• Sonuç bulunamadı

[Ahmet Samim]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Ahmet Samim]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7 “ *>'¿>'

1-9

içinde bulunduğumuz matbaa silâhlı b ir baskına uğrayacak ve Fecri Âti'nln ku­ rulduğu odanın arka pencerelerinden at­ layıp kaçmak zorunda kalacaktık.

İki üç yıl sonra da Ahmet Samim yal­ nız bu medenî cesareti göstermekle ye­ tinmeyecek; Hüseyin Cahit'le devrin Ma­ liye Nazırı Mehmet Cavit Beyin pek ya­ kın bir arkadaşı olmasına rağmen, m u­ halefet safının en önünde İttihat ve Te ­ rakkiye karşı pek şiddetli bir mücade­ leye girişecek ve bunun sonunda, bir gece karanlığında ensesinden kurşunla vurulup öldürülecekti.

O sıralarda, biz Hilâl matbaasındaki odamızı terk etmiş ve toplantılarımıza, bir müddet, Nuruosmaniye civarında ki­ raladığımız bir evde, sonra da Beyoğlun- da tuttuğumuz bir odada devam edip nihayet Ahmet İhsan Beyin, Serveti Fü- nun matbaasında bize tahsis ettiği bir dairede karar kılmış bulunuyorduk. Za­ ten, Serveti Fünun da bizim yazılarımı­ zın yayınlandığı dergi, yani Fecri Ati'nin organı idi ve o cinayet üzerine, baştan başa Ahmet Samim'e dair ağıtlar, İttihat ve Terakki terörcülerlne karşı protesto­ larla dolu olarak çıkmıştı.

İm di, biz, böylece sanat ve edebiyat

AHMET SAMİM

ittihat ve

Terakki Cemiyetine karşı pek

şiddetli bir mücadeleye girişen

Ahmet Samim Bey, bir gece ka­

ranlığında kurşunla ensesinden

ansızın vurulup öldürülmüştü.

nın en tehlikeli kesimine atılmış oluyor­ duk. Fakat, buna rağmen, biz yine «S a ­ nat şahsî ve m uhterem dir» dövizimizi elden bırakmamak istiyorduk. Yani ka­ lemimizi her hangi b ir fikir cereyanının, her hangi b ir ideolojinin emrine vermek­ ten kaçınıyor; yalnız kendi hislerimize, kendi zevkimize göre b ir «g ü ze llik» ya­ ratma çabası içinde çırpınıyorduk. Ni­ tekim, o zamanlar, ben. Fecri Ati'nin sözcüsü sıfatiyle bu sanat görüşünü Ser­ veti Fünun'da şöyle anlatmaya çalışmış­ tım :

«Sanat, bazı şekiller, renkler, sesler ve hayaller karşısında müstesna bir zevk

duyan seçkin bir insan azınlığının ruhun­ dan doğar. Sihirli b ir gölü andıran bu ruh kendine akseden şeylere, sathındaki ürperişlere göre, türlü şekiller verir ve onları harekete geçirip canlandırır.»

Rahmetli Haşan Âli Yücel’in «Edeb i­ yat Tarihim izd en» adlı eserinden, m üm ­ kün olduğu kadar sadeleştirip özetleye­ rek aldığım bu yazımın başka bir yerin­ de de şöyle demiştim :

«Sanat kadar sanatkâr da tam bir hürriyete muhtaçtır. Bir şaire, «Sen şu­ nu terennüm edeceksin I » veya b ir ro­ mancıya «Sen filân ve falan çevreleri, filân ve falan insanları anlatacaksın!» emrini vermek mavi gözlü bir kimseye «Senin gözlerin kara olacak» demek ka­ dar gülünç, abes ve tabiata aykırı bir fikir istibdadıdır. Sanat şahsî ve m uh­ teremdir. Ben, aşk şiirleri yazarım, siz vatan ş iirle ri... Fakat, hiçbir vakit sizin beni, kendi yaptığınızı yapmaya zorla­ mak hakkınız yoktu r.»

İtiraf ederim ki, bu «égocentrique» ve ferdiyetçi sanat anlayışı bize Edebiyatı Cedide'den miras kalmıştır ve biz bun­ ları söylemekle ortaya yeni görüş getir­ miyorduk. Öyle ya, Edebiyatı Cedide'ci- lerin, hassaten Hüseyin Cahit'le Mehme" Rauf'un Dr. Riza Tevfik'le b ir estetik bahis üzerinde tartışırken terter tepi- nircesine «G üzellik nisbidir, güzellik n is b id irl» deyişlerinin bizim «Sanat şahsî ve m uhterem dir» sözümüzden far­ kı neydi? Lâkin, şu var ki, onların dev­ ri bütün aydınların kendi içlerine çekil­ mek zorunda kaldığı ve dış âlemle te­ masa imkân bulamadığı bir devirdi. O y­ sa, şimdi hayat şartları değişmiş ve or­ tada kollektif bir ruh hasıl olmaya baş­ lamıştı.

Bir sürü memleket meseleleri, başımızı çevirip görmemezlikten gelsek de bizi her yanımızdan sarıyordu.

Lâkin, hemen söylemem lâzım gelir ki, bize karşı yapılan ilk hücumların bu meselelerle bir alâkası yoktu. «Resimli K itap » adlı b ir aylık dergide Raif Nec­ det ve M. Rauf isimlerinde her yeniliğe düşman iki yazar bize, ahlâk, fazilet sözleri altında gizlenen gerici b ir zihni­ yetle sataşıp çatıyordu. Netekim, yuka­ rıdaki sanat tarifim, onlarla yaptığım tartışmadan alınmış b ir yazı parçasıdır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

regions: the internal region (with radius r c ), where nuclear forces are important, and the external region, where the interaction between the nuclei is governed by the

Bu çalışmada da AR’ lerin vertebra seviyeleri, AA’ ten kök çıkış açıcı ve çapları ile ilgili herhangi bir ölçüm yapılmamıştır (Kornafel ve ark.. Munnusamy ve

«Sakın geç kalma erken gel» «Bu akşam gün batarken gel» «Ne müşkül ayrılık hali». «Bu akşam beklerim

Fërid Pacha Le nouveau Ministre de l ’intérieuir... Ferid Bey, Gouverneur Général de

Bu çalışmada, endüstriyel boyaların üretilmesinde kullanılan ana renk boyaların istenilen oranlarda dozajlama işlemi yapılarak, yüksek hassasiyette ve çeşitlilikte renk

Ertuğrul Muhsin’in henüz Muhsin Ertuğrul olmadığı 1925-26 se­ zonunda Şehzadebaşı Ferah Tiyatrosu'nda, Türk tiyatrosu için çok önemli birdönem yaşanmıştır..

Ertesi sene Tıbbiye-i Şâhâne Emrâzı Hariciye Muallimi Mi­ ralay Naim Bey’in vefatı üzerine Hayrettin Bey (Paşa) onun yerine muallim oldu ve Hayrettin Bey'den

Bu sunumda, sol penetran toraks travması sonrası sağ hemotoraks gelişen bir olgu incelenmiş ve penetran toraks travmalarında kontralateral hemotoraks gelişebileceği , her