• Sonuç bulunamadı

A woman who shaped pre-war fashion

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A woman who shaped pre-war fashion"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T 'U ó S h O

A WOMAN WHO SHAPED PRE-WAR FASHION

Rebia Tevfik

Hamm

By TAHA TOROS

Avrupa ve ABD'de 35 yıl

boyunca ünlü bir modacı

olarak Türkiye'nin

ismini duyuran Rebia

Tevfik Hanım sosyal

faaliyetlere ciddi

katılımlarıyla da

ölümsüz Türk

kadınları

arasında yer aldı.

Rebia Tevfik H am m

became a fam ous dress

designer in Europe

between the world

wars, a n d went on

to devote herself

to social causes

during the last

part o f her life

spent abroad.

Rebia Tevfik Hanım... İstanbul Rumeli Hisa­ rımda, kendi halinde b ir ya şa m sü rd ü rü r­ ken, garip bir tesadüf, k e n d is in i A v r u p a ’ya m acera n ite liğ in d e bir seyahat yapmaya sürükle­ di. İsviçre’nin karlarla örtü­ lü bir istasyonunda başlayan yurtdışmdaki yaşamı, bir yılı İsviçre’de, 10 yılı A lm an ya’da 17 yılı Fransa’da, 7 yılı Amerika’da olmak üzere tam 35 yıl sürdü. Baş­ langıçta hiçbir güvencesi ve yeterli parası olmamasına rağmen, büyük bir hünerle kul­ landığı iğnesi, daha da önemlisi azmi v e sabrı onu Avrupa sosyetesini giydiren ünlü bir modacı yaptı. Rebia Tevfik Hanım’ın aile kökü, I. Sultan Ahm et’in Okçubaşısı, Emin Efendi’ye kadar dayanıyor. Büyük­ babası, Osmanlı Im paratorluğu’nun, Bosna-Hersek Eyaletimden başlayarak Edirne’ye kadar uzanan g e ­ niş bölgesinde Rumeli Defterdarlığı yapan Ali Rıza B ey’di. Babası Tevfik Bey, Nâfıa Nezareti Muhasebe

R e b ia Tevfik Hanım was an Ottoman gen­ tle w o m a n liv in g at Rumelihisar in Istan­ bul when fate changed the course o f her life, taking her on an adven­ turous journey to Europe. Stepping out onto Swiss soil at a snowswept station in 1920, she spent one year in Switzerland, followed by ten years in G erm any , seventeen years in France and seven years in the United States. She arrived in Europe with no friends and very little money, but her skill as a needlewoman and above all her patience and determination soon earned her a place among the most prestigious dress designers o f European soci­ ety.

R ebia Tevfik H a m m ca m e f r o m a w ell know n Ottoman fam ily which could trace its ancestry back to Emin Efendi, okçubaşı (im perial arrowsmith) to Sultan Ahmed I (1603-1617). Her grandfather was 60

(2)

Müdürü iken 50 yaşına varmadan ölmüştü. Rebia Tevfikler Rumeli Hi- san’ndaki büyük yalılarında 4 kar­ deş olarak büyüdüler.

R eb ia T e v fik H a n ım , 18 K a sım 1887’de Rumeli Hisarı’nda doğdu. Tevfik Bey kızına, zamanın en yük­ sek eğitim ve öğrenim inden yarar­ lanma olanağını sağladı. O zamanki adı Dârül-Muallimât olan Kız Öğret­ men Okulu’nu birincilikle bitirdi. Ö zel olarak tutulan m ürebbiyeler- den Fransızca dersleri aldı. Hayat rüzgarının kendisini sürüklediği Ber­ lin ’de A lm an cayı öğren d i. Y ü reğ i kültür aşkı ile öylesine yoğrulmuştu ki, 50 yaşından sonra, S orbon n e Ü n iversitesi’nde M odern P ed agoji öğrenim i gördü. 60 yaşından sonra İn g iliz c e ö ğ re n d i v e A m e r ik a ’da konferanslar verdi.

Rebia Tevfik Hanım 1905’de, Maliye Nezareti’nde ça­ lışan Ahmet Aziz Bey’le evlendi. Bu evlilik, 4 yıl son­ ra, boşanma ile sonuçlandı. Aradan iki yıl geçtikten sonra, saadet ümidi ile yeniden evlendiler. Bu ikinci dönem de de mutluluk rüzgarını yuvalarına getirem e­ diler ve yeniden ayrıldılar.

Ahmet A ziz B ey’le iki evliliğinde de düş kırıklığına uğrayan Rebia Tevfik, hayata küserek Rumeli Hisa­ rın d a k i yalılarında yaşamını sürdürdü. Toplum la, ilişkisini kesti, sekreter olarak çalıştığı K ız ıla y ’ın 1915’te Bebek’te açtığı Boğazi­

çi Şubesindeki işini de bıraktı. Ken di köşesinde ed ebiyat ve şiir denem eleriyle uğraştı. Duy­ gularını, her sayfasının başında çiçek resimleri bulunan, defter­ lere döktü.

Bir gün, İs v iç re d a m ga lı bir m ektup, kırılm ış kalb in e bir ışık verir gibi oldu. Bir Osman- lı hariciyecisi, bir ahbabı vası- tasıyle gördüğü fotoğrafı üzeri­ ne, Rebia H a n ım ’a e v le n m e teklif ediyordu! Mektup “Eğer durum unuz buraya g e lm e y e müsaitse v e bir yuva kurabil­ mek için bu zahmeti gö ze ala­ bilirseniz...” diye bitiyordu. O günler, İstanbul’un bunalımlı, acı günleriydi. Bu güzel şehir, düşman işgali altındaydı. Rebia T evfik dostlarına veda ederek İsviçre’ye gitti. N e var ki,

İsviç-A li Riza Bey, director o f finance f o r the Ottoman Balkan provinces, and her father was Tevfik Bey, accounts officer at the Ministry o f Trade. She and her fo u r brothers and sis­ ters were brought up at the grand fa m ily house on the shore o f the Bosphorus at Rumelihisar. Rebia Tevfik Ham m was bom here on 18 November 1887, and received the best education available f o r women at the tim e. She g ra d u a te d with honors fro m the teacher tra in in g college f o r girls. Rebia Ham m was also taught French by private gov­ ernesses. She never lost her love o f learning and in her fifties she com ­ pleted a course in modem pedagogy

a t the S o rb o n n e . She le a rn e d German during her years in Berlin and English in her sixties when she lectured in America.

She married Ahmet A ziz Bey, a civil servant at the Finance M inistry at the age o f 18 in 1905. F o u r years later the couple divorced, remarrying after a two year separation. However, this second marriage failed to bring them happiness and they parted ways

again, this time f o r ever.

Desolated, Rebia Tevfik withdrew fro m society and gave up her jo b as secretary to the Red Crescent at the Bosphoms branch in Bebek. Living a life as a recluse at the fam ily home she devoted herself to literature and writing poetry. She poured out her heart into a series o f note­ books in which each page was headed by a f lo r a l vignette. O n e day a le tte r b e a rin g a Swiss postmark brought a ray o f hope to her broken heart. An O ttom a n d ip lo m a t who had been shown her photograph by a fa m ily frie n d was proposing m a rria g e ! The in v ita tio n to meet this unexpected suitor in S w itzerla n d cam e at a tim e w hen Is ta n b u l was in the depths o f crisis u n d e r A llie d occupation. Hoping to regain her lost happiness, Rebia Tevfik bade fa re w e ll to h e r frie n d s and left f o r Switzerland. She was met at the train station by the embassy secretary, but soon

Rebia Tevfik, 1887'de Rumeli H isarı'nda aile adını taşıyan yalıda doğdu. / Rebia Tevfik was born in the fam ily m ension at Rumeli Hisarı.

Rebia Tevfik'in yajam öyküsü, aynı zam anda, azm in ve sabrın zaferinin öyküsüdür. / The life story o f Rebia Tevfik reveals a w om an o f d eterm ination and resolve.

(3)

re'nin karlarla örtü­ lü bir istasyonunda onu karşılayan sefa­ ret kâtibi -belki de fotoğrafındaki görü­ münü bulamamanın şoku içerisinde- Re- bia H a n ım ’a m e k ­ tupla yaptığı evlen­ me teklifini geri al­ dı!

G en ç kadın İstan­ bul'a geri dönm eyi gururuna yedirem e­ di. Sekiz yıllık sol­ gun ve mutsuz ha­ yatını yakından bi­

len İstanbul'daki çevresine dönem ezdi. Ardındaki köprülerin yıkılmış olduğunu kabul ederek ani bir kararla, kendisini Berlin'e kalkan bir trende buldu. Bu karar, onu, inanılmayacak bir başarının doruğuna ulaştıracaktı!..

Rebia T evfik ’in 1920’lerde Berlin'e varışını, bunalımı­ nı atlatarak hayatına yön veren çabalarını ve kazan­ dığı zaferi, ünlü yazarımız Yakup Kadri Karaosma- noğlu şöyle anlatıyor: “Cebinde yalnız 7 frankla Ber­ lin Garı na ayak basan ve koca Alman başşehrinde tek bir tanıdığı olm ayan

ve üstelik bir tek kelime A lm a n c a b ilm e y e n bu Türk kızı, sırf kendi ener­ jisine ve kendi iradesine dayanarak a y a ğ ı bir an sürçmeden, dizlerinin ba­ ğı bir an çözülmeden, in­ sanların birer yırtıcı mah­ luktan farkı o lm a ya n o korkunç maişet arenası­ nın içine atılıyor... Niha­ y e t, R eb ia T e v f i k ’ in h ik â yesin d e, iyi kötü ye ve zayıf kuvvetliye galebe çalıyor. H er Avrupa top ­ lumu gibi, cangıl kanun­ larının bütün manevi d e­ ğerlere hâkim bulunduğu bu B erlin şeh rin d e, bu k im sesiz, parasız, Türk kızının “muvaffakiyet” de­ nilen âsi perinin saçlann- dan y a k a la d ığ ın a şahit oluyoruz”

“Rebia Tevfik, Avrupa’da­ ki 20 yıllık kavgası ile

bi-h e r bi-hopes were

dashed.

Presum ably disap­ p o in te d th a t the

real woman did not co m e up to the e x p e c ta tio n s h e r

p h o to g ra p h ha d

aroused, he ungal- lantly took back his marriage proposal. Too proud to return in h u m ilia tio n to Istanbul, admitting d efea t to fr ie n d s and acquaintances who ha d know n her unhappy life over the past eight years the young w om an stayed on . A fte r s p e n d in g a y e a r in Switzerland she fin ally resolved to bum her bridges and start a new life in Berlin. This momentous deci­ sion was the beginning o f a new life and successful career.

Her arrival in Berlin in the 1920s, her struggle to overcome her despair and give new meaning to life is d e scrib ed by the fa m o u s w rite r Yakup K a d ri Karaosmanoghi: “This young Turkish woman who

stepped onto the platform at B e rlin s ta tio n with only seven fran cs in her pocket, without a single aquaintance in this huge city, and not knowing a single w ord o f G erm an threw h e rs e lf in to this form id able arena where

each p e rs o n f o u g h t

unscrupulously f o r h im ­ self. Depending on noth­ ing but her own energy and willpower, she suc­ ceeded in s ta n d in g on her own fe et... We w it­ nessed how this Turkish woman w ithout frie n d s o r m oney grasped that elusive nymph, success, by the hair in the city o f Berlin, where the laws o f

the ju n g le ru le d

supreme".

“R ebia T e v fik ’s twenty y ea r struggle in Europe shows us how to prevail

Rebia Tevfik'in hayvanlara karşı özel bir sevgisi vardı, iki eşsiz köpeğiyle... / Rebia Tevfik was devoted to animals. She is seen here with her tw o dogs.

Rebia Tevfik, 1926 yılında, Berlin'de bir defilede m oda kraliçesi seçildi. / İn 1926 Rebia Tevfik's dresses won first prize at a Berlin fashion show.

62

(4)

ze, yalnız bir hayat tecrübesinde, bir enerji sınavfrı- da, nasıl başarı kazandığın'ı değil, nasıl m uvaffak olunacağını da kendi karakteri ile ispat ed iyor ve Tanzimat Devri’nden beri kafalarımıza ve ruhlarımıza hâkim olan bir ‘empirique^iAvrupa telakkisini o yık­ mış bulunuyor... Yumuşak ruhlu bir Türk anasının şefkat balından başka bir şeyle beslenmemiş, çarşafı ile peçesinden henüz sıyrılmış bir İstanbul kızı, bu acı hakikatin zehrini, son damlasına kadar içmek ce­ saretini göstermiş ve milliyetinden zerre feda et­ m eden o AvrupalIlarla rekabet yolunda, pervasız koşup gitmiştir. İşte, bence Avrupalılaşmak budur.”

Rebia T evfik ’e, Avrupa’da geçen ilk 20 yılında gösterdiği bu bü­ yük başarıyı, hünerle kullan­ d ığ ı iğn esi sağladı. Rebia T ev fik işe B erlin’de dikiş dikerek başladı. Sarsılma­ ya n sa b ır v e a zm in m ü k â fa tı o la ra k B e r­ lin’in Budapeşte Soka- ğ ı’nda “Saadi” adında bir terzihane ve moda e v in in sa h ib i o ld u . Diktikleri giysiler m o­ da balolarında, birçok k ez birin cilik ödülü aldı. Sosyetenin ünlü bir moda kraliçesi o l­ du. N e va r ki, N a zi yönetim i kendi ırkla­ rın dan o lm a y a n , bu kadının başarısını kıs­ kandı, ona altından kal­ kamayacağı vergiler yük­ ledi. Rebia Tevfik ününe güvenerek, bu moda evini 10 yıldır yaşamakta olduğu B e rlin ’den P a ris’e nakletti. Ünlü Champs-Elisée’de, 72 nu­ maralı apartmanda, tezgahını kur­ du.

Rebia Tevfik Başokçu Paris’de de çok para kazandı. Bu parlak yaşamı, II. Dünya Savaşı’mn top sesleri Paris sokaklarını sarsıncaya kadar sürdü. Ne var ki, Naziler Paris’e girdiklerinin haftasında, Berlin’deki vergi m eselesinden dolayı, kendisini tutukladılar. Yin e de, bol rüşvetlerle Pa­ ris’ten kaçmayı, tehlikeli bir Balkan yolculuğu ile yurda ulaşmayı becerdi. Bu bunalımlı ve karmaşık serüvenini “Paris Cehenneminden Nasıl Kurtuldum?” adlı kitabında açıkladı. Berlin ve Paris’te geçirdiği yılların anılarını kapsayan “Avrupa’da 20 Senem

Na-. r '

in a n e x p e rie n c e o f raw lif e a n d a t r ia l o f endurance. Through her own efforts she has demol­ ished that em pirical concept o f Europe which had dominated ou r minds and spirits since the mid-19th century... This Istanbul woman fro m a sheltered background who had not long thrown o f f the veil had the courage to d rink poison o f bitter reality down to the last drop, throwing herself into competi­ tion with her Europeans contemporaries without sac­ rificin g a gra in o f her p a triotic spirit. That is

what 7 call Europeanisation ”.

Rehia Tevfik achieved this outstanding success during the first two decades she spent in Europe by means o f

her skill as a needlewoman. She began her career as a dress­

maker in Berlin, and even­ tually became the owner o f

h e r own fa s h io n house

n a m e d S a a d i on

B u d a pest Street. H e r dresses won first prizes on several occasions at fashion shows and she becam e a celebrated designer in high soci­

ety. However, with the rise o f the N a zis an impossibly high level

o f ta x a tio n was

im posed on n o n -

G e rm a n businesses. Trusting in her by now considerable reputation across E urope, R ebia Tevfik moved fro m Berlin

to P a ris . She re n te d

premises at num ber 72 on the Champs Elysee and was an im m ed ia te success. This con tin u ed u n til the sounds o f g u n f ir e re v e rh a ra te d th ro u g h Paris f o r the firs t tim e in the early months o f the Second World War. Just a few days after the Nazis entered Paris she was arrested f o r non-paym ent o f her taxes in Berlin. Paying a hefty bribe she managed to fle e Paris and after a dangerous jou rn e y through the Balkans arrived hack in Turkey. She later described her experiences in a book entitled “How I Escaped From the H ell that was P a ris ”. A second hook o f memoirs about her years in Berlin and Paris was published in 1942.

(5)

PRESSE- ¿tPi *"

'

c o n f é r e n c e de p a r i

iaissez-passern» İ -7 i İ

Journal- çju Agence

4^ V

lâne Rohia T3VFIK BAŞC

» __ {/Xux-quie ) Georges CUNIN

C H E F D E S S E R V IC E S A D M IN IS T R A T IF S .

DÉUVlfclf^

Rebia Tevfik B ajokçu'ya 1946'da Fransa'da verilen basın kartı./ The press card issued to Rebia Tevfik Başokçu in France in 1946.

sil Geçti?” adlı iki ciltlik kita­ bını da 1942’de yayınladı.

I I . Dünya Savaşı’nın bitmesi üzerine Paris’e dönen Rebia Tevfik Başokçu, Paris’ten ka­ çarken bir depoya yerleştir­ diği antika eşyalarının çoğu­ nu buldu. Tüm ünü tasfiye ederek bir otele yerleşti. Ter­ ziliğe ve modacılığa veda et­ ti. Sosyal konularla uğraşma­ ya başladı. Paris’te gazeteci­ lik yaptı, M illetlerarası K a­ dınlar Kongresi’ne ve Çocuk Pedagojisi Kongrelerine ka­ tıldı. Yaşı ilerlem esine rağ­ men, sosyal konuların çeki­ ciliği, onu Amerika’ya kadar götürdü.

Bir macera niteliğindeki se­ yahati ile, 1920’lerde, Batı dünyasına adımını atan Re­ bia Tevfik Başokçu, 1963 yı­ lında g ö z le rin i yum uncaya kadar, so sya l kon u la rd ak i hizmetini daima ön plana al­ dı. 1915’te B ebek’deki K ızı­ lay Şubesi’nin sekreterliğini yapmıştı. 1927’de Berlin'de, Büyükelçimiz Kemalettin Sa­ mi Paşa’nın kurduğu Türk Çocuklarını Koruma Derne- ğ i’nin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığını yaptı.

Asıl büyük hizmeti Paris’deki yıllara rastlar. Birinci Erzin­ can deprem inin büyük b o ­ yutlara varan felaketi

karşı-D agbladed adlı İsveç gazetesinin 23 Haziran 1947 tarihli sayısında Rebia Tevfik Hanım için yazılm ış yazı. / An article on Rebia Tevfik published in Swiss O agbladed newspaper on 23 June 1947.

r«*ruyy a , ma

Tnrfctsb Jmn»iist

Starts ü. S. Tear

iü i A Visit Here

PWW The

nfident

nAdtUau U> her nemmpaper col-1 «W M N l without

unsna. M a m ZUakucn u lav wrote ! Seamed to a t ah« I aeutmal book* lB Tttriciah, one vS i ' * n ’r«Uw and wi I which, «mi «rcu im t o f th * G erm an ' '-«infereoor-« iu •. j one upu that pf j* now utietl' Th1fl '* th* «'«> ** 0 t« * tb © d k In Turlciafc atJhool«. j < 9~n«l«nU » * v i I Anaftbnr ,«f her book«. "M y T w «n tv cou ntri«* mm) Mu

.. /___ P^P°r - «ta n. «topped i A ft e r tb * war. M uir k» « . . « - , U “ 1 w elfare **,.

7« S S S 'i 'i i f j r S — ¿7

.“ ,ou ®d . * ew-rwepoadcut fo r k r p w .ir. f *‘ “ *P rn)ni ' | ■6 n r the re - p m u t t a hoi : = I to move lUL-und fraeiy and writ. C" ’rni*1* w h-n - i only about thv ttunga that mtvl . ‘ orprtaer. left

•wt hor. * i while. .0 « TOW Now. «n a vacation, ano m m o * « * » * < » *e , «• A m erica n* the pueat of the " * f" ‘aW «M b F r e n c h M . j c h a n t M a rio * i,., i w tm l M “ *v N m w . whom «h e wilt Co « „ «n .-r o f m ! 1' rw»c*<- but »n r ttak-a. H e r trip to tu i* country

h»a ».nottier «u*n. •.©

edaoattanai and aotiial .develop J “ * « « u v r r . f mentsi, eapectally ja r umiurnnvp > “ Bur“1» ,ir V tr A'fc'-d children and orphana ' P*101® *»*«»«. wit) The plifTh: o f T u r k e y « war ot- •iniu*«nicn’ on i phm.R, ohlldi on « f Turkwh *o l- ’ lh ' c‘,rP* «tero who ha;v<- died ln Koran. Sa' «»H'-w » ffinchnh nno that conottru« im r very mtie-li bcr tatnrw >nwl ab«- hopcr to h«i ««m>- n e w ! BnwAaci Idea« on ctuid w elfare and edu c»- j at,d cl“ rm W ^ an -ruin Am erican institution« Ruii^tr, <ir even a t » « « « «kIoub Turki.-di officw lh rt! a11- h,,r porm ti huvv «Kianuuiod inunceat jr. h «T . prW!l" U d « h r trip, abc will moke n report «lo her '<l,c “ b,>u, A a ten c ilodluca hijri T l,«,v M a . - rflrn P ^ h t U jm that M> that ab. m ay nlao hroad^nat, b «r e wU

Town Times gazetesinin 21 Şubat 1952 günlü sayısındaki Rebia Tevfik’i konu alan yazı. / The Town Times published this article about this renowned Turkish w om an on 21 February 1952.

Tevfik re tu rn e d to P a ris she f o u n d most o f the antique fu rn itu re which she had p u t into storage when escaping fro m Paris intact. Selling it all she moved into a hotel. She never returned to her career as a dressmaker and fashion designer but devoted the rest o f her life to the social causes which had always concerned her. She worked as a journalist in Paris and participated in both the International Women’s Congress an d the Child Pedagogy Congress. Both before an d a fte r the war, Rebia Tevfik Başokçu broadcast weekly talks on Paris Radio. Despite her by now advanced years her preoccupation with social issues took her all the way over the Atlantic.

This was an interest which dated fro m her twenties, when she had worked f o r the Red Crescent in Istan­ bul. In Berlin she had been a director and chairman

o f the A s s o c ia tio n f o r the Protection o f Turkish Children f o u n d e d by the Turkish. Ambassador Kemalettin Sami Paşa in 1927.

While she was in Paris a terri­ ble earthquake razed the east­ ern Turkish city o f Erzincan, an d with the support o f the Turkish Embassy she founded the A id to Turkey Society. In her capacity as spokeswoman f o r this agency she met the F re n ch p re s id e n t A lb e rt Lebrun and In terior M inister A lb ert Sarraut, persu a d in g them to become members. It was she again who enlisted General Mugene, a personal frie n d o f Atatürk, as a mem­

ber. Thanks to her determined efforts large sums o f money were raised f o r the victims o f the Erzincan disaster.

Am ericans who had met her at international conventions she attended in Paris invited her to make a study tour o f US c u ltu ra l a n d s ocia l in s titu ­ tion s. O v e r the n e x t seven years in Am erica she organ­

ised meetings an d gave lec­ tures. Upon the outbreak o f the Korean War Rebia Tevfik determined to arrange to care f o r and educate the orphans o f the m any soldiers o f a ll n a tio n a litie s who lost th e ir

M en m in f a r hadti b a re én

Kvinnene i Tyrkia ful dig fri, men bare 30 pi av befolkningen kan le

S ie r

den Icrtmelij

t y r k iik e jo u m a lit R e b ia Bagokeu O ilo her for tiden bezek ov en interessant deme. Rebia T. B e » Correspondent for den tyrldskr V e t e n * fv f« m W

TOW N 111li

o w rit e fo r hut i

6 4

(6)

Rebia Tevfık Başokçu birçok m illetlerarası kadın kongresine katıldı. Avrupa Kadınlar Birliği K on gresin de... / Here, Rebia Tevfik Başokçu is seen at the Congress o f the European W om en 's Union.

Rebia Tevfik Bajokçu 1947'de Paris'te toplanan Dünyada Barış Kongresi'ne de katıldı. / Rebia Tevfik also attended the Peace in the W orld Conference which convened in Paris in 1947.

sında, Paris E lçiliğ i’nin d esteği ile Türkiye’ye Yardım Cemiyeti’ni kurdu. Bu cemiyetin temsilcisi olarak Fransa Cum hurbaşkanı A lb ert Lebrun ve İçişleri Bakanı Albert Sarraut ile g ö ­ rüştü. O nları da bu cem iy ete üye yaptı. Atatürk’ün şahsi dostlarından G eneral M u gen e’i de cem iyete ka­ zandırdı. Erzincan felaketzedeleri için sağladığı önem li miktardaki parayı yurda ulaştırdı.

Rebia Tevfik Başokçu, II. Dünya Sa- vaşı’ndan önceki ve sonraki yıllarda Paris Radyosu'ndan haftalık konuş­ malar yaptı. Paris’te katıldığı milletle­ rarası kongrelerde kendisini tanıyan Amerikalılar onun sosyal çalışmaları­ nı takdir ettiler ve ülkelerine davet ederek, kültürel ve sosyal kurumlan gezdirdiler. O sıralarda Kore Savaşı sürüyor, birçok insan yaşamını yitiri­ yordu.

Rebia Tevfik Başokuçu, insancıl duy­ gularla, hangi ulustan olursa olsun, Kore Savaşı’nda yaşamını yitiren as­ kerlerin yetim kalan çocuklarım

bira-Rebia Tevfik Başokçu, 1947 yılında katıldığı bir uluslararası kongre sırasında. / Here bira-Rebia Tevfik Başokçu is seen at an international congress held in 1947.

rada büyütüp okutmak ve onları g e ­ leceğin barış adamları olarak yetiştir­ mek amacı ile temaslar yaptı. Ameri­ ka’da toplantılar dü zen ledi, k o n fe­ ranslar verdi.

Bu hizmetin merkezinin Türkiye’de olmasını isteyen Rebia Tevfik Başokçu yurda döndü. Yüksek düzey­ deki yöneticilerle görüşerek, bir dernek kurdu. An­ cak, bu teşebbüs 1963’te ölümü üzerine h edefine

ulaşamadı. .

lives in this conflict and to bring them up as envoys o f peace. Desiring that this work should be centred in Turkey, Rebia Tevfik returned home where she dis­ cussed the project with members o f the government and established an association. Unfortunately upon

her death in 1963 this initiative was abandoned.

65

S K Y L IF E T E M M U Z J U L Y 1 9 9 4

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle artık odun hammaddesi taşıma çalışmalarında meta-sezgisel yöntem olarak adlandırılan Genetik algoritma, Tavlama benzetimi, Tabu arama, Karınca

Bu çalışmada Çoruh nehrinde bulunan 6 familya içinde 18 balık türünün sıcaklık, oksijen, besin ve habitat istekleri incelenerek, su sıcaklığının

[r]

Yabani kiraz üretimine katkıda bulunmak amacı ile Karadeniz Teknik Üniversitesi yerleşkesinden 10, 20 ve 30 Haziran 2006 tarihlerinde olmak üzere 3 farklı zamanda

Gerek estetik gerekse güvenlik açısından yapılan tüm aydınlatmalarda ışık miktarının, aydınlatma elemanının ve aydınlatma yönünün doğru ayarlanması

[r]

Bu çalışmada, Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Meslek Yüksekokulu’nda farklı programlarda öğrenim gören öğrencilerin serbest zaman özellikleri ile

‘Bir sürgünlüktür aşk/ (Sevgilim, bir­ den böyle dedim.)’ dizelerindeki gibi ko­ nuşma dilinden de sıkça yararlanan şa­ irin vazgeçemediği temaların yanı sıra tüm