• Sonuç bulunamadı

Başlık: Türk Hukukunda Evlilik Dışında Doğan Çocukların Tabiiyeti (Uyrukluğu)Yazar(lar):BERKİ, ŞakirCilt: 5 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Hukfak_0000000128 Yayın Tarihi: 1948 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Türk Hukukunda Evlilik Dışında Doğan Çocukların Tabiiyeti (Uyrukluğu)Yazar(lar):BERKİ, ŞakirCilt: 5 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Hukfak_0000000128 Yayın Tarihi: 1948 PDF"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Hukukunda Evlilik Dışında Doğan

Çocukların Tabiiyeti (Uyrukluğu)

Dr. Şakir BERKİ

iBu yazının başı 1946 yılı C i l ! lil dergisindedir) İÜ — Tanıma anı iie rüşt çağı arasında tabiiyet değişiklikleri.

Jus Sanguinis veya jus Soli ile tayin edilmiş olan tabiiyet çocuğun rüşt çağma kadar devam etmeyebilir. Tanımadan sonra meydana gelecek olan bir takını hukuki hadiseler çocuğun tabiiyeti üzerinde değişikliklere y o l aça­ bilir.

' Tabiiyetle sıkı sıkıya ilgili olan bu müesseselerden ekserisinin çocuğun tabiiyeti üzerindeki tesiri vatandaşlık kanunumuzda hükümsüz kalmış ve ec­ nebi doktrininde olduğu g i b i , Türk doktrininde de şümulle incelenmemiştir.

Çocuğun tabiiyetine tesir eden bu müesseseleri iki kısma ayırmak lâzım­ dır: (1)

1 — iç özel hukuk müesseseleri. 2 — Devletler özel hukuku müesseseleri.

iç özel hukukun çocukluğun tabiiyeti iie ilgili müesseseleri şunlardır: 1. Nesep tashihi (Legitima*ion)

2. Evlâd edinme (Adoption)

Devletler özel hukukunun g a y r i meşru çocukların tabiiyeti ile ilgili mües­ seseleri şunlardır:

(1) — Bu taksim umum ideğildir; Türk devletler, hukukunda cari olabilir. Taksimin mesnedi şudur: Vatandaşlık kanunumuzda tabiiyet etesiri mevzubahs müesseseler tabii­ yete tesir ecen Devletler Özel Hukuku müesseseleridir; Vatandaşlık kanunlarında tabii­ yete tesiri vczıiı olmayan müesseseler de tabiiyete müessir özel hukuk müesseseleridir.

(2)

EVLİLİK DIŞINDA D O Ğ A N ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 2 5 1

T. Evlenme (Mariage) 2. Telsik (Naturali - sation)

3. Vatandaşlıktan iskat (Decheance de ia nationalite)

Bütün bu müesseselerin tabiiyete tesirini ayrı ayrı fasıllarda tetkik etme­ ği herbirinin ehemmiyetine binaen doğru buluyoruz.

Fasıl (VII)

ö z e l hukuk müesseselerinin tabiiyete tesiri. I — Nesep tashihi (Legitimation) (2)

Vatandaşlık kanununumuz nesebi tashih edilen çocuğun vatandaşlığı hakkında sarih v ezımmi hi çbir hüküm ihtiva etmemektedir.

Meseleyi şu suretle vazetmek lâzımdır: Nesep tashihi doğum veya do­ ğum yeri esnasına göre tabiiyet almış ve henüz rüşde varmamış olan çocu­ ğun tabiiyetinde değişiklik husule getirirmi? Bu meseleyi ilk bakışda ve man­ tık yolundan hareket ederek nesebi tashih edilmiş olan çocuklara, bunları meşru çocuklarla bir tutarak, babaarının tabiiyetini vermek suretiyle hallet­ mek mümkün görümekte ise de, bu hal çaresi daima çocuğun menfaatlerine uygun değildir. (3)

(2) —Prof. Tevfik Kâmil Nesep tashihini tabiiyet levcihi ile alâkalı görmemekte ve bu hususta şunları zikretmektedir.- «Nesebin tashihi tabiiyetin tevcihi hususunda haizi ehemmiyet değildir. Çünkü tanıma hüküm veya anaya kalma suretiyle alâkadarın tabii­ yeti o zamana kadar takarrür etmiş olur. Tashih ancak aile hukuku itibariyle netayiç tevlit eder>: Bak «Hukuk Düveli husu.siye>, 1927, sahife: 34. Müellifin bu mütalâasını ka­

bul, fikrimizce imkânsızdır; zira gayri meşru çocuğun babasına karşı nesebi her zaman tanıma veya hükümle tahakkuk etmeyebilir; bazı hallerde çocuğun babasına karşı nese­ bi hüküm veya tanıma ile tahakkuk etmeden evvel nesep tashini ile teessüs edebilir. Böyle bir halde çocuğa babasının tabiiyetnii, nesep tas.hihini nczara alarak, izafe et­ mek zaruridir. Nihayet, anaya karşı nesebin de tanıma veya hükümie tesisini âmir mev­ zuat, ve çocuğun nesep tashihi anına kadar ne ana, ne de babasına karşı nesebinin tahakkuk etmem.ş olmasr hali karşısında bulunulabilir. Bu halde de nesep tashihinin t a ­ biiyet izafesindeki bariz rolü görülecektir.

(3) — Sayın profesör NAjammer Raşit Sevig, nesebi tashih edilen çocukların tabiiyetini Vatandajlık Kanununun 1 nci maddesiyle incelemekte bu kanun tatbikine dair talimat­ namenin ayni meseleyi 2 nci maddesinin C bendi ile hal eden hükmüne: muhalefet et­ mektedir. Bak: Muammer Raşit Sevig «Devleti reHususi Hukuku», istanbul, 1937, sahife: 40. Kıymetli müellifin bu mütalâasının nesep tashihinin butlanı için Medeni kanunun (251) nci maddesindeki 3 aylık itiraz müddetinin hululünden sonraki zaman için serdedilmiş olduğunu sanıyoruz. Filhakika, bu müddet geçmeden evvel çocuğa mutlak surette meş­ ru bir çocuk sıfatiyle bakmak doğru değildir. Netice itibariyle, böyle çocuklara ne.sep

(3)

Biz, meseleyi bir takım ayırtları göz önünde tutmak suretiyle incelemeyi zaruri buluyoruz.

1. Nesep tashihi, tashih anına kadar ana ve babasına karşı nesebi ku­ rulmamış olan çocuğun tabiiyetini değiştiririni?.

2. Ana ve babasına veya her ikisine karşı nesebi daha evvel kurulmuş bulunan g a y r i meşru çocuğun tabiiyeti nesebin düzeltilmesi ile değişirmi?

3. Medeni kanunumuz neseb tashihini nesebi tashih edilenin çocuklarına da şamil kıldığı cihetle (madde) halli zarurî diğer bir mesele şu­ dur: neseb tashihi nesebi tashihi edilenin çocuklarının tabiiyetine d o ğ r u d a n doğruya tesir cira edermi ?

4. Hakiki babası olmıyan bir kimse ,ile anasının evlenmesi halinde çocu­ ğa övey babasının tabiiyetini vermek mümkündür? I

5. Neseb tashihinin feshi halinde çocuğun tabiiyeti. 6. Rüştden sonra vâki nesep tashihinin tabiiyete tesiri.

Tatbikatta mahkemelerimizin rastlayabilecekleri bütün bu meseleleri ayrı ayrı incelemeği zarurî buluyoruz.

1. Nesep tashihi henüz ne anasına ve nede babasına karşı nesebi ku­ rulmamış çocuğun jus soliye göre takip etmekte olduğu tabiiyeti değiştirirmi?

Bu meseleyi gerek mevzuata gerek çocuğun menfaatlerine uygun bir şekilde halledebilmek için herşeyden evvel bu hususda ileri sürülen fikirleri özlü olarak gözden geçirmek ve bu fikirlerden Türk sistemine en uygununu seçmek iktiza eder.

Bir nazariyeye g ö r e , nesebi tashih edilen çocuk meşru çocuktan fark­ sız olduğu cihetle babasmın tabiiyetini almalıdır. (4)

Filhakika, bir az sonra görüleceği üzere, henüz hiç bir nesebe sahip olmıyan çocuklar hakkında muteber olabilen bu görüş tarzını kabul etmek

tashih edildiği gün babalarının tabiiyetini izafe menfaatleri aleyhine olabilir. Zira, bu­ landan sonra yine eski vatandaşlıklarına döneceklerdir,- bu ise çocuğun statüsünü beyhu­ de yere değiştirmek neticesini verecektir. Sözü geçen mütalâanın tashihe itiraz müddeti­ nin hulunlünden sonraki an için muteber olması lâzımgeldiği düşüncesinin tabiiyetle ilgili diğer bir neticesi de şudur: üç aylık müddet geçmeden evvei çocuk rüşde erişince, ne­ sebin butlanına hükmedilmiş olsa bile, bilâhare babasının değil, nesep tashihinden evvei haiz olduğu tabiiyeti takip edebilecektir. Bu, reşidin vatandaşlık seçimindeki serbesiliği

prensibinin neticesidir.

(4) — Gruffv. De lor nationalite de l'enfont legitime, dans le iournal du droit int. prive, 1985: p. 982 et s. weiss Traite theorique et pratigue, 2 ed, t.l.

(4)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ » 253

doğru olacağı gibi Türk mevzuatına da aykırı düşmez,- çünkü medeni kanu­ numuzun (252) meddesi gereğince nesebi tashih edilen çocuk babasının ad ve ikametgâhını taşır. Bu hal çaresi teorik bakımdan da muvafık görülmek­ tedir; Zira, nesebinin tashih anına kadar ne ana ve ne de babasına bağlı olmadığından Jus soli mucibince tabiiyet alıp rüşd çağına erişmeden nese­ bi düzeltien çocuğun tabiiyetine yine ayni sistemi tatbik genel prensiplere aykırı düşerdi; Diğer cihetten, çocuğa anasının değil babasının tabiiyetini vermek, prensip itibarile mantıkidir. Filhakika, nesep tasihihi iki nesebin kuruluşunun ancak ayni zamanda vukuunu mucip olacağından Fasıl (III) de incelediğimiz kaidelerin en sonuncusuna göre hükmetmek zaruri olacaktır. Mamafih, nesebi düzeltilen ve mahsus paragrafında mevzubahhs olan çocu­ ğun daima babasının-tabiiyetini alıp alamayacağı meselesi üzerinde durmak çocuğun menfaatleri iktizasındandır. Bu hususda aşağıdaki ayırtları göz önünde tutmak yerinde olur:

a) Çocuğun nesebi ana ve babasının, evlenmeleri ile düzeltilmiş bulu­ nuyorsa çocuğa verilecek vatandaşlık babasmınkidir; zira böyle bir halde, gerek çocuk ve gerekse anası babanın ad ve ikametgâhını ve binnetice onun tabiiyetini takip edeceklerdir. Netice itibariyle, Jus Soli mucibince Türk va­ tandaşlığını alan çocuk rüşte varmadan evvel yabancı ana ve babasının evlenmesi ile yabancı babasının tabiiyetini alır. Fakat eğer, baba ecnebi, ana Türk ise çocuğa- evvelce verilen Türk vatandaşlığının devamı vatandaş­ lık kanunumuzun 13 üncü maddesi iktizasından olduğu gibi, Türk anadan doğan her çocuğun Türk vatandaşlığı alması prensibine de uygundur. (5)

b)Çocuğun nesebi hâkim hükmü ile düzeltilmiş bulunuyorsa. Bu takdir­ de, çocuğun tabiiyetini tayin ederken aşağıdaki halleri göz önünde tutmak bize mantıki ve çocuğun menfatleri iktizasından görülmektedir:

1°) Eğer hâkim hükmü ile nesep tashihi ananın ölümü sebebi ile vuku-bulmuş ise çocuğa meşru çocuk gaziyle bakmakta ve babasının tabiiyetini izafe etmekte bir mahzur yoktur.

2°) Eğer hâkim hükmü ile nesep tashihi babanın ölümü dolayısiyle ev­ lenmenin mümkün olamayışından ileri gelmiş ise, çocuğa babasının tabiiye­ tini vermek hukuka mutabık ise de çocuğun menfaatlerine aykırıdır. Çünkü, bir merrıeketfe ancak nazari olarak bağlı bir kimsenin tabiiyetini onun çocu­ ğuna da izafe etmek bu berikinin menfaatleri hilâfınadır. Diğer cihetten, böyle bir halde çocuğun bakım ve idaresi prensip itibariyle anaya aittir. Bütün bu sebeplerden ötürü, çocuğa anasının tabiiyetini vermek devletler özel hukukumuza aykırı düşmez.

(5)

Bununla beraber aşağıdaki hallerde çocuğa babasının tabiiyetini ver­ mek lâzımdır:

a) Eğ'er a n a , Türkiye i!e münasebetlerinde «Jus Sanguinis» i tatbik et­ meyen bir devlet vatandaşı ise, mahkemelerimizin babanın yabancı t a b i i ­ yette buulnuşunu nazara almaksızın hükmetmeleri selâhiyet "tecavüzü sayıla­ m a z ; zira bu suretle hareket, Türkiyenin meşru nüfus siyaseti ile yakından ilgilidir, veya ilgili olabilir. Şöyle k i : Baba Türkiyede doğmuş sie çocuk, b a ­ basının tabiiyetini taşıyacağından, vatandaşlık kanunumuzun (4) ncü mad­ desi gereğince ve Türkiyede doğmuş olmak sortiyle Türk vatandaşı o l a r a k kalacaktır. Bundan başka, eğer b a b a nesep tashihi anında tabilyetsiz ise ço­ cuk vatandaşlık kanunumuzun (2). nci maddesinin (A) bendi gereğince Türk vatandaşı sayılacaktır. İlâve edelim ki babanın nesebin tashihi anın­ daki tabiiyeti çocuk henüz rüşte varmadan belli olduğu takdirde, çocuğa ifaze edilen Türk vatandaşlığının kaldırılması genel prensipler iktizasından­ dır.

b) Eğer b a b a hâkim hükmü i!e nesep düzeltilmesini kabul etmeyen bir devlet vatandaşı ise, çocuğa babasının tabiiyetini değil anasınınkini izafe etmek mantıki olduğu kadar mevzuata da uygundur. Esasen böyle bir halde nesebin hâkim hükmü ile düzeltilip düzeltilemiyeceği ayrı bir mesele teşkil

eder. Bu meselenin hallini biz Amme intizamını iç ve dış olmak üzere ikiye

ayırarak mütalâa etmek suretiyle mümkün görmekteyiz. Fikrimize g ö r e , eğer çocuk babanın memleketinde doğmuş ise iç amme intizamı engel teşkil ede­ ceğinden hâkim hükmiyle nesep tashihine imkân yoktur. Binnetice, çocuğa annesinin tabiiyetini vermek zaruridir. Eğer çocuk ananın tabi olduğu Dev­ let topraklarında doğmuşsa ve ananın milli kanunu hakim hükmü ile nesep tashihini mümkün kılıyorsa bu y o l ise nesep tashihi o memlekette muteberdir. Fakat ananın devleti babanın milli kanununa d a y a n a r a k çocuğun b a b a ta­ biiyetine giremiyeceğini derpiş suretiyle çocuğa anasının tabiiyetini verebi­ lir (6)

2 : Nesep tashihi nesebi daha evvel kurulmuş bulunan çocuğun tabiiye­ tine tesir edermi?.

(6) — Amme intizamı için bak: kısım I, ö z e l Fasıl, işaret edelim ki babanın milli ka­ nunu sonradan evelerime ile nesep tashihini kabul etmiş olduğu halde hâkim hükmü ile nesep tashihi yasağını yine iç amme intizamından addetmek iktiza eder. Zira mevzuatı sırf sonradan evlenme ile nesep tashihine cevaz veren memlekette bu suretle hareket evliiik haricinde doğan çocukların ana ve babalarını evlenmeğe icbar mülâhazası ile­ dir. Diğer ciheiîen böyle bir mevzuat takip eden memlekette evlenmeleri yasak olanlarla evlilerden evlilik dışında doğan çocuklarla diğer gayri meşru çocuklar arasında hâkim hükmü ile nesep tashihi bakımından hiç bir fark bulunmadığını da unutmamak lâzımdır.

(6)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 255

Neseb tashihinin çocuğun tabiiyetine tesir edeceğini ileri süren n a z a ­ riyeyi çürüten M . Valery tenkidine mesned olarak şunları işaret etmektedir: (Evvelâ 333 üncü madde münakaşada mevzubahis edilemez. Bu madde ço­ cuğun haklariyle ilgilidir; bu maddenin mesele ile ilgisi yoktur; ve çocuğun şu veya bu devlete karşı olan hukuku ile alâkalı değildir. Bundan m a a d a , her meşru çocuğa babasının tabiiyetini vermek haksızdır. Bu madde kanun vazıının Roma hukukuna hâkim bir prensibini izah eden kararından ibarettir, fakat bu karar nesebi düzeltilen çocuklar için doğru değildir. Çünkü neseb tashhiinde bir şahıs evlendiği kadından olan çocuğa ismini vermeğe z o r l a katlanır...)

Bu müellifin görüş tarzını prensip olarak kabul etmek bize uygun görül­ memektedir; çünkü ileri sürdüğü deliller tatmin edici değildirler. Filhakika, hâkim hükmiyle tanımada da b a b a çocuğa ismini vermeğe zorla katlandığı halde bu tanıma çocuğun tabiiyetine tesir eder. Diğer taraftan, konuya giren b a b a , çocuğun hakiki gayri meşru babasıdır. Aksi takdirde, meseleyi neseb tashihi yoluyla değil evlenmenin tabiiyete tesiri bakımından mütalâa etmek icabederdi.

Bununla beraber, M . Valery'nin fikrini neseb tashihine kadar ana veya babasına karşı nesebi kurulmuş olan bir çocuğun tabiiyetini tayin hususunda kabul etmek isabetli ve çocuğun menfaatleri icabından olur. Filhakika, nese­ bin düzeltilmesine kadar gerek ana ve gerekse babasına karşı nesebi kuru­ lu çocuğun tabiiyetini nesep tashihi ile değişmelere tabî kılmak, neseb tas­ hihi de tanıma gibi iptal edilebileceği cihetle, çocuğun zararına olabilir. Çünkü bu takdirde çocuğa yine nesep tashihinden evvelki vatandaşlığı ver­ mek icap edecektir ki b u , çocuğun, statüsünü altüst etmek neticesini doğurur.

Mamafih aşağıdaki ayırtlara göre hükmetmek bize mantıkî görülüyor: 1°) Eğer nesep düzeltilmesi çocuğun hakikî ana ve babasının evlenme­ leri suretiyle vukubulmuş ise, boşanma ve evlenmenin butlanı nesebin tashihi butlanını doğuramıyacağından, çocuğa babasının tabiiyetini vermokte hu­ kukî hiç bir mahzur yoktur.

2°) Eğer nesep düzeltilmesi babanın ölümü sebebiyle evlenmenin im­ kânsızlığından ötürü vukubulmuş, yani hâkim hükmiyle vâki olmuş ise, d a h a evvelce temas edildiği g i b i , çocuğa babasının tabiiyetini vermemek hukuka aykırı düşerse de çocuğun menfaatleriyle çok yakından ilgilidir. Şu halde, bu ikinci halde ananın tabiiyetini izafe fikrirhizce hukukî değil mantıkîdir.

İiâve edelim ki, her iki y o l ile, evlenme ve hâkim hükmü ile, neseb tashihi hainde de Türk anadan d o ğ a n çocuğun Türk kalması icabeder. Bu husus vatandaşlık kanunumuzun 13 üncü maddesinin evlenme ile bir Türk kadınının

(7)

tabiiyetinde hiç bir değişiklik kabul ekmeyen hükmü ve Türk a n a d a n d o ğ a n her gayrı meşru çocuğun Türk Vatandaşı sayılması prensibiyle desteklenir.

Türk a n a d a n ve yabancı bir b a b a d a n d o ğ a n çocuğun hakiki gayri meş­ ru babasız d o ğ a n çocuğun hâkim hükmiyle nesebinin tashihi halinde t a b i i ­ yet tayini hususunda aşağıdaki ayırdı y a p m a ğ ı lüzumlu ve çocuğun menfaa­ ti icabından sayıyoruz :

a) Neseb düzeltilmesi hiç bir tarafın ölümü mevzubahis olmaksızın vaki olmuşsa - ki bu mümkündür: Medeni kanun m a d d e : (249) — Çocuğun Türk Vatandaşı sayılması Türk a n a d a n d o ğ a n her gayri meşru çocuğa Türk Vatandaşlığının venimesi lüzumunun neticesidir.

b) Hâkim hükmiyie olan neseb düzeltilmesi Türk ananın ölümü sebebiyle çocuğun ecnebi babası ile evlenme mikânsızlığından ileri gelmiş ise, neseb tashihine kadar Türk vatandaşı bulunan çocuğun y a b a n a gayri meşru b a b a ­ sının tabiiyetini vermeği mevzuata ve çocuğun menfaatlerine uygun buluyo­ ruz. Bu fikir, Türk a n a d a n d o ğ a n her gayri meşru çocuğun tabiiyetini kat'i su­ rette Türk sayan kaideye aykırı ise de herşeyden evvel manhka, bilahara ço­ cuğun menfaatlerine uygundur. Mantıka uygundur çünkü, Türkiyeye nazari olarak bağlı bir ananın tabiiyetiniçocuğa izafe bunun menfaatlerine aykırı düşer. Hukuka uygudur Ziyra, nesebi düzeltilen çocuk ecnebi babasının ve­ layetine verileceği gibi onun a d ve ikametgâhını taşır. Diğer cihetten, böy­ le bir çocuğa ille Türk tabiiyetinde kalacaktır diye vasi tayinine tevessül mede­ ni ni kanunumuzun (262) maddesinin sarih hükmüne d a r b e teşkil ederdi. N i h a ­ yet, nesep tashihi sonradan evlenme yoluyla vuku bulmamış olduğundan vatandaşık kanunumuzun 13 üncü maddesinin nüfus siyasetimiz lehine olan hükmü destek vasıtası olmaktan çıkar. Bütün bunlara ilâveden, bu suretle ecnebi vatandaşlığını alacak olan çocuğun rüşte vusulünde Türk tabiiyetini alması imkânının her zaman mevcudiyetini hatırlamak lâzımdır.

Bununla beraber, Aşağıdaki hallerde mahkemelerimizin çocuğu Türk vatandaşları arasında saymaları gerekir:

1°) Babanın tâbi olduğu Devlet Türkiye ile olan münasebetlerinde ius sangüinis, tatbik etmiyorsa.

2°) Neseb tashihi anında çocuk Türk kanununa göre rüşte varmışsa. (3°) Neseb tashihi çocuk henüz küçük iken fesh olunmuşsa

(4°) Neseb tashihi ânında bcbanın tabiiyeti gayri muayyen veya yoksa. 3 — Nesebin düzeltilmesi nesebi düzeltilenin furularının tabiiyetine tesir edermi?.

Hayli münakaşalara (7) y o l açan bu mesele bizce aşağıdaki ihtimaller n a z a r a alınarak halledilmelidir:

(7) — Andre Huerne «La Nationalile de l'enfant naturel», These, Paris, 1903, p: 104.

(8)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN. TABİİYETİ 257 1°) Nesebi tashih edilen şahsın furuları evlilik mahsulü iseler, mesele

ba-sjjtir. Böyle bir halde nesep tashihinin nesebi tashih edilen kimsenin tabiiye­ tine tesir etmiyeceği aşikârdır. Zira nesebi tashihi edilen kimsenin meşru ço­ cukları olabilmesi için onun prensip itibariyle evlenmiş olması iktiza eder. Evlenmek kişiyi reşit kıldığına ve her reşit dilediği tabiiyeti seçmekte serbest bulunduğuna göre nesebin tashihi prensip itibariyle nesebi düzeltilen ve fa­ raziyeye dahil bulunan çocuğun, ve binnetice, bunun furularmm tabiiyetine tesir etmez.,Esasen nesebi tashih edilen çocukların furularınm dedeleri veya baba annelerinin tabiiyetini alabilmeleri için doğrudan doğruyeKbir kaide yoktur.

Yukarıdaki mütalâat nesebi tashih edilen ve henüz küçük bulunan ço­ cuğun gayri meşru furuları hakkında da caridir.

2°) Nesebi tasfiih edilen şahıs henüz gayrî reşit ise furularına izafe edi­ lecek tabiiyetin tespiti için iki ihtimalin derpişi lâzımdır:

a) Henüz rüşde varmadan nesebi düzeltilmiş çocuk ana veya babasının tabiiyetini taşıyacağından, furuları da ayni tabiiyeti alacaklardır.

b) Fakat nesebi musahhah gayri reşit tabiiyetini_Jus__Şoli gereğince aj-mış bulunuyorsa, furuları da doğrudan doğruya bu tabrfyetrufaccrkkırdır. * 4 — Nesep tashihinin feshi halinde nesebi düzeltilenin tabiiyeti.

İki halin mütalâası

lâzımdır.-1°) Çocuk nesep tashihinden evvel henüz hiç bir nesebe sahip bulun­ muyor idi ise, nesep tashihinin feshi halinde eski vatandaşlığına döi rcektir. Meselâ Türkiyede bir fransız anadan ve bir isviçreli babadan doğan ve ne­ sebin tashihine kadar hiç bir nesep ilgisi ile bağlı bulunmayan, ki bu müm­ kündür, çünkü Fransız kanunu anaya karşı nesebi doğum hadisesi ile kur­ maz - çocuk hâkim hükmü ile nesep tashihinin feshinde yine Türk vatandaşlı­ ğına rücu eder. Tebarüz ettirmeği önemli sayıyoruz ki, eğer nesep tashihi çocuğun ana ve babasının sonradan evlenmeleri ile vukubulmuş ise evlen­ menin ne yol ile olursa olsun zevali nesep tashihinin feshini mucip olamaya­ cağından, çocuğun evliliğin zevalinden ve hattâ mutlak butlanından sonra takip edeceği tabiiyet nesebin tashihi bahsinde görülen prensipler gereğin­ ce incelenecektir. Yani çocuk ana veya babasının tabiiyetini takibe devam edecektir.

2°) Nesebi tashih edilen çocuk nesep tashihinden evvel ana veya baba­ sına karşı nesebi kurulmuş bulunan bir çocuksa, nesep tashihinin feshinden sonra takip edilecek tabiiyet nesebin tashihinden evvel çocuğa Jus Sanguinis e göre izafe olunan tabiiyettir. Binaenaleyh, çocuk ya anasının veya baba­ sının tabiiyetine rücu edecektir. Bu hususta iki ayırdı göz önönde tutmak icap eder:

(9)

a) Nesebi düzeltilen ve henüz rüşte varmadan nesep düzeltilmesi fes­ hedilen çocuk, tâbi olduğu devlet gayri meşru çocukları analarına doğum­ ları hadisesi ile bağlayan bir anadan doâmus baba da nesep tashihi zama­ nına kadar henüz çocuğunu tanımamış veya gayri meşru çocukların baba­ larına karşı neseplerinin tesisini reddeden bir devlet tebasından ise, takip edilecek vatandaşlık nesebin tashihi ananınkidir. Meselâ, Türkiyede isviçreli bir kadından doğup nesebinin tashihine kadar bilfarz babası tarafından he­ nüz tanınmamış bulunan ve fakat nesep tashihi ile bu berikinin tabiiyetini almış oîan çocuk, nesep tashihinin feshinden sonra anasının vatandaşlığına dönecektir.

b) Nesebi tashih edilen çocuğun anasının tâbi olduğu devlef evlilik ha­ ricinde doğan çocukları doğumları hadisesi ile analarına bağlamayan bir devlet ve çocuğun babası da çocuğu nesep tashihine kadar tanımamış ise, nesep tashihinin feshi halinde çocuğun takip edeceği vatandaşlık jus soli gereğince tâyin olunur veya çocuk nesep tashihinden evvel bu sistem gere­ ğince almış olduğu tabiiyete döner. Meselâ sözü geçen şeraitte nesebi tas­ hih edilen ve Türkiyede doğan ve henüz rüşte varmadan nesebinin tashi­ hi fesholunan çocuk, Türk vayandaşı sayılacaktır. Bu netice, vatandaşlık ka­ nunumuzun ikinci maddesinin (A) bendi icabındandır. Çünkü, böyie bir ço­ cuk, nesep tashihinin feshi ile, ana ve babası hukuken belli olmayan çocuk­ lar kategorisine dahii olacaktır.

Hatırda tutulması gereken nokta, yokardaki hallerde verilen hükmün ne­ sep tashihinin evlenme yolu ile vukuu halinde itibardan düşeceğidir. Zira daha evvelde işaret edildiği gibi, kan ve koca çocuğun hakiki gayri meşru ebeveyni oldukça evliliğin zevali ile gayri meşru nesebin yeniden doğması­ na imkân yoktur.

5 — Evlenme yoluyle hileli nesep tashihi çocuğun tabiiyetine tesir eder

mi?

Bu paragrafta anası, hakikî gayri meşru babası olmayan bir şahısia ev­ lenmek suretiyle nesebi düzeltilmiş bulunan çocuğun evlenmeden evvei ta-kit ettiği tabiiyetniin bu evlilik tesiri altında kalıp kalamayacağı meselesini tetkik edeceğiz.

Meselenin halli bu suretle nesep tashihinin muteber olup olmayacağı meselesinin halline bağlıdır. Bu hususta İsviçre Federal Mahkemenin görüş tarzını kayıt ve bundan netice istihsalini doğru buluyoruz: «... esasen kanun hiç bir yerinde sonradan evlenme ile nesep tashihinin çocuğun asıl gayri meşru babası tarafından tanınma imkânını kaldıracağına dair hüküm bulun­ madığı gibi, gayri meşru bir çocuğun tanınması da bu çocuğun anasının asıî gayri, meşru babası olmayan başka bir şahısla evlenmesi suretiyle nesebinin

(10)

EVLİLİK DIŞINDA D O Ğ A N ÇOCUKLARIN TABİİYETİ

259

lashihine de engel değildir. Tanıma ve nesep tashihi hukukî müesseseleri birbirine tabi olmayıp biri diğerinin yanında bulunur ve hakikate istinat «denenine itibar olunur..» (8)

Binaenaleyh, hakiki gayri meşru babası tarafından rüşde varmadan ev­ vel tanınan çocuk onun tabiiyetini taşıyabilecektir. Mamafih, aşağidaki hol­ leri gözönünde tutarak hükmetmek yerindedir:.

1°) Ananın milli kanunu gayri meşru çocukların analarına karşı nesebini doğum hadisesi ile kurmuyorsa hakiki baba tarafından yapılacak olan ta­ nıma evlenmeden çok sonra, ve hattâ çocuğun nüfusa kaydedildiği tarihten sonra vaki olmuş olsa bile, çocuk hakiki babasının tabiiyetini alacaktır.

2°) Ana, gayri meşru çocukların analarına karşı nesebini doğumları hadisesi ile tesis eden bir devlet vatandaşı ise, hakiki baba tarafından ya­ pılan tanıma ekseriya çocuğun tabiiyetine tesir etmiyecektir. Çünkü, böyle bir halde, baba tarafından yapılan tanıma evlenmeden evvel vaki olsa bile tabiiyet tayini Fasıl (III) de sözü geçen kaideler gereğince mümkün olacak­ tır. Çocuğun hakiki babasının vatandaşlığını alabileceği tek bir hal mevzu bahistir: anaya karşı nesep ananın evlenmesi halinde kurulmuş ve baba da tanımayı bu anda yapmış ise, no (1°) de vardan netice aşağıdaki hallerde muteber değildir:

a) Tanıma çocuk rüşde vusulden sonra vâki olmuş ise.

b) Tanıma ânında hakiki baba tabiiyetsiz ise. Bu ikinci halde, çocuğa verilecek tabiiyet çeşitli ihtimallere göre başka başkadır: Ananın milli kanu­ nu gayri meşru nesebi doğum hadisesi ile tesis ediyorsa, çocuk anasının ta­ biiyetini muhafaza edecektir. Ananın tabi olduğu memleket aksi sistem takip ediyorsa çocuğa verilecek tabiiyet doğum yeri esasına göre tesbit edilecek­ tir, meğer ki çocuk rüşde vusulden evvel anası veya babası tarafından tanın­ mış olsun veya bunlara karşı nesebi hâkim hükmü ile kurulmuş bulunsun.

6. Rüştden sonra vâki nesep tashihinin tabiiyete tesiri.

Bu hususta takip edilecek prensip tanımanın tabiiyete tesiri bahsinde kabul edilmiş olanıdır. Hakikaten, reşid bir kimsenin dilediği tabiiyeti takip etmesi Devletler hususi hukukunun esaslı kaidelerindendir. (9)

(8) — A. T. T. 20 Janvier - 20 Mai 1914, J. D. T. 1914, 613.

(9) — Aynı manada, bak: Muammer Raşit Sevig «Devletler Hususi Hukuku», İstanbul, 1937, sahife: 42; Mustafa Reşit Belgesay «Türk Vatandaşlık Kanunu Şerhi», sahife: 13. Nesep tashihinin prensip itibariyle reşit kimsenin tabiiyetine tesir edemiyeceği fikrinde bulunan muhterem profesör Muammer Raşit Sevig kanatlerini desteklerlerken kanun Me­ deninin 249 ncu maddesinin son bendindeki «ancak çocuk Reşit ise tgsnm talebi rızası •alınmadıkça mesmu olmaz» hükmünün de hatırda tutulmasına işaret buyurmaktadırlar.

(11)

Bu gene! kaideye aşağıdaki istisnaların derpişini zaruri buluyoruz: 1°) Nesebi tashihi edilenin milli kanunu tashihin tabiiyete rüşden sonra da tesirin'ı kabu! ediyorsa.

2°) Nesebi tashihi edilen nesep tashihi anına kadar haymatloz ise. [E — Evlât edinmenin evlilik haricinde doğan çocukların

vatandaşlığına tesiri. Bu paragrafda iki konuyu inceleyeceğiz.

1. Evîâî edinme evlât edinildiği ana kadar baba ve anasına karşı nese­ bi kurulmamış olan çocuğun tabiiyetine tesir edermi? Başka bir tabirle, evlat­ lık müessesesi Jus Soli ye göre vatandaşlığa sahip bulunan gayri meşru ço­ cukların tabiiyetini değiştirir mi.

2. Evlât edinmet evlât edinildiği ana kadar nesebi kurulmuş çocuğun vatandaşlığını değiştirirmi?.

Vatandaşlık kanunumuz bu iki meseleyi de sükûtla geçmiş ve evlâtlık müessesesini zımnen dahi olsa vatandaşlıkla ilgili görmemiştir. Sebebi ileride görülecek olan bu hüküm yokluğu makuliyeti karşısında her iki meseleyi ay­ rı ayrı incelmeye çalışacağız.

1 — Tabiiyet kanunumuz evlâtlığa alınıldığı ana kadar ana ve babasına veya bunlardan birine karşı nesebi kurulmadığından doğum yeri esasına

göre vatandaşlık almış olan gayri meşru çocukların evlâtlığa alınmaları hadisesini tabiiyetle ilgili görmemektedir. Binaenaleyh, bir türk vatandaşı tarafından ecnebi memlekette veya Türkiyede doğan bir çocuğun evlâtlığa alınması bu çocuğun tabiiyetinin kan esasına göre tayin ve tebdiline mahal vermez. KezaHk, Türkiyede veya ecnebi bir memlekette doğup Türk tabiiye­ tine geçmiş buıunan bir çocuğun yabancı bir kimse tarafından evlâd edinil­

miş olması da ona yabancı vatandaşlık izafesine yol açmaz. (10)

Mamafih, mahkemelerimiz, birinci halde, yani bir ecnebi çocuğun bir TGrk tarafından evlâd edinilmesi halinde, çocuğun milli kanununu nazarda İtiraf edelim ki nesep tashihine rıza gösterilse bile bu rıza tabiiyete tesiri veya ademi tesiri sağlayamaz. Sözü geçen rıza tabiiyetle değil çocuğun medeni hukukla ilgili men­ faatleri bakımından kıymet ifade eder. Tabiiyet amme hukukundan olduğu cihetle fertle­ rin Anayasa veya tabiiyet mevzuatı haricinde kalan ve tabiiyetle dolayısiyle alâkadar bulunan rızaları hüküm ifade etmez. Nihayet Reşit, tashihe rıza göstermiş olsa bile, mevzuat nesep tashihinin tabiiyete tesirini bertaraf etmiş ise, rızanın hükmü yoktur.

(10)— Aynı manada, bak.- Muammer Raşit Sevig «Devletler Hususî Hukuku», istanbul, 1937, sahife: 385

(12)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 2 $ l tutarak hüküm vermelidirler. Zira, eğer çocuğun kanunu müessesenin tabiiyete

tesirini kabul ediyorsa, bir Türk vatandaşı tarafından evlâtlığa alınan ve jus so-li mucibince yabancı bulunan çocuğa Türk tabiiyetini vermek kanun ihtilâfına yol açmaz.

Görülüyor ki Devletler hukukumuza hakim prensip evlâd edinmenin ta­ biiyete tesir etmemesi ile ifade olunur. Vatandaşlık kanunumuzun bu gene! kaideyi zımnen takibi isabetlidir: evlâdlık müessesesi bu mukaveleden ibaret olduğuna ve hini hacette gerek taraflarca ve grekse kanunen fesh olunabi­ leceğine göre vatandaşlıkla ilgili bulunması çocuğun statüsünü alt üst eder. Diğer cihetten, sözü geçen müessesenin evlâtlığı eski ailesinden çıkarma­ ması kanun vazıının sükûtunu destekleyen en müessir hukuki bir sebeptir (11) Binnetice, bir yabancı veya bir türk tarafından evlâtlığa alınan ve bu suret­ le babalık veya analığının tabiiyetine sahip oian bir çocuk, hakiki gayri meşru baba veya anası hukuken belli olduğu zaman bunların vatandaşlığını alacaktır ki, bu halin çocuğun menfaatleriyle uyuşamamazlığı aşikârdır.

Mamafih, evlâtlık müessesesinin evlât edinildiği ana kadar nesebi mües­ ses bulunmayan gayri meşru çocukların tabiiyetine tesir edemiyeceği kai­ desine genel bir istisnayı derpiş zaruridir: Evlâtlığa alınan evlât edinildiği ana kadar henüz hiç bir medeni hal taşımıyorsa evlât edinilene evlât edenin tabiiyetini izafe bize zaruri görünmektedir. Zira, böyle bir halde, çocuğa jus soli mucibince vatandaşlık vermek vatandaşlık kanunumuzun bu hususta­ ki hükmüne aykırı düşerdi. Her ne kadar (2) nci madde «anası veya babası belli olmayan» ibaresinde analık ve babalıktan bahsetmiyorsa da, ancak evlâtlığa alındığı anda medeni hal kazanmış olan bir çocuğa, veya bir kim­ seye jus soli yi tatbik etmek sözü geçen maddenin mevcudiyet sebebiyle telif olunamazdı. Çocuğun evlâtlığa alınmasına kadar nüfus sicilinde kayıtlı bulunmaması halinde bu istisnai hale müracaatın mantıki olacağı fikrindeyiz. {12) Hatırlatalım ki, genel kaideye tek ve vukuu pekender bir istisna olarak d.erpiş ettiğimiz bu hal Türk devletler özel hukukunda aşağıdaki şartlar için­ de tatbik edilmelidir. Bu şartlardan birinin tahakkuk etmemiş olması Türkiye-de bulunan (doğan Türkiye-değil) (13) ve TürkiyeTürkiye-de bir yabancı tarafından evlât edi­ nilmiş olan çocuğun türk vatandaşlığını almasına yol açar:

(11)— Aynı manada, Bak: Dr. Tevfik Kâmil «Hukuk düvel hususiye» Ankara, 1927, sahife : 34.

(12)— Ayni manada: M. Jules Valery, Manuel, 1914, p. 136 • 187.

(13)— Çünkü Türkiyede doğan çocuğa doğum yeri esası mucibince Türk vatandaş­ lığı verilecek ve bu vatandaşlık evlâtlığa alınma hadisesi ile-değismiyecektir; zira boyla :bir çocuk nüfus siciline kayıtlıdır, ve- binnetice ahvali şahsiyeye sahiptir. Halbuki

(13)

Türki-1°) Evlâd edinme, çocuğun Türk kanununa göre rüşte erişmesinden ev­ vel vaki olmalıdır. Bu fikir, genel o l a r a k rüşt çağını tespit ederken ileri sür­ müş olduğumuz kaideye aykırı ise de desteklenmekten uzak değildir. Haki­ katen, eğer evlilik haricinde d o ğ a n çocukların vatandaşlığını tayin ederken rüşt çağının tespitini b a b a veya ananın milli kanununa terk etti isek, b u , prensip itibariyle hakiki nesepli çocukların tabiiyeti ile ilgili bir meseleden ötürüdür. Evlâdhğı evlât edene bağlıyan nesep izafî olduğu cihetle ayni kaidenin tatbiki bir zaruret değildir.

Binnefîce, Türkiyede buunupta henüz nüfus siciline kayıtlı olmadığından hiç bir vatandaşlık almamış bulunan ve ahvali şahsiyesi ancak evlât edinil­ mesi ile meydana çıkan çocuğa evlât edenin tabiiyetini vermek, bu çocuğun Türk kanununa göre henüz sinni rüşde varmamış olması ile mümkündür. Ak­ si takdirde, çocuğu, Haymazloz telakki ederek hükmetmek lâzımdır.

2°) Birinci şartla çok yakından ilgili ve hattâ onun neticesi olan ikinci önemli şart: çocuk henüz küçükken hakîki ana veya babasına karşı neseb-kurulmamış bulunmalıdır. Aksi takdirde, hakiki nesep izafi nesebe g a l i p o l d u ğ u n d a n , çocuğun tabiiyetini Jus Sanguinis kaideleri gereğince tayin z a ­ ruri olur. Çocuğun sonradan meydana çıkacak olan nesebi meşru veya gay­ ri meşru olabilir. Her iki halde de hüküm aynidir.

3°) Çocuğun rüşde varmazdan evvel Türk a n a , veya ana nesebinin ku­ rulması bakımmdan İsviçre sistemini kabul eden bir devlete tabiî ana t a r a ­ fından kabul edilmek suretiyle tanınmamış bulunması iktiza eder. Bu takdir­ de çocuğun hakiki nesebi kurulmuş Irulunacağmdan evlâtlık müessesesi göz önünde tutularak çocuğa verilmiş olan tabiiyet, yerini hakiki ananın t a b i ­ iyetine terk edecektir.

Bu üçüncü şart da ikinci şartı destekleyen delillerle doğrulanır.

2. Evlât edinmenin evlâtlığa alınmasından evvel nesebi kurulmuş olan g a y r i meşru çocuğun vatandaşlığına tesiri.

Bu bahisde göz önünde tutulması gereken ihtimalleri sırasiyle tetkik e d e c e ğ z i :

1. Çocuk rüşde varmadan evvel ana veya babasından başka bir şahıs tarafından evlâtlığa alınmış ise.

Bu birinci halde çocuğa verilecek tabiiyet ana veya babasının tabiiye­ tinden ibarettir. Filhakika; evvelce de işaret olunduğu g i b i , evlâtlık asıl

aile-yede bulunduğu anda evlâtlığa alınan çocuk, henüz nütus siciline kaydedilmemiş oldu­ ğundan, ahvali şahsiyeve sahip değildir; ahvali şahsiyenir; resbîti evlât edinilmiş olması hadisesi ile tahakkuk eder.

(14)

EVLİLİK* DIŞINDA* D O Ğ A N ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 2 6 3 *

sinden çıkmayacak ve asıl ailesinde vaki medeni değişiklikleri takip edece­ ği cihetle eviât edenin tabiiyetini çocuğa vermekte hiç bir faide olmayacak­ tır.

Kaydedelim ki, çocuğun asıl ana veya babası çocuğun üçüncü şahıs tarafından evlâtlığa alındığı günde tabiiyetsiz dahi olsa çocuğa babalık veya analığının tabiiyetini vermek caiz değildir. Bu, evvvelce işaret edilen genel kaidenin bir neticesidir. Hakikaten, anası veya babası veya her ikisi birden tabiiyetsiz olan bir çocuk medeni hali belli olmayan bir çocuk değil­ dir; çünkü doğumu nüfusa kayitlidir. Böyle olunca çocuk doğduğu yerin, ve henüz rüşte erişmeden evvel ana veya babasının tabiiyeti belli olursa bunların tabiiyetini alacaktır.

2 — Çocuk hakiki ana veya babasj tarafından evlât edinilmiş ise. (14) Bu meseleyi de iki cihetten incelemeği faideli buluyoruz:

A — Çocuk yalnız ana veya babası tarafsndan tanınmış ise, başka bir deyimle, yalnız bir tek nesebe sahip İse.

B — Çocuk ayni zamanda ana ve babasına bağlı ise.

A — Yalnız ana veya babası tarafına nesebi kurulan ve fakat bunlardan yalnız biri tarafından evlâtlığa alınan çocuğun tabiiyetini tayin ederken iki hali mütalâa etmek zaruridir:

a) Çocuk yalnız anasına karşı nesebe sahip ise babası tarafından dai­ ma evlâtlığa alınabilir. Fakat bu imkân çocuğun kendisini evlât edinmiş olan babasının tabiiyetini almasına mahal vermez. Ananın tabiiyetinin belli ol­ maması halinde dahi hüküm aynidir. Filhakika, evlâtlık mukavelesi her vakit feshoiunabileceğinden ve bu takdirde evlâtlığın bilhassa babalığının ad ve ikametgâhını takibi imkânsız hale gireceğinden, çocuğa fiilen tabii babası, hukuken babalığı olan bir kimsenin tabiiyetini vermek kaabil olamıyacaktır. Aksi fikrin kabulü çocuğun statüsünü bozmak olurdu; çünkü evlâtlık rabıtası­ nın ortadan kaklması ile çocuğa tekrar anasının veya bunun tabiiyeti belli değilse doğduğu yerin tabiiyetini vermek lâzım gelecektir.

(14)— Gcyri meşru çocukların asıl ana veya babaları tarafından evlât edinilmeleri keyfiyeti, Evlâtlık müessesesinin bu çocukları meşru çccukht îy.ç-tsbesine çıkaracağı en­ dişesi ile, red edilmiş idi ise de bu görüş tarzı Doktrinde olduğu gibi mevzuatça da mak­ bul değildir. Filhakika, öyle bir mütalaanın sakatlığı gayri meşru çocukların istifadesine onları meşru çocuklar mertebesine çıkaran (Nesebin tashihi) müessesesinin yaratılmış olmasiy|e aşikârdır. Bahususki, Evlâtlık müessesesinin gayri meşru çocuklara bahşettiği statü ortadan kalkabileceği halde, ana ve babasının evlenmeleri ile çocuğun kazana­ cağı meşruiyet evliliğin zevali halinde bile devam eder.

(15)

b) Yukarıdaki kaide babasına karşı nesebi kurulmuş olup anası tarafın­ dan evlâtlığa alınmış olan çocuğun tabiiyeti hakkında da caridir.

ftiraf edelim ki, bu ikinci halin pratik önemi ana, gayri meşru çocukldrı doğumları hadisesi ile analarına bağlamayan bir devlet vatandaşı olduğu hallerde belirir. AAeselâ, Türkiyede veya yabancı memlekette doğan ve bir Türk babaya karşı nesebi kurulmuş olan ve henüz rüşte varmadan meselâ gayri meşru fransız anası tarafından tanınmış oimaksizın evlâtlığa alınan çocuğa türk tabiiyetini vermek lâzımdır. Eğer ana, ana nesebini çocuğun doğumu hadisesi ile kuran bir devlet vatandaşı ise, çocuğa verilecek tabiiyet anası tarafından evlât edinildiği için değil doğumu hadisesi ile otomatik ola­ rak ana nesebine sahip bulunduğundan ileri gelir.

B — Hem ana hem babasına karşı nesebe sahip olan ve evlâtlığa gerek yalnız anası veya babası tarafından alınan çocuğun tabiiyetini evlâtlık mü­ essesesinin tabiiyete tesir etmemesi prensibinden hareketle Jus Sanguinis kaideleri gereğince mütalâa etmek lâzımdır.

C — Çocuğun ana ve babası birbirleriyle evli iseler ve gayri meşru ço­ cuklarını evlâd edinmişlerse, çocuğa verilecek tabiiyet prensip itibariye ba-basınınki olacaktır. Filhakika, böyle bir çocuk tabiiyet bakımından ana veya babasının evlenmiş olmaları ile nesebi tashih edilmiş olan bir çocuk olaca­ ğından nesep düzeltilmesinin tabiiyetle ilgili hükümlerini bu hale tatbik et­ mek icap edecektir. Her ne kadar, evlenme ile nesebin otomatik olarak tashihi kanunî bir hakikat ise de, bazı hallerde, meselâ çocuğun nüfusa ka­ yıt ettirilmemiş olması gibi, fili engeller yüzünden çocuk gayri meşru sıfatını muhafaza edebilir. Bu takdirde çocuğa babasının tabiiyetini izafe lâzım ge­ lecektir.

Mamafi, aşağıdaki hallerde çocuğa anasının tabiiyetini vermek doğru­ dur:

1°) Baba çocuğun evlâtlığa alındığı anda tabiiyetsiz ise.

2°) Babanın tabi olduğu devlet Türkiye hakkında Jus Sanguinis sistemini tatbik etmiyorsa.

3°) Ana Türk vatandaşı ise. (15) Fasıl (VIII)

Devletler hususi hukuku müesseselerinin tabiiyete tesiri. 1 — Evlenmenin tabiiyete tesiri.

Bu fasılda tetkiki gereken mesele şudur-, anası, tabii babası olmayan bir yabancı ile evlenen gayri meşru çocuğun tabiiyeti bu evlenmenin tesiri

(16)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARİN TABİİYETİ 265 «Itında kalırmı? Başka deyimle, çocuk yabancı öğey babasının tabiiyetini

alırmı?

ilk bakışta, ve aile içinde tabiiyet birliği noktasından hareket edilerek, verilecek cevap müspet gibi görünüyorsa da, her şeyden evveî bu husustaki fikir ayrılıklarını tetkik etmeyi, bilâhare mevzuatımıza uygun hal çaresini mi­ sal ve sitisnalariyle incelemeği zarurî buluyoruz.

Bu mesele ;le uğraşan müellifleri iki gruba ayırmak mümkündür: Birinci guruba dahil olanlarca, anasının bir yabancı ile olan evlenme­ sinden evvel doğan çocuğun tabiiyeti bu evlenme tesirinde kalmaz. Bu mü­ elliflere göre çocuğun anasının evlenmesinden ötürü değişen tabiiyetini ala­

bilmesi telsik yolu ile mümkündür. (16)

İkinci nazariye taraftarları, aile içinde tabiiyet birliğini korumak lâzsm-geldiğinden bahsile çocuğa anasının evlenmiş olduğu yabancı bir şahsın tabiiyetini vermenin makul düşeceğini ileri sürmekte ve çocuğun rüşt çağına vardığında anasının eski tabiiyetine dönebilmesi imkânını hatırlatmaktadır­ lar. (17)

Bizce, birinci görüş tarzını kabul doğru olur; çünkü, ikincisini kabul et­ mek çocuğun hakiki babası oimayan bir kimsenin ilgili bulunduğu devlet va­ tandaşları adedini hiç bir hukuk? sebep olmaksızın çoğaltmak olur. Esasen çocuğun anası ile evlenen şahıs çocuğun hakiki gayri meşru babası olsa idi çocuğun tabiiyetinin nesep tashihi müessesesinin vaatndaşlığa tesiri bakı­

mından incelenmesi lâzımgelirdi.

İşaret edeiimki, kabul ettiğimiz birinci nazariye vatandaşlık kanunumu­ zun 13 ncü maddesi ile, prensip itibariyle, gayri kaabili telif de değildir. Filhakika, bu madde evlenmenin çocuğun tabiiyetine tesiri hakkında şu hük­ mü ihtiva eder: «Türklerle evlenen ecnebi kadınlar türk vatandaşı olurlar,

"cnebi ile evlenen Türk kadınları Türk kalırlar. Ecnebi bir kadının bir türkle elenmesi ecnebi kocasından evvelce olan çocuklarınm tabiiyetine tesir et-n>z; ancak babaları sağ değilse küçüklerin tabiiyeti analarına tabi olur. Ev;nme ile tabiiyeti değişmiş olan sabık ecnebi kadınlar türk kocalarından heıhangi bir sebeple evlilik halinin zevali ile ayrıldıkları tarihten itibaren üç semzarfında tabiiyeti asliyelerine rücu hakkını haizdirler; şu kadar ki

ecne-(16)- VVeis, Traite theoriçue et prctıque, 2 Ed, t. I. Natîonaliîe, p: 586 Audinet, Rev. Crt. aeigjsjatio n et jurisprudneces, 8191, p: 161, Not : 1.

(171 "Chcuse, Rev. Crt. de legislation et uirisprudence, 189i, \z-. 211. Vcie^v, Manuel, 1914, p: i) e t s.

(17)

biüğe avdet etmek isteyen kadının türk babadan çocuğa mevcut değilse ikametgâhını ecnebi memlekete nakletmesi şarttır.»

Görülüyorki, vatandaşiık kanunu çok açık olarak gerek meşru ve gerek­ se gayri meşru çocukların tabiiyetini prensip itibariyle evlenmenin tesirine terk etmemiş olmakla takip ettiğimiz teoriyi tatbik alanına koymuştur.

Bu gene! incelemeden sonra 13 nçü maddenin prensip itibariyle tatbik sahasına koymuş olduğu hal çaresini göz önünde tutarak gerekli neticeleri müfaiâa etmeyi faydalı buluyoruz. Bu hususta iki hali göz önünde tutmak lâzımdır:

A — Ecnebi ile evienen îürk tabiiyetindeki bir kadının evlilikten evve! edindiği gayri meşru çocuğunun tabiiyeti. (18)

B — Türkle evlenen yabancı bir kadının evlilikten evvel edindiği ço­ cuğun tabiiyeti.

A — Bu meselenin vatandaşlık siyasetimiz lehine hallini iki bakımdan mütalâa etmek mümkündür: her şeyden evvel, Türk vatandaşlık kanununun 13 ncü maddesinin sarih hükmünü nazarda tutmak lâzımdır. Yukarda da dere edildiği gibi bu madtle Türk tabiiyetinde olan bir kadının ecnebi ile ev­ lenmesi hadisesini vatandaşlıkla ilgili görmemektedir. Binaenaleyh, tabiiyeti mevzubahis olan çocuğun, anasının yabancı ile evlenmesi halinde de Türk tabiiyetinde kalacağı aşikârdır; bahususki yabancı - ananın kocası-ile çocuk arasında hiç bir nesep ilgisi yoktur. İşaretlemeği faydalı buluyoruz ki, Türk vatandaşlığına sahip kadının evlendiği yabancı erkek, çocuğun hakiki ba­ bası olsa bile nazariyatta çocuğun tabiiyetini evliliğin değil, nesep tashihinin tabiiyete tesiri bakımından incelemek gerekirdi. Tatbikatla mahkemelerimi­ zin meseleyi vatandaşlık kanununun evlenmenin tabiiyetle ilgili hükümlerini nazara alarak hükmetmeleri bize mevzuat icabından görünüyor. Vatandaş­ lık meselesinde bir mesele hakkında doğrudan doğruya bir hüküm mevcu' iken dolayısiyle mümkün hal çaresine müracaat etmemek hukuk manhki icc bindendir. Konumuza giren faraziyede mahkemelerimiz 13 ncü madde a> kâmına bağlı kalarak hükmedeceklerdir. (19)

(18)— Yabancı ile evlenen bir 1 ürk kadınının bu evliliğin devamı esnasında ed;diâi

gayri meşru çocuk da Türk vatandaşı sayılmak icap eder. Bahusus ki Vatandaşlık-anu-numuzun 13 ncü maddesi yabancı ile evlenen Türk kadınının vatandaşlığını evlH tesi­ rine terk ermemekle, bu evlilikten doğan meşru çocuğun tabiiyetini bile memlfe t'miz

lehine halletmektedir.

(19)— Aksine hükmetmek meşru ve kanunî nüfus politikamıza bir darbe olur"3 mem­

leketimizin bir vatandaş kaybetmesine müncer olabilir: Zira, Nesep iashıhinirfC!biivete

tesirinde çocuk bazan baba, bazan ana tabiiyetini alır (BK : Fasıl), halbu '3 üncü madde gereğince çocuğa verilecek tabiiyet daima türk anasının tabiiyetidir.

(18)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARİN TABİİYETİ 267

Son olarak işaret edelim ki, çocuğun babası Türk ise anasının ecnebi ile evlenmesi anında babası hayatta olmasa biîe çocuğa verilecek tabiiyet ynie Türk tabiiyetinden ibarettir. Fühakika, 13 ncü maddenin babası hayatta olmayan çocukların vatandaşlığını evlenmenin tesirine terk eden hükmü, Türklerle evlenen yabancı kadınların meşru ve gayri meşru çocuklarının ta­ biiyetini hedef tutar. Vatandaşlık gibi, bir devletin amme hukuku ile sıkı sıkı­ ya ilgili bulunan nazik bir meselede kıyas yoluna saparak hükmetmek doğ­ ru olamaz.

B — Türklerle evlenen yabancı kadınların bu evlilikten evvel edinmiş ol­ dukları gayri meşru çocuklarm tabiiyetini incelemek için iki noktaya temas zaruridir:

a) Türkîe evlenen ecnebi kadının bu evlilikten evvel edindiği çocuğun tabiiyeti.

b) Türkle evlenen ecnebi kadının bu evlilikten sonra edindiği gayri meş­

ru çocuğun tabiiyeti. (

a: Her ne kadar, vatandaşlık kanununun 13 ncü maddesi meseleyi ge­ ne! bir surette halletmekte ve gayri meşru çocuklar hakkında hüküm ihtiva etmemekte ise de, bu maddenin bu çocukların tabiiyetiyle de ilgisini kabul etmek lâzımdır. Zira, kanun bir Türkle evlenen yabancı bir kadının bu evlilik­ ten evvel edinmiş olduğu gayri meşru çocuğun mutlak surette yabancı tabii­ yette kalacağını zımnen dahi işaretlemiş değildir. Nihayet, yalnız baba ve anası bakımından olsa bile, gayri meşru aile içinde de vatandaşlık birliğini mülâhaza ederek hükmetmek mantıksız olmaz. Şu halde, bir Türk vatandaşı ile evlenen bir yabancı kadının bu evlilikten evvel edinmiş olduğu ve evlen­ me anına kadar henüz sinni rüşde varmamış bulunan gayri meşru çocuğu da sözü geçen maddenin derpiş ettiği şart gereğince Türk vatandaşı sayılabile­ cektir.

Bununla beraber, aşağıdaki ihtimallere göre hükmetmek doğru olur: 1°) Çocuk milli kanununa göre babasının tabiiyetini takip ediyorsa ve babası anasının Türkle evlendiği anda hayatta değilse, çocuğun anasının ta­ biiyetini takip etmesi 13 ncü madde icabındandır.

2°) Çocuk anasının eski milli kanununa göre onun tabiiyetini takip edi­ yor idi ise, babası evlilik anında hayatta olsa bile, anasına tebean türk sa­ yılacaktır.

3°) Çocuğun nesebi yalnız türkle evlenmiş olan anasına karşı kurulmuş bulunmakta ise, hüküm aynıdır; yani, anası gibi türk vatandaşı olacaktır. Bu netice, babanın evlilik anında hukuken belli olmamasından doğar.

(19)

Kaydedelim ki, çocuğu yabancı babası evlenmeden sonra ve çocuk he­ nüz rüşte varmadan evvel tanımış olsa veya babaya karşı nesep hâkim hük­ mü ile bu suretle kurulmuş bulunsa bile, çocuğun Türk tabiiyetini muhafaza etmesi menfaatleri iktizasından olur. (20)

4°) Çocuk, anası Türkle evlendiği ana kadar anasına karşı nesebe sahip bulunmuyorsa, yabancı tabiiyetinde kalacaktır. Bu hal bilhassa, ana, gayri meşru çocukları doğumları hadisesi ile analarına bağlamayan bir devlet tebeasından bulunduğu zaman belirecektir. Meselâ, Türkle evlenen bir fran-sız kadın evlilik anına kadar evlenmeden evvel edinmiş olduğu gayri meşru çocuğunu tanımamış veya çocuğun ona karşı nesebi hâkim hükmü ile kurul­ mamış ise, çocuk yabancı babasının tabiiyetini alacak, babası da hukuken belli değilse doğum yeri esasına göre tabiiyet taşıyacakîır. (21)

Bilâkis, bir Türkle evlenen bilfarz isviçreli bir kadının bu evlenmeden evvel edindiği gayri meşru çocuk vatandaşlık kanununun 13 ncü maddesi gereğince Türk tabiiyetine geçebilir; şu şarttaki yabancı babası tarafından, doğduğu anda, daha doğrusu nüfusa kaydedildiği gün, tanınmamış bulun­ sun. Aksi takdirde, çocuk Jus Sanguinis kaideleri mucibince babasının tabii­ yetini taşıyacağından ve babası da evlenme anında hayatta bulunuyorsa yabancı tabiiyetinde kalacaktır.

Gayri meşru çocukların tabiiyetini 13 ncü madde hükmüne tâbi kılan hallerden biri de Nesebin tashihinde mevzubahis olur: Nesebi tashih edilen çocuk meşru çocuktan farksız olacağından anasının türkle evlenmesi anında, ve yabancı babası hayatta değilse, Türk tabiiyetini alacaktır, işaret edelim ki bu hüküm, hakim hükmü ile nesep tashihinde de baki kalacaktır; zira, nesep tashihinin tabiiyete tesirinden bahsedeıken ananın ölümü dolayısiyle (20) — Esasen böyle bir halde baba tarafından yapılacak olan tanıma veya baba nesebinin kuran hâkim hükmü ekseriya ana nesebinden sonra kurulmuş olacak, hattâ •ananın Türk tabiiyetine geçmesinden soma vukuoulacak ve çocuk Fasıl (İlli de tetkik edilen kaideler gereğince anasının vatandaşlığını takibe devam edecektir. Babanın mil-Ji kanunu çocuğa nesebi daha evvel kurulmuş olan tarafın tabiiyetini izafe eden bir sis­ tem takip ettiği hallerde mahkemelerimizin bu suretle hükmelmeleri iktiza eder_ Meselâ, anası isviçreli, babası Fransız olan bir çocuğa anasının Türkle evlenmesi ve sonra baba-sı-Fransız - tarafından tanınması halinde Fransız tabiiyetini vermek Fransız sistemince de mümkün değildir; çünkü bu sistemde ana ve babasına karşı nesebi ayrı ayrı zamanlarda müesses çocuğun tcbüveti nesep tesisi zamanındaki tekaddüme göre tayin olunur.

(21]— Türkie evlenen yabancı ana çocuğunu evlilikten sonra tanımış ise çocuğa Türk tabiiyetinin izafesi mümkün olabilecektir. Bu hususta göz önüne alınacak nokta •çocuğun babasına karşı nesebinin anaya karşı nesepten daha evvei kurulmamış olması­

dır. Aksi takdirde, çocuğun Türk vatandaşlığını alabilmesi 13 ncü maddedeki şartın ta­ hakkukuna bağlıdır.

(20)

EVLİLİK DIŞINDA 'DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 269 ileri sürmüş olduğumuz ve çocuğa mutlak surette babasının vatandaşlığının

verilmesini icap ettiren istisnai kal mütalâa ettiğimiz mevzuda hüküm ifade etmez. Çünkü, böyle bir halde, çocuğun anasının bir türk vatandaşı ile ev­ lenmesi fiilen imkânsızlaşmış olur.

b: Türkle evlenen yabancı kadının bu evlilik devamında edindiği gayri meşru çocuğun tabiiyeti.

Mesele basittir: Türkle evlenen yabancı kadın türk sayılacağından evli­ liğin devamında edineceği gayvi meşru çocuk da türk olacaktır. Evlilik zeval bulmuş ve kadın eski tabiiyetine rücu etmiş olsa bile; çocuğun tabiiyeti de­ ğişmez. Bu, vatandaşlık kanununun Türk tabiiyetinden çıkmayı müsadei mah-susaya vabeste kılan 7 nci maddesinin neticesidir. Sözü geçen madde gere­ ğince çocuk rüşte erişince anasının tabiiyetine rücu edebilir.

II — Telsikin evlilik haricinde doğan çocukların tabiiyetine tesiri. Bu paragrafda ana babası veya bunlardan biri Türk veya yabancı ta­ biiyetine geçmiş olan ve henüz reşit bulunmayan evlilik haricinde doğan ço­ cukların tabiiyetine telsikin kollektif tesiri olup olmadığını tetkik edeceğiz.

Meseleyi iki şıkda halletmek lâzımdır:

1 — Türk tabiiyetine geçen yabancıların evlilik haricinde doğan çocuk­ larının tabiiyeti.

2 — Yabancı vatandaşlığına geçen birlurkün evlilik haricinde doğan çocuğunun tabiiyeti.

Türk vatandaşlık kanunu her iki hali de doğrudan doğruya hükme bağ­ lamamış olmakla meseleyi tetkike muhtaç vaziyete sokmuştur.

• 1: Türk tabiiyetine geçen yabancıların teisikten evvelki gayri meşru ço-cukarının tabiiyetini incelemekte kolaylığı temin için vatandaşlık kanununun 5 nci maddesinin son hükmünü kaydetmeği zaruri buluyoruz: «Küçükler ba­ balarına veya dul analarına tebean Türk vatandaşı olurlar.».

Maddenin bu ibaresinden telsikin ancak meşru veya nesebi sonradan evlenme ile tashih edilmiş olan çocukların tabiiyeti ile alâkalı bulunduğu ne­ ticesini çıkarmak lâzımdır. (22) Filhakika, kanun vazıı «Dul ana» tabirini kullanmakla bu neticeyi işaret etmiş sayılabilir. Şu halde, yabancı memle­ ketlere telsikin ancak meşru veya, yukarda işaretlendiği gibi; musahhah ne-(22)— Aynı manada : Muammer Raşit Sevig «Devletler Hususi Hukuku», İstanbul. 1937, sahife: 64.

(21)

sepli çocukların tabiiyetine tesirini kabul etmek mevzuatımızda umumî kaide­ yi teşkil eder. Binaenaleyh, prensip itibariyle, yabancı ana veya babanm Türk vatandaşlığına geçmeden evvel edinmiş oldukları gayri meşru çocuk­ ları yabancı tabiiyetinde kalacaklardır. Bu kaidenin tek istisnrysı şu olabilir: Eğer ana veya babanm veya her ikisinin miliî kanunu teîsiki ev­ lilik haricinde doğan çocuklara da şamil kılıyorsa, çocuğu da Tür< addet­ mekte bizce mahzur yoktur.

Mamafih, bu sitisnai halde dahi aşağıdaki tefriki yaparak hükmetmek doğru olur:

A — Türk vatandaşlığına geçen baba ise. B — Türk vatandaşlığına geçen ana ise.

A: Eğer çocuk ana ve babasınm müşterek milli kanununa göre baba­ sının tabiiyetini taşıyorsa, yani babasına izafeten vatandaşlık takip ediyorsa, babası gibi Türk vatandaşı addedilecektir.

Aşağıdaki hallerde hüküm ana tabiiyeti, yani yabancı tabiiyet lehine­ dir:

a) Eğer çocuk anasının tabiiyetini takip ediyorsa.

b) Babanın milli kanunu evliiik haricinde doğan çocukların babalarına karşı nesebini tesis etmeyen bir sistem takip ediyorsa. Böyle bir halde, çocu­ ğun Türk addediiemiyeceği babası ile arasında nesep rabıtasının mevcut bulunmayışı ile aşikârdır. Türk tabiiyetine geçen bir alman babanın telsikten evvelki gayri meşru çocuğu Alman tabiiyetini muhafaza edecektir; çünkü Alman Medeni kanununda babaya karşı nesep tesisi memnudur.

B: Ana Türk tabiiyetine geçmiş ise, çocuğun da Türk sayılabilmesi telsik anında anasının tabiiyetini takip etmesine bağlıdır.

Bu ikinci halde de şu hitimalleri gözününe almak muvafıktır:

a) Ana, evlilik haricinde doğan çocukları doğum hadisesi ile analarına izafe etmeyen bir devlet vatandaşı ise, ve çocuk da telsik anında anası ta­ rafından tanınmamış veya anaya karşı nesep hükümle teessüs etmemiş ise,

çocuğun takip edeceği vatandaşlık ya doğum yeri esasına göre tesbit edil­ miş olan vatandaşlıktır veya, babası tarafından tanınmış ise, babasının tabii­ yetidir.

b) Ananın milli kanunu evlilik haricinde doğan çocukları doğumları ha­ disesi ile analarına izafe ediyorsa, çocuk telsik anında zarurî olarak anası­ nın tabiiyetini takip edeceğinden Türk sayıalcaktır. Kaydedelim ki, bu so­ nuncu halde evlenmeleri yasak olanlarla evlilerden doğan çocuklar da Türk

(22)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 271 addedilebileceklerdir. Zira, sırası gelince görüleceği üzere, bu gibi çocuk­

lar gene! kaide olarak babalarının tabiiyetini taşıyamazlar.

2 — Yabancı vatandaşlığa geçen bir türkün evlilik haricinde doğan ve henüz reşid bulunmayan çocuğunun tabiiyeti.

Bu paragrafda halli gereken mesele şudur: hükümetin müsadei mahsu-sası ile yabancı vatandaşlığa geçmiş olan bir türkün bu müsaade alınmadan evvel edinmiş olduğu gayri meşru çocuğu da yabancı sayılabilecekmidir.

Tabiiyet bahsinde hayli boşluklar ihtiva eden vatandaşlık kanunu bu hususu da sükûtla geçmiştir.

Mesleyi kanunun 7 ve 9 uncu maddelerini gözönünde tutarak halletmek lâzımdır. 7 nci madde Türk vatandaşlığından çıkmayı hükümetten müsadei mahsusa istihsaline vabeste kılmış ve bu hükmün kaf'iyeti 9 ncu madde ile müeyyidelenmiştir. Bu sonuncu madde gereğince, müsadesiz yabancı va­ tandaşlığa geçenlerin muameleleri hükümsüz sayılır veya böyleleri Türk vatandaşlığından kovulur.

Netice itibariyle, Hükümetin müsadesi ile Türk vatandaşlığından çıkart bir Türk ana veya babanın bu müsadeden evvelki evlilik haricindeki çocuk­ ları Türk kalırlar.

III — Vatandaşlıktan iskatın (Kovulma) gayri meşru çocukların tabiiyetine tesiri.

Bu paragrafda Türk veya yabancı vatandaşlığından çıkarılan bir kim­ senin evlilik haricinde doğan ve ıskat anında henüz reşid bulunmayan ço­ cuğunun tabiiyetine vatandaşlıktan kovulmanın müessir olup olamayacağını tetkik edeceğizi

Türk vatandaşlık kanunu bu hususta net bir hüküm koymuş değildir; bilâkis, 14 cü maddenin ikinci bendinde «iskat edilenin çocukları Türk tabii­ yetini alabilirler» ibaresini koymakla meseleyi hayli karışık ve ihtilaflı hale sokmuştur: 14 ncü maddenin sözü geçen fıkrası aynen şöyledir. «Müsade ile ecnebi tabiiyetine girenlerin ve vatandaşlıktan işbu kanun mucibince iskat edilmiş olanların evlâtları ikamet şartına tabî olmaksızın Türk vatandaşlığını talep ve İcra Vekilleri Heyeti karariyle iktisap edebilirler:».

Bu ibare tabiiyetin tekrar iktisabı matlabı altında yazılmış olduğundan bazılarını yanlış tefsirlere sevk etmiştir (23)

(23) — Sa-kir Berki «La Nationalite des efanfs naturels dans le droit international privA de La Turquie «These, Suisse, 1945, sahife:

(23)

itiraf edelim ki, maddenin böyle bir matlap altında yazılmış olması ve maddede ve vatandaşlık kanununun hiç bir yerinde kasd edilen çocukların ıskatten evvel veya sonra doğmuş olmalarına dair zımni bir kayıt dahi bu­ lunmaması kanun vazıının doldurulması zaruri bir boşluk bırakmış olduğuna d e l i ! teşkil eder. Her ne kadar İskata bir nevi ceza nazarı ile bakarak 14 ncü maddenin ikinci bendini ıskattan sonraki çocuklar bakımından mütalâa man­ tık icabından ise de, kanun vazıının bu hususta mutlak bir sükutla iktifa et­ memesi ve üstelik vatandaşlığın tekrar iktisabı matiabı altında ıskat edilenin çocukiarmın Türk tabiiyetine geçebileceklerini zikretmiş olması böyle bir *efsir temayülünü tereddüde sevketmiştir.

Biz, 14 ncü maddede bahis çocukların ıskattan sonra d o ğ a n çocuklar olması lâzımgeldiği kanaatini bazı müellifler gibi (24) tabiiyetle ilgili mev­ zuat hükümleriyle d e ğ i l , ancak ıskatın bir nevi ceza olması doiayısiyle des­ tekleyebiliyoruz. (25)

Her ne olursa olsun, 14 ncü maddenin mevzubahis ettiği çocuklar esa­ sen konumuzla ilgili değildir; çünkü bu maddenin ikinci bendi iskat edilenin çocuklarının Türk vatandaşlığını bizzat talep etmeleri halinde alabilecekle­ rini yazmakta ve bu suretle rüşde vusul şartını doiayısiyle derpiş etmektedir. {26) Biz ise, iskatm ana veya babası veya her ikisi birden tabiiyerren kovulan g a y r i meşru ve gayri rsşid çocukların tabiiyetine tesirini inceleyeceğiz ve bu hususta iki aytrda itibar edeceğiz:

1 — Ebeveyni Türk Vatandaşlığından kovulduktan sonra doğan g a y r i meşru ve gayri reşit çocukların tabiiyeti.

2 — Ebeveyni yabancı vatandaşlıktan iskat edildikten sonra d o ğ a n g a y r i meşru ve gayri reşid çocukların tabiiyeti.

1: Türk vatandaşlığından çıkarıldıktan sonra başka bir vatandaşlığa girmeden evve; edinilen çocukların, doğdukları yer Jus Soü sistemini tatbik etmeyen bir sistem takip etmek sortiyle, Türk sayılmalarında bir mahzur ola­ mayacağı kanaatindeyiz. Bu gibilerin Türk vaatndaşhğını alabilmeleri rüşte erişmiş olmalar: şartına bağlı olmamalıdır ve olamaz d a ; zira, faraziyemize

(24)— Muammer Resi: Sevig «De-vlere-r Hususi Hukuku», istanbul, 1937, sahife: 143, 142, 143.

(25) - Itiro: ede:irr. ki - ncü medde matiabinın değiştirilmesi, veva son bendinin me­

seleyi aydmİGvc: seki de tcdil; veyehutfa Iskatın çocuklarla ilgili hükümlerinin başka bir maddede zikri zaruridir.

(26i— Ayr, morede, Muammer Reşit Sevig «Devletler Hususi Hukuku», istanbul, 1937

sahife:

(24)

.- EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 273 giNln çocaktor tam «omosiyle yabtına srfcrtını haiz değildirler,

haymotloz-dw*«.İ2^

Jfifojmizi jk;i bakımdan destekliyoruz:

" V İ J ^ e j ş , 99BH^ , W f l W r # W Türk tabiiyetinden kqyu|d[üj(tafl *onr ra hierıüz başka bir tabiiyete geçmemiş plduklanndan ve çocuğun doğduğu Y|şr mevz|jgt|nda da doğum yeri sisteki tatbik edememekle çocuk ta/nmq-nasjiyle yabancı sıfgtı ,ta$jya^mjqz,vş netice itibariyle, Türk vatandaşlığına geçebilmesi için rüşte vusulüne ye şahsan müracaatta bulunmasına imkân ye lüzum yoktur. Oiğer cihetten, bu gibi çocukların Türk tabiiyetine alınmasında bir rnahzur yoktjur, halbuki alınmamasmdaki mahzurlar aşikârdır.

2°) Saniyen böyle çoegJ^rı Türk pddejmek haymatlp^laj- adedini azalt-mflrya yğj-asgn devletler qrqşı faaliyete iştjrgk.oJur.

Bu iki sebepten ötürü aşağıdaki hallerde henüz rüşte varmamış olar» meşr.u, v.e gayri meşru çocuklara Türk vatandaşlığını bahşetmek bize mantık­ sız görünmüyor:

a) Tabiiyetten kovulan Türk ana veya babanın yeni bir tabiiyet almadan evvel dünyaya getirdikleri çocuklar;

b) Tabijfetyen kovulan ana koyulma esnasında Kamile işe, yukardaki fikir gereğince ıskattan sonra doğacak olan çocuğa türk tabiiyetini vermek, veya koyulma cezasını doğumdan sonraya tdlik etmek lâzımdır.

Evlilik haricinde doğan çocuğun baba ve anası da Türk ve bunların her ikisine karşı da'nesep müesses ise, takip edilecek kaide şu olmalıdır: çocuk isJtat edilmemiş tarafa izafeten Türk vatandaşı addedilmelidir.

Kqy4ede]in) k|, yqtan<*ias!|ktan kpv,yimqyı kpYulpn«ı kovu|mqdqn

^rf^l-^^^^ji^p ^eş^l <^^y^ bjr meyz;yqt kq/şjsjndq kwh b|r kaidejiMi»,

vazına lüzum olamıyacağı tabiidir. Biz bu kaidenin fikrini vatandaşlık ka­ nununun iskgtm çocukların tpbiiyeti ile ilgili olan neticesini ihtilaflı bir hale sokr^uj buiunpn I4ncö.mqddesinin 2 nçi bendinden doğabilecek olan jJıti-lafların peşinen halli için rehberlik edebilir ümidiyle zaruri bulduk.

,{£7)— Mevzuatımızda, böyle çocuklara Türk tabiiyetinin izafesini mümkün ktlqn bjr, hûkûm yoksa da, bunlara Türk tabiiyetini vermek diğer .de.yle.tle/je. ihtilâfa se,yk eJmeya* ceği gibi, haymatioziar adedinin azaltılmasına iştirak olur. Ancak unutulmaması lâzırrçoe-Ign, hustus, çocuğun doğduğu yerin ius Soliyi tatbik eden bir mevzuata sahip olmaması lÖBumudur. Aksi takdirde, haymatlızlukton, ve binnefice, yukardaki fikirden bahsşdlle-mes. İtiraf edelim ki, çocuğun muayyen bir müdaet ikamet şartını tabiiyet tayîhinde nazara akın bir devlet toprağında bulunmamış olması da ehemmiyetlidir, hattâ yukarı-<İS*f hal çaresinin ikinci şartını teşkil eder. Filhakika, çocuk muayyen v© matlup müddet zarfında ikamet ettiği yerin tabiiyetini almakla, kaymatloz durumundan çıkar

(25)

2: Yabancı tabiiyetten kovulup da Türk vatandaşlığına geçmiş olan sa­ bık yabancıların çocuklarının tabiiyetini mevzu bahis edeceğiz. Bu hususta aşağıdaki ihtimallere göre hükmetmek lâzımgelîr:

1°) Yabancı mevzuat, yani kovulanın eski milli kanunu ıskatı kollektif addetmiyorsa mesele yoktur: çocuk yabancı tabiiyeti muhafaza edecektir.

2°) Yabancı mevzuat iskatı kollektif addediyorsa, veya mevzuatın tefsiri ancak bu yolda ise, mesele değişir. Bu faraziyeye cevap verebilmek için vatandaşlık kanununun 5 ve 6 ncı maddelerini gözönünde tutmak lâzımdır. Her iki madde de Türk vatandaşlığına alınabilme şartlarını derpiş etmekte­ dir. Yabancı vatandaşlıktan kovulan bir kimse 5 nci madde mucibince Türk vatandaşlığına kabul edilebileceği gibi, sebepleri mevcut bulunduğu takdir­

de, 6 ncı madde gereğince de aynı vatandaşlığa nail olabilir. Bu gibi kim­ selerin henüz reşid olmayan gayri meşru çocuklarını da Türk vatandaşlığına almak haymatlozlar adedinin azaltılmasına iştirak olur. (28) Mamafih, bun­ dan evvelki numeroda zikri geçen şartlara itibar etmek iktiza edecektir.

FASIL (IX)

Evlenmeleri yasak olanlardan ve evli kimselerden evlilik haricinde doğan çocukların doğum esasına göre tabiiyeti. (29)

Bu çocukların vatandaşlığının mutlaka Jus Soli kurallarınca tayin edile­ bilmesi ana ve babalarına karşı neseplerinin kurulmasının kanunen gayri mümkün olmasına bağlıdır. Aksi takdirde, çocuk hiç değilse anasına karşı nesebe sahip oacağından vatandaşlığını doğum esasına göre alacaktır. İle­ ride de görüleceği üzere, bu gibi çocukların tabiiyetini tayin ederken mut­ laka Jus Soli sistemini tatbik edebilmek analarına karşı da neseplerinin ku­ rulmamış olmasına bağlıdır.

Türk hukukunda bu çocukların vatandaşlıkları prensip itibariyle Jus Sanguinis sistemi ile tayin edilir. Hakikaten, Türk Medeni kanununun (290) cı (28)— Meşru çocuklar hakkında 5 nci maddenin son bendi ile desteklenmesi mümkün plan bu neticeyi, gayri meşru aile içinde de tbaîiyet birliğini gözönünde tutarak, evlilik

haricinde doğan çocuklar hakkında ileri sürmek yersiz değildir.

(29)— Vatandaşlık kanununda bu çocukların tabiiyeti hakkında, sarih hiç bir hüküm yoktur. Ancak, Türk Medeni Kanununda her gayri meşru, çocuk anasına bağlı olduğun­ d a n , Vatandaşlık kanununun (2) ci maddesinin (C) bendi bu hususta yalnız ana bakım­ dan zımni bir hüküm olarak.kabul edilebilir. Sözü geçen çocuklgrın babalarının tabii­ yetini alıp alamayacaklarına dair Vatandaşlık mevzuatımızda zımnen dahi bir hüküm yoktur.

(26)

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUKLARIN TABİİYETİ 27# maddesi bütün gayri meşru çocukları sırf doğumları hadsiesi ile analarına

izafe etmekledir. Sözü geçen çocukların babalarına karşı neseplerinin tesi­ sine kaideten imkân bulunmadığından (30) babalarının vatandaşlığını ala­ bilmeleri de prensip itibariyle imkânsızdır.

Türk mevzuatına hâkim otan bu genel kaidenin devletler hukukuna a k ­ sedecek olan neticeleri şunlardır:

1°) Türkiyede veya yabancı bir memlekette türk ana ve babadan

do--ğan çocuk anasına nispeten Türk vatandaşıdır. ;* 2°) Türkiyede veya yabancı memlekette bir Türk anadan, ve milli konu­

nu evlilik haricinde doğan çocukların ikinci kategorisine dahil olanlarının (enfants adulterins ou incesteux) babaları tarafından tanınamayacaklarını âmir yabancı bir erkekten doğan çocuk Türk vatandaşıdır.

3°) Türkiyede veya yabancı bir memlekette Türk tabiiyetinde bulunan bir anadan ve milli kanunu gayri meşru çocuklardan hiç birinin babalarına' karşı nesebinin kurulmasına müsade etmeyen yabancı bir erkekten olan çat-cuk Türk vatandaşları meyanında mütalâa edilecektir. Baba, meselâ, Alman vatandaşı olduğu zaman hüküm böyledir. Hakikaten, müteaddit vesilelerle belirtildiği gibi, Alman Medeni Kanunu evlilik haricinde doğan çocuklar ara­ sında sınıf farkı yapmaksızın babaya karşı nesep tesisini men eder.

Buraya kadar anlatılanlardan Türk Devletler Hususi Hukukunda evlih'k * dışında doğan çocukların ikinci sınıfına dahil olanların babalarına nispeten Jus Sanguinis kuralları gereğince vatandaşlığının tayin edilemeyeceği neti­ cesi çıkar. . ..-.•..•, v~ -.•=«

Mamafih, aşağıdaki hallerde mahkemelerimizin sözü geçen çocuklara * doğum esası kurallarınca babalarının tabiiyetini izafe etmelerinde bir mah­

zur olamıyacağı kanaatindeyiz: ;',•* 1°) Çocuğun anası hukuken belli değilse. Bu takdirde çocuğun hangi

kategoriden bulunduğu bilinemiyeceğinden babasına karşı nesebinin tanı-; ma veya hâkim hükmü ile kurutmasında kanuni bir engel mutasavver değil­ dir. Netice itibdriyle, çocuğa babasının tabiiyetini vermek imkân dahiline girecektir. Kaydedelim ki, çocuk henüz rüşte varmadan anası hukuken belli olur ve çocuğun da evlilik haricindeki çocukların ikinci katagorjsme dahil bulunduğu meydanaçıkarsa, izafe edilecek tabiiyet ananın tabiiyetidir; şu şartla ki, ananın milli kanunu gayrî meşru çocckiarı iki kategoriye ayıran ve ikinciye dahil olanların cnaain/ıa karşı neseplerinin kurulmasını da men eden

(27)

bir sistem takip etmiş olmamalıdır. Aksi tekdirde, çocuğun tabiiyetini Jus Soli w gpre tâyin etmek zaruridir (31) Anq, gayri meşru çocuklar arasında hiç bir fark gözetmeksizin ana nesebini doğum hadisesi ile kuran bir devlet va­ tandaşı ise - isviçre sisteminde olduğu gibi -, çocuğa anasının tabiiyetini verebilmek için sırf ananın huken belli olması kâfi gelmemip aynı zamanda

babaya karşı müesses nesebin feshi de lâzımdır. (32) t 2°) Henüz rüşte varmamış olan çocuğun ana ve babasının sonradan ev­

lenmeleri ile nesebinin düzeltilmiş olması da baba tabiiyetinin izafesini müm­ kün kıalr, zira, böyle bir halde, çocuk meşru çocuklar sırasına katılmış

ola-Belirtilmesi önemli olan nokta, bu ikinci halin ancak aralarında evlenme manii bulunmayan bekârlardan doğan çocukların tabiiyeti hususunda müm­ kün ve muteber olabileceğidir. Evlenmeleri yasak olanlardan doğan çocuk­ ların ne sonradan evlenme ile ve ne de hâkim hükmü ile neseplerinin düzel­ tilmesine kanunen imkân yoktur. Sonradan vaki evlenme ile imkân yoktur, çünkü evlenmeleri yasak derecede hısım bulunanlardan doğmuştur; hâkim hükmü ile nesep düzeltilmesi de İmkânsızdır, zira evlenmeleri yasak olan kim­ selerin evlenme vahidinde bulunmaları kanunen muteber değildir.

işaret edelim ki, bu mütalâat, evli kimselerin evlilik haricinde doğan çocukları hakkında tamamiyle muteber olamaz. Filhakika, konu ile ilgili ço­ cuğun her iki evliliğin her ne suretle olursa olsun zeval bulması ile, nesebinin sonradan vaki evlenme ile düzeltilmesi maddeten ve kanunen imkân dahili­ ne girebilir. Çünkü ilk evlenmeleri zeval bulan dul erkek ve kadının birbirle­ ri-ile evlenmelerinde kanuni bir mahzur olmayabilir. İşaret edelim ki, yukarı­ daki mütalâatın hâkim hükmü ile nesep tashihine müteallik kısmı bu ikinci halde de hüküm ifade eder, yani, ikinci halde de çocuğun hüküm ile nese­ binin tashihine imkân yoktur. Zira, evli kimselerden evlilik haricinde doğan çocukların bu yol ile neseplerinin tashihi Poligami yasağına mugayir olurdu; zira hüküm ile nesep tashihi birbirlerine evlenme vadinde bulunup da

evli-fiğin imkânsızlaşması halinde mevzu bahistir. Evli kimselerin ise yekdiğerine buvaidde bulunmalarına cevaz yoktur.

Ol) — Bak: Kısım I, özel Fasıl. s. II.

132) — İsviçre Medeni Kanununun 306 ncı maddesine tekabül eden Türk Medeni Ka­ nununun 294 ncü maddesinin son bendi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir görüş, olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanun hükmünde kararnamelerle, diğer kanun veya kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılamayacağı,

Türk hukuk sisteminde gerek anayasal bağlamda gerekse de AİHS çerçevesinde koruma altına alınmış olan ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu

Söz konusu borcun ödenmesi için bir taşınır haciz müzekkeresi düzenlendiği zaman mahkeme satış müzekkeresinin gerçekleşti- rilmesi amacıyla, icra memuruna

“Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu

Ana muhalefet partisi, İYUK 27/2.maddesinde yapılan değişiklikle ilgili olarak; yürütmeyi durdurma kararlarının yargılama süreci içinde verilen ve gerektiğinde

Kamu otoritelerinin işlemlerine (mahkeme kararları ya da idari işlemler) karşı, bu işlemler, kendisine göre yapıldıkları işlemlere aykırı olmasalar da, bizzat kendisi

geniş bilgi için bkz. Anayasada teminat altına alınan haklar hakkında bkz. 87 Zevkliler/Acabey/Gökyayla, Medeni Hukuk, 6.. yazılanlar kural olarak bu alana

60 ve 70’li yılların söz edilen tüm bu koşulları başta muhalif duruşa sahip hukukçular olmak üzere geniş kesimleri, hukukun fakültelerde öğretilenlerden farklı