• Sonuç bulunamadı

Necmi Rıza (Ayça)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Necmi Rıza (Ayça)"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

U t , ' o o

Milliyet

o c

o o

mm

raomraDGDDK] © r a r a

FASİKÜL: 8

(2)

<rff!Twr»

mm

G

ang/acgoG

aoca teBumaO

58

* * ? “f % 4 I 4 i • *

1 ^1 Yugoslavya’da Priştine

kasabasında doğmuş ve

1930 yılında ailesiyle birlikte

■İstanbul’a yerleşm iştir. İlk ve

orta öğrenimini çeşitli yerlerde

■tamamlayan Necmi Rıza 1945

yılında Devlet Güzel Sanatlar

Akademisi resim bölümünü

NECMİ RIZA

N

ECMİ Rıza 1921 yılında

(Ayça)

bitirm iştir. Daha lise yıllarında

Akbaba dergisinde çizdiği ka­

rikatürlerle

sanat

yaşamına

başlayan Ayça Akbaba, K ari­

katür ve Şaka dergilerinde

çalışmış,

bir ara

Papağan

mizah dergisinin yazıişleri mü­

dürü ve ortağı olmuştur. Kapak

kompozisyonları ve kadın

kari-A .

Alm aaa... K ilo su on liraya almaaa...

Beyhude bağırm a evlâdım , zaten b izim m ahallede kim se alam az!..

katürleriyle ün yapan Necmi

Rıza 1949-1960 yılları arasında

12 yıl boyunca Necmi Rıza

albümleri yayınlamıştır.

Son

yıllarda

bazı

ticarî

kuruluşlara reklam karikatürle­

ri çizerek yaşamını sürdüren

Necmi Rıza’nın 3 Alman dergi­

sinde (Malkurz, Gelacht, Pap-

rika-Pfeefer) karikatürleri ya­

yınlanmaktadır.

Türk mizah öncüleri içinde

sayılan

sanatçılardan

halen

yaşayanları bir elin parmakları­

nı bile geçmiyor. Bunlardan

biri de Necmi Rıza Ayça. Ayça

karikatür alanına nasıl atıldığı­

nı şöyle anlatıyor:

“Mizah dergileri sahipleri o

yıllarda Avrupa’da yayınlanan

tüm mizah dergilerine abone

idiler. Kendilerine gerekli kari­

katürleri makaslayıp gerisini

çöp sepetine atarlardı. İşte çöp

sepetine atılan kırpıntı yabancı

dergilerle işe başladık.

Bu

kırpıntılar aynı zamanda benim

için Batı’ya açılan küçük bir

pencere oldu. Bu minnacık

penceremi daima Batı’ya açık

tutarım.”

Karikatürün işlevi üzerine

bir soruyu da şöyle yanıtlıyor

Ayça: “Karikatürün anlamı hiç

kuşkusuz halkın ızdıraplarıyla

ihtiyaçlarını dile getirmek olu­

yor.”

Türk mizah öncülerinden

biri sıfatıyla kendisine sorulan

“O dönemin dergileriyle bu­

günküler arasında

ne

fark

vardır?” yolundaki soruya da

şu yanıtı veriyor:

“Fazla değişiklik olduğunu

söyleyemem. Biz karikatürün

yazısını lejandlar biçiminde

altına yazardık.

Bugünküler

balonlar içinde üstüne koyu­

yorlar.”

(3)

Kapıcı— Ule bu garilara iyle gızirim ki... Hepsi de dizlerinin bağlarını bizim eşikte bağlıyi,

benim dizlerimin bağlarını çöziyi!..

(4)

î S f f i [fflO S M M ! «

İ H

60

Gazetelerden: Altın bilezikler moda oldu..

Kostümlük kumaş İstiyorum...

— Affedersiniz bayan, biz toptan satış yapmıyoruz!..

61

Ne?.. Maskeli baloya böyle mi gideceksin?" Vallahi bütün erkekler tanır!..

(5)
(6)
(7)

c r t : >

[jXüO^AtüiDCíiDGa ©GOGteıaS

64

B

UGÜNE kadar Türk mizahının geçirdiği çeşitli aşamaları anahat- ları ile açıkladık. Şimdi sıra asıl konumuz olan yazılı mizahın başlangıcına

v p Cumhuriyet devri mizahına kaynaklık

eden Türk mizah öncülerine geliyor. Osmanlı tmparatorluğu’nda ilk mizah dergisi 23 Kanunuevvel 1869’da çıkan “ D iyojen” dergisidir. Çıkaranlar vatan şairi Namık Kemal ile Teodor Kasap’tır. D iyojen’in başlığı altında D iyojen’in ünlü sözü“ Gölge etme başka ihsan istemem” cümlesi bulunuyor, bir çizgi resimde de Diyojen ile Büyük İskender’in bu söze kaynak olan karşılaşmaları canlandırılı­ yordu.

Diyojen mizahı bugün bile tadı eski­ meyen bir mizahtı. Fazla söz etmeden bir­ kaç örnek verelim: D iyojen’de “ Yerine ge­ tirilmesi mümkün olmayan şeyler” diye bir sütun var. Buraya alınanların çoğu o günlerin konuları. Fakat aralarında öyle­ leri var ki, aradan yüz yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşm hâlâ geçerli. Okuyalım:

“ Bakınız efendim, neler mümkün değil­ dir:

★ insanın kendini beğenmemesi, ★ Doktorların sağlam hastalarında maraz bulmamaları,

★ Vergi borcum var mı diye sorduğu­ nuz zaman maliye memurunun yoktur demesi,

★ OsmanlIların kahvelerden el ayak çekmesi,

Türk mizahı

(

8

)

Yalçın Pekşen

★ Sütçü güğümlerinin kalaylanması, ★ “ Bugüngityann gel’demeyen memu­ run terfi etmesi,

★ Ignatyef cenaplarının (Rus elçisi) mesele çıkarmaması,

★ D iyojen’in her hafta mahkemeye verilmemesi,

★ Pastırma ve sucukların sadece dana- koyun etlerinden yapılması,

★ Esnafın tartılarının vezne uygun olması,

★ “ Asayiş berkemaldir” diyen valile­ rin evlerinin soyulmaması,

★ Yolda rastladığı dostunu yemeğe davet eden kişinin yüzde birinin “ nereden de tanıdım” diye dizini dövmemesi,

★ Bütün Memalik-i Osmaniye’de yazın toz topraktan, kışın çamurdan masun bir sokak bulunabilmesi.”

İşte yüz yıl öncesinin bugünleri anım­ satan mizah ustalığı...

Diyojen gerçekten başarılı bir mizah sergilemiştir. Ancak daha sonra bu yabancı ismin yerini "H a ya l” almıştır. A y m devirde Diyojen veya Hayal'in kazandığı büyük başarıdan sonra bunları

Çopur Mehmet Tevfik’in Çaylak’ı iz­ lemiştir. Daha sonra sırasıyla Çıngıraklı ■Tatar, Şarivari, Bebe Ruhi gibi mizah

dergüeri yayınlanmıştır.

Yine Diyojen ailesi içinde yazı yazan Mehmet A li Bey “ Lehcetül Hakayik” (Kelimelerin asıl anlamı) başlıklı bir dü­ şündürücü sözlük yayınlamıştır, işte bu diziden bazı ilginç örnekler:

ASIL: Ben nereden bilirim. Sülalesinin mezar taşı var bir, kendisi söylüyor iki.

İN ŞA LLA H : Nezakete verilen red ce­ vabı.

AFE R İN : ikramların en ucuzu. BUSE: Öpücük mü, uçurum kenarında toplanan bir çiçek.

T A R lH : Züğürtledikçe eski defterleri karıştırmak.

TECRÜBE: Sonbahar çiçeği.

CE SARET: Korktuğunu belli etmemek. CÜCE: Büyük adamların yakından görünüşü.

H A Y IR D U ASI: Ucuz hizmet,

DOSTLUK: Fırtınalı havada içi dışına dönen şemsiye.

RÜŞVET: Hizmet mukabili hediye. Devletin cazibesi.

SIR: Dağılma ve yayılma kudreti sonsuz madde.

SA B IR : Başka yol olmadığı zaman köşede kalmışlığın fazileti.

TO RPİL: Ûzaktan merhaba. A L İM : Bir şey bilmediğini bilen. N İK Â H : Boşanmanın ilk faslı. Y A Ş: Kadınların saklamayı başardık­ ları tek sır.

Leyla, bir itfayecl ile evlenmiş...

Pek memnun oldum: Koca diye yanıp tutuşuyordu!..

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

rafının; evvlâ silme halinde devam ederken birer istalaktitle kubbe eteğini hazırlayan köşeleri çok mahirane yapılmıştır: kubbe sağırdır, bu türbenin

Her gerçek sanatçı gibi ele avuca sığ­ maz, anlaşılmaz, tanımlara sığ­ maz yanları var Ara Ustanın. Sa­ nırım işin heyecan verici yanı da burada; duyarlı

meyve sinekleri Drosophila üzerin- de yaptıkları deneylerde, S6 kinaz geni (dS6K) bulunmayan sineklerde hücre bölünmesinin sürdüğü, ancak gelişmenin yavaş ve

22 yaşındaki kadın hastamız radiküler ağrı nedeniyle araştırılırken nörofibromlar, cafe au lait lekeleri, lisch nodülleri ile beraber sinir sisteminde sol

Ailesiyle birlikte yaşayan öğrencilerin %10.4’ü sigara içerken, ailesinden ayrı yaşayanların sigara içme yüzdesi çok daha yüksektir (%26.3). Yaşın, cinsiyetin,

Günler, aylar, yıllar geçtikçe, genç yasımda severek, sevinerek girdiğim iz bu yeni bayatı anlayı­ şımda yeni yeni hakikatlere ermiş olmama bakıyorum da

Merhum Albay Hasarı Rıza Bey’in kızı, merhum Yarbay Asım Bey’in eşi, merhume Ahsen Hanım’ın kardeşi, merhum General Necip Zobu, şehit Cevdet Rıza,

O halde bü yük vapurlardaki kumaşlı yerler lüks m u’ Birçok zaman yolcuların haklı isyanlarını mucip olan bu nokta da ehemmiyetle dikkate alınmalıdır.