my love of nature, to which I owe my success in my career.' These are the words o f D r Gilbert H. Grosvenor, editor of the world famous National Geographic Magazine for 55 years, who was born and brought up in Istanbul. They are taken from an interview with journalist Haluk Durukal in 1950. A t that time G rosvenor could not have fo reseen th at e xa ctly fifteen years late r the National Geographic Magazine's photographs o f Istanbul would be shown at a major exhibition at the Ottoman Imperial Mint. Grosvenor explained that the magazine had nearly two million photographs in its archives, and declared that 'the largest collection of all is that depict­ ing the country where I was bom and Istanbul, the city where I grew up.'

This O ctober another photography exhibition entitled 'Look Once upon a Time: Istanbul from Empire to Re­ public' was organised by İş Bankası in commemoration o f the 77th anniversary o f the Turkish Republic. This exhibition c o n siste d o f p h otog rap hs o f Istanbul se le c te d fro m th e N ational G eographic archives, some o f which had been pub­ lished but the larger part of which were being seen by the public for the first time. Among these were photographs o f Istanbul taken by the Grosvenor family.

The National Geographic Society w as established in 1888 by a group of 33 people from many professions, including scientists, archaeologists, and teachers, with the comm on aim o f spreading knowledge of geography. In 1896 the 23 year old Gilbert and his brother Edwin Grosvenor applied to w o rk at the society in their summer vacation. The tw o brothers had been living in Turkey, a country far from their native America, where

1923’te eji Lilian ile birlikte görülen Edwin Grosvenor (üstte), İstan­ bul’u dolaşıp bol bol fotoğraf çekmişti. Sokak satıcıları, subaylar, me­ zarlıklar... Gördüğü, birlikte yaşadığı her şey onun konusu olmuştu. National Geographic Magazine’in dünya çapındaki şöhretinin temelini atan İstanbul doğumlu Gilbert H. Grosvenor, kayınpederi Alexander Graham Bell’in armağanı çalışma masasının başında (solda). / Edwin Grosvenor, seen here with his wife Lilian in 1923 (above), took many photographs in his wanderings around Istanbul. His subjects include everything from street sellers and army officers to cemeteries. His son Gilbert H. Grosvenor, who was born in Istanbul, was to carry the National Geographic Magazine to worldwide fame. Here we see him working at the desk which was a gift of his father-in-law Alexander Graham Bell (left).

(3)

Yıl 1928. Sultanahmet Camii, Sultanahmet Meydanı, dikilitaş, yılanlı sütun, Ayasofya, Haliç girişi, Boğaziçi, karşıda Asya, Salacak, Haydarpaşa... Natio­ nal Geographic bu panoramayı “Doğu ile Batı’nın buluştuğu yer” diye selâmlıyor. / Here is Sultanahmet Mosque, Sultanahmet Square, the obelisk, the serpent column, Haghia Sophia, the mouth of the Golden Horn, the Bosphorus, and on the Asian shore Salacak and Haydarpaşa in the year 1928. The National Geographic described this panorama as 'The place where East meets West’.

Grosvenor Ailesi’nin objektifinden yansıyan İstan­

bul görüntüleri de vardı.

13 Ocak 1888. Coğrafya bilgisinin yaygınlaşması a-

macıyla biliminsanları, arkeologlar, öğretmenler ve

daha pek çok meslek grubundan 33 kişinin toplan­

masıyla National Geographic Society kurulur. Aynı

yılın Ekim ayında, sonradan ünlü National

Geog-their father Edwin Grosvenor had taught history at Ro­ bert College, an American school in the city. The boys had been bom in Istanbul, then capital of the Ottoman Empire, and spent their childhood and early youth there. Their unusual background attracted the attention o f in­ ventor Alexander Graham Bell, one of the founders of the society who was to become its president in 1898.

Years later Gilbert Gros­ ven o r said in the same interview , 'I can n ever forget the Galata Bridge,

Hepiniz Emirgân’a koşacaksınız / Eylülde veya ekimde / Kuru­ lup sem averlerin k arşısın a / Çay üstüne çay demleyeceksiniz .,./ Yok hiç yolu yok baylar / Topunuz gülecek bağıracaksınız / Oturacak kalkacak / Nargile tokurdatacaksınız. (Salah Birsel, “ Emirgân”) / You will all rush to Emirgân / In September or October / Settle down opposite the samovar / Brew tea after tea ... / No there is no way gentlemen / You will all laugh and shout / You will sit and rise / You will puff on water- pipes (Salah Birsel, Emirgân)

(4)

W in fi e ld Par ks, 1 9 73 , N G S Im a g e C olle ctio n

“ ...İstanbul'da ne var deme, / İstanbul’da ne mi var? / İstanbul’da İstanbul var.” (Cahit Irgat, “ İstanbul" adlı kitabından). 1973 yılında sisler altında İstanbul. / ‘Do not ask what is in İstanbul / What is in İstanbul? / İstanbul is in İstanbul.’ Cahit Irgat, İstanbul. İstanbul in mist, 1973.

ıaphic Magazine’e dönüşecek olan bülten çıkarıl­

maya başlanır. 1898’de ünlü mucit Alexander Gra­

ham Bell başkan, olarak gö­

reve başlar.

23 yaşındaki Gilbert ve Ed­

win Grosvenor kardeşler ise

1896 yılında, yaz aylarında

çalışm ak üzere derneğe

başvururlar. Birlikte çalıştık­

ları yıllarda ABD vatandaşı

oldukları halde çok uzak

bir coğrafyadan, Türki­

ye’den gelmeleri Bell’in ilgi­

sini çeker. îki kardeş impa­

ratorluklar başkenti İstan­

bul’da doğmuş, tarih öğret­

meni olan babaları Edwin

G rosvenor’ın Robert Ko-

lej’deki görevi nedeniyle de

Yiiksekkaldırım, bugün artık sonsuz bir merdiven gibi uzanmıyor Karaköy’den Beyoğlu’na. Düzayak bir sokak oldu. Yiiksekkaldırım was once a long flight of steps leading up from Karakoy to Beyoğlu, but today these have been swept away.

which w e often crossed with my father. Albanians, G re­ eks, Bulgarians, Arabs, Easterners and Westerners were to be seen, as if people o f all the nations of the word had come together in this leg­ endary city, bringing th eir own customs and cultures. I used to w o n d e r if th e re could be an o th e r city on e arth like it.’ G ilb e rt G ro s v e n o r becam e first assistant editor of the Natio­ nal G eographic Magazine, and in 1899 succeeded Bell as the National Geographic Society’s president. In 1900 he was appointed editor of the magazine, which entered

a new era under his direc­ tion. In 1901 the number of subscribers rose from 1000 to 7 4 ,0 0 0 , and by 1915 th e re w e re 4 2 4 ,0 0 0 sub­ scribers.

W hen Grosvenor retired in 1955, 2.2 million copies o f

(5)

çocukluk ve ilk gençlik

yılları İstanbul’da geç­

miştir. Gilbert Grosve-

nor, yıllar sonra İstan­

bul’daki yıllarına duydu­

ğu özlemi “Bütün Dün­

ya” dergisinde şöyle an­

latıyor: “Babamla sık sık

gittiğimiz Galata Köprü­

sü hiç aklımdan çıkmaz.

Arnavutlar, Rumiar, Bul-

garlar, Araplar... Doğulu

ve Batıklar... Sanki dün­

yanın tüm uluslarından

insanlar, bu masal ken­

tinde bir araya gelmiş,

kendi gelenek ve kültür­

leriyle birlikte yaşıyorlar­

dı. Acaba diyordum, yer­

yüzünde böyle ikinci bir

kent daha var mıdır?”

Yardımcı editör olarak

National G eographic

Magazine’de göreve baş­

layan Gilbert Grosvenor

1899’da derneğin başka­

nı, 1900’de ise derginin

yayın yönetm eni olur.

Dergi,

G rosvenor’un

başkanlığında yepyeni bir döneme girer. 1901’de

derginin üye sayısı binden 74 bine yükselir; 1915’te

ise 424 bin okura ulaşır. 1955’te Grosvenor, “Artık

yoruldum,” dediğinde, National Geographic Maga­

zine, 2.200.000 basılan bir dergi olmuştur. Başkan­

lık babadan oğula geçer. Melville Bell Grosvenor,

emekli olacağı 19ö7’ye kadar derneği yönetir. O da

the National Geog­ raph ic M agazine w ere being printed each month. G ro s­ venor was succeed­ ed by his son Melville Bell Grosve­ nor, who retired in 1967, to be su c ­ ceeded by his own son G ilbert Melville G ro sv e n o r, w ho is cu rren tly chairm an o f th e b o a r d . o f tru s te e s o f th e National Geographic Society. T h e e x h ib itio n o f p h otog rap hs o f Istanbul from th e archives of the Nati­

onal G eo g rap h ic Magazine, which has been docum enting th e w o rld and its transform ations for over a century now, is being organised by İş B ankası, a bank which has played a major role in Turkey's own transfor­ mation from a largely agricultural to an industrial society. W rite r Murat Beige has described the exhibition in the following words: ‘"To see with one’s own eyes" is an e x p re s s io n w h ich is used in m any languages. Photography shows us what other eyes have seen. This exhibition brings photographs produced for other eyes Yıl 1951. National Geographic “ modern Türk kadınlan’’nı görüntülüyor, fotoğ­

rafın altına, “ ilk Türk kadın pilotu Sabiha Gökçen, Kore’deki Birle§mi§ Milletler kuvvetlerine gönüllü olarak katıldı,” yazıyordu. / In the year 1951 the National Geographic published an article on modern Turkish women, and one of the photographs shows Sabiha Gökçen. The caption reads, ‘The first Turkish woman pilot Sabiha Gökçen joined the United Nations forces in Korea as a vol­ unteer.'

1925’in 28 Ocak günü, sonradan “ Hürkuç” soyadını alacak olan eski astsubay Vecihi, Gaziemir meydanı üstünde, kendi imal ettiği uçakla gösteri uçu§u yaptı. Astsubay Veci- hi’den 22 yıl sonra, Türk Hava Yolları uçakları sefere baçladı. He­ nüz sadece yurtiçinde. Sağdaki mi? 1 9 2 8 ’de İstanb ul H a va lim an ı... On 28 January 1925, a former non-com m issioned officer named Vecihi - who was later to take the surnam e Hürkuç m eaning ‘free b ird ’ - m ade a dem onstration flight over Gaziemir airfield in a plane he had constructed himself. Tw enty-tw o years later Turkish Airlines went into operation, at first with only domestic flights. Here we see Istanbul Airport in 1928.

(6)

yerini oğluna, Gilbert Melville Grosvenor’a bırakır.

G. M. Grosvenor, şu anda National Geographic So-

ciety Mütevelli Heyeti Başkanı olarak görevini sür­

dürüyor.

Tarım toplumundan sanayi toplu-

muna geçişimizdeki başrollerden

birini üstlenen İş Bankası ile yüz

yılı aşkın süredir dünyanın dönü­

şümüne tanıklık etmiş olan Nati­

onal Geographic’i bir araya geti­

ren, “Bak Bir Varmış Bir Yok­

muş” sergisini Murat Belge şöyle

değerlendiriyor: "... ‘Kendi gö­

züyle görmek’, bilinen birçok dil­

de kullanılan bir deyimdir. Fo­

toğraf sonuçta başka bir gözün

görmüş olduğunu bize gösterir...

Sergide, başkalarının algılaması i-

çin üretilmiş, ama bizim baş kah­

ramanı olduğumuz bir şeyi tema­

şa ediyoruz. Bir zamanlar konusu

olduğumuz bir şeyin ‘seyircisi’yiz

şimdi. ‘Aa, bu benim!’ diyoruz.

Bir başkasının, gene bir başkası­

na göstermek için ürettiği ‘ben’,

ama sonuçta, evet, ‘ben’!” .

Osmanlı Devleti’nin son döne­

minden Türkiye Cumhuriyeti’nin

ilk elli yılına uzanan bir zaman

in which we are the main protagonists. N ow we are the viewers of ourselves as we were once seen by others. “That is us!” we exclaim.'

The photographs o f the people, buildings, streets and

Edmondo de Amicis, 1896 tarihli Konstantinopolis adlı kitabında, Galata Köprüsü üzerindeki şaş­ kınlığını “ Köprüde durunca bir saat ¡{inde bütün İstanbul’un geçit yaptığı görülür...” diyerek yansı­ tıyor. / In his account of his visit to Istanbul published in 1896, the Italian writer Edmondo de Amicis wrote of the Galata Bridge: ‘Standing there you can see all Constantinople pass by in the course of an hour.’

(7)

National Geographic muhabiri Boğaziçi’ne doluşmuş buz kütleleri üzerinde. Senelerden 1929 (üstte). İstanbulluların çoğu hareketli görüntüler âlemine sokaklarda girdi. Salonları, şirketleri, yönetmenleri ve oyuncularıyla “Türk sineması" çoktan oluşmuşken, mahalle arasında “al gözüm seyreyle” geleneği sürüyordu (altta). / The National Geographic correspondent standing on ice floes in the Bosphorus in 1929 (above). Most of Istanbul s inhabitants made the aquaintance of moving pictures with simple devices shown in the street, and even after Turkish cinema had become an established institution this form of street entertainment survived (below).

diliminde İstanbul’u, yapıla­

rı, anıtları, savaşlardan yor­

gun düşen bir toplum un

yüz çizgilerini, Anado­

lu’dan, Balkanlar’dan, Kaf­

kasya’dan gelen göçlerle

renklenen İstanbul sokakla­

rını, kıyafet devriminin so­

kaklara yansımasını, yeni

harfleri öğrenme çabasını,

Boğaz’ın buz tutması gibi

gerçekle efsane arasında

kalmış öyküleri fotoğraflar

eşliğinde sergide bir kez

daha hatırladık ve Murat

Belge’nin deyişiyle, “Luna­

parklardaki o komik ayna­

lara baktığımız zamanki gi­

bi, “Aa, bu benim!’ dedik,”

bir kez daha.

* Ö zgür D. Durgun, gazeteci.

monuments o f Istanbul in the last years of the Ottoman Empire and the first fifty years o f the Turkish Republic create a vivid picture of this eventful period. Th e y reflect the faces o f a people tired after years o f w ar and the varied cos­ tum es o f immigrants to the city from A n ato lia, th e Balkans and Caucasia. W e are reminded of the ch a n g e -o v e r to a n ew T u rk ish alphabet, that memorable w in ter when the Bosphorus iced over, and many other events in our recent past th a t th e o ld e r g eneratio n rem em bers but the younger has only heard about. As Murat Beige says, it is like looking at ourselves in funfair mirrors, and suddenly realis­ ing that it is indeed us. • * Ö zgür D. Durgun is a journalist.

Ümit Kıvanç’m hazırladığı fotoğraf metinleri, “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş / National Geographic Fotoğraflarıyla İmparator­ luktan Cumhuriyet’e İstanbul” sergisi dolayısıyla yayımlanan ki­ taptan özetlenerek alınmıştır.

The photograph captions by Ümit Kıvanç have been taken from the book 'Look Once upon a Time; Istanbul from Empire to Republic in National Geographic Photographs' published in connection with the exhibition.

27

S K Y L IF E O C A K J A N U A R Y 2 0 0 1

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

CASADO'nun kitabının hususî kıy- meti metodun anlaşılmasını kolaylaş- tıran bir sürü ara metodlar ile ossatu- re meselelerini halletmekte ve diğer taraftan bilhassa

Türk sanatkârlarına hediye ettiği bu kitaptan dolayı kıymetli sanatkâr ve âlim Celâl Esadı tebrik ederiz.. Bu

Bu asrın büyük üstadlarmdan ve ingiliz Emp- resyonistlerinin en iyisi olan müteveffa Wilson Ste- er, ve bugün Ingilterenin en meşhur ressamlarından biri olan Augustus

Merkezi Kompresör vasıtasile işleyen anidrid sülfürölü frijider cihazının işleme tarzı Kompresör, B işaretli boru içerisinden, (P3 işaretli supap vasıtasile) A

Disabled people, especially the handicapped people have great difficulties in using the Facebook since they cannot use their hands and fingers to navigate through

In this context, this study aimed to investigate the relationship between attach- ment insecurity (high attachment anxiety or avoidance) and marital satisfaction and

2005 yılı Kasım ayında yüzde 38 seviyelerinde bulunan sebze fiyatları yıllık artı oranlarının, 2006 yılı Kasım ayında yüzde 1 seviyelerine gerilemesi