• Sonuç bulunamadı

Havralar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Havralar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1214/84 İSTANBUL ( TARİHÎ ESERLER ). 1er ile katolikler arasında çıkan ihtilâf sonun­

da, kapalı kalan kiliseler, bir takım hâdise­ lerden sonra, 1636 ’da kat’î olarak alınmış ve biri Kefeli câmii, diğeri ise, 1640 ’a doğru Odalar câmii veya Kemankeş Mustafa Paşa câmii adı ile İslâm ibâdetine tahsis edilmiştir ( B. Palazzo,

Deux anciennes églises : Odalar D ja m i et K e­

fe li mesdjidi, İstanbul, 19 51). Bunun üzerine

ermeniler, Haliç sâhilinde, B alat’ta eski bir Bizans kilisesinin arsası üzerinde (İnciciyan’a göre 1631 ’de), Surp Hıreşdagabed kilisesini inşâ ettirmişlerdir. Şimdiki bina muhtelif tâ- mirlerden sonra, 1834 ’te yeniden inşâ olunmuş­ tur. Buradaki kabartmalar ile süslü ve Mah- mud I. devrinde, Sarayda toprak altında bu­ lunduğu söylenen ( ! ) demir kapı kanatlarının ( krş. Paspates, Byzantinai Meletai, İstanbul, 1877, s. 308; M. Ziya, İstanbul ve Boğaziçi, I, 305, not 3 ; Eremya Çelebî, İstanbul tarihi,

İstanbul, 1952, s. 178 —180; İnciciyan,

XVIII.

asırda İstanbul, İstanbul, 195b, s. 30), zanne­

dildiği gibi, VIII. asra âit olmayıp, üzerlerin­ deki tarih ve almanca yazılardan anlaşıldığına göre, 1729 yılında Alm anya’da imâl edilerek, nasılsa İstanbul ’a getirildiği ve bu kiliseye mal edildiği anlaşılmıştır ( krş. A. Mordtmann,

D ie H a f enquartiere von Byzanz, M itteilun-

gen d. deut.-Exc. Clubs, 1891, cüz 3, s. 6 ;

Schneider, Byzanz, s. 40, nr. 2 ; planı için bk. Gurlitt, Baukunst Konstantinopels, s. 90, res. 184). Şehrin son asırda teşekkül eden mahalle ve semtlerindeki ermeni kiliseleri, avrupaî mimârîde inşâ edilmiş nisbeten yeni binalar­ dır. Yalnız bunlar arasında Beyoğlu-İstiklâl caddesi ( ermeni-katolik ) ve Ortaköy ’deki ki­ liselerin tamâmen klasik türk mimârî üslû­ bundaki bâzı kısımları, türk eserlerinde ya­ bancı üslûpların hâkim olduğu bir devirde, türk mimârî geleneğinin gayr-i müslimlerde yaşamasını gösterdiği için değerlidir ( M. Ha- nesyan, 125. anma töreni vesilesi ile üç horon

kilisesi[ ermenice ], İstanbul, 1932, nşr. Beyoğlu

mütevelli heyeti ).

Şehrin içinde mevcut, Murad IV. devrine kadar faâl durumda olan, yukarıda bahsi ge­ çen Karagümrük ’teki latin-katolik ( St. Ni­ colas ve Ste Marie de Rosaire ) kiliselerine el konulduktan sonra, İstanbul içinde bir daha mühim bir Latin kilisesi inşâ olunmamıştır. Yalnız Yedikule ’de, Demiryolu şirketi men­ supları için, ufak bir latin ibâdethânesi ya­ pılmıştır. Bayezid ’de, Tiyatro yokuşunda, yakın tarihlere âit bir yapı olduğu söylenen bir küçük protestan-ermeni kilisesi var ise de, kapalı olan bu binayı tetkik etmek mümkün olmamıştır. 1871 ’de kurulan Bulgar eksarhlığı da, husûsî bir izin ile, Fener semtinde, Haliç

( K İ V U t

V

sâhilinde küçük bir kilise inşâ ettirmiştir. Mi­ mârî bir garâbet olarak, bu binanın tamâmen dökme demirden olduğu ileri sürülür ( krş. Schneider, Mauern und Tore am Goldenen

H orn, N achr. d. Akademie-Göttingen, 1950,

s. 74, nr. 3).

b. H a v r a l a r . Büyük bir liman ve ticâret ■ şeKrT olan İstanbul ’un eskiden beri kalabalık bir mûsevî cemâatine sâhip olduğu bilinir. Da­ ha Bizans devrinde, şehrin içinde, hiç değilse, bir kaç havra ( sinegog ) mevcut idi. Bunlar­ dan bir tânesi Eminönü ’nde Halil Paşa bur- g o s ’u (kulesi) olarak bilinen kulenin dibinde idi. Bugün lokanta olarak kullanılan kalıntısı hâlâ mevcuttur ( Schneider, ayn. esr.,s. 88, nr. 12 ), Bizans devrinde pek rahat bir hayatları olmadığı sezilen yahudiler ( krş. A. Galante,

Les ju if s de Constantinople sous Byzance,

Istanbul, 1940) Osmanlı idâresinde şehrin için­ de ve etrâfındaki mahallelerde yerleşerek, hav­ ralar inşâ etmişlerdir (Osmanlı devrinde Y a­ hudiler hak. bk. M. Franco, Essai sur l ’histoire

des Israélites de l ’empire Ottoman, Paris,

1897 ; krş. v. Hammer, Constantinopolis u. d.

Bosporus, I, 473 ). Yangınlarda harap olan

havraların ihyâsı kiliseler gibi bir takım şart­ lara bağlı idi. XVII. asır başlarına doğru ve­ rilen bir ferman ile yahudilerin havra inşâsı husûsundaki hakları tanınmıştır ( A . Galante,

ayn. esr., s. 66-68 ). Bu fermanın 10 11 (1604)

tarihli bir sûreti Haham-hâne ’de bulunmuştur. İstanbul ’un bugün duran veya yıkılmış olup, sâdece adları bilinen bütün havralarının isim cedveli mevcuttur ( bk. A . Galanté, Les syna­

gogues d’Istanbul, Hamenora, 1937, temmûz-

ağustos sayısı ; ayn. mil., H istoire des Juifs

d ’Istanbul, Istanbul, 1941—1942, I, 162—173 ).

Bu cedvellerin esâsı eski İbranice yazılmış bir kitapta bulunmaktadır. Bu havralar hicret sûreti ile geldikleri şehir ve kasabaların adla­ rı ile adlandırılmıştır: Katalan,Portugal, A ra­ gon, Alman [ Budinli bir musevîden dolayı ], Kurtuba, Messina, Sicilia, Kalabras, Ahrida ( = Ohri ), Seres, Yambolu, Karaferya, Kasto- ria (= K e sriy y e ), Selânik, İştip, Dimotika, S i­ nop, Antalya, Eğriboz, Niğbolu, Miletos yakı­ nındaki Balat, Edirne, Pulia, Romania, Zeytun v. b. Bunlardan Balat ’ta en eski havralardan bi­ ri olan ve esâsı belki Bizans devrine kadar inen Poliyaşan 1890’da yanmıştır. 18 9 3’te yeniden yapılan ve şehrin en büyük havrası olan A h­ rida ( = O h ri ), içinde XVII. asırda sahte Me­ sih adı ile tanınan ve dönmeler mezhebinin kurucusu olan Sabatay Sevi ( =Mehmed Aziz Efendi ) ’nin ( Silâhdâr Fındıklılı Mehmed Ağa,

Tarih, I, 431 ; A . Galanté Nouveaux docu­

ments sur Sabbetai Sevi, Istanbul, 19 35; G.

"T7- -io

2

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği T a h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aquinas, Aristoteles’in bilimin temel kriterinin yalnızca kendiliğinden tanınabilen apaçık ilkeler olduğu düşüncesini benimsediğinden, teolojik felsefe yani

Es ki ener jik, gü ler yüz lü k›z git mifl, ye ri ne asa bi ve so murt kan bi ri gel

Uluslararası bir çalışmada da, 11 merkezin yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalar- dan izole edilen 798 Enterobacteriaceae kökeninin %91 oranında duyarlı olduğu isepamisin

Çalışmamızda diyabet riski ile çalışma durumu arasındaki ilişki incelendiğinde çalışmayan bireylerde çalışanlara göre diyabet riskinin daha yüksek olduğu tespit

İşte İsmail Hânıinin, size ancak hülâsa ettiğim şu hakikatlerin tam dört misli uzunluğunda makaleler yazıp, Hürriyet ■ e Akşam sütunla­ rında gûya

neticiler toplantısında herkes sırayla konu­ şuyor, ustalar gençlere tavsiyelerde bulunu­ yordu.... Söz sırası kendisine geldiğinde Me­ tin Toker dedi

Turizm ve Tanıtma Bakanı Erol Yıl- maz Akçal, 1972 yılı turizm mevsimini a- çarken, ana konular hakkında basına ver- diği bilgiler arasında, istanbul festivaline de temas

Sonuç olarak, PAH’de kalsiyum blokerlerinin kullanımı sadece sınıf I veya II semptomları olan, kalp yetersizliùi geliümemiü ve vazore- aktivite testine olumlu yanıt