• Sonuç bulunamadı

Zonguldak il merkezinde 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinde öğün dışı yeme alışkanlığının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zonguldak il merkezinde 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinde öğün dışı yeme alışkanlığının incelenmesi"

Copied!
103
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

HEMŞİRELİĞİ

ANABİLİM DALI

ZONGULDAK İL MERKEZİNDE 15-17 YAŞ GRUBU

GENEL LİSE ÖĞRENCİLERİNDE ÖĞÜN DIŞI YEME

ALIŞKANLIĞININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Aysel KÖSE

(2)

ZONGULDAK İL MERKEZİNDE 15-17 YAŞ GRUBU GENEL LİSE ÖĞRENCİLERİNDE ÖĞÜN DIŞI YEME

ALIŞKANLIĞININ İNCELENMESİ

AYSEL KÖSE

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi

Olarak Hazırlanmıştır.

ZONGULDAK Haziran 2005

(3)
(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

ZONGULDAK İL MERKEZİNDE 15-17 YAŞ GRUBU GENEL LİSE ÖĞRENCİLERİNDE ÖĞÜN DIŞI YEME

ALIŞKANLIĞININ İNCELENMESİ

Aysel KÖSE

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ayşe OCAKCI Yrd. Doç. Dr. Ferruh N. AYOĞLU

Haziran 2005, 88 sayfa.

Bireylerin en yakınında olan ve ulaşılabilir sağlık hizmetleri olarak tanımlanan birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümü sağlığı korumayı ve geliştirmeyi içerir. Sağlığı koruma ve geliştirme sorumluluğunu üstlenen okul hemşirelerinin, koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde ve sürdürülmesinde rolü büyüktür. Yetersiz ve dengesiz beslenme özellikle lise dönemindeki ergenlerde birincil sağlık sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle, okul hemşireleri tarafından ergenlere dengeli beslenme konusunda eğitim programları

(5)

ÖZET (devam ediyor)

düzenlenmelidir. Bu araştırma, orta ergenlik dönemindeki lise öğrencilerinin, öğün dışı yeme alışkanlığını saptamak ve öğün dışı yeme alışkanlıkları ile ilgili olabilecek özellikleri incelemek amacıyla yapılmıştır.

Araştırmaya katılan ergenlerin, %39.1’inin (n=190) 17 yaşında, %56.4’ünün (n=274) kız, %26.2’sinin (n=127) 50. persentil dilimi içerisinde olduğu, %59.7’sinin (n=290) öğün dışı yeme alışkanlığının olduğunu, %90.3’ünün (n=262) arkadaşları ile beraberken bu tip yiyecekleri tükettiği, öğün aralarında en fazla tüketilen yiyeceğin %33.1 (n=161) ile çikolata-gofret olduğu saptanmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda, cinsiyete (p=0.001) ve ailenin maddi durumuna (p=0.036) göre öğün dışı yeme alışkanlığı incelendiğinde, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlendi. Yerleşim yeri, anne ve babanın çalışma durumu, anne ve babanın eğitim durumu, aile tutumu ve harçlık alma durumu öğün dışı yeme alışkanlığı ile karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi.

Anahtar Sözcükler: Ergen, Öğün Dışı Yeme Alışkanlığı, Okul, Okul Hemşiresi

(6)

ABSTRACT

M. Sc. Thesis

STUDY OF EATING HABITS EXCEPT MEALS ON THE HIGH SCHOOL STUDENTS BETWEEN 15-17 AGE IN THE CENTRE OF ZONGULDAK

Aysel KÖSE

Zonguldak Karaelmas University Institute of Health Sciences

Department of Nursing of Children Health and Illnesses

Thesis Advisor: Assoc. Prof. Ayşe OCAKCI Asst. Prof. Ferruh N. AYOĞLU

June 2005, 88 pages.

A very important part of first step in health services, which is described as at the nearest of the individuals and accessible, consists of protecting and developing health. The role of school nurses who protect and develop health is very important in developing and continuing protector health services. Insufficient and unbalanced eating habit especially has become the first health problem of adults in high schools. For this reason, education programs should be established about balanced eating habits for adults by school nurses. This survey has been done to search for both eating habits and also some characteristics in related to eating habits of adults except meals for middle adolence period in high schools. It has been determined that 39.1% of adults joined this survey are 17 years (n=190),

(7)

ABSTRACT (continued)

56.4% of them is girl (n=274), 26.2% is in 50th percentile (n=127), 59.7% has eating habit except meals (n=290), 90.3% of them realizes this eating characteristic while spending time with its friends (n=262), the most eaten male is chocolate-waffer with 33.1% (n=161). Comparing the groups, when it is investigated that the eating habit expect males according to sexuality (p=0.001) and incoming of family (p=0.036), an suitable difference has been observed. However, there is no difference comparing the eating habit except males and some characteristics like residensial area, working condition and education level of the parents, manner of family and geting pocket money.

Key Words: Adults, eating habit except meal, school, school nursery

(8)

TEŞEKKÜR

Hemşirelik mesleğini tanımamda, geliştirmemde katkısı olan ve tezin tüm aşamalarında hem bilimsel hem de manevi destekleriyle beni motive edip, çalışmamda bana yön veren danışmanım Doç. Dr. Ayşe OCAKCI’ya, çalışmam boyunca yardımlarını esirgemeyen ve desteğini her zaman hissettiğim Yrd. Doç. Dr. Ferruh N. AYOĞLU’na, anket formunun oluşmasında bilimsel desteğini esirgemeyen Prof. Dr. Gülgün ERSOY ve Öğr. Gör. Dr. Gülcem SALA RAZI’ya, yüksek lisans programında aynı kaderi paylaştığım tüm dönem arkadaşlarıma, özellikle Özlem ÖZTÜRK ve Nihal KALINCI’ya, tezin tüm aşamasında hem manevi hem de bilimsel destekleriyle beni motive eden Arş. Gör. Hüseyin TOPAN ve Nurcan ÇELEBİ’ye, manevi desteklerini her zaman hissettiğim ev arkadaşlarım ve ZKÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi hemşirelerine, tezin uygulama aşamasında gerekli yasal desteği ve kolaylığı sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na, uygulamaların yapıldığı okulların yöneticilerine ve ankete katılan lise öğrencilerine, onlarla yaşamasam da mesafelere rağmen, desteklerini her zaman hissettiğim aileme teşekkür ederim.

(9)

İÇİNDEKİLER Sayfa TEZ KABUL ii ÖZET iii ABSTRACT v TEŞEKKÜR vii İÇİNDEKİLER viii ŞEKİLLER DİZİNİ xi ÇİZELGELER DİZİNİ xii

SİMGELER VE KISALTMALAR xiv

BÖLÜM 1 GİRİŞ 1

BÖLÜM 2 GENEL BİLGİLER 5 2.1. ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 5

2.1.1. Ergenliğin Tanımı 5

2.1.2. Ergenlik Döneminde Fiziksel Büyüme ve Gelişme 6 2.1.3. Ergenlik Döneminin Psikososyal Gelişim Özellikleri 7 2.1.3.1. Erken Ergenlik Dönemi 7

2.1.3.2. Orta Ergenlik Dönemi 8

2.1.3.3. Geç Ergenlik Dönemi 9

2.1.4. Ergenlik Dönemi Sağlık Sorunları 10 2.1.5. Yeme Alışkanlığına Bağlı Oluşan Sağlık Sorunları 12

2.2. BESLENME VE ÖNEMİ 12

2.2.1. Beslenmenin Tanımı 12

2.2.2. Besinler 12

(10)

İÇİNDEKİLER (devam ediyor) Sayfa

2.2.4. Yeterli ve Dengeli Beslenme 13 2.2.5. Yetersiz ve Dengesiz Beslenmenin Olumsuz Etkileri 14 2.3. HIZLI HAZIR YİYECEK SİSTEMİ VE ÖNEMİ 15 2.4. ERGENLİK DÖNEMİ BESLENME 16 2.5 ERGENLİ DÖNEMİ FİZİKSEL AKTİVİTENİN ÖNEMİ 18 2.6. ERGENLERDE SAĞLIK HİZMETLERİ 18

2.6.1. Sağlık Hizmetleri 18

2.6.2. Koruyucu Sağlık Hizmetleri 19 2.6.3. Okul Sağlığı Hizmetleri 20 2.6.4. Ergenlerde Koruyucu Sağlık Hizmetleri 23

2.7. HEMŞİRENİN ROLÜ 25

BÖLÜM 3 ÇALIŞMANIN AMACI 30

BÖLÜM 4 YÖNTEM 31

4.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ 31

4.2. ARAŞTIRMANIN EVRENİ 31

4.3. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEM SEÇİMİ 31

4.4. DEĞİŞKENLER 33

4.4.1. Bağımsız Değişkenler 33

4.4.2. Bağımlı Değişken 33

4.5. DEĞİŞKENLERİN TANIMI VE ÖLÇÜTLERİ 34 4.5.1. Bağımsız Değişkenlere Ait Tanım ve Ölçütler 34 4.5.2. Bağımlı Değişkene Ait Tanım ve Ölçütler 36

4.6. VERİLERİN TOPLANMASI 36

4.6.1. Veri Toplama Formunun Hazırlanması 36

4.6.2. Ön Uygulama 36

4.6.3. Veri Toplama Formunun Uygulanması 36 4.7. İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME 37

(11)

İÇİNDEKİLER (devam ediyor) Sayfa 4.8. ZAMAN ÇİZELGESİ 37 BÖLÜM 5 BULGULAR 38 BÖLÜM 6 TARTIŞMA 54 BÖLÜM 7 SONUÇLAR VE ÖNERİLER 65 7.1. SONUÇLAR 65 7.2. ÖNERİLER 70 KAYNAKLAR 72 EKLER DİZİNİ 81 ÖZGEÇMİŞ 88

(12)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

1 Ergenlerin Psikososyal Gelişim Dönemleri 10

(13)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge Sayfa

4.3.1 Örneklemi Oluşturan Liselerden Araştırmaya Alınan Öğrenci Sayılarının Dağılımı.

32

5.1. Öğrencilerin Tanımlayıcı Özelliklerine Göre Dağılımı 39 5.2. Öğrencilerin Beden Kitle İndeksinin Cinsiyete ve Yaşa Göre

Dağılımları

42

5.3. Öğrencilerin Yeterli ve Dengeli Beslenme Konusundaki Düşüncelerinin Dağılımı

43

5.4. Öğrencilerin Yeterli ve Dengeli Beslenme Konusunda Bilgi Alma Durumlarına Göre Dağılımı

43

5.5. Öğrencilerin Yeterli ve Dengeli Beslenme Konusunda Bilgiyi Almış Olduğu Kaynağa Göre Dağılımı

44

5.6. Öğrencilerin Öğün Dışı Yeme Alışkanlıkları ve Günlük Tükettikleri Öğün Dışı Yeme Sayılarına Göre Dağılımları

44

5.7. Öğrencilerin Tükettikleri Öğün Dışı Yiyeceklerin Türlerine Göre Dağılımı

45

5.8. Öğrencilerin Öğün Dışı Yiyeceklere Ayırdıkları Harçlıklarını Kullanma Durumlarına Göre Dağılımı

46

5.9. Öğrencilerin Öğün Dışı Yiyecekleri Tüketim Nedenlerine Göre Dağılımı

46

5.10. Öğün Dışı Yeme Esnasında Yaptıkları Faaliyetlere Göre Dağılımı

47

5.11. Öğrencilerin Öğün Dışında Tükettikleri Yiyeceklerin Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları

48

5.12. Öğrencilerin Öğün Dışında Tükettikleri İçeceklerin Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları

(14)

ÇİZELGELER (devam ediyor)

Çizelge Sayfa

5.13 Cinsiyete Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Dağılımı 49 5.14. Yerleşim Yerine Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının

Dağılımı

50

5.15. Annenin Çalışma Durumuna Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Dağılımı

50

5.16. Babanın Çalışma Durumuna Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Dağılımı

51

5.17. Anne Eğitimine Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Dağılımı

51

5.18. Baba Eğitimine Göre Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Dağılımı 52

5.19 Öğrencilerin Aile Tutumu İle İlgili Görüşlerinin Öğün Dışı Yeme Alışkanlığına Göre Dağılımı

52

5.20 Ailenin Maddi Durumunun Öğün Dışı Yeme Alışkanlığına Göre Dağılımı

53

5.21 Harçlık Alma Durumunun Öğün Dışı Yeme Alışkanlığına Göre Dağılımı

(15)

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

BKİ Beden Kitle İndeksi DSÖ Dünya Sağlık Örgütü DİE Devlet İstatistik Enstitüsü

AÇSAP Ana-Çocuk Sağlığı Aile Planlaması UNFPA United Nations Population Fund UNICEF United Nations Children’s Fund

(16)

BÖLÜM 1 GİRİŞ

Çağdaş sağlık anlayışı sağlığın korunmasını ve geliştirilmesini öngörmektedir. Bireylerin en yakınında olan ve ulaşılabilir sağlık hizmetleri olarak tanımlanan birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümü sağlığı korumayı ve geliştirmeyi içerir. Sağlığı geliştirici hizmetler ise, yalnızca hastalıkların önlenmesi değil, daha yüksek yaşam kalitesine ulaşmak için bireyin potansiyelini artıran yaklaşım ve etkinlikleri de kapsar. Sağlığı geliştirmede önemli bir kavram olan yaşam kalitesi, bireyin yararına ve gelişimine odaklanmıştır (1,2,3,4).

Yaşam kalitesi ve genel sağlık durumuna ilişkin ölçekler tıp alanında üç şekilde kullanılmaktadır. Birincisi, klinik deneme ve değerlendirmelerde, hastaları gruplandırma amacıyla; ikincisi hastaların karşılaştığı sorunları saptamada, tedavi veya destek hizmetleriyle ilgili gereksinimleri belirlemede tarama amacıyla; üçüncüsü ise klinik uygulamalarda, hastalığın seyrini ya da standart yaklaşımlara yanıtını izlemede bir izlem aracı olarak kullanılmaktadır (5).

Günümüzde hızla ilerleyen teknolojik olanaklara koşut olarak özellikle gelişmiş toplumlarda hızla artan sorunlardan olan beslenme bozukluklarının yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir (5).

Bireylerin fiziksel, zihinsel, toplumsal ve ekonomik yönden gelişebilmeleri sağlıklı olarak yaşamlarını devam ettirebilmesi, yaş, cinsiyet, çalışma ve fizyolojik durumlarına göre gereksinimleri olan besin ögelerini yeterli miktarda sağlayabilmeleri, diğer bir anlatımla yeterli ve dengeli beslenmeleri ile olasıdır (6).

(17)

Beslenme, insanın varolması ile başlayan ve günümüzde üzerinde önemle durulan konuların başında gelmekte olup, organizmada büyümeyi, hücrelerin onarımını, beden işlevlerinin sürekliliğini sağlamaktadır.

Bu nedenle yetersiz ve dengesiz beslenen bireylerde çeşitli sağlık sorunları görülmektedir. İnsan yaşamında yeterli ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğu birkaç dönem vardır. Bu dönemlerden biri de çocukluk çağı ile olgunluk çağı arasındaki geçiş dönemi sayılan, büyüme ve gelişmenin hızlandığı, çocuğun duygusal açıdan geliştiği, ergenlik dönemidir (7).

Ergenlik döneminde ortaya çıkan düşünce sisteminde ve duygusal yapıdaki değişikliklere bağlı olarak gençler dikkatlerini kendilerine, öteki dönemlere göre daha fazla yoğunlaştırırlar. Çevrelerindeki herkesin kendileriyle ilgilendiğine inanırlar. Bu çağa özgü olan “ben merkezci” düşünce yapısı, beraberinde ergenlik çağındaki gençlerin az ya da çok hemen hepsinde gözlenen dış görünüşlerinin yeterince iyi olmadığına ilişkin kaygıları getirir (8).

Bu dönemde besin ögelerine olan gereksinmeyi organizmanın gösterdiği büyüme ve gelişme hızı belirler. Ergenlerde hızlı büyüme ve gelişme boyda uzamaya, vücut ağırlığında artışa neden olur. Bu artış kızlarda daha önce gelişir ve daha yavaştır. Erkeklerde ise hızlı büyüme ve gelişmenin süresi ve şiddeti değişiklik gösterir. Bu yaşlarda yeterli ve dengeli beslenme sağlanamaz ise büyüme ve gelişme yavaşlamakta, ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları ile bireyin tüm yaşamı olumsuz yönde etkilenmektedir (7).

Ergenlerin yeme alışkanlıkları ergenin fizyolojik, psikososyal ve bilişsel gelişimine göre farklılık gösterebilir. Ergenler, bedenlerindeki hızlı değişiklikler nedeniyle görünümleri konusunda duyarlı olabilirler. Birçok ergen bedenindeki değişiklikleri kontrol edebilmek için yeme alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirebilir. Bu dönemde vitamin A, vitamin B1, demir ve kalsiyum açısından yetersiz beslenirken, yağ, şeker ve sodyumu yüksek olabilmektedir. Öğün arası yeme alışkanlıkları ve öğünlerde sapmalar sık rastlanır. Bağımsızlık istemiyle, ev

(18)

dışında zaman geçirme süresi arttıkça öğün sayısı ve kalitesi de değişir. Kilo kaybı isteği olan ergen daha az besin alımını gerçekleştirmek için öğün atlar. Reklamların etkisi bu dönemde hazır gıdaların tüketimini artırır. Bu dönemde ergenlerin sıklıkla yeğledikleri ayak üstü beslenme alışkanlıkları, düşük kalsiyum, vitamin B2, vitamin A, vitamin C, magnezyum, folik asit ve posa alımına, aşırı sodyum ve enerji tüketimine yol açmaktadır (9).

Yıldız’ın, 1208 katılımcıdan oluşan çalışmasında, öğrencilerin %20.3’ünün beslenme bilgisi, %20.2’inin beslenme alışkanlığı kötü bulunmuştur (10). Aktaş, 1770 öğrenci üzerinde yaptığı çalışmada, %47.6’sının öğün sayısının üçten az olduğunu, %51.1’inin kahvaltıda tükettikleri besinin dengesiz olduğunu, %76.2’sinin öğün aralarında kek-pasta-böreği aşırı miktarda tükettiğini belirlemiştir (6).

Sağlıklı ve yeterli beslenme yaşam boyu öğrenmenin temel ögeleridir. Özellikle gelişmekte olan ve herkesin sağlık hizmetlerinden yeterli ölçüde yararlanamadığı ülkelerde bu yaş grubuna sağlık hizmetlerinin ana-çocuk sağlığı hizmetlerinin bir devamı olarak ″okul sağlığı″ hizmeti şeklinde sunulması önem taşımaktadır.

Okul sağlığı hizmetleri bir ekip tarafından yürütülmelidir. Bu ekip içerisinde yer alan okul hemşiresi okul sağlık hizmetleri programının uygulanması konusunda önemli rol oynar. Ailelere ve ergenlere, okulda görev yapan öğretmene ve personele yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu oluşan risk faktörleri ile sağlıklı beslenme konusunda, hemşirenin yapacağı sağlık eğitiminin önemi büyüktür. Okul hemşirelerinin, öğrencilerin gelişim durumlarını sürekli izleyerek normalden sapma yaşayan çocukları ve ergenleri saptayıp, beslenme sorunu olan çocukları uygun merkezlere yönlendirmeleri, olası risk faktörlerinin de önlenmesine olanak sağlar (8).

Okul sağlığı hizmetlerinde amaç, öğrencilerin sağlık ve eğitim ile ilgili sorunlarının belirlenmesi ve çözümlerinin sağlanması, geniş kapsamlı ve uygun

(19)

sağlık eğitimi verilmesi, öğrenmeyi kolaylaştıran sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturulmasıdır. Sağlık eğitimi, okul sağlığı hizmetlerinin temel ögelerinden biridir. Okullarda verilecek sağlık eğitiminin amacı, sadece bilgi aktarmak değil, her öğrencinin yaşam boyunca bireysel büyüme ve sağlığını geliştirecek kararlar alabilmesini sağlamaktır. Yeterli ve dengeli beslenme de üzerinde durulması gereken önemli bir sağlık eğitimi konusudur (8).

(20)

BÖLÜM 2 GENEL BİLGİLER

2.1. ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 2.1.1. Ergenliğin Tanımı

Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve toplumsal açıdan gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı çocukluktan erişkinliğe geçiş devresidir. İlk kez 1904’de Stanley Hall ″ergenlik″ terimini kullanarak bu dönemin insan gelişiminde ayrı bir evre olduğunu ortaya koymuştur. Terim Latince ″gelişen″ anlamındadır ve şöyle tanımlanmaktadır: Fiziksel ve duygusal süreçlerin yol açtığı cinsel ve psikososyal olgunlaşma ile başlayan ve bireyin bağımsızlığını ve sosyal üretkenliğini kazandığı, belirli olmayan bir zamanda sona eren kronolojik bir dönemdir ve hızlı fiziksel, psikolojik ve sosyal değişmelerle belirginleşir (11,12,13).

Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre; 10-19 yaş ergenlik, 20-24 yaş gençlik ve 10-24 yaş genç insanlar dönemi olarak tanımlanmaktadır. Dünya nüfusunun %17.5’nin 15-24 yaş grubunda olduğu tahmin edilmektedir. DSÖ’ nün genç insanlar tanımına göre Türkiye’de yaklaşık üç kişiden biri genç insan grubundadır. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) 2000 yılı Genel Nüfus Sayımına göre 12-21 yaş arası ergenlerin sayısı 14242266’dır. Ülkemizde, nüfusun yaklaşık %25’ini 11-18 yaş arası ergenler oluşturmaktadır (14,15,16,17).

Toplumun geleceği kabul edilen ergenlerin, fiziksel, sosyal, psikolojik ve cinsel gelişimlerini dengeli bir şekilde tamamlamaları gerekir. Ergenlerin yaşam biçimi sonucu kazandığı doğru ve yanlış alışkanlıklar gelişimlerini etkilemektedir. Yaşam biçimi sonucu kazandığı yanlış alışkanlıklardan biri olan yetersiz ve dengesiz beslenme, günümüzde yada ileri ki yıllarda büyüme gelişme geriliği,

(21)

anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, kalp hastalıkları ve obezite gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Ergenlerin toplam nüfus içerisindeki payı da düşünülürse, ortaya çıkabilecek bu sağlık sorunları gelecekte sağlıksız toplumların oluşmasına neden olur ve ülke ekonomisine olumsuz katkı sağlar (14,15,16,18).

2.1.2. Ergenlik Döneminde Fiziksel Büyüme ve Gelişme

Hipotalamus-hipofiz-gonadlar arasındaki aktivitenin fetal dönemde başladığı, erken çocukluk döneminde kısa bir süre aktif olduğu ve daha sonra ergenlik dönemine kadar hiçbir aktivasyon göstermediği bilinmektedir. Kadın ve erkekte cinsiyet hormonlarının salgılanması ve buna bağlı olarak cinsiyete özgü özelliklerin ortaya çıkması puberte olarak tanımlanmaktadır. Puberte de, salgılanan cinsiyet hormonları ergenin cinsel ve duygusal davranışlarında değişikliklere neden olmaktadır. Genel olarak ergenlik dönemine kızlar 10-11 yaş, erkekler ortalama 12 yaşında girerler. Ergenlik dönemine kızlar erkeklerden ortalama iki yıl önce girerler ve erkeklerden iki yıl önce çıkarlar (14,19).

Erkeklerde ve kızlarda cinsel gelişim, 5 evrede izlenmektedir: Evre1; henüz cinsel gelişim tamamlanmamış, Evre 2; ergen cinsel gelişimi başlamış, Evre 3 ve 4; cinsel gelişim sürmekte, Evre 5; erişkin dönem başlamış, olarak kabul edilmektedir (14,19).

Erişkin boy uzunluğunun %20-25’i ergenlik döneminde kazanılmaktadır. Boy uzama atağı kızlarda 12-13 yaş, erkeklerde 14-15 yaşları arasında olmaktadır. Kızlardaki en hızlı boy uzaması ilk adetten önce olmaktadır ve ilk adetten sonra boy uzaması yavaşlamaktadır. Kadınlık hormonu olan östrojen, büyüme kıkırdağını erkeklik hormonu testesterona göre, daha hızlı kapatmaktadır. Bu nedenle boy uzaması, erkeklerde 19-20 yaşlarına kadar sürerken, kızlarda ilk adetten sonraki birkaç yıl içerisinde durmaktadır. Ergenlik döneminde, kas-iskelet sisteminde ve iç organlarda, el-bilek kemiklerindeki kıkırdak yapılarda kemikleşme olmakta ve kemikleşmede belirgin artışlar gözlenmektedir. Her iki cinsiyette de bağışıklık sisteminin önemli parçalarından olan lenf bezlerinde,

(22)

azalma olmaktadır. Ergenlik döneminde, erkeklerde cilt altı yağ dokusunda azalma ve omuzlarda genişleme, kızlarda ise kalçada genişleme belirginleşir. Bu değişiklikler seks hormonları etkisi ile oluşmaktadır (14,19,20).

Ergenlerin, fiziksel büyüme ve gelişmesini sağlıklı tamamlamaları dengeli ve yeterli beslenme ile sağlanır. Yeterli ve dengeli beslenme hormonların düzenli çalışmasını, boy uzaması ve kemik gelişimini etkiler. Ailede başlayan ve okul ile devam eden öğrenme sürecinde ergenlere fiziksel büyüme ve gelişmesini sağlıklı tamamlamaları için yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır (21).

2.1.3. Ergenlik Döneminin Psikososyal Gelişim Özellikleri

Ergenler, kim olduklarını, gelecekte ne yapmak istediklerini anlamak ve bu amaçla ilgili olarak bireysel güçlerini ve zayıflıklarını tanımak için çaba gösterirler. Bu sorular, ergenin kendi kişiliğini oluşturma süreci içinde olduğundan ortaya çıkar. Ergenlik dönemindeki hızlı fiziksel, duygusal, zihinsel ve toplumsal büyüme nedeniyle bu süreyi üç gelişim evresine ayırmak yararlıdır. Erken ergenlik dönemi 10-13 yaş, orta ergenlik dönemi 14-17 yaş ve geç ergenlik dönemi 17-21 yaş arasını kapsar (22).

2.1.3.1. Erken Ergenlik Dönemi

Erken ergenlik dönemi, hızlı büyüme ve cinsel gelişme dönemidir. Ergenler, genellikle bedenlerindeki fiziksel değişimle fazla ilgilidirler. Bu hızlı fiziksel değişim nedeniyle, beden imgesi, benlik algısı ve benlik saygısında önemli değişiklikler görülür. Büyüme ve gelişmelerinin arkadaşlarından farklılık göstermesi, özellikle erkeklerde boy kısalığı, kızlarda meme gelişimi ve ilk adetin gecikmesi büyük kaygılar yaratabilir. Cinsellik konusunda aşırı merak olmakla birlikte, kendi cinslerinden arkadaşlarıyla birlikte olmayı yeğlerler. Ergenin giderek daha bağımsız hale gelip aile bağlarının gevşemesiyle sadakat ve bağlılık duyguları aileden, daha çok önem kazanan arkadaşlarına kayar. Ergenler, hala somut olarak düşünür ve geleceği soyut olarak kolay kavrayamazlar. Bir

(23)

orkestrada ünlü bir şarkıcı yada sinema yıldızı olmak gibi belirsiz ve gerçekçi olmayan mesleki amaçlar edinebilirler (11,22).

Yapılan çalışmalar, erken ergenlik döneminde ergenlerin, en büyük uğraşlarının bedenleri olduğu ve çoğununda bedenlerine yönelik hoşnutsuzluklar ifade ettiklerini ortaya koymaktadır. Bu hoşnutsuzluk çok fazla olursa ergen beden imgesini denetleyebilmek, bedenine kendi istediği şekli verebilmek amacıyla aşırı diyetler uygulama yoluna gidebilir. Bunun sonucunda, ergenlerde anoreksiya nevroza ve bulimiya nevroza gibi yeme bozuklukları görülebilir (14,23,24).

2.1.3.2. Orta Ergenlik Dönemi

Orta ergenlikte, erken ergenlik dönemindeki hızlı pubertal gelişim yavaşlarken, ergen yeni bedenine alışmaya ve daha rahat davranmaya başlar. Güçlü duygular ve ruh halindeki geniş dalgalanmalar tipiktir. Bazı ergenler, bu deneyimleri barış içinde atlatırlarken bazıları çaresizlik içinde çırpınırlar. Düşünsel yönden ergenler, somut düşünmeden soyut düşünme yeteneğini geliştirmeye başlarlar. Bu yeni düşünsel güç ile her şeye gücünün yetebileceği ve dünyanın sadece düşünmekle değiştirilebileceği duygusu doğar. Soyut düşünme yeteneğinin başlamasıyla birlikte, ergenler kendilerini başkalarının onu gördüğü gibi görmeye ve aşırı derecede ben-merkezcil olmaya başlarlar. Kendi kişiliklerini oluşturdukları için diğer kişiler ve arkadaşlarıyla ilişkileri temelde narsistik olmakta ve farklı görüntülerle deneyim arayışları sık görülmektedir. Arkadaşlar; özdeşleşme, davranış biçimleri, etkinlikler ve moda standartlarını belirlerler ve duygusal destek, yakınlık, empati ve bağımsızlık çabasındaki suçluluk ve anksiyetenin paylaşılmasını sağlarlar. Bağımsızlık ve özerlik çabası ergen ve ana-babaları için zor ve gerilimli bir dönemdir (22).

Cinselliğin öneminin artmasıyla birlikte, orta ergenlik döneminde karşı cinsten arkadaşlarla birlikte olma ve cinsel deneyimler başlayabilir. İlişkiler genellikle tek yanlı ve narsist olma eğilimindedir (11,22).

(24)

Orta ergenlik dönemindeki ergenlerde, bağımsız olma ve arkadaşları ile birlikte vakit geçirme isteği onların, hızlı hazır yiyecek restoranlarına yoğun ilgi göstermelerine neden olmaktadır.

2.1.3.3. Geç Ergenlik Dönemi

Geç ergenlik döneminde, ergen daha az ben–merkezcidir ve başkalarını daha fazla düşünmeye başlar. Toplumsal ilişkiler, arkadaş grubundan bireysel ilişkilere kayar. Karşı cinsten olan arkadaşlarla olan birliktelik daha samimi olmaya başlar. Ergen ailesinden daha bağımsız hale gelir. Soyut düşünme yeteneği, ergene gelecekle ilgili planlar ve görevler konusunda daha gerçekçi düşünme olanağı verir (11,22).

Geç ergenlik döneminde ergenler, beslenme konusunda da neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavramaya başlarlar. Aile, okul ve çevresinden edinmiş olduğu bilgileri uygulamaya geçirirler. Ergen, yetersiz ve dengesiz beslendiğinin farkındadır ve tükettiği besinlere dikkat etmeye çalışır. Ancak, arkadaş çevresi ve toplumun hızlı hazır yiyeceklere ergenleri yönlendirmesi, onların bu yiyecekleri tüketmesine neden olduğu düşünülmektedir.

(25)

Şekil 1. Ergenlerin Psikososyal Gelişim Dönemleri* Erken Ergenlik

Dönem Orta Ergenlik Dönem Geç Ergenlik Dönem Bağımsızlık Aile aktivitelerine

karşı ilgisizlik. Aile ile çatışmalarda artma. Ailenin öneri ve değer yargılarını kabullenme. Vücut imajı Pubertal değişimler

hakkında endişelenme, görünümü hakkında emin olmama. Vücut görüntüsünün kabul edilmesi, daha cazip vücut görünümü için ilgi gösterme.

Pubertal değişimlerin kabulü.

Akranlar Aynı cinsiyetten arkadaşlarla, yakınlaşma. Akran değerlerinin kabulü, cinsel aktivite deneyiminde artış, zaman ayırma.

Akranlar daha az önemli ve derinlemesine ilşkiler daha fazla. Kişilik

gelişimi Soyut kavramlarda gelişme, hayal kurma,gerçekçi olmayan meslek seçimleri,gizlilik için artan istek, dürtülerinin kontrolünde eksiklik. Duygusallıkta artış, entelektüel kapasitede artış, güçlü olma duygusu, riskli davranışlar. Uygulanabilir, gerçekçi meslek seçimleri, sosyal, dinsel, cinsel ve duygusal değer yargılarının değerlendirilmesi, uzlaşmada artış, sınırlarını belirleme. *Alıntı: Özcebe H., Birinci Basamak Adolesan Sorunlarına Yaklaşım.Sted (Sürekli Tıp Eğitim Dergisi) 2002;11(10):374-377.

2.1.4. Ergenlik Dönemi Sağlık Sorunları

İnsan yaşamında ikinci büyüme ve gelişme dönemi olan ergenlik dönemi, kısa bir dönem olup, ergen zaman zaman bu kadar değişikliğe uyum sağlayamamaktadır. Bu dönemde ergen;

¾ Fiziksel büyüme ve gelişme ile ilgili sorunlar, ¾ Cinsel gelişim ile ilgili sorunlar,

¾ Psiko-sosyal gelişim ile ilgili sorunlar

(26)

Dönemin özelliğinden dolayı da zaman zaman bu sorunları çözememektedir. Bu sorunların yanı sıra riskli davranışlara ait sorunlar da görülmektedir. Ergenlik dönemi yeni şeylerin denendiği bir dönem olduğu için ergenlerde, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanmayı denemeye eğilim vardır (25).

Çocukluktan gelen sağlık sorunları da ergenlik döneminde değişik boyutlarda sürebilir. Örneğin bebeklik ve çocukluk dönemindeki yetersiz beslenme ve sık geçirilen enfeksiyon hastalıkları ergenin bu döneme şanssız başlamasına neden olmaktadır. Kız çocuklarında, erkeklere göre daha sık beslenme bozuklukları görülmekte; ayrıca kız çocuklarının ergenlik döneminde geçirdikleri gebelik ve doğumlar nedeniyle kendilerinde ve bebeklerinde sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır (14).

Gelişmekte olan ülkelerde tüberküloz, romatizmal kalp hastalığı gibi çocukluk döneminden kalan hastalıklarda gençlerin önemli hastalık ve ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Çocukluk döneminde fizik, mental ve sosyal sağlığı olumsuz olarak etkileyen her türlü sağlık sorunu çocuğun ergenlik dönemine sağlıklı olarak girmesini engellemektedir (14).

Ergenlerde en sık görülen sağlık sorunları; ¾ Kasıtlı ve kasıtsız kazalar

¾ Sigara kullanımı ¾ İlaç ve alkol kullanımı ¾ Uyuşturucu kullanımı

¾ Yetersiz ve dengesiz beslenme, anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza gibi beslenme sorunları

¾ Kavga

¾ Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ¾ Riskli cinsel davranışlar ¾ Riskli gebelik, abortus (8,26).

(27)

2.1.5.Yeme Alışkanlığına Bağlı Oluşan Sağlık Sorunları

Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu, büyüme ve gelişme olumsuz etkilenebilir. Ergenlerin beslenmesi sırasında sık karşılaşılan sorunlardan birisi demir, kalsiyum ve bazı minerallerin eksik alımıdır. Ergenlik döneminde, şekerli ve yağlı gıdaların fazla tüketilmesi de şişmanlığın ortaya çıkmasına neden olur. Kimyasal işlemlerden geçen besin maddelerinin aşırı miktar tüketilmesi de birçok sorunu ortaya çıkarmaktadır (14,27,28).

2.2 BESLENME VE ÖNEMİ

2.2.1. Beslenmenin Tanımı

Beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan öğeleri alıp, vücudunda kullanmasıdır (29).

2.2.2. Besinler

Besinler, büyüyüp gelişmek, hareket etmek, çalışmak, enerjik olmak, düşünmek ve öğrenmek için organizmanın gereksinim duyduğu besin ögelerinin ve enerjinin kaynağıdır. Yaşam için gerekli temel öge olmalarının yanı sıra, yaşamın vazgeçilmez zevklerinden de biridir (30).

Besin maddelerinin organizmadaki görevleri:

¾ Çeşitli fiziksel ve zihinsel etkinlikler için gerekli enerji, ¾ Doku yapımı ve onarımı,

¾ Enerji depolarının doldurulması,

¾ Organizma ısısının düzenlenmesi ve ısı yalıtımı, ¾ Metabolik fonksiyonları düzenleyen ögelerin yapımı, ¾ Büyüme ve gelişme,

¾ Organizmada normal asit-baz ve sıvı dengesinin sürdürülmesi, ¾ Normal kan şeker düzeyinin sürdürülmesi

(28)

¾ Organizmanın enfeksiyonlara karşı savunması için gerekli ögelerin yapımını sağlamak (30).

2.2.3. Besin Ögeleri

Besin ögeleri vücuttaki görevlerine göre sınıflandırılır. Bunlar; a)Karbonhidratlar b) Proteinler c) Yağlar d) Vitaminler e) Mineraller f) Su ve posa

Şekil 2. Besin Ögelerinin Temel Görevleri* Besin ögeleri Görevleri Karbonhidratlar ve

yağlar

Fiziksel aktivitenin ve vücut fonksiyonlarının sürdürülmesi için enerji sağlamak.

Proteinler Organizmadaki dokuların (deri, saç, kas v.b.) onarımı ve büyümesini sağlamak.

Vitamin ve mineraller İskelet sistemi ve organizmadaki çeşitli metabolik işlevlerin kontrolünü sağlamak.

Su Isı düzenlenmesi, besin ögelerinin taşınması, artıkların atılmasını sağlamak.

Posa Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlamak.

*Alıntı: Ersoy G., Okul Çağı ve Spor Yapan Çocukların Beslenmesi, 1. Baskı, Ata Ofset Basımevi, Ankara.2001, s.11

2.2.4. Yeterli ve Dengeli Beslenme

Organizmanın büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin ögelerinin, her birinin yeterli oranda alınması ve bedende uygun şekilde kullanılmasına "yeterli ve dengeli beslenme" denir. Besin ögeleri, bedenin gereksinim duyduğu düzeyde alınamazsa, yeterli enerji oluşmadığı ve beden dokuları yapılamadığından "yetersiz beslenme" durumu oluşur. İnsan gereğinden

(29)

çok yerse, bu besin ögelerini gereğinden çok alır. Çok alınan bu ögeler, bedende yağ olarak biriktiğinden sağlık için zararlıdır. Bu duruma "dengesiz beslenme" denir. İnsan yeterince yemesine karşın, uygun seçim yapamadığı, ya da yanlış pişirme yöntemi uyguladığı için, bu besin ögelerinin bazılarını alamayabilir. Bu durumda o besin ögesinin, beden çalışmasındaki işlevi yerine getirilemediğinden, dengesiz beslenme meydana gelir (29,31,32).

2.2.5. Yetersiz ve Dengesiz Beslenmenin Olumsuz Etkileri

Yetersiz ve dengesiz beslenme durumlarında bedenin büyüme, gelişme ve normal çalışmasında dengesizlikler olacağından "yeterli ve dengeli beslenme sağlığın temelidir". Yetersiz ve dengesiz beslenme birçok hastalıkların, doğrudan nedeni olduğu gibi, diğer birçok hastalıkların kolay yerleşmesinde ve ağır seyretmesinde önemli rol oynar. Yetersiz ve dengesiz beslenen bireyin bedeni mikroorganizmalara karşı dayanıklı değildir. Bu bakımdan bu bireyler kolay hasta olurlar ve hastalıkları ağır seyreder. Ayrıca herhangi bir besin ögesinin, yetersiz alınması durumunda, bedende o besin ögesinin görevi yerine getirilemeyeceğinden, beden çalışması bozulur ve hastalık olur (29).

Toplumda bireylerin, özellikle ergenlerin fiziki görünüşleri, hal ve hareketlerinden yeterli ve dengeli beslenip beslenemedikleri konusunda fikir edinmek olasıdır. Yeterli ve dengeli beslenen bireylerin görünüşü; sağlam, hareketli ve dikkatli bakışlar, pürüzsüz, hafif nemli, hafif pembe bir cilt, canlı ve parlak saçlar, kuvvetli ve gelişimi normal kaslar, düzgün, iyi gelişmiş kol ve bacaklar, iştahlı, çalışmaya istekli, beden ağırlığı boy ve yaşına orantılı, zihin gelişimi normal, sürekli çalışabilen bir kişilik (29).

Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin görünüşü ise; sallantılı, pasif, eğilmiş bir vücut, şişkin bir karın, ciltte çeşitli yara ve pürüzler, iştahsız, yorgun, isteksiz bir kişilik, zihinde gerilik, hal ve hareketlerde dengesizlik ileri aşamadaki yetersiz beslenmenin işaretlerindendir. Beden ağırlığının, boy ve yaşa göre fazla olması; şişmanlık, genellikle dengesiz beslenmenin göstergesidir (29).

(30)

Bir toplumdaki bireylerin, yeterli ve dengeli beslenip beslenmediklerine sadece dış görünüşüne bakarak karar vermek doğru değildir. Toplumdaki bireylerin, beslenme durumları bilimsel yöntemlerle tespit edilmektedir. Yapılan çeşitli araştırmalar, toplumumuzun önemli bir kısmının dengesiz beslenmekte olduğunu belirtmektedir. Dengesiz beslenmenin etkilediği grupların başında ise gelişmekte olan çocuklar, gençler, gebe ve emzikli anneler gelmektedir. Dengesiz beslenmenin nedenleri araştırıldığında, beslenme bilgilerinden yoksunluğun diğer etkenler kadar önem taşıdığı görülmektedir. Bu nedenle dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi önem taşımaktadır (29).

2.2. HIZLI HAZIR YİYECEK SİSTEMİ VE ÖNEMİ

Hızlı hazır yeme sistemi, sınırlı menü ile çalışan restoranların az zamanda çok sayıda müşteriye hizmet veren, standart yemeklerle hazırlanmış gıdaların servisinin yapıldığı sistemdir. Gelişmiş ülkelerde yaşamdan beklentilerin farklılaşması ve yaşlı nüfusun artması ile günde üç öğün yemeği zaman alıcı görmeleri düzenli öğünlerden uzaklaşmalarına neden olmuş, böylece küçük porsiyonlu hızlı hazır yiyecekler ortaya çıkmıştır. Hızlı hazır yiyeceklerin aşırı tüketimi büyüme çağındaki çocuklar ve gençler için beslenme sorunu yaratabilmektedir. Türkiye’de son yıllarda halkımızın başta yemek tercihleri olmak üzere günlük yaşam şekli hızla değişmektedir. Eskiden tüketilen köfte-piyaz, lahmacun yerine şimdi pizza, hamburger, döner ve patates kızartması tüketilmektedir (33).

Hızlı hazır yemek sisteminin insan hayatını kolaylaştırıcı olumlu özellikleri olduğu bir gerçektir. Ancak bu beslenme açısından değerlendirildiğinde, hızlı hazır yiyecek sisteminin sodyum, kolesterol ve yağ (özellikle doymuş yağ) tüketim miktarı fazla, buna karşılık kalsiyum, A ve C vitaminleri ve posa içeriği yönünden yetersizdir (34).

Hamburger ve kola menüsü özellikle gençler arasında çok yaygın olan bir beslenme şeklidir. Bunun bir tür sosyal paylaşım, ait olma duygusunun doyumu

(31)

ve sınıf özelliği olduğu düşünülmektedir. Pop müzik dinlemek, markalı ayakkabı giymek gençlerin yeğledikleri bir tarz olmaktadır (33).

2.3. ERGENLİK DÖNEMİ BESLENME

Ergenlik dönemi, biyokimyasal, duygusal ve toplumsal yönden hızlı büyüme, gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemde kazanılan doğru ve yanlış alışkanlıklar, bireyin yaşam boyu sağlığını etkileyebilir. Hızlı büyüme ve gelişme, besin gereksinimlerini de artırır (30).

Enerji - protein eksikliği, vitamin ve mineral eksikliğinin de katkısıyla ergenlik döneminde beklenen boy artma hızının, yavaşlamasına yol açabilir. Yeterli protein ve enerji alamayan, çeşitli besin kaynaklarından yeteri kadar yararlanıp, vitamin ve mineral gereksinmelerini tam karşılayamayan ergenlerde, boyda uzama beklenenden az olabilir (35,36).

Yetersiz ve dengesiz beslenen ergenlerin, okul başarıları da düşüktür. Gençlerin özellikle son derslerde yorgunluk, dikkat azalması, halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, üşüme ve terleme gibi sağlık bozukluklarından yakındıkları gözlenmiştir. Bu sorunların arkasında yatan temel etmen yetersiz, dengesiz ve düzensiz beslenmedir (29).

Ergenlerin beslenme alışkanlıklarında, "ayak üstü beslenme", olarak adlandırılan yiyecekler önem taşımaktadır. Ergenler çoğu zaman, ekmek arası döner, pide, hamburger gibi yiyeceklerle öğününü geçiştirirler. Bu yiyecekler aşırı derecede yağlı olmaları nedeniyle yüksek enerji içerir ve A, C vitaminlerinin, kalsiyum ve posa tüketiminin yetersiz, yağ ve tuz tüketiminin ise yüksek alınmasına neden olur. Öğün arası yeme alışkanlığı, öğünlerden atlama ve sapmalar sıktır. Ergenin bağımsızlık özelliği nedeniyle ev dışında zaman geçirme isteği sonucu öğün sayısı ve kalitesi değişir. Şeker ve yağ gereğinden fazla enerji alımına yol açar ve beraberinde şişmanlığı getirir (25,34,37,38).

(32)

Ergenlik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu, şişmanlık ve anoreksiya nervoza gibi sağlık problemleri ortaya çıkabilir.

Anoreksiya nervoza , daha ileri yaşlarda da görülebilmekle birlikte en sık olarak ergenlik döneminin hastalığıdır. Daha çok kızlarda görülür ve temelinde duygusal nedenler bulunan bir yememe halidir. Kişi kendini açlığa mahkum etmiş gibidir. Şişman olduğu için ya da şişman olduğunu düşündüğü için diyet yapmaya başlayan kızlarda daha sık görülür (35,39,40).

Ergenlik döneminde, kilo alma eğilimi vardır. Bu eğilim, iştah artışı ile birliktedir. İştah artışı ergeni, aşırı karbonhidrat ile beslenmeye yöneltirse kolaylıkla şişmanlık ortaya çıkmaktadır. Ergenlik dönemindeki şişmanlık, ergeni arkadaşlarının toplu eğlencelerinden uzaklaştırabilir. Arkadaşlarından uzaklaşan ve hiçbir zaman kendisine, karşı cinsten birinin sevgiyle bağlanmayacağı korkusuna kapılan ergen, yemeklerle doyum sağlayabilir. Böyle ergenlere arkadaşça yaklaşmak, uygulanabilir diyet düzenlemelerini birlikte yapmak, yaşamı tatlandırabilecek çok amaçlar olduğunu göstermek gerekir (35,41).

Ergenlerin besin gereksinmelerindeki değişiklikler, şu şekilde özetlenebilir: ¾ Hızlı büyüme ve gelişme, enerji, protein, vitamin ve mineral gereksinimini

artırır.

¾ Bu dönemde, kemik kitlesinde artış fazladır. Bu nedenle, ergenlik döneminde bol kalsiyum tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak, üst düzey kemik kitlesine ulaşmak için gereklidir.

¾ Kızlar, bu dönemde adet görmeye başlamaktadır. Bu da her ay kanama ile vücuttan demir atılmasına yol açmaktadır. Kansızlığı önlemek için kızların erkeklerden daha fazla kan yapıcı, demir yönünden zengin besinleri tüketmeleri gerekmektedir.

¾ Bu yaşlarda spor yapanlar, çalışanlar beslenmelerine daha çok dikkat etmelidir. Tersi durumda, büyüme ve gelişmeleri geri kalabilmektedir. ¾ Bu dönemde demir, kalsiyum, riboflavin, A vitamini yetersiz alınan besin

ögeleridir. Yetersiz kalsiyum ve riboflavin tüketimi aşırı ölçüde meşrubat ve az miktar süt tüketimi ile ilişkilidir.

(33)

Değişen beden imajı ergeni, gerilim ve sonuçta aşırı ya da az şekilde görülen anoreksiya ve bulimiya nervosa gibi yeme davranışı bozukluklarına götürebilir.Bu dönemde özellikle kızlarda iştah sapmaları, bilinçsiz diyet uygulamaları oldukça yaygındır (30).

2.4. ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL AKİVİTENİN ÖNEMİ

Sağlıklı beslenme kadar, fiziksel aktivitenin artırılması da sağlık için önemlidir; çünkü fiziksel aktivite vücudun düzenli çalışmasını dolayısıyla besinlerden en iyi şekilde yararlanmayı sağlamakadır.

Fiziksel aktivitenin yararları;

¾ Kalp ve solunum fonksiyonlarını güçlendirir, ¾ Kalp kasına kan gidişini artırır,

¾ Kas gücü ve esnekliğini artırır,

¾ Çocuklarda büyüme faktörünün salgılanmasına yardımcı olur, ¾ Dikkat ve uyum yeteneğini geliştirir,

¾ Ruhsal durumu olumlu yönde etkiler,

¾ Endişe, huzursuzluk durumlarının hafifletilmesine yardım eder, ¾ İştahın düzelmesine yardımcı olur,

¾ Daha iyi uyku ve etkin çalışmayı sağlar, ¾ İleriki yaşlarda osteoporoz riskini azaltır,

¾ Enerji harcamasını artırarak ağırlık kontrolünü sağlar (15).

2.5. ERGENLERDE SAĞLIK HİZMETLERİ

2.5.1. Sağlık Hizmetleri

Bireylerin ve toplumların sağlıklarını korumak, hastalıklarında tedavilerini yapmak, tam olarak iyileşip engellilerin, başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmelerini sağlamak ve toplumun sağlık düzeylerini yükseltmek için yapılan planlı çalışmaların tümüne "sağlık hizmetleri" denir. Sağlık hizmetlerinin üç boyutu vardır: Koruyucu, tedavi edici ve rehabilitasyon.

(34)

Sağlık hizmetlerinin temel amacı, bireylerin hasta olmamalarını sağlamak, onları hastalıklardan korumaktır. Ancak tüm çabalara karşın her zaman her bireyi hastalıktan koruma olasılığı olmayabilir. Böyle durumlarda sağlık hizmetlerinin ikici amacı olan hastaların tedavisi söz konusu olur. Sağlık hizmetlerinin üçüncü amacı, engellilerin başkalarına bağımlı olmadan, kendi kendine yeter biçimde yaşamalarını sağlamak, yani rehabilite etmektir (42).

2.5.2. Koruyucu Sağlık Hizmetleri

Koruyucu sağlık hizmetleri, bireye ve çevreye yönelik olmak üzere ikiye ayrılır. Çevreye yönelik hizmetler, genellikle mühendislik hizmetlerini içeren, sağlık çalışanlarının doğrudan görev almadığı hizmetlerdir. Ancak bireye yönelik olan hizmetlerin tamamı sağlık çalışanları tarafından yapılması gereken hizmetlerdir. Bunların başlıcaları şunlardır:

1) Bağışıklama: Bağışıklama hizmeti ile bireyler tek tek korundukları gibi, bir toplumun %85-90’ı hastalığa karşı bağışık duruma getirilirse, o hastalık toplumda kontrol altına alınabilir.

2) İlaçla Koruma: Her hastalığın aşısı yoktur. Bu tür hastalıkların bazılarında, risk altındaki bireyleri ilaçla korumak olasıdır.

3) Erken Tanı: Bireyler çoğu kez, hastalıklarının belirtileri ilerledikten ve sağlık durumları bozulduktan sonra sağlık kuruluşlarına başvururlar. Ancak, hastalıklar ne kadar erken dönemde tanılanırsa, tedavileri de o kadar başarılı olur. Bu nedenle hastalıkların erken dönemde tanılanması önemlidir.

4) İyi Beslenme: Pek çok hastalığın altında yatan temel ve hazırlayıcı neden yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Örneğin, her çocuk kızamık olabilir. Ancak, kızamıktan ölenler beslenmesi bozuk olanlardır. Bütün enfeksiyon hastalıkları kötü beslenen bireylerde daha ağır seyreder. O halde, bireylerin beslenmelerinin düzeltilmesi ve böylece bünyelerinin güçlendirilmesi hastalıkların kötü sonuçlarından korunmanın bir yoludur. 5) Sağlık Eğitimi: Bireylerin kendi sağlıklarını koruyabilmeleri ve sağlık

(35)

çalışmalara "sağlık eğitimi" denir. Sağlık eğitimi aynı zamanda bireylere, kendi sağlıklarında sorumlu oldukları bilincini de kazandırmayı amaçlar (42,43).

2.5.3. Okul Sağlığı Hizmetleri

Okul dönemi, yaşam süreci içerisinde önemli bir dönemi oluşturur ve 6-19 yaş arasını kapsar, diğer bir deyişle ergenlik döneminin büyük bir bölümü okul dönemindedir. Birçok yörede okul çocuğu toplam nüfusun %30’unu oluşturur. (44).

Ülkemizde zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ile okula devam yaşı ve oranları artmıştır. Ancak halen lisede 15-18 yaşındaki gençlerin üçte biri okula devam etmemektedir. Bu oran kız çocuklarında daha yüksektir (8).

Okul sağlığı hizmetleri, öğrencilerin ve okul çalışanlarının sağlığının değerlendirilmesi, geliştirilmesi, sağlıklı okul yaşamının sağlanması ve sürdürülmesi, öğrenciye ve dolayısıyla topluma sağlık eğitiminin verilebilmesi için yapılan çalışmaların tümüdür. Amacı, toplumdaki okul çocuklarının en iyi bedensel, duygusal ve toplumsal sağlığa kavuşmalarını sağlamak ve sürdürmek, böylece çocukların, dolayısıyla toplumun sağlık düzeyini yükseltmektir (44,45).

Ülkemizde yer alan okullarda, yaklaşık 12 milyon öğrenci eğitim görmektedir. Başarılı bir eğitim için sağlık ilk koşuldur. Bu nedenle okul sağlığı hizmetleri çok önemlidir. Okul sağlığı hizmetlerinin sağlayacağı yararlar şöyle özetlenebilir:

¾ Herhangi bir sağlık kuruluşundan yararlanamayan çocuklara ve ergenlere sağlık hizmeti olanağı sağlar.

¾ Koruyucu sağlık hizmetlerini bilmeyen ya da yararlanamayan ailelere, koruyucu hizmetlerin önemi öğretilebilir.

¾ Davranışsal risk değerlendirmesi ve önleme yöntemleri geliştirilebilir. Bu amaçları karşılayabilmek için okul sağlığı hizmetleri aşağıdaki alanları içermelidir:

(36)

¾ Akut hastalıklara yaklaşım ¾ Kronik hastalıklara yaklaşım ¾ Çevre sağlığı

¾ Sağlık eğitimi (8,44,45,46).

Sağlık İzlemi: Normal koşullarda izlemlerin, yılda bir kez yapılması önerilmektedir. Okul giriş muaynesinde yapılacak ilk görüşmede, çocuğun ve ergenin sağlık öyküsü alınmalıdır. Okuldaki başarısını etkileyecek fiziksel, duygusal ve ailesel sorunlar sorgulanmalıdır. Ayrıca çocuğun ve ergenin dil, motor ve sosyal gelişimi ile aşılanma durumu öğrenilmelidir. Ergenlik döneminde görüşme ve gözlem, ergenin kendisi ile yapılabilir. Bu tekrarlayan görüşmelerde, yeni sağlık sorunları, ilaçlar, ergenin gelişimi ve psikososyal durumundaki değişiklik ile okul başarısı ve sorunları sorgulanmalıdır (8,47).

Görüşmeden sonra ayrıntılı fizik inceleme yapılmalıdır. Fizik incelemede tüm sistemler ele alınmalıdır. Beslenme durumları değerlendirilip çocuklar ve ergenler obezite yönünden de incelenmelidir (8).

Akut Hastalıklara Yaklaşım: Bu kapsam içinde bulaşıcı hastalıklara yaklaşım ve bunların önlenmesi ve ilkyardım önemli yer tutmaktadır. Ayrıca bu yaş grubunda okul ortamında sık görülebilecek ve girişim gerektirebilecek durumlara da ilk yaklaşım yapılabilmelidir. Her okulun acil durumlarda hangi kurumun ve kimlerle iletişime geçilmesi gerektiği konusunda plan ve organizasyonları olmalıdır. İstenen okul sağlığı hizmetleri içinde acil duruma ilk girişimin okul hemşiresi tarafından yapılmasıdır. Bu nedenle okul hemşiresi, temel yaşam desteği ve ilkyardım durumunda ilk yapılacak girişimler konusunda eğitilmelidir.

Okulda hemşire ve doktorun bulunamayabileceği göz önünde bulundurularak, okul çalışanlarının de acil girişimler konusunda eğitilmesi de uygun olur (8).

Hızlı hazır yiyecek tüketiminin fazla olduğu ergenler, okullarda bu yiyecekleri satın almak için genellikle kantini tercih ederler. Ancak sağlıksız koşullarda

(37)

yapılan ve sağlıksız beslenmeye neden olan yiyecek satışı, toplu yaşanılan yerlerde tüketildiğinde zehirlenmelere yol açabilir. Bu nedenle okul sağlığı hemşiresinin zehirlenmeler konusunda da bilgi sahibi olması gerekir (48).

Kronik Hastalıklara Yaklaşım: Kronik hastalıklara okul sağlığı kapsamındaki temel prensibi, kronik hastalıkların çocuk, aile ve eğitim üzerindeki etkileri ile mücadele etmek , tedavi ve eğitimin sürdürülmesi ve ergenin benlik gelişiminin desteklenmesi felsefesini oluşturmaktadır (8).

Örneğin; diabeti olan bir ergende, okul sağlığı hemşiresinin özellikle beslenmesi konusunda dikkatli olması gerekir. Hızlı hazır yiyecek tüketiminin fazla olduğu ortamda bulunan ergen, çevresinin de etkisiyle bu tip yiyecekleri tüketebilir. Bu nedenle ergenin, hastalığı ve uygulanabilir diyet yöntemleri konusunda bilgilendirilmesi gerekir.

Çevre Sağlığı: Hızlı hazır yiyecek tüketiminin yaygın olduğu okullarda, sağlığın ve eğitimdeki başarının sürdürülmesinde, çevre sağlığının önemi büyüktür. Hızlı hazır yiyeceklerin hijyen kurallarına uymadan hazırlanması, tüketicilere besinlerden sarılık virüsü (Hepatit A), salmonella, mantar ve küflerden kaynaklanan hastalıkların ve parazitlerin geçmesine neden olabilir.

Sağlık Eğitimi: Okul sağlığı çalışmaları, sağlık eğitimi ile desteklenmelidir. Böylece çocukların ve ergenlerin, sağlıkla ilgili kavramları daha iyi anlamları sağlanabileceği gibi, tüm yaşantıları boyunca gerekli olacak bazı davranış biçimlerini benimsemeleri de gerçekleşebilir. Sağlık eğitimi, okul sağlığı çalışmalarına katılan öğretmen ve sağlık personeli tarafından yapılabilir. Sağlık personeli, öğretmenle işbirliği yaparak eğitimin planlanmasında görev almalı ve uygulamalar sırasında öğrencilerle iletişim içine girmelidir (49).

Sağlık eğitimi konuları, öğrencilerin günlük yaşantılarını deneyimlerini ilgilendiren konulardan ve içinde yaşadığı günden güne değişen sosyal, ekonomik ve kültürel çevreyi kapsayan olgulardan seçilmelidir. Bireysel temizlik, ev hijyeni,

(38)

çevre temizliği, besinlerin en yararlı biçimde kullanılmaları, okulun ve evlerin bahçelerinin sağlığa uygun şekilde düzenlenmesi, yeterli ve temiz içme suyu sağlanmasının önemi, vektör ve kemiricilerin zararları ve bunların ortadan kaldırması çalışmaları, hastalıkların insan sağlığı ve öğrenmeye olan olumsuz etkileri, ana ve çocuk sağlığı gibi konulara özellikle önem verilmelidir. Okulda öğrencilere verilen sağlık eğitiminin başarılı olabilmesi için aile tarafından verilen eğitimle bağdaşması gerekir. Bu nedenle okuldaki sağlık eğitimi ile temel sağlık hizmetleri yolu ile topluma sunulacak olan sağlık eğitiminin birbirini desteklemesi gerekmektedir (49).

Yetersiz ve dengesiz beslenen ergenlerde, beslenme eğitiminin önemi büyüktür. Özgen’in, Ahsen’in yapmış olduğu çalışmadan bildirdiğine göre, beslenme eğitimi alan ve beslenme eğitimi almayan lise öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada, beslenme eğitimi almayan öğrencilerin, beslenme eğitimi alan öğrencilere göre hızlı hazır yiyeceklerden döner, hamburger, tost, simit, poğaça, çikolata ve gofret türü yiyecekleri daha sık tükettikleri saptanmıştır (50).

2.5.4. Ergenlerde Koruyucu Sağlık Hizmetleri

Ergenlik dönemi sağlık hizmetlerinin öncelikli amacı, ergenlere büyüme ve gelişmelerinin her döneminde, yardımcı olmak ve onların sağlıklı birer erişkin olmalarını sağlamaktır. Bu amaçla, 2001-2005 yılları arasında Sağlık Bakanlığı AÇSAP Genel Müdürlüğü tarafından, UNFPA iş birliğinde Bursa ve İzmir’de "ergenlerin bilgi ve hizmet gereksinimlerinin karşılanması için strateji geliştirilmesi projesi" ve UNICEF iş birliğinde Adana ve Ankara’da "Ergenlerin Sağlığı ve Gelişimi Projesi" başlatılmıştır (51).

Ergenlerin sağlığına genel olarak bakıldığında;

a) Ergenlerin önlenebilir sağlık problemlerinin oranı yüksektir. ¾ Her beş ergenin birinde, ciddi sağlık problemi vardır.

¾ 15-24 yaş arası ölümlerin % 72’si motorlu araç kazaları, beklenmeyen kazalar, cinayet ve intihar nedeniyle olmaktadır.

(39)

¾ Kilo vermeye çalışma, cinsel ilişki, alkol ve sigara içimi, kavga, silah taşıma, araba kullanma bu dönemdeki riskli davranışlardandır.

c) Ergenler, kolayca erişilebilen, uygun ve maddi olarak ulaşılabilir sağlık hizmetlerine sahip değildir.

Ergenlere yönelik koruyucu sağlık hizmeti verilen yerlerde, aşağıdakilere dikkat edilmesi gerekir;

¾ Ergenlik dönemi boyunca, düzenli olarak yıllık sağlık kontrolleri yapılmalıdır.

¾ Ergenlerin yararlanabileceği koruyucu sağlık merkezleri sosyo-kültürel farklılığa ve bireyselliğe duyarlı olmalıdır.

¾ Sağlık personelinin yaklaşımı, ergene güven vermelidir ve ailelerin nasıl davranması gerektiği konusunda bilgilendirici ve özendirici olmalıdır. ¾ Aileler erken, orta ve geç ergenlik döneminde birer kez sağlık

danışmanlığı almalıdır.

Ergenlere her yıl düzenli olarak verilecek sağlık danışmanlığı ve koruyucu sağlık hizmetleriyle ;

¾ Kazalar azaltılabilir,

¾ Beslenme alışkanlıkları düzeltilir, obesite önlenebilir,

¾ Kronik hastalık riskleri azaltılabilir (diyabet, kalp hastalıkları v.b) ¾ Sorumlu cinsel davranışlar kazandırılır,

¾ Sigara, alkol ve diğer zararlı maddelerin kullanılması önlenir, ¾ Hipertansiyon ve hiperlipidemi önlenir,

¾ Gebeliğe ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara neden olacak cinsel davranışlar kontrol altında tutulur,

¾ HIV enfeksiyon riski açısından tedbir alınması sağlanır,

¾ Tekrarlayan ve ciddi depresyon ve intihar riskine yol açan davranışlar ve arzular belirlenmeye çalışılır,

¾ Öğrenme veya okul problemleri çözülebilir, ¾ Gerekli durumlarda tüberkilin testi yapılır, ¾ Bu dönemde gerekli veya eksik aşılar yapılır,

(40)

¾ Fizik muayene ile birçok hastalık fark edilebilir (boy/kilo, BKİ, skolyoz, akne, diş değerlendirmeleri, istismar bulguları v.b.),

¾ Risk faktörleri olan vakalarda ileri tetkikler ile tanı konulabilir.

Sonuç olarak ergenler için önceden yapılan bilgilendirme ile sağlıklı davranışları çoğaltma, kazaya ve şiddete engel olma, mental sağlık, beslenme, oral sağlık, cinsellik, sosyal yeterlilik, sorumluluk, okul başarısı ve topluluk ilişkileri artırılabilir (8,52).

2.6. HEMŞİRENİN ROLÜ

Hemşirelik; bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesinden ve bu hizmetleri yerine getirecek kişilerin eğitiminden sorumlu, bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir (53).

Hemşire; Temel bir hemşirelik eğitim programını tamamlamış olan ve toplumun katkısını alarak, hastalığın önlenmesi, hastanın bakımı ve sağlık düzeyinin yükseltilmesi için, hemşirelik alanında sorumluluk almaya yeterli ve yetkili kişidir (53).

Çocuk sağlığı hemşiresinin rolü, sürekli olarak değişmektedir. Bu değişiklikler; sağlık ve tıbbi bakım alanındaki bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, kadın hareketlerinin etkisi, devletin çocuk bakımındaki rolünün artması ve hemşirelik mesleğindeki değişiklikler nedeniyle olmuştur (54).

Ergenin sağlığı ile ilgili kavramlar incelendiğinde; sağlığın geliştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi, sağlığın sürdürülmesi ve sağlığın düzeltilmesi, ergenin ve ailenin mümkün olan en üst düzeyde sağlığa ulaşmaları, dikkate alınması gereken üç kavramdır. Sağlığın geliştirilmesinde hemşirenin amaçları; hastalıkları önlemek ve en üst düzeyde sağlığa ulaşma çabalarında ergene ve ailesine yardım

(41)

etmektir. Okul sağlığı hemşiresi; ebeveynlere, ergenlere ve okul öğretmenlerine bireysel ya da grup eğitimi ve rehberlik yaparak bu amaçlara ulaşabilir. Sağlığın sürdürülmesi temelde sağlıklı ya da kronik sağlık sorunu olan, ancak normal fonksiyonları önemli ölçüde etkilenmeyen ergenlerin (örn; diyabeti kontrol altında olan ergenin) sağlık bakımını içerir. Burada hemşirenin büyük ölçüde destekleyici ve eğitici rolü vardır (örn; diyabeti olan ve uygun beslenmeyen ergenin eğitimi) (54).

Hemşirenin temel işlevi, sağlam ya da hasta bireye yardım etmektir. Bu yardım sağlamın sağlığının sürdürülmesi, hastanın yeniden sağlığına kavuşması için gerekli bilgi, istek ve güce kavuşmasına yönelik etkinlikleri içerir. Amerikan Hemşireler Birliği tarafından, 1986 yılında geliştirilen, Ana ve Çocuk Sağlığı Hemşireliği Uygulama Standartları verilmiştir. Buna göre hemşire:

1) Çocukların ve ebeveynlerin optimum sağlığa ulaşmalarına ve bunu sürdürmelerine yardım etmelidir.

2) Aile üyelerine kişisel büyüme gereksinimleri ve optimum aile fonksiyonları arasında bir denge kurmaları ve bunu sürdürmeleri için yardım etmelidir.

3) Olası gelişimsel sorunları ve sağlık sorunlarını önlemek için, risk altındaki hastalara ve ailelere müdahale etmelidir.

4) Büyüme ve gelişme, hastalıklardan iyileşme için tehlikelerden uzak bir ortam sağlamalıdır.

5) Sağlık durumundaki değişiklikleri ve optimum gelişimden sapmaları belirlemelidir.

6) Hastalıktan iyileşmeyi ve hayatta kalmayı kolaylaştırmak için uygun müdahaleleri ve tedavileri yapmalıdır.

7) Hastalara ve ailelere hastalık, doğum, çocuk yetiştirme ve çocukluk dönemi süresince gelişimsel ve travmatik durumlarla baş etmeleri ve bu deneyimlerine bir anlam vermeleri için yardım etmelidir.

8) Sağlık bakım hizmetlerinin yeterli düzeyde kullanımını ve bu hizmetlerin elde edilebilme olanaklarını artırmaya yönelik aktif stratejiler uygulamalıdır.

9) Uygulamanın değerlendirilmesi, eğitim ve araştırma yoluyla ana-çocuk sağlığı hemşireliği uygulamasını geliştirmelidir (54).

(42)

Bu işlevler göz önünde bulundurulduğunda, büyüme ve gelişmenin en dinamik olduğu dönemlerden biri olan ergenlik dönemi, hemşirenin dikkatle ele alması gereken dönemlerden biridir (8,53).

Ergenin sağlığını korumayı, sağlıklı yaşamayı öğrendiği yer aileden sonra okul çevresi olup doğru yada hatalı bilgi ve davranışlar aile ve okul çevresinde kazanılmaktadır. Bu nedenle anne, baba ve öğretmenlerin çocuğa iyi bir örnek oluşturması gerekmektedir. Sağlıklı büyümede, yaşam boyu sağlığın korunmasında ve beden kitle indeksinin normal sınırlar içinde tutulmasında, ergenin beslenme şekli ve çocukluk döneminde kazanmış olduğu beslenme alışkanlıkları en önemli etmenlerden biridir (6).

Dünya Sağlık Örgütünün okul sağlığı komitelerinin okul sağlığı ile ilgili yayınladığı raporlarda, okul sağlığı çalışmalarının sağlık ekibi tarafından yürütülmesinin gerekliliğini vurgulamıştır. Hizmet götürülen toplumun niteliklerine bağlı olarak eğitimcilerle yakın işbirliği yani işbölümü yapmak gerekmektedir. Sağlık ekibinde yer alması gereken kişiler hekim, hemşire, öğretmen, öğrenci velisi, olanak varsa psikolog yada sosyal çalışma uzmanıdır. Ekip üyelerinin bu çalışmayı başarılı bir biçimde yürütmeleri için okul sağlığı konusunda mesleki bir temel eğitime gereksinim vardır (44).

Okul sağlığı hizmetlerinde çalışan hemşirenin görevleri; ¾ Fizik inceleme;

Fizik muayenede yer alan boy, kilo ve kan basıncı ölçümleri, görme ve işitme testleri, ruhsal sorun saptama anketleri gibi bazı işlemler okul hemşiresi tarafından yapılır. Çocuğun muayenesi sırasında öğretmen mutlaka bulunmalıdır, çünkü öğrencilerin güvendikleri ve onları yönetecek en uygun kişidir (48).

¾ Taramalarla hekime yardımcı olma;

Örneğin; Büyüme ve gelişme taramaları ile öğrencilerin, boy ve ağırlıkları her yıl ölçülmeli, gelişiminde gerilik ya da obezite gibi sağlık sorunu saptananlar ileri incelemeler için sevk edilmelidir.

(43)

¾ Sağlık eğitimi ;

Örneğin; Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanmasında, sağlık eğitiminin rolü büyüktür.

¾ İlkyardım;

Örneğin; Okul sağlığı hemşiresinin zehirlenmeler konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Çünkü, okullar toplu yaşanılan yerlerdir ve ergenlerde abur cubur yeme alışkanlığının da fazla olduğunu düşünürsek bu konu üzerinde durulması gerekmektedir.

¾ Ailelere bilgi verme;

Örneğin; Ailelere verilecek eğitimle ergenlerin, yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanabilir.

¾ Yönetme,

¾ İleri tetkik ve tedavi gerektiren öğrencilerin sevki, ¾ Sevk sonuçlarının izlenmesi,

¾ Okulda çözülebilecek sorunların çözümü, ¾ Kayıtların tutulması,

Okul sağlığı hemşiresinin çok önemli bir diğer görevi öğrencilerin, sağlık kayıtlarını tutmak, ileri inceleme ve tedavi için gönderilen öğrencilerin gerekli tedavilerinin yapılıp yapılmadığını izlemektir (48).

¾ Aşıların yapılması gibi görevleri vardır (49,55).

Davranışların ve kötü alışkanlıklarının değiştirilmesi yerlerine yararlı olanların uygulamaya konulması beslenme eğitiminin başlıca amacıdır. Bu nedenle, okullarda okul sağlığı hemşirelerinin bulunması sağlanarak , beslenme eğitimine küçük yaşlarda başlanılmalı ve olumlu alışkanlıklar kazandırılmalıdır.

(44)

Sağlığın korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalar arasında yer alan, öğrencilerin beslenme programlarının yeterli ve dengeli, sağlık kurallarına uygun olması okul hemşiresinin denetiminde olmalıdır (48).

(45)

BÖLÜM 3 ÇALIŞMANIN AMACI

1. Orta ergenlik dönemindeki lise öğrencilerinin öğün dışı yeme alışkanlığını saptamak.

(46)

BÖLÜM 4 YÖNTEM 4.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ

Kesitsel tanımlayıcı bir araştırmadır.

4.2. ARAŞTIRMANIN EVRENİ

Araştırmanın evrenini, Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü bağlı 6 genel lisede 2004-2005 eğitim öğretim döneminde öğrenim gören 5694 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Genel liselerde 15-17 yaş grubu (orta ergenlik dönemi) öğrenciler araştırma kapsamına alınmıştır. 15-17 yaş grubu öğrenciler lise 1, lise2 ve lise 3. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır.

İl merkez müdürlüğüne bağlı genel liseler ve öğrenci sayıları şöyledir; ¾ Atatürk Lisesi -1209 öğrenci

¾ Fener Lisesi – 988 öğrenci

¾ Uzun Mehmet Lisesi – 987 öğrenci ¾ Kilimli Lisesi – 1034 öğrenci ¾ Kozlu Lisesi – 1133 öğrenci

¾ Hasan Ali Yücel Lisesi – 346 öğrenci

4.3. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEM SEÇİMİ

Araştırmanın örneklemi, aşağıda gösterilen evrendeki birey sayısı bilinen ancak araştırılan olaya ait sıklığın bilinmediği durumlarda kullanılan formül ile hesaplandı. Buna göre ulaşılması gereken en az öğrenci sayısı 360 ve örneklemin %10’u kadar yedek alınarak (36 öğrenci) 496 öğrenciye ulaşılması hedeflendi. 486 kişi çalışma kapsamına alındı. Ulaşılabilirlik %97.9 idi.

(47)

) ( ) 1 ( ) ( 2 2 2 q p t N d q p t N n × × + − × × × × =

N: Evrendeki birey sayısı

n: Örnekleme alınacak birey sayısı p: İncelenen olayın görülüş sıklığı q: İncelenen olayın görülmeyiş sıklığı

t: Belirli serbestlik derecesinde ve saptanan yanılma düzeyinde t tablosundan bulunan teorik değer

d: Olayın görülüş sıklığına göre yapılmak istenen ± sapma (56).

Araştırmanın örneklemine alınacak öğrencilerin liselere dağılımı tabakalı örnekleme yöntemi ile belirlendi.

Genel liselerde birden fazla lise1, lise2 ve lise 3 sınıfları olduğundan örneklemi oluşturacak sınıflar için basit rastgele yöntemle her okuldan bir tane lise1, bir tane lise 2 ve bir tane de lise 3 sınıfı seçilmiştir.

Çizelge 4.3.1. Örneklemi Oluşturan Liselerden Araştırmaya Alınan Öğrenci Sayılarının Dağılımı. Liseler Örnekleme Alınan Öğrenci Sayısı Sayı % Evrendeki Öğrenci Sayısı Sayı % Atatürk Lisesi 96 19.7 1209 21.2 Fener Lisesi 67 13.8 988 17.3

Uzun Mehmet Lisesi 91 18.7 987 17.3 Kilimli Lisesi 89 18.3 1034 18.1 Kozlu Lisesi 82 16.9 1133 19.9 Hasan Ali Yücel Lisesi 61 12.6 346 6.1

(48)

4.4. DEĞİŞKENLER 4.4.1. Bağımsız Değişkenler

Araştırma kapsamında değerlendirilen bağımsız değişkenler şunlardır:

1. Sosyodemografik özelliklere ait değişkenler ¾ Yaş

¾ Cinsiyet ¾ Boy ¾ Kilo

¾ Yaşadığı yer

¾ Anne ve baba mesleği

¾ Anne ve babanın eğitim durumu ¾ Ailenin maddi durumu

¾ Anne-babanın sosyal durumu

2. Yeterli ve dengeli beslenme ile ilgili değişkenler

¾ Yeterli ve dengeli beslenme hakkındaki düşünceleri ¾ Yeterli ve dengeli beslenme hakkında bilgi alma durumları ¾ Ailenin tutumu

¾ Harçlık alma durumu

4.4.2. Bağımlı Değişken

Araştırma kapsamında öğün dışı yeme alışkanlığının olması bağımlı değişken olarak değerlendirilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 10 incelendiğinde, araştırma kapsamına alınan öğrencilerin ailesinde dışarı yalnız başına çıkamayan bireyler olması durumuna göre Liebowitz Sosyal

Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin olağandan çok daha fazla yer alması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama/kilo kaybının

雙和醫院心臟血管外科提醒民眾,突發胸口劇痛可能罹患「急性主動脈剝離」

春氣在毛,夏氣在皮膚,秋氣在分肉,冬氣在筋骨。刺 此病者,各以其時為齊。故刺肥人者,以秋冬之齊,刺瘦人

Sağlıklı çocuklarda kalp hızı değişkenliğini değerlendiren çalışmalardan birinde yaş aralığı 1-20 olan 106 sağlıklı çocukta SDNN ve SDANN değerleri

Bireysel banka müşterilerinin medeni durumlarına, kredi kartı türüne, ödeme aracı olarak önceliğine, yaşlarına, mesleklerine, aylık bireysel ve hane halkı gelirine,

Özel okulda okumak literatürde obezite gelişimi açısından risk faktörleri olduğu bildirilen bu durumların daha çok var olmasına sebep olarak çocukları şişmanlatıyor

38 Yeme tutumunun elit ve amatör futbolcular arasında anlamlı düzeyde farklılık olduğu tespit edilmiş, elit futbolcuların yeme tutumu puanlarının amatör futbolculara