I /
l (s
Türkiye’nin Pasteur’u Dr. Z. Muammer Tunçman/ Firdevs Gümüşpğlu/ Berfin Yayınları/ 344 s.
Dr. Zekai Muammer Tunçman, Türkiye’de modem mikrobiyoloji nin öncülerinden. O , yaşamı bo yunca halk sağlığına kanat germiş. Bir öncü, bir örgütçü ve bir bilim insanı olarak yalnızca Türkiye’de- değil, dünyada da buluşlarıyla ilk ler arasına adını yazdırmış. Bu ki tap; Dr. Tunçman’ın yaşamöykü- süne, makalelerine ve 1940’tan, 1970’e Rio de Janeiro’dan, M os kova’ya, Tokyo’ya kadar uluslararası kongreler nede niyle gidilen ülkelerin bilimine, sanatına ve gündelik yaşamına tanıklık eder. Bu kitap yalnızca yurtsever bir bilim insanının yaşam öyküsü de değildir. Aynı za manda, mesleki gelişmelerini ve halk sağlığı çalışma larını bir “memleket hizmeti” olarak gören bir kuşa ğın, Cumhuriyet’in Aydınlanma Devrimi’nin de öykü südür.
ABD ve Fransa’da İşçi Sınıfı, Sen dikalar ve IV. Enternasyonal/ Der leyen: Necati Toprak/ Pencere Ya yınlan/ 266 s.
“Yaşadığımız dönemdeki sendika lar ya işçileri boyun eğmekve itaat - kârhğa itip devrimi engellemek için emperyalist burjuvazinin ye dek araçları olurlar ya da bunun tam aksine proletaryanın devrimci hareketinin araçları olabilirler.” Troçki, bunu 1940’ta yazmıştı. O zamandan bu yana sendikaların, devrimci hareketin araçlarına dönüştüğü iddia edilemez. Eksik olan sınıf örgütlülüğünü hem sedikalar hem de parti düzeyinde inşa etmek, bütün bilinçli işçilere ve dev rimci aydınlara düşen bir görevdir.
Latin Amerika’dan Türkiye’ye... Milliyetçi Devrimci lerin Dünü - Bugünü/ Derleyen: Leyla Derin/ Pence re Yayınları/ 271 s.
Devrimci mücadele yolunda yapı lanlar hakkında şöyle olanı doğru değildir” gibi yorumlar yapmak is temiyoruz. İşçi sınıfı devrimcileri ne akıl hocası ne de yargıçtır. Amaçlan, işçi sınıfının devrimci partisini inşa etmektir. Bizim eleş tirimiz,dünyanın dört bir yanında uygulanan baskı rejimlerini yık- .- mak için bütün olanaklarını sefer ber edip mücadele edenlere değil dir. Eleştirimi, bu mücadelelerin gelişmesine, büyü mesine ve bütün dünyaya yayılmasınaengel olanlara dır. Şunu biliyoruz: Milliyetçiliğin getirdiği engellere ve zararlara karşı en olumlu eleştiri, devrimci işçi sını fının enternasyonalizmini geliştirmektir..
Akile Hanım Sokağı/ Halide Edip Adıvar/ Bütün Eserleri/ Özgür Ya yınlan/ 263 s.
Akile Hanım Sokağı, Halide Edib Adıvar’ın, 1950’li yılların değişimi içindeki Türkiye’sinden bir kesit yansıttığı sosyal içerikli bir roman dır. Yazar sanki, kendi tanıdığı, gerçekten o günlerde yaşamış in sanların başlarından geçenleri, yal nızca isimlerini değiştirerek hikâye eder. Bu romanı okumak, yakın tarihimize ait görüntüler veren bir fili izlemek gibi... Sürekli değişim geçiren toplumumuzda yarım yüzyıl önce olanları, Halide E dib’in aşırı tasvir lere kaçmayan anlatımıyla okumak isteyenler için...
Ordu Satranç Oynarken - Kemalizm’e Karşı “ Iskala nan” Komplo ve 28 Şubat’a Giden Uzun Yol/ Bedri Bay kam / Piramid Yay m alık / 560 s.
Bedri Baykam’ın 13. kitabı olan “Ordu Satranç Oy narken”, öncesi ve sonrasıyla, Özal’lı yıllardan Fazilet
C U M H U R İ Y E T K İ T A P
S A Y I 6 0 0
Partisi’nin kapatılışına kadar, 28 Şubat etrafında odaklanan süre ci ele alıyor. Gerek adım adım 28 Şubat’ı hazırlayan şartlar, ge rek 12 Eylül’den itibaren de mokrasi kavramını büyük bir ka osa taşıyan 2. Cumhuriyetçilik kavramı, gerek “Ilımlı İslam” kı lıfına gizlenerek toplumcunuza sızdırılmaya çalışılan şeriatçılık akımlan, gerek Türkiye’yi hak etmediği bir etnik kavgaya taşıyan Sevr düşkünlerinin komploları, te ker teker siyasal örgütçü ve eylemci Baykam tarafın dan deşifre ediliyor. Yazarın kişisel arşivinden oluş turduğu ve bu kitapta yer alan basından alıntı sayfa lar ise, Türkiye’de yıllardır Kemalizm’e karşı girişi len akıl almaz kampanyanın sistematik boyutlarını gözler önüne seriyor. “Ordu Satranç Oynarken” , demokrasimizin karanhğa karşı verdiği kritik yılla rın, özellikle 12 Eylül’den, Fazilet Partisi’nin de ta rihin karanlık sayfalarına karışmasına kadar geçen sürecin, sansürsüz bir röntgeni.
Sözcüklerin Dili Tutulunca/ Mustafa Aslan/Bumerang Yayın ları/ 63 s.
“Sözcüklerin Dili Tutulunca” öykü kitabını aldım, bir solukta beğenerek okudum... Öyle sanı yorum ki, bu öyküleri pek çok kimse severek, beğenerek okuya caktır. Tahminimde yanılmayaca ğımı sanıyorum. Ne bileyim, say falar dolusu laf salatası okuyup bir gram bal için bir harar keçiboynuzu çiğnemekten kurtuluyor insan.” diyor Ali Yüce.
Sivil Toplum Örgütleri - Neoliberalizmin Araçları mı, Halka Dayalı Alternatifler mi?/ Türkçe Yayıma Hazırlayan: Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi/ Çeviren: Işık Ergüden / Demokrasi Ki taplığı/ 208 s.
S T Ö ’lerin varlığının giderekö- nem kazanması, yalnızca sayıları nın artmasına değil, özellikle si vil toplumun vurucu gücünü oluşturdukları fikrinin yaygınlık kazanmasına bağlıdır. Hatta bazı alanlarda, neoliberal politik fel sefenin tam da zayıflatmak iste diği devletin yerine geçecek ger çek ikame araçları olarak görül mektedirler. Öte yandan ST Ö ’ler, hükümet programlarının yam sıra Dünya Bankası ve Bölgesel Kalkınma Bankaları gibi ulusla rarası organların resmi programlarında da öncelikli toplumsal aktörler olarak giderek daha sık anılmak tadırlar. Bu bakımdan S T Ö ’leri global bir işleyiş içinde ele almak, yani STÖ olgusunu kendi başına buyruk bir gerçeğe indirgemeden, söz konusu top- lumlann iç ve dış ilişkilerini göz önünde bulundu ran bir analiz çerçevesinde değerlendirmek bir zo runluluktur. ST Ö ’lerin anlamını çözmek için bu ba kış açısı kaçınılmazdır.
Terapi Şeysi/ Cem Mumcu - Yıldırım B. Doğan/ Çizgiler: Mehmet Ulusel/ Okuyanus Yayın/144 s.
Ülkemizdeki psikoterapi uygula malarına kara mizahla bakan öy- küsel metinlerin hem içerikleri, hem üslupları hem de metinlere koşut olarak çizilmiş desenleriy le Terapi Şeysi Türkiye’de bir il ke imzasını atıyor. Türkçe karşı lığı ruhsal iyileştirme olan psiko terapi, biri psikoterapist olmak üzere iki insanın kurduğu iyileş tirici bir ilişki şeklidir. Tam bu noktada Terapi Şeysi, olayı, ilişkiyi, tarafları sorgu lamaya başlıyor: İlişki neyi iyileştiriyor? İnsan ilişki
sinin belli kalıplar doğrultusunda metalaştırıldığı ve tüketim nesnesi haline geldiği bir ortamda” şeyleşen” onca örnek varken, psikoterapi bundan kendini kur tarabiliyor mu? “Şeyleşme” nedir, terapi nasıl “şey” haline gelir? Psikoterapinin gerek bireysel mahremi yet gerekse meslek etiği adma gizli saklı bir ilişki ol ması, bu sorulara uygun yanıtların bulunmasını zor laşmıyor. İdealize edilmiş meslek ilkeleri, psikoterapi uygulamalarına gerçek anlamda yön veren tek kav ram mı?
Antik Olimpiyat Oyunları/ Judith Sıvaddlıng/ Çevi ren: Burçak Gürün/ Homer Kıtabevi/ 105 s.
ÎÖ 776’dan İS 395’e kadar, bin yıl boyunca her dört yılda bir, Olim piyat Festivalinin gösteriş merakı Yunan dünyasmın dört bir yanın dan yurttaşları çekti. İlk yıllarda komşu şehir ve şehir devletlerinde yüzlerle, sonraları kara vedeniz yoluyla uzaklardaki kolonilerden, Ispanyave Afrika’daki sömürge lerden binlerce kişi akın akın olimpiyatların sabit mekânı Olym- pia’ya geldi. Epictetus’un kaydettiği bütün bu sıkıntı ları çekmek için onlara bunca yolu katettiren neydi? Başta Oyunlar tabii, sonra kutlama şölenleri ve daha
neler neler... *
O Güzel İnsanlar / Taba T oros/ A ks oy Yayıncılık /
400.S. • ■
Elinizdeki bu kitap, genellikle mesleklerinde zirveye çıkmış, hiz metleriyle, anılarıyla gönlümüzde yaşayan insanların öykülerini kap samaktadır. Dünyamızdan ayrıl mış bulunan ve göğsümüzü kabar tan “o güzel insanlar”ın sayıları daha da fazladır. Amacımız, geç mişin değerlerinden bazı portrele ri gelecek kuşakların perdelerine yansıtmakta bir köprü vazifesi gö rebilmektir. “O Güzel Insanlar”da, duydukları hay ranlıklarla ve milletimizin değerlerini dünyaya tanıt madaki hizmetleriyle bizi gururlandıran yabancı ün lülerden deörnekverilmektedir. Bunlar da milletimi zin kalbinde, asil dostlukları ile yaşamaktadırlar...
Arşimet’in Banyo Küveti-Atılımcı Düşünüş Sanatı ve Mantığı/ David Perkins/ Çeviren: Celal Kapkın/ Evrim Yayınevi/ 333 s.
Olağanüstü ilginç veeşsiz derecede eğlendirici, -berraklık, ustalık ve hiç bitmeyen bir eğlence duygu suyla belirginleşen, klasik bilimsel yapıtlar arasında yer bulacağa benzer bir kitap- Arşimet’in Ban yo Küveti’nin kendisi de bir atı lım. Düşüncede atılımlar, anlaşıl ması zor ipuçlarını, meydan oku yucu kabulleri ayırt ederek ve eski konumları yeni bir tarzda görerek yapıldı. Arşimet’in Banyo Küveti, psikologlar tarafın dan atılımcı düşünüşü araştırmak için kullanılmış “sezgi bulmacaları”nı inceleyerek büyük ölçüde yeni likleri aydınlatıyor. Buradaki örnekler, kitabın 50’den çok bulmacasından atılımcı düşünüşün arkasındaki dört anahtar sürecini -bakınmak, ortaya çıkarmak, yeniden kurmak ve uzaklaşmak- ortaya çıkarır.
Gözlerinde Saklı Sonbahar/ A. Neyzar Karahan/ Göksev/ 66 s.
Abdullah Neyzar Karahan 1939 Samsun doğumlu. Ortaokulu bu kentte bitirdikten sonra, Muğla ve İzmir’de okudu. İlk şiir ve yazıları da Muğla Menteşe gazetesinde çıktı (1957Y-60). 1961’de İzmir’e yerleşti; Ege Ekspres, Yeni Asır, Sonbahar Postası, Demokrat İz mir gazetelerinde şiir ve yazıları yayımlandı. Mehmed Kemal 1963 yılındaki bir yazısında Karahan’ın şüri için şunları söylüyordu: “ ... Abdullah Neyzar Ka- rahan’ın ‘N e Güzel Sütunlardı Onlar’ başlıklı güzel bir şiirini gördüm. Şiir oldukça uzun. Bundan bir parçayı aktaralım. ‘Amerikan çikleti cik-cak/ İki du dak/ Bir bulijin, bir mizanpili saç, sonra Boğaziçi/
..../ Kentimin yanan küçücük mumlarında/ Çokça
*-S A Y F A 21
'M u litie 'L 4 ib St< İnw9
akile hanım
sokağı
____
m
_____
Kişisel Arşivlerde İstanbul Eelleği Taha Toros Arşivi