• Sonuç bulunamadı

'Bak bir varmış, bir yokmuş':önceki gün aramızdan ayrılan Fecri Ebcioğlu, şarkılarıyla yaşayacak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Bak bir varmış, bir yokmuş':önceki gün aramızdan ayrılan Fecri Ebcioğlu, şarkılarıyla yaşayacak"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet

Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Ga/ctcetlik link Anonim Şirketi atlına Madır Nadi # Genel Yayın Müdürü: Haşan O rnat, Müessese Müdürü: Kinine ti$akİiKİl, Ya/ı İşleri Müdürü. Okay Gönensin, 0 Haber Merke/i Müdürü: Yalyın Bayer, Sayfa Du/eni Yönetmeni: Ali Atar, 0 Temsilciler: ANKARA:

Ahmet Tan. İZMİR: Hikmet O iinkuya. ADANA O la l

Bftşltfngıv-İstanbul ll.ıK ılc n l.rhaıı A ktıidı/, l)ı> Haberleı l.rj* Spor l),ım>nıaıiı Abdulkadir \u eelm a n , D u/cllınc. K

ran Keteni’. Yun H aberleı ı Necdet Doğun, D i/ı Yazıl.

# Malı Işkı i rol Krkıtı. 0 M uhasebe Bülent Vener

Ayşe torun, i V Vtymi.tr Hubs Akvol 0 İdare: Kuşeyi-TAKVİM: 8 MART 1989 İmsak: 4.57 Güneş: 6.21 öğle: 12.20 İkindi: 15.33

Türk-lş başvurdu

Zorunlu

tasarruf

kesintisi

Danıştay'da

Türk-tş, Zorunlu Tasarruf

Yasası ’n m anayasaya

aykırı olduğu gerekçesiyle

' iptali için Danıştay'a

başvurdu.

IŞIK KANSU

ANKARA — Türk-lş, Zo­ runlu T asarruf Yasası’mn ana­ yasaya aykırılığı savıyla Danış­ tay’a başvurdu. Çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi lıak- kındaki tebliğinin iptal istemi­ ni de içeren TUrk-İş’in dava di­ lekçesinde, "Devlet mâliyesi ve

fonları için zor kullanma söz konusu olamaz” denildi.

Türk-lş Hukuk Müşaviri

Hüseyin Ekmekçioğlu tarafın­

dan hazırlanan ve Danıştay Başkanlığt’na önceki gün veri­ len dava dilekçesinde, 12 Ocak 1989 tarih ve 3 seri nolu Mali­ ye ve Gümrük Bakanlığı tebli­ ği uyarınca, Türk-İş üyesi işçi­ lerin ücretlerinden ’‘tasarrufu

teşvik" kesintisi yapıldığı anım­

satıldı. Bu tebliğin dayanağı olan Zorunlu Tasarruf Yasası'- mn da ücretlerden zorunlu ke­ sintiler yapılarak tasarrufu özendirmek amacıyla çıkarıldı­ ğı belirtilen dilekçede, Zorun­ lu T asarruf Yasası’nın anaya­ saya aykırılık nedenleri özetle şöyle sıralandı:

“ Sosyal hukuk devletinde ki­ şilerin geleceğinin güvence altı­ na alınması zora dayanmama- lı ve fedakârlıkta eşitlik esasın­ dan aynlmmamalıdtr. Aksi hal­ de, ‘sosyal hukuk devleti’ an­ layışından ‘her şey devlet için’ anlayışına varılmış olur ki bu doğrudan doğruya anayasanın ihlalidir.

Yasa kapsamına girenler ya­ pılan farklı uygulama dolayı­ sıyla eşitlik ilkesi bozulmuştur. İşçinin ücretinden yapılan ke­ sintiler gelir vergisi matrahın­ dan indirilmekle, ödenecek ge-

(Arkası 19. Sayfada)

Newsweek Dergisi, Gorbaçov reformlarını ve yeniden yapılan

GorbiîYürübrepe

Perestroyka neden

yürümüyor? Gorbaçov’un

bütün çabasına rağmen

Sovyet ler’de ekonomik

reform yürümüyor. Batılı

gözlemciler, alınan

önlemlerin yarım olduğunu

öne sürüyorlar.

K a ç kuşak gerekli?

Gorbaçov’un ekonomik

danışmanlarından Abalkin,

ekonomik reformların ancak

“bir iki kuşak” sonra

gerçekleşebileceğini söylüyor.

Sovyetler’in şu andaki

sıkıntısı tüketim malları.

Ozon

konferansı

sona erdi

EDİP EMİL ÖYMEN

LONDRA — Türkiye de,

ozon tabakasının korunması amacıyla alınacak önlemleri saptayan Montreal Protokolü’- nü imzalayacağım açıkladı. Londra’da sona eren “Uluslara­

rası Ozon JtonferansT’nda

Türkiye’nin görüşünü açıklayan Londra Büyükelçisi Nurver Nu-

reş, gelişmekte olan ülkelerin, ozon tabakasını kemiren gazlar

yerine daha tehlikesizlerini kul­ lanabilmeleri için “ teknoloji

transferi gerekeceğini” de vur­

guladı .

Toplantıya katılan 121 ülke.- nin temsilcileri onuruna British Muşt um ’da verilen yemekte bir konuşma yapan Veliaht Prens

Charles, “ Bizim, gelişmekte olan ülkelerden öğreneceğimiz pek çok şey var. Böylece, bu ge­ zegenin makul ve medeni bir şe­ kilde yaşamını sürdürebilmesi için bir denge sağlanabilecektir”

dedi.

Dış Haberler Servisi — “ Mik­ hail Bocharov, perestroykamn (yeniden yapılanma) örnek yöne­ ticilerinden biri. Moskova dışın­ daki Butovo inşaat Malzemeleri Fabrikast’nı yönetiyor. Fabrika, Sovyetler'de kendi kendini finan­ se eden ilk işletmelerden biri. Ge­ çen yıl Bocharov, fabrikadaki 450 işçiye fabrikanın hisse senetlerini dağıttı. Senetler yılda % 6 faiz ge­ tiriyor. İlk yıl fabrikanın satışla­ rı 6 milyon dolardan 8 milyon do­ lara çıktı. Kâr da 1.4 milyon do­ lara fırladı. Bu paranın bir bölü­ mü işçilere sauna, spor alanı gibi sosyal tesisler yapmak için kutla­ nılacak.”

“ Newsweek” Dergisi’nin Mos­

kova muhabiri, SSÇB’de G orba­ çov’un perestroyka politikasını ele alan yazılarına böyle başlıyor.

Ancak Butovo fabrikasının parlak görüntüsünün altındaki gerçekler hiç de iç açıcı değil. Fab­ rikadaki makineler ve teknoloji Batı standartlarına göre “ umut­

suz biçimde geri kalmış.”

Gorbaçov’un reformlarına rağ­ men yönetmen Mikhail Bocha­ rov’un eli kolu hâlâ merkezi plan­ lamanın talimatları ile bağlı. Boc­ harov üretim, pazarlama ve fiyat politikalarında ancak sınırlı ka­ rarlar alabiliyor.

Newsweek, Bocharov’un yö­ nettiği fabrikanın SSCB’de bir ba­ şarı örneği olarak gösterilmesin­ den aslında Sovyet ekonomisinin çok büyük sıkıntılarla karşı kar­ şıya olduğunun anlaşılabileceğini belirtiyor.

■Ukrayna’da patates alan Sovyet kadınları. Tarımdaki verimsizlik tencereyi olumsuz etkiliyor.

Yürümüyor

Mihail Gorbaçov bugünlerde

iktidardaki 4. yıldönümüne girer­ ken, Batılı uzmanların perestroy­ ka konusundaki yargıları tek ke­ limeyle özetleniyor: Perestroyka yürümüyor.

Reformların başlamasından bu yana tüketim maddeleri sıkıntısı arttı; yaşam standardı düştü,’ enf­ lasyon ve bütçe açığı ise daha cid­ di boyutlara ulaştı. Gorbaçov’un önde gelen ekonomik danışman­ larından Leonid Abalkin şöyle di­ yor: “ Ekonominin gidişatını de­

ğiştirebilmek için herhalde bir ya da iki kuşağın çaba harcaması ge­ rekecektir.”

ABD’li iktisatçı Jan Vanous’- un görüşü ise şöyle: “ Eski sistem

sallanıyor. Ancak yerine yeni sis­ tem konmuş değil. Biraz daha fazla özel girişimcilikle, biraz da­ ha yumuşak devlet kontrolü uy­ gulanıyor. Yani iki sistemin de en kötü yanlan alınmış.”

Bu arada Gorbaçov’un Polit- büro’da radikal reformları kabul ettirecek sağlam desteğe de sahip olmadığı belirtiliyor. Sovyet lideri 12 kişilik Politbüro’da ancak 3 üyenin tam desteğine sahip. Bun­ lar Alexandr Yakoviev, Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze ve ideolog Vadim Medvedev.

Gözlemciler, Gorbaçov’un şim­ diye dek sulahdırnıak zorunda kaldığı temel reformları ise

şöy-I «Kumun «he* ii#w « «m# |

Newsweek

a s K

Why

- ;

His

}

t

forms _

Don’t

^

Work

Acil önlem paketi

Ekonomistler, Gorbaçov’un perestroyka politikasından beklentileri karşılayabilmek için alabileceği bazı önlemleri şöyle sıralıyorlar:

• Aktif varlıkları askeri alan­ dan sivil üretime yöneltmek. Gorbaçov askeri bütçede yüz­ de 14.2 oranında indirime gi­ dileceğini söyledi, ancak bu oran yeterli değil.

• Yabancı ülkelerden tüketim mallan ithalatım arttırmak. Kredili ithalata paralel olarak rubleyi harcanabilir kılmak. Dükkânların önündeki kuy­ rukları kısaltmak. Halkın re­ formların sonuçlarının alındı­ ğını görmesini sağlamak.

• Devlet tahvillerini tacarruf mevduatına ödenen yüzde 3 faizden daha yüksek faizle sat­ mak.

• Askeri ulaştırma sistemini kullanarak mal dağıtımını hız­ landırmak. Böylece gıda sıkın­ tısını azaltmak.

• Votka satışlarındaki sınırla­ maları kaldırm ak.

Sovyet kadını, vitrinlerin zenginleşmesini bekliyor.

le sıralıyorlar:

• Toptan ve perakende fiyatları- devlet tarafından saptandığı sis­ temde değişiklik yapma tasarısı ertelendi. Oysa Batılı ve Sovyet iktisatçılarına göre fiyat reformu ve devlet denetiminin hafifletilme­ si perestroykanın temel direğini oluşturuyor.

• Gorbaçov, katı merkezi planla­ manın olumsuz sonuçlar verdiği­

ni kabul etmesine rağmen, işlet­ me yöneticilerine tam özerklik vermekten de kaçındı. Yönetici­ ler hâlâ yıllık planları için merke­ zin onayını almak ve koşullar de­ ğişse bile plana sadık kalmak zo­ rundalar.

• Tarım alanında ise Gorbaçov özel girişimciliği teşvik etmek is­ tiyor. Topraklar 50 yıllığına köy­ lülere kiralanıyor. Ancak ideolo­

jik muhalefetten ötürü bu yöntem çok sınırlı kalıyor ve geliştirilemi- yor.

• Tüketim maddeleri üretimi ko­ nusunda da büyük engeller var. Gorbaçov özel kooperatiflere, önemli ölçüde bağımsızlık tamdı. Ancak bir yü sonra, bu bağımsız­ lıktan ürken Moskova, koopera­ tiflere yeni denetimler getirdi ve

(Arkası 19. Sayfada)

Önceki gün aramızdan ayrılan Fecri Ebcioğlu, şarkılarıyla yaşayacak

‘B ak B ir Yarm ış, B ir Yokmuş’

Kültür Servisi — Önceki gün

Etiler’deki evinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu ölen şarkı sözü yazarı ve sunucu Fecri Ebcioğlu, bugün Şişli Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Anadolu- hisarı’ndaki aile mezarlığında toprağa verilecek.

1960’h yılların başlarında İs­ tanbul Radyosu’ndadiskjokeylik yaptığı sıralar şarkı sözü yazarlı­ ğına başlayan Ebcioğlu, hafif Batı müziğini Türkçeleştiren ilk müzik adamımız da olmuştu. TRT’nin ilk şovmen sunucusu sıfatını da taşıyan Ebcioğlu, televizyonun ITÜ ’den yaptığı ilk yayınlarda görev almıştı. 1960’h yılların ve

müzik ve gösteri dünyasından sa­ natçılar Ebcioğlu’yla ilgili düşün­ celerini, anılarını dile getirdiler:

Orhan Boran (Sunucu, şov­

men) Ben İstanbul Radyosu’na açıldığı yıl girdim, 1949’da. De­ mek ki Fecri ile tanışmam da en geç 1951 filandır. Herkes öyle miydi bilmiyorum, ama ben Fec- ri’yle hemen arkadaş oldum. Yıl­ lar sonra bunun nedenini düşün­ düğümde şöyle bir tahlil yaptım. Nasıl bu sıcaklığı yakalamıştım? Fecri çocukça şeylerden çabuk tat alıp, coşku duyup, büyük sevinç­ lere kapılırdı, ama yine çocukça şeylere çabuk kırılıp veise kapılır­ dı. Onun bu çocuk tarafı bugüne

H afif Batı Müziğini Türkçeleştiren ilk müzik

adamımız, TRT’nin ilk şovmen sunucusu,

sözleriyle ünlenen birçok şarkının yaratıcısı

Fecri Ebcioğlu bugün toprağa-veriliyor.

1970’lerin başlarının birçok ünlü parçasına imzasını atan Fecri Eb- cioğlu’nun Türkçeleştirdiği bazı parçaları o zamanlar Türkiye’ye gelen Adamo, Marc Aryan ve

Patricia Carli gibi şarkıcılar da

seslendirmişti. Ebcioğlu’nun söz­ lerini yazdığı ünlü şarkılar arasın­ da “ Bak Bir Varmış Bir Yok­

muş” , “ Her Yerde Kar Var” , “ Arkadaşımın Aşkısın” , “ Boş- vernfişim Dünyaya” , “ Atlıkarın­ ca” , “ Yaşamak Ne Güzel Şey” ve “ Boş Sokak” da bulunuyordu.

Ebcioğlu’nun sözlerini yazdığı şarkıları seslendiren şarkıcılar arasında Ajda Pekkan, Dario

Moreno, Alpay, Berkant da yer

alıyordu.

Kendisini yakından tanıyan

kadar da geldi. Fecri tipinde bir insanın asla art düşünceleri olma­ yacağı, plan program yaparak insanları kullanmasının mümkün olmayacağı açık. Bu sımsıcak dostluğun hemen gelişmesini ben yıllar sonra Fecri’nin yapısına bağladım. Nitekim sözlerini yaz­ dığı "Saklambaç” şarkısından tu­ tun da “ Her Yerde Kar Var” şar­ kısının sözlerine kadar bazı aşk baladları hariç bu çocuk temizli­ ğini, neşesini, coşkusunu şarkı sözlerinde hemen yakalamanız mümkündür. Son olarak da şunu söyleyebilirim. Fecri Ebcioğlu’yla dost olmak, arkadaş olmak bü­ yük bir kazançtı.

Selmi Andak (Besteci, gazete­

ci) A nkara’da Eurovision yarış­

ması esnasında aldığım bu acı ha­ ber bende şok yarattı. Yakın dos­ tum ve müzik adamı Fecri Ebci­

oğlu benim için Türk hafif müzi­

ğinin 1950’ii yıllardan sonra öz­ gün besteler ve sözlerle doğması­ na öncü olanların başında gelirdi. Çünkü unutulmaz yabancı şarkı­ lara Türkçe sözler yazarak bu işe başlamamış olsaydı Türk besteci­ leri, söz yazarları, yorumcuları­ mız ve aranjörlerimiz acaba orta­ ya çıkabilecekler miydi? Yoksa kulaklar sadece yabancı şarkılar dinleyerek mi bugüne gelinecek­ ti? Ülkemizde isim yapmış yo­ rumcularımıza katkıda bulundu­ ğu gibi ben de besteciliğimde onun söz yazarlığından yararlandım.

“ Çek Kayıkçı” , “ Hata Bende”

gibi şarkılarımda onun büyük katkısını gördüm. Kaybımız bü­ yük. Acımız da.

Ilhan

İrem (Besteci, şarkıcı)

Sevgi dolu bir insandı. Hayatın anlamını ve amacını çözmüştü. Adını yaşatacak birçok güzel kö- şebaşı bıraktı. En önemlisi bugün de büyütmeye çalıştığımız tür pop müziğinin ilk tohumunu atan in­ san oluşu. Bütün bunların dışın­ da Fecri ağabey müziğime inana­ rak bana destek veren ilk kişidir. İlk kez 1974 yılında Fecri Ebcioğ­ lu’nun hazırladığı “ Biz Bize” adlı programın am atör sanatçılar kö­ şesinde TV’ye çıkmıştım, özel üzüntüm ise son aylarında onun­ la birlikte olamayışım. En son 15 gün önce Rumeli Feneri’nde kar­ şılaşıp konuşmuştuk.

Alpay “ Eğer yaşamak yanızca nefes alıp vermekse Fecri arlık ya­ şamıyor. Fecri diyorum, o hepimiz

(Arkası 19. Sayfada)

Hayatını müziğe adayan Fecri Eboroğlu, “beş çizgili portedeki bütün no­ taları sahipsiz bırakarak" aramızdan ayrıldı.

(2)

CUMHURİYET/19

Kızıl Meydan’da yıldız yağmuru nif bc*

kenti Moskova'nın merkezindeki ünlü Kızıl Meydan önceki gün “yıldız yağmuru” altındaydı. Batılı ülkelerden gelen çok sayıda pop yıldızını bir arada görenler, çevrelerine toplanarak imza isteminde bulundular. Arala­ rında Allan Currey ve Tom Baîley, Peter Gabriel, James Hodd, Annie Lenn ve Gary Chambers gibi pop şarkıcılarıyla müzisyenlerin bulunduğu sa­ natçılar, Greenpeace (Yeşil Banş) örgütüne adadıkları yeni uzunçalarları­ nın tanıtımı için Moskova'yı ziyaret ediyorlar. (Fotoğraf: Reuter)

T C D D

kendini

yeniliyor

ANKARA (AA) — TCDD Ge­

nel Müdürlüğü, trenlerdeki hizmet kalitesini arttırm ak amacıyla an­ ket çalışması başlattı.

Ankette, Ankara-Istanbul ve Ankara-İzmir arasında sefer ya­ pan Mavi Tren, Anadolu, A nka­ ra ve Boğaziçi ekspresleri ile Me­ ram ve Pamukkale ekspreslerinde yolcuların şikâyet ve dilekleri öğ­ renilecek.

Yemekli ve yataklı vagonlarla gar ve trenle ilgili çeşitli soruların yer aldığı ankette, personel davra­ nışları, temizlik ve ücret konula­ rında da yolcuların düşüncelerini açıklamaları isteniyor.

Bu arada İzmir’de buharlı trenle turistik geziler başlatılıyor. Bas- mane ile Selçuk arasında tarihi yerleri kapsayan bu geziye katılan- lar 4000 lira ödeyecekler.

1988*90

SONBAHAR*

KIS

MODASI

Modacılar bir sonraki yılın kreasyonlarını sergilemeye başladılar. İtalya'nın Milano kentinde düzenlenen uluslararası bir defilede İtalyan modacı M issoni’nin imzasını taşıyan giysiler büyük ilgi topladı. (Fotoğraf: Reuter)

HABERLERİN DEVAMI

eştirisi

uyulmadığının anlaşıldığını söyle­ yerek Savunma Bakanlığını Tür­ kiye’ye gereğinden fazla yardım vermekle suçladı. Hamilton, ba­ kanlığın bu davranışı karşısında altkomisyon olarak gereken önle­ mi alacaklarını belirtti.

Ekonomik yardım

Altkomisyon Başkanı Hamil­ ton, Türkiye’ye verilmek istenen 60 milyon dolarlık ekonomik yar­ dım konusuna da değinerek, Türkiye’nin ödemeler dengesinde bu yıl bir buçuk milyar dolar faz­ lalık bulunduğunu hatırlattı.

Bunun önemli bir aşama oldu­ ğunu ve böylesine gelişme göste­ ren bir ülkeye ekonomik yardım istenmesinin gerekçesini anlaya­ madığım kaydetti. Hamilion’u ce­ vaplayan Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkilileri, Türkiye’nin önemli dış borç sorunu bulundu­ ğunu, 60 milyon dolar ekonomik yardımla bunu bir oranda rahat­ latmak açısından gerekli gördük­ lerini anlattılar.

Atina’ya eleştiri

Altkomisyon toplantısında Yu­ nanistan’daki Koskotas skandali uzun uzun tartışılırken, bu ülke­ nin teröristleri himaye eden tav- rıeleştirildi.

Demokrat Parti Kaliforniya Milletvekili Tom Lantos, Yuna­ nistan’ın ABD’den 350 milyon dolar yardım isterken, Koskotas adlı bir kişiye Girit’teki küçük bir bankadan 210 milyon dolar veri­ lerek yurtdışma kaçmasının sağ­ landığını anlattı.

Lantos, “Time” Dergisi’nde çı­ kan bir yazıda, Başbakan Pa- pandreu’nun rüşvet aldığı yolun­ da iddialar bulunduğunu belirte-■ rek, Yunanistan’a verilecek mali ■ yardım görüşülürken, mali skan-

dallara bulaşmış hükümetin göz ı önüne alınmasını istedi.

Resmi enflasyon

%

60

’a çıktı

Gorbi: Y ü r ü bre

ANKARA (Cumhuriyet Büro­ su) — Enflasyon başta olmak üze­

re hükümetin 1989 yılı bütçe ve programında öngördüğü temel ekonomik hedeflerin daha şimdi­ den tutturulamayacağı ortaya çık­ tı. Paris’te bugün başlayacak olan OECD Toplantısı’na sunulmak üzere hazırlanan raporda, bu yıl- ki ortalama enflasyon oranının yüzde 60 düzeyinde gerçekleşme­ sinin tahmin edildiği belirtildi. Bu yıl kalkınma hızının da yüzde 4.5 düzeyinde gerçekleşmesi bekleni­ yor.

Ekonomiden sorumlu birimler­ ce yapılan tahminlere göre, ocak ve şubat aylarında yeniden ivme kazanan enflasyon oranında ha­ ziran ve temmuz aylarına kadar ciddi bir düşüş beklenmiyor. Eko­ nomiden sorumlu bürokratlar, yerel seçimler nedeniyle önemli birçok temel zammın ertelendiğini belirterek, nisan ayında yapılması gereken bu zamların da fiyat ar­ tışlarını körükleyeceğini ifade edi­ yorlar.

Verilen bilgiye göre, normal olarak geçen ay ve bu ay içinde kademeli olarak yapılması gere­ ken Tekel, şeker, akaryakıt, gübre ve elektrik zamlan seçim nedeniy­ le ertelendi. Seçim sonrası dönem­ de Tekel ürünleri ile şeker fiyat­ larına yüzde 30-40 düzeyinde, elektrik ve akaryakıta da yüzde 10-15 oranlarında zam yapılması kaçınılmaz olacak.

Zorunlu olarak yapılması gere­ ken bu temel KİT zamları da ni­ san, mayıs ve hatta haziran ayla­ rında fiyat artışlarının yeniden tır­

manmasına neden olabilecek. Bu arada yıl sonu itibarıyla 12 aylık toptan eşya fiyatları artışı­ nın program ve bütçede öngörül­ düğü gibi yüzde 38’de kalmasının olanaksız olduğu gözlenirken, DPT ve Merkez Bankası’nm yap­ tığı model tahminlerinde bu ora­ nın yüzde 50 civarında gerçekle­ şeceği ortaya çıktı. Ayrıca, iyim­ ser tahminlerle bile yıl sonu itiba­ rıyla ortalama enflasyon hızı da yüzde 55 veya 60 düzeyinde ger­ çekleşecek.

OECD Toplantısı

Öte yandan, P aris’te bugün başlayacak olan OECD Türkiye Konsorsiyumu T o p la n tısın d a DF’T Müsteşarı Ali Tıgrel başkan­ lığındaki Türk heyeti, ekonomi­ deki son gelişmeler, uygulanan ekonomik politikalar ve 1989 yılı beklentileri konusunda bilgi vere­ cek.

Tigrel’in uygulanan ekonomik politikalar ve 1989 yılı beklenti­ leri konusunda “ kemer sıkma ön­

lemlerinden vazgeçilmeyeceğini”

bildireceği ve bu çerçevede, bu yıl yurtiçi tüketim talebinin yüzde 3 Te sınırlandınlmasımn öngörül­ düğünü açıklayacağı belirtiliyor. Ö E C D ’ye sunulm ak üzere D PT’nin yaptığı hesaplamalarda bu yılki kalkınma hızının da prog­ ramda öngörüldüğü yüzde 5 ora­ nında gerçekleşmesi olası görül­ medi. OECD’ye büyüme hızının 1988 yılında yüzde 4 civarında gerçekleşeceğinin, bu yıl ise yüz­ de 4.5’te kalmasının beklendiği bildirilecek.

İnönü: Türkiye’y i

utkulu ölüm

A N A P’tan

nimahalle Cumhuriyet Savcılığı­ na dün olayla ilgili suç duyuru­ sunda bulundu. Ali Kızılırmak di­ lekçesinde, “ Kardeşim Ömer Kı­

zılırmak 3 Mart 1989 cuma günü saat 11.00 sıralarında çalışmakta olduğu Yenimahalle 5. durakta bulunan Ekimoğlu Süpermarket’- ten alınarak bir suçla ilgili olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 6 Mart 1989 tarihinde de Numune Hastanesi’ne acilen kaldırıldı ve aynı gece vefat etti. Şu anda cenaze hastane morgun- dadır ve ölümün, emniyette gör­ düğü işkence sonucu olduğu ka­ naatindeyim. Olaya el konularak otopsi yapılması ve gerekli soruş­ turmanın başlatılmasını arz ede­ rim” dedi.

Ölümün hastanede meydana gelmesi nedeniyle olaya A nkara Cumhuriyet Savcılığı el koydu. Savcı Yılmaz Çelikdinçer, dün sa­ bah morga gelerek soruşturmayı başlattı ve Kızılırmak’m yakınla­ rının ifadelerini almaya başladı. Adli Tıp Kurulu’ndan Dr. Talat

Yurtman da dün cesede otopsi

yaptı.

Otopsiden önce cesedi muaye­ ne eden Ankara Tabip Odası İn­ san Hakları Bürosu Genel Sekre­ teri Dr. Turhan Temoçin ise ölü­ mün solunum yetmezliğinden (as-

fiksi) kaynaklandığına ilişkin be­

lirtiler bulunduğunu söyledi. Te­ moçin, vücudun çeşitli yerlerinde travmaya bağlı yaygın ekimozlar da bulunduğunu belirtirken, “Ağ­

zı köpüklü, boğazında da sıkma izleri var” dedi. Temoçin, solu­

num yetmezliğinin ise elektrik ve­ rilmesinden kaynaklanabileceğini, çünkü bu durumda akciğerin ka­ sıldığını ve görevini yapamaz du­ ruma geldiğini bildirdi. Temoçin,

“ Biz ATO olarak konunun peşi­ ni bırakmayacağız. Başbakana, Adalet ve İçişleri Bakanlan’na bir hafta önce, işkencenin önlenebil­ mesi için gözaltmdakileri ATO’- nun tayin edeceği doktorların mu­ ayene etmesini önerdik. Cevap bi­ le vermediler. Ve sonuç, genç bir insanın işkence altında ölümü ile noktalandı” dedi.

SHP milletvekillerinin

incelemesi___________

Hastanenin morguna dün sa­ bah gelen SHP milletvekilleri Kâ­

mil Ateşoğıılları, Ömer Çiftçi ve

E za Yılmaz da incelemelerde bu- •undular. Olayı şiddetle kınayan milletvekilleri, “ Ankara Emniye­

ti'nd? işkence yok diyenler işte

görsiı der. Genç bir insan 4 gün­

de bıı lale gelmiştir” dediler.

Olay SHP milletvekillerine an­ latan Kızılırmak’ın yakınları, ola­ yı soruşturan Savcı Çelikdinçer’e de ölümün işkence sonucu mey­ dana geld.ğini söylediler.

İZMİR / ANKARA (Cumhu­ riyet) — SHP Genel Başkam Er­ dal İnönü, iktidarın çaresizlik

içinde çırpındığını bildirerek, SHP milletvekillerine “Bu yönetimden

Türkiye’yi kurtarmalıyız” çağrısı

yaptı. İnönü, propaganda çalış­ maları sırasında tarafsız davran­ maları için kamu görevlilerini uyardı ve “Seçimin son gününe

kadar ANAP’ın yapmayacağı oyun, ortaya çıkarmayacağı kan­ dırmaca, yararlanmayacağı devlet olanağı yoktur” dedi.

Ege ve İzmir’deki dört gün sü­ ren temaslarında geçen cuma gü­ nünden bu yana Afyon, Denizli, Manisa ilçeleri ile İzmir’de dola­ şan İnönü dün sabah uçakla An­ kara’ya döndü.

SHP Genel Başkanı Erdal İnö­ nü, Ege gezisini değerlendirirken, 26 M art sonrasında Türkiye^ de yeni bir siyasal tablo ortaya çı­ kacağını 'belirtti ve “Yakın gele­

cek, bu seçimin sonucuna bağlı. ANAP iktidarının gözü kara. Bu seçimde onları mutlaka durdur­ malıyız. Yerel seçimler Türkiye’nin kaderini çizecek. Bunu hep birlik­ te görüyoruz” dedi.___________

SHP grubunda______

İnönü Ankara’da partisinin grup toplantısında konuştu. Ön­ ceki gün yapılan ve TRT’den de yayımlanan F-16 uçak fabrikasının 3. açılışı için düzenlenen töreni de eleştiren İnönü, Cumhurbaşkanı’- mn bu törene katılmayı reddetti­ ğine dikkati çekerek şöyle konuş­ tu:

“Cumhurbaşkanlığı’nın basın müşaviri, Cumhurbaşkanı’nm iki nedenle törene katılmayacağını ifade etti. Birinci neden seçim dö­ nemidir. Seçim döneminde böyle törenlerin TRT bülteninde verile­ meyeceğini YSK söylemiştir. De­ mek ki burada bir tören yapmak yanlıştır. İkinci neden F-16Tarın temel atma töreninde Cumhur­ başkanı bulunmuştur. Açılış töre­ nine de Cumhurbaşkanı katılmış ve Cumhurbaşkanlığı basın açık­ laması ‘İnsaf edin’ diyor.”

Milletvekillerinden her türlü ki­

şisel sorunları ve kırgınlıkları bir yana bırakarak birlik ve beraber­ lik içinde seçimlerde başarı için çalışmalarını isteyen İnönü sözle­ rini “Bu bizim görevimizdir. Bu

yönetimden Türkiye’yi kurtarma­ lıyız ” diye tamamladı.

İnönü Viyana yolcusu

SHP Genel Başkanı Erdal

İnönü, bugün Avusturya’nın baş­

kenti Viyana’ya gidecek. İnönü, Viyana’da Sosyalist Enternasyonal liderler toplantısına katılacak.

(Baştarafı 20. Sayfada)

yeni vergiler koydu.

Newsweek, Gorbaçov’un “ ya­

rım önlemlerinin” Sovyet ekono­

misindeki gerilemeyi durdurmayı başaramadığını belirtiyor. Önde gelen Sovyet iktisatçılarından Le­

onid Abalkin ve Abel Aganbeg- yan Sovyetler’in bu yıl bütçe açı­

ğının 100 milyar ruble (160 mil­ yar dolar) olduğunu kabul ediyor­ lar.

Para basılıyor_______

SSCB, bu büyük açığını ABD gibi yabancı yatırımcıların getir­ diği para ile kapatm a olanağına sahip değil. Ruble, konvertibl ol­ madığı sürece yabancı sermayenin SSCB’de yatırım yapm a umudu yok. Bu nedenle Kremlin para basma yoluna yöneliyor. Bu olgu da enflasyona yol açıyor. Ülkede halen enflasyon oramnın % 10 dolayında olduğu tahmin ediliyor. Fiyatların çoğu sabit olduğundan enflasyon gerçi büyük boyutlara ulaşmıyor, ancak üretim yetersiz olduğundan mal kıtlığı büyüyor. Paralarının karşılığında alacak mal bulamayan tüketiciler, para­ yı banka hesabına, karaborsaya ya da rüşvete yatırıyorlar.

Böylece ekonominin altında muazzam bir para miktarı amaç­ sız biçimde dolaşıyor. Bu olgu da rublenin gerçek değerini, resmi değerinin altına düşürüyor.

Fiyatların sabit olması bütçe açığının temel nedenlerinden bi­ ri. Devlet, fiyatları sübvansiyon­ la sabit tutuyor. Örneğin Sovyet- ler’de etin fiyatı 1962’den bu ya­ na değişmemiş. Bir kilo et devle­ te 8 dolara mal oluyor, ama dük­ kânlarda 4 dolara satılıyor. Kira­ lar 1928’den bu yana, ekmek fi­ yatı ise 1954’ten bu yana değişmemiş.

Patates sorunu

Tarımda karşılaşılan güçlükle­ rin en çarpıcı örneklerinden biri patates üretimi. Sovyetler Birliği dünyanın en büyük patates üreti­ cisi. Yıllık üretimi, ABD, Çin, B. Almanya ve İngiltere’nin üre­ timlerin toplamına eşit. Ama da­ ğıtım ve toplama mekanizmala­ rındaki aksaklıklar nedeniyle mu­ azzam kayıplar var. Gorbaçov’­ un yardımcılarından Vladimir

Tikhonov’un yaptığı açıklamaya

göre, devletin çiftliklerinde üreti­ len patateslerin, ancak dörtte bi­ ri tüketicinin masasına ulaşabili­ yor. Geri kalanlar çürümeye ter- kediliyor.

Batılı gözlemcilere göre şu an­

Z oru n lu ta sa rru f

İM İ

KART

(Baştarafı 20. Sayfada)

lir vergisi çok az bir miktarda azaltılmakta ise de, işverenlerin kesintilerinin gider olarak yazıl­ ması dolayısıyla, kendilerine yük­ lenen mali yükü yansıtmış olmak­ tadırlar. Bir başka anlatımla, iş­ çi kesimi yükü doğrudan doğru­ ya omuzlamakta, işveren kesimi ise, gider kaydıyla beraber, yükü devlete veya dolaylı olarak toplu­ ma yüklemiş olmaktadırlar. Bu durum eşitler arasında bir eşitsiz­ liktir.”

Anayasanın temel hak ve öz­ gürlüklerin kanun hükmünde ka­ rarnamelerle düzenlemeyeceğini belirtirken, sıkıyönetim ve olağa­ nüstü halleri saklı tuttuğuna dik­ kat çekilen dilekçede şöyle devam edildi:

“Ülkenin ve ülke ekonomisinin şu andaki durumunda olağanüs­ tü bir hal olmadığı halde, sanki böyle bir karar alınmışçasına, an­ cak böylesi dönemlerde alınabile­ cek bir yasa çıkartdmıştır. Olağan bir dönemin varlığı kabul edildik­ ten sonra, olağanüstü bir döneme ait bir uygulamanın başlatılması anayasaya aykırıdır.

Sosyal ve demokratik bir top­ lumun gereklerinden olafak dev­ let, çalışanlarına, emeklerinin tam karşılığı olmasa bile, kaynaklarıy­ la sınırlı olarak aylık ve ücret öde­ meleri yapmaktadır. Bu ödeme­ ler, ancak yaşamlarını devam et­ tirmeye yeterlidir. Onların amaç­ ları zorunlu tasarruf ederek ileri­ sini düşünmek değil, günü kurtar­ maktır. Sosyal ve ekonomik bir hakkın özüne yasa ile kısıtlama getirmek, zorunlu tasarruf adı al­ tında maaşlarda kesintiler yap­ mak, yasanın öngördüğü amaca ulaşmak bakımından da anayasa­ ya aykırıdır. Yasa, tasarrufa özendirmeyi amaç olarak göster­ miş ise de, bütçeye veya fona kay­ nak yaratmak esastır. Belirli bir kesimin tasarruf ve fedakârlıkla­ rıyla topluma kaynak yaratılma­ sı, demokratik hukuk devleti ilke­ siyle çelişir.”

Dilekçede, çağdaş toplum dü­

zenlerinde devlet tüzelkişiliğinin zor kullanma yetkisinin bulundu­ ğuna değinildi ve “ Bu yetki içe­

risinde, olağan dönemlerde zorla tasarruf ettirme yetkisinin var ol­ duğu düşünülemez" denildi. Di­

lekçede şu savlara yer verildi:

“ Zor kullanma, toplumun ve ülkenin emniyet ve asayişi için kolluk ve güvenlik güçlerine ta­ nınmış bir yetkidir. Devlet mâli­ yesi ve fonları için zor kullanma söz konusu olamaz. Demokratik bir toplum olunduğu varsayıla­ rak, ödenmeyen vergilerle veya kara paralarla yapılan şaşaalı dü­ ğün törenleri tasarruf bahanesiy­ le önlenmiyorsa veya ayrıca ver- gilendirilmiyorsa, sadece yaşam kavgası veren bir işçinin ücretinin bir bölümüne de tasarruf amacıy­ la da olsa el konulamaz.”

‘D o ğ u d a

(Baştarafı 1. Sayfada)

hal’in şu veya bu bölgede kesin­ tisiz bir biçimde devamı arzusu değil, aksine olağanüstü hal’in bir an önce kalkmasıdır. Bu durum­ da bölgede istihdam olunan kamu görevlilerine tanınan ek mali im­ kânların, olağanüstü dönemler dı­ şında da sürekliliğini gerçekleştir­ mek suretiyle, bu bölge ve çevre­ si illerin kamu görevlisi açığını, süratle kapatabilmek ve halen al­ m akta oldukları tazminatın de­ vamlılığını sağlamak mülahazası­ dır.

Olağanüstü halin sürekli olarak uygulanacağı yolunda Gazeteniz­ de çıkan mezkur haber dolayısıyla kamuoyunda yaratılmaya çalışı­ lan imajın bir an önce bertaraf edilmesini temin amacıyla bu açıklamanın Gazetenizin çıkacak ilk sayısında ve aynı yer ve pun­ tolarla yayımlanmasının teminini, 5680 sayılı Basın Kanunu’nun de­ ğişik T 9’uncu maddesi uyarınca rica ederim.

Başbakan Turgut ÖZAL adına Vekili Avukat Mehmet

Yaşar SEVÜK

da en kritik sorun Gorbaçov’un ülkede ne derece destek sahibi ol­ duğu. Sovyet lideri yukarıda da belirtildiği gibi 12 üyelik Politbü- ro ’da sadece 3 kişinin desteğine yüzde yüz güvenebiliyor. Aslında Gorbaçov’un muhalifleri de lcatı merkezi planlamanın yürümediği­ ni kabul etmiş dürümdalar, ancak muhalefet Gorbaçov’un çok ileri gittiğini öne sürüyor.

Amerikalı iktisatçı Marshall

Goldman perestroyka yürümedi­

ği takdirde Gorbaçov’un bir iki yıl içinde devrileceğini öne sürüyor. Goldman’ın bu tahmininin doğ­ ru çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek. Ancak şu anda Batılı uzmanlar perestroykanın yürüme­ diği konusunda görüşbirliği için­ deler.

‘B a k bir

(Baştarafı 20. Sayfada)

için bir ağabeydi, yaşı bizden bü­ yüktü, ama kendisine Fecri den­ mesini isterdi. Yaşamak nefes alıp vermekse Fecri artık yaşamıyor. O, herkesin ulaşmak isteyip de ula­ şamadığı bir yere ulaşmış bir ki­ şi. Nefes alıp vermeden de yaşa­ yacak. Ölümsüzlüğe ulaşmış bir kişi o.

Ellerimi sıkı sıkı tutup “beni sen yaşatıyorsun çocuk” deyişini hiç unutmayacağım. Gerçekten de birlikte yaptığımız bir takım ya­ pıtlarla, hasta haliyle geleceğe hep umutla bakan, beklentileri olan bir kişiydi. Herhalde, geleceğe yö­ nelik birtakım beklentileri, umut­ ları olarak göçüp gitmek, tüm umutlarını yitirmiş olarak göçüp gitmekten çok daha iyi.

Son zamanlarını mutlu geçirdi. Birlikte yaptığımız çalışmalar, ona gerçekten bir yaşama arzusu ver­ di. Ona son zamanlarında bu mutluluğu tattırdıysam ben de kendimi mutlu hissediyorum. Di­ yorum ki şimdi, bir özlem döne­ mi başlıyor. Hasta zamanlarında bile oturduğu köşesinden bütün çevresine neşe saçan o insanı he­ pimiz özleyeceğiz.

Sezen Cumhur Önal (Müzik programcısı ve yazarı) Hayatını müziğe vermiş olan Fecri Ebcioğ-

lu artık aramızda yok. Beş çizgili

bir âlemde port, edeki bütün no­ talar artık sahipsiz. Şarkılar gön­ lümüzde birer hüzünlü yumak. Hayatı müzikle süsleyen Fecri Eb- cioğlu’nun yaşam bestesi ne yazık ki noktalandı. Kimi zaman yan yana, kimi zaman da karşı karşı­ ya aynı çatı altında çalıştık. Kimi zaman diskjokey olarak, kimi za­ man bir şarkı yazarı veya besteci olarak çıktı karşımıza, benden da­ ha eskiydi, daha da usta. Acım sonsuz. Şarkılar öksüz kaldı ba­ na kalırsa. Şimdi yazdığı şarkılar­ da onun hatırasını anıyoruz.

Beşiktaş

Baştarafı Spor'da

Zorlu maçlardan biriydi bu, ama Beşiktaş formuyla bu rakibinin de üstesinden geldi ve ilk yarının “li- der” i oldu. Bir ilginç taraf da Be­ şiktaş savunması 24 hafta boyun­ ca hiç penaltıya sebebiyet verme­ di. İkinci yarı maçları sırasıyla şöyleydi: Ankaragücü: 3-1, Eski­ şehir: 1-0, Karşıyaka: 2-1, Sakar­ ya: 3-1, Malatyaspor: 4-0, Bolu- spor: 1-1.

Beşiktaş geçen hafta oynanan Boluspor maçına kadar 8 hafta­ dır hiç puan kaybetmiyordu, ama bu maç Beşiktaş’ın iki puan bı­ raktığı karşılaşma oldu. Beşiktaş’­ ın 24 maçta iki gol birden yediği karşılaşma hiç yok. Şimdi Siyah Beyazlıların kalan maçları sırasıy­ la şöyle:

Adanaspor, Fenerbahçe, Bur- saspör, Konyaspor (D), Sarıyer, Rizespor (D), Altay, Kahraman­ maraş (D), Ad.D.Spor (D), Ga­ latasaray, Trabzonspor (D).

Futbol şubesi sorumlusu Metin Keçeli de Beşiktaş savunmasının

“istikrar sembolü” olduğunu vur­

guluyor ve son 5 yıldır en az gol yiyen geri dörtlünün Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi savunma hat­ tı olduğunu belirtiyor. Recep’in transferiyle savunmanın güçlendi­ ğini, keza Gökhan’ın, Ulvi’nin ve Kadir’in başarısının çok büyük olduğunu söyleyen Metin Keçeli,

“ Ligin en az gol yiyen takımı ol­ makla beraber, aynı zamanda yi­ ne ligin yenilmeyen tek takımıyız. Son beş yıldır çizilen grafik son derece mükemmel. Biz bu çocuk­ larla övünüyoruz, "diye konuştu.

Seba-Metin görüşmesi

Bü arada Süleyman Seba, Me- tin’le 45 dakika süren bir görüş­ me yaparak kendisine çeki düzen vetmesini istedi. Seba bugün de tüm futbolcularla kulüp binasın­ da bir toplantı yapacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Burada şunu önemle belirtmek gere - kiyor : Aslında, doğa süreçle - rini simgesel düzeyde kulla - nıp bununla tarihsel bir süre­ ci temellendirmeye, ( ya da,

Atatürkün hâtırasına, tenkide tahammül etmez bir coşkunlukla bağlaurniş olan gençieı, son dört senenin münakaşaları esnasında hiç şüphesiz tereddütler

Ekvador’da önceki gün yapılan yeni anayasa referandumunda, Devlet Başkanı Rafael Correa hükümetinin yeni anayasa projesi kabul edildi.. Sonucu “yurtta ş devriminin”

Deniliyor ki, “Türkiye’de beslenme alışkanlığı gereği süt yerine yoğurt daha çok tüketilmekte, sütten gelen protein, mineral, vitamin gibi beslenme ögeleri büyük

Forumun açılış töreninden önce toplantının yapıldığı salonun üst katında bulunan küçük bir grup, protesto amacıyla üzerinde “No Risky Dams” yaz ılı bir

Orbay, "İSO Çevre Komisyonu'nun Çevre Bakanlığı'ndan önce kurulduğunu" hatırlatarak İstanbullu sanayicilere takdirini belirttikten ve "İstanbul'un tüm canlılar

Gelintepe için daha önce verilen yürütmenin durdurulmasına madenci şirketin itirazı reddedilirken, Yerlitahtacı altın madeni için verilen bilirkişi raporunda da

Önceki gün "İstikbal derinliklerdedir" diyerek yer altı zenginliklerini özelleştireceklerini ifade eden Bakan Güler, bu kez ''Su akarken biz bakmayaca ğız.. 'Su akar