• Sonuç bulunamadı

Misyonerliğin Ağındaki Alevîlik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Misyonerliğin Ağındaki Alevîlik"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M

Meehhmmeett DDÖÖNNMMEEZZ* Ö

ÖZZEETT

Bu araflt›rman›n amac›, Aleviler üzerinde yo¤unlaflan misyonerlik faaliyetlerini sosyolojik aç›dan incelemektir. Misyonerlik çal›flmalar›nda Alevi kesim üzerinde bir yo¤unlaflman›n oldu¤u dikkatleri çekmektedir.

A ABBSSTTRRAACCTT

In this research, the matter which has been taken in hand is to examine the missionary works ma-joring on the Alavids on the social side. A major of the missionary works which is oriented to Alavids attracks attentions.

A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr: Alevilik, Bektaflilik, Misyonerlik. K

Keeyy WWoorrddss::Alevisim, Bektashism, Missionary.

G Giirriiflfl

Alevilik ortaya ç›k›fl›ndan günümüze kadar, farkl› alanlarda uzmanlaflm›fl bilim adamlar› taraf›ndan incelenip tart›fl›lmaktad›r. Tart›flmalar artt›kça, Alevilik için-den ç›k›lmaz ve çözülmesi zor olan bir sorunlar yuma¤› haline gelmektedir. Hete-rojen bir görünüm alan konuya yerli araflt›rmac›lar›n yan›nda yabanc› araflt›rmac›-lar›nda yorumu eklenince mesele daha çetrefilleflmektedir. Özellikle Alevili¤in içeri¤i hakk›ndaki tart›flmalar gün geçtikçe alevlenmektedir. Konuyla ilgili tart›fl-malardan birini de Alevili¤in di¤er inançlarla olan münasebetinin mahiyeti ve flek-li oluflturmaktad›r. Gerek Aleviflek-likle ilgiflek-li dernek ve vak›flar gerekse Aleviflek-lik hak-k›nda bilimsel çal›flma yapanlar, meseleyi hararetle tart›flmaktad›rlar. Konuyu tari-hi ve sosyal perspektiften ele al›p inceleme yapan bilimsel çal›flmalar›n yok dene-cek kadar az oldu¤u aflikârd›r. ‹flte Alevilikle misyonerlik faaliyetleri aras›nda ku-rulmaya çal›fl›lan münasebette bunlardan biridir. Biz bu makalemizle, Alevililikle misyonerlik faaliyetlerini tarihi ve sosyolojik aç›dan ele al›p incelemeyi amaçla-maktay›z. Alevilikle, Hristiyanl›k ve Masonlu¤un ibadete ve insana bak›fl aç›lar›n› mukayese edece¤iz. Ayr›ca Alevilerle yapt›¤›m›z mülakatlarda, Hristiyanl›k ve Ma-sonlu¤un Aleviler taraf›ndan nas›l idrak edildi¤ini de ortaya koyaca¤›z. Bu tespit-leri de sosyolojik aç›dan yorumlayaca¤›z. Bu makalemizde Alevili¤in tan›m› ve Alevili¤in Masonluk, Hristiyanl›kla olan münasebet iddialar›n› ele al›p inceleyece-¤iz. Mülakatlar›m›zda bu iddialar› Alevilere sorma yoluna giderek de meselenin Aleviler taraf›ndan nas›l idrak edildi¤ini tespit edece¤iz.

(2)

A

Alleevviillii¤¤iinn TTaann››mm››

Sosyal bilimlerde kullan›lan kavramlar›n önemi büyüktür. Çünkü insano¤lu, kavramlarla düflünür ve düflündü¤ünü kavramlarla ifade eder. Kavramlar âdeta ay-d›n›n tutan eli, gören gözü olmaktad›r. Dolay›s›yla Alevili¤in tan›mlanmas›nda kullan›lan kriterler de önem arz etmektedir. Zira kavrama hangi aç›dan bak›ld›¤› ve tan›mlayan kiflinin ilmi düzeyi, tan›mlamay› da etkilemektedir. Bunlar›n üzerin-de durmam›z›n sebebi bu meselenin, ülkenin gelece¤i ve milletin huzuru için önemli olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Alevilik hem Türk ayd›nlar›n›n ilgisini çekmifl hem de 1800’lü y›llardan itibaren Bat›l› ayd›nlar›n ve araflt›rmac›lar›n ilgi oda¤› olmaya devam etmektedir. Ancak ülkemizde Alevili¤in ne oldu¤u hususun-da bir fikir birli¤inden bahsetmek oldukça güç görünmektedir. Âdeta Alevilik için-de her grubun bir Alevilik tan›m› oluflmaya bafllam›flt›r. Bu çok bafll›l›k o kadar ile-ri gitmektedir ki, bazen bir flah›s dahi gazeteye ilan vererek, Alevilik tan›m›n› yap-maktad›r. Mesela, Cem Çankaya adl› bir ifladam›n›n, Alevi dedelerini elefltirdi¤i, kendisine göre bir Alevilik tan›m› yapt›¤› gazete ilan›, Alevi derneklerinden tepki gördü1fleklindeki ilanlara kadar gitmeye bafllam›flt›r.

Alevilik kavram›n›n manas›na tarihi süreç içinde bakt›¤›m›zda bu kavram›n ‹s-lâm diniyle ba¤lant›l› oldu¤unu görebiliyoruz. Kavram› ‹s‹s-lâm’dan önceki dönem-lerde, ne Anadolu’da ne de Mezopotamya’da herhangi bir kültürün veya inanc›n içinde görebiliyoruz. ‹slâm tarihinde, mezhep ve tarikat edebiyat›nda, Arapça dil kaidesine göre, Hz. Ali’yi sevmek ve saymak, Aleviyet, Alevilik kelimeleri ile ifa-de edilmifltir. Bu sevginin normal ve makul ölçüifa-de olanlar›n›n yan›nda, ifa-derece ifa- de-rece Hz. Ali’yi Tanr›l›¤a ulaflt›racak kadar marazi flekilleri de mevcut bulunmufl ve bulunmaktad›r. Bu sevgi ve sayg›, çok hallerde, Ehl-i Beyt sevgi ve sayg›s› ile bir arada yürümektedir.2

Sözlük anlam› itibar›yle Hz. Ali’ye ba¤l› olan kimse olarak, K›z›lbafl3

anlam›n-da kullan›lan Alevilik kavram›, sözlük anlam›n›n d›fl›nanlam›n-da; Hz. Ali’yi en üstün saha-be olarak görmek, Hz. Peygamsaha-ber’den sonra onun, Allah’›n ve Hz. Peygamsaha-ber’in tayini ile halife olmas› gere¤ini savunmak anlam›nda da kullan›lmaktad›r. Böylece bu zümreler, Hz. Ali’ye mücerred sevgi ve ba¤l›l›¤›n ötesinde, onun ve soyunun ad›na ayr› bir f›rkalaflma hareketinin siyasî mümessilli¤ini de üstlenmifl olmaktad›r-lar.4Sosyolojik olarak üzerinde duraca¤›m›z husus Alevilik kavram›na yüklenen

mana ve Alevilik’ten ne anlafl›ld›¤›d›r. Kavram›n farkl› flekillerde tan›mlamas›n›n sebebi, kavramdan m› kaynaklanmaktad›r, yoksa kavram› tan›mlayan kiflilerin id-rak tarz›ndan m› kaynaklanmaktad›r? Bu sorular›n cevab›n›n bulunmas›

(3)

durumun-da, Alevilikle ilgili tart›flmalar› s›n›fland›rmak da mümkün olabilecektir. Alevi kav-ram›n›n kimleri tan›mlamak için kullan›ld›¤›na bakt›¤›m›zda, Hz. Ali’ye ba¤l› ve ondan yana olan kimse anlam›nda kullan›lmakta oldu¤u görülmektedir.

Netice itibar›yla Alevilik dairesi içinde, Hz. Ali’yi, ilah olarak kabul eden en afl›r› kesimden, onun faziletli, üstün vas›fl›, Allah’›n dostu, velisi ve Hz. Peygam-ber’den hemen sonra gelen halife olmas› gerekti¤ine inanan, ama bütün bunlara ra¤men onun normal bir insan oldu¤unu kabul edenlere var›ncaya kadar genifl bir yelpazede birbirinden çok farkl› Alevi anlay›fllar› bulunmaktad›r.5

Tarihî süreç içerisinde ‹slâm dünyas›nda itikadî ve amelî mezheplerin teflekkü-lünden sonra, Alevi sözü farkl› ‹slâm co¤rafyalar›nda farkl› anlamlar kazanm›flt›r. Bu anlamlar› ile seyyid anlam› d›fl›nda kullan›labilen kavram, Pakistan’da ‹smailî, ‹ran’da Caferî, M›s›r ve Yemen’de Zeydî, Suriye’de Nusayrî, Lübnan’da Dürzî mez-hebine iflaret etti¤i gibi, Sovyetler Birli¤i döneminde Moskova’da yap›lan çal›flma-lara dayal› yay›nlarda Alevi kavram› Hz. Ali’yi Tanr› kabul eden Ali Allahi anla-m›nda kullan›lm›flt›r.6

Kavram, tarihin çeflitli dönemlerinde anlam de¤iflikli¤ine ya da muhteva genifl-lemesine u¤ram›flt›r. Dolay›s›yla, Alevilik kavram›na yüklenen manalar da genifl bir yelpaze oluflturmufltur. Ancak en genel manas›yla “Hz. Ali yanl›s› olan, ona ba¤lanan herkes Alevi ad›n› al›r.”7Geleneksel dinî elit kesimin baz› mensuplar›,

Alevili¤i Gerçek ‹slâm olarak tan›mlamaya bafllam›flt›r. Bunlar, Hz. Peygamber’in damad› ve Alevi ö¤retisinin merkezi olan Hz. Ali, ‹slâm’›n befl farz›n› yerine ge-tirdi¤ine göre Aleviler de bunun ayn›s›n› yapmal›d›r, fikrini öne sürmektedirler. Bu görüflü savunanlar, Ortodoks bir ‹slâm anlay›fl›na yaklafl›rken, ‹slâm’›n Sünni mi yoksa fiii yolunu mu seçecekleri hususunda zor bir kararla karfl› karfl›ya kald›kla-r›,8yorumu da yap›lmaktad›r.

Alevili¤in tan›mlanmas› hususunda ciddi problemler mevcuttur. Sorunun Ale-vilik’ten mi yoksa onu tan›mlayanlardan m› kaynakland›¤› tart›fl›lmal›d›r. Çünkü Alevili¤in muhtevas› konusunda da tart›flmalar son günlerde bir hayli alevlenmek-tedir. Alevili¤in ‹slâm’›n içinde olup olmad›¤› tart›flmas›, hem yurt içinde hem de yurt d›fl›nda bir hayli sürece¤e benziyor. Bu tart›flmalar›n temeli, Alevili¤in idrakiy-le yak›ndan ilgili oldu¤u aflikard›r. Asl›nda Aidrakiy-levili¤in tan›mlanmas›, kavram›n sa-has›n› ve s›n›rlar›n› da belirleyecektir.

Alevilik her ne kadar ‹slâm’›n tarihi geliflimi ile yak›ndan ilgiliyse de Türk kül-türünden ve eski Türk inançlar›ndan ayr› olarak ele al›n›p incelenmesi mümkün

(4)

ol-mayan bir ritüeldir. Çünkü Alevili¤i temelde iki unsurla izah edebiliriz. Bunlar ‹s-lâm ‹nanc› ve Eski Türk ‹nanç ve Kültürü’dür. Alevili¤in oluflumu ve bugünkü flek-li almas›yla Türk medeniyetinin geflek-lifflek-lim çizgisi aras›nda da bir paralelflek-lik söz konu-sudur. Hatta bugün Türkiye’de yaflanan Alevili¤in bir örne¤ini, Selçuklu ve Os-manl›’n›n hakimiyet alan›n›n d›fl›nda bir yerde göremiyoruz.

Alevili¤in tan›mlanmas› ve tarihi geliflim aflamalar›n›n objektif olarak ortaya konmas› gerekiyor. Ayr›ca Alevili¤in ortak paydalar›n›n oldu¤u ve etkilendi¤i fiiili-¤in ve di¤er tasavvuf ak›mlar›yla olan münasebetinin tespit edilmesi ‹slâmla olan iliflkisini daha belirli flekilde ortaya koyacak kanaatindeyiz. Ayr›ca Türklerin Müs-lüman olma sürecinin de ana hatlar›yla ortaya konmas› durumunda Alevili¤in da-ha objektif ve do¤ru olarak tan›mlanmas› mümkün olabilecektir.

A

Alleevviillii¤¤iinn MMaassoonnlluukk vvee HHrriissttiiyyaannll››kkllaa oollaann MMüünnaasseebbeettii

Alevili¤in di¤er inançlarla olan münasebetini incelerken üzerinde duraca¤›m›z Masonluk ve Hristiyanl›kla olan münasebettir. Di¤er dinlerle olan münasebetini incelememizin d›fl›nda tutaca¤›z. Çünkü bu dinleri de dahil edersek incelemenin kapsam› makale boyutunu aflm›fl olacakt›r. Masonlukla Alevilik aras›ndaki müna-sebete bakt›¤›m›zda, her ikisinde de ortak olarak gösterilen hususlar› inceledi¤imiz de, bu münasebeti ilmi bir temele oturtmaya çal›flm›fl olaca¤›z. Öncelikle Mason-lu¤u, eski M›s›r’a, Suriye’deki s›rri cereyanlara ve bilhassa ‹branilere ba¤lamak mümkün oldu¤undan Musevi dini ile bir bafll›k alt›nda incelemekte fayda vard›r. Bektaflilik-Alevilik ile Masonluk aras›nda münasebet kurma çabalar› baz› benzer-liklerden yola ç›k›larak yap›lmak istenmifltir.

Alevilik-Bektaflilikte ve Masonlukta, renkler ve say›lar ayn›d›r. Masonluktaki üç-ler, beflüç-ler, yediüç-ler, Bektaflilikteki üçler (Allah, Muhammed, Ali), befllere (Ehl-i Beyt) benzer. 31 derece Masonlu¤u üyelerinin meydana getirdi¤i Yüksek Haysiyet Diva-n›, 72 üyelidir. Kerbelâ flehitlerinin say›s› da 72’dir. Masonluk’ta 7 say›s› mühimdir. Bektaflilikte Ali’deki 7 s›fat ve Fatma Ana Kufla¤›ndaki (Gök Kufla¤›) 7 renk mühim-dir.9Renk ve say›lar›n d›fl›nda baflka benzerlikler de bulanlar olmufltur.

Bektaflilik-te, meydan evinde baba huzuruna gelinirken, ayakkab›lar ç›kar›l›r, Masonlar da Üs-tad›n huzuruna girerken ayakkab›lar›n› ç›kar›rlar. Bizler her üç ad›mda bir (teslis) yapar›z. Onlar da ayaklar›n›n topuklar›n› birlefltirerek âdeta bir (müselles), yani üç-gen resmederler. Bektaflilikte teslis; Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali demektir. Bek-tafli olmayana biz harici deriz, onlar da Mason olmayana harici derler. Bizde mün-tesipler; âfl›k, muhip, dervifl, baba gibi derece ink›sam eder; onlarda da ç›rak, kalfa

(5)

vesaire gibi dereceler vard›r.10 Di¤er münasebet kurulmaya çal›flan simge de

Bektaflilikte mücerred olarak tam teslim olmufl iflareti için küpe takt›rma erkân›, Ya-hudiler aras›nda hayat boyu gönüllü köleli¤in iflareti olan benzer bir erkân›n bulun-du¤u Tevrat’›n beflinci kitab› XV. 17’den Bal›m Sultan’a geçmifl olabilir. (Bal›m’›n annesinin bir Hristiyan oldu¤u hat›rlanacakt›r.)11 Birge, bu tespitiyle,

Bektaflilerde-ki küpe takma âdetini, Masonlukla aç›klamaya çal›flm›flt›r. Oysa Bektaflilerde küpe takma âdetini bize Köprülü haber vermektedir. Köprülü’nün araflt›rmalar›na göre, Türkler aras›nda kula¤a halka yahut küpe takma âdeti ‹slâml›k’tan önceki devirler-de bile vard›r. Cengiz çocuklar›nda, Temürlülerdevirler-de Karakoyunlarda ve Akkoyunlar-da, hükümdarlar k›ymetli küpeler takmaktad›rlar. Karakoyunlular ve AkkoyunlarAkkoyunlar-da, yaln›z hükümdarlar de¤il, orduyu teflkil eden Türkmenlerin de kulaklar›na halkalar takmalar› hiçbir surette esaret ve teslim olma timsali olarak kabul edilemez. Kuzey Uygar Devleti’ni y›kan Karaflar’›n kuzeyindeki Akda¤lar yak›n›nda oturan, Hakasla-da erkekler kulaklar›na küpe takarlar. Ayr›ca Gaziantep’in baz› köylerinde, erkek çocuklar›n kula¤›na küpe takt›klar› görülmektedir.12

Bektaflilik-Alevilikteki giyim kuflam›n köklerini Masonlukta de¤il de eski Türk kültüründe ve sosyal yaflant›s›nda aramak do¤ru olacak kan›s›nday›z. Bektaflilik-Alevilikte, cemlerde kad›n erkek ayr›m› yap›lmazken, Masonlukta kad›nlar, Mason localar›na kabul edilmemekle beraber, kad›nlar mabed d›fl›ndaki toplant›lara kat›-l›rlar.13Alevili¤i as›l özgün k›lan husus ise hem sosyal hayatta hem de ibadette

er-kek kad›n beraberli¤idir.

Netice olarak Masonlukla, Bektaflilik-Alevili¤in aras›nda herhangi bir do¤al ba¤ kurmak mümkün görünmemektedir. Çünkü her ikisinin de do¤ufl flekli, co¤rafyas› ve gördükleri ihtiyaç farkl›d›r. Baz› basit benzerliklerden (say›-renk gibi) yola ç›ka-rak, Bektaflilik-Alevili¤i, Masonlu¤a yak›nlaflt›rman›n, Alevili¤e yapaca¤› hiçbir katk› olmad›¤› kanaatindeyiz. Bilakis bu münasebet kurma çabalar› Alevili¤i deje-nere etmede etkili bir uygulama olaca¤› aflikârd›r. Bektaflilik-Alevilik ile masonluk-taki uygulamalar aras›nda ba¤lant› kurmak isteyen yabanc› araflt›rmac›lar ve bir ta-k›m yerli araflt›rmac›larda dikkat çeken husus, bunlar›n her ne hikmetse Bektaflilik-Alevilikle Türk kültürü aras›ndaki mevcut ba¤lant›y› görmezden gelmeleridir. Ay-r›ca meseleyi izah ederlerken de Alevili¤e renk kazand›rma ad›na her inançla ba¤-lant› kurma çabalar›d›r.

A

Alleevviillii¤¤iinn HHrriissttiiyyaannll››kkllaa MMüünnaasseebbeettii

Baz› yabanc› araflt›rmac›lar ile yerli araflt›rmac›lar, Alevilik-Bektaflilikle, Hristi-yanl›k aras›nda bir ba¤ kurmaya çal›flmaktad›rlar. Bunlar›n iddialar›na göre, sözü

(6)

edilen cemaatlerde, birçok Hristiyan inanc› ve kurumu yaflamaktad›r; birçok Hris-tiyan azizi, Alevi-Bektafli büyü¤ü hâline gelmifltir. Bundan dolay› iki tarafl› bir inanc› sürdüregelmifllerdir. Aleviler’in ve Bektafliler’in, Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali fleklinde üçlemesi, Hristiyanl›ktaki, Baba (Allah), O¤ul (‹sa) ve Ruh-ül Kuds üçlemesine benzetilmektedir. On ‹ki ‹mam ve on iki hizmet ile, On ‹ki Hristiyan Havarisi aras›nda bir ba¤ kurmaya çal›fl›lmaktad›r.

Vaftiz ile cem ayinlerinden önce al›nan abdest, papazlar›n bekâr oluflu ile Bek-tafli babalar›n›n ve dervifllerin bekâr oluflu, papazlar›n otoritesi ile mürflidlerin oto-ritesi, ‹sa’n›n do¤umu ile Bal›m Sultan’›n do¤umu, aforoz kurumu ile düflkünlük kurumu, evlenmelerin papaz huzurunda yap›lmas› ile, Bektaflilikte baba ve Alevi-lik’te dede huzurunda yap›lmas›, Piskoposluk tac› ile Bektafli babalar›n›n elif tac›, Hristiyan kefliflinin kufla¤› ile t›¤bent aras›nda gerçe¤e dayanmayan, derine inme-yen bir ba¤ kurmaya çal›fl›lmaktad›r.14

Yerli araflt›rmac›lardan baz›lar› flekilsel benzerli¤e bakarak bu sun’i oluflturulan münasebeti daha da derine indirmeye çal›flm›fllard›r. Mesela, Binbir Hadis çevir-meni Mehmet Arif daha ileri giderek flöyle yorum yapmaktad›r:

"Bektafliyye taifesi dergâh›nda Ortodokslar›n hususi ve imtiyazl› bir mevkii var-d›r. Hac› Bektafl Veli ve ondan sonraki dedelik-babal›k makam›n› iflgal eden bütün mürflidlerin Allah, Muhammed, Ali’den ibaret oldu¤unu ve Rumlar’›n Harolombis diye adland›rd›klar› azizinde Hac› Bektafl Veli’den baflkas› olmad›¤› inanc›na kat›-lanlar da tarikatta yücelmifl ve tarikin inceliklerini bilen canlardan olmufllard›r.” fleklindeki düflüncelere kat›lmak mümkün de¤ildir.15Ayn› zamanda bu

düflünce-ler ilmi temeldüflünce-lerden de yoksundur. Hristiyan kilisesince uyguland›¤› flekliyle afo-roz da, Bektaflilikte düflkünlük ile benzeri bulunur. Rahibin huzurunda k›y›lan ni-kâh ile baba taraf›ndan k›y›lan nini-kâh aras›ndaki benzerlik16bir baflka delil olarak

gösterilmektedir. Alevi-Bektaflilikte Teslim Tafl›’n›n 12 köflesiyle temsil edilen On ‹ki ‹mam’›n ayn› zamanda 12 Havari’yi temsil etti¤ini17 Birge, Bektafliler’in de

ifa-de etti¤ini belirtmektedir.

Alevilik-Bektaflilikteki üçleme ile Hristiyanl›k’taki üçleme aras›nda ne benzer-lik ne de bir ba¤ kurabiliriz. Çünkü Alevibenzer-lik-Bektaflibenzer-likteki (Ya Allah-Ya Muham-med-Ya Ali) ile Hristiyanl›ktaki üçleme farkl› manalarda kullan›lm›flt›r. Hele sosyo-lojik olarak meseleye bakt›¤›m›zda hem mana bak›m›ndan hem de ifllevsel bir mü-nasebetin oldu¤unu söylemek zordur. Çünkü Alevilik-Bektaflilikteki üçleme, Allah-Ruh-Ullah (Tanr› Ruhul-S›rr-Ullah) Tanr› s›rr› tarz›nda da söylenebilir. Birçoklar› bunu Hristiyanl›ktaki Eb-Ebu-Ruh-Ul Kuds yani Baba (Allah)-O¤ul (‹sa)-Cibril-i

(7)

Emin (ki Meryem’e beyaz zambak sunarak ilahi bir ruh üflemifltir.) üçlemesine kar-fl›l›k gibi gösterilmektedir. Halbuki Bektaflili¤in üçlemesinde, Hristiyanlar’›n üçle-mesindeki baba, o¤ul orant›s› yoktur. Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin analar›, ba-balar›, atalar› belli kimselerdi. Kendileri de gökten indiklerini ve sonra yine ortaya ç›kacaklar›n› iddia etmemifllerdi. Hz. Peygamber ve Hz. Ali, kendilerinin de bir Tanr› kulu olduklar›n› daima tekrarlam›fllard›r.18 Yabanc› araflt›rmac›lar›n hemen

kurduklar› bu ba¤lant›y› bizim kurmam›z oldukça zor görünmektedir. Çünkü bili-nen bir gerçek vard›r ki, o da toplumlarda kültür de¤erlerinin ifa etti¤i ifllev ve ma-na ancak o kültür çevresinde belli bir mama-na kazan›p, anlaml› olmaktad›r. Alevilik-Bektaflilik ile Hristiyanl›k’taki üçlemenin manalar› ve kullan›m amaçlar› birbirin-den farkl›d›r. Hristiyanl›k dünyas› ile ‹slâm dünyas›nda bunlardan ne anlafl›ld›¤› da farkl›d›r. Özellikle Hasluck, Alevilik-Bektaflilik’le Hristiyanl›k aras›nda tam bir benzerlik bulmaya, tam bir ayniyet kurmaya çal›flanlar›n bafl›nda gelir. Bunu, iki tarafl› inanç ile aç›klama¤a çal›fl›r. Bu konuda malzeme de toplanm›flt›r.19 Bu

malzemelerin de Hristiyanlar’›n Aya Yorgisi ile Müslümanlar’›n H›z›r› aras›nda benzerlik kurulmaktad›r. Hatta o kadar ileri gider ki, Dersimdeki K›z›lbafl Kürtleri ile Ermeniler aras›nda münasebet kurar. Bunu akrabal›¤a flöyle dönüfltürür: ... Her türlü ihtimale göre kendilerine önemli bir miktarda Ermeni kan› kar›flm›fl olan K›-z›lbafl Kürtler Ali’yi, ‹sa’ya, On ‹ki ‹mam’› On ‹ki Havari’ye, Hasan ile Hüseyin-ler’in de yard›m›yla dinlerini de¤ifltirmeleri, ‹slâmiyet’in bu uyumlu flekillerinin et-kisi alt›nda pek kolay olmaktad›r.20Hasluck’un gözden kaç›rd›¤› ya da

bilemedi-¤i K›z›lbafl Türkmenleri’nin kan ba¤›na verdikleri önemdir. Bu tür benzetmeler il-mi olmaktan ziyade tamamen bir zorlama ile kurulan benzerlikten öteye geçme-mektedir.

Hac› Bektafl Veli’den sonra, Hristiyanl›¤a mal edinmek istenen di¤er bir Bekta-fli büyü¤ü, Gül Baba’d›r. Budapeflte flehrinde türbesi bulunan Gül Baba’n›n, bir Rum dönmesi oldu¤u iddia edilmektedir. Macar tarihçilerinin verdi¤i bilgiye daya-narak, Budin valisi oldu¤u ve ad›n›n Halay›k o¤lu Galayl› Goz Ali (Alaiko¤lou ka-lailikos) oldu¤u belirtilmektedir. Oysa Evliya Çelebi’ye göre, Gül Baba, Beyazid, Selim ve Süleyman dönemlerinde gazalara kat›lm›fl bir misyoner dervifltir. Kanu-ni’nin Budin seferinde flehit olmufltur. Cenaze namaz›n› fieyhülislâm Ebussuud Efendi k›ld›rm›flt›r. Namaz›n› k›lanlar aras›nda, Kanuni Sultan Süleyman da bulun-mufltur. Di¤er bir rivayete göre de, düflmana gülle gibi at›ld›¤›ndan ötürü “Gülle Baba” denmifltir. Sonradan da bu kelime Gül Baba haline gelmifltir.21

(8)

Dervifl olan daim giyer ak aba Yal›n ayak gezer hem bafl› kaba Budin’i bekleyen Sultan Gül Baba Aliver gönlümü zalim elinden.

Benzerlik kurulan di¤er bir unsur ise Elif Tac›’d›r. Bu taç, papaz külah›na de¤il, kamlar›n taçlar›na benzemektedir. Tak›lan kuflak ise, piskopos kufla¤›na de¤il, es-ki Türk kuflaklar›na benzer. Çünkü Türklerde kuflak takman›n büyük manas› vard›r. Bunu Dede Korkut Destanlar›’nda, Divan› Lügât-› Türk’te tespit etmekteyiz.23

Bektaflilik-Alevilik de, Anadoludaki ve Balkanlardaki inançlardan elbette etki-lenmifltir. Ancak oradaki inançlar› da etkilemifltir. Fakat ayn›s› demek ya da Ale-vilik- Bektaflili¤in temelinde, Hristiyanl›k inanc›n›n oldu¤unu iddia etmek ilmi bir tav›r olmaktan uzak görünmektedir. Bilinen bir gerçek vard›r ki, o da sosyal temas-lar›n, kültür al›fl- verifllerine yol açt›¤› bilinen bir sosyolojik gerçekliktir. Bu bak›m-dan, Bektaflilik-Alevilik üzerinde, Hristiyan inanç ve kurumlar›n›n küçük çapta te-siri olmufl olabilir. Bu ihtimal gerçek olsa bile, çok ehemmiyetsiz bir tesir olmal›-d›r. ‹ki tarafl› inançtan, inanç ve kurum olarak Hristiyanl›¤›n büyük tesirinden söz etmek, ilmi olmayan, biraz da Hristiyanl›k taassubundan ilham alan bir iddia ol-du¤u kanaatindeyiz. Baz› Hristiyanlar’›n nasip alarak Bektafli olmalar› da, bütün bir sistemin, baflka kaynaklardan do¤mufl olmas› anlam›na gelmemektedir. Üste-lik, Bektaflili¤e geçen baz› Hristiyanlar’›n, Türk menfleinden gelme olmad›klar›n› da kimse iddia edemez.24Hele Balkanlardaki yerleflmeyi ve daha önce Hunlar

va-s›tas›yla Avrupa’ya yap›lan Türk ak›nlar›n› göz önünde bulundurdu¤umuz da bu oldukça isabetli bir yaklafl›m olmaktad›r.

Alevilik ile bu inançlar aras›nda bir tak›m benzerliklerden yola ç›karak her ne kadar benzerlik kurulmaya çal›fl›l›yorsa da, bunlar›n sa¤lam bir ilmi temelden yoksun olduklar›n› söyleyebiliriz. Malatya’da yapm›fl oldu¤umuz mülakatlarda ve muhtelif zamanlarda Alevilerle yapm›fl oldu¤umuz mülakatlarda, Alevilikle bu inançlar aras›nda kurulmaya çal›fl›lan münasebeti sordu¤umuzda özellikle geleneksel Alevili¤i benimsemifl olanlar›n, Alevilik ile bu inançlar aras›nda her-hangi bir ba¤ kurmad›klar› taraf›m›zdan tespit edilmifltir. Ayr›ca mülakatlarda, Alevili¤in ‹slâm dairesi içinde görüldü¤ü vurgulanarak, “‹slâm ile bu inançlar aras›ndaki münasebet ne ise Alevilikle de ayn› münasebet söz konusudur.” flek-linde cevaplar yo¤unluk göstermifltir. Malatya’da ço¤u Alevi dedeleri, böyle bir münasebetin baflta Alevili¤e ihanet olaca¤›n› vurgulayarak, neden ›srarla Alevi-li¤in ‹slâm’›n ve Türk kültürünün d›fl›na ç›kar›lmak istendi¤ini anlamad›klar›n› belirtmifllerdir. Alevilik ile Hristiyanl›k ve Masonluk aras›nda kurulmaya

(9)

çal›fl›-lan münasebete dikkat çeken bir dede de, “Benim hangi davran›fl›mda Hristiyan-l›k ve Masonluk var. Bizleri rahat b›raks›nlar, biz bu bayrak alt›nda olmaktan ve Türk milletine mensup olmaktan mutluyuz. ‹nflallah kendi bafllar›n› yerler de bizlerle u¤raflmaktan vazgeçerler.” fleklinde düflüncelerini belirtmifltir. Mülakat-lar›m›zda, Alevili¤e ideolojik veya etnik bir kimlik olarak bakanlar ise Alevili¤in ‹slâm’la iliflkisini kabul etmediklerini vurgulam›fllard›r. Dolay›s›yla Alevilikle Hristiyanl›k ve Masonluk aras›nda ve di¤er inançlar aras›nda münasebetin nor-mal oldu¤unu belirtmifllerdir. Bu düflüncelerini de, Alevili¤in evrensel ve hüma-nist olmas›yla izah etmifllerdir. Hatta Alevili¤in Budizm’den, Hint inançlar›ndan, Antik Yunandaki düflüncelerden, Mezopotamya’daki birçok inançtan etkilendi¤i fleklinde temellendirmifllerdir. Oysa geleneksel yaklafl›ma sahip olan Aleviler bu bak›fl aç›s›na fliddetle karfl› ç›kmaktad›rlar. Bu y›l ‹stanbul’da yap›lan Alevi-Bek-tafli-Mevlevi inanç önderleri toplant›s›nda Almanya’dan gelen birçok dedeyle mülakatlar yapma f›rsat› bulduk. Bir dede, özellikle yabanc›lar›n, Alevili¤i Hris-tiyanlaflt›rmaya çal›flt›klar›na dikkat çekerek, Hz. Ali ile Hz. ‹sa aras›nda benzer-lik kurduklar›n› vurgulam›flt›r. Ayr›ca Almanya’da ve Bat› ülkelerinde yaflayan Alevi gençli¤inin ellerinden ç›kmaya bafllad›¤›na dikkatleri çekerek, Alevi genç-lerinin, art›k kiliselere gittiklerini üzülerek belirtmifltir. Almanya’da yaflayan bir baflka dede de, Alevili¤i gençlere yeterince anlatamad›klar›ndan yak›narak, Al-manya’daki Alevi gençli¤inin problemlerinin büyük oldu¤unu vurgulayarak, devletten yard›m istemifltir.

Tunceli Hozat’tan bir dedeyle yapt›¤›m›z mülakatta, dede yabanc› araflt›rmac›-lara dikkatleri çekerek, bölgede yap›lan araflt›rmalarda Alevilikle Hristiyan inanc› aras›nda ba¤ kurulmaya çal›fl›ld›¤›n› vurgulam›flt›r. Hülasa, Alevilikle Hristiyanl›k ve Ermeni kültürü aras›nda ba¤ kurulmaya çal›fl›ld›¤›na da vurgu yapm›flt›r. Dede, yabanc› araflt›rmac›lar›n, kendileriyle mülakat yapmad›klar›n› belirterek, bölücü ve y›k›c› ideolojilere mensup olan kiflilerle görüflüldü¤ünü belirterek; Alevili¤in, Hristiyanl›¤a benzetilmeye çal›fl›ld›¤›n› iddia etmifltir.

Bir baflka önemli husus da Hristiyan misyonerlerin özellikle Alevilerin yo¤un olarak yaflad›klar› bölgelerde faaliyet göstermeleridir. Malatya’da Alevilerin yafla-d›klar› köyleri mesken tutmalar› dikkat çekmektedir. Bizlere, misyonerlerin çal›fl-malar›n›n ciddi boyutlara ulaflt›¤›, dedeler taraf›ndan bildirilerek, devletin hareke-te geçmesi ishareke-tenmifltir. Netice itibar›yla Alevili¤in ciddi bir biçimde hem yurt için-de hem için-de yurt d›fl›nda tehdit alt›nda oldu¤u ve Hristiyanlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› ka-naatindeyiz.

(10)

Hatayl› bir genç ile yapt›¤›m›z mülakatta, Alevilikle Hristiyanl›k aras›nda bir münasebetin olmad›¤›n› vurgulayarak, kendisinin de kiliseye gitti¤ini ifade etmek-tedir. Ancak kilise ile kendilerinin ortak yönünü görmedi¤ini, bak›fllar›n›n ‹slâm te-melli oldu¤unu belirtmektedir. Bir baflka Hatayl› Alevi genç de Alevili¤i, Hristiyan-l›¤a ve Masonlu¤a yak›n görmenin Alevili¤e ihanet oldu¤unu belirterek, ba¤lant› kurmaya çal›flanlar› da bilgisizlik ve ihanetle nitelendirmifltir. Hatta bu inançlara kendini yak›n görmedi¤ini vurgulamaktad›r. Tarsuslu bir Alevi genç ile yapt›¤›m›z mülakatta ise bu genç, misyonerlerin daha çok Tarsus bölgesiyle ilgilendiklerine dikkat çekerek, Alevi gençli¤in âdeta kuflat›lm›fll›¤›na vurgu yapmaktad›r. Bu mü-lakatta, Alevili¤i yaflamayan genç kesimin kiliselere götürüldü¤üne tan›k oldu¤unu ve bunlar›n da Alevili¤i yaflamad›klar›na dikkat çekmifltir. Hatta ceme gelmeyen Alevi gençlerin kiliseye götürüldü¤ünü, bundan da baflta aileleri ve devleti sorum-lu olarak gördü¤ünü ifade etmektedir. Hatay ve yak›n çevrelerinde ikamet eden Alevi gençlerle yapt›¤›m›z mülakatlarda Alevilik ile Hristiyanl›k ve masonluk ara-s›nda herhangi bir münasebet görmediklerini belirtmektedirler. Çünkü Alevili¤i ‹s-lâm’›n içinde gördüklerini ifade etmifllerdir. Alevili¤i ‹s‹s-lâm’›n d›fl›na tafl›man›n mümkün olmad›¤› belirtilerek, bu tür çabalar› da Alevili¤e ihanet olarak tan›mlan-maktad›r. Alevili¤i yaflama bak›m›ndan kendilerini Hristiyanl›¤a ve Yahudili¤e ya-k›n görmediklerini belirtmektedirler. Bu yöreye mensup olan Alevi gençlerin ço¤u taraf›ndan kendilerinin, Hristiyan ve Yahudi birçok arkadafllar›n›n oldu¤u belirtile-rek, bunlarla iyi dostluklar›n›n oldu¤unun alt› çizilmektedir. Ancak inanç aç›s›n-dan kendilerini, bunlara yak›n görmedikleri vurgulanmaktad›r. Bu bölgeye mensup olanlarla yapt›¤›m›z mülakatlarda, Aleviler’in namaz›25ile Hristiyanlar’›n

ibadeti-nin, fleyh (hoca olarak da isimlendirenler olmaktad›r) ve amca26ile papazlar›n,

ki-lise ile cemevinin birbirinden etkilenmedi¤inin alt› çizilmektedir. Mülakatlarda, Alevi gençler içinde Hristiyanl›¤a meyledenler ise genelde Alevili¤i yaflamayan ai-lelerin çocuklar› oldu¤u vurgulanarak, söz konusu gençlerin Alevili¤i bilmedikleri belirtilmektedir. Sivasl› bir Alevi genç ile yapt›¤›m›z mülakatta da, Alevili¤in, Hris-tiyanl›k’tan etkilenmedi¤ini belirterek, kendisinin ‹slâm’a yak›nl›k duydu¤unu ifa-de etmektedir. Kiliseye ilgi duyanlar› ise Alevili¤i yaflamayanlar olarak nitelemek-tedir. Bundan dolay› suçlu olarak ise Alevi büyüklerini gördü¤ünü ifade etmekte-dir. Eskiflehirli bir Aleviyle yapt›¤›m›z mülakatta ise Alevilik üzerinde bu tür oyun-lar›n y›llard›r oynand›¤›n› ve son zamanlarda misyonerler taraf›ndan Aleviler’in yo¤un olarak yaflad›klar› flehirlerde faaliyetlerin yo¤unlaflt›¤›na dikkat çekmekte-dir. Dolay›s›yla Alevili¤in yaflanmad›¤› zaman, baflka inançlar taraf›ndan nas›l asi-mile edilece¤ini de kendilerine gösterdi¤ini ifade etmektedir.

(11)

SSoonnuuçç

Alevili¤in, Hristiyanl›k ve Masonlukla kurulmak istenen münasebeti ilmi temel-lerden yoksun olup Alevili¤e kazand›raca¤› bir fleyinin de olmad›¤› aflikârd›r. La-kin kurulmak istenen münasebetin basit bir benzerlikten ziyade farkl› amaçlara hizmet etme gayesi oldu¤u görülmektedir. Özellikle günümüzde, taraftar kazanma çabalar› Aleviler üzerinde yo¤unlaflmaktad›r. Bat›l› araflt›rmac›lar›n, Alevili¤i Türk kültüründen ve ‹slâm inanc›ndan uzaklaflt›rma çabalar›na, maalesef ülkemizden de bir tak›m ayd›n ve elit tabaka da alet olmaktad›r. Böylece bu tür düflüncelere zemin kazand›r›lm›fl olmakta ve ülkemizde taraftar bulmaktad›r. Bu tür iliflkiden bahsedenlerin ço¤unlu¤u da Alevilik’ten farkl› fleyleri anlad›klar›n› belirtmektedir-ler. Hülasa Alevilik, gün geçtikçe temel kaynaklar›ndan uzaklafl›p, kendine de ya-banc›lafl›rken, her inançla münasebet kurulmaya çal›fl›lmaktad›r.

Hatta Alevilik her inançtan etkilenmeye aç›k hâle getirilmek istenmektedir. Ale-vi gençli¤inin yaflamakta oldu¤u kimlik bunal›m›, AleAle-vili¤in bir tak›m siyasetçile-rin arka bahçesi gibi lanse edilmesi, Alevi gruplar›n kendi içinde yaflad›klar› sorun-lar da tehlikenin gözden kaçmas›na sebep olmaktad›r. Alevili¤in içinde bulundu-¤u bu mevcut ortamdan Hristiyan misyonerler de yeterince faydalanma çabas› içi-ne girmekteler ve pastadan içi-ne kadar pay al›rlarsa kendilerini o kadar baflar›l› gör-mektedirler.

Bu mevcut ortam gün geçtikçe Aleviler aleyhine dönüflmektedir. Alevi dernek ve vak›flar›na çok büyük sorumluluk düflmektedir. Özellikle Alevi gençli¤inin ya-flamakta oldu¤u kimlik bunal›m› ve yaflad›¤› sorunlar karfl›s›nda devletin duyarl› olmas› beklenmektedir. fiayet devlet Alevi gençli¤ine sahip ç›kmazsa, Alevilik ge-lecekte farkl› kanallara ve inançlara yönlendirilecektir. Dolay›s›yla devletin karfl›-s›na da sosyal ve siyasal bir sorun olarak ç›kar›lacakt›r. Bundan hem Aleviler hem de devlet zarar görecektir.

Netice itibariyle Alevili¤in devlet taraf›ndan hem Alevilere hem de toplumun di¤er kesimine, do¤ru ö¤retilmesi bir çok s›k›nt›y› bertaraf edecektir. Aksi takdirde toplumun asli unsurlar›ndan olan Aleviler, dini az›nl›k sorunu olarak karfl›m›za ç›-kar›lacak ve çözüm ad› alt›nda bask› yap›larak Alevilerin hamisi rolü oynanacak kanaatindeyiz.

(12)

D

D‹‹PPNNOOTTLLAARR

* Dr., ‹nönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Sosyoloji Bölümü, Malatya 1 http://www.milliyet.com.tr/2004/01/08/siyaset/siy08.html

2 ERÖZ Mehmet; Türkiye’de Alevilik ve Bektaflilik, Kültür Bakanl›¤› Yay., Ank., 1990, s.33 3 DEVEL‹O⁄LU Ferit; Osmanl›ca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ayd›n Kitabevi Yay., 1996, Alevilik

mad.

4 FI⁄LALI, Ethem Ruhi; Türkiye’de Alevilik-Bektaflilik, Selçuk Yay., Ank., 1990, s.7 5 BOZGEY‹K, Burhan; On ‹ki ‹mam ve Alevilik, TürDav Yay., ‹st., 2000, s.179

6 SEZG‹N Abdülkadir; “Bektafli Gelene¤i ve Türkiye Alevili¤inin karakteristi¤i” I. Türk Kültürü ve Hac› Bektafl Veli Sempozyumu Bildirileri, Ank., 1999, s.298

7 KIRKINCI, Mehmet; Alevilik Nedir, Cihan Yay., ‹st., 1995, s.170 8 ÇAMURO⁄LU, Reha; De¤iflen Koflullarda Alevilik, ‹st., 2000, s.18 9 ERÖZ Mehmet ; a.g.e., s. 185-186

10 SEZG‹N Abdülkadir; Hac› Bektafl Veli ve Bektaflilik, ‹st. 1990, s.142

11 B‹RGE John K›ngsley; Bektaflilik Tarihi (Çev. Reha Çamuro¤lu), ‹st. 1991, s.243 12 ERÖZ Mehmet; a.g.e. s.187-188

13 ODYAKMAZ, A. Nevzati; Bektaflilik, Mevlevilik, Masonluk, ‹nkilap kitabevi, ‹st. 1988, s.263-264 14 ERÖZ Mehmet ; a.g.e., s. 175-176

15 B‹RDO⁄AN Nejat; Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik, ‹st. 1994, s.509-510 16 BIRGE, John K›ngsley ; Ayn› Eser, s.244

17 BIRGE John K›ngsley ; a.g.e., s.244

18 NOYAN Bedri; Bektaflilik – Alevilik Nedir, ‹st. 1995. s.62 19 ERÖZ Mehmet; a.g.e., s.176

20 HASLUCK, F. R.; Bektaflilik Tetkikleri (Çev. Rag›p Hulusi), MEB: Ank. 2000, s. 50-51 21 ERÖZ Mehmet; a.g.e., s.179-180

22 ERGUN, Nuzhet Sadattin; Bektafli – K›z›lbafl – Alevi fiairleri Ve Nefesleri, C. 2, ‹st. 1944 s.92 23 ERÖZ Mehmet; a.g.e., s.182

24 ERÖZ Mehmet; a.g.e., s.184

25 Hatay ve yöresinde cem, namaz olarak ifade edilmektedir.

26 Hatay ve Adana yörelerinde Alevi gence, Alevili¤i ö¤reten ve gence ömrü boyunca rehberlik eden kiflidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Her iki grup aras›nda ovulasyon oran›, gebelik ve ço¤ul gebelik oranlar› ve OHSS riski aç›s›ndan istatistiksel olarak anlaml› fark saptanmazken, monofoliküler geliflim

Ancak uzun zamana ve güçlü donan›m profille- rine ihtiyaç duyan bu ifllemin gerektirdi¤i yüksek maliyet, büyük ses arflivlerinde aranan verinin bu- lunmas› için gereken

Ka- namam›fl anevrizmalar›n di¤er bir bölümü SAK olmaks›z›n ortaya ç›kan semptomlar nedeniyle saptan›rken, baz›lar› da anevrizma d›fl› neden- lerle

Bu süreç içinde alt enerji yörüngelerinde bulunan öte- ki elektronlar› da üst enerji yörüngele- rine “dürtüklerler” ve böylece kendile- riyle ayn› dalga boyu ve fazda

fiimdiye kadar keflfedilen 200’den fazla d›fl geze- gen, kendi Günefl Sistemimizdeki en bü- yük gaz devi gezegen olan Jüpiter kadar ya da ondan daha kütleliler.. Ayr›ca

Mars’a ve Venüs’e uzay sondala- r› gidip de bu gezegenlerde yaflam olmad›¤›n› ortaya ç›ka- r›ncaya dek insanlar›n sa¤l›kl› ya da sa¤l›ks›z düfl gücü çok-

Asl›nda, kütleçekimi olmasa evrendeki maddenin bir araya gelerek gökadalar›n, y›ld›zlar›n, gezegenlerin da- ha do¤rusu elle tutulur, gözle görünür hemen hiçbir

Baz› mal- zemelerin (özellikle siyah mal- zemelerin) ›fl›¤› emmesi gibi, bu özel maddeler de radardan yay›lan dalgalar› emerek, dal- galar›n radara geri