Fo toğraflar: O K T A Y AN K IN
kent
SECTilBMIIIIyet
P a z a r
24 Aralık 2000
Çocukluğunda bir
'Ankara sempatizanı'
olan Bedri Baykam,
şimdi tam bir
İstanbul tutkunu...
"İstanbul'a
MEHMET KENAN KA YA
B
edri Baykam, 1963 yılında, henüz altı yaşındayken Ankara’da açtığı ilk sergisinden beri gündemde olan bir ressam. Ama kamuoyu, son yıllarda onu yazar ve siyasetçi kimliğiyle de tanıyor. İstanbul’a 1968 yılında, “Ankara sempatizanı” koyu bir Fenerbahçe seyircisi olarak gelen ve kendi deyişiyle kişiliğini belirleyen ilk gençlik yılları boyunca da sürekli burada yaşayan Baykam, şimdi tam bir İstanbul tutkunu. Evi, atölyesi ve dostlarıyla buraya “çok bağlı” olduğundan başka bir şehirde yaşamayı da düşünmüyor. İstanbul’un kalabalık nüfus yapısı, gürültüsü ve trafik problemleriyle zor bir şehir olduğunu, ama doğal güzellikleri ve kültürel yapısıyla da bütün bu problemleri “tolere ettiğini” düşünüyor.Bedri Baykam, İstanbul’da en çok Beyoğlu’nu ve Boğaz’ı seviyor. İstanbul’un renkli mekanlarıyla ilişkisi iyi ama, sözlerinden, bu mekanları dar bir çevçevede tuttuğu da anlaşılıyor. Sözgelimi, Baykam’ı İstanbul’da herhangi bir tavernada ya da ceket yakılan bir eğlence kulübünde görmek mümkün değil.
Baykam’m yaşamında öne çıkan bir başka şey de, İstanbul’un kokuları... Sanırım bu kokular da onu 1960’lı yılların “birbirine karışmamış” eski mahallelerine ve o mahallelerde gezinen
“harika çocuk” Bedriye götürüyor. Kimbilir belki de zaman “harika çocuk”lar için daha çabuk geçiyor.
yerleşmemin nedeni
Fenerbahçe'dir"
a n cn İstanbul’a 11O yaşındayken geldim. Babam İstanbul milletvekili idi ama Ankara’da oturuyorduk. İstanbul’a çok tarihi bir günde, 2 Ekim
1968’te, Fenerbahçe’nin
Manchester United’ı (2-1) yendiği gün taşındım. Aslında, Ankara’ya alışmış bir ‘Ankara partizanı’ olarak İstanbul’a taşınmayı istemiyordum. Sonunda babam beni ikna etmek için o sihirli cümleyi söyledi: “Ankara’da Fenerbahçe’yi yılda iki kez görebiliyorsun, İstanbul'da her hafta göreceksin.” İstanbul’a taşındığımız gün Fenerbahçe de Manchester galibiyetiyle bir “hoşgeldin” partisi düzenlemişti bana. 18 yaşında Paris’e gidişime kadar da İstanbul’da yaşadım. Yurtdışında yaşadığım zamanlar da yılın 4-5 ayı İstanbul’da kalıyordum, yani İstanbul’la ilişkim hiç kopmadı. Bunun dışında İstanbul büyük futbol maçları, operaları, tiyatroları, dünyayla eşzamanlı seyrettiğimiz filmleriyle önemli bir şehir. Kısaca, uluslararası bir şehirde yaşamaktan da keyif alıyorum.”
"Sıklıkla gittiğim yerler, Rejans, Karaköy Liman Lokantası,
Cadde-i Kebir ve Ulus 29. Ayrıca Hayal Kahvesi'ne,
Bebek'teki Cats and Dogs'a ve Touchdovvn'a gidiyorum."
"Rejans'ta üzerindeki plakette adım yazılı bir m asa var"
S
ıklıkla gittiğim yerler, Rejans, Liman Lokantası, Cadde-i Kebir ve Ulus 29... Rejans’ta. üzerindeki plakette adım yazılı bir masa vardır, o denli müdavimiyim. Rejans’ta en çok ördek ve piroşki, Liman Lokantası’nda da zeytinyağlı patlıcanlı pilav yemeyi severim. Ulus 29 da, hem manzarası hem de değişmeyen lezzetiylebenim için çok önemlidir. Benim için bir başka önemli mekan da, her sergi açılışımdan sonra yakın arkadaşlarım ve dostlarımla birlikte gittiğim Yakup Meyhanesi’dir. Ayrıca, Hayal Kahvesi’ne, sahibi yakın arkadaşım olduğu için Cats and Dogs’a, insani ilişki frekansını yakalayabildiğim için de Touchdovvn’a gidiyorum. Orası İstanbul’un gizli kalmış “in” yeri.”
İstanbul'un eğlence hayatında önemli yer tutan Hayal Kahvesi
Baykam'ın
İSTANBUL'U
Bedri
■
"Bebek
Kahvesi
ofisim sayılır"
¿¿T~j'vimiz J_ jB eb ek ’teydi. o yüzden Bebek kültürü bende çok kalıcı bir etki yapmıştır. Makalelerimin, kitaplarımın önemli bir kısmını Bebek Kahve’de yazarım. Bazen günde beşaltı saat yazı yazarım orada. İş telefonlarımı da oradan ederim; yarı ofisim gibidir. Ressam, yazar ve siyasetçi olarak bir ömre üç ömür sığdırırken, Bebek sanki Bodrum’a gitmiş gibi benim gerginliğimi alır. Orada bir çay içmek ve sohbet etmek, bu yoğun hayatın içinden sağ salim çıkmamı sağlayan önemli bir detaydır.”I
MÂMAL0* ■ ¡s «S« 0335"Alışverişimi
Balık Pazarı'ndan
yapıyorum"
C £ T ) eyoğlu benim J D hayatımda odak noktası oldu. Okulum Beyoğlu’ndaydı ve hayatım orada sinemacılar, dönerciler, muhallebiciler arasında geçti. Bir kızın elini ilk kezBeyoğlu’ndaki Fitaş Sineması’nda tuttum. Beyoğlu kitapçılarıyla, plakçılarıyla bizim için çok önemli bir yer. Beyoğlu’nda vitrin gezmek, nereye gittiğini bilmeden yürümek, Çiçek Pasajı’nda bir bira içip kokoreç yemek, ‘Bu hafta şarküteri alışverişini gelmişken Çiçek Pasajı’nda yapayım’ demek, bunlar İstanbul’un stresli yaşamını dayanılabilir hale getiriyor.”
"Spor
giyinmekten
hoşlanıyorum"
i i enelde spor V J giyiniyorum. Polo, Lacoste, Levi’s, Beymcn, Mudo tercih ettiğim markalar.
Alışverişe genelde gittiğim birkaç yer olmakla birlikte, spontane olarak sevdiğim şeyleri alırım. Bir şeyin iyi olması için pahalı olması gerektiğini
düşünmüyorum. Sözgelimi, Beyoğlu’nda benim çok hoşuma giden ayakkabılar da bulurum. Gece
kıyafetlerinde Ilhan Şerifin çizgisini severim. Hotiç’ten her sezon bir ayakkabı alırım. Hotiç’in • benim frekansıma uyan bir ayakkabısı mutlaka vardır.”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi