SAHtFE ÜC
•, hadiseler arasında,
WM
Vâ-Nû
ostuımız ve pek eski mes- lekdaşımız «Vâlâ Nuret tin» i de yeri dönülmiyen yola gönderdik. Her za man söylerim; ne gelirken, ne gi derken reyimizi sormadıkları bu âleme gelişi az çok mesut ve zevkli teşebbüslere bağlamış olan hilkat, gidişi insan katında haksız sayılacak bir dürüstlükle yapmak tadır. Kadir-i Mutlak bunun daha mülayimini de yapabilirdi; hikme tinden sual olunmuyor.
Bu hazin peşrevden sonra «Vâlâ Nurettin» in hâtıralarını yâd ede lim.
Vâlâ, her şeyden evvel çok iyi bir gazeteci ve derin malûmat sa hibi bir aydındı. Zeki, nüktedan, müdakkik bir zat idi. Vâlâ’nm öğ renme hevesi, hırs haline gelmiş ti.. güzel Fransızca ve Rusça bi lirdi. Türkçeyi en iyi yazanlardan dı.
Vâlâ He bir kaç seyahat yap mak zevkini tatmıştım. Her seya hat daima sevgi ve dostluk bağla rımızı sağlamlaştırmıştı. Dil üze rindeki derin vukufu dünkü ve bugünkü ifrat uydurmacılarla in- ce ince alay etmesine vesile verir di.. Rusyadaki bir seyahati sıra sında galiba Kazan’da bir kadın kuvaförünün mostrasındaki:
«Avrat başı kırkar» diye yazılı olduğunu öz Türkçe bahislerinde anlatmıştı..
Güler yüzlü, hafif ruhlu, son derece hassas bir zattı.
Türk basınına ve okurlarına çok faydalı yazılar yazmıştır. Hepi miz kendisinden istifade etmişiz
dir.
Son derece .ıazik bir İstanbul efendisi, bir Türk çocuğu idi. Si yasî kanaati sosyal adalete şid detle bağlılık olduğu halde son se nelerde İşçi Sigortasının, emek liye ayrılmış olanları kapıp ko yuverdiğinden ve kırk küsur se-
( Arkası, Sa. 7, Sü. 1 de)
Hâdiseler arasında
F E L E K
(Baştaraîı 3. sahifede) nelik gazeteci olarak kendisine pek az emekli maaşı düştüğünden şikâyet ederdi. Bu şikâyeti tekrar ede ede günlerini bitirdi.
Vâlâ’ııın çok eserleri vardır. Bu eserleriyle, sağlığında memleket irfanına yaptığı hizmeti idame e- decektir.'
Arkasından söyliyecek çok iyi sözler bulunabilen Vâlâ’nm ölü mü son senelerin klâsik ve iyi tah silli, ansiktonedik malûmatı geniş, Tiirkçesi fasih ve üslûbu güzel bir gazeteciyi zaten fakir olan meslek kadrosundan kopardı.
Vâlâ’nm karakteristik hikâyele rini burada tekrarlıyarak ruhunu şâd edelim:
Seyahatlerimiz sırasında, bilhas sa Almanyada yemek seçerken lis tede adını bitmediği bir yemeği ayırır., sonra la:
— Üstad! Bundan yemeyin! Ber bat bir şev! derdi.
Bu hal bir kaç defa tekerrür e- dince sordum:
— Vâlâ Beyefendi, neden böyle bilmediğiniz yemekleri seçiyorsu nuz? Tatları tuzları malûm ye meklerden seçsenize! deyince:
— Monşer, onların tadım biliyo rum. Bakalım bu meçhul şeylerin tadı nasıldır? diye bunları seçi yorum... Maaftsef berbat şeyler çıkıyor, demişti.
1954 tarihindeki meşhur Alman ya seyahatine 23 gazeteci ile bir likte gitmiştik. Bonn şehrinde ve rilen bir suvarede kendisiyle be raber büfe sofralarını geziyorken çiğ ananası gördük.
—- Monşer! Sundan îstiyelim! Bakalım nasıl şey? diye sokuldu.. büfenin başında duran genç Al man kızma Fransızca olarak:
— Şu ananastan yiyebilir mi yiz?.. diye sordu..
•— Şüphesiz! diyen kız bize bi rer dilim keserken Vâlâ:
— Ama biz bunun yemesini bil meyiz. Bizim memleketimizde çıkmıyor, deyince kız gülerek:
—- Ben size hazırlarım! dedi ve ananası temizliyerek bize verdiydi.
Derin kültür, ve selim zevk sa hibi, zeki bîr Türk münevveri i- di. ölümünü .akitsiz sayabiliriz. Çünkü 66 yaş bugünkü medeni â- lemin ortalama yaşının 6 sene al tındadır.
Vâlâ, okuyucusu çok, üslûbu tatil, filozof bir gazeteci idi. Mes lek hayatı gençlere nümune olma lıdır.
Şimdi Cennette Cemal Nadir vc Ercümend Ekrem merhumlarla buluşur, söyleşirler ve oranın da mizahım canlandırırlar. Hak rah met eyleye.
B. FELEK İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi